Güncel |
AÇILIMDA DİN KARDEŞLİĞİ ÖNE ÇIKARILMALIYDI |
Araştırmalarında "Sizi bir arada ne tutuyor? Dil mi, bayrak mı, din mi, aynı toprak üzerinde yaşamak mı?" diye sorduklarını belirten A&G Araştırma Şirketi sahibi Adil Gür, halkın yüzde 72.5'inden "Bizi bir arada tutan en önemli şey dindir" cevabı aldıklarını söyledi. “Türkiye'de Türkler ve Kürtler asla çatışmaz” diyen Gür, “Demokratik açılım toplumdaki din kardeşliği ön plana çıkarılarak yapılsaydı, süreç daha iyi yönetilebilirdi” dedi. ORDUYA GÜVEN İLK KEZ BU KADAR DÜŞTÜ
Taraf'ta Neşe Düzel'in sorularını cevaplayan Gür, “"Ergenekon soruşturmasından önce orduya güven yüzde 90 civarındaydı. Ergenekon tartışmalarıyla birlikte 80-82’ye; darbe ve suikast iddialarıyla da 63,4’e geriledi. Bugüne kadar Türkiye’de orduya güven hiç yüzde 80’lerin altına düşmemişti. Üstelik biz bu araştırmayı yaptığımızda Balyoz harekâtıyla ilgili cami bombalama gibi senaryolar ortada yoktu” diye konuştu.
Bizi din birleştiriyor
A&G Araştırma Şirketi sahibi Adil Gür, araştırmalarında “Sizi bir arada ne tutuyor? Dil mi, bayrak mı, din mi, aynı toprak üzerinde yaşamak mı” diye sorduklarını belirterek, halkın yüzde 72.5’inden “Bizi bir arada tutan en önemli şey dindir” cevabı aldıklarını söyledi. Taraf Gazetesi’nden Neşe Düzel’e konuşan A&G Araştırma Şirketi sahibi Adil Gür , yaptıkları anketi değerlendirdi. Eğer AKP’nin, açılımı toplumdaki din kardeşliğini ön plana çıkartarak yapsaydı, açılım sürecini daha iyi yönetebileceğini söyleyen Adil Gür, “Ama Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik karşıtı eylemlerin odağı olarak kabul edilen bir parti din üzerinden bir söylem geliştiremez. Başı anında derde girer. Oysa biz, açılım sürecinde 5 tane araştırma yaptık ve şunu gördük. Türkiye’de Türkler ve Kürtler asla çatışmazlar” diye konuştu. Araştırmalarında “Sizi bir arada ne tutuyor? Dil mi, bayrak mı, din mi, aynı toprak üzerinde yaşamak mı” diye sorduklarını belirten, halkın yüzde 72.5’inin “Bizi birarada tutan en önemli şey din” cevabının aldıklarına vurgulayan Adil Gür, aslında halk açılıma karşı olmadığını, açılım sürecinin yönetiliş biçimine karşı olduğunu kaydetti. Açılımın sürecinin yönetiliş biçimini özellikle sorduklarının altını çizen Gür, bununla ilgili olarak şu sonuçları çıkardıklarını söyledi: “Eğer açılım, başta etnik kimlik üzerine oturtulmasaydı, Kürt, Alevi, Roman vb. gibi parçalanmasıydı halkın tepkisi farklı olurdu. Eğer açılım ayrı başlıklar altında değil de, türban sorunundan Diyanet’ten pay alamayan Alevi yurttaşların meselesine, bir bütün olarak ‘demokratikleşme ve insan hakları’ ihlallerini kapsayacak bir biçimde bu ülkedeki herkesin hakkı ve huku için geniş bir anayasa paketiyle yapılsaydı bugünkü noktaya gelinmezdi.”
ORDUYA GÜVEN İLK KEZ BU KADAR DÜŞTÜ
Son zamanlarda, askerlerin hazırladıkları çeşitli darbe planlarıyla ilgili belgeler, Ergenekon sürecinin ve tutuklanan subaylar sonrasında halk nezdindeki askerin imajının nasıl etkilendiğine dair soruya dair ocak ayı içinde yaptıkları araştırmada, “Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiaları ve darbelerle ilgili gündeme gelen haberler sizin orduya olan güveninizi azalttı mı” diye sorduklarını kaydeden Adil Gür, böyle bir sorunun bir kamuoyu araştırmasında ilk kez sorulduğunun altını çizdi. Gür, bu soruya yüzde 36,6, “Evet, benim orduya olan güvenim azaldı” dendiğini, yani her yüz kişiden 37’si, “son zamanlardaki darbe veya suikast iddiaları benim orduya güvenimi azalttı” anlamına geldiğini kaydetti. Daha önce orduya olan güvenle ilgili olarak bilgilerde veren Gür, şunları kaydetti: “Ergenekon soruşturmasından önce orduya güven yüzde 90 civarındaydı. Ergenekon tartışmalarıyla birlikte güven yüzde 80-82’ye düştü. Darbe ve suikast iddialarıyla da yüzde 63,4’e geriledi. Yani son dönemde halkın yüzde 15-20’sinin daha orduya olan güveni azaldı. Büyük bir oran bu. Ayrıca araştırmada, erkekler ve kadınların orduya güveni de farklı çıktı. Bugüne dek Türkiye’de orduya güven hiç yüzde 80’lerin altına düşmemişti. Üstelik biz bu araştırmayı yaptığımızda Balyoz harekâtıyla ilgili cami bombalama gibi senaryolar ortada yoktu. Bugün Balyoz harekâtıyla ilgili haberlerin yarattığı tartışma, şimdiye kadarki darbe planlarının ve iddialarının yarattığı tartışmadan çok daha fazla. Önümüzdeki aylarda yapacağımız araştırmalarda bunun sonuçlarını göreceğiz. Orduya olan güven daha da olumsuz etkilenebilir.”
ORDU NEDEN EN GÜVENİLİR KURUM?
Adil Gür, “Ordu her zaman en güvenilir olan kurum olarak çıkardı araştırmalarda. Niye ordu en güvenilir kurum olarak görünüyordu?” sorusuna, “Mehmetçik dediğimiz şey, Muhammed’in ordusu anlamına geliyor. Herkes çocuğunu Peygamber ocağına gönderiyor. Sorarım size, insanlar güvenmediği bir yere çocuğunu hiç teslim eder mi, gönderir mi? İnsanlar gönül huzuruyla çocuklarını oraya emanet ediyorlardı. Orduya olan güvenin yıllar boyunca çok yüksek olmasında, ‘Peygamber ocağı’ algısının büyük etkisi var. Orduya, ‘Peygamber ocağı’ dediğimiz için, ona, çocuklarımızı emanet ettiğimiz için ve onu saltanatın yerine koyduğumuz için hep ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ yaklaşımıyla davrandık ve orduyu hiç şikâyet etmedik. Aslında Türkiye’de son dönemlerde sadece orduya değil bütün kurumlara olan güven yıprandı” şeklinde cevap verdi. |
27.01.2010 |