Güncel |
BİR ÇOK KESİMİN ENDİŞELERİ VAR |
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “Demokratik haklarının yeteri kadar geniş olmadığına inanan kesimlerimiz var. Tek bir kesimin değil, birçok kesimin endişeleri var” dedi. Bağış, ‘’AB ve Türkiye Arasındaki Sivil Toplum Diyaloğunun Geliştirilmesi Projesi’’ kapsamında düzenlenen ‘’Başarıların Paylaşımı’’ konferansının açılışında yaptığı konuşmada, AB sürecinde dayanışma ve birliğin çok önemli olduğuna dikkati çekti. Bağış, şöyle konuştu: ‘’Bugün Türkiye’de farklı kesimlerin farklı sorunları var. Demokratik haklarının yeteri kadar geniş olmadığına inanan kesimlerimiz var. Tek bir kesimin değil, birçok kesimin endişeleri var. AB yolunda ilerlerken Avrupa standartlarında bireysel hak ve özgürlükleri etnik kökeni, dini inancı, evde kullandığı dil ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza sağlamaya çalışırken, birbirimizi de tanımaya çalışırsak ülkemizin de hak ettiği standartlara kavuşmasını sağlamış oluruz.’ |
06.11.2009 |
GECİKMEDEN YARGI REFORMU YAPILSIN |
AP’de konuşan Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye’de yargının tarafsızlık ve bağımsızlık sorununun çözülmesi gerektiğini belirterek, hükümetin açıkladığı yargı reformu stratejisinin bir an önce uygulanmasını istedi. “Türkiye’de birçok sorunun kaynağı yargının iyi işlememesi” görüşünü dile getiren Oomen-Ruijten, yargı reformu konusunda hükümet ve muhalefetin uzlaşması çağrısında bulundu. HER ÜYENİN DIŞ POLİTİKASI FARKLI OLABİLİR
Belçikalı Annemie Neyts-Uyttebroeck ise, karar taslağında Türkiye’ye, “İran konusu başta olmak üzere AB ile koordineli dış politika yürütmesi” çağrısı yapılmasına karşı çıkarak “Sürekli olarak Türkiye’ye ne yapması gerektiğini söyledik. Fakat onlardan dış politikalarını AB ile koordine etmelerini isteyemeyiz, bu yanlış bir şey. AB’de her üyenin dış politikası farklı ve biz buna saygı gösteriyoruz. Türkiye’den farklı bir şey yapmasını isteyemeyiz” dedi.
Yargı iyileştirilmeli
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten, Türkiye’de birçok sorunun yargının iyi işlememesinden kaynaklandığını söyledi. AP Dış İlişkiler Komitesi’nde, İtalyan Hristiyan Demokrat Gabriele Albertini tarafından kaleme alınan, Batı Balkan ülkeleri, İzlanda ve Türkiye hakkında karar taslağının görüşüldüğü oturumda konuşan Oomen-Ruijten, yargının tarafsızlık ve bağımsızlık sorununun çözülmesi gerektiğini belirterek, hükümetin açıkladığı yargı reformu stratejisinin bir an önce uygulanmasını istedi. “Türkiye’de birçok sorunun kaynağı yargının iyi işlememesi” görüşünü dile getiren Oomen-Ruijten, yargı reformu konusunda hükümet ve muhalefetin uzlaşması çağrısında bulundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı Tahran ziyaretinde İran’la dostluk açıklamalarının büyük eleştiriye yol açtığını öne süren Oomen-Ruijten, “Fakat biz Avrupalılar için sadece dostluk yeterli değil, İran’da insan hakları yetersizliğinden de konuşmalıyız. Ayrıca İran’ın nükleer programı ve nükleer silahlar konusundaki görüşleriniz de açıklığa kavuşturulmalı” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DEN FARKLI BİRŞEY İSTEYEMEYİZ”
Lİberaller adına konuşan Belçikalı Annemie Neyts-Uyttebroeck ise karar taslağında Türkiye’ye “İran konusu başta olmak üzere AB ile koordineli dış politika yürütmesi” çağrısı yapılmasına karşı çıkarak “Sürekli olarak Türkiye’ye ne yapması gerektiğini söyledik. Fakat onlardan dış politikalarını AB ile koordine etmelerini isteyemeyiz, bu yanlış bir şey. AB’de her üyenin dış politikası farklı ve biz buna saygı gösteriyoruz. Türkiye’den farklı bir şey yapmasını isteyemeyiz” dedi. Oturumda Rum ve Yunan milletvekilleri ise Türkiye hakkındaki paragrafta Kıbrıs'la ilgili ifadelerin sertleştirilmesini istedi. |
06.11.2009 |
AİHM dokunulmazlığa dokunmadı |
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, dokunulmazlık konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) yaptığı başvuruyu kaybetti. Kart, yaptığı açıklamada, daha önce AİHM’de 2. Daire’nin kendi lehine verdiği kararın, Hükümetin temyiz talebi üzerine Büyük Daire tarafından bozulduğu yönünde bilgi sahibi olduğunu, ancak kararın henüz kendisine tebliğ edilmediğini bildirdi. AİHM’e, 2005 yılı Şubat ayında, Hükümetin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘’adil yargılanma hakkı’’nı düzenleyen 6. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle yaptığı başvuruda, ‘’adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, hak arama özgürlüğünün engellendiği’’ni ileri sürdüğünü anlatan Kart, başvurusunun usul anlamında kabul edilebilir bulunduğunu hatırlattı. Daha sonra, AİHM 2. Daire’nin 2008 yılı Temmuz ayında, ‘’Türkiye’deki dokunulmazlık düzenlemesinin Avrupa Konseyine üye ülkelerin tümünden geniş olduğu, dokunulmazlık konusunda TBMM’nin, Hükümet tarafından manevra alanı olarak kullanıldığı, Türkiye’deki dokunulmazlık uygulamalarının yolsuzluğa sebep olan unsurların başında geldiği’’ gerekçesiyle lehine karar verdiğine işaret eden Kart, ‘’Hükümet, bu kararı temyiz etti. Bunun üzerine Büyük Daire’nin, bu kararı bozduğu yönünde harici bilgi sahibi oldum. Ancak resmi karar henüz bana tebliğ edilmedi’’ dedi. Konuyla ilgili değerlendirme yapmak için öncelikle kararı ve gerekçesini görmesi gereğini belirten Kart, kararın bu yönde olması halinde ne yapacağı sorusuna, ‘’Şeklen, AİHM’in verdiği karar hukuki anlamda nihai karardır. Başka başvurulacak merci yok. Fakat kararın içeriği ve gerekçesi büyük önem taşıyor’’ diye konuştu.
KUZU: KARAR DOĞRU
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise AA muhabirine, AİHM’in verdiği kararı ‘’doğru’’ bulduğunu belirterek, ‘’Dokunulmazlık AİHM’in bakacağı bir konu değil. Çünkü, AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni uyguluyor. Sözleşmede dokunulmazlığın sınırını belirleyen hüküm yok” dedi. Öte yandan, TBMM Anayasa Adalet Karma Komisyonuna gelen dokunulmazlık dosyası sayısı 511’e ulaştı. Kuzu, bundan sonra ne yapılacağı sorusuna, ‘’Dokunulmazlık dosyaları konusunda sürece kaldığımız yerden devam ederiz’’ dedi. |
06.11.2009 |
Başbakanlık’ta ‘’demokratik açılım’’ toplantısı |
BaşbakanlIk’takİ ‘’demokratik açılım’’ toplantısı yapıldı. Başbakan Erdoğan’ın başkanlık ettiği ve Başbakanlık Merkez Bina’da gerçekleşen toplantıya, MGK üyesi bakanlar, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş, AKP Genel Başkan yardımcıları Abdülkadir Aksu ve Hüseyin Çelik, AKP TBMM Grup başkanvekilleri Suat Kılıç ve Bekir Bozdağ ile AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik katıldı. |
06.11.2009 |
Emniyette 4 müdür açığa alındı |
Emnİyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, emniyet müdürleri Murat Nemutlu ve Mustafa Ayar ile Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal açığa alındı. İstanbuldaki narkotik operasyonu kapsamında tutuklanan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, aynı operasyon kapsamında tutuklanan emniyet müdürleri Murat Nemutlu ve Mustafa Ayar ve Sakarya’nın Akyazı ilçesindeki çete operasyonu kapsamında tutuklanan Sakarya Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ın müfettişlerin raporları doğrultusunda açığa alındığı belirtildi. Bu arada, İzmir’de de yankesicilik ve dolandırıcılık şebekesiyle işbirliği yaptığı iddia edilen 3 polis memuru tutuklandı. |
06.11.2009 |
MHP’nin kongresi 8 Kasım’da |
MHP’de 8 Kasım Pazar günü gerçekleştirilecek 9. Olağan Kongre’de, 1225 delege, Genel Başkanın yanı sıra Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyelerini belirlemek üzere oy kullanacak. Kongre, Atatürk Spor Salonu’nda saat 10.00’da başlayacak. Yoklama ve açılış, divan başkanlığı seçimi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin açılış konuşmasını yapacak. Konuşmanın ardından parti tüzük ve programında yapılacak değişikliklere ilişkin komisyonlar kurulacak. Komisyonların çalışması sürerken başkanlık divanı ve MYK faaliyet raporu ile mali rapor okunarak ibraya sunulacak. Tüzük ve parti programı değişiklikleri için kurulacak komisyonların raporlarının görüşülerek oylanmasının ardından siyasi konuşmalar yapılacak ve seçimlere geçilecek. Kongrede, Devlet Bahçeli Genel Başkanlığa yeniden aday olacak. Türkiye Tohumcular Birliği Genel Başkanı Hakkı Şafak Ses ile iş adamı Ahmet Reyiz Yılmaz da daha önce kongrede aday olacaklarını duyurmuştu. |
06.11.2009 |
Katolik okulunda mescid |
Turgutlu Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcısı Fatih Alakuş, Viyana’daki Katolik okulunda, Müslümanlar için mescit bulunduğunu söyledi. Turgutlu’dan bir heyet, Avrupa Birliği (AB) Leonardo da Vinci Mesleki Eğitim Programları kapsamında kabul edilen “Din Eğitiminin Kişisel Gelişime Katkısı ve Bu Sürecin Bilişim Teknolojisiyle Desteklenmesi” projesi 2009 Teklif Çağrısı dönemi için Avusturya’nın başşehri Viyana’ya gitti. Turgutlu AB Sorumlusu ve Proje Koordinatörü Alakuş başkanlığındaki heyet, projenin Avusturya ortağı Friede Institut für Dialog’un Genel Sekreteri Fatih Köse’yle birlikte ülkedeki çeşitli eğitim kurum ve kuruluşlarını ziyaret ediyor. Proje Koordinatörü Alakuş, “İncelemelerimize, dini eğitim veren 150 yıllık Privatchule Friesgasse Ahs Katolik okulundan başladık. Okul ve verilen eğitimin yanı sıra bölümlerle ilgili bilgi verdiler” dedi. Burasının anaokulu, ilköğretim, ortaöğretim, ticaret lisesi ve ticaret meslek yüksekokulu bulunan bir kompleks olduğunu aktaran Fatih Alakuş, diğer devlet okullarından farklı olarak, Viyana’ya gelen öğrencilere din eğitimin yoğunlaştırılmış şekilde verildiğini vurguladı. Farklı dil, din ve ırklardan yaklaşık bin 500 öğrenci bulunduğunu belirten Alakuş, “Tamamı rahibeler tarafından idare edilen okulda, her dinin ayrı öğretmenleri var. Müslüman öğrenciler için de abdest alma bölümü ve mescit bulunuyor” diye konuştu. |
06.11.2009 |
GDO tartışması büyüyor |
Türkİye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş, ‘’Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili yönetmelik, bisküviden çikolataya, glikozdan turşuya kadar gıda üretiminin büyük çoğunluğunu olumsuz etkileyecek’’ dedi. Buzbaş, yaptığı açıklamada, GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmeliğin 26 Ekimde çıktığını belirterek, benzer yönetmeliğin 2003 yılında da taslak olarak hazırlandığını ancak kamuoyunun bilgisi ve hazırlığı olmadığı için uygulamaya sokulmadığını anlattı. Yönetmeliğin eksikleri eksiğinin bulunduğunu ileri süren Buzbaş, tanımlar kısmı dahil olmak üzere düzeltilmesi gereken birçok bölümünün olduğunu iddia etti. Buzbaş, bu yönetmeliğin Türkiye’de yürüyen bir sistemi adeta alt-üst ettiğini öne sürerek, şöyle konuştu: ‘’Yönetmeliğin tanımlar kısmı anlaşılamayacak kadar karmaşık. Enzimlerin yapıları zaten GDO’ludur. Siz bu enzimden herhangi bir gıda maddesi üretirseniz, örneğin nişastayı enzimlerle glikoza dönüştürürseniz, bu üründe protein ve enzim olmadığı için GDO yoktur. Buna ne diyeceğiz? Tanımlar kısmının bazı yerlerinde bu tür ürünlere GDO’lu deniliyor, bazı yerlerinde ise GDO’suz ürün olarak geçiyor. Bu noktada sanayiciler ne yapacağını şaşırmış durumda.’’
‘’GIDA SANAYİSİNDE ÜRETİM YAVAŞLAYABİLİR’’ Yönetmeliğin sanayicilerle paylaşılmadığı için eksiklerle dolu olduğunu, enzimlerin ithalatının nasıl yapılacağının bile tam olarak bilinmediğini dile getiren Buzbaş, şunları kaydetti: ‘’Bu tür ayrıntıların alt talimatlarla yönlendirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla tebliğler çıkması gerekiyor. İthalat ve ihracatın yönlendirilmesi şart. Sanayiciler, üç bilinmeyenli denklemle karşı karşıya kaldı. Geçiş süresi de verilmedi, yönetmelik hemen uygulamaya konuldu. Bari 6 altı ay süre verin, tebliğleri hazırlayın, sanayiciler kendini hazırlasın.’’ Necdet Buzbaş, fabrikaların işçi çıkardığı, üretimlerini azalttığı bir dönemde çıkarılan yönetmeliğin işleyici olumsuz etkileyeceğini savunarak, ‘’Sanayici iş göremez hale gelecek. Gıda sanayisinde üretim yavaşlayabilir. Krize rağmen üretmeye çalışan sanayici, böyle bir çıkmaza sürüklenmemeli. GDO’lu ürünlerle ilgili yönetmelik, bisküviden çikolataya, glikozdan turşuya kadar gıda üretiminin büyük çoğunluğunu olumsuz etkileyecek. Gıda sanayinin çok geniş yelpazede etkileneceği açık’’ diye konuştu. Tanımlar kısmı dahil olmak üzere yönetmeliğin tekrar gözden geçirilmesi, sanayicilerin mutlaka görüşlerinin alınması gerektiğini belirten Buzbaş, yönetmeliğin işlerin önünü tıkayacak şekilde değil aksine düzeltecek yönde hazırlanmasının şart olduğunu bildirdi. |
06.11.2009 |
Grip turizmi vurmasın |
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özgür Özaslan, ‘’domuz gribi’’yle ilgili kamuyu bilgilendirirken bazı hassasiyetlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek, ‘’2006 yılındaki kuş gribindeki olumsuz örneklerden hareket ederek daha dikkatli davranmalıyız. Turizmde yüzde 10 azalma demek, 2,1 milyar dolar net paranın azalması demek. Turizmde bir puanlık düşüş bile birçok sektördeki bütün bir yıl boyunca yapılacak ihracata değer’’ dedi. Son günlerde gündemi çokça meşgul eden ‘’Domuz gribi’’nin turizme etkilerini değerlendiren Özaslan, yapılan yanlış haberlerin sektöre çok ciddi olumsuz geri dönüşlerinin olduğuna dikkati çekti. Özaslan, 2006 yılında Türkiye’ye fazlaca bir etkisi olmamasına rağmen kuş gribiyle ilgili basındaki itlaf görüntülerinin tüm dünya medyasında yer almasının olumsuz etkilerini hatırlatan Özaslan, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu hastalık küresel bir sorun, ülkesel bir sorun değil. Her ülke kendi çapında önlemlerini alır. Türkiye’de zamanında aldığı tedbirlerle bu işi götürmeye çalışıyor. Tabii ki habercilik anlayışı açısından Türkiye’yi, kamuoyunu bilgilendirmek medyanın görevi ama sektörün hassasiyetleri var. Her ülkede sağlıkla ilgili endişeler var ama kamuyu bilgilendirirken bu hassasiyetleri göz önünde bulundurmak lazım. Yanlış yönlendirmemek lazım. 2006 yılındaki kuş gribindeki olumsuz örneklerden hareket ederek daha dikkatli davranmalıyız. İnsanlar tatil yapma kararı verirken gidilen ülkede sağlık problemi olmadığını hissetmeli. Yapılan araştırmalar tatil tercihlerinde en büyük hassasiyetin güvenlik olduğunu gösteriyor. İnsanların birinci derecede dikkat ettiği bir unsuru göz ardı etmek haksızlık olur. Ülkemizde sağlık ve güvenlik açısından ciddi problemimiz yok. Bunu yanlış yansıtıcı her türlü şeyden kaçınmak lazım.’’
‘’TURİZMDE BİR PUANLIK DÜŞÜŞ BÜYÜK ZARAR’’ Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özaslan, yapılabilecek yanlış yönlendirmelerin turizme zararına da değinerek, şunları söyledi: ‘’Türkiye’de turizmde yüzde 10 azalma demek, 2,1 milyar dolar net paranın azalması demek. Bu ne demektir biliyor musunuz? Turizm, en yüksek katma değer sağlayan sektör, en az ithalatla en fazla ihracat geliri sağladığımız bir sektör, katma değeri çok yüksek. O yüzden bir puanlık düşüş bile birçok sektördeki bütün bir yıl boyunca yapılacak ihracata değer.’’ |
06.11.2009 |
Çağlayan: Ticaretin rengi olmaz |
Türkİye’nİn Güney Afrika ile ticari ilişkilerini geliştirmek amacıyla kalabalık bir iş adamı heyetiyle bu ülkeye giden Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, forumun bitiminin ardından temaslarını değerlendirdi. Çağlayan, burada İslam ülkeleri başta olmak üzere ihracatta “yeşil sermaye” açılımı yapmaya başladıklarını kaydetti. Hükümetin iş dünyasındaki işadamları arasında her hangi bir siyasi ve dini ayırım yapmadığını vurgulayan Çağlayan, tek gayelerinin hem yurt içinde hem de yurt dışında bu kişilerin önünü açmak olduğunu ifade etti. “Biz şirketlerimizi yakın ya da uzak diye ayırt etmeyiz” diyen Bakan Çağlayan, “Ticaretin ne dini, ne dili ne rengi vardır. Ticaret ticarettir. İhracatçılarımız arasında gayrimüslimler de var. Bunlar Türkiye’nin mozaiğidir. Bu konuda her kim bir şey söylüyorsa koskoca bir yalan söylüyor. Bu ülkede taş üstüne taş koyanın başımızın üzerinde yeri var. Hepimiz ihracatçının emrindeyiz, hizmetindeyiz” diye konuştu. |
06.11.2009 |
Gül’e, Tunceli’de sıcak karşılama |
14 yıl aradan sonra Tunceli’ye gelen ilk cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, vatandaşların ellerinde ‘’Sen hoşgeldin Sayın Cumhurbaşkanım, başımızın üstünde yerin var’’ yazılı dövizlerle karşılandı. Elazığ’dan karayoluyla Tunceli’ye geçen Gül’ü, Vali Mustafa Taşkesen, Belediye Başkanı Edibe Şahin, Emniyet Müdürü Metin Kalayoğlu, Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Mehmet Çörten ile öteki ilgililer karşıladı. Cumhurbaşkanı Gül’ün valiliğe gelişi sırasında bazı vatandaşların ellerinde ‘’Sen hoşgeldin Sayın Cumhurbaşkanım, başımızın üstünde yerin var’’ yazısı ile köylerine cemevi yapılması isteğini içeren dövizler taşıdıkları görüldü. Gül, Tunceli’de sırasıyla Valilik, Garnizon Komutanlığı, Belediye Başkanlığı ve Hacı Bektaş Veli Kültürünü Yayma ve Yardımlaşma Derneği’ni ziyaret etti. Tunceli Üniversitesi’nin 2009-2010 Öğretim Yılı Akademik Açılış Töreni’ne katılan Gül, buradan Elazığ’a döndü. |
06.11.2009 |
“Kenan Evren”in yerine şehit ismi |
Malatya İl Genel Meclisi, Topsöğüt beldesindeki ‘’Kenan Evren İlköğretim Okulu’’nun adının ‘’Şehit Murat Doğru İlköğretim Okulu’’ olarak değiştirilmesine karar verdi. İl Genel Meclisi Başkanı Naci Şavata başkanlığındaki toplantıda, AKP’li ve CHP’li meclis üyelerinin verdiği önergeyle Topsöğüt beldesindeki Kenan Evren İlköğretim Okulunun adının değiştirilmesi istendi. Önergeyi görüşen meclis üyeleri, oybirliğiyle okulun adının Türk Silahlı Kuvvetlerinin, 28 Şubat 2008’de terör örgütü PKK’ya karşı Irak’ın kuzeyinde yürüttüğü harekatta şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Murat Doğru olarak değiştirilmesini kararlaştırdı. Bu arada, meclis toplantısında bulunan Murat Doğru’nun ablası öğretmen Ayten Doğru, kardeşinin adının bir okula verilmesinin ailesini onurlandırdığını belirterek, teşekkür etti. |
06.11.2009 |
TİKA ve İHH, Etiyopya’da 10 bin kişiye ışık olacak |
Türkİye İşbirliği Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ve İnsani Yardım Vakfı (İHH), Etiyopya’da 10 bin katarakt hastasının ameliyat edilmesini kapsayan proje başlattı. Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Mekele Sağlık Hastanesinde TİKA ile İHH yöneticileri arasında protokol imzalandığı bildirildi. İmza töreninin ardından Mekele hastanesinde ameliyatlara başlandığı ifade edilen açıklamada, Etiyopyalı doktorlar tarafından yapılan ameliyatlara başta Tigray eyaleti olmak üzere ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen katarakt hastalarının katıldığı kaydedildi. Açıklamada, görüşlerine yer verilen Tigray eyaleti Sağlık Müdürü Dr. Gabriel Barnabos, Etiyopya’da 500 bin katarak hastası olduğunu belirterek, ‘’Böyle projelere çok ihtiyacımız var. Bu projeyle 10 bin insanımız ışığa kavuşacak. Hayırsever Türkiye halkına teşekkürler’’ diye konuştu. Açıklamada, İHH’nİn Etiyopya’nın Buddacira ve Zavay bölgelerinde bugüne kadar 5 bin 500 katarakt hastasını ameliyat ettirdiği kaydedildi. |
06.11.2009 |
2010 Kur’ân yılı olacak |
4. Dini Yayınlar Kongresi sonuç bildirgesinde, 2010 yılının Kur’ân-ı Kerim’in Hazreti Peygamber’e Cebrail tarafından getirilmesinin 1400. yılı olması dolayısıyla “Kur’ân Yılı” olarak ilan edileceği bildirildi. Bu çerçevede, Kur’ân’a ve Kur’ân ilimlerine dair bazı klasiklerin yayım ve tanıtımına öncelik verilerek çeşitli etkinlikler düzenlenecek. 2010 yılı “Kur’ân yılı” ilân edilecek
Dİyanet İşleri Başkanlığınca, bu yıl 4’üncüsü düzenlenen Dini Yayınlar Kongresi’nin sonuç bildirgesinde, “Başkanlık, 2010 yılını ‘Kur’ân-ı Kerim’in Hazreti Peygamber’e (asm) Cebrail tarafından getirilmesinin 1400. yılı olması dolayısıyla ‘Kur’ân Yılı’ ilân ederek çeşitli faaliyetler düzenlemeyi planlıyor. Bu çerçevede, Kur’ân’a ve Kur’ân ilimlerine dair bazı klâsiklerin yayım ve tanıtımına öncelik verilmeli” denildi. Kongre kararları çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı, vaaz, hutbe ve irşat faaliyetlerinde ‘’ortak bir gönül dilinin oluşumuna katkı sağlamak için’’ İslâm medeniyeti içinde ortaya çıkan temel klâsiklerden yararlanacak. Sonuç bildirgesinde, klasiklerin, kültür ve medeniyetlerin kurucu metinleri olduğu vurgulanarak, ancak klâsiklerin gün yüzüne çıkarılmasında şimdiye kadar olması gereken özen ve titizliğin gösterilmediği belirtildi. Bildirgede, bu sebeple klâsiklere duyulan ihtiyacın toplumsal bir beklentiye dönüştüğü ifade edildi. Diyanetin, klâsiklere ilişkin yüksek lisans ve doktora çalışmalarına destek vermesinin önemi vurgulanan bildiride, resmî ve özel televizyonların klâsik eserleri tanıtıcı belgesel programlarına yer vermesinde yarar görüldüğü belirtildi. Bildiride, ayrıca 5. Dinî Yayınlar Kongresi’nde, ‘’Tarihten Günümüze Kadın Konulu Yayınlar’’ın ele alınması kararlaştırıldı. |
06.11.2009 |
Şaban Döğen duâlarla uğurlandı |
Önceki gün, bir haftadır müşahade altında tutulduğu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Yoğun Bakım Ünitesi’nde vefat eden, gazetemiz yazarlarından Şaban Döğen, dün Çorum Kargı Merkez Camii’inde ikindi namazını mütekip kılınan cenaze namazının ardından Kargı Mezarlığına defnedildi. Kalabalık bir cematin katıldığı cenaze namazını Kargı İlçe Müftüsü Bayram Çelik kıldırdı. Cenaze namazı öncesi, Şaban Döğen’in Erzurum Yüksek İslam Enstitüsü’nden okul arkadaşı da olan Kırıkkale Müftüsü Osman Şarklı, camide bir vaaz verdi.Ardından Kargı İlçe Müftüsü Bayram Çelik’in kıldırdığı cenaze namazına, başta Yeni Asya Gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz, Kargı Belediye Başkanı Ahmet Hamdi Akpınar, Tosya eski Belediye Başkanı Sait Gülabacı, Çorum Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Güney, Yeni Asya yönetim kurulundan Ali Vapur, Sami Cebeci, Hamza Kara ve gazeteci yazarlardan İslam Yaşar ve Muhammed Bozdağ gibi isimler olmak üzere, Türkiye’nin dört bir tarafından çok sayıda seveni katıldı. Sevenleri onu şöyle anlattı: Mehmet Kutlular: “Dava adamıydı. İnandığı gibi yaşadı. Hayatını hizmetle dolu dolu geçirdi. Eserleriyle ve yazılarıyla rehber oldu.” Mehmet Kovancı: “Şaban Hoca, öğrencilik yıllarından beri istikametini hiç bozmadan yaşadı. Çorum mam Hatip Lisesinde tanıdğı Risale-i Nurlar, ondan sonraki hayatının nuru ve ışığı olmuş, ve herkese de o ışıkla yol göstermiştir. Doğru İslamiyeti ve İslamiyete lâyık doğruluğu yaşadı. ‘Alimin ölümü alemin ölümü gibidir’ hakikati onda tecelli etmiştir. Her kesimden insanı cenazesinde birleştirmesi de bunun bir delilidir.” Ömer Güney (Çorum Ticaret Borsası Yön. Kur. Başk.): “İnandığı gibi yaşadı, yaşadığı gibi de öldü.” İsmail Akpınar (akrabası): “Seneler önceki trafik kazasında kızını ve torununu kaybettiğinde biz onu teselli etmemiz gerekirken, o bizi teselli etmişti. Çok kuvvetli bir maneviyatı vardı.” Şaban Döğen mezarı başında okunan Kur’an tilavetleri ve dualarla defnedildi. KARGI MEZARLIĞI’NDA DEFNEDİLDİ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Yoğun Bakım Ünitesinde önceki gün vefat eden yazarımız Şaban Döğen’in cenazesi memleketi Çorum’un Kargı ilçesine götürüldü. Döğen için Kargı Merkez Camii’inde cenaze töreni düzenlendi. Cenazeye, ailesinin yanı sıra, gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, genel yayın müdürümüz Kâzım Güleçyüz, yayın koordinatörümüz Abdullah Eraçıkbaş, karikatüristimiz İbrahim Özdabak ile çok sayıda Yeni Asya okuru ve Döğen’in sevenleri katıldı. Cenaze için İstanbul’dan otobüs kaldırıldı. İkindiyi müteakip kılınan cenaze namazının ardından Şaban Döğen’in cenazesi, Kargı Mezarlığı’nda duâlarla defnedildi. Döğen İçin İstanbul Tophane Camii'nde de gıyabi cenaze namazı kılındı. |
06.11.2009 |
Postacılar aşı istiyor |
Türk Haber-Sen, yaptıkları görev dolayısıyla risk altında olan gişe memurları ve postacılara domuz gribi aşısı yapılması için PTT Genel Müdürlüğüne başvurdu. Basın, yayın ve iletişim hizmetleri hizmet kolunda yetkili sendika olan Türk Haber-Sen, domuz gribi salgınına karşı PTT bünyesinde çalışan personelin aşılanmasının sağlanması istendi. |
06.11.2009 |
Konya’da yağmur sevinci |
Konya Ovası’na Kasım ayının 4 gününde gelen bol miktarda yağış, ekimini yeni yapıp yağmur bekleyen çiftçiyi sevindirdi. Konya Meteoroloji Bölge Müdürü Ertuğrul Şen, Konya’nın ilçelerinde de yağışın yüz güldürdüğünü vurgulayarak, yağmurlu geçen 4 gün boyunca Seydişehir’e metre kareye 155 kilogram, Akşehir’e 104, Hadim’e 83, Yunak’a 66 kilogram yağış düştüğünü, bu yağışların özellikle yeni ekim yapan çiftçiyi sevindirdiğini bildirdi. Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Hasan Hüseyin Motuk ise ekim yapılan dönemde bol miktarda yağış düşmesinin çiftçiyi çok sevindirdiğini, bu yıl verimin iyi olacağını düşündüklerini ifade etti. |
06.11.2009 |
Sigara yasağı memnun etti |
TÜRKİYE Türkiye Lokantacılar, Kebapçılar, Pastacılar ve Tatlıcılar Federasyonu Genel Başkanı İsmail Sezer, restoranların kapalı alanlarda sigara yasağından memnun olduklarını ifade ederek, Türkiye genelinde yaşanan uyumun artarak devam etmesini beklediklerini belirtti. Ailesiyle, çocuğuyla restorana gelen müşterilerin ortamda sigara içilmemesinden memnun olduklarını dile getiren Sezer, böylece yemeklerini daha sağlıklı bir ortamda yediklerini söyledi. |
06.11.2009 |
Maaşlı kursa ilgi yok |
TÜRKİYE İş Kurumu (İŞKUR) Kocaeli İl Müdürlüğü ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığınca (KOSGEB) yürütülen maaşlı ‘’Girişimcilik’’ kursu için 3 ayda yalnızca 5 kişinin müracaat ettiği bildirildi. İ ŞKUR İl Müdürü Öztekin Kaşukçi, nitelikli işgücü yetiştirmeye yönelik çalışma yaptıklarını dile getirdi. |
06.11.2009 |
Terör örgütü düğün bastı |
Terör örgütü PKK’nın yaşadığı finansman krizini aşmak için Türkiye-İran sınır bölgesinde Kürtlerin yaşadığı köylere yönelik haraç toplama faaliyetlerini yoğunlaştırdığı bildirildi. Türkiye-İran sınırındaki Begale köyüne gelen ‘’Hogir’’ kod adlı teröristin elebaşlığını yaptığı bir grup Berivan K. ve Emrah S’nin düğününü bastı. Gelin Berivan K. ve damat Emrah S’yi yanlarında götürmeye çalışan teröristlere köylüler karşı koydu. Çıkan arbedede teröristlerden birinin silahını kapan Emrah S. teröristlerin elebaşı ‘’Hogir’’ ile ‘’Dijvar Muş’’ adlı teröristi öldürdü, bir teröristi de yaraladı. Teröristler çatışma sırasında damat Emrah S’yi öldürdü. Olayda Zeynep, Ali, Firuz, Resul adlı çocuklar da yaralandı. Güvenlik güçlerinin olaydan sonra kaçan teröristleri yakalamak için operasyon başlattıkları kaydedildi. |
06.11.2009 |
Windows 7 ile sorunlar çözülüyor |
Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows 7, Windows XP uyumlu yazılımları çalıştırabiliyor. Microsoft’un bir kaç yıl önce XP yerine piyasaya sürdüğü Vista, üçüncü parti bazı yazılımları çalıştırmada güçlük yaşamış ve bu sebeple bir çok kullanıcının sıkıntı yaşamasına sebep olmuştu. Windows Pazarlama Grup Müdürü Mehmet Nuri Çankaya, konuyla ilgili olarak soruları cevaplarken, eski yazılım ve donanımların sorunsuz bir şekilde Windows 7 yüklü bilgisayarlarda çalışması için Microsoft olarak birçok önemli gelişmeyi Windows 7 ile birlikte sağladıklarını ifade etti. Bunu, Windows 7 içerisindeki ‘’XP Mode’’ özelliği ile gerçekleştirdiklerini belirten Çankaya, şunları kaydetti: ‘’Microsoft’un Windows 7 ile beraber duyurduğu Windows XP Mode (XPM), isminden de anlaşılacağı üzere Windows 7’ye Windows XP uyumluluğu kazandıran bir özellik olarak öne çıkıyor. Kullanıcı XP uyumlu programını sanal ortama kurduktan sonra Windows 7 arayüzü üzerinden o programı çağırıp normal bir program penceresindeymiş gibi çalışmasına devam edebiliyor. Windows 7 sürümlerİ için harici paket şeklinde ücretsiz olarak indirilebilen XP Mode sayesinde kullanıcı, XP tabanlı bütün uygulamalarını Windows 7 uygulamalarıyla beraber aynı masaüstünde çalıştırabiliyor. ’’ |
06.11.2009 |
Suriye üniversiteleri denklik istiyor |
Türkİye ile Suriye arasında siyasî, ekonomik ve kültürel ilişkilerde bahar havası yaşanırken, son olarak vizenin kaldırılması iki komşu ülke yakınlaşmasında bir dönüm noktası oldu. Birçok alanda sağlanan bu yakınlaşmanın eğitime de yansıtılması hedefleniyor. Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) denklik vermediği Suriye üniversiteleri ile burada eğitim gören Türk öğrenciler gelişen ilişkilerden duydukları memnuniyeti dile getirerek, denklik konusunun da bir an önce çözülmesini istiyor. Şam Üniversitesi Rektörü Vail Mualla, “Bizden mezun olan öğrencilerin denkliği başta ABD ve İngiltere olmak üzere dünyanın her tarafında tanınıyor. Peki Türkiye’de neden tanınmasın, neden denklik verilmesin ki? İnanıyorum ki, en kısa sürede bu sorun çözülecektir.” temennisini dile getiriyor. Bir zamanlar savaşın eşiğinden dönen Türkiye ve Suriye arasındaki yakınlaşma, birçok ülke için örnek bir ilişki olarak gösteriliyor. Yılların getirdiği sorunların kısa sürede bertaraf edilerek sağlanan işbirliği çalışmaları ve iki ülke arasında vizenin kaldırılması bütün engellerin aşılması anlamında büyük önem taşıyor. Siyasî, ekonomik, ticari, kültürel gibi her alanda geliştirilen ilişkilerin eğitim alanına da yansıtılması amaçlanıyor. Daha önce siyasi gerekçelerle YÖK’ün tanımadığı Suriye üniversiteleri, Türk üniversitesi ile bir dizi ortak çalışma başlattı. Suriye üniversitelerinin yönetimleri ve burada okuyan Türk öğrenciler yüksek öğretim alanındaki işbirliğinin önünde büyük engel olarak duran denklik sorununun giderilmesini istiyor. Şam Üniversitesi Rektörü Vail Mualla, iki ülke arasındaki yakınlaşmadan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu ilişkiyi eğitim başta olmak üzere diğer alanlara da yansıtma imkânının olduğunu söyledi. Mualla, Türk üniversiteleri ile çok yakın işbirliği kurduklarını belirterek, “Türkiye’den birçok üniversite ile çok yakın ilişkilerimiz var. İnönü, İstanbul, Atatürk, Marmara, Yeditepe ve Fırat gibi birçok üniversite ile eğitim alanında iyi çalışmalarımız var. Özellikle Fırat Üniversitesi ile Şam Üniversitesi ortak programlara imza attılar.” diyerek Türk üniversiteleri ile yaptıkları çalışmaları anlattı. Şam Üniversitesi başta olmak üzere Suriye üniversitelerinde eğitim gören çok sayıda Türk öğrenci olduğunu belirten Rektör Mualla, “Şam Üniversitesi çok kaliteli eğitim veren saygın bir üniversite. Burada seçkin öğrenciler eğitim görüyor. Üniversitemiz dünyanın bütün ülkeleri tarafından tanınıyor. Verdiği kaliteli eğitimi herkes biliyor. Avrupa başta olmak üzere Arap ülkeleri bizim üniversiteyi tanıyor. Bizden mezun olan öğrenciler gittikleri yerlerdeki başarılarını duyuyor, biliyoruz.” diye konuştu. “Türkiye ise denklik vermiyor.” diyen Mualla, Suriye ile Türkiye arasındaki yakınlaşmaya paralel olarak denklik sorununun da çözüleceğine olan inancını dile getiriyor.
“TIP FAKÜLTEMİZİ ABDÜLHAMİD KURDU”
İstanbul Üniversitesi’nin kendileri için ayrı bir önemi olduğunu kaydeden Mulalla, “Şam Üniversitesi’nde ilk Tıp Fakültesi kurulduğu zaman İstanbul Üniversitesi’nin fiili olarak çok büyük katkıları oldu. Tıp Fakültemiz bizzat Sultan Abdülhamid tarafından kuruldu. Rektörlük olarak kullandığımız bina ilk tıp fakültesi hastanesiydi. Adını da Sultan Abdülhamid’den alıyor. Hamidiye Hastanesi olarak biliniyordu. Çünkü Sultan Abdülhamid tarafından kuruldu. Kendisinin bizzat katkıları oldu. Tıp fakültemizden ilk yıl olarak 10 hekim mezun olmuştu. İlk öğrencilere İstanbul Üniversitesinden gelen öğretim görevlileri eğitim vermişti. Bu yıl ise 400 hekim mezun oldu.” diye konuştu.
“ÜLKEMİZE HİZMET ETMEK İSTİYORUZ”
HataylI Muhammed Suphi Özdemir de diğer arkadaşları gibi denklik sorununun çözülmesini istiyor. Özdemir. Türkiye ile Suriye arasındaki son yakınlaşmadan çok büyük memnuniyet duyuyoruz. Gelişen siyasî ilişkilere rağmen eğitim alanında sıkıntılar var. YÖK buradaki üniversitelere denklik vermiyor. Bizim yetkililerimizden ricamız en kısa zamanda bu sorunu çözmeleri. Umuyoruz ki, kısa zamanda bu sorun çözülür.” diyerek arzusunu dile getirdi. |
06.11.2009 |
“Bugünkü telefonlar çok karmaşık” |
Cep telefonunun mucidi Amerikalı Martin Cooper, birçok uygulama ve özelliğe sahip bugünkü cep telefonlarının çok karmaşık olduğunu söyledi. Motorola şirketinde mühendis olarak çalışırken 1973’te ilk cep telefonunu geliştiren Cooper (80), Madrid’de düzenlenen kişisel bilgiler ve özel hayatın korunması konulu konferansta, “Her türlü şeyi yapan evrensel bir cihaz geliştirildiğinde, bu cihaz bir şeyi düzgün yapamıyor” dedi. “Geleceğin hayatımızı iyileştirmek için yapılacak, tek bir işleme adanmış bazı özel araçlarda olduğunu düşünüyorum” diyen Cooper, “İlk telefon bir kilodan ağırdı, bataryası 20 dakikadan fazla dayanmıyordu ama bu, uzun süre telefonun elde tutulmaması açısından iyiydi” diye konuştu. |
06.11.2009 |
Gece çalışanlar kahveyi azaltmalı |
Gece çalışan kişilerin, kahve tüketimini azaltmasının uyku kalitesini arttırdığı bildirildi. Kanada’nın Sacre Coeur hastanesine ait uyku ve biyolojik ritm merkezinde yapılan araştırma, uyuyakalmamak için kullanılan en yaygın uyarıcı olan kafeinin, ilerleyen saatlerde uykuya zarar verdiğini, kahve içerek ne kadar “uyanık kalınırsa” daha sonra zararın o kadar fazla olacağını gösterdi. Merkezde, yarısı 20-30, diğer yarısı ise 45-60 yaşındaki 24 gönüllü, 2 gün uykusuz bırakıldı. 2 günün ardından uyumalarına izin verilen katılımcılardan, uyumadan 3 saat önce 200 miligram kafein alanların uyku kalitesi ve süresinin daha az olduğu görüldü. Ayrıca, ikinci gruptakilere kafeinin daha fazla sıkıntı verdiği belirlendi. “Sleep Medecine” dergisinde yayımlanan araştırmayı yürütenlerden Psikoloji profesörü Julie Carrier, espresso içtikten sonra bebekler gibi uyuyabileceğini söyleyenler olduğunu ancak bu kişilerin uykularının derin ve huzurlu olmadığını bilmediklerini belirtti. Bilim adamları, 40 yaşın üzerinde ve özellikle gece çalışanların kahve tüketimini azaltmasını tavsiye etti. Kısa süre önce 2 bin kişinin katıldığı başka bir araştırma, kahve tüketiminin azaltılmasının 40 yaşından sonra uyku kalitesini arttırmanın en iyi yollarından biri olduğunu ortaya koymuştu. |
06.11.2009 |
EĞİTİM KALİTESİ YÜKSEK |
Bursa’dan gelerek Şam Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde okuyan Özden Şanlı, “Suriye’de çok kaliteli eğitim verildiğini ifade ederek,” Buradaki eğitimden gerçekten çok memnunuz. Ancak bir sorunumuz var. O da denkliğin verilmemesi. Böyle kaliteli bir eğitim veren üniversiteye denklik verilmesi gerekir diye düşünüyorum. Tüm dünyada denklik verilirken, bizim ülkemizde bu konuda sıkıntı çekiyoruz. Bu sıkıntının çözülmesini bekliyoruz.” dedi. |
06.11.2009 |
Kâzım Güleçyüz İskele Sancak’ta |
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, “Demokrasiye Komplo Belgesi” üzerine yapılan son tartışmalar ve “Demokratik Açılımın akıbeti” konularının masaya yatırılacağı Erhan Çelik’le İskele Sancak tartışma programına katılacak. Kanal 7’de bu akşam 23.00 de yayınlanacak programa Güleçyüz’le birlikte, Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt da yer alacak. |
06.11.2009 |