Güncel |
DANIŞTAY’DAN YÖK’E RED |
DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu, Danıştay 8. Dairesi’nin, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK) üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararın yürütmesinin durdurulması kararına yaptığı itirazı reddetti. Danıştay 8. Dairesi, İstanbul Barosu’nun açtığı davada, YÖK’ün 21 Temmuz 2009 tarihli kararının 3,4 ve 5. maddelerinin yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu. YÖK de 8. Daire’nin bu kararına itiraz ederek, kararın kaldırılmasını istemişti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, itirazı dünkü toplantısında görüştü. Kurul, YÖK’ün itiraz gerekçelerini yerinde görmedi ve reddetti. Danıştay 8. Dairesi, dava konusu YÖK kararının iptal talebini, daha sonra esastan karara bağlayacak. |
11.12.2009 |
SON ÖRNEK, DANIŞTAY'IN KATSAYI KARARI |
Memur-Sen Başkanı Ahmet Gündoğdu, insan hakları ihlâllerinin sebebinin çifte standartlı yargı olduğunu söyledi. Katsayı eşitsizliğini gideren YÖK kararının Danıştay'dan dönmesinin bunun son örneği olduğunu belirten Gündoğdu, “Bu karar, yargının insan hakları ihlâline karşı yasama ve yürütme organlarından medet beklemek gibi bir sonucu beraberinde getirdi" dedi. İSTİKRARLI İHLÂL: BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
Kadına yönelik ayrımcılık kaynaklı insan hakkı ihlâllerinin en çok tepki çekeninin başörtüsü yasağı olduğunu hatırlatan Gündoğdu, Anayasa Mahkemesi kararlarına dayandırılan bu yasağın hukukî bir gerekçeyle açıklanamadığını kaydetti. Gündoğdu başörtüsü yasağının ayrıca eğitim gibi birçok hak ihlâlini de beraberinde getirdiğini vurguladı.
İhlâllerin sebebi, çifte standartlı yargı
MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, insan hakları ihlâllerinin sebebinin çifte standartlı yargı olduğunu söyledi. Memur-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada, insan hakları ihlallerinin minimum noktaya çekilmesi konusunda bireysel gayretlerin yanında sivil topluma da büyük sorumluluk düştüğünü kaydetti. Gündoğdu, Memur-Sen’in bu sorumlulukla; yaşama, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, eğitim, özel hayatın gizliliği ve ailenin korunması hakları başta olmak üzere insan hak ve özgürlüklerinin bütününün en mükemmel şekilde yaşanacağı ve korunacağı özgürlükçü demokratik zeminlerin oluşması için çalıştığını ifade etti.
“KATSAYI EŞİTSİZLİĞİ AYRIMCILIKTIR” Türkiye’de uzun yıllardır devam eden insan hakları ihlâllerinin sona ereceğini umut ederken bunlara yenilerinin eklendiğini ifade eden Gündoğdu, üniversiteye giriş sınavındaki katsayı eşitsizliğini gideren YÖK düzenlemesinin Danıştay tarafından iptal edilmesinin bu durumun son örneği olduğunu bildirdi. Gündoğdu, gelişmiş demokrasilerde, yasama ve yürütme kaynaklı insan hakları ihlallerine karşı yargıya sığınıldığı belirterek, “Danıştay’ın katsayı kararı; yargının insan hakları ihlaline karşı yasama ve yürütme organlarından medet beklemek gibi hukuk devleti algısıyla ve demokrasi kültürüyle açıklanamaz bir sonucu beraberinde getirmiştir” dedi.
“İSTİKRARLI İHLÂL; BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI!” Ahmet Gündoğdu, kadına yönelik ayrımcılık kaynaklı insan hakkı ihlâllerinin en çok tepki çekeninin başörtüsü yasağı olduğunu vurgulayarak, bu yasağın hukukî bir gerekçeyle açıklanamadığnı kaydetti. Gündoğdu, başörtüsü yasağının ayrıca eğitim gibi bir çok hak ihlalini de beraberinde getirdiğini belirtti. Terörün, insan hak ve özgürlüklerinin bütününe yönelen ve ülkeler üstü bir insan hakları ihlali olduğunu dile getiren Gündoğdu, terörle mücadele ederken, teröristlere karşı ortak bir mücadele verilmesi gerektiğini dile getirdi. Gündoğdu, Türkiye’de terör riskini ortadan kaldırmanın en kolay ve masrafsız yönteminin, demokratikleşme konusunda yapılması gerekenlerin en kısa sürede yapılması olduğunu ifade ederek, demokratikleşme sürecinin sahiplenilmesi ve kamuoyunu desteğinin alması gerektiğini kaydetti. Ahmet Gündoğdu, sendikal hakların temel insan haklarından olduğunu da ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi: “Bu hakkın varlığının temel iki göstergesi ise örgütlenme ve pazarlık hakkıdır. Buna karşın ülkemizde kamu görevlileri sendikalarının toplu sözleşme ve grev hakkı yoktur. Kamu görevlilerinin toplu sözleşme ve grev hakkını kullandırmamak veya ipe un serme anlayışıyla önündeki engelleri kaldırmamak tam anlamıyla temel insan hakkı ihlalidir. Kamu işçilerine siyaset yapma hakkı tanınırken aynı işyerinde çalışan kamu görevlilerinin siyaset yasağına tabi tutulması ayrımcılıktır.”
“TEMEL İNSAN HAKLARI, OYLAMA KONUSU YAPILAMAZ” Din ve vicdan özgürlüğü dahil olmak üzere temel insan hak ve özgürlüklerinin tamamının demokratik anayasalar, uluslararası anlaşmalar ve belgelerle ulusal ve uluslar arası güvenceye kavuşturulduğuna dikkat çeken Gündoğdu, İsviçre’nin bu tehlikeli çıkışının kültürler arası soğuk savaşa zemin hazırlamasının yanında, AB değerlerine yönelik büyük bir risk içerdiğini ifade etti. |
FATİH KARAGÖZ 11.12.2009 |
YUSUF ZİYA ÖZCAN: İTİRAZIMIZI TEKRAR DÜZENLEYİP 17 ARALIK’TA İLÂN EDECEĞİZ |
YÜKSEK Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ‘’İtirazımızın kabul edileceğini umuyorduk ancak reddedildi. Ayın 17’sinde tekrar düzenleme yaparak ilan edeceğiz’’ dedi. Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Günay’ı ziyaret eden Özcan, basın mensuplarının Danıştayın YÖK’ün itirazını reddetmesine ilişkin soruları üzerine, konuyu Trabzon’dan Gümüşhane’ye gelirken arabada öğrendiğini ve ilk defa açıklama yaptığını belirtti. Prof. Dr. Özcan, ‘’İtirazımızın kabul edileceğini umuyorduk ancak reddedildi. Ayın 17’sinde tekrar düzenleme yaparak ilan edeceğiz. İnşallah bu düzenleme herkes tarafından kabul edilir olacak’’ diye konuştu. Öğrencileri bu bekleyişten kurtarmak istediklerini ifade eden Özcan, ‘’Önemli olan, 1.5 milyon öğrencimiz ve onların ailelerini fazla bekletmeyelim. Böyle bir karar çıkabilir. Bu tür durumlarda daha önceden yeterli hazırlığı yapmıştık. B planımız var, bunu devreye sokacağız. İnşallah bu B planı, 1.5 milyon öğrencimizin beklentilerine uygun bir düzenlemedir ve kabul görür’’ dedi. Prof. Dr. Özcan, yeni düzenlemenin ÖSS’de geçerli olacağını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Hiçbir şekilde gecikme olmayacak. 11 Nisanda birinci basamak, haziran ayında ikinci basamak sınavı yapılacak. Öğrencilerimizi bu konuda da mağdur etmeyeceğiz. Çünkü hazırlıklarını ona göre yapıyorlar.’’ |
11.12.2009 |
Gün, birlik ve beraberlik günü |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Bugün birlik ve beraberlik günüdür, dayanışma günüdür. Teröre karşı hep beraber güçlü bir şekilde mücadele etme günüdür. Onun için herkesin buna dikkat etmesi gerekiyor. Söylediklerimizi, konuştuklarımızı hep daha bi-linçli bir şekilde yapmamız gerekiyor. Bu hain saldırının zamanlanması, yeri, şekli, bütün bunlar düşünüldüğünde tabiî ki çok düşünmemiz gerekiyor” dedi. Gül: Saldırının zamanı, yeri ve şekli düşündürücü
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, bugünün birlik ve beraberlik, teröre karşı hep beraber güçlü bir şekilde mücadele etme günü olduğunu belirterek, “Bu hain saldırının zamanlanması, yeri, şekli bütün bunlar düşünüldüğünde tabii ki çok düşünmemiz gerekiyor” dedi. Gül, resmi ziyaret için Arnavutluk’a hareketi öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda açıklamalarının ardından, bir gazetecinin ‘’Tokat’taki hain saldırının yankıları devam ediyor. Bununla ilgili yazılı bir açıklama yapmıştınız ama Ankara’da siyasi tansiyonu da yükseltti bu provokatif saldırı. Hem saldırıyla ilgili hem de dozu yükselen tartışmalarla ilgili yeni bir mesajınız olacak mı?’’ sorusu üzerine şunları söyledi: ‘’Söyleyeceğim şey şu; bugün birlik ve beraberlik günüdür, dayanışma günüdür. Teröre karşı hep beraber güçlü bir şekilde mücadele etme günüdür. Onun için herkesin buna dikkat etmesi gerekiyor. Söylediklerimizi, konuştuklarımızı hep daha bilinçli bir şekilde yapmamız gerekiyor. Ve dayanışmamızı en üst seviyede göstermemiz gerekiyor. Bu hain saldırının zamanlanması, yeri, şekli bütün bunlar düşünüldüğünde tabii ki çok düşünmemiz gerekiyor. O açıdan hepimizin şu anda milli birliğimizi, beraberliğimi en güçlü şekilde ifade etmemiz gerekir. Farklı görüşler, farklı düşünceler olabilir. Bunlar ayrıdır. Bunları tartışma üslubu da tabii ki çok önemlidir. Bu vesile ile bütün şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum, ailelerine de ve bütün Türk milletine de tekrar başsağlığı diliyorum.’’ |
11.12.2009 |
Taş atan çocuklara yuva yolu göründü |
Adana Valisi İlhan Atış, izinsiz sokak gösterilerinde çocukların ön plana çıkarıldığını, belirterek, “Gerekirse devamlı olaya karışan çocukları ailelerinden alacağız” dedi. Vali Atış, trafik kazasında vefat eden gazeteci Seyit Ali Akgül’ün evine taziye ziyareti sırasında, çocukların şiddet ortamından uzak tutulmasında anne, baba ve yakınlara görev düştüğünü ifade etti. Atış, “Benim bildiğim Anadolu erkeği merttir, yapacağını açık seçik yapar, çocukları, hamile kadınları öne sürmez. Göçle gelen mahallelerde öğrenci sayısı 127 bin. İlimizde suça karışan çocukların sayısı taş çatlasa 200” dedi. Çocuklarla muhatap olmak istemediklerini ifade eden Atış, şunları söyledi: ‘’Bize göre onlar maşa. Maşayı tutanı bulmalıyız. Bir kısmını bulduk. Huzuru bozmaya fırsat vermeyeceğiz. Vatandaş da vatandaşlığını bilecek. Bir yasa var. Devamlı olaya karışan çocukları ailelerinden hakim kararıyla alıp sosyal hizmetler yuvasına verme yetkimiz var. Gerekirse devamlı olaya karışan çocukları ailelerinden alacağız. Aileler çocuklarına sahip çıkacak.’’ |
11.12.2009 |
Demokratikleşme Türkiye için elzem |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ‘’Türkiye sosyal, ekonomik yönden gelişecek ve refah düzeyini yükseltecek, bu bakımdan demokratikleşme Türkiye için elzemdir’’ dedi. Tanrıverdi, AKP Siyaset Akademisinde yaptığı konuşmada, Türkiye’yi gerçek demokrasiyle buluşturmak istediklerini ve bu yöndeki çalışmalarının devam edeceğini ve devam etmesi gerektiğini vurguladı. Tanrıverdi, şunları kaydetti: ‘’Geldiğimiz noktada, azınlık, inanç, etnik grupların sorunları çözülürken elbette ülkenin ekonomik sorunları da çözülmüş olacaktır. Çünkü bu ülke terör için 300 milyar dolar dolayında para harcamaktadır. Terör sorunu çözüldüğünde bu para terörle mücadele yerine halk için harcanacak. Türkiye sosyal yönden, ekonomik yönden gelişecek ve refah düzeyini yükseltecek, Bu açıdan bu demokratikleşme süreci Türkiye için elzemdir. Türkiye’de demokrasi yerleştiği zaman bütün kirlilikler, bütün ayıplar gün yüzüne çıkacak, ortadan kaybolacak. Çeteler, mafyalar gün yüzüne çıkacak ve kaybolacak. Türkiye’nin gerçek demokrasiyle buluştuğu an artık kimse rant ya da taht için mücadele edemeyecek.’’ |
11.12.2009 |
Gazeteci Baransu’dan Jandarma’ya suç duyurusu |
TARAF Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, telefonlarının Jandarma tarafından yasadışı dinlenmesi sebebiyle suç duyurusunda bulundu. Jandarma tarafından, PKK’lı bir kişiyi dinlemek üzere alınan izinle telefonları üç ay boyunca dinlenen gazeteci Baransu, önceki gün avukatı Ergin Cinmen ile adliyeye gelerek suç duyurusu dilekçesini savcılığa verdi. Baransu adına dilekçeyi hazırlayan avukat Ergin Cinmen, “Van İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli olan faillerin kimliklerinin tespiti ile gereken davanın açılması” talebinde bulundu. Cinmen dilekçesinde; Baransu’nun, bazı siyasî odaklar tarafından yıpratılması gereken bir hedef haline getirildiğine dikkat çekerek, dinleme olayında değişik suçlar bulunduğunu ifade etti. Cinmen, dilekçesinde, “Geniş bir soruşturma yapılmasını ve suçun işlenmesine karışmış olan diğer kişilerin de ortaya çıkarılmasını diliyoruz” ifadelerini kullandı. |
11.12.2009 |
9 terörist teslim oldu |
TERÖR örgütü PKK’dan kaçan 9 terörist, Şırnak’ın Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Edinilen bilgiye göre, terör örgütü PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki kamplarından kaçan 9 örgüt üyesi, Habur Sınır Kapısı’na gelerek güvenlik güçlerine teslim oldu. Teröristlerin jandarma tarafından ifadelerinin alınmasına başlandı. |
11.12.2009 |
Ergin: Yargı sürecini etkilemek doğru değil |
ADALET Bakanı Sadullah Ergin, parti kapatmalarla ilgili olarak AKP’nin tutumunun belli olduğunu belirterek, “Ancak yargı süreci devam ediyor ve bu süreci etkilemeye dönük, o anlama gelebilecek sözlerin doğru olmadığını düşünüyoruz” dedi. Ergin, Türkiye Adalet Akademisi’nce Türkiye Noterler Birliği’nde düzenlenen “Yargının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve Etkililiği” konulu uluslararası sempozyum öncesinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin “Türkiye hassas bir süreçten geçiyor. Bir yanda Anayasa Mahkemesi’nde hassas bir dava görülüyor” diyerek, Yargıtay Başkanı’nın “yargıya sistematik bir hücum olduğu” yönündeki açıklamasını hatırlatması üzerine Ergin, şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi’nde devam eden süreçle ilgili, parti kapatmalarla ilgili genel olarak AK Parti’nin tutumu belli. Bu konudaki düşüncelerimizi daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Ancak yargı süreci devam ediyor ve bu süreci etkilemeye dönük, o anlama gelebilecek sözlerin doğru olmadığını düşünüyoruz. Ve yargılama faaliyetini beklemek gerekir diye ifade ediyoruz. Onun dışında Yargıtay Başkanımız neye dayanarak o sözleri söyledi bilmiyorum. Ancak hukuk devletinde pozitif hukuk kuralları hukukçuların istikametini belirler. Pozitif hukuk kurallarına aykırı bir eylem varsa bu eylemi yapan da onunun sonuçlarına katlanır. Hukuk devletinin anlamı da budur. Mevzuattan şikayet varsa o mevzuatın değiştirilme yeri de parlamentodur. Hiç kimse pozitif hukuk kurallarını uyguladı diye suçlanamaz.” |
11.12.2009 |
Birinci iş yeni anayasa |
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, güçlü ekonomi için demokrasinin kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade ederek, “Birinci yapılması gereken iş; Türkiye’de 72 milyonun mutabakat sözleşmesi olan yeni bir anayasanın yazılmasıdır’’ dedi. Birinci iş yeni anayasa
Türkİye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, güçlü ekonomi için demokrasinin kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade ederek, ‘’Birinci yapılması gereken iş; Türkiye’de 72 milyonun mutabakat sözleşmesi olan yeni bir anayasanın yazılmasına ihtiyaç vardır’’ dedi. Hisarcıklıoğlu, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasının (BTSO) ‘’Ekonomiye Değer Katanlar 2009 Ödül Töreni’’nde yaptığı konuşmada, güçlü ekonomi için demokrasinin kalitesinin yukarıda olması ya da kalitesi yüksek bir demokrasi için güçlü bir ekonominin gerekli olduğunu söyledi. Türkiye’de ‘’maalesef’’ ikisinde de sıkıntı olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, ‘’Ancak, bugünkü mevcuda göre buraya geldik. Bundan sonra hep beraber toplum olarak odaklanmamız gereken şey; Türkiye’nin yapısal reformlar yapıyor olması. Birinci yapılması gereken iş; Türkiye’de 72 milyonun mutabakat sözleşmesi olan yeni bir anayasanın yazılması. Bunu yapamazsak ondan sonra yapılacak her şey eksik kalır, açık söylüyorum’’ diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, mevcut Anayasa’nın, yapıldığı dönemdeki ekonomik anlayışa göre yazıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: ‘’O günkü ekonomik anlayış neydi? Ülkelerin kalkınması devlet ve özel sektör eliyle olur. Yüzde 50, yüzde 50. Biz de bunu benimsemiştik. Anayasamız da bunu içeriyor. Peki, biz bu Anayasa’yı kabul ettikten 8 sene sonra ne değişti dünyada? Bütün dünya ülkeleri bir şeyi anladı ki ülkelerin kalkınması ancak özel sektör eliyle olur. Devletin girdiği yerde ekonominin kalkınması olmaz, tam tersine ekonomiye yük olur. Nerede gördük bunu? Sovyetler Birliği’nde gördük. Hem teknolojik olarak hem askerî güç olarak dünyanın süper gücü, özel sektör olmadığı için bir tane kurşun atılmadan yıkıldı gitti. Peki bizim Anayasamız özel sektör eliyle kalkınmayı öngörüyor mu? Yok. Diyor ki ‘kalkınma devlet ve özel sektör eliyle olur.’ Şimdi ben nasıl koşacağım o zaman? Anayasa’nın ilk 4 maddesini koruyarak, diğer maddelerin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, bunun Türkiye’nin önünü açacağını ifade etti.
“HESAP VEREBİLECEKSİN Kİ HESAP SORABİLESİN”
HİsarcIklIoğlu, Siyasî Partiler ve Seçim kanunlarının da yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, şöyle dedi: ‘’Milletin vekilinin, millete hesap veriyor olması lâzım. Sen kendi vekilini seçemiyorsan, o zaman kendi vekiline hesap soramazsın açık söyleyeyim, ama hepimiz de kusuru hep vekillerimizde ararız, hiç sisteme bakmayız. Dönüp sisteme bakın. Sistem, halkla vekili arasındaki bağlantıyı kuruyor. Halkla vekili arasındaki bağlantıyı güçlendirirsen işte o zaman vekil sana hesap verir.’’ Türkiye’de kayıt dışı ekonominin de dengeleri sarstığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ‘’Hesap verebileceksin ki hesap sorabilesin. Hesap sormak için taşeron arıyoruz. Demokrasinin kalitesinden nasıl bahsedeceksiniz bu kayıt dışılık varken? Bahsedemezsiniz, ancak sistemi düzeltmeden kayıt dışı ekonomiyi de düzeltemezsiniz’’ dedi. |
11.12.2009 |
Roman Çalıştay’ı yapıldı |
SayIlarI 2 milyona ulaştığı tahmin edilen Roman vatandaşların sorunları tartışıldığı ‘’Roman Çalıştayı’’ düzenlendi. Conrad Otel’de düzenlenen ‘’Birinci Roman Çalıştayı’’nda konuşan Devlet Bakanı Faruk Çelik, kamuoyunda geniş bir ilgiyle izlenen açılımlar sürecinin bir halkasını da gerçekleştirdiklerini belirtti. Bakan Çelik, ‘’Roman vatandaşlarımızın, karşı karşıya kaldığı yüzyıllara varan dışlanmışlıklarla, hoşgörüsüzlüklerle, haklarında üretilen ön yargılarla, fiilen maruz kaldıkları her türlü ayrımcılıkla mücadele etmeyi ahlâkî bir görev olarak telâkki etmekteyiz. İlkesel olarak vatandaşlarımız arasında ne etnik ve kültürel, ne de mezhebî ve dinsel bir ayrımcılığa göz yummamız düşünülebilir. Roman yurttaşlarımızın eğitim, sağlık, çalışma, konut gibi belli başlı sorunları çok kere ihmal edilmiş, hatta hiçbir şekilde bu sorunlara el atılmamıştır’’ dedi. |
11.12.2009 |
Levent Bektaş’a “Kafes” sorgusu |
“Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmata ilişkin tutuklu bulunan emekli Binbaşı Levent Bektaş, Silivri Cezaevi’nden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Bektaş’ın, ‘’Kafes Planı’’ ile ilgili Ergenekon savcılarına ifade verdiği öğrenildi. Silivri Cezaevine ait cezaevi aracıyla, orada kalan diğer tutuklularla birlikte, sabah saatlerinde adliyeye getirilen Bektaş, burada nezarethaneye alındı. Bektaş’ın ofisindeki bir CD’de ele geçirildiği ve ‘’gayrimüslüm vatandaşlara yönelik suikast’’ planları ile bazı koramirallerin adlarının yer aldığı öne sürülen ‘’Kafes Planı’’na yönelik soruşturma kapsamında, ifadesine başvurulduğu öğrenildi. Emekli Binbaşı Levent Bektaş, ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında Poyrazköy’de gerçekleştirilen kazı çalışmalarına ilişkin Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe ve Deniz Binbaşı Emre Onat ile gözaltına alınmıştı. Aynı soruşturma kapsamında şu ana kadar toplam 8 askerî personel tutuklandı. |
11.12.2009 |
Dışişleri: Nabi Şensoy merkeze alındı |
DIşİşlerİ Bakanlığı, Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy’un 8 Aralık 2009 tarihinde merkez görevine alınmasını talep ettiğini, bu talebin kabul edildiğini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bir soruya verdiği cevapta, “2006 yılı Ocak ayından bu yana Washington Büyükelçiliğimizde görev yapmakta olan Sayın Şensoy’un görev süresi esasen yaş haddinden dolayı 2010 yılının ilk yarısında sona erecekti. Sayın Büyükelçinin bu talebini iletmesi üzerine Washington Büyükelçiliğimize önümüzdeki günlerde yeni bir atama yapılacaktır” ifadesini kullandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, merkez görevine alınmasını talep eden ve bu talebi kabul edilen Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nebi Şensoy’un talebiyle ilgili ‘hayırlısı olsun’’ dedi. |
11.12.2009 |
Kan verenlere eğitim desteği |
TÜRK Kızılayı kan verenlere ders destek ve sınavlara hazırlık programı hediye edecek. Türk Kızılayı ile Eğitim Online arasında Türk Kızılayı Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle işbirliği protokolü imzalandı. Protokol kapsamımda kan verenlere 3 aylık ücretsiz ders destek ve sınavlara hazırlık programı ‘’Digi Protein’’ ürünü verilecek. Törende konuşan Türk Kızılayı Genel Başkanı Tekin Küçükali, eğitimin dünya açısından önemli bir olgu olduğunu ifade etti. Türkiye’de ilk defa bu tür bir projeye imza attıklarını dile getiren Küçükali, proje ile eğitim gören gençler arasında kan verme alışkanlığının geliştirilmesini amaçladıklarını da söyledi. Eğitim Online ve Doğa Koleji kurucusu Fethi Şimşek ise Türk Kızılayı’nın çok önemli bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirtti. Kendisinin 6 bin çalışanı olan ve 150 bin öğrenciye hizmet veren bir eğitim grubunun ortağı olduğunu bildiren Şimşek, eğitim kurumlarında verdikleri eğitimi ‘’Digi Protein’’ adını verdikleri online sisteme dönüştürdüklerini anlattı. Türk Kızılayı ile yaptıkları işbirliğiyle kan verenlere 3 aylık Digi Protein kullanımı verileceğini belirten Şimşek, ‘’1 milyon öğrenciye online eğitim şifresi veriyoruz. Bu projenin maliyeti 15 milyon TL değerindedir’’ diye konuştu. Eğitim Online Genel Müdürü Bucak Sıcak da verilecek şifrelerle öğrencilerin 3 ay ücretsiz Digi Protein’den yararlanabileceğini söyledi. Digi Protein kartlarının üzerindeki şifrelerle söz konusu hizmetten yararlanılabileceğini kaydeden Sıcak, Millî Eğitim Bakanlığı müfredatına uygun programdan bütün öğrencilerin yararlanabileceğini belirtti. Bucak, söz konusu programların 1 yıllık versiyonlarının Türk Kızılayı’nın internet sitesinden de satılacağını kaydetti. Konuşmaların ardından Küçükali ve Şimşek işbirliği protokolünü imzaladı. Törenin sonunda Küçükali, Şimşek’e plaket ile Türk Kızılayı tarafından yaptırılan kahve fincanlarından hediye etti. |
11.12.2009 |
Filistin konvoyu İtalya’da |
Gazze’ye gitmek için İngiltere’den yola çıkan Filistin’e Özgürlük Konvoyu Fransa’dan geçerek İtalya’ya ulaştı. Konvoyun Türkiye ayağını organize edecek olan İHH İnsanî Yardım Vakfı’na da ilgi oldukça büyük. İHH’ya bugünü kadar Gazze halkına bırakılmak üzere 60 araç bağışlandı. Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek ve Filistin halkı üzerindeki ambargoyu kaldırmak için Londra’dan yola çıkan Filistin’e Özgürlük Konvoy’u Fransa’yı geçerek İtalya’ya ulaştı. Uğradığı her ülke ve bölgede büyük ilgi gören konvoya gü-zergâhı üzerindeki ülkelerden de katılımlar gerçekleşmeye devam ediyor. Konvoyun 15 Aralık tarihinde Edirne’den Türkiye’ye giriş yapması bekleniyor. |
11.12.2009 |
Deniz Feneri, okullarına bir yenisini daha ekledi |
DENİZ Feneri Derneği, Türkiye’deki okullarına bir yenisini daha ekledi. Okul yapımı, okul için gerekli araç gereç ve kırtasiye malzemesi gibi birçok yardım yapan dernek, Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi’ne bağlı Küçüktatlar Köyü’nde yaptırdığı, 10 dersliği ve bir anasınıfı olan ilköğretim okulu açtı. Açılış törenine Deniz Feneri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nurullah Bayhan, Kahramanmaraş İl Millî Eğitim Müdürü Sebahattin Akgül, Afşin Kaymakamı Faik Arıcan, Afşin İlçe Millî Eğitim Müdürü Ömer Faruk Dikici, Millî Eğitim Şube Müdürleri Cuma Köş ve Feyyaz Solak, okulun yapımında emeği geçen bağışçılar, Deniz Feneri gönüllüleri ve köylüler ile çok sayıda Kahramanmaraşlı katıldı. Açılışta bir konuşma yapan Deniz Feneri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nurullah Bayhan, “Deniz Feneri Derneği, 1998 yılında kuruldu. Tecrübelerimiz bize yoksulluk ile eğitimsizliğin birbirini tetikleyen faktörler olduğunu gösterdi. Bu yüzden eğitim faaliyetlerine desteğimizi daha arttırdık. Bu sebeple Türkiye’de ve dünyada onlarca okul yapımına giriştik. Bunlardan birisi de şu an açılışını yapmakta olduğumuz İlköğretim Okulu” dedi. 11 Dönüm arazi üzerine kurulu 350 öğrenci kapasiteli “Deniz Feneri Küçüktatlar Köyü İlköğretim Okulu” 965 metrekare kullanım alanına sahip. 500 metrekare üzerine 2 kat olarak inşa edilen okulda 9 derslik, 1 anasınıfı, 4 öğretmen ve müdür odası ve 12 wc bulunuyor. Yapımı bir yılda tamamlanan okul 455 bin TL’ye mal oldu. Deniz Feneri, okula ve ihtiyaç sahibi öğrencilere çeşitli eğitim malzemesi desteğinde de bulundu. |
11.12.2009 |
Asım Köksal anılacak |
1998 yılında vefat eden Büyük İslâm Âlimi Mustafa Asım Köksal vefatının 11. yılında bir panelle anılacak. Asım Köksal, 18 ciltlik İslâm Tarihi eseriyle 1983 yılında Pakistan siret ödülünü kazanmış, 1995 yılında Türkiye yazarlar birliği tarafından Yılın Kültür Adamı seçilmişti. Anna programı 17 Aralık Perşembe günü saat 19:00’da Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Programda Prof. Dr. Tahsin Görgün, Prof. Dr. Ramazan Ayvallı, Diyanet İşleri Eski Başkan Yardımcısı Necmettin Nursaçan, Ömer Döngeloğlu, Ali Rıza Dinç ve Dr. Salih Eren, Köksal’ın ilmi şahsiyeti üzerine konuşmalar yapacak. Dursun Ali Erzincanlı ve Mustafa Demirci şiirleriyle programa renk katacak. Progmın sonunda Köksal’ın hayatını ve ilmî çalışmalarını esas alan bir slayt gösterisi yapılacak. Mustafa Asım Köksal 28 Kasım 1998 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştu. |
11.12.2009 |
150 eve yıkım tebligatı |
ŞANLIURFA’NIN Akçakale ilçesinde mülkiyeti hazineye ait taşınmazlarda yapı yaparak işgal etmek sureti ile konut yapan ilçe merkezinin değişik mahallelerinde 150 ev sahibine uyarı yapılarak evlerin bir an önce boşaltılması istendi. Akçakale Kaymakamlığı Malmüdürlüğü tarafından tesbit edilen 150 adet yapı hakkında Belediye tarafından yıktırılması bildirildi. Belediyeye gönderilen ve 150 kişilik isim listesinin eklendiği resmi yazı gönderildi. Tebligatın muhtarlar aracılığı ile konut sahiplerine ulaşması ile birlikte hazine arsası üzerinde ev yapan vatandaşlara gece kondu affından faydalanmak için belediye su ve emlâk servislerine giderek durumlarını ibraz etmeye başladılar. Konu ile ilgili yazılı bir açıklama yapan Akçakale Belediye Başkanı Abdulhakim Ayhan, “Vatandaşlarımız şunu çok iyi bilsinler ki, Akçakale Belediyesi olarak hiçbir vatandaşımızı mağdur etmeyeceğiz. Belediyemizin, yetkisindeki her türlü inisiyatif ve tasarrufu vatandaşlarımızın mağdur olmaması yönünde kullanacağız” dedi. |
11.12.2009 |
Türk hackerları genç |
Anadolu Üniversitesi (AÜ) İletişim Bilimleri Fakültesi İletişim Bölümü Araştırma Görevlisi Ufuk Eriş, doktora tezi için Türk hackerler üzerinde bir araştırma yaptığını ve çalışmasına 2004’te başladığını belirtti. Beş yıl önce Türkiye’de hacker kavramının çok iyi bilinmediğini anlatan Eriş, ABD’de hacker kavramın 1960’larda kullanılmaya başlandığını ifade etti. Eriş, 1960’larda Massachussets Teknoloji Enstitüsündeki bazı öğrencilerin, kurdukları kulüpte hackerlik yapmaya başladıklarının bilindiğini belirterek, şöyle konuştu: ‘’Hackerlara o dönemde yakınlık gösterildi. 1970’li yıllarda hacker gençler arasında bulunan Steve Wozinak ve Steve Jobs, Apple Computer şirketini kurdu. Kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasıyla üniversiteli hackerlık halka yayılmaya başladı. Hacker altkültürü, internet ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesinde temel oluşturuyor. Hackerlar, toplumsal olayların yaygınlaşmasıyla birlikte sisteme karşı bir tavır içine girmeye başladı. Hükümetler hackerlara zamanla teknolojik geliştirici bakışını değiştirip, bir suçlu gözüyle bakmaya başladı.’’
"3 YIL BOYUNCA UĞRAŞTIM"
Eriş, hackerlara ulaşmanın çok zor olduğunu ve yaklaşık 3 yıl boyunca bu kişilere ulaşmaya çalıştığını ifade etti. ÇOĞU ÖĞRENCİ Ankette ‘’Kaç yaşındasınız?’’ sorusuna 256’sı erkek, 2’si kadın toplam 258 hackerın yüzde 32,6’sı ‘’16-18’’, yüzde 26’sı ‘’19-21’’, yüzde 17,1’i ‘’22-25’’, yüzde 12’si ‘’14-16’’ cevabını verdi. Yaşla ilgili soruya verilen cevaplara bakıldığında 16 -21 yaş arası katılımcıların toplam oranın yüzde 58,6’sını oluşturduğu tesbit edildi. ‘’İşiniz nedir?’’ sorusuna ankete katılanların yüzde 79,8’i ‘’öğrenci’’, yüzde 8,1’i ‘’serbest meslek’’, yüzde 6,6’sı ‘’memur’’, yüzde 2,7’si ‘’işçi’’, yüzde 2,7’si de ‘’işsizim’’ cevabını verdi. Katılan hackerların meslek grupları ele alındığında büyük oranda öğrenci oldukları belirlendi. Hackerların yüzde 29,1’i ‘’gelir düzeyiniz nedir?’’ sorusuna ‘’501-1000 lira’’, yüzde 24,8’i ‘’0-500 lira’’, yüzde 19,8’i ‘’1001-1500 lira’’, yüzde 13,2’si ‘’1501-2000 lira’’ cevabını verdi. ‘’Eğitim durumunuz nedir?’’ sorusuna hackerların yüzde 48,1’i ‘’lise’’, yüzde 40,7’si ‘’üniversite’’ diye cevapladı. Meslek sorusundaki öğrenci kategorisi yoğunluğunun da bir sonucu olarak katılımcıların lise ve üniversite eğitimli olduğu değerlendirmesi yapıldı. |
11.12.2009 |
GELİRLERİ DÜŞÜK |
Eriş, ‘’Hackerlarla internet aracılığıyla anket yaptım. Bazılarını iknâ etmek 6-7 ay sürdü. Forum sitelerine anket koydum. Türkiye’de kırıcıların yoğun biçimde erkeklerden oluştuğu, 14-21 yaş aralığında bulundukları ve çoğunun öğrenci olduğunu tesbit ettim. Gelir düzeylerinin 0-1500 lira arasında orta, alt seviyede yer aldığını belirledim. Eğitim düzeyleri lise ve üniversite düzeyinde. Çoğu 2-3 yıldır hackerlıkla uğraşıyor.’’ dedi. |
11.12.2009 |
Hindistan’da kaplan nüfusu azalıyor |
Hİndİstan’da ormanlarda kaplanların sayısında önemli ölçüde azalma olduğu bildirildi. Çevre Bakanı Jairam Rameş, hükümetin izlediği ve kaplanların yaşadığı 38 ormanlık alanın 12’sinde durumun iyi, 9’unda tatmin edici olduğunu belirtirken, 17’sinde kaplanların büyük tehlikeye maruz kaldığını söyledi, ancak risk altındaki kaplan sayısı konusunda bilgi vermedi. Rameş, hükümetin, bu bölgelerden çıkarılan ailelere tazminat ödediğini, 38 bölgedeki kaplanları kurtarmak için buralardaki 100 bin kişiyi başka bölgelere yerleştirmek zorunda olduklarını kaydetti. Hindistan, dünyada azalan kaplan nüfusunun korunması yönündeki çabalarda kilit rol oynuyor. Vahşi tabiat uzmanları, kaplanların 20 yıl içinde neslinin tükenebileceğini söylerken, Hindistan’da 100 yıl önce 40 bin olan kaplan sayısının, 2008 yılındaki son sayıma göre 1411’e düştüğü belirtiliyor. Kaplan nüfusunun azalmasındaki en önemli faktörler, yasa dışı avlanma ve tabiî ortamın yok edilmesi olarak sıralanıyor. İnterpol’e göre, her yıl hayvan kaçakçılığı ticaretinden 20 milyar dolardan fazla gelir elde edilebiliyor. |
11.12.2009 |
Avustralya’nın güneyinde dev buz dağı bulundu |
Avustralya’nın güneyinde devâsâ boyutlarda buz dağı tesbit edildi. Uydu görüntülerini inceleyen uzmanlar, 19 km uzunluğunda, yaklaşık 140 km2 yüz ölçümüne sahip buz dağını, kıt’anın yaklaşık 1700 km açıklarında tesbit etti. Bir bilim adamı, Avustralya istikametinde sürüklenen bu büyüklükte bir buz dağının bu bölgede “çok çok uzun zamandır” görülmediğini belirtti. Uzmanlara göre, yaklaşık 10 sene evvel Antarktika’dan kopan buz dağının büyüklüğü yaklaşık 400 km2 idi. Uzmanlar, deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla bu tür fenomenlerin artacağı uyarısında bulundu. Kasım sonunda da Yeni Zelanda’nın 450 km açıklarında yüzden fazla buz dağı tesbit edilmiş ve denizciler uyarılmıştı. |
11.12.2009 |
Çin’de sarımsak altın kadar değerli |
Domuz gribi, Çin’de sarımsağı “altından değerli” hale getirdiği bildirildi. Çin’de halk arasında yaygın bir inanışa göre domuz gribine yol açan H1N1 virüsüne karşı “koruduğu” gerekçesiyle, sarımsak fiyatları, bir yılda 40 kat arttı. Bu son iki yılda en alt seviyelerde seyreden sarımsak fiyatlarının son haftalarda hızlı bir yükselişe geçtiği Çin, dünya sarımsak üretiminin dörtte üçünü sağlıyor. Şandong’da sarımsak üreten bir şirketin müdürü Cao Fangling, fiyatlardaki artışın inanılmaz seviyede olduğunu bildirdi. Dünyadaki ekonomik kriz yüzünden iki yıldır alıcı bulamayan sarımsağın satışlarının, Çin’de özellikle de Kasım ayında 200 kişinin ölümüne yol açan domuz gribinin etkisiyle yeniden canlandığı belirtiliyor. Geleneksel Çin tıbbını uygulayan Çinli doktorlar, halkı H1N1 virüsüne karşı korunmak için sınırsız bir şekilde sarımsak tüketmeye çağırarak sarımsak satışlarını arttırdı. China Daily gazetesinin haberinde ise sarımsağın fiyatları üzerinde spekülasyon yapıldığı belirtilerek, 100 ton sarımsağı Eylülde krediyle alıp bir ay sonra yüzde 125 kârla satarak 40 bin avro kazanan 22 yaşındaki işsiz bir adam buna örnek gösterildi. Şın Şuvey adlı analizci ise, kilosunu 0,2 yüene satın aldıkları 700 ton sarımsağı kilosu 3 yüene satarak yüksek kazançlar sağlayan bir gruba işaret etti. |
11.12.2009 |