Güncel |
Demokratik anayasa olmadan açılım olmaz |
DP Genel Başkanı Cindoruk, Hükümetin ‘’demokratik açılım’’ konusundaki tasarrufunu eksik ve yanlış bulduklarını belirterek, demokratik açılımın içeriğini doldurmak için demokratik bir anayasa gerektiğini söyledi. Demokratik açılım için demokratik anayasa şart
DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, hükümetin ‘’demokratik açılım’’ konusundaki tasarrufunu eksik ve yanlış bulduklarını ifade ederek, içeriği doldurmak için de demokratik bir anayasa konusunun buna eklenmesi gerektiğini söyledi. Cindoruk, ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’i Celal Bayar Köşkü’nde kabul etti. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin ardından Jeffrey’i uğurladıktan sonra basın mensuplarına açıklama yapan Cindoruk, büyükelçiyle ‘’Hem güncel Türkiye-ABD ilişkilerini hem de geçmişte yaşanan acılı tatlı dönemin yorumunu yaptıklarını’’ ifade etti. Cindoruk şöyle devam etti: ‘’Türkiye-ABD ilişkilerinin gelecek günlerde daha iyileşmesini, iyileşirken de Türkiye’de demokratik yapıya etkilerini konuştuk. Bizim istediğimiz, ABD ile ilişkilerimizin eşit bir zemin bulmasıdır, iki güçlü devletin bu bölgede ve dünyada demokratik alanda iş birliğinin devam etmesidir. Geçmişte böyle dönemler yaşadık. Biz ABD’nin bir uydusu değiliz ama ABD’nin hem stratejik ortağıyız hem de müttefikiyiz. Bu konuda görüş birliğine vardığımızı düşünüyorum.’’ Cindoruk, bir gazetecinin görüşmede ‘’Demokratik açılım’’ konusunun gündeme gelip gelmediğine yönelik sorusunu cevaplarken, ‘’Demokratik açılım’’dan algıladıklarının Türkiye genelinde bütün vatandaşları kapsayan bir demokratikleşme ve demokratik anayasa olduğunu söyledi. ‘’Büyükelçi ne dedi?’’ sorusuna da Cindoruk, ‘’O da bu fikirlere katılıyor. Demokratik bir ülkenin dışişleri bakanlığı mensubunun başka bir şey düşünmesi mümkün müdür?’’ karşılığını verdi. Hükümetin ‘’demokratik açılım’’ konusundaki tasarrufunu eksik ve yanlış bulduklarını belirten Cindoruk, ‘’Demokratik açılım dediğimiz şeyin içeriği yok’’ dedi. Cindoruk, içeriği doldurmak için de demokratik bir anayasa, seçim ve siyasî partiler kanunu, siyasî finansman kanunu, yolsuzlukla mücadele, dokunulmazlık konularının buna eklenmesi gerektiğini söyledi. |
12.11.2009 |
HÜKÜMET 2006'DA RÖTUŞLA YETİNMİŞ |
Genelkurmay'ın internet andıcına dayanak gösterdiği belgenin 28 Şubat kararlarının uygulanmasını takip etmek için BÇG tarafından hazırlanan “İrtica ile mücadele strateji belgesi” olduğunu belirten hükümet kaynakları, belgeyle, “irticaî ve bölücü faaliyet”le suçlanan bütün kişi, kurum ve kuruluşların izlenmesinin öngörüldüğünü açıkladılar. Kaynakların verdiği bilgiye göre, belge “suistimale açık” maddelerinin iptali için 2006 yılında Bakanlar Kurulunun gündemine geldi ve kısmî rötuşlar yapılarak yürürlükte kalmaya devam etti. ASIL İPTALİ GEREKEN, İHTİLÂL ANAYASASI
Gelinen noktada, “irticaî ve bölücü faaliyetler”le ilgili olarak 28 Şubat hükümetlerince hazırlanan ve muğlâk ifadeler taşıyan bütün yönetmelik, plan ve genelgelerin iptalinin gündemde olduğu belirtilirken, yine o dönemde yürürlüğe giren EMASYA planının ve gizli anayasa olarak da nitelenen Millî Güvenlik Siyaset Belgesinin bunlara dahil olup olmadığı bilinmiyor. Bütün bu tasarrufların asıl dayanağını oluşturan 12 Eylül anayasası yürürlükte kaldığı müddetçe sağlıklı ve kalıcı bir sonuç almanın ise mümkün olmadığı vurgulanıyor. |
12.11.2009 |
10 Kasım kavgası kızıştı |
Başbakan Erdoğan'la CHP lideri Baykal arasında 10 Kasım günü kızışan “açılımda Atatürk kavgası” iyice alevlendi. Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın konuşması sırasında pankart açan CHP'lilerin suç işlediğini belirterek, Meclis Başkanlığının bunların kim olduğunu kamera kayıtlarından tesbit ederek Meclis İçtüzüğüne göre haklarında işlem yapılmasını istedi ve konunun takipçisi olacaklarını söyledi. BAYKAL: BAŞBAKAN MECLİS BAŞKANININ AMİRİ DEĞİLDİR, TALİMAT VEREMEZ
Erdoğan’ın sözlerine karşılık Baykal da, “Başbakan, TBMM’nin amiri, kumandanı değildir. Meclis Başkanına talimat vererek TBMM’yi yönetmesi söz konusu değildir. Başbakan kendi sınırını, ölçüsünü bilecek. Meclis başkanını değiştirdi. Öyle anlaşılıyor ki başkan değişikliğinden sonra da Meclisten memnun olamaz noktadadır sayın Başbakan” şeklinde konuştu.
10 Kasım kavgası kızıştı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanlığı’nın demokratik açılım görüşmeleri sırasında Genel Kurul’da pankart açan CHP’li milletvekili hakkında gerekli incelemeyi başlatması gerektiğini söyledi. Meclis kulisinde konuya ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın konuşması sırasında bir grup CHP’li milletvekilinin üzerinde “Atam izindeyiz”, “Atam eserine sahip çıkıyoruz” yazılı pankart açmasına tepki gösterdi. Muhalefetin konuyu istismar aracı haline getirmeye çalıştığını kaydeden Erdoğan, pankartlı eyleme katılanların suç işlediklerini söyledi. Meclis Başkanlığı’nın bunların kim olduğunu kamera kayıtlarından tespit etmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, daha sonra Meclis İçtüzüğü’ne göre işlem yapılmasını istedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakanın TBMM’nin amiri, kumandanı olmadığını söyledi. Baykal, Almanya Hessen Eyaleti Başbakanı Roland Koch ve beraberindeki kabülü öncesinde Meclis'teki yaşananlarla ilgi bir soru üzerine şunları söyledi: “İçeriği belli olmayan, gizlenen bir proje TBMM'ye bir genel görüşmeyle taşınmak istendi ama bir tek kelime yeni, aydınlatıcı, açıklayıcı değerlendirme yapılmadı. Bu konuda ne kadar bilgisizsek, görüşmeden sonra da aynı şekilde bilgisiziz. Dünkü (önceki gün) olayın altında bu tuzağın bir 10 Kasım günü TBMM'ye taşınmak istenmesi tahrik edici bir neden olmuştur. Başbakan, TBMM'nin amiri, kumandanı değildir. Meclis Başkanı'na talimat vererek TBMM'yi yönetmesi söz konusu değildir. Başbakan kendi sınırını, ölçüsünü bilecek. Meclis başkanını değiştirdi. Öyle anlaşılıyor ki başkan değişikliğinden sonra da Meclis'ten memnun olamaz noktadadır Sayın Başbakan.”
GENEL KURUL EYLEMLERE ALIŞKIN
Meclis Genel Kurulu, önceki günkü birleşimde yaşadığı pankartlı eylemlere daha önce de sahne oldu. Genel Kurul, tarihinde ilk kez 1996 yılında bir eyleme şahitlik etti. İlk eylem 13 yıl önce ‘’Harçlara hayır’’ yazılı pankartı açan öğrencilerden geldi. Bu eylemden 1 yıl sonra CHP İzmir Milletvekili Sabri Ergül, RP sıralarına doğru, ‘’Deyyus-u ekber dışarı’’ yazılı pankart açtı. Milletvekilleri, pankartın yanı sıra kürsüden sarımsak, kömür, süs eşyası gibi cisimler göstererek de tepkilerini ortaya koydu. Bazı ülkelerde milletvekilleri, eski şemsiye, güvercin, taş, çamaşır dolu poşet, harita ve süt gibi materyal kullanıyor. |
12.11.2009 |
GDO’lu ürünlerin girişine izin verilmedi |
TARIM Bakanlığı’nın yaptığı GDO içeren ürün denetimlerinde ilk sonuçlar alındı. Analizlerde belirlenen limitin üstünde GDO içeren ürünlere de rastlandı. Bu ürünlerin Türkiye’ye girişine izin verilmedi. Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin (GDO) ithalat, kontrol ve denetimiyle ilgili yönetmeliğin 26 Ekim’de yürürlüğe girmesinin hemen ardından gümrüklerde denetimlere de başlandı. Limanlar ve karayolu gümrüklerinde beyan edilen ürünlerden ilk etapta alınan 100’ün üstündeki numune, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Adana, Ankara ve Bursa’daki laboratuvarlarında incelemeye alındı. Mevzuat gereği iki ile 5 gün arasında süren analizler devam ederken, gemi ve TIR’lar gümrüklerde bekletiliyor. İlk numunelerden 20’ye yakınının sonuçları da alındı. 13 ürünün numunesinden negatif sonuç çıktı. Bu ürünlerin, yönetmelikle izin verilen binde dokuz oranından daha az genetiği değiştirilmiş organizma içerdiği belirlendi. Bu ürünlerin Türkiye’ye girişine izin verildi. Diğer numuneler ise pozitif sonuçlandı ve giriş izni alamadı. GDO denetimi, ilân edilen listedeki 27 ürünün tamamına uygulanıyor. Analiz sonuçları, ürün bazında açıklanmıyor. Ancak GDO miktarı, limitin altında çıkan numunelerin pirinç ve kırmızı mercimek ağırlıklı olduğu belirtiliyor. Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği’nden edinilen bilgiye göre, muz da testten temiz çıktı. Denetime alınacak 27 ürünlük liste üstünde değerlendirmenin de sürdüğü vurgulanıyor. |
12.11.2009 |
Albay Çiçek ifade verdi |
“İrticayla Mücadele Eylem Planı’’ başlıklı belgede ıslak imzası bulunduğu belirlenen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, ifade vermek üzere adliyeye geldi. Araçtan sivil kıyafetli olarak inen Albay Dursun Çiçek, Beşiktaş Adliyesine yanında 5 kişiyle birlikte geldi. Albay Çiçek ifade verdi
“İrtİcayla Mücadele Eylem Planı’’ başlıklı belgede ıslak imzası bulunduğu öne sürülen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verdi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine saat 10.15’te gelen sivil plakalı bir minibüs, hakim ve savcıların giriş yaptığı kapıdan adliye bahçesine girdi. Araçtan sivil kıyafetli olarak inen Albay Dursun Çiçek ve diğer 5 kişi, binaya alındı. Çiçek ve beraberindekilerin, ‘’İrticayla Mücadele Eylem Planı’’na ilişkin İstanbul Cumhuriyet Savcılığında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ifade verdi. |
12.11.2009 |
Hemzemin geçitte kaza: 2 ölü, 6 yaralı |
MANİSA’DA yolcu treninin hemzemin geçitte özel halk otobüsüne çarpmasıyla meydana gelen kazada 2 kişi öldü, 6 kişinin yaralandı. Nurlupınar Mahallesi’ndeki hemzemin geçitte İzmir-Bandırma hattında sefer yapan Ekrem Çil (46) idaresindeki 31001 sayılı 6 Eylül Ekspresi’nin, Recep Duran’ın (43) kullandığı 45 UZ 681 plakalı özel halk otobüsüyle çarpıştığı kazada, otobüs yolcularından Salih Tokatlı (50) olay yerinde, Gürkan Salkım (22) ise kaldırıldığı Manisa Devlet Hastanesi’nde vefat etti. Kaza sonrasında olay yerine çok sayıda ambulans yönlendirildi. Yaralılar hastanelerde tedavi altına alındı. Görgü şahitleri, hemzemin geçitteki bariyerlerin kapalı olmasına rağmen özel halk otobüsünün geçmeye çalışırken sıkıştığını ve kazanın meydana geldiğini belirttiler. Kaza sonrası trenin mazot kaçırması sebebiyle yola devam etmesine izin verilmedi. Adlî ve idarî incelemenin sürdüğü bildirildi. |
12.11.2009 |
Erdoğan ve AKP’den Bahçeli’ye dâvâ |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP tüzel kişiliği adına, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında, partisinin 9. Olağan Büyük Kurultayı açılışında yaptığı konuşmada, “ağır bir biçimde suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadeler” kullandığı iddiasıyla toplam 200 bin TL’lik manevi tazminat davası açıldı. Erdoğan’ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davanın dilekçesinde, Devlet Bahçeli’nin, 8 Kasım 2009 tarihinde partisinin 9. Olağan Büyük Kurultayı açılışında yaptığı konuşmada, “siyasî bir eleştirinin ötesinde AKP ve Erdoğan’ı ağır bir biçimde suçlayıcı ve aşağılayıcı ifadelere yer verdiği” öne sürüldü. Dilekçede, Bahçeli’den, yasal faiziyle birlikte her bir dâvâcı için 100 bin TL olmak üzere toplam 200 bin TL manevî tazminat talebinde bulunuldu. |
12.11.2009 |
Domuz gribinde ölü sayısı, 40 oldu |
TÜRKİYE’DE pandemik A/ H1N1 virüsünün sebep olduğu ve halk arasında domuz gribi olarak bilinen hastalıktan bugün 4 kişi daha vefat etti. Pandemik A/ H1N1 virüsünün sebep olduğu ve halk arasında domuz gribi olarak bilinen hastalıktan bugün 4 kişi daha vefat etti. Sağlık Bakanlığı, halk arasında “domuz gribi’’ olarak bilinen “Pandemik grip’’ sebebiyle ölenlerin sayısının 40’a yükseldiğini bildirdi. |
12.11.2009 |
Asıl tehlike faizciler |
Haber Türk Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut, Türkiye’nin önünün tamamen açılması için Finansal Ergenekon’un üzerine gidilmesi gerektiğini ifade ederek, asıl tehdidin, yılda 50-52 milyar dolar faizi cebine indiren kesimler olduğunun altını çizdi. Asıl tehdit faizciler
Haber Türk Genel Yayın Yönetmeni Yiğit Bulut, Türkiye’nin önünün tamamen açılması için Finansal Ergenekon’un üzerine gidilmesi gerektiğini ifade ederek, asıl tehdidin, yılda 50-52 milyar dolar faizi cebine indiren yerleşik düzen olduğunu söyledi. Aksiyon dergisine konuşan Yiğit Bulut, yerleşik düzenin kimi kullanacağı hiçbir zaman belli olmayacağını ifade ederek, “Adına Ergenekon, x, y, z diyebilirsiniz ama yerleşik bir düzen var Türkiye’de. Kendilerini ‘establishment’ olarak tanımlayan, sürekli siyaseti manipüle eden, medyayı kullanan bir yerleşik düzen. Adamları var. Bulmak, savcıların görevi” dedi. Ergenekon’un yerleşik düzenin maşası olduğunu kaydeden Bulut, dışarıdaki asıl elin, içeride kullandığı eller olduğnu söyledi. Yiğit Bulut şöyle devam etti: “Ergenekon diye bir örgüt var mı yok mu bilemiyoruz, dâvâ devam ediyor. Bugün Ergenekon diye tarif edilen kavramın kullanıldığını söylemek mümkün. Ama aynısının finansalı da, finansal Ergenekon da var Türkiye’de. Faiz niye inmedi bugüne kadar yüzde 8’e? Ekonomi hiç mi iyi olmadı? Oldu. Çünkü 5 bin gerçek artı tüzel kişi yılda Türkiye’den 50-52 milyar dolar faiz alır. Bir kısmı yurt dışındadır, bir kısmı içeridedir. 70 milyon insan çalışır, kaymağı onlara verir. Türkiye’de ilk defa yerleşik düzenin beli kırılmaya başladı, faiz 8’e indi. Bu çok önemli. Başbakan Erdoğan bile bunun önemini olduğunu anlatamıyor. Kendini daha iyi pazarlaması lazım.” |
12.11.2009 |
2010’da 16 bin polis alınacak |
İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, 2010 yılında toplam 16 bin polis memurunun teşkilata kazandırılacağını bildirdi. Atalay, Plan ve Bütçe Komisyonunda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı Kuruluşların bütçesiyle ilgili sunumunu yaptı. Bakan Atalay, suçla mücadelede önemli katkı sağlayan mobil iletişim teknolojisinden azami oranda yararlandıklarını, söyledi. Atalay, eğitimin güvenli ortamlarda yapılması amacıyla “Güvenli Okul, Güvenli Eğitim” Projesi yürütüldüğünü ifade etti. Polis eğitimiyle ilgili çalışmalar hakkında bilgi veren Atalay, her yıl, sadece emniyet teşkilatında 250 konuda, yaklaşık 105 bin polisin hizmet içi eğitimden geçirildiğini bildirdi. Atalay, Polis Meslek Yüksek Okullarının sayısını 2009 yılında 30’a çıkardıklarını, son 6 yılda toplam 61 bin 974 genci polis teşkilatına kazandırdıklarını, emniyet teşkilatında yüzde 21 olan yüksekokul ve üniversite mezunu polis oranını yüzde 80’e ulaştırdıklarını ifade etti. Jandarma teşkilatında da benzer çalışmalar yürüttüklerini anlatan Atalay, erlerin yerine profesyonelliğin sağlanması, uzman nitelikli personelin görev yapmasını sağlamak amacıyla 24 bin 94 uzman jandarmayı teşkilata kazandırdıklarını bildirdi. Atalay, 2010 yılında da 6 bin 500’ü Polis Meslek Yüksek Okullarından, 9 bin 500’ü de 4 yıllık üniversitelerden mezun olanlardan seçilerek, Polis Meslek Eğitim Merkezlerine yetiştirilip, toplam 16 bin polis memurunun teşkilata kazandırılacağını bildirdi. |
12.11.2009 |
İDO’dan bayram için ek sefer |
İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi A.Ş (İDO), Yalova ve Balıkesir bağlantılı dış hat deniz otobüsü ve hızlı feribot seferlerini, Kurban Bayramı tatili sebebiyle artırdı. İDO’dan alınan bilgiye göre, Avşa-Marmara-Yenikapı-Bostancı hattı için 22 Kasım Pazar günü saat 15.30’te ek sefer konuldu.Yenikapı-Yalova arasında ise 26 Kasımda 17.45 ve 21.30, 27 Kasımda 13.30, 30 Kasımda 17.45 ve 21.30 saatlerinde karşılıklı ek seferler gerçekleştirilecek. |
12.11.2009 |
Denizli'de hafif şiddette 3 deprem |
Denİzlİ’nİn Sarayköy ilçesinde 3.1 ile 3.5 büyüklükleri arasında 3 deprem kaydedildi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, dün sabah saat 06.38’de merkez üssü Sarayköy ilçesi olan 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İlçe merkezli olarak saat 08.45’te 3.5 ve 08.56’da 3.1 büyüklüklerinde iki deprem daha kaydedildi. Sarsıntılar, Denizli merkez ile çevre ilçelerde de hissedilirken, Sarayköy’de can ya da mal kaybının olmadığı öğrenildi. |
12.11.2009 |
Topbaş, Almanya’dan Çin’e gitti |
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetim Örgütü (UCLG) Dünya Konseyi Toplantısı’na katılmak üzere Çin’e gitti. Atatürk Havalimanı’nda açıklama yapan Kadir Topbaş, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yıldönümü sebebiyle düzenlenen kutlamalara katıldığı Almanya’dan yeni döndüğünü söyledi. Berlin Duvarı’nın yıkılışından 8 gün sonra İstanbul ile Berlin arasında kardeş şehir protokolü imzalandığını hatırlatan Topbaş, ayrıca bunun 20. yılı kutlamaları çerçevesinde bir sergi açtıklarını bildirdi. Topbaş, daha sonra, 14 Kasım’a dek Çin’in Guangzhou şehrinde yapılacak UCLG Dünya Konseyi Toplantısı’na katılmak üzere THY uçağıyla Çin’e hareket etti. İ |
12.11.2009 |
AB’nin ilk başkanı 19 Kasım’da atanacak |
AB devlet ve hükümet başkanları, yeni AB anayasası Lizbon Anlaşması’nda getirilen daimi AB Konseyi Başkanlığı ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliği (Dışişleri Bakanı) koltuklarına atanacak isimleri, 19 Kasımdaki olağanüstü zirvede belirleyecek. AB liderlerinin zirvede ilk AB Başkanı olarak uzlaşmacı kişiliğiyle öne çıkan Hristiyan Demokrat Belçika Başbakanı Herman Van Rompuy ve ilk AB Dışişleri Bakanı olarak eski İtalya Başbakanı ve Dışişleri Bakanı olan sosyalist Massimo D’Alema’yı görevlendirmeleri bekleniyor. Belçika başbakanlığında birinci yılını doldurmayan Van Rompuy’un AB içinde henüz düşman kazanmamış olması şansını arttırırken, İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband’ın adaylığının hem kendisi hem hükümeti tarafından ısrarla yalanlanması sebebiyle AB Dışişleri Bakanı olarak D’Alema’nın adı öne çıkıyor |
12.11.2009 |
Arınç: Huzurun gelmesi hepimizi mutlu edecek |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘’Ülkemizde huzurun, birlik ve bütünlüğün meydana gelmesi, herkesin kucaklaşması, acının gözyaşının ve kanın ülkemizden gitmesi hepimizi mutlu edecek’’ dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ve Vali Hüseyin Avni Mutlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret etti. Arınç burada yaptığı konuşmada, Baydemir’in ziyaret sırasındaki konuşmasında ifade ettiği konular üzerinde kendilerinin de çok büyük hassasiyetle durduğunu kaydetti. Arınç, şunları söyledi: ‘’Ülkemizde huzurun, birlik ve bütünlüğün meydana gelmesi, herkesin kucaklaşması, acının, gözyaşının ve kanın ülkemizden gitmesi hepimizi mutlu edecek. Hükümet olarak böyle bir çalışmanın içindeyiz. Geçmişten bu yana yapılan bütün çalışmalar belki bu amaca yönelikti. Ancak netice alınamadığını biliyor ve görüyoruz. Dolayısıyla adına demokratik açılım dediğimiz, milli birlik ve bütünlük kardeşlik projesi dediğimiz, huzur ve barış projesi dediğimiz bu çalışmamızı en iyi şekilde icra etmek ve mutlu sona ulaşmak amacındayız. Hepimizin amacı birdir. Ülkemizde bin yıldan bu yana birlikte yaşadığımız güzel vatanımızda ve bir ilim, tarih ve kültür beldesi olan Diyarbakırımızda, ülkemizin her yanında birliğe, kardeşliğe ve huzura ihtiyacımız var.’’ |
12.11.2009 |
Sözleşmeliler de kadro için başvurabilir |
MİllÎ Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ‘’10 bin kadrolu öğretmen yeni atamadır. Sözleşmeliler de başvurabilir yeni atamaya’’ dedi. Bakan Çubukçu, Başkent Öğretmenevi’nde düzenlenen, ‘’Demokratik Vatandaşlık ve İnsan Hakları Eğitim Projesi’’ tanıtım toplantısı öncesinde, gazetecilerin, bu ay yapılacak öğretmen atamalarıyla ilgili sorularını cevapladı. Doğrudan 10 bin yeni kadrolu öğretmen alacaklarını belirten Çubukçu, şunları kaydetti: ‘’Kafa karıştıran konulardan bir tanesi sözleşmeli öğretmenlerin de bu kadroya atanıp atanamayacağı ile ilgili. Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması meselesi ayrı bir mesele. Fakat her zaman için kadrolu öğretmen atamalarında sözleşmeli öğretmenlerin başvurma hakkı var. Hali hazırda öğretmenlik yapan herkes... Kaldı ki onların katılamayacağına, giremeyeceğine dair bir düzenleme yapsak bunu mahkeme çok kısa bir sürede iptal eder. Çünkü bu anayasal bir hak. Herkese açık bir başvuru. Dolayısıyla 10 bin kadrolu öğretmen yeni atamadır. Sözleşmeliler de başvurabilir yeni atamaya.’’ |
12.11.2009 |
Fransa ile 3 konuda ‘’üstü kapalı’’ uzlaşma |
Fransa’nIn Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lellouche, AB üyeliğiyle ilgili sorunları ‘’yatıştırmak’’ için Paris ve Ankara’nın 3 konuda ‘’üstü kapalı’’ bir uzlaşmaya vardığını savundu. Konuyla ilgili meclis dışişleri komisyonuna bilgi veren Pierre Lellouche, ‘’Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçen ay Paris’te yaptıkları görüşmede, yazılı olmayan, ancak tarafların pozisyonuna göre ortaya çıkan sorunların yatıştırılması için 3 konuda uzlaşmaya gittiklerini’’ bildirdi. İlk madde olarak, müzakerelerin sonunun tam üyeliğe götürmemesi konusunda Fransa’nın tutumunun sürdüğünü ifade eden Lelouche, ‘’İkinci konu, müzakerelerin sürmesi. Bu, herkesin çıkarına, Türkiye’nin çıkarına. Çağdaş ve demokrat Türkiye, AB’nin çıkarına’’ diye konuştu.Fransız bakan, üçüncü konu olarak, iki tarafın, siyasal, ekonomik ve stratejik ikili ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması konusunda hemfikir olduklarını bildirdi. |
12.11.2009 |
Adana Ülkü Ocakları binasında patlama |
Adana’da, Ülkü Ocakları il temsilciliğinin bulunduğu binada patlama meydana geldi. Olayda, binada hasar meydana gelirken yaralanan olmadığı bildirildi. Alınan bilgiye göre, Barajyolu Caddesi’ndeki Adana Ülkü Ocaklarının bulunduğu 3 katlı binada henüz belirlenemeyen bir sebeple patlama meydana geldi. Patlama, ikinci kattaki Ülkü Ocaklarında, Berkan Uğurlu Akan ve Numan Tutar’ın bulunduğu sırada oldu. İddiaya göre, henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi, binaya girerek Ülkü Ocaklarının kapısını çaldı. ‘’Benim çocuğumu rahatsız ediyorlar’’ diyen ve buradaki kişilere bağıran şahısla tartışmanın çıktığı sırada, merdiven boşluğu bölümünde patlama meydana geldi. Patlama sonucu il temsilciliğinin camları kırıldı, bazı eşya zarar gördü. Patlamanın ardından çıkan küçük çaplı yangın da buradaki kişilerce söndürüldü. |
12.11.2009 |
Vİdeo oyunlarI tuzağI |
Erzurum’da Metin2 adlı bir video oyunundaki karakterine sahip olmak için bir öğrencinin öldürüldüğü iddiası ile gündeme gelen oyun gruplarının bağlı olduğu www.gamesilk.com Müdürü Sadun Kaya (40), bu oyunların Türkiye’de 2 milyondan fazla kullanıcısının olduğunu söyledi. Kaya, “Bu oyunlardaki karakterlere sahip olmak için 25 bin TL civarında paralar ödeniyor.” dedi. Erzurum’da okula gitmek üzere evden çıkan ve 6 gün sonra cesedi bulunan Musa Kang’ın, ‘Metin2’ adlı oyun nedeni ile kaçırıldığı iddiası bütün gözleri bu oyuna çevirdi. İlk olarak Çin’de ortaya çıkan ve son dönemlerde Türkiye’de giderek yaygınlaşan ‘Metin2’ ve benzeri onlarca oyun, başta çocuklar olmak üzere herkesi bilgisayar bağımlısı yapmakla kalmıyor, oyunda kullanılan silâhları satın almak için yüklü miktarda para da harcatıyor. Para kazanma ve sürekli başarı elde etme hırsı kazandıran bu oyunda, vatandaşlar arasında oluşan pazar, bilgisayar karakterlerinin (char) oyunun çok yaygın olduğu yabancı ülkelerde 10 bin dolara kadar yükselen fiyatlarla satılmasına yol açıyor.
DÜNYADA, 55 MİLYAR DOLARLIK BİR SEKTÖR Oyunlar hakkında bilgi veren Sadun Kaya, dünyada 55 milyar dolar cirosu olan dev bir sektör olduğunu söyledi. Yapılan araştırmalara göre önümüzdeki yıllarda bu sektörün cirosunun 200 milyar doları geçeceğini de belirten Kaya, Erzurum’da yaşanan olayın adlî vak'a olduğu için konuşmak istemediğini belirterek, Metin2’de Kang’ın karakterinin 500 TL civarında bir değere sahip olduğunu ifade etti. Bazı karakterlerin 25 bin TL’ye kadar satıldığını da açıklayan Kaya şöyle konuştu: “Bu oyunların tutkunları var. Daha fazla güce sahip olmak için karakterleri satın alıyorlar. Bu da onlara mevki makam kazandırıyor sanal ortamda. Bir tekstilcinin BMW arabasını getirip Kocaeli’de bir karakter ile değiştirdiğine şahit oldum. Bu alışveriş de yasak değil. Yasal bir düzenleme de yok. Ama devlet isterse bu oyunları yasaklayabiliyor. Dünyada çok yaygın olan ve cirosu büyük olan dev bir sektör.”
“SANAL ORTAMDA KENDİMİZİ TATMİN EDİYORUZ”
Beş yıldır bu oyunu oynayan nakliyeci Umut Ateş (30) oyunların çok farklı bir ortama sahip olduğunu söyledi. Günde 8 saatini bu oyunlara ayırdığını beliten Ateş, şimdiye kadar birkaç karakter sattığını ifade etti. Ateş, “Bu oyunlar sayesinde çok arkadaşım oldu. Sanal ortamda arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Daha fazla güce sahip olunca birçok kişiye emrediyorsun. Gücün artıyor. Bu da insanı tatmin ediyor.” dedi. Birçok alanda olduğu gibi bu oyun gruplarının büyük bir bölümüne Çin sahip. Özellikle de bu oyunlar Çin’de çok yaygın. Çin’de bir oyuncunun, böyle bir oyunda çok değerli olan kılıcı çaldığı gerçekçesiyle bir başka oyuncuyu öldürdüğü, zanlının cinayet suçundan idama mahkûm edildiği öğrenildi. Çin hükümetinin, bu gibi oyunların mahzurları sebebiyle üç saatten fazla bilgisayar başında kalmayı yasakladığı biliniyor. Türkiye’de ise şimdiye kadar bu oyunlarla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmadı. |
12.11.2009 |
Göktaşı, dünyayı sıyırıp geçmiş |
Dünya’yI geçen cuma küçük bir göktaşının yalnızca 14 bin kilometre mesafeden sıyırıp geçtiği ve astronomların bunu yalnızca 15 saat önce fark ettikleri ortaya çıktı. Astronomlar, ‘’2009 VA’’ adı verilen 7 metre uzunluğundaki göktaşının (asteroid) geçen Cuma günü TSİ 23.30 sularında yalnızca 2 Dünya yarıçapı mesafeden geçtiğini söylediler. Bunun Dünya’ya çarpmadan 3. en yakından geçen asteroid olduğu bildirildi. Geçen cuma günü erken saatlerde göktaşını keşfeden ABD’deki Catalina Gökyüzü Gözlem Merkezi, durumu bildirdikten sonra Massachussetts eyaletindeki NASA’nın Jet Motorları Laboratuvarı’na bağlı Cambridge Yakın Dünya Gökcismi Program Ofisi derhal göktaşının ‘’kimliğini’’ belirledi. Gökcismi için bir yörünge tarifi yapan astronomlar, göktaşının Dünya’ya çarpmayacağını hesapladılar. |
12.11.2009 |
Elektronik atıklar büyük risk |
Elektronİk atıklar alanında Türkiye’de en önemli sorunu televizyon ve monitör tüplerinin oluşturduğunu belirtilerek, zehirli kurşun ve fosfor ihtiva eden televizyon tüplerinin hurdacılarda gelişi güzel parçalanmasının insan sağlığı açısından risk oluşturduğu bildirildi. Atık elektrikli ve elektronik ekipmanların geri dönüşümü konusunda hizmet veren geri kazanım şirketi Exitcom Recycling’in Genel Müdürü Murat Ilgar, yaptığı açıklamada, son yıllarda bilişim ve tüketici elektroniği alanındaki hızlı teknolojik gelişimin elektronik atığın aynı oranda artmasına sebep olduğunu belirtti. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, dünyada elektronik atık pazarında her yıl yüzde 5 ile 8 oranında büyüme görüldüğüne dikkati çeken Ilgar, yılda 20 ile 50 milyon ton arasında elektronik atık oluştuğunu belirterek, ‘’OECD Çevre Raporu’na göre, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerde, 2010 yılı itibariyle çevreyi tehdit eden elektronik atık miktarının 3 katına çıkacağı tahmin edilmektedir” dedi. |
12.11.2009 |
BAKIMSIZ BACALAR ZEHİRLİYOR |
DOĞALGAZ kullanıcılarını zehirlenmelere karşı uyaran uzmanlar, zehirlenmelerin doğal gazdan değil, bakımı yapılmayan bacalar dolayısıyla doğal gazın verimsiz yanması sonucu ortaya çıkan karbonmonoksit gazından meydana geldiğini ifade ediyor. Bursagaz, İşletme Müdürü Mustafa Ceylan, bacalı cihaz bulunan mekânlarda karbonmonoksit alarm dedektörü kullanımının çok önemli olduğunu söyledi. Bursagaz’ın bilgisi olmadan doğal gaz tesisatında değişiklik, ilâve ya da tadilat yapılmaması gerektiğini ifade eden Ceylan, iç tesisatın da sertifikalı firmalara yaptırılmasını istedi. Ceylan, güvenli doğal gaz kullanımı için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “Bacalı doğal gaz cihazlarını 8 metreküpten daha küçük alanlara yerleştirmeyiniz. Doğal gaz cihazının bağlı olduğu bacaya teknik olarak başka hiçbir cihazın bağlanmaması gerekmektedir. Bu tip cihazların bulundukları alanda en az 150 santimetrekare net geçişli, atmosfere açılan havalandırma menfezleri bulunmalıdır. Bu menfezleri asla kapatmayınız. Bacalı kombi ve soba bulunan odalarda yatmayınız. Bacalı cihazları banyo ve tuvaletlere yerleştirmeyiniz. Hermetik kombinizi kapalı balkonlarda kullanırken havalandırma menfezlerini açık tutunuz. Hermetik kombinizi açık balkonlarda kullanırken mutlaka koruyucu bir kutu içinde muhafaza ediniz. Zehirlenme olaylarına yol açan önemli sebeplerden biri olan bacalarda düzenli olarak temizlenme işlemleri mutlaka yaptırınız. Yüksekliği 4 metreden az bacalara bacalı kombi veya şofben bağlamayınız. Şönt (ortak) bacalara, bacalı kombi, şofben veya soba takmayınız. Bu tür cihazları mutlaka müstakil bir bacaya bağlayınız. Aspiratörler için kesinlikle gaz yakıcı cihaz bacalarını kullanmayınız. Mutfaktaki doğal gazlı şofben veya kombi bacasını aspiratör bacasına bağlamayınız. Bacalı cihazlarınızın baca bağlantılarını, ek yerlerini ve bacaya bağlandığı noktaları sızdırmaz (alüminyum folyolu bantlar) malzeme ile kaplayınız. Müstakil bacalar doğal gaz cihazlarının bağlanması için en uygun baca tipidir. Şönt bacaları ise en uygun kullanım şekli sadece aspiratör bacası olarak kullanmak olacaktır.” Ceylan, doğal gaz kullanımlarından kaynaklanan kazalar incelendiğinde, kazaların ekseriyetinin standart dışı baca uygulamalarından kaynaklandığını sözlerine ekledi. |
12.11.2009 |
Kastamonu, rehabilite merkezi olacak |
DÜNYA Yaşlanma Konseyi Uluslararası Yaşlanma Merkezi Proje Koordinatörü İskoçyalı Yaşam Koçu John Dunlop, özellikle Kastamonu merkezli olmak kaydıyla Batı Karadeniz Bölgesinin “Yaşam ve Rehabilite Merkezi” ilân edilmesi için çaba harcadıklarını söyledi. Birleşmiş Milletler (BM)’in 2009 yılını “Küresel Yaşlanma Yılı” ilân etmesinin ardından özellikle Avrupa nüfusunun her geçen gün yaşlanması uzmanları yeni arayışlara yöneltti. Şubat ayında İstanbul’da yapılan “Küresel Yaşlanma Zirvesi”nin ardından şimdi Batı Karadeniz Bölgesi’nde yer alan illerde bir rehabilite merkezinin kurulması gündeme geldi. Dünya Yaşlanma Konseyi üyeleri Mimar ve Sağlık Kentleri Planlamacısı Amerikalı Colin Mosher, Dünya Yaşlanma Merkezi Proje Koordinatörü Yaşam Koçu İskoçyalı John Dunlop, Alternatif Terapi ve Ekoloji Danışmanı Amerikalı Tsahai Ungar, Aktif Yaşlanma Programı Koordinatörü Mühendis İsmail Oyanık ile birlikte Kastamonu’daki sağlık yetkilileri ve belediye başkanları ile görüştü. Bolu, Karabük ve Kastamonu’yu kapsayan 6 günlük inceleme gezisini tamamladı. Daday, Devrekani Beyler Barajı ve Yaralıgöz, Araç, Tosya ve Ilgaz Dağı’nda önceden belirlenen bölgelerde incelemelerde bulunan Yaşlanma Konseyi üyeleri hazırlayacakları raporu Birleşmiş Milletleri Genel Sekterliği’ne sunacaklar. Kastamonu’nun bozulmamış tabiat ve ekolojik yapısıyla mükemmel bir bölge olduğunu belirten Dunlop, amaçlarının Karabük ve Kastamonu’nun ayrı ayrı rehabilite bölgesi ilân edilmesi için çaba harcadıklarını ve buralarda belli bir yaşa gelmiş insanların tabiî hayatta belirli işleri kendileri görerek yaşamlarını sürdürmelerini sağlamak istediklerini söyledi. Dunlop, “İlk etapta 192 milyon dolarlık bir proje olacak. Bu sadece başlangıç. BM bizim ön raporumuzu bekliyor. Biz bu raporu hazırladığımız an 2010 yılından itibaren bu projeye başlanacak.” dedi. |
12.11.2009 |