Kültür-Sanat |
Bilgisayar programlarının da telif hakkı var |
İKİ haftadır köşemizi telif ve kul hakkına ayırıyoruz. Elbette öylesine önemli ki bu, sizden katkılar geldikçe de bu konuyu sürdürmeye kararlıyım. İnşallah bir şeyler daha da netleşir. Değerli okurumuz Hayati Binler, telif hakkının bir başka boyutuna dikkatimizi çekiyor; korsan bilgisayar yazılımına. Dilerseniz önce mesajı okuyalım: “Geçen hafta ve bu haftaki yazınızı okudum. Fazla vaktim olmadığından özet geçeceğim. Görüşlerinize katılıyorum. Yazılarınız bana yıllardır içimi cız ettiren bir husustaki üzüntümü katmerlendirdi: Bu da kopya program kullanmak. Windows, Ofis ve başka bütün programların aslında bir bedeli var. Korsana karşı zaman zaman maliyeciler ticarî yerlere baskınlar düzenliyorlar, 1500-2000 liradan aşağı olmayan cezalar kesiyorlar. Ama bizler evlerimizde rahat rahat (!) bu programları hiç ücret ödemeden kullanıyoruz. Yarın huzur-u mahşerde Cenâb-ı Hakk’tan hakkını isteyenler karşısında müflis olmaktan ben şahsen korkuyorum. Bu hususu fıkıh köşesine bir türlü sormaya cesaretimiz de gelmedi. Neredeyse herkes bu günahı işliyor. Ahirzaman çok şiddetli ve dehşetli. Hak gasbından söz ederken çoğu kişinin bilgisayarında hiç parası ödenmeden telif programlar fütursuzca kullanılıyor. Acaba insanoğlu ettiğini mi buluyor? Acaba, beşer zulmediyor, kader adalet mi ediyor?” Benzer şekilde Muharrem Bey de bu konuya değinmiş. “Evet gerçekten çok önemli ve hassas bir konuya değinmişsiniz, yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Fakat meselenin bir diğer boyutunu da arz etmek istiyorum. Ben bilgisayar sektörü piyasasında çeşitli illerde çalıştım ve çalıştığım, girdiğim, tanıdığım, bildiğim neredeyse hiçbir yerde orjinal bir program kullanılmıyor. Resmî birçok tv kurumu vs. de dahil buna. Bunun gibi bilgisayarın kullanıldığı işyerlerinin çok büyük bir kısmı böyle. Yani demek istediğim sadece korsan CD alan halk değil, on binlerce ticarî kurum da suçlu bu konuda. Onlar ticarî olarak bu işi yapıyorlar ve direkt haram lokma yeme riskiyle karşı karşıyalar. Gerek halk gerek çalışan olarak, Nur Talebesi olan, olmaya çalışan bizlerin bu konuda örnek olması ve çok hassas davranması gerektiğine inanıyorum... Her iki okurumuzda bence çok önemli bir konuya değinmiş. Bu mesajlar bana geçen yıl okuduğum bir gazete haberini hatırlattı: Habere göre, büyük bir bilgisayar yazılım firmasının üst düzey yöneticisini bir vatandaş telefonla arar. Telefondaki vatandaşımız “Bilgisayarında kullandığı programın onlara ait olduğunu bunun da bir kul hakkı olabileceğini, bundan dolayı hakkını helâl edip etmeyeceğini” sorar. Tabi bu yönetici gelen telefona, belki de ilk kez duyduğu kul hakkı kavramına ve vatandaşın hassasiyetine şaşırır. Bundan dolayı ne kadar etkilendiğini de işte bir gazeteciye böylece anlatır. Hayati Bey’e katılıyorum. Ne kadar vicdanımızı susturmaya çalışsak da aslında pek çoğumuzun bilerek veya bilmeyerek yaptığı bu şey kul hakkından başka bir şey olmasa gerek? Hayati Bey, cesaret edip fıkıh köşesine soramıyorum diyor, ama ben bu köşeden sormaya çalışayım: Gazetemizde her gün okurlarımızın dinî sorularına gayet tatminkâr cevaplar veren Süleyman Kösmene Hocam siz ne dersiniz? Bu da bir kul hakkı mıdır acaba? Kul hakkı ise nasıl helâllik alacağız? Vereceğiniz cevap hassasiyet gösteren bir çok okurumuz için önemli. |
22.10.2009 |