GAZETEMİZ yazarlarından M. Latif Salihoğlu, 12 Eylül 1980 darbesi ve ardından yapılan anayasının, fikir ve siyaset hayatımızın dönüm noktası ve yol ayrımının müsebbibi olduğunu söyledi.
Yazarımız Salihoğlu, Yeni Asya Gazetesi Samsun Temsilciliği tarafından organize edilen “Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” konulu seminer verdi. Çevre il ve ilçelerinde katılımını ile gerçekleşen seminerde Salihoğlu, “O gün için darbe meddahlığı yapanlar, darbe anayasanın kabulü için sabahlara kadar duâ ettiğini söyleyenler, hatta Yeni Asya’nın 10 Kasım, 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi özel günlerde ‘hikmet–i vücud’una tamamen zıt mahiyetteki manşetlerle neşredilmesini isteyenler, acaba hala aynı noktada mıdırlar? Darbe izlerinin silinmesi ve hatta darbe anayasanın da değiştirilmesi yönünde halkın çoğunluğunun hemfikir noktaya geldiği günümüzde, bu dostlarımız acaba hâlâ ‘Biz doğru olanı yaptık; Yeni Asya yanlış yaptı’ diyebiliyorlar mı?” dedi. Salihoğlu, o parçalanmışlığın dolaylı ve yan etkilerinin, maalesef yer yer halen de sürüp gittiğini belirterek, “O gün için, darbeye de, darbe anayasasına da ‘hayır’ diyen Yeni Asya camiasını anarşistlerle, hatta komünistlerle bir ve beraber olmakla itham edenler, bugün acep ne haldeler?” diye sordu.
12 EYLÜL 1980 DÖNÜM NOKTASI
12 Eylül 1980 darbesi ve ardından anayasa için yapılan referandumun, fikir ve siyaset hayatımızın dönüm noktası ve yol ayrımının müsebbibi olduğunu kaydeden Salihoğlu, bu önemli nokta bilinmeden ve bu dönem layıkıyla tahlil edilmeden, bugünkü kargaşalı vaziyeti bilmenin, anlamanın da mümkinatı olmadığını belirtti. Demokrat misyonun oluşumu ve tarihî süreci hakkında bilgi veren Salihoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bediüzzaman, ‘Bu vatanda dört parti/dört temayül var’ dediği mektubunda, Halk Partisi’nin karşısında bir değil, tam üç siyasî temayülün olduğunu belirtiyor. Meselâ, bunlardan biri Demokrat Parti iken, bir diğeri ise Millet Partisi’dir. Bediüzzaman, Millet Partisi’ni de iki şıkka ayırmakta olup, bunlardan birinin dinî, diğerinin ise, millî/ırkî argümanları ön plana çıkardığını nazara verir. Aynı mektuplarda, ayrıca ‘vatan, millet ve İslâmiyet’ nâmına desteklenen Demokrat Parti’nin iktidardan düşmesi halinde, ‘tek başına iktidara gelme şansı’na Halk Partisi’nin değil, Millet Partisi’nin sahip olduğunu açıkça ifade eder.”
|