26 Aralık 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

YATIRIMCI HUZURLU YER ARIYOR

Muş Valisi Erdoğan Bektaş, Bulanık’taki olaylardan ilçenin çok büyük zarar gördüğünü söyledi. Vali Bektaş, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Bulanık’ta yaşanan olayların yatırım iklimini olumsuz etkilediğini belirterek, olayların, bütün avantajları dezavantaja çevirdiğini ileri sürdü. Sermayenin ürkek olduğunu vurgulayan Bektaş, girişimcinin huzurlu olacağı yeri tercih edeceğini belirtti.

BULANIK 10, MUŞ 5 SENE KAYBETTİ

Vali Bektaş şöyle konuştu: ‘’Bulanık’taki olaylardan ilçe çok zarar gördü. Bulanık’ın imajı bir daha ne zaman düzelir bilemeyiz. Bulanık en az 10 sene, Muş ise en az 5 sene kaybetti. Biz her gün yeni bir yatırımla, yeni bir girişimle vatandaşımıza zenginlik getirecek, iş getirecek olaylarla uğraşırken birileri geliyor, bütün avantajlarımızı dezavantaja çeviriyor. Doğrusu o anlamda sıkıntılıyız, rahat değiliz.’’

MUŞ Valisi Erdoğan Bektaş, Bulanık’taki olaylardan ilçenin çok zarar gördüğünü söyledi. Vali Bektaş, makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, Bulanık’ta yaşanan olayların yatırım iklimini olumsuz etkilediğini belirterek, olayların, bütün avantajları dezavantaja çevirdiğini söyledi. Sermayenin ürkek olduğunu vurgulayan Bektaş, girişimcinin huzurlu olacağı yeri tercih edeceğini ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Bulanık’taki olaylardan ilçe çok zarar gördü. Bulanık’ın imajı bir daha ne zaman düzelir bilemeyiz. Bulanık en az 10 sene, Muş ise en az 5 sene kaybetti. Biz her gün yeni bir yatırımla, yeni bir girişimle vatandaşımıza zenginlik getirecek, iş getirecek olaylarla uğraşırken birileri geliyor, bütün avantajlarımızı dezavantaja çeviriyor. Doğrusu o anlamda sıkıntılıyız, rahat değiliz.’’ Bektaş, kendisine her gün 3-5 yatırımcının gelmeye başladığını ve şehirde güzel bir yatırım ikliminin oluştuğunu belirterek, şöyle devam etti: ‘’Ama Muş’un adı bu ve benzeri olaylarla anılınca bu iklim havası bozuldu. Sermaye çok ürkektir. Sermaye güvenli limanlar arar. Güvensiz yerlerde, sıkıntılı yerlerde sermaye barınmaz. Girişimci, iş adamı, sanayici de huzurlu olacakları yere gelir. Her ne kadar bizim bölgemizde huzurun var olduğunu biz biliyorsak da dışarıdan öyle görünmüyor. Çabalarımız böyle münferit, provokasyon sonucu gelişebilecek çirkin olaylar nedeniyle çalışmalarımız perdeleniyor. Yazarın da belirttiği gibi Muş’tan yatırım haberi beklerken, terör haberi geldi. Bizi yaralayan şeyler bunlar. Bu sade benim değil Muş’taki her vatandaşın sorunu.’’

“ÖLÜMLER KALAŞNİKOF'TAN’’

Bektaş, Bulanık’ta 15 Aralıkta 2 kişinin de yaşamını yitirdiği olaylarla ilgili, mahkemenin gizlilik kararı aldığına da dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bulanık’taki olaylarla ilgili çok laf üretiliyor. Daha önce ölenlerden birisinin tabanca kurşunuyla öldürüldüğünü söylüyorlardı. Ben otopsiyi yapan ekiple konuştum. Her 2 ölümde de kalaşnikof silahtan çıkan mermiler bulundu. Zaten balistik sonuçlarında ortaya çıkacak. Mahkeme gizlilik kararı vermiş. Otopsi raporlarını istedim ama alamadım. Ben Muş Valisi olarak mahkemeden otopsi raporlarını istedim, gizlilik kararı konduğunu ve veremeyeceklerini söylediler. Mahkeme bu işi çok ciddi tutuyor. Ben otopsi yapanlarla yaptığım şifahi görüşmelerde silahın aynı olduğunu öğrendim.’’ Vali Bektaş, yaşanan olayda göstericilere ateş eden esnafın korucu olmadığını ısrarla tekrarladığını ifade etti. Bu arada Bulanık’ta 16 Aralıkta izinsiz gösteri yaparak, polise mukavemette bulundukları gerekçesiyle gözaltında olan 10 göstericiden 7’si tutuklandı, böylece toplam tutuklu sayısı 14’e çıktı. Tutuklular Muş E Tipi Kapalı Cezaevine konuldu. Muş / aa

26.12.2009


 

Habur ceset tarlası

Güneydoğu’da TSK bünyesinde yıllarca tercümanlık yapan Yıldırım Beğler, Habur sınır kapısında “ölüm tarlaları” olduğunu iddia ederek Ergenekon savcılarını göreve çağırdı.

Birçok kişinin kalorifer kazanlarında yakıldığını ve bunlara şahit olduğunu savunan Beğler, bunun dışında, Özel Kuvvetler tarafından infaz edilen yüzlerce kişinin atıldığını ve gömüldüğünü iddia ettiği yerleri gösterdi. Beğler’in iddialarına göre bölgede infaz edilenlerin ‘gömüldüğü’ en büyük alanın, halk arasında “mayınlı” olarak bilindiğini, ama ‘temiz’ bir bölge olduğunu ifade etti.

Güneydoğu’da TSK bünyesinde yıllarca tercümanlık yapan Yıldırım Beğler, Habur Sınır Kapısı’nda “ölüm tarlaları” olduğunu açıklayarak, Ergenekon savcılarını göreve çağırdı.

Yıldırım Beğler, Cihan’a verdiği röportajın son bölümünde birçok kişinin kalorifer kazanlarında canlı canlı yakıldığını ve bunlara şahit olduğunu savundu. Beğler, bunun dışında, Özel Kuvvetler tarafından infaz edilen yüzlerce kişinin atıldığı ve gömüldüğü yerleri de açıkladı. Faili meçhule kurban giden kayıp işadamları Halil Birlik ve Mehmet Bilgiç’in gömüldükleri yerin yanı sıra en az 200 cesedin gömüldüğü ve Hezil Çayı’na atıldığı dört ayrı noktayı anlatan Beğler, şu iddalarda bulundu: “Yakılma haricinde, iple ya da taş bağlanarak bir yere atılanlar da vardı. Bildiğim bir yerde 100 kişi vardır en azından. Habur sınır kapısının yanında Hezil Çayı var. Burada 47. ve 48. köprüler bulunuyor. 47. Köprü Irak’tan girişler için, 48. Köprü ise Irak’a çıkış için kullanılan yol. İki köprü arasında bulunan bu noktaya (2. Bölük sınırları içinde yer alıyor), infaz edilen yüzlerce kişi, ayağına taş veya ağır bir şey bağlanarak atıldı. A. Astsubay ile Ş. Astsubay yapardı bu işi genelde.”

En az 100 cesedin suya atıldığı bu noktayı, o dönemde çektirdiği bir hatıra fotoğrafında gösteren Beğler, “Cesetler taş vs. ağırlıklarla atıldığı için birçok insan kalıntısının hâlâ o civarda bulunabileceğine” dikkat çekti.

“MAYIN DEĞİL, CESET TARLASI”

YILDIRIM Beğler, bölgede infaz edilenlerin “gömüldüğü” en büyük alanın, halk arasında “mayınlı” olarak bilinen ama “temiz” bir bölge olan 48. Köprü’nün 500-1000 metre berisinde, Hezil Çayı ile Aktepe askeri bölgesinin arasındaki “Ateşalanı” denilen yer olduğunu iddia etti. Beğlar, “Bu alanı herkes mayınlı bölge zanneder ama mayın yok normalde. Biz buranın mayınlarını temizledik ve mayınlı bölge süsü verdik. Burada bir dere (Hezil Çayı’nın devamı veya bir kolu) var. Bu derenin 20-30 metre üst kısmına da 80-90 kişi gömülmüştür. Adanalı A. Astsubay, geceleri buraya çok kişi gömdü” iddasında bulundu. Beğler, bunlara ek olarak 2. Bölüğün yanındaki “Kapılı” askeri bölgesine de çok sayıda cesedin gömüldüğünü ileri sürdü. 2. Bölüğün sağ tarafında bulunan “Aktepe” ve solundaki “Kapılı” askeri alanlarını kapsayan bölgeyi genel olarak MAK’ın kullandığını ifade eden Beğler, “PKK’lı olsun, işadamı olsun, kim işkence edilip infaz edilirse bu alana gömülüyordu. MAK’ın özel alanıydı burası” dedi. Beğler, Silopi çevresindeki zift tankerlerinin içine cesetlerin atıldığına da şahitlik ettiğini savundu.

“ERGENEKON SAVCILARINA KONUŞURUM”

CAN güvenliği endişesiyle Norveç’e kaçtığını ve bu ülkeye sığındığını aktaran Beğler, “Can güvenliğim olsa Türkiye’ye dönerim. Türkiye daha rayına oturmadı. Otursun, ömrümün sonuna kadar Türkiye’de yaşamak isterim.” dedi. Beğler, bölgede şahit olduğu birçok kanunsuzluğu Şırnak’ta savcıya da anlattığını ama sonuç alamadığını ifade ederek, savcının “Sus sus, bunlar ortalığı karıştırır!” dediğini aktardı. Ergenekon’un üzerine aşamalı olarak gidilmesi gerektiğini düşünen Beğler, “Eğer Ergenekon savcıları ifademi almak isterlerse her zaman buna açığım; fakat ifade vermek için Türkiye’ye gidemem. Türkiye beni şu anda koruyamaz” diye konuştu. Oslo / cihan

26.12.2009


 

Kafes’in merkezi Malatya

Malatya’daki Zirve Yayınevinde biri Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili dâvânın 23’nci duruşmasında, olayın azmettiricisi olarak tutuklandıktan sonra tahliye edilen Varol Bülent Aral da hazır bulundu. Aral ‘Kafes Eylem Planının merkezi Malatya’dır" dedi.

MALATYA'DAKİ Zirve Yayınevi’nde biri Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 23’nci duruşmasında, sanıklardan Varol Bülent Aral, “Kafes Eylem Planı’nın merkezi Malatya’dır. Bunu bekleyip göreceğiz’’ iddiasında bulundu. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım ile olayın azmettiricisi olarak tutuklandıktan sonra tahliye edilen Varol Bülent Aral ve Hüseyin Yelki hazır bulundu. Duruşmada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden gelen cevapta, Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla ilgili İstanbul'da devam eden davaların yayınevindeki cinayetlerin bağlantısının olmadığı belirtildi. Bunun üzerine söz alan müdahil avukatlardan Erdal Doğan, basına sızan ‘’Kafes Eylem Planı’’ ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini, bununla ilgili bir takım insanların tutuklandığını hatırlatarak, ‘’Bahsi geçen planda Malatya katliamından da söz edilmektedir. Dolayısıyla bu soruşturma ile ilgili olarak da bağlantı olup olmadığı önemlidir. Yüce mahkemenin kararından önce bu soruşturmanın sonucunu beklemesini talep ediyoruz’’ diye konuştu. Yayınevindeki cinayetleri soruşturan savcı da ‘’Kafes Eylem Planı’’ ile ilgili olarak bir bağlantı olup olmadığını sorulmasını talep etti. Duruşmada söz alan Varol Bülent Aral da İstanbul’da özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile yarım saat özel görüştüğünü öne sürdü. Aral, ‘’Bunların içeriği ile ilgili bilgi vermem doğru değil. Ancak şunu söyleyeyim. ‘Kafes Eylem Planı’nın merkezi Malatya’dır. Bunu bekleyip göreceğiz’’ iddiasında bulundu. Malatya / aa

26.12.2009


 

Kayıtdışında üçüncü sıradayız

Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Nazım Akıllığıoğlu, Türkiye’nin Millî Hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 50’si oranındaki boyutlarıyla, dünyada Rusya ve Polonya’nın ardından kayıtdışının en yaygın olduğu üçüncü ülke konumunda olduğunu söyledi.

Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Nazım Akıllığıoğlu, Türkiye’nin Milli Hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 50’si oranındaki boyutlarıyla, dünyada Rusya ve Polonya’nın ardından kayıtdışının en yaygın olduğu üçüncü ülke konumunda olduğunu söyledi. Erzurum Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Komisyonu, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odasında (ETSO) toplandı. ETSO Meclis Üyesi Akıllığıoğlu, ‘’ETSO’nun Kayıt Dışı Ekonomiye Bakışı’’ konulu bir sunum yaparak, Türkiye’nin Millî Hasılasının (GSMH) yaklaşık yüzde 50’si oranındaki boyutlarıyla, dünyada Rusya ve Polonya’nın ardından kayıt dışının en yaygın olduğu üçüncü ülke konumunda olduğunu söyledi. ETSO’nun, ‘’Kayıt Dışı Ekonomi’’yle ilgili oda üyeleriyle yaptığı anketin sonuçlarını açıklayan Akıllığıoğlu, şunları kaydetti: ‘’Türkiye kayıt dışı ekonomide dünya üçüncüsü. Kayıt dışının ortaya çıkış nedenlerinin başında, enflasyon, gelir dağılımı, vergi adaleti gibi malî ve ekonomik nedenler gelir. Ayrıca, yasaların basit anlaşılır olmaması ve defter tutma hadleri gibi hukukî nedenler, vergi idaresinin organik yapısı, teknik yapı ve denetim mekanizması gibi idari nedenlerle, vergi ahlâkı ve mükellef psikolojisi gibi sosyal nedenler de etkilidir.’’ Gerçekleştirilecek idarî organizasyon ve vergi ahlakının tesis edilmesiyle kayıt dışı ekonominin boyutlarının en aza indirilebileceğini vurgulayan Akıllığıoğlu, ‘’Denetimine etkinlik kazandırılarak kayıt dışı ekonominin kayda alınması arasındaki ilişki düşünüldüğünde, denetim ne kadar etkin ise kayıt dışılık ve vergiden kaçınma eğilimi o kadar az olacaktır’’ diye konuştu. Erzurum / aa

26.12.2009


 

Aşılar elde kalacak

11 Haziran 2009 günü Dünya Sağlık Örgütü’nün domuz gribi salgınını ‘pandemik’ olarak tanımlamasından sonra harekete geçen ülkeler, milyonlarca doz aşı sipariş etti. Ancak, o dönemde kamuoyunda oluşan panik havasını gidermek için hızla aşı sipariş eden ülkeler şimdi satın alınan aşıların ellerinde kalmasıyla karşı karşıya.

DOMUZ gribi salgınının kısa sürede pandemi seviyesine ulaşmasının ardından satın alınan milyonlarca doz aşı ülkelerin elinde kalacak.

11 Haziran 2009 günü Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) domuz gribi salgınını ‘pandemik’ olarak tanımlamasından sonra harekete geçen ülkeler, milyonlarca doz aşı sipariş etti. O dönem kamuoyunda oluşan panik havasını gidermek için hızla aşı sipariş eden ülkeler şimdi satın alınan aşıların ellerinde kalmasıyla karşı karşıya. Henüz sipariş edilen aşıların tamamının ülkelere teslim edilmemesine rağmen şimdiden milyonlarca doz aşı elde kalmış durumda. Üstelik ülkeler aşı imalatçılarıyla yaptıkları anlaşma gereği verdikleri siparişlerin tamamını satın almak zorunda. Kış aylarının bitimine kadar bir miktar daha aşının kullanılabileceğini belirten uzmanlar “Domuz gribi salgını tarihe karıştığında, üretici ilaç firmaları biraz daha zengin olacak ve biz satın aldığımız milyonlarca doz aşıyla baş başa kalacağız” uyarısında bulunuyor. Kopenhang / cihan

26.12.2009


 

Et yemek hayal olmasın

Kayseri Ticaret Borsası Başkanı Şaban Ünlü, tedbir alınmaması durumunda et fiyatlarının yükseleceği uyarısında bulunarak, “Et yemek hayal olacak, etin kilosunun 45-50 lirayı bulması kaçınılmaz olacak’’ diye konuştu.

Kayserİ Ticaret Borsası Başkanı Şaban Ünlü, gerekli önlemler alınmaması durumunda et fiyatlarının yükseleceği uyarısında bulunarak, “Vatandaşın et yemesi hayal olacak, etin kilosunun 45-50 lirayı bulması kaçınılmaz olacak’’ dedi. Ünlü, yaptığı yazılı açıklamada, 3-4 yıldır tarım ve hayvancılığın ‘’can çekiştiğini’’ ancak üreticinin feryadının dikkate alınmadığını ileri sürdü. Süt fiyatlarının düşmesiyle hayvan üreticisinin elindeki hayvanları kestirdiğini dile getiren Ünlü, şu bilgileri verdi: ‘’Haziran ve Temmuz aylarında kırsal kesimde sütün litresi 45-50 kuruştan toplandı. Süt para etmeyince üreticiler koyun ve ineklerini kestirdi. Böylece süt fiyatı 1 liradan 1,8 liraya yükseldi. Hayvan sayısı azaldığı için et fiyatları yüzde 50-60 oranında arttı. Kurban Bayramından sonra da ete talep azaldığı halde fiyatlar yüzde 10 yükseldi. Pastırma ve sucuk üreticileri olarak et ithalatına karşıyız. Ancak, canlı hayvan ithalatının önü açılacaktır. Türkiye’de sağlıklı hayvan envanteri yapılmalıdır. Arz ve talep arasındaki fark ne kadarsa o kadar da hayvan ithalatı yapılmalıdır. Gereğinden fazla ithalat yapılarak da ölçü kaçırılmamalıdır. Bu feryadımıza kulak verilmezse, vatandaşın et yemesi hayal olacak, etin kilosunun 45-50 lirayı bulması kaçınılmaz olacak.’’ Kayseri / aa

26.12.2009


 

SİYASİ TARTIŞMALARIN GÖLGESİNDA KALDI

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği Başkanı Nurettin Özgenç, ekonominin siyasî tartışmaların gerisinde kalmaması gerektiğini ifade etti. Özgenç, son zamanlarda siyasî ortamın hayli gerilmesi ve zaman zaman sert açıklamalardan ötürü kaygılanan vatandaşların para harcamamasının esnafın işlerini tıkanma noktasına getirdiğini belirtti.

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, ekonominin siyasi tartışmaların gerisinde kalmaması gerektiğini ifade etti. Özgenç, yaptığı yazılı açıklamada, son zamanlarda siyasi ortamın hayli gerilmesi ve zaman zaman sert açıklamalardan ötürü kaygılanan vatandaşların para harcamamasının esnafın işlerini tıkanma noktasına getirdiğini belirtti. Özgenç, endişeler taşıyan vatandaşın nakit parasını harcamaması sebebiyle esnafın perişan olduğunu, çırakların dahi işine son verilmesinin işsizliği arttırdığını dile getirdi. Üç milyona yakın esnaf ve KOBİ’lerin aileleri ile birlikte yaklaşık on milyondan fazla bir topluluğun sorunlarına kimsenin kayıtsız kalmaması gerektiğini vurgulayan Özgenç, şöyle devam etti: ‘’Son iki yılda yaşanan olumsuzluklardan dolayı çekini, senedini ödeyemeyerek iki binden fazla kişinin hapse düşmesi, ailelerin dağılması bunun bariz örneğidir. Artık esnaf iyice daraldı bir çıkış noktası arıyor, bunun için yolların açık tutulması lâzım. Siyasî tartışmalarla gündem olabildiğince meşgul ediliyor. Mikro ekonomik dengeler değişikliğe uğruyor. Bu yüzden Hükümet ve muhalefet kanadından beklentimiz ekonomi birinci planda tutulmalı ve olduğundan daha fazla önem verilmelidir. Ekonomi hiçbir zaman siyasi tartışmaların gerisinde kalmamalıdır.” İstanbul / aa

26.12.2009


 

TEKEL eylemine işçi desteği

Türk-İş üyeleri, TEKEL işçileri başta olmak üzere çalışma hayatındaki sorunların çözülmesi amacıyla ‘’Çalışmama Hakkını Kullanma’’ eylemiyle bir saat geç iş başı yaptı. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, yaptığı açıklamada, bu eylemin ‘’sürekli eylem’’ kararının ilk adımı olduğunu söyledi.

Türk-İş üyeleri, TEKEL işçileri başta olmak üzere çalışma yaşamındaki sorunların çözülmesi amacıyla ‘’Çalışmama Hakkını Kullanma’’ eylemiyle bir saat geç iş başı yaptı. Konfederasyon üyeleri, Türk-İş’in örgütlü olduğu iş yerlerinde Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda mesaiye bir saat geç başladı. KESK Yönetim Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda konfederasyon üyeleri de Türk-İş’in örgütlü olduğu iş yerlerinde eyleme katıldı. DİSK üyeleri de çeşitli iş yerlerinde eylemi gerçekleştirdi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, konfederasyon yöneticileri ve Türk-İş’e bağlı sendikaların genel başkanları ile Resmî Gazete’nin basıldığı Başbakanlık Basımevi Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü önüne geldi. Kumlu, burada yaptığı açıklamada, Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun ‘’sürekli eylem’’ kararı aldığını hatırlatarak, bu eylemin ‘’sürekli eylem’’ kararının ilk adımı olduğunu, eylemlerin süreceğini söyledi. Kumlu, Başkanlar Kurulu’nun her hafta çarşamba günü toplanarak gelişmeleri değerlendirip yeni eylem kararları alacağını ifade etti. Kumlu ve beraberindeki yöneticiler, daha sonra iş yerindeki işçileri ziyaret etti. Ankara / aa

26.12.2009


 

YILBAŞI TUZAĞINA DÜŞMEYİN

Online satın almalarda gün geçtikçe önemli artışlar yaşandığı artık bilinen bir gerçek. Spam yayanlar da 2010’a girerken kullanıcıların kolayca tuzağa düşecekleri mesaj başlıkları üreterek internet ortamının kendilerine sunduğu avantajlardan faydalanıyor.

Bu paralelde geçen ay en çok kullanılan spam konularının başında “yılbaşı fırsatları” geldi. Ekim ve Kasım ayları arasında ‘alış veriş’ kategorisinde gözlemlenen dönemsel spam başlıklarının ilk 5’i şöyle sıralanıyor:

Amazon’dan Satış Alındı Formu

Walmart.com’dan Satış Emri

Lüks ürünlerde inanılmaz Satışlar

Cevap: Yılbaşında Sevdikleriniz Ne ister

Bu Tatil Sezonunda Sevdiklerinize En Güzel Hediyeyi Siz Verin

2009 yılının son çeyreğinde yılbaşı hediyeleri ve fırsat e-postalarının yanı sıra, Ekim ve Aralık ayı arasında en sık üretilen spam başlıkları domuz gribi salgını ile bağlantılı muhtevalar taşıyordu. Salgınla ilintili mesajlarda en sık kullanılan spam başlıkları şu şekilde:

H1N1 Virüsü ile ilgili Hükümetin Aşı Kayıt programı

Kişisel Aşı Profilinizi Oluşturun

Kişisel Aşı Profili Oluşturma Eğitimi

Kişisel Aşı Profilinizin Tablosu

26.12.2009


 

Yoksula 100 dolara tablet bilgisayar

Gelİşmekte olan ülkelerde sürdürülen OLPC projesinin yeni ürünü XO-3 tablet bilgisayar, 2012’de dağıtılmaya başlanacak. Gelir düzeyi düşük ülkelerdeki bilgisayar okuryazarlığını arttırmak için başlatılan OLPC projesine bir tablet bilgisayar modeli de eklendi. İnce, hafif ve A4 kâğıt boyutundaki XO-3’ün 2012’de seri üretime geçeceği ve fiyatının 100 doların altında olacağı belirtildi. OLPC sosyal girişimini yöneten Nicholas Negroponte, 2008’de prototipi gösterilen ve katlanır iki ekrandan oluşan XO-2 modelinin rafa kaldırıldığını 6 ay kadar önce duyurmuştu. Kaynak yetersizliğinden hiç üretilemeyen XO-2’nin yerini alan XO-3 ise, OLPC Europe CEO’su Walter de Brouwer’a göre “kesinlikle üretilecek ve fiyatı “100 doları geçmeyecek”. Projeye destek için bağışçı devletlerle görüşmelerin sürdüğünü belirten Brouwer, bir zengin ülkenin “evet” demesi halinde diğerlerinin “hayır” diyemeyeceğini savunuyor.

26.12.2009


 

Yalnız bakteri daha tehlikeli oluyor

Tek başına bırakılan bakterilerin bu durumdan kurtulmak için ürettiği kimyasallar, vücutta yayılma hızını da arttırıyor. Tesbit, kanser hücreleri için de geçerli olabilir. New Mexico Üniversitesi’nden Jeff Brinker, laboratuvar ortamı dışında da bakterilerin tek başına kaldığı bir çok biyolojik ortam olduğunu, fakat bakterilerin buralardan bir şekilde kurtulmayı başardıklarını söyledi. Brinker, bu durumun bakterilerin bulaşıcılık ve tehlike derecesini arttırdığını da sözlerine ekledi. Nanoteknoloji kullanılarak üretilen ‘bakteri hapishanesi’ne konulan bakteri bir süre sonra ürettiği kimyasalların başka bir bakteriye ulaşamadığını ve yalnız olduğunu anlıyor. Bakteri, daha büyük bir bakteri tarafından saldırıya uğradığını ve kapana kısıldığını düşünüp karşı saldırıya geçiyor ve ‘bakteri hapishanesi’nin duvarlarının üstüne yok edici kimyasallarını salarak adeta kendine bir kaçış tüneli kazmaya çalışıyor. Bu kimyasalı üretmek için normalde kullanmadığı genlerini harekete geçirmek zorunda kalan bir bakterinin, normal şartlar altında bu değişikliği yapmasının bugüne kadar imkânsız olduğu sanılıyordu.

26.12.2009


 

Osmanlı medeniyeti strateji oyununda

TÜRK yazılımcılardan oluşturulan ekip, Osmanlı Devleti’nin 1402 yılından yıkılışına kadarki dönemini anlatan üç boyutlu ‘’Osmanlı Medeniyeti (Civilization of Ottoman)’’ adlı strateji oyunu geliştirdi. Oyun, 2011 yılında piyasaya sunulacak. ‘’Osmanlı Medeniyeti’’ Proje Yöneticisi Gürcan Serbest, yaptığı açıklamada, ‘’Osmanlı Medeniyeti’’ projesinden önce Türkiye’de geliştirilmiş tamamıyla yüzde 100 Türk yapımı bir proje olmadığını söyledi. Serbest, ‘’Osmanlı Medeniyeti’’nin gerçek zamanlı bir strateji oyunu olduğunu belirterek, ‘’Oyundaki temel amaç, 1402 yılından başlayarak Osmanlı medeniyetini tüm detayıyla işlemek. Bu projede sadece Osmanlı İmparatorluğu ile sınırlı kalmadık. Bu oyunda, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün karakterler, objeler ve binalar ile ilişkide olunan hısım ve hasım devletlerin tamamı yer almaktadır. Oyuncular, bu devletleri seçerek oyunu yönetebilecek’’ diye konuştu. İstanbul / aa

26.12.2009


 

‘Adil bir çözüm bekliyoruz’

BAŞÖRTÜSÜ yasağının yol açtığı haksızlıkların ve sorunların çözümsüz kaldığı bir süreçte, Diyarbakır’da 6. sınıf öğrencisi Ece Nur Özel’in 2009-2010 eğitim-öğretim yılının başından beri derslere başını açmadan girmesi konuyu bir kez daha gündeme taşıdı.

Özgür Eğitim-Sen Tokat Temsilcisi Beytullah Önce, Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya ayrımcılığı ve haksızlığı sonlandıracak adil ve özgür bir çözüm bulması için çağrı yaptı. Önce, Bakan Çubukçu’ya şöyle seslendi: “Şu anda bakanlığınız önemli bir karar aşamasındadır. Mevcut anayasa ve yönetmelikler arasındaki uyumsuzluk, bu tür durumlarda öğrencilerin her gittiği okuldan başka bir okula gönderilmesi gibi kısır bir döngü üretmektedir. Öğrenciler anayasal zorunluluk gereği okula alınmakta, yönetmelikler sebebiyle de sürekli sürgün edilerek eğitim görmesi engellenmektedir. Konuyla ilgili kanun değişikliğine gidilmesine ise gerek yoktur. Basit bir yönetmelik değişikliği, bu çelişkiyi öğrencilerin lehine ortadan kaldırabilecektir. Elbette böyle bir değişikliğe vicdan ve merhamet yoksulu yasakçılar itiraz edecektir ama bir öğrencinin sırf inandığı gibi yaşama hak ve özgürlüğünün yasakçı uygulamalarla gasp edilmesine göz yummayacağınızı ümit ediyoruz. Söz konusu olan basit bir yönetmelik değişiklikten öte, sayısız kız öğrencinin uğradığı haksızlık ve ayrımcılığın giderilmesidir. Haksızlığın ve ayrımcılığın giderilmesi hususunda atacağınız her adımda, yasağa karşı olduğunu her vesilede dile getiren halkımızın desteğini de göreceğiniz kanaatindeyiz.”

ECE NUR’A ‘ONUR BELGESİ’

Özgür Eğıtım-Sen, Ece Nur Özel’e “Onur Belgesi” verdi. Açıklama yapan Önce, Ece Nur’a gönderdikleri onur belgesiyle ilgili olarak “Bildiğiniz gibi İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 107. maddesine göre örnek davranışlar, derslerdeki gayretleri ve çeşitli faaliyetlerdeki başarıları dolayısıyla öğrencilere verilen belgelerden biri de Onur Belgesi’dir. Biz de Özgür Eğitim-Sen üyeleri olarak inandığı gibi yaşama hakkını savunmada gösterdiği üstün cesaret ve onurlu örnekliğinden dolayı Ece Nur Özel kardeşimizin bu şekilde ödüllendirilmesini düşündük. Ece Nur bunu fazlasıyla hak ediyor. Sanırız bu belge, ilk defa bu kadar anlamlı olacaktır. Tüm eğitimcilere Ece Nur gibi öğrencilere sahip çıkmalarını onlara kanunlarla değil, vicdanlarıyla yaklaşmalarını öneriyoruz” diye konuştu. BÜTÜN BAŞÖRTÜLÜ ÖĞRENCİLERİ ÖDÜLLENDİRİYORUZ ECE NUR Özel için hazırlanan Onur Belgesi’nde “2009-2010 Ders Yılı’nda okul içinde ve okul dışında, arkadaşlarına ve çevresine örnek olacak cesur ve erdemli davranışlarından ve gösterdiği üstün kararlılığından dolayı bu ONUR BELGESİ’ni almaya hak kazanmıştır” ifadeleri yer aldı. Özgür Eğitim-Sen Tokat Temsilcisi Beytullah Önce, bu belgeyle Ece Nur Özel şahsında bütün başörtülü öğrencileri ödüllendirdiklerini ifade ederek “Ece Nur’u tebrik, böyle çocuklar büyüttükleri için de ailesini teşekkür ediyoruz. Şimdi tüm Ece’ler için özgür bir gelecek sağlamanın mücadelesini yükseltme vaktidir” dedi. İstanbul / YENİ ASYA

26.12.2009


 

Çocuklar hâlâ babalarını bekliyor

KIZILAY'IN Psikososyal Destek Uzmanı Meriç Gözden, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde, bir maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında babası ölen çocuklardan bazılarının ölümü reddettiğini, babasının gelmesini beklediğini söyledi. Ruh sağlığı alanında faaliyet gösteren pek çok derneğin üye olduğu Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği, kazanın meydana geldiği 10 Aralıktan bu yana bölgede yaraların sarılması için çalışma yürütüyor.

Kızılay’ın Psikososyal Destek Uzmanı Meriç Gözden, Psikososyal Hizmetler Birliği olarak yurt içinde herhangi bir bölgede meydana gelen afetler sonrasında hızlıca bölgeye ulaştıklarını ve mümkünse yerel kaynaklardan psikolog, psikiyatrist ve doktorlarla birlikte afet bölgesinde çalıştıklarını anlattı. Meriç Gözden, kazanın üzerinden çok kısa bir süre geçtiğine işaret ederek, geride kalanların ruh halini ise şu sözlerle anlattı: ‘’Yakınlarını kaybedenler yeme ve uyku bozuklukları yaşıyorlar. Çocuklar ise bir takım tepkiler gösteriyorlar. Okula gitmek istemeyen çocuklar oluyor. Ölümü reddeden, babasının gelmesini uman ve bekleyen çocuklarımız var. Okulda bazı sorunlar yaşıyorlar. Göçükten sağ kurtulan işçilerimiz de büyük sıkıntılar yaşıyor. Arkadaşlarını unutamıyorlar. Patlama nedeniyle çıkan cesetlerin görüntüsü oldukça kötüydü. Bu görüntüleri tekrar tekrar görüyorlar. Onlarda da uyku ve yeme bozuklukları gözleniyor.’’

Yaşananların olağan yas tepkileri olduğunu dile getiren Gözden, ‘’Önemli olan bunların belli bir süre sonra azalarak kaybolması. Bunlar olmadığı takdirde de yereldeki psikolog ve psikiyatrist arkadaşlarımız, ailelere destek vermek için hazır bulunuyorlar’’ dedi. Bursa / aa

26.12.2009


 

Tren yolu köprüsüne kara yolu da eklenecek

TCDD 5. Bölge Müdür Vekili Mustafa Çalık, Karakaya Baraj Gölü üzerinde bulunan ve 2 bin 400 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun tren yolu köprüsü olduğu belirtilen Karabük Köprüsü’ne yapılması planlanan kara yolunun genişliğinin 4,5-6 metre genişliğinde olmasının öngörüldüğünü belirtti. Çalık, Elazığ ve Malatya’yı birbirine bağlayan tren yolu köprüsü ‘’Karabük’’ün 1981 yılında ihale edildiğini ve 1986 yılında da ulaşıma açıldığını ifade etti. Türkiye’deki köprülerin en uzunu olduğunu kaydeden Çalık, planlanan yolun tren raylarının üzerinden geçeceğini belirterek, şu an planlanan ve Amerikalı heyet tarafından ön incelemesi yapılan çalışmada, rayların üstünden kara yolu köprüsünün geçmesi öngörülüyor. Malatya/aa

26.12.2009


 

Urfa ve Maraş’ta kaza: 16 ölü

Akçakale Kaymakamı Şefik Aygöl, içerisinde 2 ailenin fertlerinin bulunduğu bir otomobilin kanala düşmesi sonucu 3’ü çocuk toplam 7 kişinin öldüğünü bildirdi. Akçakale Kaymakamı Şefik Aygöl, olay yerinde yaptığı açıklamada, Harran ilçesinden gece geç saatlerde bir düğünden döndüğü tesbit edilen 3’ü çocuk, toplam 7 kişinin bulunduğu 63 NP 952 plâkalı otomobilin, İkizce Köyü Fidanlık mevkii yakınlarındaki köprüde virajı alamayarak su kanalına düştüğünü söyledi. Vatandaşların ihbarı sonucu kazanın sabah saatlerinde duyulduğunu anlatan Aygöl, ‘’Kazada maalesef 7 kişi hayatını kaybetmiştir. Otomobil, jandarma kontrolünde bir vinç ile kanaldan çıkarılmıştır’’ dedi.

2'NCİ KAZA KAHRAMANMARAŞ’TA

Kahramanmaraş-Kayserı Karayolu 72. kilometresinde meydana gelen trafik kazasında 9 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Alınan bilgilere göre Has Elbistan Turizime ait, Ekrem Demirci yönetimindeki 46 K 3032 plakalı yolcu minibüsü Elbistan ilçesinden aldığı yolcularıyla Kahramanmaraş'a giderken Püren Geçidi mevkiinde buzlanan yol ve aşırı sis nedeniyle yoldan çıkarak kaya parçasına çarpıp takla attı. Kazanın ardından minibüste bulunan yolculardan Ruşen Kılıç, Mevlüt Öztürk, Ahmet Küpeli, Bahattin Çiftçi, Semiye Yıldırım, Sultan Böke, Mustafa Kıral hayatını kaybetti.

26.12.2009


 

10 yıl geçti, konutlar hâlâ onarılmadı

SAKARYA’DA 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi’nde orta derecede hasar gören konutlardan bin 238’inin hala onarılmayı beklediği bildirildi. Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca, Sakarya’da orta hasarlı binaların ruhsat ve proje işlemlerinin tamamlanması için belirlenen 31 Aralık 2009 tarihinde sona yaklaşıldı. Tanınan süre sona erecek olmasına rağmen Sakarya’da halen onarılmayı bekleyen bin 238 orta hasarlı konut bulunuyor. Süre uzatımı olup olmayacağı konusunda Bayındırlık Bakanlığının alacağı kararın beklendiği belirtildi. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, resmî rakamlara göre iş yerleri de dahil olmak üzere, 1 Aralık itibariyle Sakarya’da bin 238 orta hasarlı daire bulunduğunu söyledi. 2008 yılı başında bin 662 orta hasarlı konut bulunduğunu, 409 konut sahibinin ruhsat alarak onarım işlemine başladığını ifade eden Gürpınar, şöyle konuştu: ‘’Afet Yasası’nda orta hasarlı konutlarda iskân edilmemesi gerektiği hükmüne rağmen, bu konutlarda bugüne kadar iskâna müsaade ettik. Bu da problemi bugüne taşıdı. Dolayısıyla bir defa daha süre uzatımı taraftarı değiliz. Süre uzatımı binaların çokluğu nedeniyle ilk 5 yıl için kabul edilebilirdi. Bu konutların bir an önce tahliye edilmesi gerekir. Süre uzatımı yapılmadığında orta hasarlı binalar ağır hasarlı konuma geçecek, böyle olunca da yıkılacak konut statüsüne girecek.’’ Sakarya / aa

26.12.2009


 

Belediyeden cenaze evlerine yemek yardımı

ANTALYA Büyükşehir Belediyesi, Uncalı Mezarlığı’na defnedilen cenazelerin sahiplerine yemek yardımında bulunuyor. Türk gelenekleri arasında yer alan cenaze evlerine yemek götürülmesi uygulamasına Büyükşehir Belediyesi de başladı. Taziye evlerinde acıları paylaşmak amacıyla başlatılan uygulamada, Uncalı Mezarlığı’nda defnedilen cenazelerin evlerine pide ve ayran götürülüyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın’ın taziye mesajı aileye teslim edilirken, isteyenlere kadın ve erkek din görevlisi desteği de veriliyor. Yakınları ölenlere bir nebze olsun destek olmak amacını güden projenin, ilerleyen zamanda daha da genişletilmesi amaçlanıyor. Antalya / Müşerref Aksoy

26.12.2009


 

Farklı katsayı öğrenciye haksızlık

DANIŞTAY'IN meslek lisesi öğrencilere farklı kaytsayı uygulamasını sona erdiren YÖK kararını iptal etmesine tepkiler devam ediyor. Sivil toplum kuruluşlarını temsilen Yeni Asya’yı ziyaret eden Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Başkanı Av. Necati Ceylan ve ÖNDER Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Canbey, katsayı farkının tamamen kaldırılmasını istediklerini ifade ettiler.Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz’le görüşen Ceylan ve Canbey, “YÖK’ün en son yaptığı düzenleme bu yıl uygulansa bile, önümüzdeki yıldan itibaren düz lise ve meslek lisesi öğrencileri arasındaki katsayı farkının tamamen kaldırılmasını istiyoruz. Katsayı farkı, en başta öğrencilere haksızlıktır. Aynı zamanda sanayiye vurulan bir darbedir” dediler. İstanbul/ Yeni Asya

26.12.2009


 

RTÜK ve BTK birleşebilir

UlaştIrma Bakanı Binali Yıldırım, sektördeki iki düzenleyici kurum olan RTÜK ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) birleşmesinin gündeme gelebileceğini belirtti. Bakan Yıldırım, sektördeki gazetecilerle bir araya geldiği sohbet toplantısında soruları cevapladı. Yıldırım, “RTÜK ve BTK yakınsamaya dahil olacak, birleştirilecek mi?” sorularına karşılık “RTÜK de BTK da yakınsamaya dahil kurumlar. Veri iletimi, ses ve görüntü iletimi yakınsamaya dahil. Bir yoldan pek çok vasıtanın gitmesi gibi. İki düzenleyici kurum olan RTÜK ve BTK’nın birleşmesi gündeme gelebilir. Ancak RTÜK Anayasada yer alan bir kurum, orada bir anayasa değişikliği söz konusu olabilir. Bu da biraz zaman alabilir, çünkü Anayasa değişikliği yapılması diğer yasa değişiklikleri kadar kolay olmayabiliyor” dedi. Antalya / aa

26.12.2009


 

Şamil Tayyar’a 20 ay hapis cezası

Gazetecİ-yazar Şamil Tayyar, ‘Operasyon Ergenekon’ adlı kitabı sebebiyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ancak mahkeme hükmün geri bırakılmasına karar verdi. Tayyar 5 yıllık denetim süresince suç işlemezse hapis cezası düşecek. Şamil Tayyar hakkında “Operasyon Ergenekon’’ adlı kitabında “soruşturmanın gizliliğini ihlâl’’ ve “adlî yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ iddialarıyla İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılık hazırladığı iddianamede Tayyar hakkında, 1,5 ile 6 yıl arasında hapis cezası istemişti. Tayyar, İstanbul Adliyesi 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada sanık olarak hazır bulundu. Davanın müştekileri Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve Osman Yıldırım ise Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulundukları için duruşmaya katılmadı. Mahkeme başkanı, kitabın kamuoyunu aydınlatma, uyarma ve eleştiri sınırını aştığını ileri sürdü. Mahkeme, Tayyar’ın gizliliği ihlal etmekten 1 yıl hapis cezasına, suçun basın yoluyla işlenmesi göz önüne alınarak cezanın 1 yıl 3 aya çıkartılmasına, adil yargılamayı etkilemekten 5 ay daha hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi. Sanığın 5 yıl süresince denetim altında tutulması kararlaştırıldı. Suç işlenmemesi halinde cezanın düşeceği hükme bağlandı. Tayyar, bu süre içerisinde kasten başka bir suç işlerse 20 ay hapis yatacak. İstanbul

26.12.2009


 

Baransu ifadeye gitti, az kalsın tutuklanacaktı

Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu ise, Kafes Eylem Planı’yla ilgili Genelkurmay Adlî Müşavirliği’nin suç duyurusu üzerine Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Dursun Yılmaz tarafından yürütülen soruşturma kapsamında ifade verdi. Bu sırada ilginç bir gelişme yaşandı. Baransu, gizliliğin ihlali suçundan tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkeme talebi reddederken Baransu, serbest bırakıldı.

26.12.2009


 

‘AKP, iyi niyetli, yetersiz’

Avrasya Kamuoyu Araştırmaları Merkezi’nin (AKAM) yaptığı araştırma, Avrupalı milletvekillerinin, AKP’nin demokratikleşme konusundaki çabalarını “iyi niyetli ve yetersiz” olarak gördüğünü ortaya koydu.

AB Haber’e göre, AKAM, Almanya’dan 63, Fransa’dan 44, İngiltere’den 49, İtalya’dan 42, Yunanistan’dan 42, Hollanda’dan 16, Avusturya’dan 29, İspanya’dan da 30 olmak üzere toplam 315 milletvekili ile “Avrupalı Milletvekillerinin Türkiye Algısı, Türkiye’ye Yönelik Beklentileri ve Tahminleri Araştırması” yaptı. Araştırmaya göre, Milletvekillerinin yüzde 67,5’i Türkiye’nin Avrupa ülkesi olduğuna inanmıyor. Milletvekillerinin, yüzde 57,1’i “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini destekliyor musunuz?” sorusunu “evet” şeklinde cevaplamasına rağmen, katılımcıların yüzde 46,9’u bunun hiçbir zaman gerçekleşemeyeceği görüşünde birleşti. Araştırmada, katılımcılara “Sizce Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Avrupalıların en büyük kaygısı nedir?” sorusu yöneltildi ve katılımcılardan altı seçenekten birini seçmeleri istendi. Soru üzerine, milletvekillerin yüzde 28,4’ü “Türkiye’nin nüfusu”ndan duyulan kaygıyı belirtti. Katılımcıların yüzde 24,3’ü buna gerekçe olarak “işsizlik düzeyini” gösterdi. Milletvekillerinin yüzde 19,9’u ise Türkiye’nin üyeliğinin “demokrasi düzeyi”nden dolayı gerçekleşemeyeceğini kaydetti. Katılımcıların yüzde 15,4’ü “ekonomik bozukluk”, yüzde 10,1’i “İslamofobi ve AB’nin Müslümanlaşması korkusu” derken, yüzde 1,9’u da “Türkiye’nin isteksizliği”nden dolayı AB’ye üye olamayacağına inanıyor.

“AKP’nin demokratikleşme konusundaki performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna milletvekillerinin yüzde 23,2’si, “AKP’nin demokratikleşme çabası yok” diyerek cevap verdi. Katılımcıların yüzde 68,4’ü ise AKP’nin çabalarını “iyi niyetli ve yetersiz” olarak gördü. AKP’nin çalışmalarının “yeterli” olduğunu ifade edenlerin oranı ise yüzde 8,4 oldu. İstanbul

26.12.2009


 

İş bırakma eylemi sanayiciyi kızdırdı

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, TEKEL işçilerinin eylemi ve Türk-İş’in 1 saatlik iş bırakma kararına sert tepki gösterdi. Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranlarını düşürecek eylemin biran önce bitirilmesini isteyen Özdebir, 2 yıldır çalışmadığı halde maaş ödenen işçilerin eylemlerini ‘nankörlük’ olarak nitelendirdi ve Türk-İş’in, hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı kandırdığını savundu. Söz konusu işçiler için bir yıl önce Türk-İş ve hükümet arasında mutabakata varıldığını ifade eden Nurettin Özdebir, “Geçen sene benim bildiğim kadarıyla, bir yıl daha bu şartlarda maaş ödenmesi sonucunda bu işçilerin 4-C kapsamına alınarak çözülmesi yönünde mutabakat sağlandı. Bir yıl dolduktan sonra sözlerinden caymış vaziyetteler. Sayın Başbakanı bu konuda kandırmışlar demek ki” ifadelerini kullandı. Türk-İş’in ülke genelinde her cuma bir saat iş bırakmasının sanayi üretimini olumsuz etkileyeceğini söyleyen ASO Başkanı Özdebir, eylem kararının terörist başı Abdullah Öcalan için yapılan sokak olaylarına benzetti. Ankara / cihan

26.12.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl