Haberler |
SAİD NURSî'DEN NİYE SÖZ EDİLMİYOR? |
Hükümetin “Kardeşlik ve huzur projesi” adını koyduğu “açılım”da Yunus Emre, Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Fuzulî, Ahmed Hânî, Neşet Ertaş ve Şivan Perver'den söz edilirken, yaşanan sorunlara en gerçekçi teşhisleri koyup en köklü ve kalıcı çözümleri göstermiş olan Bediüzzaman Said Nursî'nin hiç telâffuz edilmemesi yadırganıyor ve eleştiriliyor. ZAMANINDA ONA KULAK VERİLSEYDİ
Bediüzzaman'ın yüz yıl önce dile getirdiği ve geçen zaman içinde isabeti defalarca doğrulanıp teyid edilen fikirlerin bugün de geçerliliğini ve güncelliğini koruduğuna dikkat çekilirken, yaşanan acılarda, vaktiyle ona kulak verilmemesinin çok büyük payı olduğu hatırlatılarak, aynı tavrın şimdi de sürdürülmesi halinde yine sağlıklı ve kalıcı bir çözüme ulaşılamayacağı vurgulanıyor.
Türk-Kürt kardeşliğini teminde İslâm Üniversitesi
Altmış beş sene evvel bir vali bana bir gazete okudu. Bir dinsiz müstemlekât nâzırı Kur’ân’ı elinde tutup konferans vermiş. Demiş ki: “Bu İslâmların elinde kaldıkça, biz onlara hakikî hâkim olamayız, tahakkümümüz altında tutamayız. Ya Kur’ân’ı sukut ettirmeliyiz veyahut Müslümanları ondan soğutmalıyız.” İşte bu iki fikirle, dehşetli ifsat komitesi bu biçare fedakâr, mâsum, hamiyetkâr millete zarar vermeye çalışmışlar. Ben de, altmış beş sene evvel bu cereyana karşı, Kur’ân-ı Hakîm’den istimdat eyledim. Hakikate karşı kısa bir yol ve bir de pek büyük bir “Dârülfünun-u İslâmiye” tasavvuru ile, altmış beş senedir, âhiretimizi kurtarmak ve onun bir faydası olarak hayat-ı dünyevîyemizi de istibdad-ı mutlaktan ve dalâletin helâketinden kurtarmaya ve akvam-ı İslâmiyenin mâbeynindeki uhuvvetini inkişaf ettirmeye iki vesileyi bulduk. Birinci vesilesi: Risâle-i Nur’dur ki, uhuvvet-i imaniyenin inkişafına kuvvet-i iman ile hizmet ettiğine kat’î delil, emsalsiz bir mazlumiyet ve âcizlik hâletinde telif edilmesi ve şimdi âlem-i İslâmın ekseri yerlerinde ve Avrupa ve Amerika’ya da tesirini göstermesi ve ihtilâlcilere ve dinsiz felsefeye ve otuz seneden beri dehşetli bir surette maddiyun ve tabiiyun gibi dinsizlik fikrine karşı galebe çalması ve hiçbir mahkeme ve ehl-i vukuf dahi onları cerh edememesidir. İnşaallah bir zaman da, sizin gibi uhuvvet-i İslâmiyenin anahtarını bulan zatlar, bu mu'cize-i Kur’âniyenin cilvesini âlem-i İslâma işittireceksiniz. İkinci vesilesi: Altmış beş sene evvel Câmiü’l-Ezhere gitmek istiyordum. Âlem-i İslâmın medresesidir diye, ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kısmet olmadı. Cenâb-ı Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki: Câmiü’l-Ezher Afrika’da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika’dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm üniversitesi Asya’da lâzımdır. Tâ ki İslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan’daki milletleri, menfî ırkçılık ifsat etmesin. Hakikî, müsbet ve kudsî ve umumî milliyet-i hakikiye olan İslâmiyet milliyeti ile “Mü’minler kardeştirler” (Hucurât Sûresi, 49:10.) Kur’ân’ın bir kanun-u esasîsinin tam inkişafına mazhar olsun. Ve felsefe fünunu ile ulûm-u diniye birbiriyle barışsın ve Avrupa medeniyeti, İslâmiyet hakaikiyle tam musalâha etsin. Ve Anadolu’daki ehl-i mektep ve ehl-i medrese birbirine yardımcı olarak ittifak etsin diye, vilâyât-ı şarkiyenin merkezinde hem Hindistan, hem Arabistan, hem İran, hem Kafkas, hem Türkistan’ın ortasında, Medresetü’z-Zehra mânâsında, Câmiü’l-Ezher üslûbunda bir darülfünun, hem mektep, hem medrese olarak bir üniversite için, tam elli beş senedir Risâle-i Nur’un hakaikine çalıştığım gibi ona da çalışmışım.
Emirdağ Lâhikası, s. 437, (yeni tanzim, s. 841) |
Bediuzzaman Said Nursi 13.08.2009 |
AB standartlarında demokrasi istiyoruz |
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘demokratik açılım’ çalışmaları kapsamında kendisini ziyaret eden İçişleri Bakanı Beşir Atalay'la görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, “TOBB’un vizyonu, bireysel hak ve özgürlüklerin 72 milyonun tamamı için Avrupa Birliği standartlarına yükseltilmesidir” dedi. İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, ‘’Demokratik Açılım’’ çalışmasına ilişkin ‘’İnanın bu, iç siyasi polemiklere feda edilecek bir konu değil. Gelin el ele verelim, bu sorunu çözelim. Bizim niyetimiz, dileğimiz, samimî çalışmamız bunun içindir’’ dedi. Bakan Atalay, ‘’Demokratik Açılım’’ çalışması kapsamında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve başkanlık divanı üyeleriyle bir araya geldi. TOBB Genel Merkezi’ndeki görüşmeye, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş de katıldı. İçişleri Bakanı Atalay, yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, ‘’demokratik açılım’’ ya da ‘’Kardeşlik ve Huzur Projesi’’ olarak nitelendirdikleri çalışmanın, mutabakat zeminini inşa etme, arttırma ve güçlendirmeye yönelik görüşmelere devam ettiklerini ve bu çerçevede sivil toplum kuruluşlarından ilk olarak TOBB’u ziyaret ettiklerini söyledi. Atalay, TOBB’un Türkiye’deki en büyük çatı kuruluşlardan biri olduğunu ifade ederek, birliğin Fethiye’den Yüksekova’ya, Edirne’den Hakkâri’ye her il ve ilçede uzantıları olduğunu, ekonomik hayatın nabzını tuttuğunu belirtti. Görüşmede çalışmayı, niyet ve düşüncelerini anlattıklarını kaydeden Atalay, ‘’Bu konuda en önemli, en fazla üzerinde durduğumuz husus, geniş bir mutabakatla, gerek Meclis çatısı altında, siyasî partilerimiz olarak, gerek genel toplum düzeyinde sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, aydınlarımız, düşünürlerimiz, bu konuda kafa yoranlar ve bütün toplum kesimleri olarak bu sorunu birlikte değerlendirelim, çözüm yollarını birlikte arayalım’’ diye konuştu. Atalay, bu konuda usul, üslup ve yöntemi çok önemli gördüklerini vurgulayarak, bir eksik bırakmak istemediklerini, üzerlerine düşeni yapmak istediklerini dile getirdi. Bakan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Herkesle görüşmek, her görüşü almak istiyoruz. Peşin kabullerle, paketlerle çıkmıyoruz. Herkesin görüşünü, mutabakatını alarak ülkemizin bu sorununu birlikte çözelim istiyoruz. Bunun Türkiye’yi çok güçlendireceğine inanıyoruz. Her kesimden anlayış, destek ve katkı bekliyoruz. Mümkün olabildiğince bütün boyutlarını çalışıyoruz. Burada da sayın Başkana, başkanlık divanı üyelerine çok teşekkür ederim, tatil döneminde bir araya geldiler. Kendilerinden destek bekliyoruz. Geniş bir zeminleri var. Hem bu meselenin anlatılması, hem çözümüne dönük tekliflerini bekliyorum. Bu ilk görüşmemizdi, bundan sonra da görüşmelerimiz olacaktır. Bu geniş zemin ve mutabakatı oluşturmak için hepimiz çaba gösterelim. En başta üslup ve yöntemle ilgili yaptığım basın toplantısında da basınımızın desteğini istemiştim. Onu burada yineliyorum. Değerli arkadaşlar, inanın bu iç siyasî polemiklere feda edilecek bir konu değil. Gelin el ele verelim, bu sorunu çözelim. Acıları dindirelim. Türkiye’yi büyütelim. Türkiye’yi daha demokratikleştirelim. Türkiye’yi daha büyük, daha güçlü bir ülke yapalım. Bizim niyetimiz, dileğimiz, samimi çalışmamız bunun içindir.’’ Ankara / aa AB standartlarında demokrasi istiyoruz TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da bir saat süren görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanı Atalay’ın, katılımcı demokrasinin güzel bir örneğini sergileyerek, görüş ve düşüncelerini iş dünyasının çatı kuruluşu olan TOBB’un Başkanlık Divanı’yla paylaştığını belirterek, TOBB’un vizyonunun her zaman ifade ettikleri gibi bireysel hak ve özgürlüklerin 72 milyonun tamamı için AB standarlarına yükseltilmesi olduğunu söyledi. Demokrasinin kalitesini arttırmadan ekonominin güçlenmesinin mümkün olmadığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, güçlü ekonomi olmadan da kaliteli demokrasinin sağlanamayacağını söyledi. Bir ülkenin kalkınma düzeyinin demokrasi düzeyinden ayrı düşünülemeyeceğini belirten Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: ‘’O halde Türkiye, iyi işleyen, yöneten, denetlenebilir, hesap verebilir ve şeffaf birinci sınıf bir demokrasiye sahip olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ifade hürriyeti, din ve vicdan hürriyetiyle, teşebbüs hürriyeti tam olarak sağlanmalı ve garanti altına alınmalıdır. İnsanlarımızı ekmek, hürriyet ve emniyet arasında tercih yapmak zorunda bırakmamalıyız. Bu konuda çalışanların moral ve motivasyonlarını da düşürmemeliyiz. Hukukun her alanda egemen olduğu, barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşan, özgüveni yüksek bir Türkiye gelecek kuşaklara bırakacağımız en büyük mirasımız olacaktır.’’ |
13.08.2009 |
Açılım, DTP’yi de harekete geçirdi |
KÜRT meselesinin çözümü için hükümetin başlattığı demokratik açılım çalışmaları Demokratik Toplum Partisi’ni de (DTP) harekete geçirdi. 4 Ekim’de olağanüstü kongre yapacak olan DTP, açılım sürecine daha iyi katkıda bulunabilmek için kongreyi en iyi şekilde değerlendirmeyi düşünüyor. Emniyetin terör örgütü bağlantılı KCK operasyonlarında birçok DTP yöneticisinin gözaltına alınmış olması partide boşlukları doldurmak için kongre bir fırsat oluşturdu. DTP’den konuyla ilgili yapılan açıklama, ‘’Parti Meclisi’nin 3. olağan üstü kongre kararı almasının ardından oluşturulan kongre komisyonu çalışmalarına ilk toplantısını yaparak başlamıştır. Aralarında eşbaşkanlarımızın da bulunduğu 19 kişiden oluşan Kongre Hazırlık Komisyonu toplantısında, gelişen siyasal sürecin önemine işaret edilerek, yapılacak kongreden, bu önemli sürece cevap verebilecek örgütsel bir yapının çıkarılması gerektiği belirtildi. Toplantıda, Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda önemli tartışmaların yürütüldüğü bir süreçte, bu konuda misyon yüklenen ve ciddî bir sorumluluk altında olan partimiz DTP’nin, tutuklamalar nedeniyle parti yönetim kademelerinde ortaya çıkan boşlukları doldurması, örgütsel olarak yenilenmesi ve güçlenmesi gerektiği vurgulandı” denildi. Ankara / cihan |
13.08.2009 |
Eceabat’ta orman yangını |
Çanakkale-Eceabat'ta ormanlık alanda yangın çıktı. Alevler şiddetli rüzgâr sebebiyle yayılırken, Gelibolu-Eceabat karayolu ulaşıma kapatıldı. Gökçeada ve Eceabat'ta elektrikler kesildi. ÇANAKKALE'NİN Eceabat ile Gelibolu ilçeleri arasındaki ormanlık alanda yangın çıktı. Pazarlı Mevkii’ndeki yangının, rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçradığı ve genişlediği bildirildi. Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, yangın söndürme çalışmalarına 6 helikopter, 2 amfibik uçak, 5 THK uçağı, 20 arazöz, 4 dozer, 10 teknik eleman, 200 yangın işçisi ve çok sayıda mükellefin katıldığı belirtildi. Çevre il ve ilçelerden yardım talep edildiği, başta İstanbul ve İzmir olmak üzere birçok noktadan ekiplerin bölgeye hareket ettiği kaydedildi. Yangın sebebiyle ulaşımda da aksamalar yaşandı. Eceabat ile Gelibolu ilçeleri arasındaki yoldan araçların geçişine izin veriledi. Çanakkale / aa |
13.08.2009 |
Pide gibi hurma fiyatları da geçen yılla aynı |
Pidenin Türkiye genelinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kilogramı 3-3,5 lira arasında satılacağının açıklanmasının ardından, Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan hurmanın da geçen yılki fiyatlardan satılacağı bildirildi Pİdenİn Türkiye genelinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kilogramı 3-3,5 lira arasında satılacağının açıklanmasının ardından, Ramazan sofralarının vazgeçilmezi olan hurmanın da geçen yılki fiyatlardan satılacağı bildirildi. Türkiye geneli için hurma ithal eden ve merkezi Konya’da bulunan Hacıbey Hurmacı firmasının ortaklarından Mehmet Özkan, bugünlerde Ramazan ayı için hazırlıkları yoğunlaştırdıklarını söyledi. Fiyatı en uygun, kaliteli hurmanın kilosunun 10 liradan alınabileceğini anlatan Özkan, ‘’Perakende şubelerimizde 10 liradan daha ucuza hurma satışı yapmıyoruz. Genellikle seyyar satıcılarda bulunabilen, İran’dan ithal edilen kalitesiz hurmalar ise 5 liradan satılıyor. İran’da bu hurmaları hayvanlara yem olarak veriyorlar’’ diye konuştu. Konya / aa |
13.08.2009 |
Kontenjanlar boş kaldı |
Yerleştirmeler sonucu üniversitelerin lisans programlarında 26 bin 639, ön lisans programlarında 61 bin 932 olmak üzere 88 bin 571 kontenjan boş kaldı. ÖSS’yİ kazanarak tercih yapan 958 bin 628 adaydan 290 bin 97’si üniversitelerin lisans programlarına yerleşti. ÖSS ve sınavsız geçiş yoluyla da ön lisans programlarına 238 bin 631 aday kayıt yaptırmaya hak kazandı. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, 14 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilen ÖSS ile 21 Haziran 2009’da yapılan YDS sonuçlarına ilişkin açıklama ve istatistikleri internetten yayımladı. Sınav sonuçlarına ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının katılması ile hesaplanan Y-ÖSS puanlarına göre adayların yükseköğretim programlarına merkezi yerleştirme işlemlerinin sonuçlandığı, yerleştirme işleminin sınavsız geçiş hakkına sahip meslek lisesi mezunlarını da kapsadığı belirtildi. Adayların, yerleştirme sonuçlarını internetten öğrenebilecekleri kaydedilen açıklamada, sınav 2009-ÖSYS sınav sonuç belgelerinin adaylara gönderilmeyeceği, adaylara ilişkin yerleştirme ve kimlik bilgilerini içeren fotoğraflı aday listelerinin elektronik ortamda üniversite rektörlüklerine iletileceği ifade edildi. Yükseköğretim programlarına kayıtlar 31 Ağustos-7 Eylül arasında yapılacak. Adaylar, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından sağlanan burs, kredi, katkı kredisi ve yurt başvurularını http://www.kyk.gov.tr internet adresinden yapabilecekleri.
DERECEYE GİRENLERİN TERCİHİ TIP ÖSS ve YDS’de dereceye girenlerin çoğunun tercihi tıp fakültelerinden yana oldu. Dereceye giren 17 adaydan 7’si tıp fakültelerine yerleşti.
İLLERİN DURUMU ÖSS’de SAY-1 puan türünde en başarılı il olan Karaman’da ÖSS’ye başvuran 4 bin 950 adaydan 2 bin 689’u (Yüzde 54.3) üniversiteye yerleşti. SAY-1’de en başarısız il durumundaki Ardahan’da ise ÖSS’ye başvuran 2 bin 86 adaydan 1054’ü (yüzde 50.5) üniversiteyi kazandı. ÖSS’ye İstanbul’dan giren 222 bin 575 adaydan 132 bin 648’i (Yüzde 59.5), İzmir’den giren 70 bin 48 adaydan 40 bin 937’si (yüzde 58.4), Ankara’dan giren 108 bin 789 adaydan 61 bin 489’u (Yüzde 56.5) üniversiteli oldu. Okul birincisi 1468 kişi herhangi bir okula yerleşemedi ÖSS yerleştirme sonuçlarına göre, okul birincisi toplam 7 bin 755 kişiden 1468’i herhangi bir üniversiteye yerleşemedi. ÖSS’ye girerek tercihte bulunan 7 bin 513 ve sınavsız geçişten yararlanan 242 okul birincisinden toplam 4 bin 951’i üniversitelerin lisansa programlarına yerleşmeye hak kazandı. Sınav sonuçlarında, kız adayların erkek adaylardan daha başarılı olduğu belirlendi. Engelli 1429 adaydan da toplam 886’sı lisans, ön lisans ve açıköğretimde okumaya hak kazandı. Sosyal bilimler, Anadolu öğretmen ve fen liseleri, üniversitelere en fazla öğrenci gönderen okullar oldu. YURT DIŞINDA DA ÖĞRENİM İMKÂNI VAR Öğrenci Seçme Sınavı’nda istediği puanı elde edemeyen ya da dilediği fakülteye yerleşme imkânı bulamayan üniversite adaylarına, yurt dışındaki bazı ülkelerde de üniversite eğitimi imkânı bulunuyor. yurt dışındaki çeşitli üniversitelere öğrenci gönderen Oxford Language Centre (OLC) danışmanlık şirketinden Uluslararası Eğitim Danışmanı Orhan Şahin, gazetemize yaptığı açıklamada, "Yurtdışında çok uygun koşullarla üniversite okuma fırsatı sunuyoruz. Başta İngiltere, ABD ve Avustralya olmak üzere Almanya, Çek Cumhuriyeti, Güney Afrika gibi ülkelerde dünya çapında kabul gören bir eğitime sahip olmak artık bir hayal değil. Örneğin Güney Afrika’nın en iyi üniversitelerinden birinde bir yıllık eğitimin toplam maliyeti 5 bin Doları geçmiyor" dedi. |
13.08.2009 |
e-devlette sınıfta kaldık |
Türkiye, BM e-devlet hizmetleri göstergeleri açısından 192 ülke arasında 2005 yılında 60. sıradayken, 2008'de 76. sıraya geriledi. Bİrleşmİş Milletler tarafından hazırlanan e-devlet indeksine göre Türkiye’nin dünyada 76. sırada olduğu belirtildi. Türkiye, 2008 yılı Birleşmiş Milletler e-devlet hazırlık indeksine göre e-devlet hizmetleri göstergeleri açısından 192 ülke arasında 2005 yılında 60. sıradayken, 2008 yılında 76. sıraya geriledi. “The Economist Intelligence Unit” tarafından Mayıs 2008’de yapılan araştırmada da, Türkiye’nin e-devlet hizmetleri gelişmişlik sıralamasında 43. sırada gözüktüğü, her iki çalışmada Ürdün, Suudi Arabistan, Bahreyn, Malezya, Güney Afrika, Bermuda, Estonya, Şili, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin Türkiye’nin önünde yer aldığı belirtildi. Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’ndaki e-devlet hizmetlerine yönelik 74 eylemden dört adedinin hayata geçirildiği ifade edildi. Eylem planında öngörülen eylemlerin büyük bir kısmının, e-devlet koordinasyonunun tek elden yürütülememesi ve mevzuattaki yetersizlikten dolayı etkin bir şekilde yerine getirilemediği kaydedildi. Dünyanın gelişmiş bir çok ülkesinde e-devlet projelerinin ülkenin başkanı ve başbakanına bağlı olduğu, hızlı karar alma imkânlarına sahip olduğu açıklandı. Ülkelerin e-devlet projesinde başarılı olmasının, yürütme ve organizasyon işini ve bilgi toplumuna dönüşüm politikalarının oluşturulmasını tek elden ve en üst idarî seviyeden yönlendirmesinden kaynaklandığına vurgu yapıldı. Türkiye’nin e-devlet hizmetlerinin sunulmasında örnek bir ülke haline gelmesi için imkânların mevcut olduğu belirtildi. Başbakanlık tarafından e-devlet ve bilgi toplumu yasa taslağı görüş almak için ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarına gönderildi. Hazırlanan kanun taslağında, iyi yönetişim kavramının temel bileşenleri arasında, hesap verebilirlik, şeffaflık, vatandaş odaklılık, kamuda karar alma ve hizmet sunma aşamalarında vatandaşların katılımının sağlanması gibi temel kavramların yer aldığı, bu kavramların hayata geçirilmesinde e-devlet yaklaşımı, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kamu hizmetlerinin sunumunda etkin bir araç olarak kullanımının önemli olduğuna işaret edildi. Ankara / cihan |
13.08.2009 |
EVEREST’İN ZİRVESİNDE İLK EZAN SESİ |
Dünyanın en yüksek tepesi Everest’te, ilk ezan Suudi Arabistanlı dağcı Ez Zevman tarafından okundu. Everest tepsine çıkan ilk Suudi Arabistanlı dağcı Faruk Bin Saad Ez Zevman, zirvede ilk ezan okuyan kişi de oldu. Bir ay süren 4 ayrı kampta yapılan hazırlıklardan sonra zirveye tırmanan grup, 4 Amerikalı, bir İngiliz, bir Kanadalı ve bir de Ummanlı dağcıdan oluşuyordu. Er Raye gazetesine konuşan 30 yaşındaki Ez Zevman, Allah’ın dünyada yarattığı en yüksek noktadan ilk kez ezan okumakla müşerref olmaktan son derece mutlu olduğunu ifade etti. Bir Suudi Arabistan şirketinde halkla ilişkiler koordinatörü olarak çalışan ve dağcılığı hobi olarak yapan Suudi Arabistanlı genç, son bir buçuk yıldır tepeye çıkmayı planladığını ifade etti. Son yedi yıldır dağcılık yapan Ez Zevman, dünyanın en yüksek noktası olan Everest Tepesinin zirvesine ezan okumak için çıktığını da sözlerine ekledi. |
13.08.2009 |
Enerjide, çevreci dönüşüm devri |
TBMM Çevre Komisyonu Başkan Vekili ve AKP Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk, 21. yüzyılın enerji devrimi yüzyılı olacağını belirterek, karbon yoğun enerjiden kaçışın başlayacağını ve yepyeni enerji kaynaklarına doğru bir yol haritası belirleneceğini bildirdi. Öztürk, İtalya’da düzenlenen G8 Zirvesi’ne katılan ülkelerin iklim değişikliğine ilişkin çeşitli kararlar aldıklarını hatırlattı. Aralarında 27 AB ülkesinin de yer aldığı katılımcı ülkelerin, 2050 yılına kadar sera gazı salımının yüzde 80 azaltılması noktasında anlaşmaya vardıklarını anlatan Öztürk, ‘’21. yüzyıl, enerji devrimi yüzyılı olacak. Karbon yoğun enerjiden kaçış başlayacak ve yepyeni enerji kaynaklarına doğru bir yol haritası belirlenecek. Fosil yakıtlar ciddî ölçüde terk edilecek. Bu yakıtların kullanımı minimize edilecek’’ dedi. Bu yöndeki çalışmaların desteklenmesi amacıyla ciddî teknolojik dönüşümler yaşanacağına dikkati çeken Öztürk, şöyle konuştu: ‘’Anahtar rol oynayan gelişmiş ülkelerin yanı sıra Hindistan, Çin, Meksika, Güney Kore ve Brezilya’nın da tutumu önemli. Gelişmiş ülkeler sera gazını 2050 yılına kadar yüzde 80 oranında azaltsalar dahi sera gazı salımı yüzde 20 oranında artmaya devam edecek, Hindistan, Çin, Meksika, Brezilya ve Güney Kore’den dolayı. Bu kritik ülkeleri de bu potanın içerisine almak istiyorlar. Onlara, ‘siz de gaz salımını yüzde 50 oranında azaltın’ diyorlar. Bu ülkeler, ‘hayır’ demiyorlar ama şartları var. Yani, Kyoto Protokolü sonrası dönemi şekillendirecek Aralık’ta Kopenhag’da yapılacak toplantının önemli bir merhalesi aşıldı. Söz konusu 5 ülke, gelişmiş ülkelerden teknoloji transferi ve malî kaynak aktarımı istiyor. Bu noktada ciddî görüşmeler var. Görüşmeler, zannediyorum Ekim ayında bitecek.’’ Karbon yoğun enerjinin minimize edilmesine yönelik çalışmaların devamı için devasa yatırımlar, geniş araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetlerine ihtiyaç duyulacağına işaret eden Öztürk, ‘’Bu bir çevre olayı olmaktan çıktı. Teknoloji, yatırım ve dünyanın yaşanabilirliğinin korunmasını değerlendirme çalışması’’ dedi. ‘’Türkiye’nin, bir an önce bu çalışmalara yönelik programını hazırlaması ve kendini göstermesi gerekiyor’’ diyen Öztürk, aksi halde Kopenhag’ta önüne konulacak yol haritasını kabul etmekten başka bir seçeneği bulunmadığını söyledi. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Casus bilgisayarlara dikkat |
Bİlİşİm uzmanları milyonlarca dolarlık fiziki ve teknolojik koruma ağına sahip birçok kurum ve kuruluşun içine sızmanın artık internet sayesinde çok kolay olduğu uyarısında bulundu. TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) bünyesindeki bilişim güvenliği konusunda güncel uyarılar yapan ‘’Ulusal Bilgi Güvenliği Kapısı’’ platformunun aylık bülteninde bilişim uzmanı Cenk Ceylan imzasıyla yayımlanan makalede, bilgi teknolojilerinin gelişmesiyle casusluk araç ve tekniklerinin ulaştığı boyut ele alındı. İnternet teknolojisi ile artık rakip bir şirketin, AR-GE laboratuvarındaki nano-teknolojiyle ilgili araştırma sonucunu çalmak için içeriye casus olarak insan göndermenin en son çare olduğu kaydedilen makalede, iş süreçlerinin bütün aşamalarında kullanılan bilgisayarların bu iş için en yetkin casuslar olduğu vurgulandı. Özellikle ‘’sanayi casusları’’nın milyonlarca dolarlık fizikî ve teknolojik koruma ağına sahip şirketlerin içine sızmak için binalardaki güvenlik görevlileri ile X ışını tarama ve biyometrik kimlik doğrulama sistemlerini aşmak yerine, hedeflerindeki firmaların bilgisayar sistemlerine yöneldiğini belirten Cenk Ceylan, makalesinde, casusların bu sayede hiç görünmeden internet üzerindeki 65 binden fazla kapıdan (port) içeriye sızabileceğini ve hatta sistemlerini kontrol ederek uzaktan yönetebileceği görüşüne yer verdi. Bilgisayar sistemlerinin güvenlik duvarı (firewall) seçimlerinde de, uygulama ve içerik süzmeleri yapabilen çözümlerin seçilmesini isteyen Ceylan, ‘Saldırı Tespit ve Önleme’ (IDS-IPS) çözümlerinin mutlaka saldırgan tuzakları (honeypot) ile desteklenmesi gerektiğini belirtti. Ankara / aa |
13.08.2009 |
İki gezegenin çarpışması tesbit edildi |
nasa, Spitzer Uzay Teleskobu’nun genç bir yıldızın yörüngesindeki iki gezegenin büyük bir hızla çarpışmasının delillerini bulduğunu bildirdi. NASA’dan yapılan açıklamaya göre, astronomlar, biri Ay diğeri ise en az Merkür gezegeni büyüklüğünde iki kayalık gezegenin, kozmik standartlara göre kısa bir süre olan birkaç bin yıl önce çarpıştıklarını belirterek, çarpışmanın daha küçük olan gezegeni imha ettiğini, büyük miktarda kayayı buharlaştırdığını ve uzaya dev sıcak lav bulutlarının yükselmesine yol açtığını kaydetti. NASA açıklamasında, bu kozmik çarpışmanın, 4 milyar yıl önce Mars ve Dünya büyüklüğünde iki gezegenin çarpışmasıyla Ay’ın oluşmasının benzeri olduğu kaydedildi. Washington / aa |
13.08.2009 |
Sayaç okumada ileri teknoloji |
KAYSERİ’DE bilgisayar sistemli radyo frekansıyla uzaktan okumalı su sayaçlarının kullanımına başlandı. Baylan Su Sayaçları Yazılım Mühendisi Gökhan Bilekdemir, yaptığı açıklamada, tamamen yerli sermayeyle kurulan şirketin yurt dışına yılda yaklaşık 20 milyon dolarlık ihracat yaptığını belirtti. Her çeşit su sayacını üretiklerini ve günde yaklaşık 7 bin sayacın yaptıklarını anlatan Bilekdemir, ‘’Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresine de mekanik sayaçları biz veriyoruz’’ dedi. Sistemin açık havada yaklaşık 250-300 metreden sinyal alabildiğini ancak sayacın yakınlarında bulunan metal eşyaların mesafeyi azaltabildiğini ifade eden Bilekdemir, sayaçtan gelen bilgilerin sayaç üzerindeki elektronik modülde toplandığını, toplanan bilgilerin haberleşme frekansı üzerinden el terminaline aktarıldığını, bu sayede daha hızlı hizmet verildiğini söyledi. Kayseri / aa |
13.08.2009 |
Hahamlardan domuz gribi duâsı |
Onlarca haham ve Kabbalist, uçakla İsrail üzerinde turlayarak domuz gribine karşı İsrail halkının korunması için duâ etti. Yedioth Ahranoth’un internet sitelerinden Ynet’e göre, sayıları 50 kadar olan haham ve Kabalist, Arkia Havayolları’na bağlı bir uçakla Tel Aviv yakınındaki uluslar arası Ben Gurion hava limanından yola çıktı. Din adamları, uçakta İsrail üzerinde turlayıp 7 kez şofar üfledi ve hastalığın yayılmasına karşı duâlar okudu. (Şofar, özellikle dinî günlerde üflenen, kıvrımlı koç ya da keçi boynuzlarına verilen ad). Uçakta yer alan din adamlarından Haham Yitzhak Batzri, “uçuşun amacının salgının yayılmasını önlemek ve böylece insanların bu hastalıktan ölümlerinin önüne geçmek” olduğunu söyledi. Verilen bilgiye göre, İsrail’in kurulduğundan bu yana, uçakla İsrail üzerinde üçüncü kez duâ edildi. Tel Aviv / aa |
13.08.2009 |
Kızılay’dan 6.6 bin Suriyeli aileye yardım |
KIZILAY, 6 bin 600 Suriyeli aileye yardım dağıtacak. Şam’a hafta sonu ulaşması beklenen 6 TIR’la gönderilen yardım malzemesinin gelecek hafta Haseke ve Deyr Ezzur şehirlerinde dağıtılması öngörülüyor. İçinde kuru bakliyat, toz şeker ve un gibi tüketim maddeleri bulunan yardım paketlerinin, bir ailenin 15 ila 30 günlük ihtiyacını karşılayacağı belirtiliyor. Haseke ve Deyr Ezzur civarında 2004 yılından bu yana hüküm süren kuraklık yüzünden birçok ailenin başka bölgelere göç ettiği ifade ediliyor. Şam / aa |
13.08.2009 |
Ertosun'un suç duyurusuna soruşturma |
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Ali Suat Ertosun’un, “dinlenildiği ve takip edildiği” iddialarının araştırılması ve sorumluların cezalandırılması istemiyle yaptığı suç duyurusu üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma “Basın Suçları Soruşturma Bürosu” tarafından yürütülecek. “Özel hayatı ve özel hayatının gizliliğinin ihlâl edildiği” gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduğunu belirten Suat Ertosun, dinleme ve takibin hakim kararına dayanması gerektiğine işaretle, yapılacak soruşturma sonucunda, dinlenildiği ve takip edildiğinin tesbit edilmesi halinde, bu eylemleri gerçekleştirenlerin kimler olduğunun, bu kişiler devlet görevlileri ise mahkeme kararları olup olmadığının belirlenmesini talep etmişti. Ertosun, belirlenecek kişilerin TCK’nın ilgili maddeleri gereğince cezalandırılmalarını da istemişti. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Üskül, Adlî Tıp’ı ziyaret etti |
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üskül, Yenibosna’daki Adlî Tıp Kurumunu ziyaret ederek, Adlî Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce ve diğer yetkililerle birlikte kurumda incelemelerde bulundu. Üskül, Adlî Tıp Kurumu Genel Kurulu’nun 27 Ağustos’ta toplanacağını ve kanser hastası olan terör örgütü üyesi hükümlü Güler Zere’nin durumunu görüşeceğini bildirdi. Adlî Tıp Kurumunun zaman zaman eleştirilere de maruz kaldığını hatırlatan Üskül, Adlî Tıp Kurumunun yeniden yapılandırılması konusunda bazı çalışmaların gerekebileceğini, bunun hazırlıklarının sürdüğünü ve zaman alacağını kaydetti. Bu arada, Zafer Üskül, Belçika’da bir Türk mahkûmun cezaevinde “fiziksel şiddet görerek öldüğü” iddialarıyla ilgili Belçika Parlamentosu Adalet Komisyonu Başkanına, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla bir yazı göndererek, bilgi istedi. Ankara - İstanbul / aa |
13.08.2009 |
İsteyen herkes sürece katkıda bulunabilir |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ‘’Türkiye’de barış isteyen, kan dökülmesini engellemek isteyen, huzur isteyen herkes fikirleriyle bu sürece katkıda bulunabilir ve bu açılımı (demokratik açılım) yönlendirebilir’’ dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı Saraçhane’deki Başkanlık Sarayı’nda ziyaret eden Bağış, gazetecilerin, ‘’Kürt açılımını AB mi istiyor yoksa hükümetin kendi projesi mi?’’ seklindeki soruları üzerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Avrupa veya başka bir dış güç istediği için herhangi bir adım atmış bir ülke olmadığını söyledi. Ne kendi iktidarları döneminde, ne de kendilerinden evvel böyle bir şey yapıldığını ifade eden Bağış, Türkiye Cumhuriyeti’nin, halkının çıkarlarını gözeterek, ülkesini daha müreffeh medeniyetler seviyesinin üzerine çıkabilmesi için çalıştığını kaydetti. Bağış, ‘’Ve bunu iktidarıyla muhalefetiyle kadınıyla erkeğiyle, doğulusuyla batılısıyla, Kürt’ü, Türk’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Boşnak’ı ile hep birlikte el ele vererek gerçekleştiriyoruz’’ diye konuştu. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir gazetecinin, ‘’Muhalefetin ‘Kürt açılımının niteliğinin tam olarak belli olmadığı’ yönünde tepkileri var. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?’’ şeklindeki sorusu üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün çok net bir şekilde dile getirdiğini, bunun bir paket değil, bir süreç olduğunu kaydetti. Sürece katkı vermek isteyen herkesin katkı verebilme imkanı bulunduğuna işaret eden Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Türkiye’de barış isteyen, kan dökülmesini engellemek isteyen, huzur isteyen herkes fikirleriyle bu sürece katkıda bulunabilir ve bu açılımı yönlendirebilir ama Türkiye’de bu açılıma katkı vermek istemeyenlere de benim söyleyebileceğim fazla bir şey yok. Onun cevabını halkımız, gerekli zamanlarda gerekli şekilde zaten kendi tepkisini ortaya koyacaktır diye düşünüyorum.’’ İstanbul / aa |
13.08.2009 |
106 yılda 90 büyük deprem |
DünyanIn en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan Türkiye’de, ölçümlerin yapılmaya başladığı 1900 yılından bu yana en şiddetlisi 7.9 olarak kaydedilen 90 büyük depremde, resmî verilere göre 82 bin 372 kişi öldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre, geçen yüzyılda ülkede kaydedilen en yıkıcı deprem, 26 Aralık 1939 tarihinde Erzincan’da meydana geldi. Kış şartlarının yaşandığı bu dönemde 32 bin 962 vatandaş öldü. Yurt çapında ulusal yasın ilân edildiği depremde, yıkımın yanı sıra soğukla da mücadele eden depremzedelere, ancak iki gün sonra ulaşılabildi. Bu trajedi, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesine yol açarken, ilk kez alınacak tedbirlerin tartışılmasına başlandı. Ancak tedbirler bazında kayda değer düzenlemeler gerçekleştirilemedi. Bu depremin ardından 1942’de Tokat Erbaa’da 3 bin, 1943’de Samsun’un Ladik ilçesinde 4 bin, 1944’de Bolu Gerede-Çerkeş’de 3 bin 959 kişi ölen 7.2 aletsel büyüklüğünde 3 büyük deprem ülke gündemine girdi. Muş Varto’da 1966 yılında 6.9 büyüklüğünde kaydedilen depremde 2 bin 396, Kütahya Gediz’de 1970 yılında 7.2 büyüklüğünde depremde 1086, Diyarbakır Lice’de 1975 yılında 6.6 büyüklüğündeki depremde de 2 bin 385 vatandaş öldü. Sonraki yıllarda 1976 Van Muradiye’de 7.5 büyüklükte depremde 3 bin 840, 1983’de Erzurum ve Kars’ta 6.9 büyüklükte depremde 1155, 1992 Erzincan’da 6.8 büyüklükte depremde de 653 yurttaşı ölen Türkiye, 1999 yılına gelindiğinde Marmara depremi olarak anılacak Gölcük merkezli 7.8 büyüklüğündeki sarsıntıyla uyandı. Bu depremde, resmî kayıtlara göre can kaybı bilânçosu, 17 bin 480 oldu. Aynı yıl içinde 763 vatandaş da, Düzce’de 7.5 büyüklüğünde meydana gelen depremde can verdi. İzmir / aa |
13.08.2009 |
Habur’da, şoförlere iftar ve sahur |
ŞIrnak’In Silopi ilçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı’nda şoförlere sahur ve iftar yemeği verilecek. Şırnak Vali Yardımcısı ve Habur Mülki İdare Amiri Abdullah Akdaş, Ramazan ayı boyunca tır parkında Türkiye’den Irak’a gidecek veya dönecek tır ve kamyon şoförleri ile orada bulunan diğer kişilere iftar ve sahur yemeği vereceklerini söyledi. Tır parkında şoförlere Ramazan ayı dışındaki günlerde çorba dağıtıldığını belirten Akdaş, ‘’Çorba dağıtımını Ramazan dolayısıyla kaldırıyoruz. Ramazan süresince her gün 400 kişiye iftar ve 200 kişiye sahur vereceğiz. Talep doğrultusunda sayıyı arttırabiliriz. Valimiz de burada eksiksiz ve vatandaşlarımıza yakışır bir iftar ve sahur programı yapmamızı istiyor. Kendisi de zaman zaman iftarımıza ve sahurumuza katılacak. Şırnak Valiliği olarak tüm masrafları karşılayacağız. Ramazan ayının sonunda yaklaşık 12 bin kişiye iftar, 6 bin 500 kişiye sahur yemeği vermiş olacağız’’ şeklinde konuştu. Şırnak / aa |
13.08.2009 |
Bahçesaray’da, 60 kişilik aile karpuzla geçiniyor |
Zorlu tabiat şartlarıyla bilinen ve Ağustos aylarında dahi kar bulunan Van’ın Bahçesaray ilçesinde bir kişi, ‘’60 kişilik ailesini’’ karpuz ve fasulye yetiştirerek geçindiriyor. Van’ın yılın 8 ayında yolu kar dolayısıyla trafiğe kapalı bulunan Bahçesaray ilçesine bağlı Mengel mezrasında yaşayan Yusuf Menekşe, bir arkadaşının teklifiyle kiraladığı 32 dönümlük araziye karpuz ve fasulye ekti. İlçe halkının bu ürünlerin yetişmeyeceği şeklinde görüş belirtmesine rağmen tarlaya bakmaktan vazgeçmeyen Menekşe, sonunda karpuz ve fasulyeden ilk ürününü aldı. Menekşe, ürünü almanın çok zevkli bir durum olduğunu belirterek, ‘’Artık ailemin geçimini daha rahat sağlayabiliyorum. 60 nüfusumuz var. Onların bakımını bu yolla sağlıyoruz” dedi. Van / aa |
13.08.2009 |
Barkod 35 yaşında |
Evrensel ürün kodu adıyla tasarlanan barkod uygulaması, 35’inci yaşına girdi. Barkodla.com site yöneticisi Burcu Görücü, modern anlamda ilk barkod uygulamasının 1948’de bir market zinciri sahibinin kasadaki tüm ürün bilgilerini otomatik kaydedecek bir sistem arayışı içinde olması ve böyle bir sistemin geliştirilmesi için Drexel Teknoloji Enstitüsü’ne başvuruda bulunması nedeniyle ortaya çıktığını bildirdi. ABD’nin Ohio eyaletinde Marsh Süpermarket’in kasasında işlenen bir paket ‘’Wrigleys’’ marka sakızın, dünya çapında barkodla satılan ilk ürün olduğunu belirten Görücü, böylece dünyanın en saygın ve en yenilikçi buluşlarından birisi olan ve ‘’Evrensel Ürün Kodu (Universal Product Code-UPC)’’ adıyla tasarlanan barkodun 35 yaşına girdiğini ifade etti. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Benzin zamları, LPG'ye ilgiyi arttırdı |
Tüm Oto Gaz Montajcılar Derneği (TOMDER) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yılmaz, Türkiye’de son aylarda benzine yapılan zamlar sebebiyle LPG taktıran araç sayısında yüzde 40 oranında artış yaşandığını bildirdi. Yılmaz, yaptığı açıklamada, LPG’li araç teknolojilerindeki gelişmelerin yanı sıra yaşanan benzin zamlarının da kullanıcı sayısını her geçen gün artırdığını söyledi. Küresel kriz sebebiyle LPG montajı yapan işyerlerinde uzun süredir durgunluk yaşandığını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: ‘’Her yıl yaz ayları öncesinde sektörde az da olsa bir hareketlilik yaşanırdı, sonra bu hareketlilik yerini durgunluğa bırakırdı. Ancak bu yıl yaz aylarında ardı ardına gelen benzin zamları satışları ikiye, üçe katladı. LPG taktıran araç sayısında yüzde 40’a varan oranda artış oldu. Montaj yapan işyerlerinde yoğunluk had safhada. Daha önce haftada bir veya iki kit takan firmalar, şimdi neredeyse bu sayıyı günde takıyor.’’ Yılmaz, Türkiye’de, ithal edilen gazın yüzde 65’inin oto gaz olarak tüketildiğini belirterek, LPG’li araç sayısının ise 3 milyonu aştığını bildirdi. Yılmaz, benzin zamlarının devam etmesi durumunda LPG’li araç sayısının daha da artmasını beklediklerini ifade etti. Adana / aa
Akaryakıt zamlarına ‘’kornalı isyan”
Tüketİcİler Birliği, benzin zamlarına karşı tepkilerini 16 Ağustos Pazar günü yapılacak eylemde, korna çalarak dile getirecek. Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, yaptığı açıklamada, akaryakıta tavan fiyat uygulamasına geçilmesinden beri, tüketici lehine hiçbir gelişme olmadığını söyledi. ÖTV düzenlemesi ve ardından gelen artışlarla benzinin litresinin, kısa sürede ciddî rakamlara ulaştığını ifade eden Kaya, ‘’Tüketiciler kandırılıyor. Önce fiyatı düşürüp tüketicinin dikkati çekildi. Sonra arkası kesilmeyen zamlar geldi. Akaryakıta dünyanın en fazla vergisini ödeyen ülkenin insanları olarak bu artışları kabul etmiyoruz’’ dedi. Akaryakıt zamlarının geri alınması, ÖTV’de bir düzenleme yapılarak fiyatların aşağı çekilmesi için tüketiciler olarak, 16 Ağustos Pazar günü eylem yapacaklarını vurgulayan Kaya, ‘’Tüketicileri Pazar günü saat 11.00’de İstanbul Fatih Historia Alışveriş Merkezi önünde bekliyoruz. Korna çalarak sesimizi duyurmayı, tepkimizi dile getirmeyi hedefliyoruz. Tüketicilerin, her şeyin farkında olduğunu bilsinler’’ diye konuştu. Bursa / aa |
13.08.2009 |
Mayın patladı: 1 Şehit |
ŞIrnak’In Uludere ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarınca yola döşenen mayına iş makinesinin çarpması sonucu meydana gelen patlamada, 1 geçici köy korucusu şehit olurken, 1 korucu da yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Siyahkaya mevkiinde terör örgütü PKK mensuplarınca daha önce yola döşenen mayın, baraj çalışması yürüten iş makinesi geçerken patladı. Patlama sonucu çevre güvenliğini sağlayan geçici köy korucularından Servet Babat olay yerinde şehit olurken, korucu Sadık Yarar yaralandı. Helikopterle Şırnak Asker Hastanesine kaldırılan Yarar, buradaki ilk müdahalenin ardından Diyarbakır Asker Hastanesine sevk edildi. Şırnak / aa |
13.08.2009 |
Kene şüphesinden bir ölüm daha |
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle tedavi gören bir kişinin öldüğü bildirildi. Edinilen bilgiye göre, Amasya’nın Merzifon ilçesine bağlı bir köyde oturduğu bildirilen ve 5 gün önce KKKA hastalığı şüphesiyle OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen Mustafa H. (74) kurtarılamadı. Yetkililer, KKKA hastalığı belirtilerine rastlanan söz konusu kişiden alınan örneklerin laboratuvar sonuçlarının henüz kesinlik kazanmadığını söylediler. Samsun / aa |
13.08.2009 |
“Uluslar arası” okullar da denklik kapsamında |
MİllÎ Eğitim Bakanlığı (MEB), “uluslar arası” okullarda öğrenim görenleri de denklik kapsamına aldı. MEB Denklik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, dünkü Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmeliğin 1 ve 2. maddesinde yapılan değişiklikle, uluslar arası okullarda öğrenim görenlerin denklik işlemleri, yönetmeliğin amaç ve kapsamları arasına dahil edilirken, 6. maddesinde yapılan değişiklikle, denklik işlemi başvurusu için gereken belgeler sıralandı. Buna göre, ortaöğretim kurumlarına ait diploma almaya hak kazanmış olmakla birlikte diplomasını ibraz edemeyenlerin, “geçici denkliği” yapılacak, diploma ibraz edildiğinde kesin denklik belgesi düzenlenecek. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Polis servisi devrildi: 17 yaralı |
Yozgat’ta polislerin bulunduğu servis aracının devrilmesiyle 12’i polis 17 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, Polis Meslek Yüksekokulu personelinin bulunduğu servis aracının sürücüsü Kadir Mavili yol çalışması sebebiyle ters yöne giren Esenli beldesinden Yozgat’a yolcu getiren Haşim Çetin’in yönetimindeki 66 SC 876 plâkalı minibüse çarpmamak için ani manevra yaptı. Kontrolden çıkıp orta refüje çarptıktan sonra devriler araçtaki 12 polis memuru ile sürücü Mavili’nin de aralarında olduğu 5’i sivil toplam 17 kişi yaralandı. Yaralılar, Yozgat Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Yozgat / aa |
13.08.2009 |
Burs, kredi ve yurt başvuruları başladı |
Ünİversİteye yerleşmeye hak kazanan öğrenciler için burs, öğrenim ve katkı kredisi ile yurt başvuruları dün başladı. Başvurular, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun ‘’http://www.kyk.gov.tr’’ internet adresinden yapabilecek. Yurtlarda barınma hakkı kazanan adaylar, 31 Ağustos-11 Eylül 2009 tarihleri arasında kayıt yaptırabilecek. Yurtlar 23 Eylül 2009 tarihinde hizmete açılacak. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Memurun “zam pazarlığı” başlıyor |
Hükümet ve yetkili memur sendikaları, kamu çalışanlarının gelecek yılki ekonomik ve sosyal haklarını belirlemek üzere 15 Ağustos Cumartesi günü masaya oturacak. Alınan bilgiye göre, Başbakanlık Merkez Bina’daki toplantı, saat 10.00’da başlayacak. Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası uyarınca, her hizmet kolunda en fazla üyesi bulunan sendikanın katıldığı toplu görüşmelerde Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro-Sen, Türk Enerji-Sen, Türk Ulaşım-Sen, Türk Haber-Sen, Türk İmar-Sen, Türk Eğitim-Sen, Memur-Sen’e bağlı Diyanet-Sen, Bem-Bir-Sen, Toç-Bir-Sen ve Sağlık-Sen ile KESK’e bağlı Kültür Sanat-Sen, memurları temsil edecek. Bu yıl en fazla üyeye sahip konfederasyon olması dolayısıyla Memur-Sen’in heyet başkanlığında yürütülecek toplu görüşmelerde, Türkiye Kamu-Sen temsilcileri de hazır bulunacak. Önceki yıllarda toplu sözleşme talebi kabul edilmediği için görüşmelere katılamayan KESK, ‘’toplu sözleşme hakkı talebini müzakere etmek’’ için ilk oturuma katılacak. Konfederasyon görüşmelerin seyrine göre tavrını belirleyecek. KESK ayrıca birinci oturumda Ankara’da sonlandırılmak olmak üzere, bugün İstanbul ve Diyarbakır’dan ‘’Toplu İş Sözleşmesi Yoksa Grev Var’’ başlıklı yürüyüş başlatacak. Toplu görüşmeleri, hükümet adına Kamu İşveren Kurulu yürütecek. Kamu İşveren Kurulu, ilgili Devlet Bakanı, Başbakanlık Müsteşarı, Maliye Bakanlığı Müsteşarı, Hazine Müsteşarı, Devlet Planlama Teşkilâtı Müsteşarı, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı, Devlet Personel Başkanı, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Malî Kontrol Genel Müdürü ile kamu işveren sendikası temsilcilerinden oluşacak. Malî haklarla ilgili farklı teklifler getiren konfederasyonlar, toplu sözleşme hakkı konusunda somut bir takvim için ortak talepte bulunuyor. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Irak, borçlarını bir ay içinde ödeyecek |
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Irak’ın Türk firmalarının birikmiş alacaklarının ilk kısmını önümüzdeki bir hafta içinde, kalan kısmını da bir ay içinde ödeyeceğini bildirdi. Çağlayan, Libya Kamu İşleri Bakanı Matuk Muhammed Matuk ve beraberindeki heyet ile görüşmesinin ardından, gazetecilere, dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile beraber Irak’a gerçekleştirdikleri ziyarete ilişkin bilgi verdi. Bakan Çağlayan, Irak’ta yaptıkları temaslarda Irak Başbakanı Maliki ile de görüştüklerini kaydederek, Türkiye ile Irak arasında Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın bulunduğunu hatırlattı. Çağlayan, Irak’ta 500’den fazla Türk firmasının 7 milyar dolarlık müteahhitlik taahhüdünü gerçekleştirdiğini belirterek, Irak’ta sıfırdan yapılanmanın başlayacağını ve müteahhitlik alanında pek çok iş olanağının ortaya çıkacağına dikkat çekti. Türkiye-Irak sınırında geçmişte çatışmaların yaşandığı yerde özel bir sanayi bölgesinin kurulacağını bildiren Çağlayan, ortak ve münferit yatırımların yapılacağını söyledi. Irak Ticaret Bakanlığı’na mal satan Türk firmalarının birikmiş alacaklarının bulunduğunu ifade eden Çağlayan, bu konuda Irak makamlarının yoğun çaba gösterdiğini ve başta Türk firmaları olmak üzere, ek bütçe hazırlanarak, alacakların ödeneceğini söylediğini kaydetti. Bakan Çağlayan, Irak, Türk firmalarının alacaklarının ilk kısmını önümüzdeki bir hafta içinde, kalan kısmını da bir ay içinde ödeyeceğini bildirdi. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Çin malının yerini Türk malı alıyor |
TÜRKİYE Sanayicileri ve İşadamları Konfederasyonu (TUSKON) Genel Başkanı Rızanur Meral, ‘’piyasada haksız rekabete yol açan, ucuz, ama kalitesiz özelliği ile de tüketiciyi yanıltan Çin mallarının miyadının dolduğunu’’ belirterek, ‘’Artık insanlar Türk malı istiyor’’ dedi. Meral, bir açılış törenine katılmak üzere geldiği Osmaniye’de, yaptığı açıklamada, Türk mallarının imajının dünyada artmaya başladığını, insanların Çin malı almak istemediğini, ‘’Türk malı yok mu?’’ diye sorduğunu, buna paralel olarak ihracata yönelik büyümenin de hız kanacağını kaydetti. Meral, hedeflerinin 2008 yılındaki 132 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracatın, bu yıl 100 milyar doların altına düşürmemek olduğunu bildirdi. Meral, Türk iş dünyasına dünyada yeni pazarlar bulma gayretlerinin süreceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: ‘’Uzakdoğu, Güney Asya, Balkanlar, Orta Avrupa gibi ülkelere pazar yolu açıyoruz. Biz sadece ABD, Rusya, Avrupa’ya bağlı kalmaktan ekonomimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Bu açılım önümüzdeki dönemde hızlanacak. Burada tek problem maliyet değil. En büyük problem Türk mallarının tanınmaması. Son yıllarda yaptığımız çalışmalarla Türk ürünlerini daha iyi tanınır hale getirdik. Türk mallarının imajı dünyada artmaya başladı. Birçok ülkede insanlar Çin malı almak istemiyor, ‘Türk malı yok mu?’ diye soruyorlar. Ekonomide ihracata yönelik büyümenin buna paralel olarak daha hızlı olacağını düşünüyoruz.’’ Osmaniye / aa |
13.08.2009 |
Rusya ile tarımda yeni dönem |
TÜRKİYE'NİN Rusya’ya yönelik tarım ürünleri ticaretinde, bu yıl sonu itibariyle önemli gelişmelerin olması bekleniyor. Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in ziyareti sırasında paraf edilen sebze-meyve ihracatında kontrollerin yumuşatılmasını sağlayacak bitki karantina anlaşmasının, bir ay içinde hükümetler düzeyinde imzalanması öngörülüyor. Putin’in ziyareti sırasında imzalanan su ürünleri ticareti memorandumu ile ticaret karşılıklı kurallara bağlanırken, en önemli gelişme tavuk eti ihracatında bekleniyor. Rusya’dan 31 Ağustos’ta Türkiye’ye gelecek 10-11 kişilik uzman heyet, 46 tavuk ve yumurta işletmesinde inceleme yapacak. İnceleme sonuçlarına göre, uygun bulunacak tesislerden Rusya’ya tavuk eti ihracatı mümkün olacak. Ankara / aa |
13.08.2009 |
Varlık Barışı'na ek süre Resmî Gazete'de |
VarlIk Barışında 1 Haziran 2009 itibariyle yurt dışında sahip olunan ve kapsama giren varlıklar, 10 Temmuz 2009’dan 30 Eylül 2009 tarihine kadar beyan edilebilecek. Maliye Bakanlığının konuya ilişkin Genel Tebliği, Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Beyan nedeniyle tahakkuk eden ancak ödenmeyen vergiler, 30 Eylül 2009’a kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde kanunun matrah farkına ilişkin hükmü uygulanmayacak. İndirimi reddedilen KDV’ye ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedel olarak dikkate alınacak ve mahsup edilecek. İstisna uygulamasına konu yurt dışı kazançlar da 28 Şubat 2010’a kadar Türkiye’ye transfer edilmesi şartıyla vergiden müstesna olacak. Ankara / aa |
13.08.2009 |