Kültür-Sanat |
Şarkın entelektüelleri İstanbul için buluştu |
DÜZENLENEN söyleşi ile İstanbul düşüncelerini anlatan yazarlar “Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul” kitabının imza gününe katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları’nın araştırma serisinden çıkan “Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul” kitabında İstanbul’a ilişkin yazıları bulunan 13 doğulu entelektüel İstanbul’da buluştu. Önceki gün düzenlenen yemekte kitabın içeriği ve Doğulu yazarların İstanbul’a bakışı konusunda bilgi veren İ.B.B. Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, İstanbul’un önemine değinerek, “İstanbul’un dünya kültürüne katma değeri çok önemli. İstanbul’da yaşadığımız için bu değerin farkına pek varamıyoruz. Bu yüzden önce batılı yazarların İstanbul’a bakışını anlatan bir kitap ortaya koyduk. Gazetecilerin İstanbul’u anlatımlarını kitaplaştırdık. Şimdi de doğulu yazarların İstanbul düşüncelerini kitaplaştırdık. İstanbul, tarihi jeostratejik konumu itibariyle dünyanın en güzel şehri. İstanbul’u tanıyan yazarlar da bunu ifade ediyor.” dedi. Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul kitabında bir makalesi bulunan İstanbul, Pakistanlı yazar Amer Houssein ise İstanbul’u mükemmel bir şehir olarak nitelendirdi. Londra’da yaşadığını ancak doğulu bir yazar olduğunu ifade eden Amer Houssein, “İstanbul doğu ile batının bir karışımı. İkisinin karışımı olunca tam anlamıyla bir mükemmellik kazanıyor. İstanbul’u gezdim, çok beğendim. Genç yazarlarla buluşma imkânım oldu. İstanbul’a tekrar gelmek için fırsat kolluyorum.” şeklinde konuştu. “Batılı Yazarlar Gözüyle İstanbul”, “Gazeteci Gözüyle İstanbul” kitaplarının ardından yayımlanan “Doğulu Yazarlar gözüyle İstanbul” kitabı İslâm dünyasının entelektüel hayatında ağırlığı olan isimlerin İstanbul’a sevdalarını dillendirdikleri yazılardan oluşuyor. Eserde yazarlar, kişisel deneyimlerinden, İstanbul’u yaşamışlıklarından yola çıkarak farklı bir İstanbul resmi çiziyor. Kitapta yazısı bulunan doğulu yazarlar ise şunlar: Hoda Barakat (Lübnan), Jamal Manjoub (Sudan), Adonis (Suriye), İmane Humeyden Younes (Lübnan), Salma Jayyusi (Filistin), Reza Baraheni (İran), Amer Houssein, (Pakistan), Hamid Dabashi (İran), Gamal Gitani (Mısır), Shamsur Rahman Faragi (Hindistan), Abir Zaki (Suudi Arabistan), Muhammed Sıddık ( Irak), Miral Al Tahavi (Mısır). İstanbul/cihan |
16.08.2009 |
Türk çalgıları yetim kaldı |
TBMM ‘’Üstün Hizmet Ödülü’’ sahibi etnomüzikolog, çalgı bilimci, koleksiyoner ve araştırmacı-yazar Etem Ruhi Üngör’ün vefatıyla Türk çalgıları da yetim kaldı. Hayatı boyunca büyük bir titizlikle bir araya getirdiği 750’yi aşkın Türk çalgısını içeren zengin koleksiyonunu sergileyecek mekân bulamayan Üngör, vefatıyla son çalışması ‘’1300 Yıllık Türk Çalgıları Ansiklopedisi’’ni de tamamlayamadı. Üngör’ün ‘’Semere-i hayatım’’ dediği ansiklopedi çalışmasıyla ilgili bilgi veren TİMAŞ Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Emine Eroğlu, Üngör’ün 3 yıl kadar ansiklopedi üzerine çalıştığını anlattı. Üngör’ün ansiklopedi çalışması için ömrü boyunca malzeme topladığını, içlerinde notalar, görsel malzemeler olan klasörler hazırladığını, dialar, fotoğraflar, klasik yazma eserlerde bulunan musiki minyatürlerini arşivlediğini dile getiren Eroğlu, ‘’A’dan Z’ye kadar klasörleri vardı. Çok önemli bir arşiv kurmuştu. Arzu ettiği şey bunları bir musiki ansiklopedisine dönüştürmekti. Hatta o çalışma süreci içerisinde ‘Allah bu ansiklopediyi bitirmeden canımı almasın’ diye duâ ederdi’’ diye konuştu. Etem Ruhi Üngör’ün bir editör ile birlikte metin çalışmalarına başladığı eserin ilk bölümünde Uygur Türklerinden itibaren Türk çalgılarının tarihini ortaya koyduğunu anlatan Eroğlu, şunları söyledi: ‘’Eserde tarihçenin ardından kronolojik olarak A’dan Z’ye kadar Türk çalgıları tasnif edilip, çalgıların görseli, geçirdiği evreleri, biçimi, o çalgının üstatları, o çalgıyla yapılmış besteler ve notaları veriliyor. M harfini bitirdik. Sonra araya bir boşluk girdi ve o arada da hoca vefat etti. Bundan sonra yapılacak iş, mirasçılarıyla mutabık kalıp çalışmalara devam etmek. Projenin tamamlanması, hocanın hatırasını yaşatmak, onun gayesini de gerçekleştirmek bakımından önem arz eden bir durum.’’ İstanbul/aa |
16.08.2009 |
“FAKR-U ZARURET İÇİNDE ÖLDÜ” |
“FAKR-U ZARURET İÇİNDE ÖLDÜ”
Beyazıt Sahaflar Çarsı’nın en eski sahafı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ‘’Sahafların Şeyhi’’ payesi ile ödüllendirilen 50 yıllık dostu İbrahim Manav da çarşısının müdavimlerinden güleç yüzlü bir insan olan Üngör’ün çarşı ziyaretlerinde de ilk olarak kendisine uğradığı anlattı. Manav, şunları kaydetti: ‘’Bir musiki aleti bulunca ‘Etem Ruhi Bey’e gidin’ derler. Bir şöhreti vardı. O onları kendi harçlıklarıyla, çıkardığı Musiki Mecmuası’nın geliriyle aldı. Türk kültürüne özgü çalgılar, ne buluyorsa alıyordu. Fakat fakr-u zaruret içinde gitti. Devamlı parasızlık çekerdi. Çünkü en son küresel krize kadar dayandı ve krizden sonra Musiki Mecmuası’nın kapısına kilit vurdu.” |
16.08.2009 |
Cem Yılmaz vefasını gösterdi |
KOMEDYEN Cem Yılmaz, “Yahşi Batı” isimli son filminde kullanılan atların seyisliğini yapan Uşaklı ciritçi Ramazan Eser’in ailesine sahip çıktı. Yılmaz, 7 Temmuz’da atıyla birlikte Kemerburgaz’da boğulan Eser’in hasta kızının da bütün tedavi masraflarını üstleneceğini açıkladı. 5 yaşındaki Melek’in kolu asansöre sıkışarak sakat kalmış, ayrıca kazadan sonra bir daha konuşamamış ve yürüyememişti. Bu arada ölen seyisin yerine de ağabeyi Selahattin Eser’in geçeceği belirtildi. Ege Bölgesi’nde yayınlanan Yeni Asır gazetesinin haberine göre ölen Ramazan Eser’in eşi Gürcü Eser, kızının başına gelen kazayı şöyle anlattı: “Melek, doktorun verdiği şekeri asansörde düşürdü. Eğilip almak istedi. Asansör hareket edince, kolu boşluğa sıkıştı. O günden beri konuşamıyor, yürüyemiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde fizik ve psikolojik tedavi görüyor. Eşim onun yeniden yürüdüğünü görmeyi çok istiyordu. Zor günlerimizde Cem Yılmaz bize destek oldu, kızımın tedavisi için elinden geleni yapacağını söyledi.” Hayatlarını atlardan kazandıklarını belirten Selahattin Eser ise şunları söyledi: “Ailemiz cirit oynuyor. Kardeşlerim de bazı filmlerde figüran olarak rol aldı. Bazı ünlü oyunculara at binmeyi öğrettik. Kaza geçiren bir kardeşim komada, Ramazan da talihsiz şekilde hayatını kaybetti.” Kardeşinin, baktığı atlar için İstanbul’a gittiğini söyleyen Eser, “Atlar çok duygusal. Onları başkalarına emanet edemezdik.” dedi. Eser, Cem Yılmaz’ın ailesine destek olduğunu ve sık sık durumlarını sorduğunu anlattı. İzmir/cihan |
16.08.2009 |
Şam Radyosu 51 yıldır Türkçe sesleniyor |
ŞAM Radyosu Türkçe Servisi, kuruluş tarihi olan 1958 yılından beri aralıksız yayın yapıyor. Her gün bir saat yayın yapan Türkçe Servisi’nde siyaset, kültür-sanat, ekonomi, turizm, basın özetleri ve Türkiye ile Suriye’nin ortak yönlerini anlatan programlar hazırlanıyor. Açıklamada bulunan radyo personeli, serviste çoğu Türk vatandaşı olmak üzere 9 kişinin çalıştığını ve haftada ikişer program hazırladıklarını bildirdi. Radyo yayınının uydu üzerinden yapıldığını belirten radyo personeli, son yıllarda ivme kazanan Türkiye-Suriye ilişkileri çerçevesinde ortak programlar ve çalışmalar yapılabileceğini söyledi. Servis sorumlusu Menaar Cuma, 10 yıl önce uydu yayınına geçtiklerini, servisin, iki ülke ilişkilerinde önemli rol oynayabileceğini belirterek, “Suriye’de olan bitene ilişkin bilgiyi ilk kaynaktan veriyoruz. Türk halkı, Suriye ile ilgili bilgiyi genellikle ikinci, üçüncü kaynaklardan alıyor. Bu da bazen iki ülkeyi doğrudan ilgilendiren konularda eksik bilgilenmeye sebep olabiliyor” diye konuştu. Cuma, her alanda program hazırlamaya dikkat ettiklerini kaydederek, “Örneğin ‘Mercek Altında’ adlı programımız siyasî içerikli... ‘Halkların Barış Özlemi’, ‘Edebiyat Dünyası’, ‘Haftanın Olayları’, ‘Dünya Basını’, ‘Arap Basını’, ‘Arap Dünyası’, ‘Turistik Suriye’, ‘Gündemdeki Sorunlar’ adlı programlar da yapıyoruz” ifadesini kullandı. Şam Radyosu Müdürü Adnan Muhammed ise İngilizce, Fransızca, Türkçe, Almanca, Rusça, İspanyolca ve İbranice olmak üzere 7 dilde yayın yaptıklarını söyledi. Radyoda her dil için ayrı bölümler bulunduğunu belirten Muhammed, “Bölgenin kültürünü, bölgesel konuları anlatmaya çalışıyoruz” dedi. Şam/aa |
16.08.2009 |