|
|
|
“ÇAĞRI” FİLMİ YENİDEN ÇEKİLECEK |
Hz. Muhammed’İn (asm) hayatını konu alan yeni bir film çekileceği bildirildi. “Barış Elçisi” adlı filmin, Mustafa Akad’ın 1977 Hollywood yapımı “Çağrı” adlı filminin yeni versiyonu olacağı belirtildi.
‘Çağrı’ yeniden çekilecek
Başrolünü Anthony Quinn’in oynadığı film, Batı sinemasının İslâm’a saygısının bir örneği olarak Müslümanların takdirini toplamıştı. Eski filmin çekilmesinde de rol alan yapımcı Oscar Zoghbi, yaptığı açıklamada, Akad’ın çalışmasına saygı duyduğunu ancak 1970’lerden bu yana sinema teknolojisinin çok geliştiğini, bu yeni filmde eskisinin ana mesajları aktarılırken modern film tekniklerinin kullanılacağını söyledi. Suriye doğumlu Akad, 2005’te Ürdün’de kaldığı otele düzenlenen bombalı saldırıda vefat etmişti.
|
29.10.2008
|
|
|
Dünya sorunlarına karşı dinlerden ortak çözüm |
Tayland’da bir bira üretim firmasının, halka açılmak için borsaya başvurması Müslüman ve Hinduların protesto gösterilerine sebep oldu.
Müslüman ve Hindular alkole karşı el ele verdi
Ülkenin en çok bira satan Thai Beverage PLC firmasının bu girişimi, alkol kullanımını özendireceği gerekçesiyle tepki topladı. Başkent Bangkok’taki borsa binasının önünde toplanan yüzlerce protestocu, “Alkolü teşvik etmeyi durdurun” yazılı pankartlar taşıdılar.
Alkol karşıtı eylemcilerin liderlerinden Kamron Çudeça, “Borsada daha fazla para kazanmalarına izin vermek alkol kullanımını teşvik etmek demektir. Alkol öldürür. Şiddete yönlendirir ve trafik kazalarına yol açar” dedi.
Katedraldeki barış duâsında Kur’ân’dan âyetler okundu
Norveç’İn başşehri Oslo’da bulunan Nidarosdomen katedralinde Birleşmiş Milletler (BM) günü dolayısıyla düzenlenen çocuklar için duâ gününde Kur’ân’dan âyetler okundu. Katedralin piskoposu Knut Andresen, Kur’ân’dan barış ve adaletle ilgili âyetleri okuduklarını belirterek, bunda bir sakınca görmediklerini söyledi. Oslo’da bulunan Nidarosdomen katedrali farklı bir barış duâsına evsahipliği yaptı. BM günü dolayısıyla düzenlenen ayine katılan çocuklara önce İncil’den pasajlar okundu. Daha sonra ise ilk kez sadece Hıristiyanların katıldığı bir ayinde Kur’ân’dan âyetler okundu. Barış ve adaletle ilgili âyetleri okuyan Piskopos Knut Andresen, kilisede yaptıkları ayinlerde kültürler arası diyalog ve anlayışa büyük önem verdiklerini ifade ederek, “Barış duâsına katılan çocuklar okulda ve yaşadıkları yerlerde başka din ve kültürden insanlarla görüşüyor. Biz burada okuduğumuz âyetlerle çocukların başka kültür ve din hakkında bilgilenmesini sağlıyoruz” dedi. Kur’ân’dan ayetler okunmasına kimsenin karşı çıkacağını sanmadığını ifade eden Knut Andresen, iki yıl önce düzenledikleri ayinde bir imamla bir papazın karşılıklı diyalogunu gerçekleştirdiklerini sözlerine ekledi.
|
29.10.2008
|
|
|
‘Hacı Murat’ geri döndü |
Kayserİ Şoförler ve Otomobilciler Odası 2. Başkanı Mehmet Özkılıç, bir TV dizisinde Mustafa Üstündağ’ın canlandırdığı ‘’Muro’’ karakteri tarafından kullanılmaya başlanan Murat 124 otomobiller vatandaşların yeniden yoğun ilgi göstermeye başladığını bildirdi.
Özkılıç, yaptığı açıklamada, Tofaş tarafından üretilen ve halk arasında ‘Hacı Murat’ diye anılan Murat 124 marka otomobillerin geçmişte gördüğü büyük ilginin, son dönemlerde tekrar görmeye başladığını söyledi. Özkılıç, ‘’Bir zamanlar Türk sinema filmlerinin vazgeçilmezleri hâline geldikten sonra, önce Cem Yılmaz ile bir reklâmda, daha sonra da bir TV dizisinde Mustafa Üstündağ’nın canlandırdığı ‘Muro’ karakteri tarafından kullanılmaya başlanan Murat 124 marka otomobile vatandaşlar yeniden yoğun ilgi göstermeye başladı’’ dedi. Murat 124 marka otomobillerin 3 sınıfa ayrıldığını ve satıcıların buna göre otomobillerine fiyat verdiğini ifade eden Özkılıç, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Birinci sınıf yani en bakımlı ve parçaları tamamen orijinal olan Murat 124 otomobil, 4 bin YTL ila 7 bin YTL arasında, ikinci sınıf yani biraz bakımlı ve parçalarının bir kısmı değişmiş olan otomobil 2 bin 500 YTL ile 3 bin 500 YTL arasında, üçüncü sınıf yani tamamen bakımsız ve bütün parçaları değişmiş olan otomobil ise bin 250 YTL ile bin 750 YTL arasında değişen fiyatlarla satışa sunuluyor.’’
|
29.10.2008
|
|
|
Yapay kalp, 2011’de hazır |
Dünyada organ bağışındaki sıkıntıyı gidermek amacıyla tasarlanan yapay kalbin 2011’de klinik deneyler için hazır olacağı açıklandı.
Tamamen yapay olan prototipi hazırlayan Avrupalı araştırmacılar, kalbin klinik deneylerine 2011’de başlayacaklarını bildirdi. Yapay kalbin üretimi, kalp nakil uzmanı Alain Carpentier, Truffle şirketi ve Fransız yeni buluşlar ajansının desteğinde biyomedikal Carmat firması tarafından Paris yakınında bir yerde yapılacak. Bilim adamı Carpentier, AFP ajansına yaptığı açıklamada, “artık araştırma safhasından klinik uygulamalara geçtiklerini ve 15 yıllık çalışmadan sonra yapay kalbin insanların kullanımına hazırlanması için üretimine başlayacaklarını” söyledi. Gerçek bir kalp görüntüsüne sahip yapay kalbin, dünyada her yıl ihtiyaç duyulan 20 bin kalp bağışçısı sıkıntısına çare bulması ümit ediliyor.
|
29.10.2008
|
|
|
“Kalem tutan eller çöp toplamasın”diye |
Adana’da, çöp konteynırlarından atık toplayan gençler, ‘Kalem tutan eller çöp toplamasın sokaktaki çocuklar kullanılmasın’ sloganıyla dernek kurdu.
30 yıldır sokaklardan çöp toplayan 2 çocuk babası Sadullah Leventoğlu’nun başkanlık ettiği Adana Atık Toplayıcılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin açılışına Adana Valisi İlhan Atış, Seyhan Kaymakamı İsmail Hakkı Develi, Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fazıl Doğanç, Dernekler İl Müdürü Recep Kurtoğlu ve sokakta çöp toplayan çok sayıda çocuk katıldı. Sokaklardan çöp toplayan çocukların resmî bir dernek altında toplanmasının sevindirici olduğunu ifade eden Vali Atış, “Sizler hilesiz tam alın teriyle ekmeğini kazanan insanlarsınız. Bu dernek aracılığıyla çocuklarımıza daha iyi sahip çıkacağız. Aranıza girmek isteyen kötü niyetli kişilere asla taviz vermeyin.” dedi. Dernek Başkanı Levenetoğlu ise, kendisinin de 6 yaşından beri sokaklarda çöp topladığını belirterek, şu ana kadar onlarca çucuğun okumasını sağladıklarını söyledi. Adana’da 2 bin 400 kişiyle birebir görüştüklerini vurgulayan Leventoğlu, yapacakları projelerle toplumda kendilerine karşı oluşan olumsuz bakışı değiştireceklerini kaydetti. Böyle bir derneğin Türkiye’de ilk olduğunu ifade eden Dernekler İl Müdürü Kurtoğlu ise, çöp toplayanların bir çatı altında toplanmasının hem halk için hem de çocuklar için faydalı olacağını ifade etti.
|
29.10.2008
|
|
|
ABD’li çiftin altızları oldu |
ABD’nİn New York şehrinde bir çiftin altızları oldu. Daily News gazetesi, Queens’te yaşayan 31 yaşındaki Digna Carpio’nun ay başında 4’ü erkek 2’si kız 6 çocuk dünyaya getirdiğini yazdı.
Haberde, Manhattan’da Mount Sinai Tıp Merkezi’nde dünyaya gelen bebeklerin ağırlıklarının 680 ila 900 gram olduğu, henüz adları konulmayan bebeklere A, B, C, D, E ve F harfleriyle seslenildiği belirtildi. Digna Carpio ve İmar İskân Müdürlüğünde bakım onarım hizmeti işçiliği yapan 36 yaşındaki Victor Carpio’nun, 7 yaşında bir oğullarının daha olduğu kaydedildi. New York belediye meclisi üyesi Tony Avella da bebeklerin ihtiyaçlarının karşılanması için yardım kampanyası başlattı.
|
29.10.2008
|
|
|
Oyun bağımlılığı evden kaçırdı |
KanadalI bir aile, çocuğun elinden Microsoft’un ürettiği oyun konsolu Xbox 360’ı almasının ardından evini terk etti.
Kayıplara karışan Brandon Crisp’in bulunması için çalışmalar devam ederken Microsoft, Crisp’in bulunması için bilgi verenlere para ödülü vereceğini açıkladı. 15 yaşındaki Crisp, 13 Ekim’den bu yana kayıp. Ailesi, Crisp’in çok oyun oynaması ardından oyun konsolunu elinden aldı. Crisp’in bulunması için çalışmalar yapılmasına rağmen hâlâ bir sonuç elde edilemediği belirtiliyor.
|
29.10.2008
|
|
|
KİMSE, OLMAYAN YETKİYİ KULLANAMAZ |
“Türkiye Cumhuriyetinin yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayandığını ifade ederek, ''Hiçbir erk anayasadan doğan haklarını kullanırken kendisini başka bir erkin yerine koyamaz ve olmayan yetkiyi kullanamaz'' diyen Toptan, “Yokluklar içerisinde büyük mücadeleler sonucunda var edilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin millet adına kullandığı yasama yetkisi mutlaktır” şeklinde konuştu.
MECLİS, YETKİSİNİ KİMSEYLE PAYLAŞMAZ
“Kurucu iradeden aldığı ilhamla ülkemizin önünü açan kararlar alan Meclisimizin bu yetkisini hiçbir güçle paylaşması beklenemez” ifadesini kullanan Toptan, “Kuruluşundan bu yana geçen 88 yılda destansı birçok kararları alan, Kurtuluş Savaşını yöneten, Cumhuriyeti kuran Meclisimizin başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin temel değerlerine sadakatinden kuşku duymaya kimsenin hakkı yoktur” dedi.
Meclisin yetkisini kimse kullanamaz
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayandığını belirterek, ‘’Hiçbir erk Anayasadan doğan haklarını kullanırken kendisini başka bir erkin yerine koymaz ve olmayan yetkiyi kullanamaz’’ dedi.
Toptan, İstanbul Aydın Üniversitesinin 2008-2009 eğitim öğretim yılının açılışında yaptığı konuşmada, üniversite açılışlarına katılmaya özen gösterdiğini ifade etti.
Sayıları 130’u geçen üniversitelerin Türkiye’ye büyük bir güç kattığını dile getiren Toptan, eğitimin, sorunların çözümünün temel anahtarı olduğunu vurgulayarak, eğitim ile kalkınma ve ilerleme hamlelerinin tamamlanıp yoksulluk ve terör gibi sorunların yenilebileceğini dile getirdi.
‘’Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, tüm çağdaş demokrasilerde olduğu gibi yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayanmaktadır’’diyen Toptan, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Demokratik sistemimiz için vazgeçilmez olan her erkin görev ve yetkilerinin sınırları da Anayasamızda ve ilgili yasalarda açıkça belirlenmiştir. Erkler ayrılığı demokratik sistemimizin temelini oluşturan üç kuvvetin uyumlu çalışmasını, birbirine müdahale etmemesini, üstünlük taşımamasını gerekli kılmaktadır. Hiçbir erk Anayasa’dan doğan haklarını kullanırken kendisini başka bir erkin yerine koymaz ve olmayan yetkiyi kullanamaz. Yokluklar içerisinde büyük mücadeleler sonucunda var edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin millet adına kullandığı yasama yetkisi mutlaktır. Kurucu iradeden aldığı ilhamla ülkemizin önünü açan kararlar alan Meclisimizin bu yetkisini, hiçbir güçle paylaşması beklenemez. Ülkemizde son yaşanan gelişmelere baktığımızda maalesef demokratik sistemimizin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığının işleyişi konusunda ciddî endişeler taşındığı görülmektedir. Meclisimizin başta laiklik olmak üzere Cumhuriyetin temel değerlerine sadakatinden kuşku duymaya kimsenin hakkı yoktur.’’
|
29.10.2008
|
|
|
HER KURUM SORUMLU DAVRANMALI |
tbmm Başkanı Köksal Toptan, her kurumun, kuvvetler ayrılığı ilkesini sorgulanabilir hale getirecek eylemlerden kaçınması, erkler arasında bulunması gereken karşılıklı ahenk ve uyumlu işleyiş konusunda özen göstermesi gerektiğini vurguladı.
Erkler arasında zaman zaman ortaya çıkan sorunların Türkiye’nin sürdürdüğü demokratik gelişme sürecine ve bu erklere duyulan güvene zarar verdiğini ifade eden Toptan, ‘’Bütün bunlara rağmen altını çizerek belirtmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti tüm kazanımları ile çağdaş bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerleyecektir’’ dedi.
Toptan, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile tam üyelik sürecinde kararlılıkla ilerlediğine ve 47 yıl sonra BM Güvenlik Konseyi Geçici üyeliğine seçildiğine işaret ederek, ‘’Ülkemiz burada dünya barışına, adalet, kalkınma ve istikrarın tesisine hizmet edecektir. Bu ülkemiz için büyük bir başarıdır. Ülkemizin küresel bir aktör olduğunun kanıtıdır. Oylamada aldığımız yüksek oy oranı Türkiye’ye verilen önemin ve duyulan güvenin ifadesidir’’ diye konuştu.
|
29.10.2008
|
|
|
Gazetecilerden otelin önünde protesto gösterisi |
GEÇTİĞİMİZ Cumartesi günü Ankara Sheraton oteli önünde görev başında otel güvenlik görevlilerinin saldırısına uğrayarak kolu kırılan Hürriyet gazetesi foto muhabiri Selçuk Şenyüz için dün otel önünde gazeteci örgütlerinin de katıldığı bir basın açıklaması yapılarak olay protesto edildi.
Yapılan açıklama saldırı “şiddetle” kınandı. Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada, Şenyüz’e yapılan saldırı utanç verici olduğunu belirtilirken, “Hiçbir kusuru ve hatası olmadan sadece görevini yapmaya çalışan arkadaşımızın uğradığı bu bilinçli saldırının ardından kolunun kırılması ve yardım istediği halde yerde yatan arkadaşımıza otel korumaları tarafından şiddet uygulamaya devam edilmesinin arkasında yatan nedenleri anlamak hiçbirimiz tarafından mümkün değildir. Öfkenin ve nefretin gazetecilere bu kadar aleni bir şekilde yönlenmesi bizce bilinçlidir. Zira aynı güvenlik görevlileri bir gün önce yine aynı otelde gerçekleşen başka bir etkinlikte de arkadaşlarımıza sözlü olarak saldırmış ve tahrik etmeye çalışmışlardır” denildi. Yapılan bu saldırı sonrasında Şenyüz’ün uzun bir süre mesleğini yapamayacağı da vurgulanan açıklamada, otel sahiplerinin ve otel yetkililerinin bu saldırıya karışan herkes hakkında tarafsız bir şekilde gerekli işlemleri biran önce yapmaya, yapılanlar hakkında kamuoyunu bilgilendirmeye ve özür dilemeye davet edildi.
|
RECEP GÖREN
29.10.2008
|
|
|
İstanbul Emniyeti’ne İnsan Hakları incelemesi |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül başkanlığındaki bir heyet, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde incelemelerde bulundu.
Fatih’teki İstanbul Emniyet Müdürlüğüne gelen, AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül başkanlığındaki TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu Heyeti, İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile bir süre makamında görüştü. Görüşmenin ardından, MOBESE (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) merkezini ziyaret eden heyet, ardından Organize Suçlarla Mücadele ve Bilişim Suçları ve Sistemleri şube müdürlüklerinin de aralarında bulunduğu bazı şubelerin nezarethanelerini gezdi. İncelemelerinin ardından gazetecilere açıklama yapan Zafer Üskül, çalışmaları kapsamında birçok yerde incelemelerde bulunduklarını belirtti. Üskül, ‘’Komisyonumuz İstanbul’da karakollarda inceleme yapma kararı almıştı. O kararın gereği olarak oluşturduğumuz alt komisyon bugün çalışmalarına başladı. İncelemelerimiz devam ediyor. Sonuçlandırdığımızda ulaştığımız sonuçları sizlere duyuracağız’’ dedi. Heyette 5 milletvekili ve 1 uzman bulunduğunu bildiren Üskül, gazetecilerin, ‘’emniyetteki incelemenin Engin Çeber’in ölümüyle ilgisi olup olmadığı’’ yönündeki sorusuna cevap vermedi.
|
29.10.2008
|
|
|
AB’ye göre yargıç sayımız yetersiz |
YARGITAY Birinci Başkanvekili Osman Şirin, AB’ye göre Türkiye’deki yargı hizmetinin 35 bin yargıçla yürütülmesi gerektiğini, ancak Türk yargısının 9 bin 500 yargıçla görev yapmaya çalıştığını belirterek, ‘’Gereğini yapmak yasama ve yürütmenin görevidir’’ dedi.
Yaş haddinden 5 Kasımda emekliye ayrılacak olan Yargıtay Birinci Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Şirin, yaptığı açıklamada, hiçibir dönemde yüzde 5’lerden aşağı düşmeyen, savaş yıllarında bile oranı zayıflatılmayan milli bütçe payıyla faaliyetlerini yürüten yargı hizmetinin, son birkaç yıldır yüzde 1’lerin üzerine çıkmadığını, bugün binde 0.7’ye indiğini söyledi. Bu sözlerinin ‘’akçeli beyan’’ olarak algılanabileceğini belirten Şirin, ‘’Bu akçeli beyan sorunun çözümüdür, milli bütçedeki yargı payının artırılmasıdır’’ dedi. Yargının dosya yükü konusunda da bilgi veren Şirin, Almanya örneğini vererek, Almanya’da yıllık karara bağlanan dosya sayısının 5 bin civarında olduğunu, Türkiye’de ise bu rakamın 518 bini bulduğunu anlattı. Ceza yasalarında yapılan değişikliklerin ardından iş yükünde büyük artış yaşandığını anlatan Şirin, ‘’Aynı hakim, aynı 365 günlük yıllık dilim devam ediyor’’ dedi. Yargı personelinin mevcut şartlarda işi iş yaptığını ifade eden Şirin, ‘’Yargıç, savcı kendini anlatmaya kalkıştı mı bir yandan itirazlar başlıyor, ‘siyasileştin’ diye, bir yandan ‘niye bu yargıç bu kadar çok konuşuyor’ deniyor’’ diye konuştu. Şirin, yargının tıkanma noktasına çoktan geldiğini ancak özverili yargıçlar ve savcılarla ayakta durduğunu belirterek, ‘’Ancak Anayasa, Yargıtay, Danıştay halka şikayet ediliyor’’ dedi.
|
29.10.2008
|
|
|
Talat: Olumsuzluklara rağmen umutluyum |
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs müzakerelerinde tüm olumsuzluklara karşın umutlu olduğunu belirterek, karşısında çözümden kaçamayacak bir Rum lider olduğuna inandığını söyledi.
KTC’de yayın yapan Kanal T Televizyonu’nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Mehmet Ali Talat, müzakerelerde daha sıkı ve sık bir süreci sağlayamamışken, Camp David boyutunda bir süreci zorlamanın gerçekçi olmadığını, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas’ın de ‘’Camp David tipi bir yere gelmeyeceğini’’ bildirdi. Müzakerelerde al-ver önerileri olduğunu, ayrıntı vermeden, ‘’bir konuda al-ver önerisi yaptığını ve Rumlar’dan yanıt beklediğini’’ açıklayan Talat, her konuda anlaşma olmadan, hiçbir konuda anlaşma olmayacağını kaydetti. Talat, süren müzakerelerde, yönetim sisteminin ‘’Başkanlık Konseyi’’ olmasını önerdiklerini ifade ederek, başkanlık konseyinin, sürekli olarak yasamanın desteğini arkasında bulan yürütme olduğunu anlattı. Talat, 2009 yılı haziran ayında çözüm öngörüsünü şu anda Rumlar’ın da kabul eder gibi göründüklerini kaydetti ve ‘’tüm olumsuzluklara karşın umutlu olduğunu’’ dile getirdi, ayrıca karşısında çözümden kaçamayacak bir Rum lider olduğuna inandığını bildirdi.
|
29.10.2008
|
|
|
Yolcu otobüsüne ateş açıldı |
KOCAELİ'NİN Gebze ilçesinde bir yolcu otobüsüne silâhlı saldırıda bulunuldu.
Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Alınan bilgiye göre, Adapazarı, Harem hattında yolcu taşıyan bir kooperatife ait F. G’nin kullandığı 54 ZE 103 plakalı otobüse, Gebze’de yolcusunu indirdikten sonra Yenimahalle Köprüsü civarında kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce ateş açıldı. Otobüsün sağ ön kapısından giren kurşun ön camdan çıktı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı. Polis saldırıyla ilgili inceleme başlattı.
|
29.10.2008
|
|
|
Çankaya’da AB toplantısı |
AB’ye üyelik sürecine hız kazandırmak ve bu yöndeki çabaların koordinasyon içerisinde gerçekleştirilmesi amacıyla Çankaya Köşkünde toplantı yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığındaki toplantıya TBMM Başkanı Köksal Toptan, Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ve Avrupa Birliği Genel Sekreteri Oğuz Demiralp ile TBMM AB Uyum Komisyonu üyesi milletvekilleri katıldı.
Uzun süredir terörle mücadele gündemiyle meşgul olan Ankara, yeniden Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine odaklanıyor. Sürecin önde gelen aktörleri, Türkiye’nin stratejik hedef olarak belirlediği AB’ye katılım sürecini hareketlendirmek amacıyla bir araya geliyor. Çankaya Köşkü’nde dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlık ettiği bir toplantı gerçekleştirildi. AB’ye üyelik sürecine hız kazandırmak ve bu yöndeki çabaların koordinasyon içerisinde gerçekleştirilmesi amacıyla yapılan toplantıya Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, TBMM Başkanı Köksal Toptan ve AB Genel Sekreteri Oğuz Demiralp ile TBMM AB Uyum Komisyonu üyesi dört milletvekili katılıyor. Toplantıda Cumhurbaşkanı Gül’ün Dış Politika Başdanışmanı Gürcan Türkoğlu’nun da hazır bulundu. Başmüzakereci Ali Babacan, bu toplantıdan önce AB Dönem Başkanı Fransa’nın Büyükelçilik Rezidansı’nda AB ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle öğle yemeğinde bir araya geldi. Ali Babacan, büyükelçilere Türkiye’nin AB sürecinde yapmayı öngördüğü reformların yer aldığı Ulusal Program taslağı hakkında bilgi verdi.
|
29.10.2008
|
|
|
Müzakereleri Türkiye yavaşlattı |
AB Komisyonu, Türkiye ile ilgili 64 sayfalık stratejik belgede, üyelik müzakerelerinin yavaş ilerlemesinden diplomatik bir dille Türkiye’yi sorumlu tutuyor. AB’nin bundan sonra Türkiye’den reformlara ivme kazandırmasını istediğinin ifade edildiği stratejik belgede, ifade özgürlüğü, azınlık hakları, demokratikleşme alanlarında mutlaka ilerleme kaydedilmesi talep ediliyor.
AB müzakerelerini Türkiye yavaşlattı
Resmen 5 Kasım’da açıklanması beklenen AB Komisyonu’nun Türkiye ile ilgili ilerleme raporuna ile ilgili bilgiler medyaya sızmaya başladı.
NTV’nin haberine göre raporda Türkiye’nin dış politika alanında kaydetmiş olduğu önemli başarılara yer veriliyor. İşkence vak'alarındaki artışa dikkat çekiliyor. 64 sayfalık stratejik belgede ise Avrupa Komisyonu, üyelik müzakerelerinin yavaş ilerlemesinden diplomatik bir dille Türkiye’yi sorumlu tutuyor. Birliğin bundan sonra Türkiye’den reformlara ivme kazandırmasını talep ettiğini ifade eden stratejik belge, ifade özgürlüğü, azınlık hakları, demokratikleşme alanında mutlaka ilerleme kaydedilmesini talep ediyor. Bununla birlikte raporda özellikle enerji alanında Türkiye’nin öneminin arttığı belirtiliyor. AB Komisyonu’nun 85 sayfalık ilerleme raporunda, Ankara’nın dış politika alanındaki başarılarına dikkat çekiliyor ve Türkiye’nin dipomatik alanda önemli gelişmeler kaydettiği vurgulanıyor.
Türkiye’nin Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’da istikrar için yapmış olduğu arabuluculuk girişimlerine vurgu yapan Avrupa Komisyonu, AB açısından Türkiye’nin stratejik öneminin arttığına işaret ediyor. Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türkiye’nin çözüm sürecine destek verdiğini hatırlatan rapor, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan ile ilişkileri yeniden düzenlemek amacıyla yapmış olduğu girişimlerin de memnuniyet verici olduğunu kaydediyor.
Güneydoğu Anadolu’nun kalkınması için hükümetin yaptığı eylem planına atıfta bulunan Avrupa Komisyonu, PKK’nın AB tarafından terör örgütü olarak tanımlandığını ve her tür eyleminin de kınandığını hatırlatıyor. Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinde yapılan değişikliklerin önemine değinen rapor, vakıflar yasasında değişikliklerin gerçekleştiğine de dikkat çekiyor ve yargı reform yasasını da olumlu bir ilerleme olarak değerlendiriyor.
Bütün bu gelişmelerin yanında Türkiye’nin reform sürecini yavaşlattığı belirtilen raporda, işkence vak'alarında artışa dikkat çekiliyor ve AB müktesebatına uyum konusunda ulusal programın bir an önce meclise sunulmasının önemi vurgulanıyor. Ergenekon Dâvâsına yer veren komisyon, gözaltı sürelerinin çok uzun olduğuna dair şikâyetlerin bulunduğunu belirtiyor ve savunma haklarına riyayet edilmediğine vurgu yapıyor.
|
29.10.2008
|
|
|
Öğrenci affına Gül'den onay |
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, üniversite öğrencilerine “af” imkânı tanıyan yasayı onayladı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Gül, 5806 sayılı “Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi. Kanuna göre, yükseköğretim kurumlarında hazırlık dahil bütün sınıflarda intibak, ön lisans, lisans tamamlama, lisans, pedagojik formasyon, lisans üstü, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik öğrenimi gören öğrencilerden; 7 Haziran 1995 tarihinden, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, okullarından kendi isteği ile ilişikleri kesilenler dahil her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 ay içinde ilgili yükseköğretim kurumuna başvuruda bulunmaları şartıyla aftan yararlanacak.
|
29.10.2008
|
|
|
Türk için fezleke hazırlığı |
DİyarbakIr Cumhuriyet Başsavcılığı, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün “Terör örgütünün propagandasını yaptığı” gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlıyor.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 21 Ekimde Büyükşehir Belediyesi Konukevi önünde aralarında milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu bir grupla yaptığı basın açıklamasındaki sözleri sebebiyle DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında başlattığı incelemeyi tamamladı. DTP’li Türk’ün konuşmasında suç unsuru tesbit eden savcılık, Türk’ün Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) “Terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunu kapsayan 7/2. maddesi uyarınca, dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlamaya başladı.
|
29.10.2008
|
|
|
29 neron tutuklandı |
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, İstanbul’da araç yakma, molotofkokteyli atma ve korsan gösteri düzenleme olaylarına ilişkin gözaltına alınan 72 kişiden 29’unun tutuklandığını bildirdi.
Cerrah, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde yaptığı açıklamada, 9 Ekim 2008’den itibaren şehir genelinde, araç yakma, Molotof kokteyli atma olayları gerçekleştiren ve korsan gösteri yapan terör örgütlerine yönelik çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Cerrah, şu bilgileri verdi: ’’İstanbul’da araç yakma, Molotof kokteyli atma olayları ve korsan gösteri yapan terör örgütlerine yönelik çalışmalarımızda, çeşitli ilçelerde Molotof kokteyli atarken, araç yakarken, suçüstü neticesinde, 19’u yaşı küçük olmak üzere toplam 72 kişi yakalanmıştır. Adliyeye sevk edilen 69 şüpheliden 29’u tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir.’’ Cerrah, bu kişilerle birlikte 89 adet Molotof kokteyli, 2 adet tabanca, ele geçirildiğini de bildirdi.
|
29.10.2008
|
|
|
Irak’ın kuzeyine hava operasyonu |
Genelkurmay Başkanlığı, Irak’ın kuzeyindeki Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarınca bugün icra edilen hava operasyonunda terör örgütüne ait hedeflerin hedeflerin tam isabetle vurulduğunu bildirdi.
Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan basın açıklamasında şu bilgilere yer verildi: ‘’28 Ekim 2008 günü, Irak’ın kuzeyinde Hakurk, Avaşin-Basyan ve Zap bölgelerinde tespit edilen hedefler, Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait savaş uçakları ve Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait ateş destek vasıtalarınca etkili bir şekilde ateş altına alınmıştır. Taarruz edilen hedefler tam isabetle vurulmuştur. Görevlerini başarıyla tamamlayan uçaklarımız emniyetle üslerine dönmüşlerdir. İcra edilen harekatta, her zaman olduğu gibi sadece PKK/KONGRA-GEL terör örgütü hedef alınmış, sivil halkın olumsuz etkilenmemesi için gerekli hassasiyet gösterilmiştir.’’
|
29.10.2008
|
|
|
Medyadaki şiddet çocukları vuruyor |
Televİzyon ve gazetelerde yer alan şiddet görüntülerinin çocuklar üzerinde olumsuz etki oluşturmasının önlenmesi için, ebeveynlerin duyarlı davranması gerektiği bildirildi.
Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fevziye Toros, yaptığı açıklamada, çocukların izledikleri ve okudukları haberlerdeki olayların olağan dışı ya da nadiren yaşandığını idrak edemeyebileceklerini, bu sebeple her an benzer durumlarla karşılaşabileceklerini düşünerek, korku ve endişe duyabileceklerini söyledi. Buna bağlı olarak, çocukların aile ve okul gibi bildikleri ortamlarda bulunduklarında dahi korku, huzursuzluk gibi olumsuz duygu ve davranışları yoğun şekilde yaşayabileceklerini ifade eden Doç. Dr. Toros, medyada olumsuz mesajların ağırlıklı yer almasından ötürü gelecek ya da hayat ile ilgili umutsuzluk, duyarsızlık, çaresizlik gibi duyguların daha da gelişebileceğini vurguladı. Özellikle 3-6 yaş arası çocuklarda ‘’model alma’’ yaklaşımının hakim olduğunu belirten Doç. Dr. Fevziye Toros, şöyle dedi: ‘’İzlenen her program gibi haberlerdeki kişilerin yorum ve davranışları da model olarak alınabilir. Bu nedenle dikkatli olunmalı. Şiddet gören, şiddet gözlemleyen çocuk, daha çok şiddet içeren davranışta bulunur ve erişkinlikte de bu durum gözlenir. Terör ve şiddet olaylarından da en çok televizyon karşısındaki çocuk etkilenir.’’
Yapılan bir araştırmaya göre, 5-7 yaş arasındaki çocuklara ‘’Haber denince akla ne geliyor?’’ diye sorulduğunu ve yüzde 39’unun ‘’savaş, ölüm, kavga ve kaza’’ gibi olumsuzluk içeren tesbitlerde bulunduklarını bildiren Doç. Dr. Toros, şöyle devam etti:
‘’Televizyon konusunda çocuğa net sınırlar konulmalı, izlenecek programlar dikkatli şekilde ebeveyn tarafından seçilmeli. Ebeveynler bu konuda çocuklara örnek olmalı, şiddet ya da korku uyandıran haberler izlenmiş ise bununla ilgili çocuğu rahatlatacak açıklamalar yapılmalı. Mümkün olduğunca izlenmesine izin verilmemeli, haber saatlerinde çocuklar başka aktivitelere yönlendirilmeli. İyi haberlere de dikkat çekerek, şiddet görüntülerinin sıra dışı bir olay olduğu hissettirilmeli.’’
Haber izlenirken ebeveynlerin tepkileri konusunda da duyarlı davranmalarını isteyen Doç. Dr. Toros, şöyle konuştu: ‘’Örneğin, haberler karşısında ebeveynin ‘Artık sokağa bile çıkamayacağız, kimseye güven olmaz’ şeklindeki yorumları, çocuklardaki kaygı ve korkuyu arttırır. Bunun yerine karşılaşılan durumlarda neler yapılacağı konuşulmalı ve yapılabileceklere vurgu yapılmalıdır.’’
|
29.10.2008
|
|
|
Manyetik alan lösemiyi tetikliyor mu? |
Akdenİz Üniversitesi (AÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özen, düşük seviyeli de olsa manyetik alanların çocuklarda lösemiyi tetiklediğine dair çalışmalar bulunduğunu bildirdi.
Özen, yaptığı açıklamada, enerji nakil hatlarındaki yüksek gerilim seviyesinin, çeşitli düzeylerde risk oluşturduğunu ifade etti. Gelişmekte olan ülkelerde bazı gecekondu mahallelerinin enerji nakil hatlarının yakınında kurulduğuna dikkati çeken Özen, bu yerlere zamanla iskân verilmesiyle birlikte, enerji nakil hatlarının altında dev siteler oluştuğuna işaret etti. Buna kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini kaydeden Şükrü Özen, ‘’Bu çok riskli. Çünkü literatürde düşük seviyeli de olsa manyetik alanların çocuklarda lösemiyi tetiklediğine dair çalışmalar bulunuyor. Gelişmiş ülkelerde enerji nakil hattı yapılacaksa, sağlı sollu, etrafına üvenlik koridoru yapılıyor, bu, imar planlarında netleştiriliyor ve bu koridorda yapılaşmaya izin verilmiyor” diye konuştu.
|
29.10.2008
|
|
|
Valilikten “öfke kontrol projesi” |
RİZE Valisi Kasım Esen, uyguladıkları ‘’öfke kontrol projesi’’yle insanların biriken enerjilerini boşaltmalarını ve öfke patlamasının önüne geçmeyi hedeflediklerini söyledi.
Esen, gazetecilere yaptığı açıklamada, Rize’de geçen hafta meydana gelen iki cinayetin de ‘’ani öfkeyle’’ işlendiğini belirterek, ‘’Rize’de genellikle ani öfke sonucu suç işleniyor. Akrabalar arasında meydana gelen suç işleme oranı da oldukça yüksek’’ dedi.
Ani öfkelenen bir insanın öfkesinin kolay yatıştırılamayacağını, bu sebeple kişilere, karşısındakinin öfkesi yatışıncaya kadar sakin olmalarını tavsiye ettiklerini dile getiren Esen, ‘’Aşırı sıcaklık, bunaltıcı iklim yapısı, yoğun nem gibi unsurlar aşırı enerji birikimine neden olabiliyor. Bu da normal dışı davranışlara yol açıyor. Bu nedenle geçen yıldan bu yana öfkeyi kontrol etmeyi öğretmek için öfke kontrol projesini yürütüyoruz’’ dedi. Rize’de özellikle erkeklerde ve gençlerde oluşan enerjinin deşarj yönteminin bulunması gerektiğini, bu sorunun cevabı bulunduğunda suçlarla mücadele yönteminin de bulunmuş olacağını kaydeden Vali Esen, şunları söyledi:
‘’Valilik olarak suçla mücadele için aile içi iletişimin arttırılması ve insanların bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Kültür, turizm ve spor faaliyetlerinin tabana yayılması ve kadınlarımızın eğitim birimleri aracılığı ile meslek içi eğitimlerden geçirilmesi amacıyla projeler yürütüyoruz. Böylece insanların biriken enerjilerini boşaltmalarını ve öfke patlamasının önüne geçmeyi hedefliyoruz.’’
Vali Esen, Rize’de çay sezonunda suçlarda önemli düşüş olduğunu belirterek, ‘’Aynı şekilde seçim döneminde, ayrışma olduğu için suçların artması gerekirken Rize’de suçlar azalıyor. Çünkü bu dönemlerde insanlar bir şeylerle meşguller. Bu nedenle insanların meşgul edileceği işler geliştirilirse ilimizde suçlar azalır’’ diye konuştu.
|
29.10.2008
|
|
|
Fatih Ekspresi raydan çıktı |
İstanbul Haydarpaşa İstasyonu’ndan Ankara yönüne giden Fatih Ekspresi’nin Malıköy-Esenkent arasında dün sabah raydan çıktı.
Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, Fatih Ekspresi’nin, bir arıza sebebiyle dün saat 07.l5’te raydan çıktığı belirtildi. Yolcuların otobüslerle Ankara’ya ulaştırıldığı ifade edilen açıklamada, herhangi bir can ve mal kaybının olmadığı bildirildi.
|
29.10.2008
|
|
|
Kadıköy’de patlama |
KadIköy’de bir derneğin önünde meydana gelen patlamada, küçük çapta maddî hasar oluştu.
Edinilen bilgiye göre, Bahariye Caddesi İleri Sokak’taki Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Kadıköy Şubesi Lokali önünde patlama oldu. Dernek lokalinin camlarının kırıldığı patlamanın ardından olay yerine gelerek inceleme yapan polis ekipleri, olay yeri yakınında kuşkulu bir paketin bulunduğunu belirledi. Paket, bomba imha ekiplerince fünye kullanılarak patlatıldı. Polis yetkilileri, dernek lokali önündeki patlamaya, maytap tozuyla hazırlanan düzeneğin sebep olduğunun anlaşıldığını bildirdi.
|
29.10.2008
|
|
|
Sokakta çalıştırılan 2 kardeş, ailelerinden alındı |
DİYARBAKIR Çocuk Mahkemesi, uyarılara rağmen ailesi tarafından sokakta çalıştırılan 2 kardeşin bir aylığına ailelerinden alınmasını kararlaştırdı.
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bir kavşakta bir süre önce kağıt mendil satan M. K. (13) ve K. K. (10), Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesine teslim edildi. Çocuklarla ilgili dosyayı inceleyen Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Çocuk Mahkemesine gönderdiği yazıda, çocukların korunma altına alınmasını talep etti. Savcılığın talebini değerlendiren Çocuk Mahkemesi, kararında, ailenin çocuklara karşı sorumluluk ve yükümlülüğünü yerine getirmediğinin, çocukları istismar ettiğinin anlaşıldığını belirtti. Mahkeme, çocukların 30 gün süreyle acil korunma altına alınmasını kararlaştırdı. Çocuklar, çocuk yuvasına yerleştirildi.
|
29.10.2008
|
|
|
|