Güncel |
Ferhat Sarıkaya’dan sitem |
Hazırladığı Şemdinli iddianamesi sonrası HSYK'nın meslekten ihraç ettiği eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, kurulu siyasî karar almakla suçladı. Sarıkaya, “Biz görevimizi yaptık, yanlış ya da doğru, bunu mahkeme değerlendirdi. Hatalarımız da olmuş olabilir, ama cezası bu olmamalıydı. Kurul ceza vermeye itildi. Artık kimlerin ne şekilde ne baskısı oldu bilmiyorum” diye konuştu. Savcı Sarıkaya’dan sitem
HAZIRLADIĞI Şemdinli iddianamesi sebebiyle meslekten ihraç edilen eski Van Savcısı Ferhat Sarıkaya, “Bunu hak ettiğimi düşünmüyorum” dedi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı da kapsayan ve meslekten atılmasına sebep olan “Şemdinli İddianamesi” ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Sarıkaya, “Toplanan deliller, dosya kapsamı bizim asıflandırdığımız suçu oluşturuyordu. Mahkeme de talep ettiğimiz suçtan ceza verdi. Biz görevimizi yaptık yanlış ya da doğru bunu mahkeme değerlendirdi, kararını verdi. Hatalarımız da olmuş olabilir. Hata olur mutlaka vardır ama cezası bu olmamalıydı. Kurul ceza vermeye itildi. Artık kimlerin ne şekilde ne baskısı oldu bilmiyorum. Kurul ceza vermeye itildi. Artık kimlerin ne şekilde ne baskısı oldu bilmiyorum” dedi. Sarıkaya, Şemdinli İddianamesi’ni hazırlarken hiçbir şekilde baskı görmediğini, her hangi bir baskı da hissetmediğini açıkladı. Geçimini sağlamak için arabasını sattığını vurgulayan Sarıkaya, mağduriyetini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götürmeyeceğini, çünkü kendi meselesinden dolayı devletini mahkum ettirmek istemediğini kaydetti. Devletin yeterince AİHM’den ceza aldığını belirten Sarıkaya, görevden alındıktan sonra Avrupa’ya gittiği iddialarını da yalanladı. “Avrupa’ya her insan gibi ben de gidebilirim” diyen Sarıkaya, genellikle İstanbul ve Ankara’da bulunduğuna dikkat çekti. Bu sürede izlenip izlenmediğine ilişkin soruya Sarıkaya, “Öyle bir duyguya kapılmadım. Öyle bir şey hissetmedim” cevabını verdi.
|
22.02.2010 |
“HSYK MESLEĞE DÖNMEMİ NİYE ENGELLİYOR?” |
Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen eski Savcı Sacit Kayasu, hakkındaki bu karardan dolayı Türkiye'nin AİHM'de 41 bin euro cezaya çarptırıldığını söyledi. Kayasu, “Daha ortada fol yok yumurta yokken Erzurum savcıları hakkında hemen toplanıp karar alan HSYK, benim mesleğe alınmam konusunda toplanıp neden karar almıyor?” diye sordu. SİYASî İKTİDAR HSYK'YA DEMELİ Kİ...
Kayasu şöyle konuştu: “Siyasî iktidar HSYK'ya şunu demeli: Ben senin yüzünden bu kadar tazminat ödedim. Bu tazminatı sana ödettiriyorum. Bu adamı mesleğe alacaksın. Bu adam gibi kişileri sorgusuz, sualsiz görevden almamak için tahkikat yapacaksın. Ondan sonra, varsa suçu, o zaman görevden alacaksın. Kararları da oybirliğiyle alacaksın.”
HSYK, AİHM’i de dinlemiyor
12 Eylül derbesini gerçekleştiren Kenan Evren hakkında iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen eski Savcı Sacit Kayasu, hakkındaki bu karardan dolayı Türkiye’nin AİHM’de 41 bin euro cezaya çarptırıldığını söyledi. Kayasu, “Daha ortada fol yok yumurta yokken Erzurum savcıları hakkında hemen toplanıp karar alan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), benim mesleğe alınmam konusunda toplanıp neden karar almıyor?” diye sordu. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen “Yargı Reformu Sempozyumu”na katılan eski Savcı Sacit Kayasu, HSYK’nın Erzurum’daki savcıların yetkilerinin alınmasını “hukuksuzluk” olarak değerlendirdi. Kayasu, şunları söyledi: “Şu anda Türkiye, iki yüzlülük, kirlenmişlik yaşıyor. Bu Ergenekon türü dâvâların görülmesi bu kirlenmişliklerin önüne geçmek içindir. Geçmişte yaşanılan kirlenmişlikleri ortaya çıkarıp tertemiz bir Türkiye’nin önünü açmak içindir. Ergenekon terör örgütü dâvâsının bunun için destekçisiyim. Herşeye rağmen bu memlekette vazifesini dört dörtlük yapmak isteyen, hiçbir şeyden korkmayan hakim ve savcılarımız var. Onlara teşekkür ediyorum. Bu kriz son değildir. İlk benimle başladı. HSYK Erzurum savcılarını niye görevden aldı? Görevini kötüye kullandı diye. Aynı HSYK yetkisini kötüye kullanarak benim görevime son verdi. Önce açığa aldı, sonra meslekten ihraç etti. Hakkımdaki soruşturma 1 Nisan’da müfettiş görevlendirmesiyle başladı. Fakat 19 Nisan’a kadar ben açığa alınmadım. 19 Nisan’da Genelkurmay Başkanı’nın şikâyeti üzerine açığa alındım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç kimsenin başına gelmeyen birşey oldu; 3 yıl boyunca açıkta kaldım. Siz hangi yetki ile hangi sıfatla bir savcıyı görevden alırsınız? Ergenekon savcıları bugün yapılmış olan bir darbeyi değil, planlanan darbeyi soruşturuyor. Halbuki ben gerçekleşmiş darbeyi sorguladım. HSYK Erzurum savcılarının yetkisini aldı. Niye? yetkilerini aştı diye. Peki aynı HSYK benim iddianamem işleme konulmazken neredeydi? Benim iddianameme takipsizlik veren başsavcı görevi kötüye kullanmamış mıydı? Bir savcının iddianamesinin başsavcı tarafından takipsizlik kararıyla ortadan kaldırması mümkün müdür? Bu hukukun resmen çiğnenmesi, ayaklar altına alınmasıdır. Bugün tutuklama kararına karşı çıkan çevreler o zaman neredeydi? HSYK hesap vermediği için bu kriz son olmayacaktır.”
“HSYK HÂLÂ AYNI HATALARINA DEVAM EDİYOR”
HSYK kararından dolayı Türkiye’nin AİHM’de 41 bin euro cezaya çarptırıldığını kaydeden Kayasu, “HSYK hala aynı hatalarına devam ediyor. Devlet aldığım tazminatı onlardan almış olsaydı bu tür olaylar yaşanmayabilirdi. Daha ortada fol yok yumurta yokken Erzurum savcıları hakkında hemen apar topar toplanıp karar alan HSYK, benim mesleğe alınmam konusunda toplanıp neden karar almıyorlar? Bu yetkinin kötüye kullanılması değil midir? Sen sana herhangi bir tahkikat, şikâyet gelmediği halde orada savcıyı görevden alıyorsun, öbür taraftan haksız yere görevinden alındığı ispat edilen, AİHM’in kabul etmesine rağmen bu savcıyı niçin mesleğine geri almıyorsun? Asıl yüz karası, asıl yargıda deprem budur. HSYK görevini ısrarla yapmamaya devam ediyor” diye konuştu.
“SİYASÎ İKTİDAR HSYK’YA DEMELİ Kİ...”
“HSYK’nın bundan sonra bu tip kararlar almaması için yapılması gerekenler nedir?” şeklindeki soruya Kayasu, “Siyasî iktidar direnç göstermelidir. Siyasî iktidar HSYK’ya şunu demeli; ‘ben senin yüzünden AİHMe tazminat ödedim. Bu tazminatı sana ödettiriyorum. Bu adamı mesleğe alacaksın. Bu adam gibi kişileri sorgusuz, sualsiz görevden almaman için tahkikat yapacaksın. Ondan sonra varsa suçu o zaman görevden alacaksın. Kararları da oy birliğiyle alacaksın. Ben şu anda avukatlık dahi yapamıyorum. 11 yıldır hiçbir şey yapamıyorum. Beni 11 yıldır canlı canlı gömdüler. Buna kimin hakkı var? Benim tek anladığım, elimden gelen tek şey; hukuktur. Hukuk müşavirliği yapmamı engelle, avukatlık yapmamı engelle, savcılık yaptırma, ne yapayım? Cinayet mi işleyeyim? Gasp mı yapayım? Hırsızlık mı yapayım? Eğer emekli olmasaydım bunlardan birisini yapacaktım” ifadelerini kullandı.
|
22.02.2010 |
Demek ki oraya sızamamışız |
İktidarın bazı kurumlara sızmaya çalıştığı yönündeki iddialara değinen AKP eski Genel Başkan Yardımcısı, Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, “Mâşallah o kadar sızmış ki, HSYK bugün bu kararı alabiliyor. Demek ki hiç sızamamış. Düşünün ki, Adalet Bakanlığının Müsteşarı olmasa o kurul çalışmaya bile başlayamaz” ifadelerini kullandı. Fırat: Demek ki oraya sızamamışız
AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, iktidarın bazı kurumlara sızmaya çalıştığı yönündeki iddialara değinerek, “Maşallah o kadar sızmış ki HSYK bugün bu kararı alabiliyor. Demek ki hiç sızamamış. Düşünün ki, Adalet Bakanlığı’nın müsteşarı olmasa o kurul çalışmaya bile başlayamaz” dedi. Kahta Belediyesi tarafından düzenlenen “Demokratik ve Özgürlükler Açılımı” adlı konferansa katılan Fırat, anayasanın değiştirilmesi zorunluluğuna değinerek, bugünkü Anayasa’nın anti özgürlükçü, verasetçi ve darbe zihniyetiyle hazırlanmış bir anayasa olduğunun altını çizdi. Ülkenin sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasayı yapması gerektiğini söyleyen Fırat, hükümetin verdiği mücadelenin temelinde bunun olduğunu kaydetti. Konferans sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplayan Fırat, “1982 Anayasa’sıyla Türkiye’nin yönetilmesi mümkün değil. Türkiye için bir ayıptır. Türkiye öylesine gelişen bir ülkedir ve darbe anayasasıyla yönetilmesi mümkün değil. Güçler arasındaki denge, yani devletin resmi organları arasındaki sınırlar birbirlerine etkiler şekilde yazılmış ki, sivil seçilmiş olan organların, atanmış olan organlar tarafından onların üstünde görülmesi maalesef bugünkü kaosu oluşturmuştur. Yalnız bu bugünün kaosu değildir, bundan evvel 367, Anayasa Mahkemesi’nin Meclis’in çıkarmış olduğu iki maddenin iptali gibi birçok hukuk katliamı yapılmıştır. Bugünkü olan olay da maalesef yargı darbesidir” dedi. Yaşanan yetki kargaşasının demokrasiyi doğuracağını belirten Fırat, “Yaşanan bu olaylar demokrasinin yolda olduğunun gösteriyor. Türkiye’nin nur topu gibi ‘demokrasi’ dediğimiz evlâdı olacaktır” şeklinde konuştu. İktidarın bazı kurumlara sızmaya çalıştığı yönündeki iddialara ise Fırat, “Maşallah o kadar sızmış ki HSYK bugün bu kararı alabiliyor. Demek ki hiç sızamamış. Düşünün ki, Adalet Bakanlığı’nın müsteşarı olmasa o kurul çalışmaya bile başlayamaz. İşinize geldiği kararda adil yargı diyeceksiniz, işine gelmediğinde ise bunlar iktidarın yargısı diyeceksiniz. Buna hülle diyorlardı eskiden. Hülle yapıyorlar” diye konuştu.
|
22.02.2010 |
“Cihaner rahatsızlandı” haberine yalanlama |
ERZURUM Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, aralarında Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını söyledi. Başsavcı Kuş, yaptığı açıklamada aralarında Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner'in de yer aldığı tutukluların İstanbul'daki cezaevine sevki konusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının şu ana kadar herhangi bir talepte bulunmadığını bildirdi. Başsavcı Kuş, Erzurum H Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Başsavcı Cihaner’in, cezaevinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı ve bir süre müşahede altında tutulup yeniden cezaevine getirildiği yönünde bazı internet sitelerinde haberler yer aldığının hatırlatılması üzerine, ‘’Başsavcı Cihaner’in cezaevinde rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı yönündeki haberler gerçek dışıdır. Böyle bir konu yok’’ şeklinde konuştu. |
22.02.2010 |
Yargı reformu bir an önce gerçekleştirilmeli |
DENİZLİ Emel Hukuk Derneği (EHUDER) Başkan Yardımcısı Avukat Avni Örki, ‘’Anayasa’da gerekli değişiklikler yapılarak yargı reformunun bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor’’ dedi. Örki, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanması ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK), ‘’Erzurum özel yetkili savcılarını yetkisizleştirmesini’’, farklı kişi ve kurumların ters yönde değerlendirdiklerini söyledi. Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda hakim ve savcıların ne şekilde yargılanacağının açıkça yazıldığını ifade eden Örki, ‘’Erzurum özel yetkili savcılarının yetkisizleştirilmesini, Anayasa’nın 138. maddesinin ihlali’’ olarak gördüklerini belirtti. Bazılarının ise bunun yasal olduğunu savunduğunu anlatan Örki, ‘’Anlaşılmaktadır ki mevcut düzenlemeler, yargının işleyişi konusunda sıkıntıya neden olmaktadır. Bunun da ötesinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamamaktadır. Dolayısıyla yorum yapmayı gerektirmeyecek şekilde Anayasa’da gerekli değişiklikler yapılarak, yargı reformunun bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir’’ dedi. |
22.02.2010 |
Hukuk çökerse HSYK da enkaz altında kalır |
KÜTAHYA'DA İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) üyesi grup, HSYK’nın kararını protesto etti. Cumhuriyet Caddesi’ndeki Küçük Park önünde toplanan grup, ‘’Tek tipleştirmeye hayır’’, ‘’Öfkeyle hareket etmeden önce düşün’’ yazılı pankartlar açtı. MAZLUMDER Kütahya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Hasan Özkul, yaptığı açıklamada, kararın ‘’darbeci, cuntacı oluşumlara kol kanat germekten başka anlam taşımadığını’’ söyledi. Özkul, şunları kaydetti: ‘’HSYK bilmelidir ki hukuku çökertirse, bu enkazın altında ilk kalacak olan kendisidir. HSYK’nın soruşturma sürecindeki bir davada tavsiyede dahi bulunmaması gerekirken, bu davayı yürüten savcıların yetkileri alınmış, üzerinde soruşturma başlatılmıştır.’’ Grup, açıklamanın ardından dağıldı. |
22.02.2010 |
STK ve sanayicilerden Danıştay’a tepki |
ZONGULDAK'IN Devrek ilçesindeki sivil toplum kuruluşları, Danıştay’ın meslek liselileri mağdur eden kararını protesto etti. Devrek İşadamları Derneği (DEVİAD) başta olmak üzere, Bayındır-Sen ve Eğitim Bir-Sen temsilcilikleri yargıya olan güvenin tükenmeye yüz tuttuğunu ifade etti. DEVİAD Başkanı Mustafa Kalıncık, sanayicilerin nitelikli ara eleman bulmakta zorlandığını hatırlattı. Kalıncık, “Devletin görevi, çocukları engellemek değil onlara imkânlar sunmaktır” dedi. Eğitim Bir-Sen Devrek Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Dakal ise 21. yüzyıla yakışır bir sistem örülmeye çalışılırken, Danıştay’ın aldığı kararların kabul edilemez olduğunu ve hükümetin derhal harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. 1960 darbesinin doğurduğu, 1980 darbesinin beslediği ve 28 Şubat 1997 darbesinin dinamikleştirdiği çeşitli yapıların direnç göstermeye devam ettiğini belirten Dakal, “Önceki kararlarında katsayının belirlenmesinde YÖK’ün yetkili olduğunu ilan eden Danıştay, hangi hakla kendisini YÖK’ün yerine koyarak katsayıyla ilgili birim dayatmaktadır?’’ diye konuştu. |
22.02.2010 |
Bu anayasa, bu anayasaya göre değişecek |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 1982 Anayasasının hak ve özgürlüklerin teminatı konusunda ciddî sıkıntıları olduğunu, bu yüzden ne kadar erken değiştirilirse bu, ülke için o kadar kârlı olacağını söyledi. Değişmesinin artık ihtiyaç haline geldiğini ve tartışmaların altında bu anayasanın yattığını vurgulayan Çiçek, “Bu anayasa, bu anayasaya göre değişecek. Herkesin bilmesi gereken bu. Kendi temennîmize göre değil, bu anayasaya göre değiştireceğiz” diye konuştu. Çiçek, bu anayasa olduğu sürece böyle faydasız tartışmaların çok yaşanacağını ifade etti. Çiçek: Bu Anayasa, bu anayasaya göre değişecek
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bu Anayasa’nın önemli bir sorun teşkil ettiğine inanandıklarını belirterek, “Biz değişikliği baştan beri savunuyoruz. Zaman geldi yaptık. Ama bugün daha da ihtiyaç haline geldi. Bu Anayasa, bu Anayasa’ya göre değişecek. Herkesin bilmesi gereken bu. Kendi temennimize göre değil, bu Anayasa’ya göre değiştireceğiz” dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kastamonu Valisi Mustafa Kara’yı makamında ziyaret etti. Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Çiçek, tutuklanan Başsavcı İlhan Cihaner için, Yargıtay üyelerinin bildiri yayınlamasına ilişkin soru üzerine şunları söyledi: ‘’Ben ne bugün için ne de geçmişte görülmekte olan davalar için bir açıklama yapmadım. Ben hukukun işleyeceğine, işlemesi gerektiğine inanıyorum. Bunun başka bir yolu yoktur. Demokratik ülkelerde hukuki sorunların çözümü, hukuka saygıyla olur. Hukuka saygıyı hem vatandaş olarak bizler göstereceğiz hem de hukuku uygulayanlar gösterecek’’ dedi. Sivil dikta ve yargı diktası konusundaki tartışmaları hatırlatan bir gazeteciye Çiçek, ‘’Bu konuda yeni bir açıklama yapmak konuya yeni bir boyut getirmiyor. Bu tartışmanın bir yerde noktalanması gerekirken açıklamalar uzamasına sebebiyet verir. Eğer tartışmalarda fayda varsa hep birlikte tartışalım. Biz bir demokratik ülke olma çabası içindeki bir ülke olarak, her şeyi tartışalım. Ama nokta koymaya geldiği zaman da noktayı koyalım. Ben bakıyorum bazen 50 yıldır tartıştığımız konular var ama bir sonuca varamamışız. Belki konuşan insanlar değişiyor ama konu aynı kalıyor’’ karşılığını verdi. Demokratik açılım konusunda gelinen son noktayı da bir soru üzerine değerlendiren Bakan Çiçek, ‘’Demokratik açılım yeni bir gündem konusu değil. Türkiye’nin 60 yıldır belli bir noktaya getirmeye çalıştığı bir konudur. Demokrasiyi daha iyi bir standarda getirme çabasıdır’’ dedi.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN TEMİNATINDA SIKINTI VAR
Anayasa değişikliği konusuna da değinen Bakan Çiçek, şöyle konuştu: ‘’Biz bu Anayasa’nın önemli bir sorun teşkil ettiğine inanıyoruz. 1982 şartlarına göre çıkarılan bu Anayasa’nın dengeleri farklı. Hak ve özgürlüklerin teminatı konusunda ciddî sıkıntıları olan bir Anayasa. O yüzden ne kadar erken değiştirilirse ne kadar değiştirilebilirse bu, ülke için o kadar kardır. Biz değişikliği baştan beri savunuyoruz. Zaman geldi yaptık. Ama bugün daha da ihtiyaç haline geldi. Bu Anayasa, bu Anayasa’ya göre değişecek. Herkesin bilmesi gereken bu. Kendi temennimize göre değil, bu Anayasa’ya göre değiştireceğiz. Böyle bir arayışın çabası içerisindeyiz. Bu tartıştığımız noktaların altında bu Anayasa yatıyor. Bunu görmemek mümkün değil. Dolayısıyla bu Anayasa olduğu sürece böyle faydasız tartışmalar çok yaşayacağız. Muhalefette kendilerine göre önemli gördükleri değişiklikler varsa ya da bizim gördüğümüz değişikliklere katkı verecek maddeleri varsa hiç olmazsa sorunun belli bir bölümünü gündemden çıkarırız.’’ |
22.02.2010 |
Kürtçe sokak isimlerine inceleme |
DİyarbakIr Cumhuriyet Başsavcılığınca Mardin’in Nusaybin ilçesinde 70 sokağa Kürtçe isim verilmesiyle ilgili inceleme başlatıldı. Edinilen bilgiye göre, savcılık, Nusaybin Belediye Meclisince alınan kararla Nusaybin’in 7 mahallesinde açılan 70 sokağa Kürtçe isim verilmesiyle ilgili basında çıkan haberler üzerine inceleme başlattı. Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, 18 Şubatta yaptığı açıklamada, belediye meclisi tarafından alınan karar gereği Nusaybin’in 7 mahallesinde açılan 70 sokağa Türkçe ve Kürtçe isim verileceğini, meclis kararının Kaymakamlık onayını beklediğini belirtmişti. |
22.02.2010 |
Mersin Limanı’nda Türk bandıralı gemi battı |
Mersİn Limanı’nda tarama çalışmaları için kullanılan özel bir şirkete ait gemi, belirlenemeyen sebeple battı. Alınan bilgiye göre, Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ (MIP) tarafından liman tarama işlemleri için kiralanan Türk bandıralı ‘’Dergah’’ adlı gemi, NATO rıhtımlarının bulunduğu bölüme yanaşmaya çalıştığı sırada yan yattı. Gemide, personelin MIP çalışanları tarafından kurtarılmasının ardından battı. Olayın sebebinin araştırıldığını belirten liman yetkilileri, geminin battığı yerin yükleme boşaltma yapmak için kullanılan bölgede olmadığını, bu sebepl operasyonlar açısından sıkıntı bulunmadığını belirtti. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. |
22.02.2010 |
Yıldız, asaleten atandı |
İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğüne, görevi bir süredir vekâleten yürüten Muammer Yıldız atandı. Bazı bakanlıklara ait atama kararları Resmî Gazete’de yayımlandı. Buna göre, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliklerine Dr. Mehmet Cilacı ve Kadir Balaban atandı. Millî Eğitim Bakanlığında açık bulunan Bakanlık Müşavirliğine Çankırı İl Millî Eğitim Müdürü Durmuş Özdemir atanırken, İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğüne, bu görevi bir süredir vekâleten yürüten Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi Muammer Yıldız atandı. Sağlık Bakanlığında açık bulunan İlâç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcılığına Bedrettin Uluat’ın atanması kararlaştırıldı. Sağlık Bakanlığında açık bulunan İlâç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcılığına Bedrettin Uluat’ın atanması kararlaştırıldı. |
22.02.2010 |
AKP’den Avni Doğan’a uyarı |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın ‘’uyarıldığını’’ belirterek, parti olarak kuruldukları günden bu yana ‘’fişlemeye karşı tavır koyduklarını, demokratik bir ülkede kimsenin fişlenmesini doğru bulmadıklarını’’ vurguladı. Çelik, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan’ın bir konuşmasındaki ‘’40 yıldır onlar bizi fişledi, şimdi de biz onları fişliyoruz’’ sözleriyle ilgili açıklama yaptı. Doğan’ın ifadelerinin sadece kendisini bağlayacağını belirterek, ‘’kendisinin yaptığı yazılı açıklamayla sözlerine açıklık getirdiğini, pişmanlığını ortaya koyduğunu’’ dile getiren Çelik, şunları kaydetti: ‘’Bu sözleri söylememesi gerektiğini, maksadını aşan sözler olduğunu ifade etmiştir. Biz parti olarak kurulduğumuz günden beri fişlemelere karşı hep tavır koyduk. Demokratik bir ülkede kimsenin fişlenmesini doğru bulmuyoruz. Kimseyi fişlemiyoruz, kimseyi fişlemeye niyetimiz yok. Böyle bir niyetimiz de, böyle bir eylemimiz de yok. Kimsenin de bizi veya halkı fişlemesini de arzu etmiyoruz.’’ Hüseyin Çelik, Avni Doğan’ın sözlerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğine işaret ederek, parti olarak bu sözleri tasvip etmediklerini, bu sözlerin arkasında olmadıklarını vurguladı. Sözleriyle ilgili rahatsızlığın Doğan’a da iletildiğini kaydeden Çelik, ‘’Sayın Milletvekilli bu sözlerinden dolayı uyarılmıştır’’ dedi. |
22.02.2010 |
Atalay hakkındaki gensoru Meclis’in gündeminde |
Meclİsİn bu haftaki önemli konularından biri, CHP’nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesi olacak. TBMM Genel Kurulu, haftaya denetimle başlayacak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yarın, bir saat süreyle milletvekillerinin sözlü sorularını cevaplayacak. Sözlü soruların ardından görüşmeleri yarım kalan Arsa üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkında Yasa Tasarısına devam edilecek. Tasarının görüşmeleri, 2. maddeden devam edecek. Tasarı, TOKİ’ye devredilen arazi ve arsaların, arazi vergisinden muaf tutulmasını öngörüyor. Türkiye, Avusturya, Bulgaristan, Macaristan ve Romanya arasında Nabucco Projesi hakkında imzalanan uluslar arası anlaşmanın onaylanmasını öngören yasa tasarısı, 24 Şubat Çarşamba günü Genel Kurulda ele alınacak. Genel Kurulda, 25 Şubat Perşembe günü, CHP’nin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeler yapılacak. Önerge sahipleri adına bir milletvekili, gruplar ve Bakan’ın yapacağı konuşmaların ardından gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı oylanacak. Önergede, ‘’demokratik açılım’’ olarak adlandırılan projenin, dış güçlerin de desteği ile siyasî iktidar tarafından ortaya konulduğu iddia edilerek, ‘’Proje kapsamında, terör örgütü mensuplarının yargı sürecini etkileyen, bu konuda özel yargılama düzeni sağlamak için devletin olanaklarını seferber eden, terör örgütü mensuplarının tutuklanmaması için hukuku çiğneyip, yargıyı yönlendiren pazarlıkları yapan, bu amaçla gizli müzakereler yürüten Bakan Atalay hakkında gensoru açılması’’ isteniyor. TBMM’deki ihtisas ve araştırma komisyonları da gündemlerindeki konuları görüşecek. |
22.02.2010 |
Sendika başkanlarından TEKEL işçilerine ziyaret |
Türk-İş, DİSK, Türkiye Kamu-Sen ve KESK genel başkanları gece yarısından sonra TEKEL eylem çadırlarını ziyaret etti. Türk-İş, DİSK, Türkiye Kamu-Sen ve KESK tarafından ‘’Tekel İşçileri Dayanışma Günü’’ adı altında düzenlenen eylem gece boyunca sürdü. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ve KESK Genel Başkanı Sami Evren gece yarısından sonra TEKEL eylem çadırlarını ziyaret etti. CHP Genel Saymanı Mustafa Özyürek ile CHP milletvekilleri Mehmet Sevigen ve Ali Rıza Öztürk de önceki gün akşam saatlerinde TÜRK-İŞ Genel Merkezi önündeki TEKEL eylem çadırlarını ziyaret ederek, işçiler ve onlarla dayanışma için gelen eylemcilerle sohbet etti. Türk-İş Genel Merkezi çevresindeki eylemciler, davul zurna eşliğinde Türkçe ve Kürtçe şarkılar söyleyerek halay çekti, horon tepti. Eylemciler, sokaklarda kurulan sinevizyonlardan gösterilen ve TEKEL işçilerinin eylemini anlatan filmler izledi. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Mustafa Kumlu, genel merkez önünde işçilere seslenerek, ‘’Yaşadığımız bu 69 günlük direniş sonrasında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Yaşanan bu mücadelenin öğrettikleri emekçilerin hanesine artı, hükümetin hanesine eksi olarak yazılacaktır’’ dedi. |
22.02.2010 |
BİNALARA ENERJİ KİMLİĞİ |
FERROLİ Genel Müdürü Çetin Çakmakçı, Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında binalara getirilen ‘’Enerji Kimlik Belgesi’’nin ‘’binanın nüfus cüzdanı’’ gibi olacağını ve kimlik belgesindeki sınıfa göre binaların kiralama ve satış bedellerinin değişeceğini belirterek, ‘’İnsanlar da binalarını değerli kılmak adına gerekli revizyonları zaman içinde yapacaklardır’’ dedi. Çakmakçı, Enerji Verimliliği Yönetmeliğine ve Kanununa ilişkin olarak soruları cevaplarken, yönetmeliğin mühendislik ve teknik yönlerden olması gereken pek çok konuyu tanımladığını belirtti. Bazı konuların Türkiye’nin sosyal yapısındaki gerçekler, uygulama şartları ve halkın hayat tarzıyla örtüşmediğine işaret eden Çakmakçı, üyesi oldukları DOSİDER olarak metrekare konusunun ele alınmasını yanlış bulduklarını kaydetti. Çakmakçı, ‘’İstanbul’daki 1.000 metrekarenin ısı ihtiyacı ile Erzurum’daki 1.000 metrekarenin ısı ihtiyacı birbirinden farklı, çünkü ısı kayıpları farklı. Biz, bunun metrekare değil ısı birimi olan kilovat veya kilokalori üzerinden konuşulması gerektiğini söyledik’’ diye konuştu.
KOMBİLERE YASAK GELMİYOR Kamuoyunda ‘’kombi yasaklandı’’ şeklinde görüşlerin dolaştığını hatırlatan Çakmakçı, yeni bir bina bin metrekarenin üzerindeyse, öncelikle merkezi sistem yapılması gerektiğinin, kişilerin sistemden memnun olmaması halinde alacakları kararla talep ettikleri sisteme geçme imkânlarıları bulunduğunun, isterlerse bireysel ısınma sistemine geçebileceklerinin altını çizdi. Çakmakçı, kanunun, verimsiz cihazların satışına izin vermediğini, buna ilişkin tanımlama getirdiğini, sahada çok uzun yıllardır kullanılıp, ömrünü tamamlamış teknik cihazların değişimiyle ilgili belli zorunluluklar getirdiğini anlattı.
TÜKETTİĞİN KADAR ÖDE SİSTEMİ Yönetmelikle ‘’kalorimetre’’ veya ‘’payölçer’’ adı verilen, ısının, enerjinin harcandığı kadar ödenmesini içeren sistemlerin geldiğine dikkati çeken Çakmakçı, mevcut binaların, eğer merkezi sistem kullanılıyorsa, 5 Mayıs 2012’ye kadar bu sisteme geçmeleri gerektiğini hatırlattı. Çetin Çakmakçı, yeni binaların payölçer sistemiyle oluşturulacağını belirterek, ‘’İnsanlar ne kadar enerji tükettiyse o kadarını ödeyecek. Önceden insanlar, sistemlerini kapatıp gidiyordu. Burada artık sistemlerin kapatılması söz konusu olmayacak, çünkü merkezi sistemle ısınan bir binada termostatik vana kullanılması zorunlu hale getiriliyor. Bu minumum 15 dereceye ayarlanıyor. Tüketici kapattığını sanıyor, ama 15 dereceye ayarlanmış durumda. Daire sürekli 15 derecede olacağı için ısı transferi ve ısı kayıpları daha az olacak.’’
YÖNETMELİKTE SADECE ISI YOK Kanun ve Yönetmeliğin sadece ısıyla ilgili bir süreç olmadığına işaret eden Çakmakçı, binadaki ampullerden, çamaşır makinesinin verimine kadar olan sürecin o dairede tüketilen bütün enerjiyi tanımladığını açıkladı. Çakmakçı, 2017 yılına kadar mevcut binaların enerji kimlik belgelerini almak zorunda olduklarına dikkati çekerek, enerji kimlik belgesinin ‘’binanın nüfus cüzdanı’’ gibi olacağını söyledi. Buna ilişkin altyapının altyapı oluşturulmaya başlandığını belirten Çakmakçı, şu değerlendirmelerde bulundu: "Enerji kimlik belgesindeki sınıfa göre binanın hem kiralama bedeli hem de satış bedelleri değişecek. Şu an için devletin çok ciddî teşvikleri yok. Teşvik olmasını talep ediyor herkes. G sınıfıyken A’ya çevrilmesi... ‘Isı yalıtımı yapılması, ampullerin değişmesi, ısı sisteminin değişmesi’ gibi birçok süreçte devlet masrafın bir kısmını karşılayacağını veya uzun süreli kredilendirme yapacağını söylemiyor. Enerji kimlik belgesi çok önemli olacak. İnsanlar da binalarını değerli kılmak adına gerekli revizyonları zaman içinde yapacaklardır.’’ |
22.02.2010 |
Anayasa’daki eşitlik ilkesi ihlâl ediliyor |
ANTALYA Meslek Liseleri Okul Aile Birlikleri Platformu üyeleri farklı katsayı uygulamasının bir an önce sonlandırılmasını istedi. Antalya Kapalı yol Kışlahan Otel önünde basın açıklaması yapan platform üyeleri Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS)’ndeki farklı katsayı uygulamasının Anayasa’nın eşitlik ve adalet ilkesine aykırı olduğunu belirtti. Meslek liselerine uygulanan farklı katsayı sisteminin adaletli olmadığını ifade eden grup üyleri, “Meslek liseli öğrencilere katsayı haksızlığı yapılarak Anayasa’daki eşitlik ve adalet ilkesi ayaklar altına alınıyor. Çocuklarımıza yönelik ayrımcı ve bölücü uygulamaların bir an önce kaldırılmasını istiyoruz. Başta millî eğitim yöneticileri taleplerimizi yetkililere iletmelidir” dedi. İşsizliğim kalifiye eleman eksikliğinden kaynaklandığını savunan platform üyeleri, Avrupa ülkelerinde meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin yüzde 75 olduğunu söyledi. Türkiye’deki liselerin sadece yüzde 45’lik kısmının meslek lisesi olduğuna dikkat çeken üyeler, “Bu sayının yüzde 4’lük kısmı imam hatip liseli. Meslek liseli öğrencilerin çektikleri katsayı zorlukları 2010 üniversite sınavlarında giderilmeli. Devlet eliyle okutulan bazı okullardaki öğrenci velileri ve öğrenciler sanki düşman gibi görülüyor. Bu toplumsal barış için risk oluşturuyor.” şeklinde konuştu. Grup üyeleri basın açıklamasının ardından olaysız bir şekilde dağıldı. |
22.02.2010 |
Eroğlu: Fidan dikin masraflar devletten |
ÇEVRE ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, bozulmuş orman, Hazineye ait boş alanlar ve ıslâh edilemeyecek mera alanlarının gelir getirici fidanlar dikilmesiyle köy halkına yeni bir gelir kaynağı oluşturacaklarını belirtti. Bakan Eroğlu, Isparta’nın Eğirdir ilçesinde Belediye Başkanı Osman Nuri Özmeral’i ziyaretinde, boş alanların gelir getirici fidanlarla donatılması uygulaması hakkında açıklamalarda bulundu. Yalvaç’ta boş alanların badem ağacı dikilerek yeni bir gelir kaynağı oluşturulduğunu ifade eden Eroğlu, bu uygulamanın ülke geneline yayılması için yeni bir çalışma başlattıklarını söyledi. Bakan Eroğlu, köy halkına yönelik alternatif gelir kaynakları oluşturduklarını belirtti. Köylerde bozulmuş orman arazilerinin, Hazineye ait boş alanların ve ıslâh edilemeyecek durumdaki mera alanlarına badem ve ceviz gibi gelir getirici fidanlar dikilmesini öneren Bakan Eroğlu, muhtarlara şöyle seslendi: "Bozulmuş orman alanlarına gelir getirici fidanlar dikin, tüm masraflarını biz karşılayalım. 49 yıl boyunca siz istifade edin. Tüm masraflar bakanlığımız tarafından karşılanacak. Bu yönde bir teşvik çalışması içindeyiz. Fidanları dikeceksiniz, 3-4 yıl sonra meyvesini alacaksınız. Öngörülen gelir miktarı ise hane başına ayda 3 bin TL’dir.’’ Uygulamada valilik ve kaymakamlıkların yetkili olduğunu dile getiren Eroğlu, fidanlardan elde edilecek gelirin köy halkına eşit miktarda dağıtılacağını bildirdi. |
22.02.2010 |
Dualar vesilesiyle hayata döndüm |
UZUN süre akut lösemi hastalığı ile mücadele eden ve sağlığına kavuşan ünlü sanatçı Murat Göğebakan, hastalıktan sonra hayatın anlamsız ve geçici olduğunu anladığını ifade etti. Sanatçı Murat Göğebakan, Başakşehir’deki Burç Koleji’nde sevenleri ile buluştu. Programda Samanyolu Televizyonu’nda yayınlanan ‘Ayna’ programının sunucusu Saim Orhan da izlenimlerini paylaştı. Göğebakan, “Hastalığım süresince milyonlar bana dua etti ve o dualar vesilesiyle hayata döndüm. Bir çocuk da olsa kazanmak istiyorum” diyor. Tedâvi gördüğü sırada milyonlarca insanın kendisine dua ettiğini ve dualarla milyonları yanında hissettiğini ifade eden Göğebakan, “Hiçbir zaman yaptığım albümlerin çok satmasını gönülden arzu etmedim. Amacım asla albümümün çok satması olmadı. Ancak ilk defa bu albümün satmasını istiyorum. Çünkü kazandığım parayla okul inşa ettirmek istiyorum. Bir çocuk da olsa onu kazanmayı arzu ediyorum” dedi. Hastalığının ardından hayata daha bir farklı baktığını anlatan Göğebakan, içerisinde 10 parçanın bulunduğu ve adına ‘Aşk Yolu’ ismini verdiği albümün önümüzdeki günlerde piyasaya çıkacağını dile getirdi. |
22.02.2010 |
Yılda 20 milyar dolar duman oluyor |
ANKARA Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof.Dr. Emin Kuru, Türkiye’de 17 milyon kişinin yıllık 20 milyar dolarlık sigara tükettiğini söyledi. Sinop İl Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Salonu’nda düzenlenen “Sigaranın Sporcu Performansı Üzerindeki Etkileri” konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Emin Kuru, Türkiye’deki sigara tüketiminin fazlalığına dikkat çekti. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu (TAPDK)’na göre 2007 yılında 5 milyar 372 milyon 750 bin paket sigara tüketildiğini kaydeden Prof. Dr. Kuru, kapalı mekânda sigara yasağının uygulandığı yıl 5 milyar 392 milyon 950 bin paket sigara içildiğini dile getirdi. Aynı dönemde 13-15 yaş arasındaki gençlerde sigara kullanımının yüzde 1,5 arttığına dikkat çeken Kuru, bu artışa neden olarak okul bahçelerinde öğrencilerinin gözü önünde gruplar halinde sigara içen öğretmenleri gösterdi. Trafik kazalarında her yıl 6-7 bin kişinin öldüğünü dile getiren Kuru, “Sigaradan ise yılda 100 bin kişi hayatını kaybetmektedir. Bu durum her gün bir uçağın düşmesi, beş otobüsün yuvarlanması demektir. Gelecek 20 yılda sigara terörünün daha korkunç olacağı yılda 250 bin kişinin sigaradan öleceği öngörülmektedir.” diye konuştu. |
22.02.2010 |
Yayla yasağı kalkacak |
VAN Valisi Münir Karaloğlu, ‘’Köy, mezra ve yaylalar dahil olmak üzere vatandaşın girmesi yasak denilen tüm yerleri bu yıl vatandaşın hizmetine açacağız’’ dedi. Türkiye Muhtarlar Derneği Çaldıran Şube Başkanı Adem Çınarbay başkanlığındaki 25 kişilik muhtar heyeti, Vali Karaloğlu’nu ziyaret etti. Valilik salonunda muhtarlarla bir araya gelen Karaloğlu’na ilçe merkezi ve köylerde yaşanan sorunlar hakkında bilgi veren Çınarbay, Çaldıran’ın nüfus açısından Van’ın ikinci büyük ilçesi olduğunu, ancak birçok sıkıntısı bulunduğunu söyledi. İlçedeki bazı yaylaların güvenlik gerekçesiyle yasaklanmasından dolayı vatandaşların hayvancılık yapamadığını belirten Çınarbay, ilçedeki sorunların çözümü noktasında Vali Karaloğlu’ndan destek istedi. Vali Karaloğlu da ‘’Van’da vatandaşların kullanımına açılmayan hiçbir yasak bölge kalmayacak. Köy, mezra ve yaylalar dahil olmak üzere vatandaşın girmesi yasak denilen bütün yerleri bu yıl vatandaşın hizmetine açacağız’’ diye konuştu. |
22.02.2010 |
YENİ ASYA ÖRNEK ALINMALI |
Özgürlüklerden taviz vermeyen Yeni Asya’nın duruşu örnek alınmalı. Gazetemizin kuruluşunun 41. yılı dolayısıyla Ankara büromuzu ziyaret ederek Temsilcimiz Mehmet Kara’yla görüşen Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay ile Genel Eğitim ve Mevzuat Sekreteri Recai Karslı, Yeni Asya’nın kurulduğu günden bu yana demokrasi mücadelesi verdiğini söylediler. 41 yıl boyunca ilkelerinden vazgeçmeyerek, demokrasi dışı güçlere karşı mücadele eden Yeni Asya’nın doğru haber, seviyeli yorum ve topluma yön veren köşe yazılarıyla medya tarihinde önemli bir yerinin olduğunu söyleyen Mürsel Turbay, Yeni Asya’nın Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda bedeller ödediğini ancak haklı dâvâsından hiç tâviz vermediğini ifade etti. Turbay, “Yeni Asya, özgürlüklerden, demokrasiden, insan haklarından taviz vermeden dik duruş sergilemiş ve sergilemeye devam etmektedir. Bu dik duruş diğer basın kuruluşları tarafından örnek alınmalıdır” diye konuştu. |
22.02.2010 |
Yenİ Asya, 41. yılını çalışanları ile kutladı |
Gazetemiz, yayın hayatına atılışının 41. yılını Yeni Asya Medya Grup çalışanlarıyla kutladı. İstanbul-Florya Ziya Şark Sofrasında düzenlenen yemekli törenin açılışında konuşan Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşcı, Yeni Asya Gazetesinin bundan 41 yıl önce 21 Şubat 1970 yılında zor şartlar altında kurulduğunu, zor şartlar altında yayın hayatını devam ettirdiğini ve bu günlere geldiğini söyledi. Dünyanın artık küçük bir köye dönüştüğünü ve Yeni Asya Medya Grubu’nun da bu dünya içinde bir medya kuruluşu olduğunu ifade eden Genel Müdür Taşcı, Türkiye’de de, dünyada da iyi bir yerde olduğumuzu belirtti. 2009’da büyük kriz sebebiyle bütün dünyanın ve Türkiye’nin ciddî şekilde etkilendiğini hatırlatan Taşcı, şunları kaydetti: “Bu krizden biz de çok etkilendik. İstanbul’da çok sayıda büyük matbaayla birlikte, binlerce firma kapanmış durumda. Bu, bizim korunduğumuzu gösteriyor. Dünya ekonomisi sıfırın altında ve Türkiye ekonomisinin de yüzde 6,5 gibi küçüldüğü durumda biz, Elhamdülillah hizmetin kerameti ve Allah’ın inayetiyle ayaktayız. 2009’da kendi yağıyla kavrulan, ayakta duran azda olsa kâr eden bir duruma geldik. Grup olarak yüzde 7 gibi bir büyümeyle 2009’u kapattık. “Çağı yakalamak değil, artık çağı geçmeye çalışıyoruz. Artık yarınları planlıyoruz. Yeni Asya’nın 3-5 yıllık master planlarını hazırladık. Geçtiğimiz yıl personel aldık, çıkarmadık. Yüzde 20 yatırım yaptık. Ekip olarak çok çalıştık. Geçtiğimiz yıl en büyük sıkıntıyı sizler çektiniz. Yeri geldi, ‘hizmet’ dediniz para almadan gittiniz, size bunun için teşekkür ediyorum. 2010’un ikinci ayındayız, şu an şirketlerde ufak bir kıpırdanma var. Biz de personelimize ufak da olsa bir iyileştirme gerçekleştireceğiz. Ramazan ve Kurban Bayramı’nda ikramiye vermeyi hedefliyoruz. Başarıları, belki maddeten küçük, ama manen değeri büyük hediyelerle ödüllendireceğiz. Dualarınızı bekliyoruz.
MÜJDELERİMİZ OLACAK “Eve gittiğimizde siz rahat değilseniz bizde rahat değiliz. Parası olmayan ve bize gelen hiç kimseyi geri çevirmedik. Yeni Asya Medya Grup olarak iyi bir yerdeyiz. Çok güzel projelerimiz ve müjdelerimiz olacak. 2010 ve 2011’de en büyük yatırımımızı çalışanlarımıza yaparak onların çalışma şartlarını ve ortamlarını iyileştireceğiz. Makine parkını geliştireceğiz. Çok ciddî borçlar ödedik. Dün fiyatı tedarikçiler belirlerken, şimdi fiyatı biz belirliyoruz. Dün bize hammadde vermek için tereddüt edenler bugün, ‘Gel bizden al’ diye kapımızı aşındırıyor. Hizmetimize ve müessesemize güvenin. Çok iyi bir yerdesiniz. Nice 41’li yıllar hayırlı olsun diyorum.”
GAZETE HİZMET VASITASIDIR Daha sonra kürsüye dâvet edilen gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular da, gazetenin kuruluşunda çok sıkıntılar çekildiğini, zaman içinde bir iki defa kapatıldığında yenisini açtıklarını hatırlatarak, “Cenâb-ı Allah bizi her defasında düze çıkardı. Yeni Asya, Risâle-i Nur’un naşir-i efkârıdır. Bu yüzden gazete bizim için bir hizmet vasıtasıdır. Burada çalışıp paramızı alıyor, hem geçimimizi sağlıyoruz, hem de manevî olarak hizmet etmiş oluyoruz. İnşaallah nice böyle 41 yıllar hizmet ederiz” diye konuştu. Daha sonra Taşcı, uzun süre grupta çalışanlara mikrofon uzatarak, onların düşünce ve görüşlerini aldı. Çalışanlar ve dâvetliler hissiyatlarını paylaşarak, hizmet hatıralarını dile getirdiler. Törenin sonunda Kutlular ve Taşcı, çalışanların her birisine 41. yıl hatırasına fincan takımı ve kahve hediye etti. Güzel bir gece geçiren çalışanlar, teşekkürlerini belirterek bu tür programların devamı dileklerinde bulundular.
|
ÜMİT KIZILTEPE-RECEP BOZDAĞ 22.02.2010 |