26 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

SİYASETİ DARBELER TAHRİP ETTİ

Merkezi Hollanda'da bulunan Avrupa Güvenlik Çalışmaları Merkezinin (CESS), Türkiye'nin AB sürecini güvenlik stratejileri ve Türkiye'deki asker-sivil ilişkileri açısından incelediği kapsamlı çalışmada, Türkiye'de özellikle askerî darbelerin siyasî geleneği olumsuz etkilediğinin altı çiziliyor.

NOKTA DERGİSİ, ORDU MÜDAHALESİYLE

KAPATILDI

2003-4 yıllarındaki darbe girişimlerinin yanı sıra 2003'te Nokta dergisinin kapatılmasının da ordunun sivil hayata müdahalesi olarak hatırlatıldığı CESS raporunda, ordunun Türkiye'de hâlâ siyaset üreten bir elit güç olduğu ifade edilirken, Meclisin ordu üzerinde kontrolünün etkinleştirilmesi çağrısı yapılıyor.

AVRUPA Güvenlik Çalışmaları Merkezi’nin (CESS) hazırladığı, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sürecini güvenlik stratejileri ve Türkiye’deki asker-sivil ilişkileri açısından inceleyen kitapta,

Türkiye’de özellikle askerî darbelerin siyasî geleneği olumsuz etkilediğinin altı çizilerek, Meclis’in ordu üzerinde kontrolünün etkinleştirilmesi tavsiye ediliyor. Merkezi Hollanda’da bulunan CESS, Türkiye’nin AB sürecini güvenlik stratejileri ve Türkiye’deki asker-sivil ilişkileri açısından inceleyen kapsamlı bir çalışmaya imza attı. Kitap haline getirilen çalışma, CESS ve Sabancı Üniversitesi bünyesinde bulunan İstanbul Politikalar Merkezi ortaklığıyla 26 ve 27 Ekim günlerinde ev sahipliğini eski AB Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’ın yapacağı bir konferansla Başmüzakereci Egemen Bağış’a sunulacak. Alanında uzman akademisyenlerin ve stratejistlerin makalelerinden oluşan çalışmada, ordunun Türkiye’deki geleneksel rolüne atıfta bulunulurken Türkiye’de özellikle askerî darbelerin siyasî geleneği olumsuz etkilediğinin altı çiziliyor. Editörlüğünü CESS adına Prof. Dr. Peter Volten’in yaptığı kitap, AB sürecine şiddetle karşı çıkan ve bir anlamda popülerlik de kazanan kitlenin AKP’nin gizli bir ajandası olduğuna inandığı ve AB sürecini laikliğin çökmesi olarak algıladığını vurguluyor. Son yıllarda sürece karşı geliştirilen muhalefetin de toplumsal tartışmayı baltaladığı yönünde görüşlere yer veriliyor. AB’ye üyeliğin ulusal düzeyde bir iradeyle mümkün olabileceğini savunan kitapta, muhalefet partilerinin uzun vadeli planlar yapamadığı ve bu konuda özellikle siyasî tarihin kötü örneklerle dolu olduğu aktarılıyor. 2007’deki genel seçimlerde AKP’nin kazandığı başarıya karşı CHP’nin geliştirdiği siyasetin yetersizliğine de vurgu yapılıyor.

Ordu–siyaset ilişkisinin bir diğer ayağı olarak ordunun hâlâ Türkiye’de siyaset üreten bir elit güç olduğu görüşü hakim. Çalışmada, siyasî partilere de kendi programlarını tamamen sivil bir biçimde ortaya koymaları tavsiye ediliyor. Millî Güvenlik Kurulu’na sivil bir genel sekreterin atanması ve savunma harcamalarının şeffaf bir biçimde raporlaştırılması övülürken, Meclis’in ordu üzerinde kontrolünün etkinleştirilmesi de öneriler arasında yer alıyor. 28 Şubat müdahalesi ve 27 Nisan e-muhtıra krizine de dikkat çeken çalışma, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesiyle demokrasinin ağır bir yara almaktan kurtulduğunun altını çiziyor. Yeni dönemde ise Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un “Türkiye halkı” sözünün de önemli olduğu belirtiliyor.

“CUNTACI SUBAYLAR

TARİHİ ETKİLİYOR”

ERGENEKON dâvâsında iki emekli generalin yargılanmasının bir skandalı önlediğinin vurgulandığı kitapta, bu süreçte ordu ile Başbakan ve bakanların iletişim halinde olmasının önemli olduğu söyleniyor. AB’nin geleceğinde, sadece orduya bağlı olmayan siyasi ve ekonomik bir güvenlik modeli öne çıkartılıyor. Darbe girişimlerinin yanı sıra 2003’te Nokta Dergisi’nin kapatılması da ordunun sivil hayata müdahalesi olarak kitapta yer buluyor. Sivil mahkemelerin askerî yetkilileri yargılayabilmesi demokrasi yolunda önemli bir adım olarak görülürken, cuntacı subayların Cumhuriyet tarihini etkilediği kaydediliyor. İstanbul

26.10.2009


 

Jandarmaya Ceylan soruşturması

Liceli 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısını ‘’güvenlik’’ gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı. Adalet Bakanlığınca savcı hakkında başlatılan inceleme de devam ediyor.

DİYARBAKIR'IN Lice ilçesi Şenlik Köyündeki patlamada 12 yaşındaki Ceylan Önkol’un ölmesiyle ilgili olarak, Lice Cumhuriyet Savcısı’nı ‘’güvenlik’’ gerekçesiyle olay yerine götürmeyen jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 28 Eylül 2009’da Lice ilçesi Şenlik Köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkiindeki patlamada vefat eden Ceylan Önkol’un ölümüyle ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. Cumhuriyet Başsavcılığı, Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak’ı patlamanın ardından olay yerine ‘’güvenlik’’ gerekçesiyle götürmeyen jandarma görevlileri hakkında ‘’adlî görevi yerine getirmeme’’ suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Abalı Jandarma Karakolu komutanı ve bazı görevlilerin ifadelerine başvuruldu.

SAVCI ÇOLAK HAKKINDAKİ İNCELEME

BU ARADA, DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş’ın suç duyurusu üzerine Adalet Bakanlığınca Lice Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kamil Çolak hakkında başlatılan inceleme devam ediyor. DTP’li Demirtaş, suç duyurusunda, Savcı Çolak’ın patlamadan 3 gün sonra olay yerinde inceleme yaptığını öne sürmüştü. Demirtaş, Savcı Çolak hakkında ‘’olay yerine gitmeyerek delillerin kaybına yol açtığı ve etkili soruşturma yürütmeyerek vatandaşlar arasında ayrımcılık duygularının gelişmesine neden olduğu’’ iddiasıyla soruşturma yapılmasını istemişti. Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, yaptığı açıklamada, jandarmanın görevinin o bölgede yaşayan insanların can güvenliğini sağlamak olduğunu belirtti. Abalı Jandarma Karakolu görevlilerinin cezai anlamda da soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini kaydeden Çelebi, şöyle konuştu: ‘’Bu soruşturma ilk olması nedeniyle umut vericidir. Sorumluların tesbiti ve cezalandırılması konusunda böylesi bir soruşturmanın başlatılması gerekiyordu. Burada görevi ihmal suçu da var. Bu nedenle cezaî anlamda da bu kişilerin soruşturmaya tabi tutulması lazım. Devlet o görevlilere orada yaşayan vatandaşların can güvenliğini sağlamaları için yetki vermiştir. Herkesin işini iyi yapması lâzım.’’

BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ

AVUKAT Çelebi, patlamanın ardından delillerin tam anlamıyla toplanmadığını ileri sürdü. Bilirkişi raporunun olayı bütün detaylarıyla yansıtmadığını savunan Çelebi, ‘’Rapora itiraz edeceğiz. Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden rapor hazırlanmalı’’ dedi. Raporda, Ceylan Önkol’un ‘’daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimmatın elindeki tahrayla vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı’’ belirtilmişti. Diyarbakır / aa

26.10.2009


 

Afganistan’da ‘lojistik’ komuta

Erdoğan, Pakistan'da yaptığı açıklamada “1 Kasım’dan itibaren Kabil’deki bölge komutanlığını üstleneceğiz. Bizler bir lojistik güç olarak Afganistanlı kardeşlerimize destek vereceğiz” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 1 Kasım’dan itibaren, Kabil’deki bölge komutanlığını da üstleneceğini belirterek, “Bizler oradaki süreç içerisinde daha ziyade bir barış gücü olarak, bir lojistik güç olarak gerekli desteği Afganistanlı kardeşlerimize vereceğiz” dedi. Başbakan Erdoğan, Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani ile baş başa ve heyetler arası görüşmelerinden iki ülke arasında iş birliğini öngören anlaşmaların imza törenine geçildi. İmza töreninin ardından Erdoğan ve Gilani ortak basın toplantısı düzenledi. 1 Kasımdan itibaren Türkiyenin Afganistan’ın başşehri Kabil’deki bölge komutanlığını üstleneceğine bildiren Başbakan Erdoğan, ‘’Türkiye, Afganistan’a daha fazla asker göndermeyi düşünüyor mu? NATO’dan bu konuda bir talep geldi mi?’’ sorusu üzerine şunları söyledi: ‘’Şu an itibarıyla gönderilen Türk askerlerimizin miktarı 1700-1800 civarında... Daha fazla asker göndermek gibi bir planımız yok. Plan budur, bu istikamette adım atılmıştır. Bundan önce nasıl sağlıklı bir şekilde oradaki komuta devam ettiyse, yine bu dönemde Silâhlı Kuvvetlerimiz belirlenen başlıklar altında görevini orada özellikle sürdürecektir. Biliyorsunuz, belli hassasiyetlerimiz var. Bizler oradaki süreç içerisinde daha ziyade bir barış gücü olarak, bir lojistik güç olarak gerekli desteği Afganistanlı kardeşlerimize vereceğiz’’ yanıtını verdi. İslamabad / aa

26.10.2009


 

ANKARA’DA EĞİTİME DOMUZ GRİBİ TATİLİ

ANKARA Valisi Kemal Önal, ‘’Domuz gribi virüsünün yayılmasını kontrol altında tutmak’’ amacıyla, Ankara’daki ilk ve orta dereceli okullarda yarından (26.10.2009) itibaren, 7 gün süreyle eğitim ve öğretime ara verildiğini kaydetti.

Vali Önal, yaptığı açıklamada, süreç içerisinde öğrencilerin kurs, dershane ve diğer programlara da katılmamalarının tedbir açısından önemli olacağını vurguladı. Ankara Valisi Kemal Önal, önümüzdeki hafta sonu durumun tekrar değerlendirileceğini ve alınacak kararın kamuoyu ile paylaşılacağını sözlerine ekledi. Ankara / aa

26.10.2009


 

Başörtüsünde de açılım bekliyoruz

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu, başörtüsü yasağını kınayan bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Türkiye, yeni bir açılımı hak etmektedir: başörtüsü açılımı. Bu çok tabiî bir beklentidir. Anlamsız başörtüsü yasağından dolayı, pek çok Müslüman genç kız ve buna bağlı olarak, onların aileleri acı çekmektedir. Bu acı sona ermelidir” denildi.

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu üyeleri 111 haftadır yaptıkları gibi başörtüsü zulmüne karşı Kayalıpark’da 111. basın açıklamalasını yaptı. Platform adına Bayram Vanlı’nın yaptığı açıklamada gündeme dair önemli noktalara da değinildi. Platformun basın açıklamasını okuyan Vanlı, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, demokratik açılımın getirdiği sancılı bir süreci yaşıyor. Açılım, içinde taşıdığı sancılı konuları ülke gündemine yeniden soktu. Bu tabiî bir durum. Her yeni süreç, sancılı olur. Çünkü ezberleri bozmaktadır. Ancak Türkiye, yeni bir açılımı haketmektedir. ‘’Başörtüsü açılımı.’’ Evet. Bu çok tabiî bir beklentidir. Anlamsız başörtüsü yasağından dolayı, pek çok genç kız ve buna bağlı olarak, onların aileleri acı çekmektedir. Başörtülü kadının varlığı, Müslüman Anadolu toplumu içinde, hatırı sayılır bir yekûn tutmaktadır. Başörtülü Müslüman kadın, bu topraklara rengini veren, İslâm dininin müntesiplerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Onların acısı, Müslüman toplumun acısıdır. Öyleyse Müslüman toplumun acısına son verilmeli ve kızlarımızın gözyaşının dinmesi için ne gerekiyorsa yapılmalıdır.”

Geçtiğimiz günlerde bir lise öğrencisinin başörtülü olduğu gerekçesiyle Çanakkale’ye düzenlenen gezi için hareket halinde olan gezi otobüsünden indirilmesi olayına da değinen Vanlı, “Bahsettiğimiz zulüm, kamu kurumlarıyla sınırlı kalmamaktadır. Azgın laikçi zihniyet sosyal hayatın içinde de başörtüsüne ve dinî değerlerin varlığına tahammül edememektedir. Bunun son örneği anaları ve eşleri çarşaflı olan, Çanakkale yiğitlerinin medfun olduğu şehitliğe yapılan ziyaret esnasında başörtülü bir kızın varlığı hazmedilemeyip otobüsten indirilmesi ile yaşanmıştır. Bu olay, ıztırabımızı en açık şekliyle ifade etmektedir” dedi.

Açıklamasının sonunda direnmeye devam çağrısında bulunan Vanlı, “Bu yasağın sonlandırılması için Müslüman toplumun üzerine düşen görev direniştir. Nasıl ki başörtüsü Müslüman kadının bir yükümlülüğüyse, direniş de Müslüman toplumun bir yükümlülüğüdür. Zulmün olmadığı, Allah’ın emirlerinin bir bir uygulandığı, kızlarımızın inançları ve iffetleriyle rahatça yaşadığı bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 112. Haftada, kutlu direnişimizin kalbi Kayalıpark Meydanı’nda, saat 12:30’da buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.” şeklinde konuştu.

Meydanda bir araya gelen platform üyeleri açıklamadan sonra sloganlar atıp, pankart açtılar. Bazı Platform üyelerinin, Gazetemizin birinci sayfa karikatüristi İbrahim Özdabak’ın karikatürlerinden bazılarını pankart haline getirip, eyleme katıldıkları gözlendi. İstanbul / Yeni Asya

26.10.2009


 

101 yeni mahkeme kuruluyor

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), kimi yer hakimlerinin müstemir yetkilerinin belirlenmesine ilişkin kararı yayımlandı. HSYK’nın internet sitesinde yayımlanan karara göre, Türkiye genelinde toplam 101 mahkeme kurulurken, 50 mahkemenin faaliyetleri de donduruldu. Yeni kurulan mahkemeler arasında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 250. maddesinde sayılan suç ve davalara bakmakla görevi Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi de yer alıyor. Türkiye genelinde 35 sulh ceza, 14 sulh hukuk, 29 asliye ceza, 3 asliye hukuk ve birisi özel yetkili olmak üzere 4 ağır ceza, 6 iş, 4 aile, 2’şer ticaret ve icra ile 1 çocuk ve 1 de çocuk ağır ceza mahkemesi kuruldu. HSYK kararları uyarınca, 2 sulh hukuk, 1 sulh ceza, 18 asliye hukuk, 6 asliye ceza, 2 ağır ceza, birisi ağır olmak üzere 11 çocuk, 2 aile, 4 iş, 3 tüketici ve 1 icra mahkemesinin faaliyetleri de donduruldu. Yetkilendirme kararıyla, yaklaşık 2 bin hakimin müstemir yetkileri de belirlendi. Ankara / aa

26.10.2009


 

Meclis, bu hafta bir gün çalışacak

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla kutlamaları TBMM’de kabul edecek. Meclis, bayram tatili sebebiyle bir gün çalışacak. Alınan bilgiye göre, Genel Kurul yarın toplanarak, gündemindeki konuları ele alacak. Meclis, 28 Ekim Çarşamba ve 29 Ekim Perşembe günleri Cumhuriyet Bayramı dolasıyla çalışmayacak. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolasıyla TBMM’de kutlamaları kabul edecek. Kutlamalara Bakanlar Kurulu üyeleri, yüksek yargı organlarının temsilcileri, siyasi parti liderleri, askeri ve mülki erkan ile Ankara’da görevli diplomatik misyon katılacak. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın sunumunu yapacak. 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’na göre, bütçe giderleri 286 milyar 928 milyon lira, bütçe gelirleri 236 milyar 794 milyon lira, vergi gelirleri 193 milyar 324 milyon lira, bütçe açığının da 50 milyar 134 milyon lira olması öngörülüyor. Ankara / aa

26.10.2009


 

Süper silâhlara 300 milyonluk yatırım

SON yıllarda sivil amaçlı üretim faaliyetlerinden kademeli olarak çekilerek Türk Silâhlı Kuvvetlerinin (TSK) ihtiyaç duyduğu askeri mühimmat ve malzeme üretimine yönelen Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Türk Silâhlı Kuvvetleri unsurlarının kullanımı için ihtiyaç duyduğu süper silâh üretimlerine ağırlık verecek. Önümüzdeki dönem için 300 milyon liralık yatırım planlayan MKEK Genel Müdürlüğü Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının gücüne önemli katkı sağlayacak süper silahların üretimini tamamen yerli imkanlarla gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu hedefler ışığında uzun vadeli tedarik programını proje bazında belirleyen MKEK Genel Müdürlüğünce programa alınan silâhlar tamamen yerli imkânlarla gerçekleştirilecek. MKEK Genel Müdürü Ünal Sipahioğlu, Türk Silâhlı Kuvvetleri Komutanlığının mevcut lojistik yapısına önemli güç katacak olan süper silâhların gündemlerinde olduğunu söyledi. 120 mm’lik tank topu mühimmatı da milli imkanlarla tamamen MKEK çalışanları tarafından gerçekleştirilecek. Ankara / aa

26.10.2009


 

AB ,Türkiye ile ağırlık kazanır

Alman Handelsblatt gazetesi, AB’nin Türkiye’siz küçüleceğini dikkati çekerek, “AB, Türkiye ile dünyada ağırlık kazanır” diye yazdı. Haberde, uzun yıllardır sabırlı bir şekilde Avrupa’nın bekleme odasında yer alan Türkiye’nin, son zamanlarda bölgesinde aktif bir siyaset izlemeye başladığı ve komşularıyla yakın ilişkiler içine girdiği hatırlatıldı. Bu şekilde Türkiye’nin, bazı Avrupalıların Türkiye ile ilgili kararsız siyasetlerine bir tepki gösterdiği belirtilen gazetinin haberinde şöyle denildi: “Türkiye’deki Avrupa coşkusunun son zamanlarda azaldığı dikkat çekiyor. Ancak Türkiye’nin yeni dış politikasını Avrupa karşıtı olarak değerlendirmek yanlış olur. Türkiye daha 1963 yılında, o dönemin Avrupa Ekonomik Topluluğu’yla Ortaklık Antlaşması imzalamış ve ülkeye tam üyelik sözü verilmiştir. Türkiye o dönemler, askerî açıdan Avrupa için vazgeçilemez bir öneme sahipti.

Günümüzde ise Türkiye’nin Avrupa’ya entegrasyonu için çok çeşitli sebepler bulunmaktadır. Gelişen ekonomisi, enerji koridoru olması, genç nüfusu ve Orta Doğu’daki konumu ülkenin cazibesini arttırmaktadır. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkanlar, bu konumunu görmezlikten gelmeyi tercih ediyor. Hatta kimileri mantık dışı argümanlar ileri sürmek suretiyle, Türkiye’nin AB’ye üye olması hâlinde, AB’nin büyüyeceğini ve bu duruma karşı çıktıklarını söylüyorlar. Hâlbuki şu anki durum itibarıyla AB küçüktür ve siyasi ve ekonomik anlamda dünyada uzun vadede tutunması mümkün değildir. Türkiye’nin AB’ye üye olması Avrupa’nın dünyada ağırlık kazanmasını sağlayacaktır.”

26.10.2009


 

İktidar frene bastı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, PKK’lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili, ‘’Kendi aralarında bir ihtilaf çıkmış değildir. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır’’ dedi.

Baykal, merkez Döşemealtı ilçesindeki yağlı güreşlerini izlemek üzere geldiği Antalya’da, havalimanında basın mensuplarının PKK’lı bir grup teröristin gelişinin ertelenmesiyle ilgili sorularını cevapladı. ‘’Bu, uzun süreden beri büyük bir iddiayla yürütülmekte olan bir politikanın tıkandığının ortaya çıkmasıdır’’ görüşünü savunan Baykal, gelinen noktada artık iktidarın açılım politikasını daha ileri taşıma imkânını bulamadığını ileri sürdü. Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Burada sorulması gereken soru, ‘Acaba ne olmuştur da, bir sıkıntı ortaya çıkmıştır? Taraflar kendi aralarında uzlaşamamışlar, anlaşamamışlar, bir mutabakat sağlanamamış ya da varılan mutabakat uygulanamamış ondan mı olmuştur?’ Bunun anlaşılması büyük önem taşıyor. Kendi aralarında bir ihtilâf çıkmış değildir. Her iki taraf ne istediğini, ne vereceğini bilmiştir. Tavizlerde bir sıkıntı yoktur. ‘Bu yeterli değil, biz bunu kabul etmiyoruz’ tartışması değildir bu... Anlaşmışlardır. Anlaştıkları programı uygulamaya kalkmışlardır. Daha ilk adımda bunun halk tarafından nasıl bir tepki yarattığını görmüşler, iktidar bunu sürdüremeyeceğini anlamaya başlamış ve frene basmıştır. Şimdi bu bir sürpriz midir? Böyle bir noktaya gelinmiş olması şaşırtıcı mıdır? Kesinlikle değil.’’ Antalya / aa

26.10.2009


 

Ergil: Kürtler azınlık olarak görülmüyor

Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, ‘’Türkiye’de ne yasalar ne de devlet Kürtleri azınlık olarak görüyor’’ dedi. Prof. Dr. Ergil, Iğdır Belediyesince Kültür Sarayı’nda düzenlenen ‘’Iğdır’dan Yeni Dünyaya Birlikte Yaşam’’ konulu sempozyumun ikinci oturumunda, toplumdaki farklılıkların iyi anlaşılması durumunda hiç kimseye ayrımcılık ve ayrıcalık yapılmayacağını söyledi. Siyasette ‘’daha iyi olanın kazandığını’’ belirten Ergil, ‘’Toplumda birlikte yaşamayı sağlayabiliyorsak orada hukuk doğar. Müzakereler, hukuksal temele dayandırılmalıdır’’ diye konuştu. Ergil, katılımcılardan birinin sorusu üzerine, ‘’Türkiye’de ne yasalar ne de devlet Kürtleri azınlık olarak görüyor. Azınlık olsalardı bazı hakları olurdu. Onu da söke söke alırlardı. Devlet Kürtleri, Türkiye’nin bir parçası olarak görüyor’’ dedi. Iğdır / aa

26.10.2009


 

TBMM-AB Karma Komisyonu toplanıyor

TBMM-AB Karma Parlamento Komisyonu 62. toplantısı, 26-27 Ekim tarihlerinde TBMM Tören Salonu’nda yapılacak. TBMM İletişim Daire Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, toplantı 26 Ekim saat 15.00’da eşbaşkanlar Lütfi Elvan ve Helene Flautre’nin konuşmalarıyla başlayacak. Açılışta, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsveç Büyükelçisi Christer Asp, AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Marc Pierini de konuşma yapacak. Toplantının 16.50-18.30 saatleri arasındaki birinci oturumunda ‘’2009 İlerleme Raporu’nu da içeren Türkiye-AB İlişkileri’’ ele alınacak. Komisyonun 27 Ekimdeki ikinci oturumunda ise ‘’Küresel Enerji Politikaları, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Rolü’’ ile ‘’Güney Kafkaslar ve Orta Doğu’daki Son Gelişmeler’’ görüşülecek. Ankara / aa

26.10.2009


 

Hedef demokrasimizin standardını yükseltmek

AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, ‘’demokratik açılım’’ süreciyle ilgili, ‘’Buna milli birlik, sevgi, kardeşlik, barış projesi diyoruz. Hedefimiz, demokrasimizin standardını yükseltmek, özgürlük alanlarını genişletmek’’ dedi. AKP Mersin İl Başkanlığını ziyaretinde partililere seslenen Aksu, ‘’demokratik açılım’’ sürecine değinerek, şunları söyledi: ‘’Buna milli birlik, sevgi, kardeşlik, barış projesi diyoruz. Hedefimiz, demokrasimizin standardını yükseltmek, özgürlük alanlarını genişletmektir. Türkiye’nin çok sorunu var. Ancak ‘demokratik açılım’ süreci bir şemsiye. Kürt sorunu var, terör sorunu var, azınlıklar sorunu var, Alevi vatandaşlarla ilgili sorunlarımız var, komşularımızla ve sınırlarımızla ilgili sorunlarımız var, işsizlikle ilgili sorunlarımız var. Bütün bu sorunların çözümü için ‘demokratik açılım’ veya ‘milli birlik’ projesi sürecini başlattık.’’Bu süreçte siyasal partiler ve katkı verdiği ölçüde her kesimden yararlanmak istediklerini vurgulayan Aksu, ‘’Yani adeta çözüm seferberliği başlattık. Kimin ne deneyimi varsa, kim ne biliyorsa getirip ortaya koysun istedik’’ dedi. Mersin / aa

26.10.2009


 

Termallerimizi değerlendirmeliyiz

Türkİye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, pırlanta değerindeki termallerin hâlâ ham madde halinde olduğunu söyledi. TÜROFED Başkanı Ahmet Barut, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin termal turizm açısından çok zengin olduğunu söyledi. Anadolu’nun her tarafından termaller bulunduğuna işaret eden Barut, ‘’Ancak pırlanta değerindeki termallerimiz hâlâ ham madde. Termallerimizi cilâlayıp sunamıyoruz. Bu pırlanta değerindeki termallerden yeterince yararlanamıyoruz’’ dedi. Avrupa nüfusunun yaşlandığını, bu sebeple de sağlıklarına daha çok dikkat ettiklerini vurgulayan Barut, ‘’Türkiye, termaldeki kapasitesi ile bu kitleyi kendisine çekebilir. Termal turizm, rekabet üstünlüğümüzün olduğu, milyonlarca turisti çekebileceğimiz bir alandır. Özellikle iç Ege için termal turizmi bulunmaz bir fırsat’’ diye konuştu. Termal turizmden faydalananların büyük bölümünün daha sağlıklı yaşamak için termalleri tercih ettiklerine işaret eden Barut, bu sebeple termal tesislerden yararlanmak için gelenlere yönelik aktivitelerin arttırılması, yürüyüş yolları, golf sahaları, alış veriş merkezlerinin düzenlenmesi gerektiğine değindi. Kış aylarında turist sayısının büyük düşüş yaşadığını anlatan Ahmet Barut, şöyle konuştu: ‘’Kış aylarında gelen turist azalınca tesislerin çoğu kapanıyor. Kış aylarındaki turist sayısı, yaz döneminin yüzde 20’sine düşüyor. Kış aylarında daha fazla turist çekmek, işsizliği azaltmak amacıyla farklı yatırımlar yapmak gerekiyor. Kongre, golf, spor ve uluslararası organizasyonlar geliştirilmeli.’’ Antalya / aa

26.10.2009


 

Anne sırtında eğitim

YOZGAT’IN Kavurgalı köyünde, doğuştan iki ayağını da kullanamayan 8 yaşındaki Fatma Yüksel, her gün okulu ile evi arasındaki yaklaşık bir kilometrelik yolu annesinin sırtında katediyor. Çocuğunu her gün sırtında okula götürüp getiren anne Selma Yüksel, yaptığı açıklamada, kızının anne karnında felç geçirmesi sonucu her iki bacağının da sakat olarak dünyaya geldiğini söyledi. Anne Yüksel, ‘’Kızımı önceleri rahatlıkla taşıyabiliyordum. Şimdi büyüdü, okula başladı, her gün sabah okula götürüp getirmek zor oluyor. Okul yoluyla evimiz arasında yokuşlar var, kışın yağışlar başladığında buralardan gelip, gitmek daha da zor olacak’’ dedi. Çocuğunun okuması için her türlü fedakârlığa razı olduğunu anlatan anne Yüksel, ancak soğuk ve yağışlı havalarda çocuğunu okula götürürken hastalanmasından endişe ettiğini söyledi. Anne Yüksel, yetkililerden çocuğuna akülü araba alınması konusunda kendilerine yardımcı olunmasını istedi. 8 yaşındaki Fatma Yüksel ise annesine her gün yük olmaktan kurtulmak istediğini, o sebeple kendisine akülü araba alınmasını beklediğini söyledi. Yozgat / aa

26.10.2009


 

Bodrum’da imece usûlü gazete

Muğla’nIn Bodrum ilçesi Gümüşlük beldesinde köylü, esnaf, balıkçı ve eski gazetecilerden oluşan bir grup ‘’Gümüşlük Postası’’ isimli yerel gazete çıkarıyor. Gümüşlük’te yaşayanlarca 14 sayfa olarak hazırlanan ve ücretsiz dağıtılan gazetede anılara, yerel sorunlara, aile albümlerine, tarih ve doğa konularına yer veriliyor. Röportaj ve haberlerin çoğunun yerel dilde yazıldığı gazetenin masrafları Gümüşlük halkı tarafından karşılanıyor. Yazar ve eski gazeteci Mine Söğüt, yaptığı açıklamada, gazetenin yaz başından bu yana aylık olarak çıktığını söyledi. Gazetenin mutfağında bu işe biraz daha yakın olan, tecrübesi bulunan kişilerin yer aldığını ifade eden Söğüt, şöyle konuştu: ‘’Asıl işin malzemesini sağlayan, yazılarını hazırlayan, konularını seçen, eski fotoğrafları bulanlar buradaki yerli halk. Daha önce hayatlarında hiç gazetecilik yapmamışlar ama başarılı oluyorlar.’’ Gazetenin finans açısından da imece usûlü çıkarıldığını belirten Söğüt, belde halkının elinden gelen yardımda bulunduğunu ifade etti. Bodrum / aa

26.10.2009


 

Polis, uyuşturucuya karşı eğitiyor

Emnİyet Genel Müdürlüğü (EGM), Türkiye genelinde uyuşturucuyla mücadele eğitimleri veriyor. İl Emniyet müdürlükleri tarafından, 2004 yılından beri çoğu öğrenci 970 bin 259 kişiye uyuşturucuların zararları anlatıldı. EGM Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesi Başkanlığı’nın projesi kapsamında öğrencilere yönelik eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri devam ediyor. Her ilde, kısaca ‘İLTEM’ olarak anılan il temas noktaları oluşturuldu. Bu birimlerde narkotik eğitimi almış elemanlar görevlendiriliyor. Narkotik polisleri, bulundukları illerde uyuşturucu ve zararlarına karşı farkındalık arttırıcı eğitim, seminer, konferans ve panel düzenliyor. İLTEM birimleri, bir program dahilinde ilköğretim okulu ve liselerdeki çalışmalarına devam ediyor. Beş yıldır gençlerin uyuşturucudan uzak tutulması için yapılan konferans sayısı bin 707’yi buldu, ayrıca 182 tiyatro ve film gösterimi yapıldı. Ankara / aa

26.10.2009


 

Şanlıurfalı çoban 3. kitabını yazdı

ŞanlIurfa’dan Ankara’ya kitap okuyarak yürüyen, ilkokul mezuniyeti bile olmayan çoban şair Ahmet Aslan, koyun otlatırken bulduğu ilginç taşlardan esinlenerek 3. kitabını yazdı. Ahmet Aslan, yaptığı açıklamada, 10 yıl önce iş bulamadığı için Şanlıurfa’dan yola çıktığını, bir yakınının yaşadığı Konya’nın Cihanbeyli ilçesine geldiğini söyledi. ‘’Burada ne iş yapabilirim’’ diye düşünürken çobanlığın, ailesinin geçimini sağlayacak parayı kazandırabilecek bir iş olduğunu öğrenip, Gölyazı beldesine bağlı bir köyde işe başladığını anlatan Aslan, ‘’2 yıl burada çalıştım, ardından Yenicoba beldesinde çobanlığa devam ettim. Daha sonra da ailemle beraber Cihanbeyli ilçe merkezine yerleştim’’ dedi. Çobanlık yaparken çok boş zamanı olduğunu bunu okuyarak değerlendirmeye başladığını anlatan Aslan, öyküsünü şöyle anlattı: ‘’Ben Şanlıurfa’da ancak ilkokul 3. sınıfa kadar okuyabildim, ilköğretim okulu mezunu bile değilim. Ancak okumak, özellikle de şiir kitapları okumak bende zamanla bir tutkuya dönüştü. Küçük kâğıt parçalarına kendi şiirlerimi yazmaya başlamıştım, bunu kitap hâline getirdim. ‘Bütün kuşları alkışlamaya gidiyorum’ isimli bu şiir kitabım, gazetecilerin yaptığı haberin ardından Türkiye gündeminde ses getirdi. Bu hevesle ‘İdil’ isimli ikinci şiir kitabımı da yazdım, bu da ilgi uyandırdı. Son olarak da ‘Peron Nilüfer’ isimli öykü kitabımı kısa süre önce yazdım.’’ Şanlıurfa / aa

26.10.2009


 

Arıtma tesislerinde enerji üretilecek

Bayburt Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ethem Toklu, yaptığı açıklamada, son yıllarda dünyada enerji ihtiyacının artması, enerji kaynaklarının azalmasının, talebi karşılamak için yeni kaynakların zorunluluğunu ortaya çıkardığını kaydetti. Yıllarca enerji tüketen, çevreyi kirletmemek için zorunlu olan arıtma tesislerinin gelişen teknolojilerin sonucunda önemli bir enerji kaynağı olabileceğini ifade eden Toklu, bunun da çok önemli bir tasarruf sağlayacağını vurguladı. Dünyada yeni olan MFC’nin bakterileri kullanarak biokütleden elektrik üreten bir teknoloji olduğunu anlatan Toklu, bu teknolojinin atık su arıtma tesisleri için tamamen farklı bir yaklaşım imkânı sağladığına değindi. Bu yöntemle bir arıtma prosesinin, elektrik tüketen bir tesis olmak yerine elektrik veya hidrojen üreten tesis haline geleceğini bildiren Toklu, şunları kaydetti: ‘’Türkiye’de henüz kullanılmayan bu teknoloji ile her arıtma tesisi enerji santrallerine dönüşebilir. Atık su arıtma tesislerinin enerji maliyeti çok yüksek olduğundan MFC yöntemi ile üretilen elektrik veya hidrojen, tesiste kullanılarak önemli miktarda tasarruf sağlanabilecek. Bir anlamda evsel atık su yani kanalizasyondaki atıklar enerjinin ham maddesi haline gelecek. Teknolojinin gerçekleştirilebilirlik derecesini incelemek için İzmit’teki Kullar Arıtma Tesisi’nde araştırma yaptık. Bu tesis 92 bin 620 metreküp kapasiteli bir tesistir ve yaklaşık 300 bin kişilik bir nüfusun atık suyunu arıtabilmektedir. Tesisin yıllık işletme maliyeti 4 milyon 400 TL’dir. Yıllık elektrik sarfiyatının maliyeti de 1 milyon 660 bin TL’dir. MFC teknolojisine göre mevcut tesisin yıllık 40.380 mw elektrik enerjisi üretim potansiyeli mevcuttur. Bu enerjinin yıllık 10.100-20.190 mw arası geri kazanılabilecektir. İyimser şartlarda 20.190 mw geri kazanıldığında 9 bin 125 tesisin ihtiyacı için harcanacak 11.065 mw satılarak gelir elde edilecektir. Bu da yıllık 3 milyon 650 bin TL gelir demektir. Mevcut durumda işletme maliyetinden yüzde 83 tasarruf sağlanacaktır. Bu tesiste MFC teknolojisi uygulandığında yıllık 1 milyon 230 bin kilogram hidrojen gazı üretilebilir. Dünya piyasalarında hidrojen gazının kilogram fiyatı yaklaşık 6 dolar kabul edilirse, yılda 7 milyon 380 bin veya 10 milyon 700 bin TL gelir elde edilebilir. İşletme maliyetini çıkardıktan sonra 6 milyon 300 bin TL kâr getirmektedir. Bu sonuçlara göre hidrojen üretmek, elektrik üretmekten 2 misli daha kârlıdır.’’ Yard. Doç. Dr. Toklu, MFC teknolojisinin Kocaeli’ndeki arıtma tesislerine uygulanabilmesi için İzmit Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ile görüştüklerini ve pilot tesis belirleyerek uygulamaya başlanabileceğini de sözlerine ekledi. İzmit / aa

26.10.2009


 

Türkiye pizzayı sevdi

Domİno’s Pizza Türkiye Genel Müdürü Aslan Saranga, Türklerin pizzayı sevdiğini belirterek, bu ilginin satışlarına da yansıdığını söyledi. Saranga, Türkiye’de yaklaşık 20 yıl önce ilk pizza satışı yapılmaya başlandığını belirtti. Alışma sürecini atlatan sektörün büyümeye başladığını anlatan Saranga, ‘’Türkiye’de böyle bir kültür yoktu. Ancak, pizzanın malzemeleri bize çok uzak değil. Türkler pizzaya alışmakta zorlanmadı. Bu ilgiyi rakamlarda da görüyoruz. Biz şu an Türkiye’de ayda 500 bin adet pizza satıyoruz’’ dedi. Adana / aa

26.10.2009


 

NASA’nın yeni kapsülü hazır

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), uzay mekiklerinin yerini alacak kapsülü taşıması planlanan Ares 1-x füzesinin ilk deneme uçuşuna hazır olduğunu bildirdi. Aksilik olmazsa, yeni füze salı günü Cape Canaveral uzay üssünden fırlatılacak. Ares 1-x, 2015’ten sonra “Constellation” adı verilen program çerçevesinde uzay mekiğinin yerini alacak “Orion” adlı uzay kapsülünü uzaya götürecek. “Constellation” programı çerçevesinde Amerikalılar, Ay seyahatlerine yeniden başlamayı, hatta Mars’a insanlı uçuşlar düzenlemeyi tasarlıyor. NASA, boyu yüz metreye yaklaşan yeni füze konusunda üç senedir çalışıyor. Cape Canaveral’deki Kennedy uzay merkezinde uzay mekiklerini fırlatmak için kullanılan 39B fırlatma rampasında 30 sene sonra ilk kez yeni bir füze bulunuyor. 39B’den iki km uzaktaki 39A rampasında ise Atlantis uzay mekiği 16 kasımda fırlatılmayı bekliyor. Pasadena / aa

26.10.2009


 

Alkol, bebeğinize zarar veriyor

Türkİye’de her yıl 7000 bin bebekten birinin dudak ve damak yarıklı dünyaya geldiği belirtilerek, dudak ve damak yarıklarının doğumsal hastalıkların yüzde 25’ini oluşturduğu ve bu yarıkların temel sebepleri arasında alkolün yer aldığı bildirildi. Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlter Uzel, Türkiye’de de her yıl 7000 bin bebekten birinin dudak ve damak yarıklı doğduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Ağız kaslarını kontrol etme güçlüğüne ek olarak konuşmaları da büyük ölçüde bozulan bu çocuklarda, eksik ve düzensiz yapıda dişler görülmekte.’’ Uzel, yarıkların çoğunun çevresel ve genetik faktörlerin birbirini etkilemesi sonucu ortaya çıktığını dile getirerek, ‘’Hamileliğin 2. ve 3. aylarında annenin alkol alması, hatalı beslenmesi, hastalığı tetikliyor. 35 yaşın üstünde doğum yapan kadınlarda, doğumsal malformasyonlu çocuk riski daha fazla görülüyor. Annede diyabet ve epilepsi varsa bu risk daha da artıyor’’ şeklinde konuştu. Adana / aa

26.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.