Haberler |
ÇOK GİZLİ RAPOR |
Dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün doğu il ve ilçelerini dolaştıktan sonra hazırladığı “çok gizli” raporda, “Erzincan Kürt merkezi olursa Kürdistan'ın kurulmasından korkarım” denilirken, “Van ve Erzincan'da acele olarak, Muş ovasında tedricen ve Elazığ ovasında kuvvetli Türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız” ifadesine yer veriliyor ve Kürtleri Türkleştirmenin etkili bir yolu olarak, Türklerle Kürtlerin aynı okullarda okutulması isteniyor. DERSİM’E ASKERî İDARE
Diyarbakır hakkında “kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz olgunluktadır” ifadesi kullanılan raporda, “Dersim vilâyetinin teşkili ile askerî bir idare kurulması ve Dersim ıslahının programa bağlanması lâzımdır” deniliyor. Erzurum'un içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezi haline getirilmesi istenen raporda, boşaltılan Ermeni köylerine Kürtlerin yerleştirilmesinin engellenmesi gerektiği belirtiliyor.
HÜKÜMETİN Kürt sorununa çözüm amacıyla başlattığı ‘demokratik açılım’ kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Türkiye’de sorunun çözümü için birçok kuruluş onlarca rapor hazırladı. Fakat raflarda kalan raporlar hayata geçirilemedi. Turgut Özal’ın çözmek için yaptığı girişimler sonuçsuz kaldı. Şimdi AKP hükümeti sorunu çözmek için çalışıyor. 2005 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır gezisinde söylediği “Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur.” açıklaması önemli çıkış noktası oldu. Sorunun çözümü için 3 yıldır yapılan çalışma ‘açılıma’ dönüştü. Fakat raporların hazırlandığı dönemlerde yaşanan tartışmalar yeniden başladı. Yıllarca görmezlikten gelinen veya ‘güvenlik meselesi’ olarak bakılan Kürt sorunu, yine ülke gündeminde. Türkiye’de şimdiye kadar çeşitli kuruluşlar tarafından sorunun çözümüne yönelik atılacak adımları içeren 21 rapor hazırlandı. Umumi Müfettiş Abidin Özmen de 1936’da yine gizli ‘Kürt Raporu’ hazırlamış. Terör örgütü PKK’nın 1984 yılından itibaren silâhlı mücadeleye başlamasıyla birlikte raporlar birbirini izledi. 1990-2002 yılları arasında SHP 2, CHP 4, TÜSİAD 2, TOBB 2, TOSAV, ANAP, Adnan Kahveci, İşadamı Sakıp Sabancı, Türk-İş, Hak-İş, İstanbul Sanayi Odası, İstanbul Ticaret Odası, İktisadi Kalkınma Vakfı birer rapor hazırladı. Raporlarda, OHAL ve Koruculuk sisteminin kaldırılmasından, Kürtçe radyo ve tv’ye, anadilde eğitimden Kürt kimlik ve kültürünün teslim edilmesine, siyasî genel aftan Bask modeline kadar pek çok öneriye yer veriliyor. Rapor hazırlayanlar kimi zaman bölücülük ve vatan hainliğiyle suçlandı. SHP’nin 1990 yılında hazırladığı rapor ise DGM’lik oldu. 1990 ve 1993 yıllarında SHP, 1993, 1998, 2000 ve 2002 yıllarında da CHP, toplam 7 kez rapor hazırlayarak kamuoyunun dikkatini bu soruna çekmeye çalıştı. Kürt sorununun çözümüne yönelik çalışma yürüten başta Cumhurbaşkanı Turgut Özal olmak üzere Sakıp Sabancı, Andan Kahveci gibi isimler hayata gözlerini yumdu.
RAPORLARDA ÖNE ÇIKAN İSTEKLER Hazırlanan Kürt raporlarında birçok talebin ortak olması dikkat çekiyor. Geçmişten günümüze kamuoyuna yansıyan raporlardan öne çıkan talepler şöyle: “Anadil yasağı ilkel bir politika, kaldırılmalı, tek parti döneminde bile uygulanmadı. Anadil öğrenimi güvence altına alınacak. Resmi dil Türkçe. Koruculuk sistemi kaldırılmalı, bölge kalkınma planı hazırlanmalı, bölgedeki toprak dağılım adaletsizilği giderilmeli, değişik kültür ve diller için araştırma birimleri ve enstitüler kurulmalı, terör ve demokrasi sorunlarına çözüm getirilmemiş olması Türkiye’yi krize taşıdı, Kürt sorunu etnik duyarlılıklara demokratik çözüm ile çözülür, devletin ırkı olmaz’ anlayışı temelinde tüm yurttaşlar ‘TC yurttaşlığı’ üst kimliğinde buluşmalı, Köye Dönüş Projesi başlatılmalı, anti terör eğitimi görmüş polis ve jandarma sayısı en az PKK’nin iki katına çıkarılmalı, PKK için özel tip cezaevleri inşa edilmeli, terörle mücadelede halka zarar verilmemeli, teröre destek veren ülkelere caydırıcı önlemler alınmalı, Kürt kökenli vatandaşların kendilerini doğrudan ifade edecekleri düzenlemelere gidilmeli, bölge halkının Türkiye’nin bölünmesi yönünde bir arzusu yok, insan hakları iyileştirilsin, AB reformları hızlandırılsın, işkenceyi önlemek için yasal iyileştirmeler yapılsın, seçim sistemi yenilenmeli; siyasi partilerin seçim ittifakına olanak verilmeli, baraj makul bir seviyeye indirilmeli, Ulusal Program’da kültürel hakların iki önemli konusu olan anadilde eğitim ve televizyon-radyo yayını konusunda açıklık yok.” Ankara / cihan
"Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur"
İLK raporu İsmet İnönü hazırladı. 1935 yılında Atatürk’ün emriyle Doğu ve Güneydoğu illerini, ilçelerini adım adım dolaşan dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün hazırladığı ‘çok gizli’ rapor, Türkiye’nin bugün tartıştığı tüm konuların 74 yıl önceki sorunlarla aynı olduğu anlaşılıyor. “Ağrı’da Kürtlerin medenileşip, sükûnet bulmaları bile kardır.” denilen raporda, Karaköse’nin hükümete bağlı bir Kürt şehri olduğu belirtilirken, Erzincan’ın Kürt merkezi olması halinde Kürdistan’ın kurulmasından korkulacağı ifade ediliyor. Rapor, “Diyarbakır, kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır. Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar. Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.” diye devam ediyor. |
25.08.2009 |
Yücel Çakmaklı toprağa veriliyor |
Minyeli Abdullah, Küçük Ağa, Kurtuluş film ve dizilerinin unutulmaz yönetmeni Yücel Çakmaklı Fatih Camiinde kılınacak öğle namazının ardından toprağa verilecek. TEDAVİ gördüğü İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde vefat eden Türk sinemasında “Millî Sinema” akımının kurucusu yönetmen Yücel Çakmaklı 50 yıllık san'at hayatında birçok ilklere imza attı. Afyonkarahisar’da 1937 yılında doğan Çakmaklı, 7 yaşındayken babasını kaybetti. Yetimhaneye verilen Çakmaklı, 15 yaşına kadar kaldığı yetiştirme yurdunda ilk ve orta öğrenimini tamamladı. Lise öğrenimini sürdürürken tatillerini imamlık yapan dedesinin yanında geçirdi. Yücel Çakmaklı, değişik gazete ve dergilere verdiği röportajlarda o günlerini şöyle anlatır: ‘’Dedem o zaman 75-80 yaşlarındaydı. Ona yardım etmek için müezzinlik yapardım. Ramazanlarda, dedemin ikindi namazından sonra akşama kadar vaaz programı vardı. Orada dedem kıssalar anlatırdı. Ondan çok etkilendim. Mesnevî’den dinî kıssaları halk hikâyesi anlatma geleneğine benzer bir üslûp kullanırdı. Kıssadan hisse verirdi. Dedemden aldığım etkiyi en iyi ‘Kuruluş’ dizisinde yansıttım. Hikâyenin anlatımını vesile ederek mesaj vermeyi ondan öğrendim. Eserlerimdeki millî muhtevayı da büyük ölçüde dedemden aldım.’’ Yurttaki boş zamanlarında kitap okuyan ve sinemaya giden Yücel Çakmaklı, bir süre sonra Şan Sineması’nda bilet satıcılığı ve yer göstericiliği yaparak harçlığını çıkarmaya başladı. İzlediği filmlerle beyaz perdenin büyüsüne kapılan Çakmaklı, 1955’de İstanbul’un yolunu tutarak İktisat Fakültesi’ne kayıt yaptırdı; Fatih Camii’nin bahçesindeki yüksek öğrenim öğrencilerinin kurduğu derneğin fakir ve yetimlere barınma imkânı sağladığı bir binada yaşamaya başladı.
KÜLTÜR TAŞIYICISI OLAN FİLMLER İstanbul’da da sinema salonlarında bilet satmayı sürdüren Çakmaklı, daha önce de izlediği filmleri yeniden görme fırsatı buldu ve bu yıllar sonra meslekî kariyerinin gelişmesinde önemli yer tuttu. Sinemaya olan tutkusuyla Gazetecilik Enstitüsü’ne de kayıt yaptıran Çakmaklı, o günden sonra kültür san'at dergilerindeki sinema yazılarını takip etti. İzlediği filmleri artık farklı bir gözle seyretmeye başlayan Çakmaklı, özellikle Avrupa’dan gelen filmlerin aslında bir kültür taşıyıcısı ve propaganda aracı görevi üstlendiğini fark etti. Gazetecilik Enstitüsü’nü 1959 yılında bitirdikten sonra askere giden Çakmaklı, 1,5 yıl sonra İstanbul’a döndü, sinema üzerine kaleme aldığı çeşitli yazıları gazete ve dergilere göndermeye başladı. Bu sırada Yeni İstanbul Gazetesi’nde iş bulan Yücel Çakmaklı, gazetenin kültür san'at sayfasını yapan Tarık Buğra’nın yanında, Türk sinemasının ünlü isimleriyle tanışma fırsatı buldu.
SENARYOSU, ANLAYIŞINA TERS OLAN FİLM YÖNETMEDİ Gazetede sinema üzerine yazılar yazan Yücel Çakmaklı, film setlerine giderek röportajlar yapmaya başladı. Bir süre sonra röportaj yaptığı yönetmenlerin yanında çalışmaya başlayan Çakmaklı, Erman Film Stüdyoları’nda işe girerek, Osman Seden, Orhan Aksoy gibi yönetmenlerin yardımcılığını üstlendi ve sinema tekniğini öğrendi. Bu dönem yaklaşık 50 kadar filmde yardımcı yönetmenlik yapan Çakmaklı, aldığı yönetmenlik tekliflerini de ‘’senaryoların kendi sinema anlayışına ters geldiği’’ gerekçesiyle reddetti. Bunun üzerine, çalıştığı film şirketinden, ‘’kendi şirketini kurması durumunda dağıtım konusunda yardımcı olunacağı’’ konusunda söz verildi. Çakmaklı, 1968’de Elif Film’i kurarak, ‘’Kâbe Yolları’’ isimli yarı dramatik belgesele yönetmen olarak imza attı. Gördüğü ilgiden cesaret alan Yücel Çakmaklı, Şule Yüksel Şenler’in ‘’Huzur Sokağı’’ ve Hekimoğlu İsmail’in ‘’Minyeli Abdullah’’ını sinemaya uyarlamaya karar verdi. Çakmaklı, 1970’de ‘’Huzur Sokağı’’nı; başrollerini Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın paylaştığı ‘’Birleşen Yollar’’ ismiyle filmleştirdi. Çakmaklı, daha sonra Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Ediz Hun ve Orhan Gencebay gibi Yeşilçam yıldızlarına rol verdiği Çile (1972), Oğlum Osman (1973), Diriliş (1974), Kızım Ayşe (1974), Memleketim (1974) gibi filmleri yaptı.
TRT’DE YÜCEL ÇAKMAKLI FİLMLERİ TRT Genel Müdürlüğüne getirilen Nevzat Yalçıntaş, Yücel Çakmaklı’ya yönetmen ve genel müdür danışmanı olarak TRT’de çalışması teklifinde bulundu. Bunun üzerine Ankara’ya taşınan Çakmaklı, kısa hikâyelerden oluşan televizyon filmleri yaptı. Bu filmlerden, Rasim Özdenören’in eseri ‘’Çok Sesli Bir Ölüm’’, 1978 yılında Prag’da televizyon filmleri arasında ödül alan ilk yapım oldu. Yaklaşık 15 yıl TRT’de birçok filme imza atan Çakmaklı’nın, bu dönemde televizyona uyarladığı Tarık Buğra’nın ‘’Küçük Ağa’’ ve ‘’Osmancık’’ dizileri beğeni topladı. Necip Fazıl Kısakürek’in ‘’Bir Adam Yaratmak’’ ve Turan Oflazoğlu’nun ‘’4. Murad’’ eserlerini de TRT ekranlarına taşıyan Çakmaklı, Hacı Arif Bey’in hayat hikâyesi ve bir Rumeli türküsünden yola çıkılarak çekilen ‘’Aliş’le Zeynep’’ filmiyle müzik odaklı dramalara imza attı. Bir dönem TRT Genel Müdür Yardımcılığı görevinde de bulunan Çakmaklı, Mesut Uçakan’ın yönettiği ‘’Kavanozdaki Adam’’ ve Salih Diriklik’in ‘’9. Hariciye Koğuşu’’ filmlerine öncülük etti, İsmail Güneş ve Osman Sınav’ın ilk yönetmenlik çalışmalarına kapı açtı. TRT’de Tuncay Toskay’ın genel müdürlüğü döneminde de başarılı çalışmalar yürüten Çakmaklı, Ahmet Bayazıt ve Şenol Demiröz ile önemli projelerini hayata geçirdi.
‘’MİNYELİ ABDULLAH’’ VE SEYİRCİ REKORU TRT’den 1988 yılında ayrılarak sinemaya dönen Yücel Çakmaklı, yıllar önce ‘’Huzur Sokağı’’yla birlikte çekmeyi düşündüğü, Hekimoğlu İsmail’in kaleme aldığı ‘’Minyeli Abdullah’’ romanı için hazırlıklara başladı. 1990’da Feza Film tarafından çekilen ‘’Minyeli Abdullah’’, Mısır’ın Minye şehrinde büyüyen Abdullah’ın dinî inancı için verdiği mücadeleyi ve başından geçenleri anlatıyordu. Film sansüre takıldı, ancak girişine eklenen ‘’Bu romandaki olaylar Mısır’da geçmektedir ve Türkiye’yle ilgisi yoktur’’ yazısıyla gösterimine izin verildi. Berhan Şimşek ve Perihan Savaş’ın başrollerini paylaştığı filmi 500 bin seyirciyi izledi. Çakmaklı, ‘’Minyeli Abdullah’’ ile o tarihe dek gerçekleşmiş olan seyirci rekorunu kırdı. Çakmaklı, bunun üzerine, ‘’Minyeli Abdullah 2’’ ve Tarık Buğra’nın senaryosunu yazdığı ‘’Sahibini Arayan Madalya’’ filmlerini çektikten sonra, özel bir televizyon kanalı için dinî muhtevalı yaklaşık 30 film imza attı. Çakmaklı, son olarak 2005 yılında Peyami Safa’nın ‘’Cumbadan Rumbaya’’ isimli romanını 5 bölüm olarak televizyona uyardı. Bu, Çakmaklı’nın yönetmen olarak yaptığı en son çalışma oldu. TBMM tarafından 10 Temmuz 2008 tarihinde Devlet Üstün Hizmet Madalyası’na lâyık görülen Çakmaklı’ya, 19 Ekim 2008’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sinemadaki 50 yıllık hizmetleri dolayısıyla ‘’Emek Ödülü’’ verildi. Yücel Çakmaklı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Sofrası’ndaki sohbet toplantısına yönetmen Sinan Çetin ve Erden Kıral, yapımcı Türker İnanoğlu, senarist Gani Müjde ile oyuncular Şener Şen, Lale Mansur ve Zuhal Olcay ile katılmıştı. Çakmaklı, bu yemek sayesinde 1970’lerde İstanbul’da Millî Türk Talebe Birliği ‘’Sinema Kulübü’’nde tanıştığı Abdullah Gül ile son kez bir araya gelmişti. |
25.08.2009 |
ATİNA’DAKİ YANGIN KUNDAKÇI İŞİ |
Yunan basını, Atina’nın kuzeydoğusundaki Marathonas bölgesinde çalılık alanda geçen Cuma gecesi başlayan ve halen devam eden yangının kundakçılar tarafından çıkarıldığı, hükümetin ise müdahalede geç kaldığı yorumunu yaptı. 5’te ÇEVRE ve Orman Bakanlığı, 170 hektarı Kocaeli’nde olmak üzere 17 ilde çıkan orman yangınlarında toplam 503 hektar alanın zarar gördüğünü bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, dün yurdun çeşitli yerlerinde 17 yangın meydana geldiği hatırlatılarak, bunlardan 7’sinin aynı anda çıktığına dikkat çekildi. Karadan ve havadan müdahale edilen yangınların, gece saat 01.00 itibarıyla kontrol altına alındığı kaydedilen açıklamada, sadece Kocaeli’nde çıkan orman yangınını söndürme çalışmalarına 200 memur, 50 mühendis, 250 orman işçisinin katıldığı, yangında 170 hektar alanın zarar gördüğü belirtildi. Açıklamada, 17 ilde toplam 503 hektar orman alanının çıkan yangınlarda zarar gördüğü, yangınlara zamanında müdahale edildiği, yerleşim alanlarının zarar görmediği ve can kaybı yaşanmadığı vurgulandı. Açıklamada görüşlerine yer verilen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu da, ‘’Akdeniz havzası orman yangınları açısından çok hassas bir dönemi yaşamaktadır. Türkiye özellikle orman yangınlarına erken müdahale konusunda geliştirdiği teknolojik alt yapı neticesinde müdahale süresini 1 saatten 15 dakikaya indirmiştir. Ormanlar sadece ülkenin değil bütün dünyanına akciğerleridir. Şu an kullandığımız Yangın Erken Uyarı ve Müdahale Sistemiyle, komşu ülkelerimiz dahil bütün ülkelere hizmet sunmaya hazırız’’ dedi. Yurt genelinde son üç günde çıkan yangınlarda, ilk belirlemelere göre, 503 hektardan fazla ormanlık alan zarar gördü. Yalova’nın Armutlu ilçesinin Hayriye köyü yakınlarındaki otluk alanda önceki gün öğle saatlerinde henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın, kısa sürede kızılçam ormanına sıçradı. Söndürme çalışmalarında 3 helikopter ve 17 arazözün kullanıldığı, çevre belediyelerin itfaiye ekiplerinin de müdahale ettiği yangında, 40 haneli bir tatil sitesi kısmen zarar gördü. Bu sabah saatlerinde kontrol altına alına yangında, söndürme ve soğutma çalışmaları devam ediyor. Yangın yaklaşık 200 hektarlık ormanlık alanda etkili oldu. İzmit’te merkeze bağlı Akpınar köyü yakınlarındaki ormanlık alanda önceki gün henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Akpınar köyündeki evlere yaklaşık 200 metre uzaklıkta etkili olan yangın, rüzgarın ters yönde esmesine rağmen evlere doğru ilerledi. Yangına İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri müdahale etti. Çalışmalarda yangın söndürme helikopteri de kullanıldı. Kocaeli Valisi Gökhan Sözer, yapılan müdahaleyle yangının kontrol altında tutulduğunu bildirdi. Yangında 100 hektardan fazla alan tahrip oldu. Bursa’nın Büyükorhan ile Balıkesir’in Dursunbey ilçesi sınırındaki Akçasaz köyü yakınlarındaki ağaçlandırma sahasında dün henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangın, rüzgarın etkisiyle büyüdü. Yangının yerleşim yerlerinde tehlike arz etmesi nedeniyle Dursunbey ilçesine bağlı Kuzköy ve Tezlik köyleri tedbir amacıyla boşaltıldı. Jandarma ekipleri, Dursunbey_Harmancık yolundaki ulaşımı da durdurdu. Yoğun çabaların ardından kontrol altına alınan yangında, yaklaşık 13 hektar orman alanı zarar gördü. Yetkililer, bölgede demiryolu hattı bulunduğunu, yangının, trenden sıçrayan kıvılcımların ağaçlık alana sıçraması sonucu çıktığını tahmin ettiklerini bildirdi. Antalya’nın Serik, Gazipaşa ve Alanya ilçelerinde çıkan üç ayrı yangında 25 hektar ormanlık alan zarar gördü. Serik ilçesinin Gebiz beldesi yakınlarındaki Kırbaş köyü civarındaki ormanlık alanda çıkan yangına, 4 yangın söndürme uçağı, 6 helikopter, 20 arazöz ve 5 dozer kullanılarak müdahale edildi. Yerleşim yerlerine kadar yaklaşan yangın kontrol altına alınırken, yaklaşık 20 hektarlık alanın zarar gördüğü belirtildi. Alanya ilçesinin Dimçayı mevkisi Bıçakçı köyü yakınlarındaki ormanlık alanda, henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Kontrol altına alınarak söndürülen yangında, 4 hektar çamlık alanın zarar gördüğü bildirildi. Gazipaşa ilçesine bağlı Aydıncık köyü yakınlarındaki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle başlayan yangın, şiddetli rüzgar nedeniyle genişledi. Yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Yangında yaklaşık 1 hektar kızılçam orman alanı ile 200 dekar tarım alanının tahrip olduğu öğrenildi. Denizli’nin Başkarcı beldesi Ornaz Vadisi’ndeki ormanlık alanda önceki gün çıkan yangına, 3 helikopter, 2 uçak, 15 arazözle müdahale edildi. Denizli ve çevre belediyelere ait itfaiye ekipleri de söndürme çalışmalarında görev aldı. 20 hektar orman alanına zarar veren yangın, Başkarcı Dağı’ndaki ormanlık alana sıçramadan söndürüldü. Yangın sonrası soruşturma başlatan jandarma yetkililerinin, durumlarından şüphelenilen bir kişi ve oğlunu gözaltına aldığı öğrenildi. Manisa Yuntadağ Avdal köyü yakınlarındaki Çakmak Tepe mevkisinde, kızılçam ağaçlarının bulunduğu ormanlık alanda yangın çıktı. Yangına İzmir, Balıkesir, Kütahya, Muğla ve Manisa’dan getirilen 51 arazöz ve 6 dozerle müdahale edildi. Söndürme çalışmalarında 10 yer ekibi, 29 teknik eleman görev yaptı ve yaklaşık 200 köylü vatandaş yangını söndürme çalışmalarına yardım etti. Söndürülen yangının 5 hektar ormanlık alana zarar verdiği bildirildi. Soma ilçesinde ise Turgutalp beldesi Mezarlık üstü mevkisindeki otluk alanda başlayan daha sonra ormanlık alana ilerleyen yangında, 3 hektarlık kızıl çam ormanı zarar gördü. Hatay’ın İskenderun ilçesinin Madenli köyü Derekuyu mevkisinde önceki gün henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangını söndürme çalışmalarında 3 helikopter kullanıldı. Yangına Antakya, Osmaniye, Dörtyol ile İskenderun Orman İşletme müdürlüğü ekipleri müdahale etti. Yangın, yoğun çabalar sonucu kontrol altına alındı. Yangının yaklaşık 1 hektar ormanlık alana zarar verdiği bildirildi. Ankara/aa
Komşu, cayır cayır yanıyor YUNANİSTAN'IN başkenti Atina yakınlarında başlayan ve bir türlü kontrol altına alınamayan orman ve çalı yangını nedeniyle binlerce kişinin bölgeyi terk ettiği bildirildi. Atina’nın kuzey eteklerinde binlerce yerleşimcinin yangının söndürülememesi nedeniyle dün evlerini terk ettiği, araçlarıyla ya da yürüyerek yangın bölgesinden kaçtığı belirtiliyor. Bazı evlerin zarar gördüğü yangında alevlerin 50 kilometrelik bir alana yayıldığı kaydedilirken, yetkililer, yer yer 10 metreye yükselen alevlerin başkentin kuzeyindeki yerleşim yerlerini tehdit ettiğini söyledi. İtfaiye sözcüsü Yannis Kappakis, halen birkaç yerde tehlikeli noktanın olduğunu, ancak yangının yayılma olasılığının devam ettiğini ifade etti. Yetkililer, yangında birkaç evin tahrip olduğunu, ancak şimdiye kadar ölü ya da yaralı olduğuna ilişkin bilgi olmadığını söyledi. Marathon’un Nea Makri bölgesindeki yetkililer, uzunluğu 4 kilometreye ulaşan yangının bazı evlere doğru ilerlediğini, bir Ortodoks manastırında bulunan ondan fazla rahibenin binayı terk ettiğini kaydetti. Nea Makri Belediye Başkanı Yordanis Louizos, durumun trajik olduğunu belirterek, yapacak bir şeyleri olmadığını, yangın söndürme uçaklarını beklediklerini ifade etti. Bu arada yetkililer, günün ilk ışıklarıyla 17 yangın söndürme uçağı ve helikopterinin çalışmalara yeniden başladığını, 2000’den fazla itfaiyeci, asker ve gönüllünün söndürme faaliyetlerine yerden destek verdiğini kaydetti. Yunan basını, Atina’nın kuzeydoğusundaki Marathonas bölgesindeki çalılık alanda cuma gecesi başlayan ve halen devam eden yangının kundakçılar tarafından çıkarıldığını, hükümetin ise müdahalede geç kaldığı yorumunu yaptı. Atina çevresindeki son yeşil alanların 3 gündür devam eden yangınla yok olduğunu yazan gazeteler, 160 bin dönüm orman, çalı ve tarım arazisinin yok olduğunu, bunun yanı sıra tarım ve hayvancılık işletmeleri, konut ve işyerlerinin büyük zarar gördüğünü kaydetti. Atina/aa |
25.08.2009 |
Önce sistem, sonra zihniyet değişecek |
GEÇMİŞTE Kürt raporları hazırlayan ünlü Siyaset Bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, devletin başlattığı demokratik açılımın, iddia edilenin aksine bölünmeyi değil, terörü bitirip ülkede birlik ve beraberliği pekiştireceğini söyledi. Açılıma karşı çıkanların asıl niyetlerinin farklı olduğunu ifade eden Ergil, “Büyük bir değişimin arifesindeyiz. Değişimler her zaman birilerini korkutur. Demokratik açılıma karşı çıkanlar, değişim sonrasında ayrıcalıklı yerlerinin olmayacağını düşündükleri için karşı çıkıyorlar. Bütün sıkıntı da burada” dedi. Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, ilki 1995 yılında olmak üzere bugüne kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne 3 adet Kürt raporu hazırladı. Yayımlandığında büyük gürültüler koparan raporlar Kürt kimliğinin tanınmasından, anadilde eğitim ve yayın hakkına, idari yapıdaki bazı reformlara kadar bir dizi öneri getiriyor. Prof. Ergil, konuyu gündeme getirdiğinde hainlikle suçlandığını söyledi. Bu suçlamaların benzerinin bugün de yapıldığını hatırlatan Ergil, “Şiddet yöntemi ile ülke bölünme noktasına geldi. Demokrasi rafa kalktı. Bugüne kadar bireysel haklar ve anayasal vatandaşlık konusunda direnen kesimler şimdi ‘bunları verelim’ deme noktasına geldi. Bu sevindirici bir gelişme” şeklinde konuştu. Prof. Ergil, devletin bölüneceği tezlerine katılmadığını söyledi. “Önce sistemin yapısı değişecek daha sonra zihniyet değişikliği olacak.” diyen Ergil, “Okulları ile yasaları ile her şeyi ile sivilleşmiş ve yerelleşmiş bir yapı olacak. Bu, ülkenin bölüneceği anlamına gelmez. Birlik sağlanacak” dedi. Açılımla siyasetin alanının da gelişeceğini söyleyen Ergil, bunun, beraberinde köklü reformları da getireceğini belirtti. Ankara / cihan |
25.08.2009 |
Türkiye florası yazılacak |
Zengİn bitki örtüsüne sahip Türkiye Florasının (bitki örtüsü) bilimsel nitelikte yazılması amacıyla Flora Araştırmaları Derneğince başlatılan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde Türk bitki sistematikçileri tarafından gerçekleştirilecek ‘’Resimli Türkiye Florası Projesi’’nin, Hacettepe Üniversitesi tarafından Devlet Planlama Teşkilâtı’na (DPT) sunulduğu bildirildi. Türkiye’deki bitki örtüsü ile ilgili geniş kapsamlı ve Türkçe eser bulunmaması dolayısıyla Flora Araştırmaları Derneğin çatısı altında, Türk botanikçileri tarafından gerçekleştirilecek ‘’Resimli Türkiye Florası Projesi’’ hazırlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla Mayıs ayında kamuoyuna tanıtılan ve ilk cildinin 2010 yılı sonunda yayımlanması öngörülen projenin, her yıl birkaç cilt olmak üzere 20’nci cildi, Cumhuriyetin 100’üncü yılı olan 2023’de yayınlanarak tamamlanması planlanıyor. Yaklaşık 15 yıllık çalışma sonucu ortaya çıkarılacak eser, bugüne kadar biri 19. diğeri de 20. yüzyılın ikinci yarısında yabancı bilim insanlarının Latince ve İngilizce yazdığı eserlerden daha kapsamlı ve güncel olacak, ayrıca Türkiye Florası hakkında temel Türkçe kaynak olarak kullanılacak. Türkiye’nin siyasî sınırları içindeki bitki örtüsünü kapsayan ‘’İlk Türkçe Temel Eser’’ niteliği taşıyacak Türkiye Florası, aynı zamanda Türkiye’nin bitki örtüsünü kapsayan ilk eser olacak. Türkiye Florası’nın yazılmasıyla Türkiye’de yetişen bitkilerin, tanıtılması, korunması ve sürdürülebilir kalkınmada bilgece kullanılmasının sağlanması amaçlanıyor. Resimli olarak hazırlanacak eser, ayrıca İngilizce olarak da yazılacak. Türkiye’deki endemik bitki sayısının 3 bin 500 civarında olduğu belirtiliyor. Mersin / aa |
25.08.2009 |
Web kameranızdan sizi izliyorlar |
Siber korsanların, kullanıcıları, web kameralarından gizlice izleyebildikleri belirlendi. Bilişim sektöründe faaliyet gösteren ve internet ortamındaki bot, virüs ve saldırı aktivitelerini izleyen gönüllüler grubu Shadow Server’dan yapılan açıklamaya göre, ‘’Web kameraları, ancak bağlı oldukları bilgisayarlar kadar güvenli.’’ Bütün dünyada 15 milyondan fazla bilgisayarda, kullanıcıdan habersiz çalışan bot türü yazılımlar bulunuyor. Bu yazılımlar, siber korsanlara kişinin bilgisayarını istedikleri gibi kullanma, hatta kendi web kameralarından izleme imkanı da tanıyor. Ankara / aa |
25.08.2009 |
Bir haftada, 9 bin kovan arı öldü |
AydIn’In Kuşadası ilçesinde bir hafta içerisinde 9 bin kovan arı öldü. Arıların ölüm sebepleri henüz bilinmiyor. Arıcılar zirai ilâçlama, arazi mafyası ve tabiatın etkileri gibi sebeplerden şüpheleniyor. Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki arıcılar, umutlarını bu yıl bal üretimine bağlamıştı. Ancak hiç hesaplamadıkları arı ölümleriyle karşılaştılar. Bir hafta içerisinde 9 bin kovan arı ölürken, 15 bin kovan arının da risk altında olduğu belirtildi. Arıların ölüm sebepleri henüz bilinmiyor. Bölgede inceleme yapan Tarım Müdürlüğü yetkilileri olayı araştırıyor. Arıcılar ise her türlü olasılıktan şüpheleniyor. Arıcalar, “Zararımız çok büyük. Yayla boş geçti, tüm beklentimiz arılardı. Arılarımız, her şey güzeldi ama bu kaza geldi başımıza. Bu beklentimizde gittikten sonra artık yapacağımız bir şey yok. Arıcı olarak üç ayımızı verdik, bütün emeklerimiz boşa gitti” şeklinde konuştu. Arıcılar zararlarının karşılanması için yardım bekliyor. Aydın / aa |
25.08.2009 |
Google’a toplu meydan okuma |
Bİlİşİm ve internet sektörünün üç devi, Google’un sanal kütüphane girişimini engellemek üzere kurulan Açık Kitap İttifakı’na katıldıklarını açıkladı. Microsoft, Amazon ve Yahoo, internette yayımlanan pek çok telifli yazılı eserin temsil ve dağıtım tekeli peşindeki Google’a karşı hukukî ve kültürel mücadeleye destek verecek. İttifakın cephedeki yüzü Internet Archive’ın yetkilileri, Google’a ait Book Rights Registry’nin yaptığı anlaşmalarla rekabet kurallarını ihlâl ettiği ve ‘tekelleşme yoluyla’ herkese açık olan kültürel zenginliğe darbe vurduğu iddiasında. Google, 2008’de iki yayıncı firma ve yazarları tarafından telifli eserlerin taranıp dijital olarak internette izinsiz yayımlandığı gerekçesiyle dâvâ edilmişti. Firma ve yazarlarla uzlaşmaya gidip 125 milyon dolar yatırımla Book Rights Registry’nin kurulmasını kabul eden Google, bu sanal arşiv sistemi ve kütüphaneye kaydolup eserlerini yayımlayan yazar ve firmalara gelir üzerinden yüzde 70 vermeye başlamıştı. New York / ntv |
25.08.2009 |
İsviçre’den Kudüs’e yürüyor |
İsvİçre’den Kudüs’e gitmek üzere yola çıkan macera tutkunu genç, 2 bin 500 kilometrelik yürüyüşün ardından Sakarya’nın Adapazarı ilçesine ulaştı. Geçen Nisan ayından beri ülkesi İsviçre’den Kudüs’e doğru yürüyen Patrik Keller (26), 160 günün sonunda Adapazarı’na geldi. Keller, balık çiftliğindeki işini kaybettikten sonra, evde kendi kendine düşündüğünü ve ‘’Kaybedecek bir şeyim yok’’ diyerek Kudüs’e yürümeye karar verdiğini söyledi. 160 günden beri yollarda olduğunu ifade eden Keller, Kasım ayında Kudüs’e varacağına inandığını belirterek, şöyle konuştu: ‘’İşimi kaybettikten sonra, Kudüs’e doğru yürümeye karar verdim. Hatay’a kadar yürüyeceğim yolculuğun sonunda Kudüs’e ulaşacağım. Benim için Kudüs’ü ziyaret etmek çok önemli değil, benim için önemli olan yolu yürümek. Bu yolu yürümek benim esas amacım.’’ Kudüs’te fazla kalmayacağını dile getiren Keller, ‘’2 gün kadar kalırım. İnsanların nasıl yaşadıklarını görüyorum. Türkler gerçekten çok iyiler. Beni sürekli evlerine çağırıyorlar ve yiyecek veriyorlar. Evlerinde dinlenmemi sağlıyorlar. Yolculuğumun tümünü yürüyerek geçiriyorum’’ diye konuştu. Keller, dönüşte uçakla döneceğini bildirdi. Sakarya / aa |
25.08.2009 |
30 bin Allı Turna güneye göçe başladı |
KIşlamak ve kuluçkaya yatmak için Tuz Gölü’ne gelen yaklaşık 30 bin flamingo, Akdeniz kıyısındaki ülkelere göç etmeye başladı. Doğa Derneği Bilim Koordinatörü Özge Balkız, Türkiye’de ‘’allı turna’’ adıyla bilinen flamingoların, hayatındaki en önemli durakların tuzlu sulak alanlar olduğunu söyledi. Flamingoların kışlamak ve kuluçkaya yatmak için düzenli olarak Türkiye’ye geldiğini ifade eden Balkız, ‘’Flamingolar üreme alanı konusunda çok seçicidirler ve tuzlu sulak alanlarda kuluçkaya yatarlar. Ülkemizdeki Tuz Gölü ve Gediz Deltası flamingolara ev sahipliği yapıyor. Tuz Gölü, flamingoların kuluçkaya yattıkları en önemli alanlardan biri’’ dedi.Tuz Gölü’ndeki flamingoların bugünlerde bölgeden ayrılmaya başladığını belirten Balkız, şöyle devam etti: ‘’2009 yılında yumurtadan çıkan yavrularla birlikte yaklaşık 30 bin flamingo uçuşa geçti. Artık yavru olmaktan çıkan flamingolar, erişkinlerle birlikte Akdeniz kıyısındaki ülkelere göç etmeye başladı. Aksaray / aa |
25.08.2009 |
Deniz suyundan jet yakıtı |
ABD Deniz Kuvvetleri’ne mensup kimyagerler, rafine edilerek karoten bazlı jet uçak yakıtına dönüştürülebilecek doymamış hidrokarbonları deniz suyundan elde etmeyi başardı. Şimdi sıra, süreçteki kimyasal reaksiyonlarda kullanılacak ‘temiz’ enerji kaynağı bulmakta. Deniz suyundan doymamış hidrokarbon üretim sürecinde, önce suda çözülmüş olarak bulunan karbondioksit ayrıştırılıyor. Toplanan karbondioksit, elektrik enerjisiyle su moleküllerinin parçalanması sonucu ortaya çıkan hidrojenle birleştiriliyor ve hidrokarbon yakıt elde ediliyor. Süreçte Fischer-Tropsch adı verilen kimyasal reaksiyonun farklı bir türevinden yararlanılıyor. Kimyagerleri şimdi düşündüren konu, tasarlanan jet yakıtının ‘temiz’ yollarla üretimini sağlamak. Zira deniz suyundan jet yakıtı üretimi süreci oldukça karmaşık ve çok aşamalı olduğundan, tükettiği enerji de aynı oranda artıyor. |
25.08.2009 |
İftar topu yerine, havai fişek |
ŞanlIurfa’nIn Siverek ilçesinde belediye, vatandaşlara iftar vaktinin geldiğini havai fişekle duyuruyor. Ramazan ayında geleneksel iftar topunun uzun süredir kullanılmadığı Siverek’te, belediye ekipleri bu yıl tarihi Siverek Kalesi’nden havai fişek atarak, iftar vaktini halka duyurmaya çalışıyor. Belediye Başkanvekili Mustafa Hivi Abikoğlu, ilçede son yıllarda iftar saatini duyurmak için akşam ezanının dışında herhangi bir uygulamanın yapılmadığını belirtti. Abikoğlu, ‘’Ramazan topu nostaljisini yakalamak amacıyla böyle bir çalışma başlattık, halk da çok sevdi’’ dedi. İftar topu yerine havai fişekle iftar saatini duyurmayı uzmanlara sorduklarını ve dinî açıdan bir sakıncasının olmadığının dile getirildiğini ifade eden Mustafa Hivi Abikoğlu, uygulamanın Ramazan ayı boyunca devam edeceğini bildirdi. Siverek / aa |
25.08.2009 |
‘Tavan fiyat’ta karar günü |
ENERJİ Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) 2 ay önce akaryakıt dağıtım ve bayi satışlarına yönelik belirlediği ‘’tavan fiyat’’ uygulamasının devam edip etmeyeceği, yarın karara bağlanacak. Türkiye’deki akaryakıt piyasasındaki fiyatların Avrupa fiyatları ile uyumlu olması için Petrol Piyasası Kanununa dayanılarak 25 Haziran’da başlatılan ‘’tavan fiyat’’ uygulamasında kanunun öngördüğü 2 aylık süre yarın doluyor. Alınan bilgiye göre, EPDK Başkanı Hasan Köktaş ve Kurul üyeleri, uygulamanın devam edip etmeyeceğine ilişkin olarak yarın Petrol Sanayi Derneği (PETDER), Akaryakıt Ana Dağıtım Şirketleri Derneği (ADER), Petrol Ürünleri İşveren Sendikası (PÜİS), Türkiye Akaryakıt Bayileri Petrol ve Gaz Şirketleri İşveren Sendikası (TABGİS), TÜPRAŞ, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve akaryakıt bayi ve dağıtıcılarının temsilcileri ile bir araya gelecek. Kurul, sektör temsilcileriyle yapılacak toplantının ardından tavan fiyat uygulamasının devam edip etmeyeceğine karar verecek. Öte yandan, dünya petrol piyasalarına paralel olarak akaryakıt fiyatlarının artma eğilimi içerisinde olduğu, tavan fiyat uygulamasından vazgeçilmesi halinde akaryakıt fiyatlarının daha da yükselebileceği düşüncesiyle uygulamanın 2 ay daha devam edeceği konuşuluyor. Akaryakıt bayi, dağıtıcı ve rafineri şirketlerinin yöneticileri ise kâr oranlarının büyük oranda düşürüldüğünü öne sürerek tavan fiyat uygulamasının kaldırılmasını istiyor. Akaryakıtta tavan fiyat uygulamasına geçilmesinden bugüne akaryakıt bayi tavan fiyatı 95 oktan kurşunsuz benzinde litrede 3,05 liradan 3,28 liraya, motorinde 2,49 liradan 2,69 liraya, kırsal motorinde de 2,35 liradan 2,55 liraya çıktı. Tavan fiyat uygulamasından bu yana geçen 2 ayda akaryakıt bayi tavan fiyatı benzinde 25 kuruş, motorinde ve kırsal motorinde 23 kuruş arttı. Ankara / aa |
25.08.2009 |
Üskül: Biz yeni bir anayasa istiyoruz, ama engelliyorlar |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, ‘’Bazı konularda, biz yeni bir Anayasa istiyoruz ama engelliyorlar’’ dedi. Üskül, Mersin’in Çamlıyayla ilçesinde AKP ilçe başkanlığını ziyaretinde yaptığı açıklamada, ‘’demokratik açılım’’ çalışmalarının bir süreç olduğunu ifade ederek, ‘’Bu demokratik açılımın başarılı olmasını bugünden yarına beklemeyelim. Bu bir süreçtir. Bunun bir süreç olduğunu zamana yayılacak bir çalışma olduğunu unutmamak lazım’ diye konuştu. Bu sürecin başarılı olması için Anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu anlatan Üskül, şunları kaydetti:’’Bazı konularda, biz yeni bir Anayasa istiyoruz ama engelliyorlar. Ama bu konuda bazı değişiklikler lazım. Bunu yapabilecek miyiz, yapamayacak mıyız? Çünkü sadece bizim elimizde olan bir şey de değil. Biz yaparız ama Anayasa Mahkemesine götürürler, orada ne olacağı belli değil. Dolayısıyla burada bir mutabakat aramamız lazım. Şimdi yasa değişiklikleri gerekebilir. Onlar daha kolay. Biz mutabakat ararız ama yinede yalnız kalırsak, yapabiliriz. Hükümetin uygulayacağı şeyler vardır.’’ Üskül, ‘’bu sorunun çözülmesi halinde Türkiye’de inanılmaz bir ekonomik patlamaya gelişmeye neden olacağını’’ ifade etti. Üskül, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Harcanan yüz milyarlarca doları terörle mücadeleye değil de ekonomik kalkınmaya hizmete ayrıldığını düşünün. Birden Türkiye’nin önü açılır ve 10 sene sonra bizim ulusal gelirimiz iki katına çıkar. Bu huzur bulmak demektir. Ülkemizin huzura ihtiyacı var. Ülkemizin bu ortamda bu etkili konumunu sürdürebilmesi için istikrara ihtiyacı var. Bu istikrarı sağlayacak tek partide Ak Parti olarak görünüyor. Başka alternatif yok. Partili olmasam da bir bilim adamı olarak da aynı şeyi görüyorum.’’ ‘’Demokratik açılıma mümkün olduğu kadar kamuoyu desteği sağlanmalı’’ diyen şöyle devam etti: ‘’Yöntem iyi gidiyor. İnsanları ikna etmek lazım. Toplumun her kesimiyle görüşülüyor. Çünkü bu hepimizin ortak sorunu. Ortak sorun olduğu içinde çözümü hep birlikte arayıp bulmamız lazım. Toplumu ikna etmemiz lazım.’’ Çamlıyayla / aa |
25.08.2009 |
Demokratik açılım süreci çok yakından takip ediliyor |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB, BM üyesi ülkeler ve komşu ülkeler tarafından demokratik açılım sürecinin çok yakından takip edildiğini söyledi. Bağış, ‘’Demokratik açılım konusunda önemli adımlar atılan bu dönemde kimsenin bir diğerinin milliyetçiliğini, vatan sevgisini sorgulamaya hakkı yoktur’’ dedi. AKP Beşiktaş İlçe Başkanlığınca Yıldız Parkı Çadır Köşkü’nde düzenlenen iftar yemeği, şarkıcı Nihat Doğan tarafından okunan ezan ile başladı. İftarın ardından bir konuşma yapan Bakan Bağış, ‘’Demokratik Açılım’’la ilgili gelişmeleri değerlendirdi. AB, BM üyesi ülkeler ve komşu ülkeler tarafından demokratik açılım sürecinin çok yakından takip edildiğini ifade eden Bağış, açılımın Türkiye’nin bir başka konuda daha dünyaya ilham kaynağı olmasını sağlayacağını vurguladı. Bağış, ülkede sadece belli bir etnik gruba, bir siyasi düşünceye ya da bir dini inanca sahip olanların değil, Türkiye’nin bütün vatandaşlarının sorunlarının hep birlikte çözmek istediklerini, onun için de bu açılıma, ‘’demokratik açılım’’ dediklerini belirtti. Bağış, meseleyi Türkiye’nin ortak sorunu olarak gördüklerini ve bu yüzden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın tüm fikri, sözü olan herkesin katkısını, düşüncesini almak için elinden geleni yaptığını söyledi. İftar yemeğine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ve çok sayıda davetli katıldı. İstanbul / aa |
25.08.2009 |
Dinlerin temsilcileri iftar dâvetinde buluşacak |
İSTANBUL Beyoğlu Belediyesince bugün verilecek iftar yemeğinde farklı dinlerin temsilcilerinin buluşacağı belirtildi. Beyoğlu Belediyesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, geleneksel iftar yemeği bugün Ceylan Intercontinental Otel’de gerçekleştirilecek. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahipliğini yapacağı yemeğe bazı bakanlar ve istanbul protokolünün yanı sıra İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, Musevi, Rum, Ermeni ve Süryani dini temsilcilerin davetli olduğu bildirildi. İstanbul / aa |
25.08.2009 |
Sağlık çalışanlarına ‘Şiddet Bildirim Hattı’ |
ANKARA Tabip Odası, hekimler ve diğer sağlık çalışanları için ‘’Şiddet Bildirim Hattı’’ kurdu. Ankara Tabip Odasından yapılan yazılı açıklamada, hekimlere ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artarak devam ettiği, sağlıksız ortamlarda hizmet veren sağlık çalışanları için şiddetin de başlı başına bir meslek risk haline geldiği ileri sürüldü. Ankara Tabip Odası’nca, hekimler ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek amacıyla, öncelikle şiddetin nedenlerini saptamaya dönük bir dizi çalışma yürütüldüğü ifade edildi. Açıklamada, şiddete maruz kalan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının şiddete maruz kaldıklarında anında başvurabilecekleri ve bilgi verip gerektiğinde yardım alabilecekleri ‘’Şiddet Bildirim Hattı’’ kurulduğu bildirildi. Buna göre, şiddete maruz kalan sağlık çalışanı ‘’0 530 566 75 75’’ nolu hattı aradığında, hattın diğer ucunda bulunan nöbetçi hekim tarafından, şiddete uğramış sağlık çalışanının adısoyadı, olayın nerede gerçekleştiği, çalışanının sağlık durumu, olayın sonrasında meydana gelen olumlu veya olumsuz gelişmeler, hukuksal yardım gerekip gerekmediği öğrenilebilecek. Bunların yanı sıra eş zamanlı olarak süreç şöyle işleyecek: "Durumla ilgili olarak bu konuda görevli Yönetim Kurulu üyesi haberdar edilecek. Sağlık kuruluşunun yöneticileri ile görüşülerek bilgi alınacak. Gerekli tutanağın tutulması konusunda uyarılacak. Şiddet bildirim formu doldurulacak. Gerekirse olay yerine gidilerek hekimle ve sağlık kurumu yönetimiyle görüşme sağlanacak.’’ Ankara/aa |
25.08.2009 |
İlsever, Çiçek'in şahit olarak dinlenmesini istedi |
"ERGENEKON"UN tutuksuz sanıklarından Ferit İlsever, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in ‘’Talat Paşa Komitesinin yurt dışındaki çalışmalarının aydınlatılması açısından’’ tanık olarak dinlenilmesini istedi. Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin 8 sanıklı dava dosyasının birleştirilmesiyle 94 sanıklı hale gelen birinci ‘’Ergenekon’’ davasının 104’üncü duruşmasına başlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde görülen duruşmaya, Veli Küçük, Muzaffer Tekin ile birleştirilen Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılara ilişkin davanın tutuklu sanıkları Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, Süleyman Esen, İsmail Sağır ve Tekin Irşi’nin de aralarında bulunduğu 27 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanıklar Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Güler Kömürcü Öztürk, Aykut Metin Şükre de hazır bulundu. Tutuklu sanık Alparslan Arslan, duruşmaya katılanların tespitinden sonra salondan ayrıldı. Bu arada, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıya ilişkin davanın sanıklarının tutuklu sanıkların bulunduğu bölümün arka sıralarında jandarma nezaretinde tutuldukları görüldü. Birinci ‘’Ergenekon’’ davasının tutuksuz sanıklarından İşçi partisi Genel Başkan Yardımcısı, Talatpaşa Komitesi Genel Sekreteri Ferit İlsever, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in ‘’Talat Paşa Komitesinin yurt dışındaki çalışmalarının aydınlatılması açısından’’ tanık olarak dinlenilmesini istedi. İlsever, Talat Paşa Komitesinin Cenevre’de yapacağı konferansla ilgili dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile 3 kez görüştüklerini, daha sonra Çiçek’in de dönemin İsviçre Adalet Bakanı ile irtibat kurduğunu ve ihtiyat önerilerinde bulunduğunu anlattı. Cemil Çiçek’in Talat Paşa Komitesinin yurt dışındaki çalışmalarının aydınlatılması açısından tanıklığının davanın seyri açısından önemli olduğunu belirten İlsever, Çiçek’in tanık olarak dinlenilmesini istedi. İstanbul/aa |
25.08.2009 |
Eski başkana soruşturma izni |
İÇİŞLERİ Bakanlığının, Muğla’nın Datça ilçesinin eski belediye başkanı Erol Karakullukçu hakkında, ‘’mahkeme kararını uygulamadığı ve Hazineyi zarara uğrattığı’’ iddiasıyla ilgili soruşturma izni verdiği bildirildi. Alınan bilgiye göre, Datça’nın Kızlan köyünün Kızlanaltı mevkisinde, 2001 yılında Datça Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması, Muğla İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkemenin verdiği bu kararın ardından, ‘’uygulama yapılan söz konusu parsellerin iptal öncesi duruma dönüştürülmeyerek, parsellerdeki belirsizlik nedeniyle kira ve satış taleplerinin geri çevrilmesi sonucu Hazinenin zarara uğratıldığı’’ iddiasıyla ilgili dönemim belediye başkanı Karakullukçu ve 8 encümen üyesi hakkında, İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma izni verildiği öğrenildi. Erol Karakullukçu, yaptığı açıklamada da İçişleri Bakanlığı tarafından verilen soruşturma iznini doğrulayarak, şunları söyledi:’’Ama bizde yasal itiraz hakkımızı kullanarak Danıştay’a başvurduk. Soruşturma, henüz savcılığa veya mahkemeye intikal edecek boyutta değil. Kızlanaltı mevkinde yaptığımız imar uygulamasıyla ilgili Maliye zarara uğratıldığını iddia ediyor. Biz de bunun böyle olmadığı yönünde Danıştay’a itirazda bulunduk. Bunu ispatlamaya çalışıyoruz.’’ Datça’da 10 yıl belediye başkanlığı yapan Karakullukçu, son yerel seçimlerde yeniden aday gösterilmediği gerekçesiyle CHP’den istifa etmişti. Datça/aa |
25.08.2009 |
Manisa'da çek senet mafyasına operasyon |
manisa'da alacağın tahsili için azmettirme, araç gasbı, zorla belge imzalatma ve tehdit iddiasıyla adliyeye sevk edilen 4 kişi, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Alacak tahsilatı yaptığı, borçlunun aracını gasbettiği ve tehditte bulunduğu öne sürülen ‘’Hanım Ağa’’ lakaplı A.D, oğlu E.D. (28) ve O.N.A. (26) ile bu kişileri azmettirdiği iddia edilen A.Y. (41), emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılar, çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. A.Y’den 32 bin TL borç alan ve iflas etmesi dolayısıyla bu parayı ödeyemeyen Y.Y. (26), Manisa Emniyetine başvurup, kendisini İzmir’den A.D’nin (56) arayarak tehdit ettiğini, aracını emanet ettiği konusunda zorla belge imzalatıldığını belirtmişti. Manisa polisinin İzmir’de 4 ayrı yerde düzenlediği operasyonda zanlılar yakalanmış, Y.Y’ye ait araç İzmir’in Çiğli ilçesinde, aracın anahtar ve ruhsatı da A.D’nin evinde bulunmuştu. Manisa/aa |
25.08.2009 |
Konsere izin vermeyen Kaymakama suç duyurusu |
ADANA'DA kendisini araştırmacı ve şair olarak tanıtan kişi, Manisa’nın Turgutlu ilçesi kaymakamı Sadettin Kalkan hakkında, Ferhat Tunç konserine izin vermediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Sabah saatlerinde Adana Adliyesine gelen Oktay Avcu, cumhuriyet savcılığına giderek Sadettin Kalkan hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra çıkışta gazetecilere açıklama yapmak istedi. Adliye önünde açıklama yapmanın yasak olduğunun, açıklamanın İnönü Parkı’nda yapılması gerektiğinin söylenmesi üzerine kısa bir süre direnen Avcu, daha sonra ikna olarak polis gözetiminde açıklamayı yapacağı parka gitti. Burada yanındaki iki kişinin açtığı pankart önünde açıklama yapan Avcu, yasakların bugüne kadar ülkeye hiçbir şey kazandırmadığını söyledi. Avcu, Turgutlu Kaymakamı Kalkan’ın ilçedeki amfi tiyatroda düzenlenmesi planlanan Ferhat Tunç konserine izin vermediğini iddia etti. Adana/aa |
25.08.2009 |
Öğretmen adayları tebeşir bıraktı |
SİVAS'TA bir grup öğretmen adayı, Eylül ayında yapılacak 15 bin öğretmen atamasını protesto etmek amacıyla ‘’Tebeşir Bırakma Eylemi’’ yaptı. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan ‘’Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu’’ üyesi bir grup, ellerindeki dövizlerle AK Parti Sivas Teşkilatı binası önüne kadar yürüdü. Grup adına konuşan Mustafa Demirkıran, 2009 öğretmen atamaları sayısının 15 bin olarak açıklanmasının, öğretmenler ve ülkenin geleceği için zulüm olduğunu savundu. Demirkıran, ‘’15 bin atamadan sadece 8 bininin tek branşa ayrılmasının, bu sayılardan sadece 5 bin tanesinin kadrolu olarak atama yapılmasının bir talihsizlik olduğunu’’ ileri sürerek, ‘’Bunların yanı sıra biz öğretmenlerin hayallerini ve umutlarını yıkmak için çıkarılmış olan ücretli öğretmenlik gibi bir durumla karşı karşıyayız’’ dedi. Bir süre slogan atan grup, daha sonra AKP Sivas Teşkilatı binası önüne tebeşir bıraktı. Sivas/aa |
25.08.2009 |