Dünya |
BU YASAKLA HEPİMİZ KAYBEDERİZ |
Belçika'da aralarında eski başbakanların da bulunduğu 50'ye yakın entelektüel, yayınladıkları ortak bildiriyle, devlet okullarında uygulamaya konulan başörtüsü yasağına tepki gösterdi. “Saygıya davet” başlıklı manifestoda, “Başörtüsü yasağı uygulamasında kaybeden, sadece taraflar olacak” uyarısında bulunuldu. BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI SİSTEM BASKISI
Türkiye ve Fransa'daki yasakların emsal gösterilmesinin eleştirildiği bildiride, “Başörtüsü takmak için var olduğu iddia edilerek sıkça dile getirilen ve onaylanamayacak olan sosyal baskı artık takmamak için sistem baskısına dönüşmüştür” denilerek, yasak kararının yeniden gözden geçirilmesi çağrısı yapıldı.
Başörtüsüne saygı çağrısı
TOPLUMUN önde gelen siyasetçi, akademisyen, gazeteci ve sivil örgüt temsilcilerinin imza attığı bildiride, Müslümanların muhatap alınmasının kesin şart olduğuna vurgu yapıldı. Gent Üniversitesi’nden Patrick Loobuyck’nin kaleme aldığı ‘Saygıya Davet’ başlıklı manifestoda “Artan endişeler üzerine geçtiğimiz haftalardaki başörtüsü tartışmasını takip ettik. Gelinen noktada toplumun aldığı yaralardan dolayı üzgünüz.” denildi. İslâmiyet’in ülkenin ayrılmaz bir unsuru olduğunun kabul edilmesi çağrısında bulunuldu. Bildiriye imza atanlardan ilk göze çarpan isim eski başbakanlardan ve halen AP Milletvekili Jean-Luc Dehaene oldu. Eski Limburg Valisi Steve Steavart, uzun süre Gent’te belediye başkanlığı yapan Frank Beke, ünlü siyaset bilimci Prof. Carl Devos, yine aynı üniversiteden Prof. Dries Lesage, akademik yılın açılışında yaptığı başörtülü kızlara destek çağrısı ise dikkatleri toplayan Anvers Bölgesi Yüksek Eğitim Kurumları Birliği Başkanı Porf. Walter Nonneman da imzacılar arasında bulunuyor. Zaman gazetesinde yer alan habere göre, aşırılığa karşı mücadele edilirken aşırıların güçlendirildiğine dikkat çekilen bildiride Türkiye ve Fransa’daki yasakların emsal gösterilmesi de eleştirildi. 1831 yılında kabul edilen Belçika anayasası hâlâ dünyanın en liberal metinlerinden biri olarak kabul ediliyor. Din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan 1831 Belçika Anayasası, Türkiye’nin ilk anayasa metni olan 1876 tarihli Kanuni Esasi’nin örnek aldığı anayasalarından oldu. Belçika İslâm’ı 1974’te resmî din olarak kabul etti.
BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI, TOPLU CEZALANDIRMADIR
YasaklarIn kuraldan ziyade istisna olması gerektiğini vurgulayan bildiride şöyle denildi: “İçinde bulunduğumuz durum ise; haksız bir şekilde toplu cezalandırmaktır. Sıkça dile getirilen ve onaylanamayacak olan başörtüsü takmak için var olduğu iddia edilen sosyal baskı artık takmamak için sistem baskısına dönüşmüştür. Biz Flaman Devlet Okulları ve Anvers’teki Okullar Birliği’ni aldıkları kararları yeniden gözden geçirmeye dâvet ediyor, sürecin yeniden öğrenci, veli ve sivil toplum örgüt temsilcileriyle masaya yatırılması çağrısında bulunuyoruz.” ‘Müzakereler birbirimizle yapılmalı, birbirimiz hakkında değil.’’ denilen açıklamada ‘’İnsan hakları, demokratik hukuk devleti, kadın erkek eşitliği ve fikir özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin yanında İslâm’ın da toplumsal hayatımızda yerinin iyi tesbit edilmesi gerekiyor. İslâmiyet öyle ya da böyle toplumumuzun bir parçası olarak kalacak. Göç ve çok kültürlülüğün zorlu bir süreç olduğunun farkındayız. Fakat bununla birlikte köprüler oluşturmalıyız. Müslümanlar arasındaki ‘birlikte hayat’ı destekleyen her düşünceye sahip çıkılması gerektiğine inanıyoruz. Bütün inananları haksız bir şekilde karalama yerine muhataplarımızı özenle seçmeliyiz. İslâm içindeki radikalleşme dahil birçok konu masaya yatırılabilmeli.’’ denildi. Bildiri şu tavsiye ile neticeleniyor: ‘’Belçika’daki başörtüsü yasağı uygulamasında sadece kaybeden taraflar olacak. İnsanların devlete ve birlikte yaşamaya dair inançları sarsıldı. Bunun asla tekrar yaşanmaması gerekiyor. Siyasîlerden güçlü bir şekilde Müslümanların bu toplumun bir parçası oldukları ve öyle de kalacaklarına dair sinyal vermelerini bekliyoruz. Çoğulcu bir yapıya sahip toplumumuzda ve globalleşen bir dünyada en faydalı yolun bu olduğuna inanıyoruz.’’ |
30.09.2009 |