Spor |
ORUÇLU SPORCUYA TAVSİYE |
HACETTEPE Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Araştırma Görevlisi Nesli Arpacı, oruç tutmak isteyen futbolcuların mutlaka sahura kalkmaları gerektiğini söyledi. Arpacı, ''Ramazan ayı süresince futbol maçlarının iftardan 2 saat sonra oynanması'' önerisinde bulundu. Nesli Arpacı, 'Futbolcu eğer oruç tutmak istiyorsa, sahura mutlaka kalkacak. Ağır yemeklerle iftara başlamayacak. Belki bir çorbayla olabilir. Devamında da gene çok fazla yüklenmeden, yemeğine hafif bir şekilde devam etmesi gerekiyor. Sahura kadar sık sık beslenmesi gerekiyor'' dedi. Arpacı, Ramazanın yazın en sıcak ayına denk gelmesi nedeniyle özellikle sporcularda su ihtiyacının en üst düzeyde olduğuna dikkat çekerek, ''Sıvı ve su tüketimi çok önemli. Havanın sıcak olduğu dönemlerde yapılan antrenmanlarda sporcu günde yaklaşık 6-8 litre su kaybedebiliyor. Bu su eksikliği giderilmezse, yerine konmazsa, sporcu performansı düşebiliyor. Atlanan en önemli şeylerden biri de meyve tüketimi. Çok ağır tatlılar yerine meyve ve hoşaf veya komposto gibi meyve ve sıvı içeren besinlerle devam etmek daha doğru olur'' diye konuştu. Antrenmanların, güneş ışınlarının etkisinin daha az olduğu saatlerde yapılmasının oruç tutan sporcular açısından daha doğru bir tercih olacağını ifade eden Nesli Arpacı, şöyle devam etti: ''Ramazan yaz ayına geldiği için gün içerisinde güneşin etkili olduğu saatlerde antrenman yapmak pek doğru olmaz. O nedenle belki, serin bir zamanda yapılabilir. Sporcu performansının düşmemesi için antrenmanların sabahın çok erken saatlerinde, sahurdan bir süre sonra veya iftar sonrasında yapılması daha uygun olacaktır.'' Nesli Arpacı, oruç tutan futbolcuların iftardan en az 2 saat sonra maç oynamalarının hem fizyolojik hem de performansları bakımından daha olumlu olacağını belirterek, şunları söyledi: ''İftardan sonra midenin ve fizyolojinin hazır hale gelmesi için 1 saatlik bir süre kalıyor. Bu da yeterli bir süre değil. İftarın saat 20.00'de yapıldığını düşünürsek, maçların saat 22.00'de yapılması daha makul bir saat olur. Çünkü futbolcu maç öncesi hem yemeğini tüketecek, sonra da o besinlerin mideden boşaltılması için bir süre verilmesi gerekiyor. Bu nedenle iftardan 2 saat sonra maçların yapılması daha makul olur.'' |
21.08.2009 |
Sercan: Her takımda direkt oynarım |
TRANSFER gündeminin ilk sırasında yer alan Bursaspor'lu Sercan Yıldırım, doğuştan Bursaspor'lu olduğunu belirterek, kulübünün uygun gördüğü her takımda oynayabileceğini söyledi. Transferinde isminin değişik kulüplerde geçtiğini de belirten Sercan, "Kulübümün uygun gördüğü her takımda oynarım. Kendime güvenim tam. Gittiğim her kulüpte direkt oynarım. Ama İngiltere'de oynamayı hepsinden çok isterim. Amacım Manchester United'de oynayan ilk Türk futbolcu olmak" dedi. Premier Lig'den gelen teklifleri menajerlerinin araştırdığını da belirten Sercan, ''Ortaya çıkan sonuç şu: Eğer 22 yaşından büyükseniz Premier Lig'de oynamak için A milli takımınızda bir sezon içerisinde yüzde 70 forma giymeniz gerekiyor, ama ben 19 yaşındayım ve bu engele takılmıyorum. Sadece çalışma izni gerekiyordu. Bunu için de bana talip olan kulüpler bize teminat vermişlerdi'' dedi. Manchester United'de oynayan ilk Türk futbolcu olmak istediğini de belirten Sercan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Manchester United ve birkaç İngiliz Kulübü'nden teklif aldım. Kulübüm teklifleri tatmin edici bulmadığı için transferim gerçekleşmedi. Bana Türkiye'deki kulüpler mi Avrupa kulüpleri mi deseler, Avrupa'yı özellikle de İngiltere'yi tercih ederim. Manchester United'daki ilk Türk futbolcusu olmak istiyorum. Ama bu konuda aceleci değilim. Belki 3, belki 5 sene sonra olabilir.'' A Milli Takım'la üç kez kampa katıldığını da belirten Sercan, ''A Milli Takım'a önce gidip, sonra gitmemek çok üzüntü verir. Dolayısıyla A Milli Takım'da kalıcı olmak istiyorum. Bursaspor'da da ilk 5 içerisinde olmayı hedefliyoruz. Bu transfer belirsizliğinden dolayı kafam karışık değil. Kafam karışık olsaydı Bursaspor'da iyi futbol oynayamazdım. Ama görüldüğü gibi iyi oynuyorum'' diyerek sözlerini tamamladı. |
21.08.2009 |
Sağlam'dan muhabirlere baklava cezası |
BASIN toplantılarında cep telefonlarının çalmasına sinirlenip muhabiri fırçalayan teknik direktörlerin aksine, Bursaspor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ilginç bir ceza sistemi başlattı. Sağlam, başlattığı yeni ceza uygulamasında telefonu çalan muhabirlere baklava ya da börek cezası veriyor. Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim'in, cep telefonu çalması nedeniyle basın toplantısını terk ettiği biliniyor. Diğer birçok teknik direktör de basın toplantısı esnasında çalan telefonlar nedeniyle muhabirleri fırçalama yoluna gidiyor. Bu konuda farklı bir uygulama başlatan Bursaspor'un genç Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ise, muhabirleri baklava ısmarlatarak cezalandırıyor. Verdiği bu ilginç ceza ile farklılığını ortaya koyan Sağlam, baklava cezası alanların cep telefonlarının ikinci kez çalması halinde diskalifiye edileceği uyarısında bulundu. |
21.08.2009 |
4 KÜBALI BASKETBOLCU İSPANYA'YA SIĞINDI |
nKANARYA Adaları ile yapılacak dostluk maçı için İspanya'ya gelen Küba Basketbol Milli Takımı'nın 4 oyuncusu, İspanya'dan iltica hakkı istedi. Küba Milli Takımı'nın 4 üyesi, Cuma günü yapılan maçın ardından, Pazartesi günü takımla Küba'ya dönmedi. Georvis Elias Sayus, Grismay Paumier, Taylor Garcia ve Geofry Silvestre adlı basketbolcular, İspanya'dan iltica hakkı talebinde bulundu. İltica talebine ilişkin işlemlerin, 30 gün içinde sonuçlanacağı belirtilirken, Kübalı 4 basketbolcunun, Kanarya Adaları'nın başkenti Las Palmas de Gran Canaria'da kaldıkları ifade edildi. |
21.08.2009 |
ESKİŞEHİRSPOR ETKİNLİĞİ MAHALLEDE YAPILDI |
nESKİŞEHİR'DE bu yıl ikincisi düzenlenen Eskişehirspor etkinliği Osmangazi Mahallesi'nde yapıldı. Eskişehirspor Genel Menajeri Kerem Atılmaz, yaptığı konuşmada, Eskişehirspor'un büyüklüğünün bir mahallede yüzlerce taraftarını bir araya getirmesinden belli olduğunu ifade ederek, takımın taraftarının desteğiyle daha iyi günlere ilerleyeceğini kaydetti. Eskişehirspor taraftarının her maçta dillere destan bir performans sergilediğini anlatan Atılmaz, ''Taraftarımızın desteği takımı kamçılıyor. Üç büyük diye bilenen Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe bile stada Eskişehirspor kadar seyirci toplayamıyor'' dedi. |
21.08.2009 |
KAMEL 1500 METREDE DÜNYA ŞAMPİYONU OLDU |
n12. Dünya Atletizm Şampiyonası'nda erkekler 1500 metrede altın madalyayı, Bahreynli Yusuf Saad Kamel kazandı. Almanya'nın başkenti Berlin'deki Olimpiyat Stadı'nda yapılan şampiyonanın 5. gününde yapılan erkekler 1500 metre finalinde, olimpiyat üçüncüsü Kenya asıllı 26 yaşındaki Bahreynli atlet Yusuf Saad Kemal, 3.35.93'lük derecesiyle altın madalyaya ulaştı. Yarışmada Dünya Salon Şampiyonu Etiyopyalı Deresse Mekonnen, 3.36:01 ile gümüş madalya kazandı. |
21.08.2009 |
Emre ve Millî Takım |
Bu hafta lig maçlarının en flaş oyuncusu Emre Belözoğlu oldu. Sivasspor maçının hemen başında sakatlanan Alex'in oyun kuruculuk görevini üstlenip F.Bahçe' yi ateşledi. Kornerden attığı gol mükemmeldi. Bunların hepsi Emre ve F.Bahçe adına çok sevindirici. Madalyonun diğer yüzü ise Milli Takımımızla alakalı. Geçen hafta içinde Milli Takımımızın Ukrayna ile özel maçı vardı. Emre sakatlığı sebebiyle Milli Takımdan affını istedi. Denizli'de 86 dakika forma giyen ve bu hafta üst düzey performans gösteren Emre'nin, sakatlık sebebiyle Milli Takımdan affını istemesi biraz garip bir durum. Teknik Direktör Fatih Terim'le görüşmeden, Milli Takım sağlık ekibinden kendini sakata ayırtıp, hafta sonu kendi takımında 90 dakika, inanılmaz mücadele sergileyen Emre'nin Milli Takımdan "sakatım" diye affını istemesi hiç inandırıcı değil. Emre'nin yaptığı milliliğe uymayan bir davranış biçimi. Diğer oyuncuların lig maçları yok muydu? Ukrayna maçında Milli Takımda görev alan oyuncular, inanç ve motivastonu yüksek mücadeleleriyle Dünya Kupasına katılma yolundaki kalan 4 maçımız için güçlü ışıklar saçtı. Spor otoriteleri bu futbolumuzun sürmesi halinde 2010 Dünya Kupasına katılacağımız konusunda hemfikir oldular. Milli Takımımız Ukrayna ile değil de finallere gidiyor olsaydı, Emre yine sakatlık bahanesine sığınır mıydı bilemiyoruz. Ancak Terim'in de Emre konusunda olumlu düşünmediğini biliyoruz. Emre'nin Ukrayna maçı kampına sakatlık bahanesiyle katılmaması yeni bir durum değil. Daha önce de Fransa ile oynadığımız maça aynı gerekçeyle gitmemişti. Ancak Fransa özel maçından 3 gün önce Kayseri'de oynanan Azerbaycan maçında, Terim Emre'yi oynatmamıştı. Belki bir tepkiydi Emre'nin Fransa'ya gitmemesi. Fatih Terim'in ise, Emre konusunda tavrı yok denemez. Çünkü Fatih Terim, sakatları sayarken Mehmet Aurelio dan bahsedip Emre den bahsetmemesini "unutkanlık" diye nitelemek fazla iyimserlik olur. İleride düşündüğü milli takım çekirdek kadrosunda Emre yi kafasından silmişti Terim. Sürece baktığımızda, Terim'in Emre'yi düşünmemesi anormal bir durum değil. Geçmişinde millilik yaftasını defalarca taşımış yıldız bir oyuncunun böylesi bir davranış biçimi sergilemesi üzücü bir durum. Ama ne yazık ki; bu tip menfi örneklerin sayısı hayli fazla. Sporculuğun zirve noktası olan "Milli" lik makamı angarya görülmeyip, çağrıldığında koşarak gidilecek bir makam olarak görmek lazım. Bu heyecanı hissetmeyenlere, milli temsil görevi asla verilmemeli. |
SAİD OKUR [email protected] 21.08.2009 |