Yûnus Emre’nin meşhur ilâhisi: “Kâbe’nin Yolları Kâbe’nin yolları bölük bölüktür.
Yûnus Emre’nin meşhur ilâhisi:
“Kâbe’nin Yolları
Kâbe’nin yolları bölük bölüktür.
Benim yüreciğim delik deşiktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir.
Canım Kâbe’m varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helâl etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını
Canım Kâbe’m varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana….”
Mısraları; deve ve at sırtında Kâbe ziyaretine varanların yüzyıllar öncesi haykırış ve niyazla harmanlaşmış tutkulu ilâhisidir.
Ve: Kâbe, her daim ibâdethanelerin en benzersizidir.
Bütün ibadethaneler yaşlanır, oysa o; hep, ilâhî bir taze gelinlik içinde cezbe dağıtan bir başka güzelliğin yedi kat gökyüzündeki Beyt-ül Lâhim’den yere düşmüş izdüşümüdür!
Bin yıllardır kesintisiz bir ibadetin tek kaynağı.
Allah'ın (cc) evi!
Âdem babamızın, Havva anamız ile buluştuğu yer.
İbrahim dedemizin Allah'ın evini kurduğu topraklar.
“Benden sonra peygamber gelmeyecek. Son kitap da Kur‘ândır” diyen ve bu mû'cize sözleri bile onun hak peygamber olduğunu tasdik eden Hz. Muhammed'in (asm) nurlandırdığı kutsal toprakları görüp HAC yapmak nasip oldu çok şükür….
* İhram giyiyorsunuz
* “Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk, inne’l hamde ve’n-îmete, leke ve’l mülk lâ şerîke lek!” “Buyur Allah’ım buyur! Buyur ki senin ortağın yok, emrine amadeyim buyur! Hamd sana nimet senden ve mülk senin, ortağın da yoktur senin” diyerek..
*Farklı yedi girişin birinden Kâbe’ye varıp etrafında 7 kere dolaşıp iki rekât namaz kılıyorsunuz.
*Zemzem içip Safa ve Merve tepeleri arasında su arayan Hacer annemiz gibi koşturup saçınızdan kestiriyor Arefe Günü Arafat’a çıkıyorsunuz.
*Bir; kefeniniz gibi olan ihramınız vardır üzerinizde ve bir de kara toprak.
*Öldükten sonra dirildiğinizde herkes “nefsi, nefsi” diye haykırırken..
* “Ümmeti, ümmeti” diyerek Allah’a yalvaran Peygamberimize komşu olabilmek için gözyaşı döküp 124 bin peygamberin huzurunda nasıl hesap vereceğinizin düşüncesini derinden hissederek o gece orada konaklayıp bir gün boyunca duâ ettikten sonra..
*Arafat Dağından, Müzdelife Tepesine gelip taş topluyorsunuz.
- O gece topladığınız 70 kadar taşların yedisini Kurban Bayramının bu ilk gününde Büyük Şeytana atıyorsunuz:
- “Bütün günahlarım sana..
- “Bütün dedi-kodu kötü huylarım sana…
- Bütün açık-gizli kusurlarım sana.. gibi duâlarla!
Çünkü Resulallah böyle duâ eylemiş.
Ziyaret Tavafı için tekrar Kâbe’ye varıp ilk umreniz gibi niyet tavaf ve Safa-Merve arasında 7 şaft yapıyorsunuz. O gün kurbanınızın kesildiği size makbuzuyla bildiriliyor.
Siz; ikinci ve üçüncü günlerde de büyük, orta ve küçük şeytana yedişer taş atıyorsunuz.
Artık hacısınız….
Asıl hacılık kendinizde hayırlı ve olumlu değişiklikler gördüğünüzde üzerinize oturuyor!
Kâbe’nin etrafında tavaf yaparken; o çarkın içinde kalarak, şeytana değil Güzel Allah’ımızın buyruğuna uyacağımıza söz verişin tatlı çırpınışlarıdır Hac….
Asıl son durağa “hacı” olarak varmak önemli.
Rüyet-i Cemale defterini sağ eline alarak kavuşmak.
Yaradana cennette vâsıl olmak.
İnsan olarak yaradılışın sırrı.
Ve: Zirve noktası.
Hac bu.
Özü bu!
Ancak çok iyi kafile başkanlarınız varsa Mekke’de Suudi Arabistan’ın yegâne müzesine girebilirsiniz.
* Zem Zem Kuyusuna ait ilk çıkrıkları dünya basını daha görüntülemeden sizler görebilirsiniz.
* Kâbe’ye ve Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in (asm) evlerinin ilk kapılarını..
*Sahabelerin (ra) gözlerinin gördüğü, tabiinin yaptırdığı minber ve Kâbe sütunlarını görebilirsiniz.
Tartışmasız dünyanın en nurlu ve güzel yüzlü insanları hacılardır.
Hacca vardığınızda bu insanları dikkatle inceleyiniz.
Zira onların duâları makbuldür.
Yürekler tek:
“Lebbeyk….”
“Buyur” diyerek Allah’ın günahları arındıracağını vaad ettiği topraklara gelmişlerdir.
Kelime anlamı olarak;
“Hac..”
Bir “HEDEF” belirleyerek o “DOĞRULTU”da yürümekmiş.
Âlemlerin Rabbi olan Allah (cc); Hacca varanların bu ibâdetlerini makbul, varmak isteyenlerin duâlarını da kabûl buyursun…
Amiiiin!
|