Güncel |
Kemalizmle hesaplaşmalıyız |
Sakarya Dayanışma Derneği üyesi Kadrican Mendi, Güneydoğu’da öldürülen çocuklarla ilgili olarak, “Bizler Kemalist ideolojiyle hesaplaşılmadan, vahşetin gerçek sorumlusu olan eski ve muvazzaf yetkililerden sorulmaksızın, sistemin kutsallarına “la” denilmeksizin hiçbir sorunun düzeltilebileceğine inanmıyoruz” dedi. SAKARYA Dayanışma Derneği üyesi Kadrican Mendi, Güneydoğu’da öldürülen 342 çocuğu öldürülenlerden hesap sorulmadığını belirterek, “Bizler Kemalist ideolojiyle hesaplaşılmadan, dökülen kanın hesabı halklardan, ülkenin insanlarından değil, vahşetin gerçek sorumlusu olan eski ve muvazzaf yetkililerden sorulmaksızın ,sistemin kutsallarına “la” denilmeksizin hiçbir sorunun düzeltilebileceğine inanmıyoruz” dedi. Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu da 219. hafta açıklamasını Adapazarı AKM önünde gerçekleştirdi. Platform adına açıklama yapan Sakarya Dayanışma Derneği üyesi Kadrican Mendi, Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun “Türkiye’de Dindarlık - Uluslararası Bir Karşılaştırma” başlıklı araştırma raporu yaptıklarını ve sonuçlarını açıkladıklarını hatırlattı. Mendi, “Araştırmaya katılanların yüzde 69’u devlet memuru kadınların başlarını örtmelerine izin verilmesi, yüzde 70’i ise üniversite öğrencisi kızlara isterlerse başlarını örtmelerine izin verilmesi gerektiğini düşünüyor. Dindar insanlara ne gibi baskı uygulandığı ile ilgili soruyu cevaplayanlar en çok başörtüsü sorununa dikkat çekti. Türkiye’de en çok, başörtüsü konusunda baskı yapıldığı ardından da ibadet özgürlüğünün geldiği düşünülüyor” dedi. Açıklamasında geçtiğimiz hafta ülkemizde gerçekleşen hak ve özgürlük ihlâllerine de değinen Mendi, “Soğuk algınlığı ve yüksek ateş sebebiyle İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirilen ve çarşaflı olduğu için uzun süre kimsenin ilgilenmediği, sakallı bir baba, çarşaflı bir annenin çarşaflı kızı Aynur Tezcan’ın ayrımcılığın vardığı son nokta olarak 7 saatlik ilgisizlikten, geç müdahaleden ve yanlış uygulamalardan dolayı beyin ölümü gerçekleşti. Diyarbakır Yenişehir Hamravat İlköğretim Okulu 6. Sınıf Öğrencisi Ece Nur Özer’in, yasakçı eğitim sistemi tarafından olmadık baskılara maruz bırakıldı. Baba Özer’e, ‘okul yönetiminin tuttuğu tutanakta Ece Nur’un okul disiplinini bozduğunu, Atatürk Devrim kanunlarına aykırı davrandığını ve bu sebepten ya başını açacağını yada okul ile ilişkisinin kesileceğini’ söyledikler. Kızının psikolojisinin de ciddî anlamda bozulduğunu belirten Özer, ‘kimi öğretmeni dersten attı, kimisi derslerde sürekli kızımı teşhir ediyor… Biz vazgeçmeyeceğiz haklarımızdan. Kızımın eğitim hakkı Anayasal olarak güvence altında. Okul yönetimi eğitime engel olarak suç işliyor’ dediğini” aktardı. Güneydoğu’da öldürülen çocuklara da değinen Mendi, açıklamasına şöyle devam etti: “Güneydoğu’da artık inkâr edilemeyen bir savaş ve bu savaşın hâlâ görünmeyen birçok yönü var. Bunlardan biri de 342 çocuğun öldürülmüş olması. Çocukluk çağında kurşun yaralarıyla toprağa düşmüş ve bir daha ayağa kalkamamış 342 masum can. Vicdanlarımıza bakan, seslenen, devletin kolluk kuvvetlerince öldürülmüş tam 342 çocuk. Son yirmi yılda avuçlarımızdan kayıp gittiler. Kimi hayvan otlatırken hedef olan, kimi annesinin kucağında… daha birkaç aylık olan, 3 yaşında, 5 yasında, Ceylan Önkol gibi 12 yaşında olan… aynı aileden, aynı gün gidiveren 3 yaşından 15 yaşına 5 kardeş… Hâlen hesabı sorulmadı. Sorumlular halen cezalandırılmadı! Tüm bu kanın sorumlusu resmî ideoloji hala bir tabu olarak ilahlaştırılırken, ülkenin insanları birbirlerine kin bilemeye devam ediyor. Bizler Kemalist ideolojiyle hesaplaşılmadan, dökülen kanın hesabı halklardan, ülkenin insanlarından değil ,vahşetin gerçek sorumlusu olan eski ve muvazzaf yetkililerden sorulmaksızın, sistemin kutsallarına “la” denilmeksizin hiçbir sorunun düzeltilebileceğine inanmıyoruz.”
Başörtüsü yasağı da açılım içinde hak ettiği yeri alsın
KOCAELİ İnanç Özgürlüğü Platformu adına açıklama yapan Sezer Çorman, başörtüsü yasağını kaldırmak için meclisi göreve dâvet ederek, “3-5 yasakçıya milletin seçtiği vekillerin boyun eğmesini kabul etmiyor, demokratik açılımın içinde başörtüsünün de gerektiği yeri almasını istiyoruz” dedi. Kocaeli İnanç özgürlüğü Platformu 240. hafta basın açıklamasını, önceki gün İzmit Sabri Yalım İnsan hakları parkında yaptı. Platform adına açıklama yapan Çorman, 240 haftadır seslerini duyurmaya çalıştıklarını buna karşın halen yasağın devam etmesinin ise Türkiye için bir ayıp olduğunu söyledi. Halkın yüzde 80’inin yasağın kalkması yönünde talebi olduğu halde neden hâlâ görmezden geliniyor? diye soran Çorman, halkın çözümün adresi olarak iktidar ve muhalefeti gördüğünü ifade etti. Çorman iktidar ve muhalefet şu soruları yöneltti: “Hâlâ iktidar ve muhalefete sesimizi duyurmamız için bir 240 hafta daha mı beklememiz mi lâzım.! Her hafta üşenmeden burada toplanabiliriz, fakat eğitim hakkı elinden alınıp, mağduriyete uğramış olanların geçen zamanlarını tekrar geriye getirebilir miyiz.? Tabiî ki buna da hayır diyeceksiniz “ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gerçekleştirdiği üçüncü Din Şûrâsı’nda ‘kadınlara yönelik ayrımcılığın devam ettiğini inancı gereği olarak sürdürdüğü hayat biçimi ve giyim kuşam şeklinden dolayı kadınlara hak mağduriyeti yaşatılmamalıdır’ diye belirtildiğini hatırlatan Çorman, şurada alınan kararların artık yasağın bitirilmesi için çağrı niteliğinde olduğunu kaydederek, “Bizde buradan artık yasağın bitmesi yönünde ilgililere gereğini yapın demekten başka bir söz bulamıyoruz” diye konuştu. MAZLUMDER Kütahya Şubesi adına Küçük Hamam Parkı önünde 7. hafta basın açıklaması yapan Rıza Aslan da, soğuk algınlığı ve yüksek ateş sebebiyle İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne getirilen ancak çarşaflı olduğu için 7 saat kimsenin ilgilenmediği için beyin ölümü gerçekleşen sonra da vefat eden Aynur Tezcan’a uygulanan ayrımcılağa dikkat çekti. Aslan, önyargılar yıkmadıkça gerçek özgürlüğe kavuşulmayacağını vurguladı. Kocaeli / Kütahya / Sakarya / Yeni Asya |
23.11.2009 |