“Deprem ilâhî ikazdır” mesajlı yazıları sebebiyle mahkûm edilen yazarımız İlhan'ın açtığı dâvâda Türkiye'yi haksız bulan AİHM, kararında, hükümetin verdiği savunmayı da aktardı. Buna göre hükümet, dâvâyla ilgili olarak mahkemeye gönderdiği savunmada, “Başvurana (İlhan'a) verilen cezanın, önemli bir sosyal ihtiyaca cevap verdiği düşünülmektedir” ifadesini kullandı.
“ETKİLEYİCİ SÖYLEMLER”
Kararda hükümetin cezayı savunma yaklaşımı “Felâketin ertesi günü, kamu barışı ve düzenini olumsuz etkileyebilecek bir hissiyat ortamı vardı. Halk, depremin yol açtığı insanî ve maddî kayıpların vahametiyle iyice güçsüzleşmişti ve sorumluları bulma arayışındaydı. Hükümete göre, bu çok özel çerçevede, başvuranın söylemleri daha da etkileyici idi” ifadeleriyle aktarıldı.
GAZETEMİZ yazarlarından Cevher İlhan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) dâvâsında hükümetin “başvurana verilen cezanın, önemli sosyal ihtiyaca cevap verdiğini düşünmektedir” şeklinde savunma yaptığı belirtildi.
Yazarımız Cevher İlhan hakkında 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat’ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle verilen mahkûmiyet kararını bozan AİHM’in gerekçeli kararı açıklandı. AİHM İkinci Dairesi’nin 9 Aralık 2008’de verdiği kararın gerekçesinde, Cevher İlhan’ın Türkiye’ye karşı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 34. maddesi uyarınca dâvâ açtığı hatırlatıldı. Kararda, İlhan’ın 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat`ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle açılan dâvâlarda 2 yıl bir ay hapis cezasına mahkûm edildiği hatırlatılarak, Türkiye’deki dâvâ süreci anlatıldı. İlhan’ın AİHM’e başvurusunda Yeni Asya’da yayınlanan makaleleri için mahkûm edilmesinin, AİHS’nin 10. maddesinde yer alan ifade hürriyetini ihlâl edildiğini iddia ettiği belirtilen kararda, İlhan’ın başvuru gerekçelerine yer verdildi. Türk Hükümetinin savunmasına yer verilen gerekçeli kararda, “Hükûmet, uyuşmazlık konusu makalelerin yayınlanması sırasındaki koşullara dikkat çekmektedir: on binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan bir felâketin ertesi günü, kamu barışı ve düzenini olumsuz etkileyebilecek bir hissiyat ortamı vardı. Halk, depremin yol açtığı insanî ve maddî kayıpların vehametiyle iyice güçsüzleşmişti ve sorumluları bulma arayışındaydı. Hükûmete göre, bu çok özel çerçevede, başvuranın söylemleri daha da etkileyici idi. Hükûmet, başvurana verilen cezanın, önemli sosyal ihtiyaca cevap verdiğini düşünmektedir. Hükûmet, olayda, müdahale ve meşrû araçlar arasındaki orantılılığın gözetildiğini düşünmektedir” denildi.
Karada, AİHM’in, ifade hürriyetinin demokratik bir toplumun temelini oluşturduğunu, toplumun ilerlemesinin şartlarından biri olduğunu ve birey mutluluğunun bir unsuru olduğunu hatırlatmakta olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: “10. maddenin 2. paragrafı mahfuz kalmak üzere, ifade hürriyeti; sadece ‘haberler’ veya önemsiz, olumlu, mûnis olarak karşılananlar için değil, rahatsız eden, çarpan, şok etkisi yapan ve endişelendiren ‘fikirler’ için de geçerlidir, aksi takdirde ; çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük olmayacaktır, bunlar olmadan ise ‘demokratik toplum’ olmaz. 10. maddenin 2. paragrafında yer alan ‘gereklilik’ sıfatı, amir bir sosyal ihtiyacı ifade etmektedir. Genel olarak, ifade hürriyetine müdahale, inandırıcı bir gereklilik arz etmelidir. AİHM, uyuşmazlık konusu makalelerde, yazarın inançlarına ve Türk toplumunun bir kısmının inanışına uygun bir bakış açısı ile depremden manevî bir olgu olarak bahsedildiğini müşahade etmektedir. Yazar, depremi, güncel olana ilişkin görüşlerini ifade etmek için bir fırsat olarak görmekte ve ‘ilâhî müeyyide’ye işaretle görüşlerini pekiştirmektedir. AİHM, uyuşmazlık konusu makalelerde dile getirilen konuları, sorunsalları ve yazarın onlar hakkında yaptığı yorumları, kamu yararı tartışması olarak görmektedir. Uyuşmazlık konusu müdahalenin, ‘demokratik bir toplumda gerekliliği’ geçersizdir, zîra, gözetilen meşrû araçlarla makul bir orantı bulunmamaktaydı. Bu itibarla AİHM, AİHS’nin 10. maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varmaktadır.”
TÜRKİYE TAZMİNATA MAHKÛM OLMUŞTU
YENİ Asya gazetesi yazarı Cevher İlhan hakkında, 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat’ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle verilen mahkûmiyet kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesinin ihlâli olarak görülmüş ve Türkiye bini tazminat, bini masraflar olmak üzere 2 bin euro ödemeye mahkûm edilmişti.
|