"Gerçekten" haber verir 25 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

“SOSYAL İHTİYACA CEVAP”

“Deprem ilâhî ikazdır” mesajlı yazıları sebebiyle mahkûm edilen yazarımız İlhan'ın açtığı dâvâda Türkiye'yi haksız bulan AİHM, kararında, hükümetin verdiği savunmayı da aktardı. Buna göre hükümet, dâvâyla ilgili olarak mahkemeye gönderdiği savunmada, “Başvurana (İlhan'a) verilen cezanın, önemli bir sosyal ihtiyaca cevap verdiği düşünülmektedir” ifadesini kullandı.

“ETKİLEYİCİ SÖYLEMLER”

Kararda hükümetin cezayı savunma yaklaşımı “Felâketin ertesi günü, kamu barışı ve düzenini olumsuz etkileyebilecek bir hissiyat ortamı vardı. Halk, depremin yol açtığı insanî ve maddî kayıpların vahametiyle iyice güçsüzleşmişti ve sorumluları bulma arayışındaydı. Hükümete göre, bu çok özel çerçevede, başvuranın söylemleri daha da etkileyici idi” ifadeleriyle aktarıldı.

GAZETEMİZ yazarlarından Cevher İlhan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) dâvâsında hükümetin “başvurana verilen cezanın, önemli sosyal ihtiyaca cevap verdiğini düşünmektedir” şeklinde savunma yaptığı belirtildi.

Yazarımız Cevher İlhan hakkında 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat’ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle verilen mahkûmiyet kararını bozan AİHM’in gerekçeli kararı açıklandı. AİHM İkinci Dairesi’nin 9 Aralık 2008’de verdiği kararın gerekçesinde, Cevher İlhan’ın Türkiye’ye karşı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 34. maddesi uyarınca dâvâ açtığı hatırlatıldı. Kararda, İlhan’ın 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat`ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle açılan dâvâlarda 2 yıl bir ay hapis cezasına mahkûm edildiği hatırlatılarak, Türkiye’deki dâvâ süreci anlatıldı. İlhan’ın AİHM’e başvurusunda Yeni Asya’da yayınlanan makaleleri için mahkûm edilmesinin, AİHS’nin 10. maddesinde yer alan ifade hürriyetini ihlâl edildiğini iddia ettiği belirtilen kararda, İlhan’ın başvuru gerekçelerine yer verdildi. Türk Hükümetinin savunmasına yer verilen gerekçeli kararda, “Hükûmet, uyuşmazlık konusu makalelerin yayınlanması sırasındaki koşullara dikkat çekmektedir: on binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan bir felâketin ertesi günü, kamu barışı ve düzenini olumsuz etkileyebilecek bir hissiyat ortamı vardı. Halk, depremin yol açtığı insanî ve maddî kayıpların vehametiyle iyice güçsüzleşmişti ve sorumluları bulma arayışındaydı. Hükûmete göre, bu çok özel çerçevede, başvuranın söylemleri daha da etkileyici idi. Hükûmet, başvurana verilen cezanın, önemli sosyal ihtiyaca cevap verdiğini düşünmektedir. Hükûmet, olayda, müdahale ve meşrû araçlar arasındaki orantılılığın gözetildiğini düşünmektedir” denildi.

Karada, AİHM’in, ifade hürriyetinin demokratik bir toplumun temelini oluşturduğunu, toplumun ilerlemesinin şartlarından biri olduğunu ve birey mutluluğunun bir unsuru olduğunu hatırlatmakta olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi: “10. maddenin 2. paragrafı mahfuz kalmak üzere, ifade hürriyeti; sadece ‘haberler’ veya önemsiz, olumlu, mûnis olarak karşılananlar için değil, rahatsız eden, çarpan, şok etkisi yapan ve endişelendiren ‘fikirler’ için de geçerlidir, aksi takdirde ; çoğulculuk, hoşgörü ve açık görüşlülük olmayacaktır, bunlar olmadan ise ‘demokratik toplum’ olmaz. 10. maddenin 2. paragrafında yer alan ‘gereklilik’ sıfatı, amir bir sosyal ihtiyacı ifade etmektedir. Genel olarak, ifade hürriyetine müdahale, inandırıcı bir gereklilik arz etmelidir. AİHM, uyuşmazlık konusu makalelerde, yazarın inançlarına ve Türk toplumunun bir kısmının inanışına uygun bir bakış açısı ile depremden manevî bir olgu olarak bahsedildiğini müşahade etmektedir. Yazar, depremi, güncel olana ilişkin görüşlerini ifade etmek için bir fırsat olarak görmekte ve ‘ilâhî müeyyide’ye işaretle görüşlerini pekiştirmektedir. AİHM, uyuşmazlık konusu makalelerde dile getirilen konuları, sorunsalları ve yazarın onlar hakkında yaptığı yorumları, kamu yararı tartışması olarak görmektedir. Uyuşmazlık konusu müdahalenin, ‘demokratik bir toplumda gerekliliği’ geçersizdir, zîra, gözetilen meşrû araçlarla makul bir orantı bulunmamaktaydı. Bu itibarla AİHM, AİHS’nin 10. maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varmaktadır.”

TÜRKİYE TAZMİNATA MAHKÛM OLMUŞTU

YENİ Asya gazetesi yazarı Cevher İlhan hakkında, 17 Ağustos depremi sonrasında yazdığı ve 28 Şubat’ın haksız uygulamalarını eleştirip depremi “İlâhî ikaz” olarak niteleyen yazıları sebebiyle verilen mahkûmiyet kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ifade özgürlüğüyle ilgili 10. maddesinin ihlâli olarak görülmüş ve Türkiye bini tazminat, bini masraflar olmak üzere 2 bin euro ödemeye mahkûm edilmişti.

25.03.2009


 

Özdabak beraat etti

ÇİZERİMİZ Halil İbrahim Özdabak, hakkında yayın yoluyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği iddiasıyla cezalandırılması talebiyle açılan davada beraat etti.

Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki kara duruşmasında Özdabak, avukatları Turgut İnal ve Kadir Akbaş hazır bulundu. İddia makamında bulunan Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalâasında, hakkında yayın yoluyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği iddiasıyla ve cezalandırılması talebiyle açılan dâvânın yapılan yargılaması sonunda, Özdabak’ın Yeni Asya Gazetesi’nin 19 Mart 2008 tarihli nüshasının birinci sayfasında yayınlanan suça konu karikatüründe, suçu yasal unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından beraatine karar verilmesini talep etti. Savcının mütalâasına karşı diyecekleri ve savunması sorulan Özdabak, “Mütalâaya bir diyeceğim yoktur, önceki savunmamı tekrar ederim” dedi. Avukat İnal da, mütalâa ve savunmasında, “Mütalâaya bir diyeceğim yoktur, müvekkilim 25 yıllık meslek hayatında hiç ceza almamıştır, mesleki anlayışı bunu gerektirmiştir. Beraatine karar verilsin” dedi. Avukat Akbaş da önceki beyanlarını tekrar ederek, mütalâaya katıldığını ve sanığın beraatine karar verilmesini istedi. Hakim, Özdabak’a atılı suçun kasıt ve unsurları oluşmadığından CMK.nın 223/2-a,c maddesi uyarınca beraatine karar verdi. İstanbul / Ümit Kızıltepe

25.03.2009


 

YSK’ya başörtüsü dâvâsı

Mazlum-Der, YSK’ya, siyasî partilerce görevlendirilecek sandık kurulu üyelerinin kılık ve kıyafetiyle ilgili genelgesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştay'da dâvâ açtı.

YASAK, SEÇİM GÜNÜ KARGAŞAYA YOL AÇAR

Dernek Genel Sekreteri Yurtalan, genelgenin iptali ya da yürütmesinin durdurulması söz konusu olmazsa seçim günü kavga, kargaşa ve gereksiz tartışmaların yaşanabileceğini kaydetti.

MAZLUMDER, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), siyasî partilerce görevlendirilecek sandık kurulu üyelerinin kılık ve kıyafetiyle ilgili genelgesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Danıştayda dava açtı. MAZLUMDER Genel Sekreteri Emre Yurtalan, dava dilekçesini sunduktan sonra yaptığı açıklamada, ‘’genelgenin hukuki olarak kabul edilemeyeceğini’’ belirtti. ‘’YSK’nın skandal bir karara imza attığını’’ ifade eden Yurtalan, genelgenin iptali ya da yürütmesinin durdurulması söz konusu olmazsa seçim günü sandık başlarında kavga, kargaşa ve gereksiz tartışmaların yaşanabileceğini kaydetti. Genelgenin yürütmesinin durdurulması isteminin ivedilikle ele alınmasını istediklerini anlatan Yurtalan, ‘’Yürütmeyi durdurma talebimiz en geç 27 Mart 2009 Cuma günü mesai saati bitimine kadar sonuçlandırılmalıdır. Aksi halde büyük hak ihlalleri ve sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır’’ dedi. YSK Başkanı Muammer Aydın, siyasi partilerce bildirilen sandık kurulu üyelerinin, “sandık alanının kamusal alan olması ve sandık kurullarında görev alanların da hizmet veren konumunda olmaları nedeniyle sınırları yasalarla ve yargı kararlarıyla çizilmiş kılık ve kıyafet ölçülerine uymalarına” ilişkin genelge yayımlamıştı. Ankara / aa

25.03.2009


 

Özkök ifade verecek

Genelkurmay eski Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün, gerekirse “Ergenekon” soruşturması kapsamında ifadelerine başvurulacağı öğrenildi.

Genelkurmay Başkanlığı döneminde, “Ergenekon” dâvâsında yargılanan emekli komutanların darbe girişimine yönelik çalışmalar yapıp yapmadığı konusunda Özkök’ün bilgisine başvurulacak.

Hilmi Özkök, daha önce yaptığı açıklamalarda, ‘Savcılar çağırırsa gidip bildiklerimi anlatırım’ demiş ve bu yayın organlarında geniş yer almıştı. Özkök’ün Ergenekon savcıları tarafından ne zaman dinleneceği henüz netleşmedi.

‘’SAVCILAR ÇAĞIRIRSA

GİTMEMEK OLMAZ’’

Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Ergenekon’un ikinci iddianamesinin ana dayanaklarından biri olan “Darbe Günlükleri”nin yazıldığı iddia edilen dönemde Genelkurmay başkanıydı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek tarafından yazıldığı iddia edilen günlüklerde Özkök haricindeki diğer bütün kuvvet komutanlarının hükümeti iktidardan indirmek için çalışmalar yaptığı öne sürülüyordu.

Özkök, geçen hafta kendisiyle yapılan söyleşide, savcılar çağırırsa ifade vereceğini belirterek, ‘’Savcılar çağırırsa gitmemek olmaz’’ demişti.

25.03.2009


 

Ersöz’e tahliye talebi

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan ve halen hastanede tedavi gören emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün tahliyesi istendi. “Bu dosyada genişleterek suç ve suçlu yaratma çabasına artık mahkemenizin dur deme zamanı gelmiştir’’ ifadesinin yer aldığı dilekçede, ‘’mahkemenin, savcıya ‘artık yeter’ demesi gerektiği’’ savunuldu.

‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında tutuklanan ve halen hastanede tedavi gören emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün tahliyesi istendi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gelen Ersöz’ün avukatı Ali Rıza Dizdar tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan dilekçede, Ersöz’ün ciddi bir şekilde rahatsız olduğu ve savcılığın Adli Tıp Kurumu raporlarına güvenmeyerek GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde yatan Ersöz hakkında tahkikat açtığı ifade edildi. Dilekçede, ‘’Savcılıkça Ersöz’ün sonradan ifadesinin alınacağı belirtilmesine rağmen ifadesi alınmadan mahkemede binlerce sayfalık iddianameyle dava açıldığı ve var olduğu iddia edilen örgütün şemasında bulunmayan Ersöz’ün şemaya sonradan monte edilmeye çalışıldığı’’ iddia edildi. ‘’Bu dosyada genişleterek suç ve suçlu yaratma çabasına artık mahkemenizin dur deme zamanı gelmiştir’’ ifadesinin yer aldığı dilekçede, ‘’Mahkemenin, savcıya ‘artık yeter’ demesi gerektiği’’ savunuldu. Dilekçede, Levent Ersöz’ün tahliye edilmesi istendi. İstanbul / aa

25.03.2009


 

ANAYASA DEĞİŞSİN

Memur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, insanı yücelten, siyasî partileri halkın açıp kapattığı ve kamu çalışanlarını katsayı engelinden kurtaran bir anayasa istediklerini söyledi.

Gündoğdu, Memur Sen İl Temsilciliğinde düzenlediği basın toplantısında, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) ‘’Nüfus cüzdanlarında TC kimlik numarası olmayanların oy kullanamayacakları’’na ilişkin kararının ‘’hukukî bir garabet’’ olduğunu kaydetti. YSK’nın sandık başını kamusal alan olarak ilân ettiğini, siyasî partiler adına görev yapacak sandık müşahitlerinin kılık kıyafetlerinin yasal ölçü içinde olması yönündeki kararının ‘’hukuk tanımazlık’’ olduğunu belirten Gündoğdu, ‘’YSK kararları Türkiye’yi geriyor. YSK ideolojik kararlar alıyor. Devlet ve milletin arasını açıyor’’ dedi.

Ahmet Gündoğdu, yeni anayasa yapılmasının gündemde olduğu bu günlerde beklentilerinin, 12 Eylül Anayasasının topyekûn değiştirilmesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ‘’Yeni anayasada, ombudsmanlığı ve siyasî partilerin kapatılmasının imkânsız hale getirilmesini yer almasını önemsiyoruz. Kamu çalışanları olarak memurlara grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının verilmesini bekliyoruz. Kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağının ve seçilme hakkına ilişkin sınırlamaların da sona erdirilmesi gerekir. Eğitimde fırsat eşitliği olmazsa olmaz koşulumuz. İnsanı yücelten, siyasî partileri halkın açıp kapattığı ve kamu çalışanlarını katsayı engelinden kurtaran bir anaya istiyoruz.’’ İzmir / aa

25.03.2009


 

LEYLEKLER GELİYOR

EDİRNE Çevre ve Orman Müdürü Abdullah Bülbül, ilkbahar göçüyle Türkiye’ye gelen leyleklerin titizlikle korunarak, yuvalarının bozulmaması gerektiğini belirtti.

Bülbül, yaptığı açıklamada, kış mevsimini sıcak ülkelerde geçiren leyleklerin, havaların ısınmasıyla birlikte Kuzey Afrika ve Orta Doğu’dan sürüler halinde gelmeye başladığını bildirdi. Edirne’ye kadar ulaşan leyleklerin yorgun düştükleri için yerleşim yerlerine yakın bölgelerde yem bulmaya çalıştıklarını ifade eden Bülbül, insanların bu kuşları ürkütmemesi gerektiğini bildirdi. Edirne’de göç sezonu boyunca leylek popülasyonunu kontrol altında tutmaya çalıştıklarını kaydeden Bülbül, ‘’Bu verilere ulaşılması amacıyla Keşan ilçesine bağlı Çamlıca, Yenimuhacir ve Mecidiye belde belediyelerinde leyleklerin gözlemleri yapılmakta. İlkbahar göçüyle ülkemize gelen leylekler titizlikle korunarak, yuvaları bozulmamalı. Halkımız bu konuya hassasiyet göstermeli.’’ Edirne / aa

25.03.2009


 

Doğuda kış, batıda bahar

DOĞU Anadolu Bölgesi’nin yüksek kesimlerindeki kar yağışı ve tipi, ulaşımı olumsuz etkiliyor. Alınan bilgiye göre, kar yağışı ve tipi sebebiyle Ardahan-Posof kara yolunun Ilgar Dağı mevkii ulaşıma kapandı.

Karayolları yetkilileri, kar yağışı ve tipinin etkisini kaybetmesinin ardından kara yolunun açılması için çalışma başlatılacağını bildirdi. Bölgedeki illerden Erzurum’da 252, Erzincan’da 134, Muş’ta 9 ve Ardahan’da 6 olmak üzere toplam 401 köy yolunda da ulaşım sağlanamıyor. İl Özel İdare Müdürlüklerine bağlı karla mücadele ekipleri, kapanan köy yollarının açılması için çalışma başlattı. Yetkililer, kar yağışının aralıklı olarak etkisini sürdürdüğünü, bu sebeple yol açma çalışmalarının güçlükle yürütüldüğünü belirtti. Bu arada, hava sıcaklıklarındaki artışla birlikte böl-geye gelen göçmen kuşlar da kar yağışından olumsuz etkilendi. Meteoroloji Erzurum Bölge Müdürlüğü yetkilileri, bölgede kar yağışının gün boyu aralıklı olarak etkili olmasını beklediklerini kaydetti. Erzurum / aa

25.03.2009


 

Tahta palet imalathanesinde yangın: 3 ölü

KOCAELİ’NİN Gebze ilçesinde, tahta palet imalathanesinde çıkan yangında 3 kişi yanarak öldü. Alınan bilgiye göre, Balçık Köyünde tahta palet imalatı ve tamiri yapan Zekeriya Polat’a ait iş yerinde sabah saatlerinde henüz belirlenemeyen sebeple yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen yangın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Gebze İtfaiye Amirliği ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. Soğutma çalışmaları sırasında inceleme yapan itfaiye ve jandarma ekipleri, barakada 3 kişinin yanmış cesetleriyle karşılaştı. Barakada ayrıca patlamış halde iki piknik tüpü ve devrilmiş halde bir sobanın bulunduğu belirlendi. Ölenlerin iş yerinde çalışan işçiler olduğu tahmin edilirken, kimliklerinin ve ölüm sebeplerinin tesbitine çalışıldığı bildirildi. Kocaeli / aa

25.03.2009


 

Yağışlar, yeraltı suyunu yükseltiyor

SON 79 yılın Ocak ve Şubat aylarındaki yağış rekorunun kırıldığı Adana’da yağışın yanı sıra yer altı içme suyu kuyularının da kapatılmasının etkisiyle taban suyu (yer altı suyu) seviyesinin yükselmeye başladığı bildirildi. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Sedat Türkmen, yer altı taban suyundaki yükselmeye bağlı olarak apartmanların bodrum ve zemin katlarında su çıkma tehlikesinin yaşanabileceğini, bu konuda halkın kaygı yaşadığını belirtti. Jeoloji mühendisleri, Nisan ve Mayıs aylarında taban suyundaki yükselmenin maksimum seviyeye ulaşacağını tahmin ediyor. Adana / aa

25.03.2009


 

Yükseköğretime “standart’’ geliyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), AB’ye uyum çerçevesinde, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitimde bulunması gereken kriterleri belirlemeye yönelik Ulusal Yeterlikler Çerçevesi hazırlıyor. Ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim yapanların sahip olması gereken bilgi ve becerilerin, kişisel ve mesleki yetkinliklerinin ortaya konulması amaçlanan çalışmanın bütün üniversitelerde 2012’ye kadar uygulanması hedefleniyor.

Ulusal Yeterlikler Çerçevesi Komisyonu Başkanı YÖK Üyesi Prof. Dr. Atilla Eriş, ‘’Yükseköğretimde ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde yapılan eğitimin kalitesini ortaya koymak, sonuçlarını irdelemek, Avrupa standartlarına uyumunu sağlamak amacıyla ‘’Ulusal Yeterlikler Çerçevesi’’ hazırlıklarının sürdüğünü anlattı. Yeterlik sürecinin, ‘’bir mesleği icra etmek için sahip olunması gereken bilgiler, beceriler ve diğer bütün özelliklerin hepsinin tanımlandığı bir süreç’’ olduğunu belirten Eriş, bu sürecin diploma ve sertifikayla belgeleneceğini kaydetti. Eriş, Ulusal Yeterlikler Çerçevesi çalışmasının ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim düzeylerinde kriterler belirleme olarak nitelenebileceğini ifade etti. Yükseköğretimdeki bütün eğitim kademelerinde her bir program için ‘’yeterlik’’ belirleneceğini belirten Eriş, Ulusal Yeterlikler Çerçevesi’nin ‘’genel kriterleri’’ oluşturacağını kaydetti. Eriş, genel kriterlerin belirlenmesinden sonra yükseköğretimdeki her bir program için ayrı ayrı belirlenecek yeterlik çalışmasının üniversitelerle ve ilgili sektörden katılımcılarla birlikte yürütüleceğini anlattı.

Ulusal yeterliklerin, Avrupa Birliğince ortaya konulan Uluslararası Yeterlikler doğrultusunda hazırlandığını kaydeden Eriş, bu çerçevede her bir eğitim kademesinden mezun olanların bilgilerinin, becerilerinin, kişisel ve meslekî yetkinliklerinin neler olması gerektiğinin ortaya konulacağını belirtti.

‘’Genel yeterliklerin’’ bütün yükseköğretim programları için geçerli olacak genel kavramsal çerçeveden oluşacağını dile getiren Eriş, bu konuda hazırladıkları taslağı başta üniversiteler olmak üzere bakanlıklara, sivil toplum kuruluşlarına ve ilgili çevrelere görüş almak üzere gönderildiğini ve görüşlerin değerlendirmesinin sürdüğünü, çalışmada son aşamaya gelindiğini anlattı. Eriş, bu hafta tamamlanması planlanan çalışmanın YÖK Genel Kurulu’na sunulacağını bildirdi.

“PİLOT UYGULAMAYLA BAŞLAYACAK’’

Ulusal Yeterlikler Çerçevesi’nin Türkiye’deki bütün üniversitelerde uygulanmaya başlanmasına ilişkin takviminde öngörülen tarihin 2015 olduğunu hatırlatan Eriş, ‘’Ancak biz bunu 2012’ye çekmek istiyoruz. 2012’ye kadar tüm üniversitelerde uygulanıyor olacak’’ dedi.

Uygulamayı pilot olarak bazı üniversitelerde başlatacaklarını ifade eden Eriş, ayrıca programların yeterlilikleri belirlendikçe, bütün programların yeterliliklerinin tamamlanması beklenmeden uygulamaya geçileceğini kaydetti. Ankara / aa

25.03.2009


 

Selimiye’ye kameralı koruma

TÜRK mimarî san'atının ‘’doruk noktası’’ olarak nitelendirilen Selimiye Camii, alarm sistemi ve bekçinin yanı sıra cami içerisine yerleştirilecek 16 kamera ile izlenecek. Edirne Müftüsü Ömer Taşcıoğlu, yaptığı açıklamada, Osmanlı-Türk san'atının ve dünya mimarlık tarihinin başyapıtlarından ve Selimiye Camii’nin, Edirne’nin ve Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesi olarak tarihte yer aldığını ifade etti. Selimiye Camii’nin içinin çok geniş olması sebebiyle kameralı güvenlik sistemine ihtiyaç duyduklarını anlatan Taşcıoğlu ‘’Bizim için Selimiye Camii’nin her parçası çok önemlidir. Mihrap duvarı, minber duvarı, galerileri taşıyan kemerlerin köşelikleri, pencere alınlıkları ve özellikle de hünkâr mahfili, dönemin en kaliteli çinileri ile kaplıdır. Bu kadar çok tarihî değere sahip camimizi kamera sistemiyle korumaya karar verdik. Camimizi sadece alarm ve bekçiyle değil, camiye yerleştirilen 16 kamerayla koruyacağız’’ diye konuştu.

Ömer Taşcıoğlu, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun kamera sisteminin kurulmasına katkıda bulunduğunu belirterek, teşekkür etti. Müftü Taşcıoğlu, inanç turizmi kapsamında Edirne’ye gelen yabancı turistlerin, en çok Selimiye Camii’ni ziyaret ettiklerini belirterek, “Mimar Sinan’ın ustalık eseri olan yapı, Ramazan ayında dolup taşıyor. Hafta sonları günlük yaklaşık 1000 kişinin ziyaret ettiği camimizi, yılda yaklaşık 300 bin kişi ziyaret ediyor’’ dedi. Edirne / aa

25.03.2009


 

Türkiye, 2 komşuyu tekrar buluşturuyor

nTÜRKİYE, Afganistan ve Pakistan’ı yeni bir zirvede buluşturuyor. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Afganistan ve Pakistan arasında üst düzeyde yakınlaşma sağlamayı ve işbirliği mekanizmalarını güçlendirmeyi hedefleyen zirve, nisan ayının başında düzenlenecek. Zirvenin İstanbul ya da Ankara’da yapılacağı, yerinin henüz netleşmediği öğrenildi. Türkiye, Afganistan ve Pakistan cumhurbaşkanlarını, biri 2007, diğeri 2008 yıllarında olmak üzere daha önce de iki kez üçlü zirvede bir araya getirmişti. Kaynaklar, nisan ayı başında düzenlenecek bu üçlü zirvenin öncekilere göre daha kapsamlı olacağını, istihbarat şefleri ve genelkurmay başkanlarının da bu zirveye katılacağını bildirdi. Ankara / aa

25.03.2009


 

Şahin: Şahsî değil, devletimizin politikaları

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Cumhurbaşkanı’nın devleti, milleti temsil ettiğini belirterek, ‘’Onun politikaları şahsi politikaları değil, devletimizin politikalarıdır’’ dedi. Bakan Şahin, bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Gül’ün Kuzey Irak’taki bölgesel yönetim ile ilgili sözlerine ilişkin sorusu üzerine şunları kaydetti: ‘’Sayın Cumhurbaşkanı’mız devletimizi milletimizi temsil eder. Onun politikaları şahsi politikaları değil, devletimizin politikalarıdır. Türkiye’nin 25 yılı aşkın süredir başını ağrıtan, binlerce insanın hayatını kaybettiği, binlerce şehit verdiğimiz ve belki de şimdi Türkiye’yi dünyanın 10 ülkesi arasına sokacak kadar ekonomik kayıp verdiğimiz bir sorunun çözümünde Irak’ta birtakım görüşmelerin yapılıyor olmasını, önemli kabul edeceğimiz bir adımdır diye düşünüyorum.’’ Bakan Mehmet Ali Şahin, DTP’nin genel af talebinin hatırlatılması üzerine de ‘’Ne benim başında bulunduğum Adalet Bakanlığı ne de Hükümetimizin gündeminde, şu an itibariyle böyle bir af söz konusu değil’’ dedi. Antalya / aa

25.03.2009


 

Aydın Valisi Malay makamını bıraktı

AYDIN Valisi Mustafa Malay, ‘’makamını bırakıyorum’’ dedi. Malay, düzenlediği basın toplantısında, devlet ciddiyetiyle valilik görevini yaptığını, gazetelerde hakkında çıkan iddiaların kesinlikle gerçeği yansıtmadığını söyledi. Vali Malay, şöyle konuştu: ‘’Devletin üzerinde zerre kadar şaibe kalmasın. ‘Valilik mitinge insan davet etti’ diye bir kişi dahi inansa devlet için yaradır. Fırsat vermemek için makamımı bırakıyorum, en çok sevdiğim ilimi bırakıyorum. Mesaj alsınlar, yalan yazan basın ve yalan konuşan siyasiler.’’ Malay, kendi isteği ile merkeze alınması için başvuruda bulunduğunu söyledi. Vali Malay, görevi süresince halkla kaynaştığını, yasaların verdiği yetkinin dışına çıkmadığını, dürüstlük, tarafsızlık, adalet ilkesinden sapmadığını, değişik iktidarlarla çalıştığını belirtti. Aydın / aa

25.03.2009


 

Albay Temizöz Diyarbakır’da

KAYSERİ Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün karayoluyla dün sabah Diyarbakır’a gönderildiği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre, Cizre’de sürdürülen kazı çalışmalarında bulunan kemiklerle ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatı doğrultusunda gözaltına alınan Cemal Temizöz, Kayseri Askeri Hastanesi’nde yapılan sağlık kontrolünün ardından geceyi Garnizon Komutanlığı’nda geçirdi. Albay Cemal Temizöz’ün ifadesinin alınması için dün saat 10.45 sıralarında Kayseri’den kara yoluyla Diyarbakır’a gönderildiği öğrenildi. Kayseri / aa

25.03.2009


 

Serinyol’da patlama: 1 şehit

HATAY'IN merkez ilçesi Antakya’ya bağlı Serinyol beldesinde bulunan 121. Er Eğitim Alayı’nda meydana gelen patlamada, ilk bilgilere göre 1 asker şehit oldu, 8 asker yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Er Eğitim Alayı’nda eğitim faaliyetleri sırasında mühimmat patlaması neticesinde, adı açıklanmayan 1 asker şehit oldu, 8 asker de yaralandı. Yaralı askerler Antakya Devlet Hastanesi ile İskenderun Askeri Hastanesine kaldırıldı. Hatay / aa

25.03.2009


 

Marmara’da barajlar doldu

KARLARIN erimesi ve yağmurla birlikte Bursa, Yalova, Kocaeli ve Balıkesir’deki barajların dolduğu, bu sebeple kapaklarının açıldığı bildirildi. Meteoroloji, DSİ 1. ve 25. Bölge Müdürlüğü yetkililerinden aldığı bilgiye göre, 1 Ekim 2008’den bu yana düşen yağışlar barajlardaki su miktarını önemli oranda yükseltti. Marmara Bölgesi, 1 Ekim 2008 ile 15 Mart 2009 tarihlerindeki dönemde, metrekareye yaklaşık 460 milimetre yağış aldı. Bu yağış, mevsim normalleri olan 412 milimetrenin yüzde 12, 379.7 milimetre olan geçen yılın yüzde 21 üzerinde gerçekleşti. Bölgeye düşen yağış barajlara olumlu yansıdı. Özellikle son dönemlerde karların erimesi ve yağmurların devam etmesi Bursa, Kocaeli, Yalova ve Balıkesir’deki barajların dolmasını sağladı. DSİ yetkilileri, Marmara Bölgesi’nin bu yıl iyi yağış aldığını, şimdilik bir sorun görünmediğini belirtti. Bursa / aa

25.03.2009


 

Bakan Eker: Faili meçhul cinayetleri ortaya çıkaracağız

TarIm ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, özellikle faili meçhul cinayetleri ve kayıpları bir bir ortaya çıkaracaklarını söyledi. Eker, seçim çalışmaları kapsamında Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeki seçim bürolarını ziyaret etti. Hükümetin devrim niteliğinde atılımlar attığını, demokratikleşme ve sivilleşme anlamında büyük reformlar yaptığını anlatan Eker, TRT 6’dan sonra çok yakında Kürtçe ve Arapça radyonun da yayına başlayacağını kaydetti. Halkın beklentisi ve istekleri yönünde hizmet etmeye devam edeceklerini ifade eden Eker, şöyle konuştu: “1990 yılından sonra bölgede yaşanan faili meçhul cinayetler ve kayıplar yıllarca aydınlatılamadı. Bırakın aydınlatmayı diğer hükümetler faili meçhullerin adını ağzına almaktan bile korktu. Biz AK Parti olarak faili meçhulleri çözeceğiz, çözüyoruz. Ölüm kuyularını bir bir açacağız. Sorumlularını da adaletin karşısına çıkaracağız. Özellikle faili meçhul cinayetleri ve kayıpları bir bir ortaya çıkaracağız.” Diyarbakır / aa

25.03.2009


 

Darbe ve anayasası yol ayrımına sebep oldu

GAZETEMİZ yazarlarından M. Latif Salihoğlu, 12 Eylül 1980 darbesi ve ardından yapılan anayasının, fikir ve siyaset hayatımızın dönüm noktası ve yol ayrımının müsebbibi olduğunu söyledi.

Yazarımız Salihoğlu, Yeni Asya Gazetesi Samsun Temsilciliği tarafından organize edilen “Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” konulu seminer verdi. Çevre il ve ilçelerinde katılımını ile gerçekleşen seminerde Salihoğlu, “O gün için darbe meddahlığı yapanlar, darbe anayasanın kabulü için sabahlara kadar duâ ettiğini söyleyenler, hatta Yeni Asya’nın 10 Kasım, 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi özel günlerde ‘hikmet–i vücud’una tamamen zıt mahiyetteki manşetlerle neşredilmesini isteyenler, acaba hala aynı noktada mıdırlar? Darbe izlerinin silinmesi ve hatta darbe anayasanın da değiştirilmesi yönünde halkın çoğunluğunun hemfikir noktaya geldiği günümüzde, bu dostlarımız acaba hâlâ ‘Biz doğru olanı yaptık; Yeni Asya yanlış yaptı’ diyebiliyorlar mı?” dedi. Salihoğlu, o parçalanmışlığın dolaylı ve yan etkilerinin, maalesef yer yer halen de sürüp gittiğini belirterek, “O gün için, darbeye de, darbe anayasasına da ‘hayır’ diyen Yeni Asya camiasını anarşistlerle, hatta komünistlerle bir ve beraber olmakla itham edenler, bugün acep ne haldeler?” diye sordu.

12 EYLÜL 1980 DÖNÜM NOKTASI

12 Eylül 1980 darbesi ve ardından anayasa için yapılan referandumun, fikir ve siyaset hayatımızın dönüm noktası ve yol ayrımının müsebbibi olduğunu kaydeden Salihoğlu, bu önemli nokta bilinmeden ve bu dönem layıkıyla tahlil edilmeden, bugünkü kargaşalı vaziyeti bilmenin, anlamanın da mümkinatı olmadığını belirtti. Demokrat misyonun oluşumu ve tarihî süreci hakkında bilgi veren Salihoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Bediüzzaman, ‘Bu vatanda dört parti/dört temayül var’ dediği mektubunda, Halk Partisi’nin karşısında bir değil, tam üç siyasî temayülün olduğunu belirtiyor. Meselâ, bunlardan biri Demokrat Parti iken, bir diğeri ise Millet Partisi’dir. Bediüzzaman, Millet Partisi’ni de iki şıkka ayırmakta olup, bunlardan birinin dinî, diğerinin ise, millî/ırkî argümanları ön plana çıkardığını nazara verir. Aynı mektuplarda, ayrıca ‘vatan, millet ve İslâmiyet’ nâmına desteklenen Demokrat Parti’nin iktidardan düşmesi halinde, ‘tek başına iktidara gelme şansı’na Halk Partisi’nin değil, Millet Partisi’nin sahip olduğunu açıkça ifade eder.”

MEHMET KAPLAN / SAMSUN

25.03.2009


 

Sahtesi hemen, gerçeği zamanla öldürüyor

SAHTE rakıdan kaynaklanan metil alkol zehirlenmesi ve kılcal damar yırtılması sonucu dört kişinin öldüğünü, iki kişinin de kör olduğunu belirten Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, “Sahte rakı hemen öldürüyor ama, gerçek rakı zamanla öldürüyor. Vatandaşlarımızın sahtesinden de, gerçeğinden de uzak durmalarını tavsiye ediyoruz” dedi.

Balcıoğlu açıklamasında, “Sağlığımız en değerli sermayemizdir. Alkolün her türlüsünden uzak durmalıdır. Alkol, kalp ve cilt damarlarını genişletir. Kalbin çalışma hızını artırır, kan dolaşım düzenini bozar, damarların sertleşmesine, tansiyonun artmasına, felç ve ânî ölümlere sebep olur. Aşırı alkol geçici hafıza kaybına neden olur. Hazımsızlık, dolayısıyla iştahsızlığa sebep olur. Fakat bunun yanında kişinin vücudu günden güne şişer. Damar kireçlenmesine yol açar. İçki mide iç zarında yanma hissi meydana getirir, mideyi bozar, ağrı yapar, mide hastalıklarından olan gastrit ve ülsere sebep olur. Beyin ve sinir hücrelerinin zarlarını zehirler veya uyuşturarak kullanılmaz hale getirir. Tepki refleksleri azalır, beynin düşünme ve karar verme düzeni zayıflar” dedi.

Balcıoğlu, bağımlılık yapan maddelerden biri olan alkolün zararlarının bu kadarla kalmadığını ifade ederek, “Alkol kullanımı karaciğer, pankreas, beyin ve dolaşım sistemine büyük hasarlar verir. İçki beyni uyuşturur, yürümekte zorluk çekilir, kol ve bacak çekilmelerine, yüz ifadesinde bozukluklara sebebiyet verir. İnsan, irade ve dengesini kaybeder. Alkol göze giden görme sinirlerine de tesir eder. Sulanma ve görme bozukluklarına neden olur. Neticede ameliyat kaçınılmaz olur. Körlüğe bile neden olabilir” diye konuştu.

25.03.2009


 

Televizyonu kapatıp, hayatı açıyorlar

RİZE'DE bulunan özel bir ilköğretim okulu, ‘’televizyon izlemenin öğrencilerin başarısını ve aile içi ilişkileri olumsuz etkilediği’’ gerekçesiyle, aileleri ile birlikte Pazartesi günleri televizyon izleme kararı aldı. Rize’de bulunan özel bir ilköğretim okulu, ‘’televizyon izlemenin öğrencilerin başarısını ve aile içi ilişkileri olumsuz etkilediği’’ gerekçesiyle, aileleri ile birlikte Pazartesi günleri televizyon izleme kararı aldı. Okul Müdürü Tanju Yıldırım, son yıllarda ülke genelinde televizyon izleme oranının arttığını, bunun da öğrencinin başarı düzeyini etkilediğini, aile içi ilişkiyi azalttığını savundu.

Okullarında öğrenim gören 560 öğrenciden 500’ünün velisiyle bir anket çalışması yaptıklarını belirten Yıldırım, şunları söyledi: ‘’Anket çalışmasında velilerimizin yüzde 57’si televizyonun aile ilişkilerini olumsuz etkilediğini, televizyon yüzünden işlerini ve çocuklarını ihmal ettiklerini, günde yaklaşık 3 saat televizyon izlediklerini, kitap okuma oranının çok düşük olduğunu belirtti. Bu nedenle biz de, bununla ilgili nasıl bir uygulama yapabileceğimizi düşündük. Daha sonra velilerimizle de görüşerek, ‘TV’siz bir gün’ projesini uygulamaya koyduk. ‘TV’siz bir gün’’, Pazartesi sabah 07.00’de başlayıp, Salı sabahı 07.00’de sona eriyor.’’ Pazartesi akşamları ailelerin artık televizyon izlemediğini, kitap okuduğunu anlatan Yıldırım, kitap okuma uygulamasını, belli velilerin katılımıyla okulda gerçekleştirdiklerini söyledi. Yıldırım, ailelerin sevdikleriyle daha çok vakit geçirdiğini, sosyal faaliyetlerde bulunduğunu, akraba ziyaretleri yaptığını belirterek, ‘’büyüklerimizin baş köşedeki yerini televizyon almaya başlamıştı. Büyüklerimizi yeniden bu proje ile baş köşeye oturtmaya gayret ediyoruz. Hem büyüklerimize saygı gösteriyoruz, hem de çocuklarımıza daha çok vakit ayırıyoruz’’ dedi.

VELİLER DE UYGULAMADAN MEMNUN

ÖĞRENCİ velilerinden Canan Koçan, okulun başlattığı projenin çok olumlu olduğunu ifade ederek, ‘’vaktimizi daha yapıcı ve olumlu düşüncelerle ve işlerle değerlendiriyoruz’’ diye konuştu.

25.03.2009


 

Mardin, dünyaya hoşgörü dersi veriyor

MARDİN Valisi Hasan Duruer, Mardin’i dünyaya tanıtmak için önemli bir misyon edindiklerini belirterek, Kürdü, Arapı, Türkü ve Süryanisi ile örnek bir mozayik oluşturduklarını kaydetti.

Mardin Valisi Hasan Duruer, şehrin tarihî zenginliği, dilleri, dinleri, ırkları ve kültürleri ile dünyaya hoşgörü yaydığını söyledi. 7 bin yıllık tarihî geçmişi ile bir çok medeniyetleri bünyesinde barındıran Mardin’i dünyaya tanıtmak için önemli bir misyon edindiklerini belirten Duruer, Kürdü, Arap’ı, Türk’ü ve Süryani’si ile örnek bir mozayik oluşturduklarını kaydetti. Mardin’de bir taraftan ezanın çan sesi ile harmanlaştığını, diğer taraftan da farklı dinlerin ve dillerin Halil İbrahim’in sofrasını paylaştığını ifade eden Duruer, “Venedik ve Kudüs’ten sonra dünyanın üçüncü sit alanı içinde olan Mardin’in tarihî varlıklarını korumak için bu yıl önemli projeleri hayata geçirdik. Tarihî kentin her mahallesini ayrı bir yıkım ve onarım hamlesi ile ele aldık. 560 bina önümüzdeki günlerde yıkılacak. 800’ün üstündeki binayı fizikî görüntüyü bozduğu gerekçesi ile de bakım ve onarımdan geçireceğiz. Kentsel Rehabilitasyon Projesi kapsamında bu tesbit edilen 3 binin üzerinde beton ev 2 yıl içinde tamamen yıkılacak. Mardin neden Venedik, Kudüs, Kurtuba, Toledo olmasın. Mardin bu şehirlerden daha eski ve daha çok tarihî varlıkları bünyesinde barındırıyor. Tarihî evleri betondan arındırdığımız zaman Mardin eski ihtişamlı görünümüne kavuşacaktır. Bu da Mardin’in UNESCO’ya girme şansını daha da arttıracaktır” dedi. Mardin / cihan

25.03.2009


 

Müslüman öğrencilerden mescit talebi

AVUSTRALYA'NIN Melbourne şehrinde bulunan RMIT Üniversitesindeki Müslüman öğrenciler, kendilerine ait özel ibadet mekânı talebiyle gösteri yaptı. El Arabiya’nın internet sitesindeki habere göre, dün toplanan onlarca öğrenci, diğer dinlerden öğrencilerin de ortak kullandığı mekân yerine, kampüste Müslümanlara özel bir alan ayrılmasını istedi. Yetersiz mekân yüzünden açık havada ya da koridorlarda ibadet etmek zorunda kaldıklarını belirten öğrenciler, bunun neticesinde Müslüman kız öğrencilerin cinsel taciz ve dinî ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını kaydetti. RMIT kampüsündeki ibadet yeri sorununun, üniversitede 2007’deki bir yenileme çalışması sırasında mescidin yıkılmasıyla başladığı, üniversite yönetiminin yeni mescitler yapma sözü vermesine rağmen, ibadet için bütün dinlere ortak alan oluşturarak bu taahhüdünü yerine getirmediği bildirildi.

25.03.2009


 

Kızılcık vitamin deposu

MALATYA Meyvecilik Araştırma Enstitüsü ve Atatürk Üniversitesi ile Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültelerinin işbirliğinde gerçekleştirilen araştırmada, kızılcıktaki C vitamini ve antioksidanın kansere yakalanma riskini azalttığı ispatlandı. Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Dr. Kadir Uğurtan Yılmaz, Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü tarafından yürütülen ‘’Kızılcık Genetik Kaynaklarının Toplanması ve Korunması Projesi’’ ile Türkiye’deki yaklaşık 60 kızılcık türünün koruma altında bulundurulduğunu söyledi. Enstitüde koruma altında bulundurulan kızılcık türlerinden 16’sı üzerinde, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Ercişli ve Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Kafkas’la birlikte yürüttükleri araştırma kapsamında kızılcık meyvelerinin biyokimyasal muhtevalarına bakıldığını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti: ‘’Araştırma sonunda kızılcıkların antioksidan madde ve C vitamini içeriklerinin birçok meyve türüne göre çok daha yüksek değerlerde olduğu belirlendi.’’

25.03.2009


 

Deniz dalgaları ışık verd

i

TÜRKİYE Elektromekanik Sanayi (TEMSAN) ve Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü (BOREN) işbirliğiyle 1,5 yıl önce başlatılan ‘’Deniz Dalgalarından Elektrik Enerjisi Üretimi Projesi’’ kapsamında pilot uygulama alanı olarak seçilen Sakarya’nın Karasu ilçesinde ilk ampul yakıldı. Denizin içinde kıyıya 100 metre mesafedeki elektrik santrali dalgalardan ürettiği elektrik enerjisi ile 1 günde 2 evin elektrik ihtiyacını karşılayabiliyor. Kıyı kesimindeki yerleşim birimlerinin elektrik ihtiyacını karşılayabilmek amacıyla 1,5 yıl önce başlatılan ve uygulaması Karasu’da yürütülen projede mutlu sona gelindi.

25.03.2009


 

Alaska’nın volkanı faaliyette

ABD'NİN Alaska eyaletinin en büyük yanardağlarından Redoubt Dağı, 15 km yüksekliğe kül ve duman püskürterek faaliyete geçti. Alaska Volkan Gözlemevi’nden yapılan açıklamada, 1990’dan beri uykuda bulunan 3 bin 108 metre yüksekliğe sahip Redoubt Dağı’nda ilk indifanın dün gece meydana geldiği, patlama ve püskürmelerin bugün giderek şiddetlendiği belirtildi. Şimdilik bölgeden büyük bir hasar haberi gelmediği bildirildi. Alaska’nın başşehri Anchorage’ın (280 bin nüfuslu) 150 km güneybatısındaki yanardağın yakınlarında fazla yerleşim bulunmadığı, ancak Anchorage’ın 56 km kuzeyindeki Willow ve 120 km kuzeyindeki Talkeetna şehirleri sakinlerinin rüzgârların sürükleyeceği duman bulutu sebebiyle uyarıldığı belirtildi. Bu arada, Alaska havayollarının Anchorage’dan ve bu havalimanına yapacağı 19 sefer yanardağın duman bulutu dolayısıyla iptal edildi.

25.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis