MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Gaziantep Şubesi Başkanı Sadullah Tayşi, Avrupa reformlarını hızla hayata geçiren Türkiye modelinin IMF ile anlaşma imzalayan Türkiye modelinden daha itibarlı olduğunu söyledi.
Tayşi, yaptığı açıklamada, IMF destekli programların sonuncusunun Mayıs 2008’de tamamlandığını hatırlattı. 2001 krizi sonrasında uygulanan programın gerektirdiği yapısal reformlarla Türkiye ekonomisinin dışa açılma sürecinin hızlanıp derinleştiğini belirten Tayşi, kamuda tasarruf ve mali yapının sağlamlaşması ve özel sektör faaliyetlerine bağımlı bir büyüme politikası uygulandığını söyledi. 2007 yılı başında dönmeyen ipotek kredileri ile ABD’de başlayan krizin, Batı dünyasında 2008 yılı ikinci yarısında belirgin bir durgunluğa dönüştüğünü ifade eden Tayşi, şunları anlattı: ‘’Ülkemizde 2001 öncesine göre sağlamlaşmış bir finansal yapı, tek partili istikrarlı bir siyasî yapı bulunuyor. Borçlanma gereği GSMH’nın yüzde 2’sine, faiz harcamaları yüzde 30’una düştü. Toplam dış borcu GSMH’ye oranı yüzde 80’lerden yüzde 36 ya gerilemiş, sağlam bir kamu maliyesi var. Makro ekonomide 2001 yılında 150 milyar dolar olan GSMH, 2007 yılı itibariyle 600 milyar doların üzerine çıktı. Bütçe açığı tarihe karışmış, ülkenin borç yapısı Maastrich kriterlerinden 20 puan daha iyidir.’’ Tayşi, ekonomide en büyük risk olarak gösterilen cari açığın, 2008 yılı sonu itibariyle düşen enerji ve Emtia fiyatları sebebiyle daralacağını dile getirdi.
‘’KUR, İHRACATA DOPİNG ETKİSİ YAPIYOR’’
‘’Kurun şu anki seviyesi ithalata fren, ihracata doping etkisi yapmaktadır’’ diyen Sadullah Tayşi, Avrupa’ya coğrafî yakınlık ve yükselen standartlarımızdan dolayı pek çok üründe Tercihin Çin yerine Türk ürünlerine döndüğünü vurguladı. Tayşi, ‘’bütün bu gelişmelere rağmen kriz tellâllığı yaparak ülkede düzelen ekonomiyi, sağlamlaşan yapıyı bozmak isteyen yeniden devlete borç vererek ‘faaliyet dışı gelirler; elde etmeyi arzulayan kesimler maalesef var’’ dedi. Tayşi, şöyle devam etti: ‘’Artık, küresel rekabete hazırlanmış uluslar arası ticarette uzmanlaşmış, kendi programını kendisi yapan bir Türkiye var. Bu gerçeği görmek istemeyenlerin imza atmamızı istedikleri IMF reçetelerini imzalayan ülkeler Pakistan, Macaristan ve Ukrayna nevinden ülkelerdir. Avrupa’da gelişmiş, ekonomisi durgunluğa giren ülkelerden hangisi IMF’nin kemer sıkma reçetelerini imzalamıştır? Finans dünyasında Avrupa reformlarını hızla hayata geçiren Türkiye modeli, IMF ile anlaşma imzalayan Türkiye modelinden daha itibarlıdır. 2007 yılında 19, 2008 yılında 12 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım miktarı bunun ispatıdır. Yeni dönemde IMF ile imzalanacak anlaşmanın ‘program sonrası teknik izleme; seviyesini aşmaması görüşündeyiz.’’
|