Güncel |
CHP yine Anayasa Mahkemesine başvurdu |
CHP, her ilin en az 2 milletvekili çıkarmasını düzenleyen kanunu, ‘’eşit oy ve temsilde adalet ilkesine’’ aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine götürdü. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, kanunun, Anayasa’nın 2, 10, 67 ve 80. maddelerine aykırı olduğunu öne sürerek, iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Yüksek Mahkemeye başvuruda bulunduklarını bildirdi. Söz konusu kanun ile ikinci milletvekili çıkaramayan illere ikinci milletvekili verilmesinin düzenlendiğini hatırlatan Okay, değişiklik öncesinde ise nüfusu ne olursa olsun her ile en ez bir milletvekili verildiğini belirtti. Yapılan değişiklikle her ilin en az iki milletvekili çıkarması ilkesinin getirildiğini anlatan Okay, bu düzenlemenin, seçimlerin, ‘’eşit oy ve temsilde adalet ilkelerinin’’ ihlali niteliğinde olduğunu iddia etti. Düzenlemenin, Anayasanın bu ilkeleri düzenleyen maddelerine de aykırı olduğunu öne süren Okay, değişikliğin seçmen iradesinin dışlanması sonucunu doğurduğu, geçerli oylarla seçilen üye sayısı arasında adil bir oranın kurulmasının ortadan kaldırıldığı görüşünü savundu. Okay, milletvekili Seçim Kanunu’nun milletvekili sayılarının tespitinde zaten adaletsiz bir sistem öngördüğünü ifade etti. Okay, bu eşitsizlik ve adaletsizliğin yanında, yapılan değişiklik seçim yasaları konusunda sabıkalı olan AKP’ye masa başında yeni seçim oyunları oynama zemini hazırlayacağını kaydetti. Okay, açıklamasında değişiklik siyasi iktidarın tercihleri doğrultusunda yeni illerin kurulmasının gündeme gelebileceğini savunarak, ‘’siyasi iktidar işine geldiği gibi yeni iller kurabilecek, bu illerde 2 yerine 3 milletvekili çıkarabilmesine ilişkin yapacağı düzenlemelerle, temsilde adalet ve eşit oy ilkelerini tamamen ortadan kaldırabilecektir’’ görüşünü ileri sürdü. |
07.11.2009 |
TSK FİŞLEME YETKİSİNİ NEREDEN ALIYORMUŞ? |
Haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplayan Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin (TSK), Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticaî ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunduğunu ileri sürdü. GENELKURMAY DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMIŞ
Tuğgeneral Çubuklu, bu olayın, sitelerin 2007 yılında çıkan 5651 Sayılı ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’’ esaslarına göre yeniden yapılandırılması kapsamındaki ‘’normal bir işlemin kamuoyuna çok farklı bir şekilde anlatılması’’ olduğunu belirterek andıcı savundu.
BELGENİN ASLINI İSTEDİK, FOTOKOPİSİ GELDİ
Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Askerî Savcılık tarafından ‘’İrtica ile mücadele eylem planı’’ ve ‘’ıslak imzalı’’ olduğu iddia edilen belgeyle ilgili yürütülen soruşturmanın devam ettiğini, bu kapsamda belgenin aslının İstanbul Cumhuriyet Savcılığından üç kez istendiğini, birincisinde belgenin fotokopisinin, diğerlerinde ise herhangi bir cevabın gelmediğini de belirtti.
ÇİÇEK'E DAVET GELMEDİ, SUÇLU İLÂN ETMEYİN
Tuğgeneral Çubuklu, ‘’Bu nedenle kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla suç işledikleri sabit olmayan kişilerin peşinen suçlu olarak ilân edilmesi suretiyle evrensel hukuk ilkelerinin çiğnenmesini de üzüntüyle izlemekteyiz’’ dedi. Albay Çiçek’in mahkemeye davet edilmediğini de savunan Çubuklu, “Bize henüz böyle bir tebligat gelmedi” dedi.
Fişleme birimi lağvedilsin
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunduğunu bildirdi. Tuğgeneral Çubuklu, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’ndaki haftalık basın bilgilendirme toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Geçen günlerde elektronik postayla gönderilen ihbar mektubu ile ilgili sorular üzerine Tuğgeneral Çubuklu, bir muhbir tarafından kaleme alındığı iddia edilen ikinci ihbar mektubunda, TSK tarafından işletilen internet siteleriyle ilgili bir andıcın medyaya gönderildiğini belirterek, ‘’Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Başbakanlığın ilgili plan ve direktifleri çerçevesinde irticai ve bölücü tehdit unsurlarını izlemek üzere kurulmuş, işletilmiş internet siteleri bulunmaktadır’’ dedi. Tuğgeneral Çubuklu, bu olayın, internet sitelerinin 2007 yılında çıkan 5651 Sayılı ‘’İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun’’ esaslarına göre yeniden yapılandırılması kapsamındaki ‘’normal bir işlemin kamuoyuna çok farklı bir şekilde anlatılması’’ olduğunu ifade etti. Tuğgeneral Çubuklu, andıcın da yanında olduğunu söyledi. Andıcın içerisinde sadece 5651 Sayılı Kanun’un öngördüğü şekilde internet sitelerinin tekrar yapılandırılması ile ilgili bir konu olduğunu dile getiren Tuğgeneral Çubuklu, ‘’Bunun başka şekillerde yapılması ve zamanlaması da bizim için çok ilginç olarak değerlendirilmektedir’’ dedi. Elektronik postayı gönderenin kimliğinin belirlenip belirlenmediğinin sorulması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, soruşturmanın halen devam ettiğini hatırlattı. ‘’Başbakanlığın direktifinin sadece Genelkurmay Başkanlığını mı, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını mı kapsadığının’’ sorulması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, ‘’Tabii, tabii, tüm kamu’’ dedi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘’İrtica İle Mücadele Eylem Planı’’ iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında bazı askerlerin ifadelerinin alınması için gönderilmediği yönündeki haberlerin hatırlatılması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, ‘’Bizden istenen her türlü talebi yerine getiriyoruz’’ dedi.
BELGENİN ASLI ASKERÎ SAVCILIĞA GÖNDERİLMEDİ
GENELKURMAY Başkanlığı Adli Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu, Askeri Savcılık tarafından ‘’İrtica ile mücadele eylem planı’’ ve ‘’ıslak imzalı’’ olduğu iddia edilen belgeyle ilgili yürütülen soruşturmanın devam ettiğini, bu kapsamda belgenin aslının İstanbul Cumhuriyet Savcılığından üz kez istendiğini, birincisinde belgenin fotokopisinin, diğerlerinde ise herhangi bir cevabın gelmediğini bildirdi. Tuğgeneral Çubuklu, Tuğgeneral Çubuklu, belgeyle ilgili Askeri Savcılığın yürüttüğü soruşturmanın, ‘’Karargahta böyle bir belge hazırlanıp hazırlanmadığı, haberin yayımlandığı gün orijinalinin imha edilip edilmediği, bilgisayar kayıtlarının temizlenip temizlenmediği ve bu suretle delillerin karartılıp karartılmadığı’’ konularında olduğunu ve soruşturmanın halen devam ettiğini kaydetti. TSK’nın her zaman hukuk sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesinden yana olduğunu vurgulayan Tuğgeneral Çubuklu, ‘’Bu nedenle kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla suç işledikleri sabit olmayan kişilerin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi suretiyle evrensel hukuk ilkelerinin çiğnenmesini de üzüntüyle izlemekteyiz’’ dedi. Albay Dursun Çiçek’in İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından davet edilip edilmediği yönündeki soruya, Tuğgeneral Çubuklu şu yanıtı verdi: ‘’Dursun Çiçek davet edilmedi, bize henüz böyle bir tebligat gelmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı makamlarından, gerek savcılıktan gerekse mahkemelerden gelen her türlü soruya, çağrıya anında cevap vermektedir. Bunun dışında söylenenlerin hepsi maalesef çıkarılan haberlerdir. Bununla ilgili bir tebligat yoktur.’’ |
07.11.2009 |
Trafiğin ‘şahinleri’ çilingir görevi yapıyor |
TRAFİĞİN ‘’şahinleri’’ olarak bilinen motorlu trafik polisleri başşehirde son bir ayda kural ihlali yapan 18 bin 665 araç sürücüsüne trafik cezası yazdı. Ankara Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü bünyesinde görev yapan ve ‘’şahin’’ olarak bilinen motorlu trafik polisleri, ana arterlerde bekliyor. Ekipler, trafikte yoğunluğun yaşandığı sabah, akşam saatleri ile yağışlı günlerde tıkanıklık noktalarına çok kısa sürede ulaşarak müdahalede bulunuyor. Orhan Özdemir’in Ankara Emniyet Müdürü olarak görev başlamasının ardından polis okulundan yeni mezun olan 37 genç polisle takviye edilen şahinler, Ekim ayında Karayolları Trafik Kanunu’nu ihlal eden 18 bin 665 araç sürücüsüne cezai işlem uyguladı.’’Şahinler’’ bütün bu görev ve faaliyetlerinin yanı sıra devlet büyüklerinin makam araçlarına da eskortluk yaparak ulaşımlarını kolaylaştırıyor. |
07.11.2009 |
Millî gelirde hedef şaşacak |
SATINALMA gücü paritesine göre kişi başına milli gelir bu yıl, tahmin edilenin 1625 bin dolar altında kalacak. 2009 Yılı Programında bu yıl 14 bin 761 doları bulacağı tahmin edilen SGP’ye göre kişi başına gelir, küresel krizin etkisiyle 2010 Programına göre, 2009’da bu rakamın 1625 altında, 13 bin 136 dolar düzeyinde gerçekleşeceği tahmininde bulunuldu. SGP’ye göre, kişi başına milli gelirin 2010 yılı sonunda ise 13 bin 647 dolara yükseleceği tahmin ediliyor. 2010 Programına göre yıl ortası nüfusu ise bu yıl 71 milyon 897 bin, gelecek yıl da 72 milyon 698 bin olacak. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ise 2010 Programına göre, bu yılın sonunda 946 milyar 678 milyon liraya, gelecek yıl da 1 trilyon 28 milyar 802 milyon liraya ulaşacak. GSYH, 2009 Programında bu yıl için 1 trilyon 111 milyar 438 milyon lira olarak tahmin edilmişti. Başka bir deyişle önceki programda öngörülen milli gelir rakamına, 2010 yılında da ulaşılamayacak. |
07.11.2009 |
Ziyaretçilere başka dilde görüşme imkânı |
HÜKÜMLÜ ya da tutukluları ziyaretlerde, Türkçeden başka bir dilde görüşme yapılabilmesi için Türkçe bilinmediğinin beyan edilmesi yeterli olacak. ‘’Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmesi Hakkında Yönetmelik’’te bazı değişiklikler yapan yönetmelik, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Değişiklikle hükümlü ve tutukluların, akrabalık ilişkisi dışında kalan üç ziyaretçisinin açık adresini bildirme zorunluluğu kaldırıldı. Hükümlü ve tutuklular, üç ziyaretçinin ad ve soyadlarını bildirecek, bu kişilerin adreslerini ise bilmesi halinde ilgili makamlara iletecek. Daha önce ceza infaz kurumlarında ‘’inceleme yapmasına’’ izin verilen insan hakları il ve ilçe kurulları, yapılan değişikliğin ardından Cumhuriyet Başsavcılığından izin almak koşuluyla cezaevlerini ziyaret edebilecek ve hükümlü ve tutuklularla görüşebilecek. Ziyaret edilmek istenen kişinin, biri Türk vatandaşlığı olmak üzere birden fazla vatandaşlığa sahip olması halinde, konsolosluk memurunun izin talebi karşılıklılık ilkesi gözetilerek yerine getirilecek. Daha önceki düzenlemede, ziyaret edilecek kişinin Türk vatandaşlığı esas alınıyordu ve konsoloslukların izin talebi kabul edilmiyordu. |
07.11.2009 |
Diyanet: 81 ülkede soydaylarımızla irtibat halindeyiz |
Cumhuriyet Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferansta konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Bugün 81 ülkede yaşayan soydaşlarımız, vatandaşlarımız, dindaşlarımızla irtibat halindeyiz, onların taleplerine karşılık vermeye çalışıyoruz’’ dedi. DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ‘’Bugün 81 ülkede yaşayan soydaşlarımız, vatandaşlarımız, dindaşlarımızla irtibat halindeyiz, onların taleplerine karşılık vermeye çalışıyoruz’’ dedi. Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) İlahiyat Fakültesi tarafından üniversitenin Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’Türkiye’nin Dış Dünyaya Açılımında Diyanetin Rolü’’ konulu konferansta konuşan Prof. Dr. Görmez, kültürlerin ve medeniyetlerin tarihinde dinin öneminin çok büyük olduğunu vurguladı. Görmez, ‘’Medeniyetler tarihinden dini çıkarıp aldığımızda geriye çok fazla bir şey kalmayacaktır, bu insanlığın ve tarihin bir realitesidir. Milletler arası ilişkilerde, uluslararası münasebetlerde dinin ve dini kurumların çok önemli rolleri olmuştur’’ dedi. Yaklaşık 6 yıldır Dış İlişkilerden Sorumlu Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını hatırlatan Görmez, ‘’Göreve başladığım zaman doğrudan ve dolaylı olarak 31 ülke ile ilişkimiz vardı, bugün 81 ülkede yaşayan soydaşlarımız, vatandaşlarımız, dindaşlarımızla irtibat halindeyiz, onların taleplerine karşılık vermeye çalışıyoruz. Onların tarihi ve kültürel dokularına asla müdahale etmeden, taleplerine karşılık veriyoruz’’ diye konuştu. |
07.11.2009 |
Siirt’te bir askerî helikopter düştü |
SİİRT'İN Eruh ilçesine bağlı Görendoruk Köyü kırsal kesiminde Şırnak 23. Sınır Tümen Komutanlığına ait olduğu bildirilen askerî bir helikopter düştü. Olayda 2 askerî personel yaralandı. İki pilot Şırnak’ta tedavi altında. Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Görendoruk Köyü kırsal kesiminde Şırnak 23. Sınır Tümen Komutanlığına ait olduğu bildirilen askeri bir helikopter düştü. Olayda 2 askeri personel yaralandı. Genelkurmay Başkanlığı, Siirt’te düşen helikopterin iki pilotunun yaralı olarak kurtarıldığını ve Şırnak Askeri Hastanesi’nde tedavi altına alındığını bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bilgi notunda şunlar kaydedildi: ’’Bugün öğleye doğru Siirt bölgesinde bir silahlı helikopter düşmüştür. Helikopterin iki pilotu yaralı olarak kurtarılmış olup, Şırnak Askeri Hastanesinde tedavi altına alınmışlardır. Konu ile ilgili detaylı incelemeye başlanmıştır.’’ |
07.11.2009 |
Türkiye AB’ye yarar sağlar |
Birleşik Krallığın eski Ankara Büyükelçisi Sir David Logan, Türkiye’nin Ortadoğu, Kafkasya gibi bölgelerdeki ülkelerle sahip olduğu ilişkilerle, Birlik için başka bir AB üyesi ülkenin sahip olmadığı bir değere sahip olduğunu dolayısıyla “Türkiye’nin geliştirdiği mevcut dış politikanın, AB’ye zarardan ziyade yarar sağlayacağını” ifade etti. Türkiye, AB’ye yarar sağlar
Bİrleşİk Krallığın eski Ankara Büyükelçisi Sir David Logan, “Eğer Türkiye önemli bir bölgesel güç olursa, AB üyesi olduğunda bu, Avrupa’nın dış politikasına yarar sağlayacaktır” dedi. Türkiye’nin hem bölgesinde ilişkilerini geliştirip, hem de AB ile ilişkilerini iyi yürütebileceği görüşünde olduğunu belirten Logan, “Eğer Türkiye önemli bir bölgesel güç olursa, AB üyesi olduğunda bu, Avrupa’nın dış politikasına yarar sağlayacaktır” dedi. Logan, Türkiye’nin İran’la ilişkileri, dış politikada uygulanan “komşularla sıfır problem” politikası, AB ile yürütülen müzakere süreci gibi konularda kendisine yöneltilen sorularını cevapladı. Logan, Türkiye’nin Orta Doğu, Kafkasya gibi bölgelerdeki ülkelerle sahip olduğu ilişkilerle, Birlik için başka bir AB üyesi ülkenin sahip olmadığı bir değere sahip olacağını da söyledi. Eski Büyükelçi Logan, dolayısıyla “Türkiye’nin geliştirdiği mevcut dış politikanın, AB’ye zarardan ziyade yarar sağlayacağını” ifade etti. David Logan, İran’ın nükleer programıyla ilgili, birçok ülkenin nükleer gücü olduğu için İran’ın da nükleer güce sahip olma hakkı olduğunu söylemenin çok büyük hata” olacağını savundu. Türkiye’nin dış politikasını da değerlendiren Logan, Sovyetler Birliği’nin yıkılması ve dünyanın değişmesiyle beraber, Türkiye için fırsatların ve tehditlerin de değiştiğini belirtti. Logan, “Dolayısıyla, bu jeostratejik değişiklikle birlikte Türkiye’nin dış politikasının değişmesi gerektiği bana son derece normal geliyor” dedi. David Logan, “Komşularla sıfır problem” yaklaşımının iyi, ancak kolay olmayan bir yaklaşım olduğunu da belirtti. Logan, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Geçmişte geleneksel olarak Türk dış politikası, Türkiye’nin tehdit edici komşularla çevrili olduğu düşüncesine dayalıydı. Türkiye genelde konulara “tehdit içerikli” bakıyordu ve bu bence dış politikada olumsuz bir yaklaşımdı. Bu vizyonu değiştirmek, komşuları tehdit olarak değil, fırsat olarak görmek, olumlu bir gelişmedir.” Türkiye’nin yavaş ilerleyen AB sürecinden hem Türkiye’nin hem de AB’nin sorumlu olduğunu kaydeden Logan, her iki tarafın da bu süreçte yeniden hız kazanmak için daha fazla şey yapması gerektiğini belirtti. David Logan, yavaş giden bu sürecin, ülkesinin Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği desteği etkileyeceğini düşünmediğini de söyledi. Türkiye’nin AB üyeliğinin birçok Avrupa ülkesinde özellikle de seçim dönemlerinde tartışıldığının anımsatılması üzerine Logan, “Bu konunun İngiliz seçimlerinde ele alınacak bir konu olduğunu düşünmediğini” sözlerine ekledi. |
07.11.2009 |
AB ÜYELİĞİ BERLİN DUVARININ YIKILMASI KADAR ÖNEMLİ |
İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Enna Kore Üniversitesinde yaptığı konuşmada’’Batı ile İslâm dünyası arasındaki ilişkiler açısından Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, Fransız-Alman yakınlaşması ya da Berlin Duvarı’nın yıkılması gibi simgesel değer taşıyacak kadar önemlidir’’ dedi. ‘ANKARA’NIN AB ÜYELİĞİ, BERLİN DUVARI’NIN YIKILMASI KADAR ÖNEMLİ’
İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin, Fransa-Almanya arasındaki barış ya da Berlin Duvarı’nın yıkılışı kadar ‘’simgesel önem’’ taşıyan bir gelişme olabileceğini söyledi. Franco Frattini,dün Sicilya Adası’ndaki Enna Kore Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, ‘’Batı ile İslâm dünyası arasındaki ilişkiler açısından Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği, Fransız-Alman yakınlaşması ya da Berlin Duvarı’nın yıkılması gibi simgesel değer taşıyacak kadar önemlidir’’ dedi. Frattini, İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’nun 16 Kasım’da Türkiye’yi ziyaret edeceğini de hatırlatarak, ‘’İtalya olarak Türkiye’yi yitirmek istemiyoruz. Cumhurbaşkanımızın 16 Kasım’dan itibaren Türkiye’ye gerçekleştireceği resmi ziyaret vesilesiyle İtalya’nın Türk dostlarımıza vereceği ana mesaj da bu olacaktır’’ diye konuştu. Frattini, Türkiye-AB ilişkilerinde mevcut tablonun iç açıcı olmadığını da belirterek, şöyle konuştu:’’Türkiye’nin AB üyeliği açısından mevcut durum iç açıcı değil. Müzakereler, esas itibarıyla Kıbrıs ile zorlu ilişkilerin normalleştirilmesinde ilerleme sağlanamadığı için rölantide. Ayrıca Ankara’nın İsrail ile ilişkilerinde kriz ve görünürde İran ile yakınlaşma gibi dış politikadaki kimi tercihleri türlü Avrupa başkentlerinde soru işaretlerine neden oluyor. Bunlara, Fransa ve Almanya’nın kapıyı aralamama eğilimleri de eklendiğinde, Avrupa’dan uzaklaşma söz konusu olabilir.’’ Frattini, bununla birlikte, İtalya’nın, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinden yana olduğunu hatırlattı. |
07.11.2009 |
Genç Siviller’den Paraguay Devlet Başkanına dâvet |
Genç Siviller, darbe söylentileri sebebiyle bütün kuvvet komutanlarını görevden alıp yenilerini atayan Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo’yu deneyimlerini paylaşacağı bir konferans vermek üzere Türkiye’ye davet edecek. Lugo’ya bir mektup yazan Genç Siviller, “Darbeci generalleri görevden almayı nasıl başardığınızı Türkiye’ye anlatmanızı istiyoruz. Paraguay’da demokrasi kazandı, Türkiye’de de kazansın” dediler. Genç Siviller, darbe söylentileri sebebiyle bütün kuvvet komutanlarını görevden alıp yenilerini atayan Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo’yu deneyimlerini paylaşacağı bir konferans vermek üzere Türkiye’ye davet ediyor. Paraguay’ın Türkiye’de büyükelçiliği ve fahri konsoloslukları olmadığı için, davet mektubu 7 Kasım 2009 Cumartesi günü saat 13.00’te Galatasaray Postanesi’nden gönderilecek. Genç Siviller yanlarında Paraguay bayrakları ve Türkçe-İspanyolca ‘Çok yaşa Lugo, söylentisi bile yeter, darbeye geçit yok’ yazan pankartlar taşıyacak. Yaptıkları ilginç eylemlerle dikkat çeken Genç Siviller, darbe planları yapan üst düzey komutanları görevden alan Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo’yu tebrik etti. Lugo’yu deneyimlerini paylaşması için Türkiye’ye davet edecek olan Genç Siviller, bunun için başkent Asuncion’a bir davet mektubu gönderecek. Mektup bugün Galatasaray Postanesi’nden gönderilecek. |
07.11.2009 |
Yargı bağımsız, ama tarafsız değil |
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, “Türkiye’de yargı çok bağımsız, fakat tarafsız değil” tespitinde bulunarak, yargı reformu stratejisinin bu sorunu büyük ölçüde ortadan kaldıracağını söyledi. Hazırlayacağı Türkiye raporu hakkında AP Dış İlişkiler Komitesine bilgi veren Hollandalı Hristiyan Demokrat Oomen-Ruijten, Türkiye’nin AB sürecinde öncelikle yargı reformu stratejisi uygulamaya koymasını talep etti. Oomen-Ruijten, “Türkiye’de yargı bağımsız, hatta çok bağımsız, fakat tarafsız değil. Yargı sistemi için hazırlanan reform stratejisi olumlu. Bazı adımlar atıldı ve önümüzdeki haftalarda atılmaya devam edecek. Fakat bu strateji kapsamındaki düzenlemelerin TBMM’den geçmesi gerekiyor. Küçük siyasi azınlıkça yargı reformu stratejisinin TBMM’de onaylanması engellenmemeli. Yargıda reform son derece önemli” dedi. Türkiye’de siyasi partilerin, çok fazla kavga ederek reformları tıkadığını savunan Oomen-Ruijten, muhalefet partilerini “TBMM’de kabul edilen her kanunu Anayasa Mahkemesine götürüp reformları durdurmakla” suçladı. |
07.11.2009 |
“SON DEPREMLER YAKİNEN İNCELENİYOR” |
Prof. Dr. Erdik, depremlere ait tahminlerini ihtimaller üzerinde yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ’Dünyadaki son depremleri yakinen inceliyoruz. Ne olup bittiğine bakıyoruz. Sismolojik açıdan ve neden olduğu hasar bakımından değerlendiriyoruz. Dünyadaki plakalarla bir biriyle temas halinde. Birindeki bir hareketin diğerlerini de etkilemesi mümkün. Ancak bu konuda niceleme ve zamanlama yapma teknolojisi halen mevcut değil. Eldeki bilgilere göre, İstanbul’da yılda 7 büyüklüğünde bir depremim meydana gelme ihtimali 50’de 1. İhtimal küçük gibi gözükse de dünyadaki mega kentler acısından en büyük ihtimal. Bu ihtimali dünyada paylaşan üç kent var. İstanbul, Tokyo ve San Francisco.’’ Erdik, depremde can kayıplarını azaltmanın iki yolunun bulunduğunu, bunlardan birinin her binayı deprem şartnamesine uygun yapmak diğerinin ise deprem güvenliğine yeteri kadar sahip olmayan yapının güçlendirilmesi olduğunu belirtti. |
07.11.2009 |
İHTİMAL KÜÇÜK, TEHLİKE BÜYÜK |
Boğazİçİ Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Erdik, İstanbul’da bir yılda 7 büyüklüğünde depremin meydana gelme ihtimalinin 50’de 1 olduğunu belirterek, ‘’İhtimal küçük gibi gözükse de dünyadaki mega kentler acısından en büyük ihtimal. Bu ihtimali dünyada paylaşan üç kent var. İstanbul, Tokyo ve San Francisco’’ dedi. Rasathane ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erdik, yaptığı açıklamada, depremlerin önceden bilinmesini sağlayan bir teknolojinin olmadığının vurgulayarak, halen yürütülen çalışmalardaki bilgilerin toplanmasıyla sonraki kuşaklarca depremin önceden bilinmesine yönelik daha umut verici çalışmalar yürütebileceğini söyledi. Depremlerin milyonlarca yıldır olduğunu ama yoğun olarak son 50-60 yıldır incelendiğini belirten Erdik, şu bilgileri verdi: ’’Bugün geldiğimiz noktada biz Türkiye’nin neresinde, hangi ihtimalde, ne büyüklükte bir deprem olacağını bilebiliyoruz. Mühim olan bildiğimiz konularda çalışmak. Ülkemizde deprem zararlarını azaltmak için yeni araştırmaya gerek yok. Mevcut bilgileri önemsersek bize yeterli. Biz binalarımız yönetmeliklere uygun yapalım. Alt yapımızı güçlendirelim. Gelişmemiz tamamladığımız zaman zaten depremin zararlarını en aza indiririz.’’ İstanbul’un deprem ihtimalinin fazla olması ve deprem tehlikesi taşıyan kıymetlerin varlığı nedeniyle diğer kentlere göre riskinin fazla olduğuna dikkati çeken Erdik, şöyle devam etti: ’’Bugün Türkiye’de İstanbul kadar deprem tehlikesine yüksek ihtimalle maruz kalacak başka bir kentimiz yok. Deprem tehlikesi, deprem hareketleriyle ilgili bir konu. Elimizde bir zarın olduğunu var sayarsak, İstanbul için zarı attığınız zaman 6 gelme ihtimali 6’da 1’dir ama başka kentlerimizde belki bu zar 20 köşelidir ve attığınız da 20 gelme ihtimali 20’de 1’dir. Bu demek değil ki büyük sayı önce İstanbul’a gelecek ve diğer kentlerimize gelmeyecek. Sadece diğer kentlerde ihtimal İstanbul’a göre daha düşüktür.’’ |
07.11.2009 |
Eczacılar ‘risk grubu’na dahil olmak istiyor |
Konya Eczacılar Odası Başkanı Harun Kızılay, eczacıların da domuz gribi tehdidi altında olduğunu savunarak, ‘’Doktora giden her hasta mutlaka eczaneye de uğruyor. Eczacıların da risk grubuna alınması gerekir’’ dedi. Kızılay, yaptığı açıklamada, Konya’ya ilk etapta 11 bin 300 doz pandemik A (H1N1) aşısı gönderildiğini, kamu ve özel sağlık kuruluşlarında çalışan doktor, hemşire ve hasta bakıcılara aşı yapıldığını belirtti. Kızılay, ‘’Aşılanması gereken grup arasında her gün hastalarla muhatap olan eczane çalışanları yer almıyor’’ dedi. |
07.11.2009 |
Krizi yeşil kartlılarla aşmaya çalışıyorlar |
Nüfusun yarısından fazlası yeşil kart sahibi olan Van’da, özel hastaneler muayene ücretinde indirim yaparak, yeşil kartlılara 15 TL’ye tedavi hizmeti vermeye başladı. Alınan bilgiye göre, 531 bin 352 kişinin yeşil kart sahibi olduğu Van’da hizmet veren özel hastaneler, ekonomik krizin de etkisiyle yeşil kart sahipleri için muayene ücretlerinde indireme gittiler. Devlet hastanelerinde 8 TL’ye muayene edilen yeşil kart sahiplerine 15 TL’ye muayene hizmeti veren özel hastaneler, yaşadıkları ekonomik krizi bu şekilde aşmayı hedefliyorlar. Özel bir hastanenin Başhekimi Mehmet Kaya, yaptığı açıklamada, ekonomik krizin de etkisiyle şehirdeki yeşil kartlı nüfustan faydalanmak amacıyla,"hastanemizin kapılarını yeşil kartlılara açtık’’ dedi. |
07.11.2009 |
Su sıkıntısına çare atık sular mı? |
Kocaelİ Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kavaklı, evsel ve sanayideki atık suların arıtılıp geri dönüşümü sağlanarak sulama amacıyla tarım ve orman alanları ile şehir temizliğinde kullanılabileceğini, böylece önemli su tasarrufu sağlanacağını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Kavaklı, yaptığı açıklamada, Araştırma Görevlisi İsmail Özbay ile birlikte ‘’Arıtılmış Suların Geri Dönüşümü’’ konusunda araştırma hazırladıklarını söyledi. İklim değişimlerinin en önemli sorunlarından birinin de su kaynakları üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ifade eden Kavaklı, su kaynakları bakımından zengin olan bölgelerde de kirlenmenin hızla ilerlediğini, kullanılabilecek su potansiyellerinin azalması sonucu suyun maliyetinin arttığını vurguladı. |
07.11.2009 |
5 bin kişi kurslarda meslek sahibi oldu |
DİyarbakIr Millî Eğitim Müdürü Zülfü Toman, Diyarbakır’da Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ile yaptıkları iş birliği çerçevesinde açtıkları kurslarla geçen yıl 5 bin kişinin meslek sahibi olduğunu bildirdi. Toman, Diyarbakır’da yaygın eğitim kapsamında İŞKUR’la iş birliği yaparak mesleki eğitime yönelik kurslar düzenlendiklerini belirterek, mesleki eğitimlerde okulların fiziki mekan olarak değerlendirildiğini ifade etti. Toman, mesleki eğitim verdikleri kursiyerlerin İŞKUR’a iş başvurusunda bulunan vasıfsız kişiler veya herhangi bir alanda meslek edinmek amacıyla başvuruda bulunan kişiler arasından seçildiğini anlattı. Taş işçiliği, telkari, giyim, nakış, dikiş, çinicilik, ahşap boyama, kuaförlük gibi çeşitli alanlarda açtıkları kurslarla meslek edindirmenin yanı sıra vatandaşların hobilerini geliştirmelerine katkı sağladıklarını kaydeden Toman, kurslara ilgi gösterenlerin uzun süre eğitimin dışında kalmış, eğitim imkanlarından yeterince faydalanmamış kişiler olduğunu vurguladı. |
07.11.2009 |
UMUDA YOLCULUKTA ACI SON |
MUĞLA’NIN Bodrum ilçesinde alabora olan Filistin uyruklu kaçakları taşıyan teknede 18 kaçağın bulunduğu, bunlardan 4’ünün öldüğü, 13’ünün kurtarıldığı, 1’inin ise kayıp olduğu bildirildi. Bodrum’un Turgutreis beldesi Akyarlar mevkiinde alabora olan teknedeki 4 yaşındaki bir çocuğun da Bodrum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı ve yoğum bakımda tedavisinin sürdüğü kaydedildi. Kayıp olan bir kaçağın ise Sahil Güvenlik ve jandarma ekiplerince arandığı öğrenildi. Akyarlar’da kıyıdan yaklaşık 500 metre uzaktan gelen ‘’imdat’’ sesleri üzerine bir grup vatandaş, bir balıkçı teknesiyle denize açılmış, Sahil Güvenlik ve jandarma ekiplerine de bildirimde bulunmuştu. Bölgeye ulaşan Sahil Güvenlik ekipleri ve vatandaşlar, yasadışı yollardan yurtdışına çıkmaya çalışırlarken bulundukları tekne alabora olduğu için denizde boğulmak üzere olan 13 kaçağı kurtarmış, 4 kaçağın ise cesedine ulaşılmıştı.
TEKNEYLE KAÇIYORLARDI
BU ARADA İzmir’in Aliağa ilçesinde, yasadışı yollardan yurt dışına gitmeye çalışan yabancı uyruklu 27 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, teknik takip sonucu, yabancı uyruklu bir grubun tekneyle yurt dışına kaçmaya çalıştığını belirleyen Aliağa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, operasyon düzenledi. Teknede bulunan yabancı uyruklu 27 kişi ile Türk vatandaşı M.Ç. gözaltına alındı. Yapılan sorgulamada M.Ç. ile birlikte kaçışı organize ettikleri tesbit edilen M.S. ve T.U. da polis tarafından yakalandı. Söz konusu 3 zanlı, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yabancı uyruklu kişiler ise sınır dışı işlemleri için Yabancılar Şubesine teslim edildi. |
07.11.2009 |
Tuzla sahili, işgalden kurtuluyor |
TUZLA’DA yaklaşık 30 yıldan bu yana villa sahipleri ve site sakinlerince işgal edilerek vatandaşların girişine izin verilmeyen kilometrelerce uzunluğundaki sahil şeridi vatandaşların kullanımına açılıyor. Çok sayıda iş makinesi, zabıta ve polis ekibiyle sahil şeridine giren ekipler, çit ve demir korkuluklarla bölünerek inşa edilen tenis kortu, basketbol sahası, iskele ve kafeteryaları kaldırdı. İlçede mevcut 25 kilometre uzunluğundaki sahil bandının sadece 2,5 kilometrelik bir bölümünün halkın kullanımına açık olduğunu belirleyen Tuzla Belediyesi, bu alanı arttırmak için harekete geçti. Hazine’ye ait olmasına rağmen kilometrelerce sahil şeridinin işgal edildiğini tesbit eden belediye yetkilileri, işgali yapan villa sahipleri ve site yöneticilerine, 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun ilgili 6. maddesine dayanarak 20 gün öncesinden tebligat yaptı. Ancak site yöneticileri ve villa sahipleri, tanınan süre içerisinde işgali kaldırmayınca Tuzla Belediyesi harekete geçti. Zabıta, Fen İşleri ile Park ve Bahçeler Müdürlüğü’ne bağlı ekipler, halkın sahile inmesini engelleyen istinat duvarlarını, tel örgüleri ve demir korkulukları yıkarak 30 yıllık işgali sonlandırdı. Bazı site ve villa sakinlerinin sahil şeridinde çit ve demir korkuluklarla çevirdikleri alanlara “Özel mülktür girilemez” tabelâsı astıkları gözlendi. Belediye yetkilileri, işgalden kurtarılan sahil bandında, hafriyatlar kaldırıldıktan hemen sonra proje kapsamında çevre düzenleme ve bitkilendirme çalışmaları gerçekleştirilerek sahil şeridi boyunca sosyal tesisler, spor tesisleri, yeşil alanlar ve yürüyüş parkurları inşa edilerek bir halk plajı oluşturulacağını söyledi. Çalışmaları yerinde görmek için işgal edilen yerlerde incelemelerde bulunan Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, Tuzla’da şu ana kadar vatandaşların sadece 2 kilometrelik bir sahil şeridini kullanabildiğine belirterek, çalışmaların tamamlanması ile Tuzla’da halkın kullanımına açık 11 kilometrelik bir sahil bandının oluşacağını kaydetti. |
07.11.2009 |
Çocuk Hastanesi’nde el hijyeni semineri |
BURSA Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ndeki personele ‘el hijyeni’ konulu seminer verildi. Hastane Enfeksiyon Kontrol Komitesi ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Münir Ertan tarafından verilen seminerde, halk arasında domuz gribi olarak bilinen H1N1 virüsü başta olmak üzere birçok hastane enfeksiyonunun önlenmesinde el hijyeninin önemi anlatıldı. Enfeksiyonların önlenmesinde el hijyenini en ucuz ve son derece etkili bir yöntem olduğu belirten Dr. Ertan, basit önlemlerle bulaşıcı hastalıkların önüne geçilebileceğini kaydetti. Sağlık Bakanlığı’nın “tehlike ellerinde” sloganı ile başlattığı kampanyanın son derece faydalı olduğunu dile getiren Ertan, bu konunun sağlık personeli başta olmak üzere herkesçe ciddiye alınması gerektiğini ifade etti. El hijyeni hassasiyetini artırmak amacıyla düzenlenen seminerin ardından tüm personele “Ellerinizi yıkadınız mı?” yazılı rozet dağıtıldı. |
07.11.2009 |
Sahte kimlikli iki dolandırıcı tutuklandı |
BİLECİK ve İzmit ile Osmaneli ilçesinde, sahte kimlik belgesi ve kopyalanmış kredi kartı kullanarak kuyumlardan alış veriş yaptıkları iddiasıyla yakalanan 2 kişi tutuklandı. Alınan bilgiye göre, Osmaneli’de 2 bin 670 liralık altın takı alıp E. U. adına düzenlenmiş kredi kartıyla ödeme yapan şüphelilerin iş yerinden ayrılmalarının ardından banka iletişim merkezinden kuyumcuya kredi kartının sahte olabileceğinin bildirilmesi üzerine yapılan ihbar sonucu Bozüyük’te yakalanan T.G. (19) ve A. Ö. K (20), adliyeye sevk edildi. Üzerlerinde kopyalanmış kredi kartı ve sahte nüfus cüzdanları çıkan şüpheli iki kişi, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Bilecik ve İzmit’te de aynı yöntemle T. G. ve A. Ö. K. ile birlikte alışveriş yaptığı iddia edilen diğer şüpheli O.Ü’nün yakalanması için çalışmalar sürdürülüyor. |
07.11.2009 |
Okul çıkışında öğrencileri gasp edenlere suçüstü |
ÖĞRENCİLERİ gasp ettikleri bildirilen 5 kişi, polis tarafından suç üstü yakalandı. Altındağ, Keçiören ve Yenimahalle ilçelerinde son zamanlarda öğrencilere yönelik gasp olaylarının artması üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro amirliği görevlileri özel bir çalışma başlattı. Olayların meydana geldiği bölgelerde ‘’pusu atan’’ görevliler, daha önce öğrencilerin verdiği eşkallerden faydalanarak Osman B’yi yakaladılar. Emniyette sorgulanan Osman B., gasp edilen öğrenciler tarafından teşhis edildi. Yapılan sorgulamanın ardından Osman B. ile birlikte 10 öğrenciyi gasp eden yaşları 18’den küçük A. B, O. Y, U. P. ve S.K. adlı çocuklar gözaltına alındı. Gözaltına alınan kişilerin okul çıkışı öğrencileri takip ederek, tenha yerlerde bıçak zoruyla para ve cep telefonlarını aldıkları belirlendi. Osman B, gasp büro amirliğinde sorgulanırken, 18 yaşından küçük dört çocuk, Çocukları Koruma Şube Müdürlüğüne teslim edildi. |
07.11.2009 |
Zehir tacirleri teknik takibe takıldı |
İZMİR’İN Aliağa ilçesinde düzenlenen uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan 43 kişiden 8’i uyuşturucu ticareti yaptıkları iddiasıyla adliyeye sevk edildi. Alınan bilgiye göre, Aliağa Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri yaklaşık 6 ay süren teknik takibin ardından belirlenen adreslere eş zamanlı operasyon düzenledi. Operasyonda 288 gram esrar ve 2 av tüfeği ele geçirildi ve 43 kişi gözaltına alındı. Bunlardan uyuşturucu satışı yaptıkları tespit edilen B. D, M. K, M. YE, C. C, E. Ş, R. C, O. K ve K. K, sorgularının ardından Aliağa Cumhuriyet Savcılığına sevk edildi. 35 kişi ise serbest bırakıldı. |
07.11.2009 |
İstinad duvarı çöktü: 1 kişi öldü |
FATİH’TE, eski Darüşşafaka Lisesi’nin istinat duvarının çökmesi sonucu 1 kişi öldü. Yavuz Selim’deki eski Darüşşafaka Lisesi’nin bahçesinin istinat duvarı, buradan geçmekte olan bir kişinin üzerine yıkıldı. İtfaiye ekiplerince göçük altından çıkarılan kişinin öldüğü anlaşıldı. Çökme sırasında başına taş parçası isabet etmesi sonucu hafif yaralanan bir kişiye de hastanede müdahale edildiği öğrenildi. Görgü şahitlerinin, ‘’göçük altında birden fazla kişinin kalmış olabileceğini’’ söylemeleri üzerine arama çalışması başlatıldı. Çalışmalara, itfaiye ve sivil savunma ekiplerinin yanı sıra Arama Kurtarma Derneği’nden (AKUT) de bir ekip katıldı. Olay yerine gelen Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de çalışmalar hakkında bilgi aldı. Tarihi okul binasının 1994 yılına dek Darüşşafaka Lisesi olarak kullanıldığı, şu an ise boş olduğu bildirildi. |
07.11.2009 |
Silâhlı kavga kanlı bitti |
IĞDIR’IN Aralık ilçesinde, amca çocukları arasında yaşanan silahlı kavgada, 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Aralık ilçesinde 29 Marttaki muhtarlık seçimlerinin ardından aralarında anlaşmazlık yaşanan amca çocukları arasında, Atatürk Caddesi üzerinde tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine Filit Çatma, silâhla amcasının çocukları Tahir, Tacettin ve Nebi Çatma’ya ateş ederek yaraladı. Yaralılar, Aralık Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin ardından, Iğdır Devlet Hastanesine sevk edildi. Durumu ağır olan Tahir Çatma (39) daha sonra Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesine nakledildi. Çatma, burada yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamayarak öldü. Olayın ardından kaçan Filit Çatma’nın yakalanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. |
07.11.2009 |
Tır parkında yangın |
KOCAELİ’DEKİ bir tır otoparkında çıkan yangında bir çekici yandı. İzmit ilçesindeki Kordsa Global Endüstriyel İplik ve Kord Bezi Sanayi ve Ticaret AŞ’nin tır otoparkındaki 34 BID 98 plakalı tırın çekicisinde henüz belirlenemeyen bir sebeple yangın çıktı. Park görevlisinin ihbarıyla olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yangını diğer tırlara sıçramadan söndürdü. Bir çekicinin tamamen yandığı yangınla ilgili soruşturma başlatıldı. |
07.11.2009 |
Uykunun değerini bilin |
Alman Die Welt gazetesinin internet sayfasında yer alan habere göre, Zulley, Almanya’da halkın yüzde 42’sinin zaman zaman uyumakta zorluk çektiğini, bu insanların yaklaşık yüzde 15’inin hiç uyuyamadığı için tedavi görmesi gerektiğini belirterek, uyku yetersizliğinin günlük hayatı olumsuz etkilemeye başlaması ve bir aydan fazla sürmesi durumunda tedavinin şart olduğunu ifade etti. Kadınların erkeklere göre daha fazlaca, uyku yetersizliğinden de kaynaklanan depresyona girdiğini, özellikle annelerin, çocuklarının her sesine uyandığı için daha yoğun şekilde uyku sorunu yaşadığını kaydeden Zulley, “Yetersiz uyku insanı şişman, aptal ve hasta yapıyor” dedi. Uyku sırasında yemek yeme duygusunu bastıran leptin adlı hormonun salgılandığını, uykudan uyanılması durumunda bu hormonun salgılanmasının durduğunu belirten Zulley, bu sebeple gece saatlerinde uyanan insanların hemen mutfağa giderek bir şeyler yeme ihtiyacı hissettiğini ve böylece kilo aldığını söyledi. Sürekli şekilde az uyunması durumunda beyin fonksiyonlarının da azaldığına ve yavaşladığına dikkati çeken Zulley, az uyuyan insanların bağışıklık sisteminin de zayıfladığını ve diğer insanlara göre çok daha fazla nezle ve grip olduğunu kaydetti. Zulley, ortalama 7 saat uykunun çok uygun olduğunu ve sürekli şekilde 5 saatin altında uyumanın zararlı olduğunu ifade ederek, “Çok yetenekli insanların daha uz uyuduğu efsanesi de doğru değildir. Einstein her zaman 12 saat uyumuştur” dedi. “Uyku hijyeninin” de önemli olduğunu, insanların hep aynı saatlerde uyumaları ve kalkmaları, ayrıca oda sıcaklığının 14 ila 18 derece ve mümkünse pencere açıkken uyunması gerektiğini belirten Zulley, uyku hapını da bağımlılık yapabileceğinden dolayı tavsiye etmediğini, bunun yerine terapilere gidilmesinin daha faydalı olacağını sözlerine ekledi.
EMEKLİ OLUNCA DAHA İYİ UYUYABİLİRSİNİZ
Emeklİlİk yaşına gelenlerin uyku sorunlarının, emeklilikten sonra azalabileceği bildirildi. Finlandiya’daki Turku Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı ve “Sleep” dergisinde yayımlanan araştırma, emekliliğin etkilerinin çok çabuk görüldüğünü, emekli olmadan önce uyku sorunları olan kişilerin sorunlarının emekli olduktan bir yıl sonra azalmaya başladığını gösterdi. Çoğu 55-60 yaşında emekli olan ve son maaşının yüzde 80’inine denk gelen emeklilik maaşı alan Finlandiyalıların katıldığı araştırmada, emekliliğin etkisinin, daha önce depresyon ya da sürmenaj belirtilerinin görüldüğü kişiler ile fazla sorumluluk gerektiren işlerde ve gece çalışanlarda daha da yüksek olduğu belirtildi. Fransız “Le Point” dergisinin internet sitesinde de yayımlanan araştırmanın sonuçlarının kesinlik kazanması için, farklı çevrelerden, farklı yaşlarda emekli olmuş ve daha düşük emekli maaşı alan kişilerin katıldığı başka araştırmalar yapılması gerekiyor. |
07.11.2009 |
Susam Sokağı, 40 yaşında |
Türkİye’de 1980’li ve 1990’lı yıllarda yayımlanan çocuk programı Susam Sokağı, 40. yaşını dolduruyor. İlk kez 1969’da ekranlara gelen ABD yapımı program, 10 Kasımda 40. yaşını geride bırakacak. Joan Ganz Cooney ve Ralph Rogers tarafından kurulan, kâr amacı gütmeyen “Sesame Workshop” kuruluşu ya da resmî adıyla Children’s Television Workshop’un yaptığı program, 40 yılda birçok nesle okumayı, sayı saymayı öğretti ve “çeşitlilik” mesajı verdi. Program 140’dan fazla ülkede yayımlandı ve 100 kadar ödülü kucakladı. Bir mahalle ortamında geçen, gerçek ve kukla karakterlerinden oluşan program, 40. yılını kutlamak için bu yıl, ABD Başkanı Barack Obama’nın eşi Michelle Obama’yı konuk edecek. First Lady, çocukları sağlıklı yiyeceklerle beslenmeye teşvik edecek. Susam Sokağı’nın yayımlanmasının yıl dönümü dolayısıyla arama motoru Google da logosunu Susam Sokağı’nın sürekli didişen kukla karakterleri “Edi ve Büdü” olarak değiştirdi. |
07.11.2009 |
Umut, her zaman iyi değil |
Cİddî hastalığı olanların umudunu kaybetmesinin, aslında onları daha mutlu yapabildiği bildirildi. Araştırmacılar, bu tür hastalara umut vermenin onları daha çok depresyona soktuğunu belirtiyor. Daily Telegraph’taki habere göre, hastalıklarıyla ilgili sürekli iyileşme umudu içinde olanlar, hastalıklarını kabullenip hayatlarını bu şekilde sürdürenlerden daha acınası durumda oluyor. Michigan Üniversitesi Tıpta Davranış ve Karar Bilimleri Merkeziden Peter Ubel, “Umudun kötü bir şey olduğunu söylemiyoruz. Sadece umudun karanlık bir yüzü olabileceğini göstermek istiyoruz. Bu durum, insanların hayatlarını ertelemelerine yol açabilir” dedi. Ubel, “En iyi şartlara ulaşmak için çaba göstermek yerine, ‘Şartlarım eninde sonunda değişecek, o vakit şartlarla uğraşmanın anlamı yok’ şeklinde düşünebilirler” diye konuştu. |
07.11.2009 |
Afrika için, vitaminli sakız |
Gelİşmekte olan ülkelerde, özellikle Afrika'da yetersiz beslenmeyle mücadele için A vitaminli sakız üretildi. Danimarkalı Gumlink Group şikreti, ürettiği sakızın şekersiz olduğunu ve her birinin UNICEF'in her gün alınmasını tavsiye ettiği miktar olan 375 mikrogram A vitamini içerdiğini açıkladı. Şirket, sakızların özellikle, körlüğe ya da kızamık gibi bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkları tetikleyebilen A vitamini eksikliği olan 3-5 yaşındaki çocuklara yönelik olduğunu belirtti. |
07.11.2009 |