RAMAZAN sevincini “Atikvalde’den inen sokakta”, bayram namazı kılmanın mutluluğunu “Süleymaniye’de bir bayram sabahı” ve mûsîkimizin değerini “ Eski mûsîkimiz “şiirlerinde Yahya Kemal den okumak ayrı bir önem arz eder benim için.
RAMAZAN sevincini “Atikvalde’den inen sokakta”, bayram namazı kılmanın mutluluğunu “Süleymaniye’de bir bayram sabahı” ve mûsîkimizin değerini “ Eski mûsîkimiz “şiirlerinde Yahya Kemal den okumak ayrı bir önem arz eder benim için.
Bence ‘’biz’’i anlatan en güzel yazılardan biridir Yahya Kemal’in “Ezansız Semtleri “ O günlerin Şişli’si Moda’sı ile bugünkü arasında aslında çok fark olmadığını düşünüyorum. En basitinden Şişli'de yıllardan beri ikinci bir cami inşa edilmemiştir meselâ. Taksim’ de bir cami yapımını gündeme almak bile siyasiler için başlı başına bir cesaret konusu olmuştur her zaman. Teşvikiye, Nişantaşı hakeza. Gelin o günlerin İstanbul’una Yahya Kemal’in kalemi ile bakıp “ Ezansız Semtler”in ruhlara verdiği acıyı bir nebze olsun hissetmeye çalışalım:
‘’…Kendi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen oynayan Türk çocukları milliyetlerinden tam bir derece nasib alabiliyorlar mı? O semtlerdeki minareler görülmez, ezanlar işitilmez, Ramazan ve kandil günleri hissedilmez. Çocuklar Müslümanlığın çocukluk rüyasını nasıl görürler?
İşte bu rüya çocukluk dediğimiz bu Müslüman rü’yasıdır ki bizi henüz bir millet halinde tutuyor.. Bugünkü Türk babaları havası ve toprağı Müslümanlık rü’yası ile dolu semtlerde doğdular. Doğarken kulaklarına ezan okundu. Evlerin odalarında namaza durmuş ihtiyar nineler gördüler. Mübarek günlerin akşamları bir minderin köşesinden okunan Kur’ân’ın sesini işittiler. Bir raf üzerinde duran Kitabullah’ı indirdiler, küçücük elleriyle açtılar, gül yağı gibi bir ruh olan sarı sahifelerini kokladılar. İlk ders onlara besmeleyi öğrendiler. Bayram namazlarına babalarının yanında gittiler. Camiler içinde şafak sökerken Tekbir’leri dinlediler. Bugünün çocukları büyük bir ekseriyetle yine Müslüman semtlerinde doğuyorlar, büyüyorlar, eskisi kadar derin bir tahassüs ile değilse bile yine Müslümanlığı hissediyorlar. Fakat fazla medenileşen üst tabakanın çocukları ezansız yeni semtlerde alafranga terbiye ile yetişirken Türk çocukluğunun en güzel rüyasını göremiyorlar. Ah! Büyük cedlerimiz. Onlarda Galata, Beyoğlu gibi Frenk semtlerine yerleşirlerdi. Fakat yerleştikleri mahallerde Müslümanlığın nuru belirir, beş vakitte ezan işitilir; asmalı minare, gölgeli mescid peyda olur; sokak köşesinde bir türbenin kandili uyanır, hasılı o toprağın köşesi imana gelirdi. Medenileştikçe Müslümanlıktan çıktığımızı tabi ve hoş gören eblehler uzağa değil, Balkan devletlerinin şehirlerine kadar gitsinler….
Yahya Kemal Beyatlı
Bir Beste /Rindlerin Akşamı
Şiir : Yahya Kemal Beyatlı
Beste : Münir Nureddin Selçuk
Makam : Segâh
Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece
Guruba karşı bu son bahçelerde keyfince
Ya şevk içinde harâb ol ya aşk içinde gönül
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yahud gül.
|