Haberler |
DEVLET, HÜR ORTAMI SAĞLAMALI |
“Kadının başörtüsü takmayı ya da takmamayı seçme hakkı vardır. Devletin sorumluluğu, kadına ne giyeceğini seçme konusunda bir düzenlemeye gitmek değil, ona, bu seçimini herhangi bir zorlama veya şiddete maruz kalmadan yapabileceği ortamı sağlamaktır. Kadınları başörtüsü takmaya veya takmamaya zorlayan yasalara karşıyız.” İRAN'DAKİ DE YANLIŞ, TÜRKİYE'DEKİ DE
“Kadınları başörtüsü takmaya veya Suudi Arabistan ve İran'da olduğu gibi örtünmeye zorlamak ne kadar yanlışsa, onlardan, Türkiye'deki kurumlarda ya da Fransa'daki okullarda olduğu gibi başörtüsü takmamalarını istemek de bir o kadar yanlış. Uluslararası Af Örgütünde de başörtüsü takanlar var, takmayanlar var.”
DEMOKRASİDE 301'İN YERİ YOK
“Özgürlük ancak özgürlüğe kısıtlama getirerek korunabilir diyemezsiniz. Farklı fikirlere hoşgörü göstermek önemli. İşte bu sebeple TCK'nın 301. maddesinin, değişikliğe gidilmiş olsa bile, modern bir demokratik devlette yeri yok. Türkiye'de ciddî reformlar yapıldı, ama bunların uygulanması önemli. Adlî sistemde de reform şart.”
UluslararasI Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Han, bir kadının başörtüsü takma ya da takmasının onun kendi seçim hakkı olduğunu belirterek, “Devletin sorumluluğu, bir kadına ne giyeceğini seçmesi konusunda bir düzenlemeye gitmek değil, ona, bu seçimini herhangi bir zorlama ya da şiddete maruz kalmadan yapabileceği bir ortamı sağlamaktır” diye konuştu. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) konferans veren Han, Uluslararası Af Örgütünün başörtüsü konusundaki tutumunun çok açık olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu bir ifade özgürlüğü meselesi. Bir kadının başörtüsü takmayı ya da takmamayı seçme hakkı vardır. Devletin sorumluluğu, kadına ne giyeceğini seçmesi konusunda bir düzenlemeye gitmek değil, ona, bu seçimini herhangi bir zorlama ya da şiddete maruz kalmadan yapabileceği bir ortamı sağlamaktır. Bu hem benim, hem de temsil ettiğim kurumun görüşü. Kadınları başörtüsü takmaya veya Suudi Arabistan ve İran’da olduğu gibi vücutlarını örtmeye zorlamak ne kadar yanlışsa, onlardan, Türkiye’deki kurumlarda ya da Fransa’daki okullarda giymemelerini istemek de bir o kadar yanlış. Uluslararası Af Örgütü’nde de başörtüsü takanlar var, takmayanlar var. Kadınları başörtüsü takmaya ya da takmamaya zorlayan yasalara katılmıyoruz.” Konuşmasında terörle mücadele konusuna da değinen Han, 11 Eylül saldırılarının, AB ve ABD gibi insan haklarının en büyük savunucularının bile, kendi iç güvenlikleri söz konusu olduğunda bu hakların temel prensiplerini baltalayıcı siyasetler yürütmekte tereddüt etmediklerini açıkça ortaya koyduğunu belirtti.
“KÜRT SORUNU, SOSYAL VE EKONOMİK NEDENLERE BAKMADAN ÇÖZÜLEMEZ” Han, “Kürt sorununun” çözümünün de, sosyal ve ekonomik nedenlere bakılmadan sağlanamayacağını kaydetti. İfade özgürlüğü konusunda da, insanlara görüşlerini dile getirebilmeleri için imkân oluşturulmasının önemini vurgulayarak, bu imkânlara kısıtlama getirdikçe gerginlik ve şiddet ihtimalinin de da artacağını ifade eden Han, “Bu nedenle Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamaların azaltılması ve insanlara, Türkiye’nin hayata geçirmeyi düşündüğü reformları tartışma imkânı verilmesini şiddetle tavsiye ediyor” diye konuştu.
Ankara / aa
“301. MADDENİN MODERN BİR DEVLETTE Y ERİ YOK”
“(Özgürlük ancak özgürlüğe kısıtlama getirerek korunabilir) diyemezsiniz” ifadesini kullanan Han, farklı fikirlere hoşgörü göstermenin önemini dile getirerek, “İşte bu sebeple TCK’nın 301.maddesinin, değişikliğe gidilmiş olsa bile, modern bir demokratik devlette yeri yok” dedi. Han, Türkiye’de önemli ilerlemeler ve reformların da hayata geçirildiğini, ancak bu reformların siyasetteki yansıması ve uygulamaya geçirilmesinin önemli olduğunu, adlî sistem ve kamu düzeni alanlarında kurumsal reformlara ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Han, Türkiye’nin hayata geçirdiği reformları, özellikle çoğulculuk, ifade özgürlüğü ve yargının bağımsızlığı alanlarında devam ettirmesi gerektiğini belirtti. AB’nin de Türkiye’deki reformları cesaretlendirmesi gerektiğini ifade eden Han, AB sürecinde her iki tarafın da “karamsar” olmaması ve süreci olumlu yönde kullanması ihtiyacını dile getirdi. |
05.08.2009 |