Hukukçular Derneği Genel Başkanı Sinan Kılıçkaya: “Yeni Asya çok haklı olarak emekli paşalarla ilgili bir öneri getirmiştir. Ancak karşı tarafta bulunan Hurşit Tolon'a ait olduğu iddia edilen ses kaydında, bu öneriye hakaret dolu, haklı olmayan, aşırı bir tepki ortaya konulmaktadır. Yapılan öneride herhangi bir suç olmadığı gibi, aksine iddia sahibi suç işlemektedir.”
GÜCÜ KAYBEDİNCE DÖVÜNÜYOR
Mazlum-Der Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Bu ifadeleri okuyunca Türkiye'nin yıllardır nasıl bir zihniyetle yönetildiğini anlıyorsunuz. Gücünü kaybeden ve buna dövünen bir adam var karşımızda. Belli ki sahip olduğu güç hukuk dışı bir güç. Ordu komutanı valiye söylermiş .O da emniyet müdürünün ayaklarını kesermiş. Despotizm üzerine kurulan bir mentalite.”
BU ZİHNİYETİN İZALESİ ŞART
Avukat Kadir Akbaş: “Yeni Asya’da yayınlanan röportajda suç unsuru olabilecek en küçük bir ifade bile yok. Ancak son derece masum bir röportajın bile her satırının, her kelimesinin sayın Tolon tarafından suç teşkil ediyor diye düşünülmesi, Türkiye’nin ne tür bir zihniyetle karşı karşıya olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir. Bu zihniyetin izalesi gerekiyor.”
KURMAY SUBAY HERŞEYİ BİLİR!
Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş: “Üslûp hoş değil. Küfürler var. Savcılara yönelik de şeyler var. Bir zihniyetin tezahürü. Kabul edilir, geçerli argümanlar değil. Yazının değerini ölçmeye kalkıyor, çünkü kurmay subay herşeyi bilir! Öyle yetişiyorlar. Bu kadar çok darbe ve anayasa yapıp kanunları silbaştan değiştirtebildiklerine göre, burada da diyecek birşey yok!”
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon’a ait olduğu iddia edilen 2. ses kaydıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Yeni Asya’da söylenenler, bu denli fevri tepkiler doğuracak nitelikte değildir. Özellikle söylenen şey, sağlık durumları sebebiyle tahliye edilen emekli askerlerin sağlık durumları hakkında kamuoyunda oluşan şüphe ve tereddütlerin giderilmesi, istifhamların sona erdirilmesi açısından bu kişilerin bağımsız bir sağlık kurulu tarafından muayene edilmelerinin doğru olacağıdır.
Normal şartlarda sempatiyle bakması, hatta bu hususta resmî bir karar beklemeksizin bir üniversite hastanesine ya da Türk Tabipler Birliği’ne başvurarak sağlık durumunun ne olduğu hususunda Şener Eruygur’la beraber müracaat etmesi ve alacağı raporu kamuoyuyla paylaşması gerekirdi.
Yalnız anlaşılıyor ki Sayın Tolon her türlü eleştiriye karşı son derece fevri tepki veren ve tepkinin de ötesinde genel olarak kullandığı üslûp general düzeyine ulaşmış bir kurmay askerde olması gereken üslûbun ötesinde bir mafya babasının üslûbu içerisinde ifadelerde bulunan bir asker.
Türkiye 28 Şubat sürecini hâlâ çok sıcak, acı hatıralarla hatırlıyor. Ve bu sürecin etkileri basında en çok Yeni Asya Gazetesi’nde hissediliyor. 28 Şubat sürecinde neyin suç olup olmadığını maalesef savcılar ve hakimler değil, bu sürecin aktörleri, elebaşıları karar veriyordu. Bugün o inisiyatifin ellerinden kaçmış olmasının kendilerine verdiği bir rahatsızlık, bir huzursuzluk var. 28 Şubat sürecinde bu sürece ilişkin her eleştirin, en masum eleştirinin bile Genelkurmay Adlî Müşavirciliği’nce suç duyurularına konu edildiğini ve bu suç duyurularının da istisnalar dışında iddianameye dönüştüğünü ve mahkûmiyete dönüştüğünü yakından bilen biriyim.
Yeni Asya’da yayınlanan röportajda suç unsuru olabilecek en küçük bir ifade bile yok. Ancak son derece masum bir röportajın bile her satırının, her kelimesinin Sayın Tolon tarafından suç teşkil ediyor diye düşünülmesi, Türkiye’nin ne tür bir zihniyetle karşı karşıya olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir. Türk Silâhlı Kuvvetleri bir kurum olarak değil, ama bu zihniyetin bu kurum içinde önemli ölçüde yer edindiğini biliyoruz. Türkiye’de yapılması gereken bu zihniyetin yeşermesine fırsat veren anlayışın giderilmesi, izale edilmesi. Bu da elbette askerî okullarda verilen eğitimin tümüyle baştan yeni bir anlayışla, sivil bir anlayışla, demokratik bir anlayışla yeniden dizayn edilmesini zorunlu kılıyor. Elbette Hilmi Özkök Paşanın, demokrat tavrına rağmen böyle bir kurumda Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselmesi, görev yaptığı dönemde bu tavrının çok ciddî bir destek görmesi ve 28 Şubat sürecinde Türkiye’nin yeni bir müdahale ile karşılaşmaması Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde de demokrasiden yana güçlü bir akımın, tavrın yer aldığını gösteriyor. Bunu memnuniyetle karşılamak gerekiyor. Yalnız aynı durumda Türkiye 2000 yılından bu yana 4 darbe tehlikesine maruz kalmış ve dört kuvvet komutanını da içine alacak şekilde bu akım yer etmiş. Dolayısıyla Türkiye Ergenekon soruşturması kapsamında sadece birkaç emekli askeri yargılamakla yetinmemeli, bu tür bir zihniyetin TSK içinde yer almasına zemin hazırlayan argümanı da, eğitim materyalini de söküp atmalı, yeni bir anlayışla diyazn edilmelidir. Ben, Sayın Tolon’un verdiği tepkinin bu ihtiyacı olanca açıklığıyla ortaya çıkardığı için memnuniyetle karşılıyorum.
Tolon’un bu kadar aşırı bir tepki göstermesinin suçluluk psikolojiyle bir ilgisi olabilir mi?
Olayın o boyutu var. Bir de GATA askerî bir hastane. Askerî bir kurumun, bir birimin kamuoyunda tartışılabilirliği rahatsızlık uyandırmış anlaşılan. Ama elbette ki sağlık durumları o kişilerin tahliye edilmesini gerektiriyorsa, bir cezaevi ortamında barınamayacaklarsa, bunu son derece doğal karşılamak gerekiyor. Ancak sağlık durumları gerçeğe aykırı olarak gösteriliyorsa, gerçeğe aykırı raporlar düzenleniyorsa, Türkiye kamuoyu da bu denli açık bir yanıltma karşısında tepki göstermeliydi. Biz gerçekten sağlık durumlarının ne düzeyde olduğunu bilmiyoruz. Ancak Şener Eruygur’un hapishanede düştüğü haberiyle başlayan ve bugüne gelen süreç bir sır. Bu sır perdesi sayın Eruygur’un eşiyle GATA’daki bir askerî hekim arasında gerçekleşen telefon konuşmasının basına yansımasıyla aralandı. Bugün sanıyorum Sayın Eruygur’un eşi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi savcılarına ifade vermek üzere davet edildi. Bu da gösterilen tepkinin yargı nezdinde de makes bulduğunu gösteriyor. Biz hâlâ paşaların sağlık durumlarının kamuoyunu tatmin edecek bağımsız bir kurul tarafından denetlenmesini ve bu konuda istifhamların sonlandırılması açısından önerdiğimiz gibi paşaların bağımsız bir kurul tarafından muayene edilmesinin doğru ve zaruri olduğuna inanıyoruz.
Sağlık raporlarıyla ilgili basında daha önce başka haberler de çıktı. Bunlar daha çok rapor olan emekli askerleri suçlayıcı ifadelerdi. Siz ise röportajınızda hem bu istifhamların giderilmesini, hem de varsa bir sağlık sorunları tedavi görmelerini öneriyordunuz. Sizce Tolon neden diğer haber ve yorumlara değil de, sizin sözlerinize tepki gösterdi?
Ben bu noktada Yeni Asya’nın kamuoyu üzerindeki gücü ve etkisine bağlıyorum. Yeni Asya belli ki kamuoyunun dikkatle takip ettiği bir basın organı, bu denli tepki gösteriliyor olması da Yeni Asya’nın bağımsız yayıncılık anlayışının etkili olduğunu düşünüyorum.
Orada önerilen şey şuydu: Kamuoyu paşaların sağlık durumlarıyla ilgili olarak acabalardan kurtulsun. Gerçekten sağlık durumları netliğe kavuşsun. Biz orada sağlık durumlarıyla ilgili iyidirler veya kötüler diye bir nitelemede bulunmadık. Ancak ortada açıklığa kavuşturulması gereken bir belirsizlik var, bu belirsizlik de kamuoyunun saygı duyacağı bağımsız bir kurul tarafından muayene edilip giderilsin istedik. Suç teşkil edebilecek, haklarında dâvâ açılsa bile, şüpheli olsalar bile sağlık durumlarının göz ardı edilmesini önerecek bir değerlendirmede bulunmadık. Aksine sıfatları, görevleri ne olursa olsun, yaşama hakkının herkes tarafından gözetilmesi gereken temel bir hak olduğunu belirttik. Dolayısıyla bu denli bir tepki gösterilmesinin ardında, sorunun çözümü noktasında doğru bir noktaya parmak basmamızdan kaynaklanıyor.
|