"Gerçekten" haber verir 26 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

MECLİS ÜZERİNDE VESAYET KURUMU

DP Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, Anayasa Mahkemesinin başörtüsü düzenlemesini iptaline ilişkin gerekçeli kararının ''bir hukuk metninden ziyade siyasal yorum metnine daha yakın göründüğünü'' kaydetti. Mahkemenin söz konusu düzenlemeyi esasa girerek iptal ettiğini ve 'bir hukuk skandalına imza attığını'' belirten Erdil “Kararla Meclis üzerinde bir vesayet kurumu oluştu” dedi.

VARSAYIM VE NİYET OKUMAYLA KARAR

Erdil şu görüşleri dile getirdi: “Mahkeme kuvvetler ayrılığına aykırı hareketle kendisini kurucu iktidar yerine koymuştur. Laikliği din özgürlüğünün bir güvencesi olarak değil, özgürlüğü yasaklayan bir şekilde yorumlamıştır. Somut gerçekliklerden daha çok varsayımlarla, niyet okumalarla hareket etmiştir. Soyut tehlike üzerine bir özgürlük ortadan kaldırılmıştır.”

Karar hukukî değil, siyasî

DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesine ilişkin gerekçeli kararının ‘’bir hukuk metninden ziyade siyasal yorum metnine daha yakın göründüğünü’’ söyledi.

Erdil, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü düzenlemesini esasa girerek iptal ettiğini ve ‘’açıkça bir hukuk skandalına imza attığını’’ kaydetti. ‘’Kararla Meclis üzerinde bir vesayet kurumu oluştuğunu’’ ifade eden Erdil, ‘’Bundan sonraki süreçte bütün Anayasa değişikliklerinin esas açısından denetlenmesi mümkün hale gelmiştir’’ dedi. Erdil, şunları kaydetti:

‘’Anayasa Mahkemesi, Anayasa tarafından kendisine verilmeyen bir yetkiyi kullanarak yetkisini aşmıştır. Kuvvetler ayrılığına aykırı hareketle kendisini kurucu iktidar yerine koymuştur. Bu kararla laikliği, din özgürlüğünün bir güvencesi olarak değil, özgürlüğü yasaklayan bir şekilde yorumlamıştır. Somut gerçekliklerden daha çok varsayımlarla, niyet okumalarla hareket etmiştir. Soyut tehlike üzerine bir özgürlük ortadan kaldırılmıştır. Bu kararla Anayasa Mahkemesi, Anayasa hukukunda kabul edilemeyecek ciddi hatalara düşmüştür. Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu gerekçeli kararı bir hukuk metninden ziyade bir siyasal yorum metnine daha yakın görünmektedir.’’

26.10.2008


 

DP’nin 9. Büyük Kongresi 15-16 Kasım’da yapılacak

DEMOKRAT Parti’nin (DP) 9. Olağan Büyük Kongresi, 15-16 Kasım 2008 tarihlerinde Ankara Atatürk Spor Salonu’nda toplanacak.

DP’den yapılan yazılı açıklamaya göre, kongrede bin 250 delege genel başkan ve parti organları seçimlerinde oy kullanacak. Kongrenin ilk gününde, genel başkan seçiminin yanı sıra Genel İdare Kurulu ve Merkez Karar Kurulu raporları ile gelir-gider kesin hesap raporları müzakere edilecek ve karara bağlanacak. 9. Olağan Büyük Kongrenin ikinci gününde ise Tüzük Komisyonu tarafından hazırlanan tüzük üzerinde çalışmalar yapılacak ve Genel İdare Kurulu, Merkez Karar Kurulu ve Yüksek Haysiyet Divanı üyelikleri için seçimler yapılacak.

26.10.2008


 

AKP’ye soru: Ülkeyi kim yönetiyor?

Kocaeli'deki başörtüsü eyleminde konuşan Mehtap Öztürk hükümete seslendi: “Altı yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz ve dört yıla yakın süredir de meydanlardayız. Bizim ömrümüz özgürlüklerin önünde engel bir grup azınlığın keyfini beklemekle mi geçecek? Karar verin, bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz, yoksa Anayasa Mahkemesi mi?”

Bu ülkeyi kim yönetiyor?

MAZLUMDER Kocaeli Şubesi Gönüllüsü Mehtap Öztürk, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü düzenlemesini iptal etmesine ilişkin gerekçeli kararını eleştirerek, hükümete “Lütfen açıklayın. Karar verin, bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz, yoksa Anayasa Mahkemesi ve oligarşi mi?” diye seslendi.

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu İzmit Sabri Yalım Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde 184. haftasına giren “Başörtüsüne Özgürlük” eylemini gerçekleştirdi. Eylemde, Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsüyle ilgili gerekçeli kararı protesto edildi. Platform adına basın açıklamasını MAZLUMDER Kocaeli Şube Gönüllü üyesi Mehtap Öztürk yaptı. Öztürk, hükümetin 6 yıldır bu ülkeyi yönettiğini hatırlatarak, 4 yıla yakın süredir meydanlarda eylem yaptıklarını söyledi. “Bizim ömrümüz özgürlüklerin önünde engel bir gurup minik azınlığın keyfini beklemekle mi geçecek” diye soran Öztürk, şöyle devam etti:

“Uzlaşıdan bahsediyorlar! Hangi uzlaşı? Yasak kararını halkla uzlaşarak mı aldınız ki, çoğunluğun uzlaşarak seçtiklerinin, ülkeye özgürlük getirmesinin önüne geçiyorsunuz. Sayın başbakanımız ve hükümet üyelerimiz yaz demeden kış demeden meydanlarda hakkımızı sabırla aramaya devam ediyoruz. Maalesef görmemekte ısrar ettiğiniz mücadelemize, azim ve kararlılıkla devam edecektir.

Anayasa değişiklik paketini baskıya boyun eğerek ne zamana kadar erteleyeceksiniz, yoksa vaz mı geçtiniz? Sivil Anayasa, yoksa başka hükümetlere mi kaldı? Lütfen açıklayın. Karar verin, bu ülkeyi siz mi yönetiyorsunuz, yoksa Anayasa Mahkemesi ve oligarşi mi?”

Öztürk, haklarını alıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini kaydederek, Bu ülkede doğduk ve ülkemizde inanancımıza göre yaşamak istiyoruz. Allah'ın bizden istediği yaşam biçimini yasaklamanız, bizi inanancımızı yaşama yolundan geri çeviremez. Türkiye genelinde anayasa mahkemesinin üniversitelerde başörtü özgürlüğünün, başkaları baskı altına alma ihtimali olabilir gibi komik gerekçelerle iptal eden gerekçeli kararını protesto eden tüm halkımıza teşekkür ediyoruz. Bu kararın saçmalığı ve tutarsızlığı Anayasa Mahkemesi Başkanını bile isyan ettirmiştir. Lütfen gür sesinizi kısmayınız, sorunlar çözülene kadar, yada sorunları çıkaranlar gidene kadar mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.

“YASAĞA GEREKÇE BULMAKTA ZORLANDILAR”

Konya İnanç Özgürlüğü Platformu üyeleri ise 59. haftasına giren “Başörtüsüne Özgürlük” eylemini gerçekleştirdi. Kayalı Park’ta bir araya gelen Platform üyeleri adına yapılan açıklamada, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararları mizahi bir dille eleştirildi.

Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Ülkemizde pek çok şey seriye bağlanmış durumda. Seri halinde yapılan terör eylemleri, seri halinde yapılan Ergenekon operasyonları ve bir de gerekçeli karar açıklamaları… Başörtüsü ile ilgili yasanın iptalinin gecikmiş gerekçeli kararının ardından, AKP’nin kapatılması davasıyla ilgili yine gecikmeli karar açıklandı. Her iki karar da Müslüman kadının örtüsü ve bu örtünün laiklikle ilişkisi üzerine temellendirilerek açıklandı. Çelişkiler ve tutarsızlıklarla dolu bu kararın gerekçelerinin bu kadar uzun sürede açıklanmış olması yasağa gerekçe bulmakta ne kadar zorlandıklarını ortaya koymaktadır. Yine de bu uzun süre içerisinde makul gerekçeler bulamamışlar, hevalarından kaynaklanan hukuka aykırı, ideolojik maksatlı bir takım görüşleri rasgele serdetmişlerdir.”

26.10.2008


 

Cezaevlerinde 7 günlük açık görüş başladı

TUTUKLU ve hükümlülerin, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla 7 gün boyunca yararlanacakları açık görüş dün saat 09.00’da başladı.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen genelge uyarınca, Adana, Ankara 1 ve 2 nolu L tipi, Antalya E ve L tipi, Aydın E tipi, BakırköyMetris 1 nolu T tipi, Bursa E Tipi, Denizli D tipi, Diyarbakır E tipi, Gaziantep E tipi, İzmirBuca kapalı, Konya E tipi ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla dünden itibaren 31 Ekim gününe kadar görüşten yararlanacaklar. Diğer bütün ağır ceza merkezi ve müdürü bulunan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklular de bugünden itibaren 29 Ekim gününe kadar olmak üzere 5 gün açık görüşten faydalanacak. Müdürü bulunmayan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara da 293031 Ekim tarihlerinde 3 gün açık görüş yaptırılacak. Hükümlü ve tutuklular, belgelendirilmek suretiyle sadece anne, baba, eş, çocuk, torun, büyük anne, büyük baba ve kardeşleriyle görüştürülecek.

26.10.2008


 

Acil bir anayasa değişikliğine ihtiyaç var

SAĞLIK Sen Genel Başkanı Mahmut Kaçar, Türkiye’nin acil anayasa değişikliğine ihtiyacı olduğunu belirtti.

Genel Başkan Kaçar, Diyarbakır Kervansaray Otelinde düzenlenen bölge eğitim toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, eğitimde kıyafet serbestisi öngören Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesinin iptal ettiğini, bu kararla mahkemenin yasal sınırlarını aştığını belirtti. Anayasa Mahkemesinin tartışmalı bir kurum haline geldiğini fade eden Kaçar, şöyle dedi: ‘’Anayasa Mahkemesi başkanı ve bir üyesi mahkemenin yetkisini aştığını açıkça ifade etmektedir. Mahkeme yetkisini aşarak ülkemizdeki demokratik sistemi tıkayan ve halkın yargıya güvenini sarsan bir karar imza atmıştır. Bu nedenle Türkiye’nin acil anayasa değişikliğine ihtiyacı vardır. Sağlık Sen olarak halkın onayına sunulacak yeni anayasa çalışmalarının bir an evvel başlaması gerektiğine inanıyoruz.’’

26.10.2008


 

“Üniversite Kurultayı” Ankara’da başladı

ÜNİVERSİTELERİN, üniversite çalışanlarının sorunlarını tespit etmek ve çözüm önerileri üretmek amacıyla Türk EğitimSen tarafından gerçekleştirilen “Üniversite Kurultayı” 55 ilden 67 üniversitenin 132 temsilcisinin katılımıyla Ankara İçkale Otel’de başladı.

Kurultayın açılışında konuşan Milli Eğitim Bakanı Müsteşar Yardımcısı Remzi Kaya, kurultaya YÖK’ten bir temsilci gönderilmemesini eleştirerek şunları söyledi: “Artık kapalı kapılar ardında kararlar alıp devleti yönetmeye kalkma, gizli saklı işler yapma devri kapanmıştır. Artık devir, şeffaflık, açıklık devridir. Dileğimiz YÖK’ün geçmişte yaptığı ve bazı kararları tek başına almak yerine, Milli Eğitim Bakanlığı, sivil toplum örgütleri, diğer paydaşların bir araya gelebileceği ortamlarda sorunların açıkça konuşulacağı, tartışılacağı ve çalışanların mutluluğunu sağlayacak şartların oluşturulması ve sorunların çözümlenmesidir.” Türk EğitimSen Genel Başkanı İsmail Koncuk da, YÖK’ün bugüne kadar en fazla eleştirilen yönünün içe dönüklüğü ve antidemokratik kararlar alması olduğunu ifade ederek, “YÖK, kendi dışındaki seslere kulak verir olmalıdır. Bunu başaramayan bir YÖK’ün Türk üniversitelerini dünya üniversiteleri ile yarışır hale getirmesi söz konusu olamaz” dedi.

26.10.2008


 

Çivi: Demokratik kitle harekâtı yapılmalı

KAMU Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAK-SEN) Genel Başkanı Ayhan Çivi, ‘’Terörle mücadelede sınır ötesi harekâtın yanı sıra demokratik kitle harekâtının yapılması gerekir’’dedi.

Genel Başkan Çivi, Pınarbaşı Çınaraltı-Kırkgöz Tesisleri’nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin yaşadığı terör olaylarına karşı her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunu belirtti. ‘’Ülkemizin 25 yıldır mücadele ettiği terör belasında geldiğimiz noktada hale asker ve polislerimiz şehit oluyor. O zaman memurundan esnafına, çiftçisinden işçisine tüm toplum kesimlerinin ortak akıl yolu ile bu belâdan kurtulmanın yollarını aramamız gerekiyor’’ diyen Çivi, terörle mücadelede sınır ötesi harekatın yanı sıra demokratik kitle harekâtının yapılması gerektiğini ifade etti. Kamu çalışanlarının bugüne kadar pek çok sıkıntıyla karşı karşıya geldiklerini ve umut olarak da sendikalara sığındıklarını ancak masadaki sendikaların bu sorunları çözme yerine sendika aidatını arttırma peşine düştüklerini ileri süren Çivi, ‘’Memura yüzde 4 zam verilirken sendika üye aidatı yüzde 100 oranında arttı. Devletin kesesinden sendikacılık yapmak istemi-yoruz. Özetle, bu alanda kamu çalışanları sahipsiz kaldı. Oysa sendikalar haklının sesi olmalıdır’’ diye konuştu. Dünyayı saran küresel kriz dalgasının Türkiye’yi de etkilemeye başladığını bildiren Çivi, dolardaki büyük artışın hem tüketim malzemelerine hem de temel hizmetlere mutlaka yansıyacağını, kamu çalışanlarının 15 gün içinde yüzde 32 oranında fakirleştiğini savundu. Çivi, hükümetin işçilerin kayıplarını karşılaması gerektiğini söyledi.

26.10.2008


 

Krizin faturasını halk ödeyecek

Doğu Konferansı Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, küresel finansal krizle yaşananların benzerinin 2001 yılında Türkiye’de yaşandığını, krizin faturasını işçi, köylü, memur ve esnafın ödediğini söyledi.

Doğu Konferansı Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu küresel finansal krizle yaşananların benzerinin 2001 yılında Türkiye’de yaşandığını, krizin faturasını işçi, köylü, memur ve esnafın ödediğini söyledi.

Siyasal Düşünce Platformu tarafından ‘’Küresel Finans Krizi ve Türkiye’ye Etkileri’’ konulu toplantı yapıldı. Küresel finans krizine nasıl gelindiğine ilişkin değerlendirmelerde bulanan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, ABD Hükümetinin 700 milyar dolarlık banka kurtarma yardımının faturasını kendi halkına ödeteceğini iddia etti Bekaroğlu, aynı durumun benzerinin 2001 krizinde Türkiye;de de olduğunu, aslında bir finans krizi olan krizin faturasını işçi, köylü, memur ve esnafın ödediğini söyledi. Türkiye;nin küresel finans krizinden bağımsız olmadığını ifade eden Bekaroğlu, Türkiye’nin 6 seneden beri yalancı cenneti yaşadığını, kriz ardından ülkeye akan sıcak paranın akmayacağını, reel sektörün 100 milyar dolar civarında olan artan borç maliyetiyle yüz yüze geldiğini söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Örsan Konuralp Öymen de kapitalizmin kendisinin bir kriz olduğunu, küresel finans krizinin ise kriz içinde bir kriz olduğunu savundu. Kriz ardından ekonominin borsa, banka ve şirkete indirgendiğini anlatan Öymen, vatandaşın her gün yaşadığı ekonominin göz ardı edildiğini söyledi

Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Somel ise finans krizi mağdurlarının halklar olduğunu savundu. Kol gücünün beyin gücünün yerini aldığı görüşlerinin, ahlâkî açıdan tartışmalı olduğunu dile getirdi.

26.10.2008


 

IMF’den Türkiye’ye özel kredi planı

ULUSLARARASI Para Fonu’na (IMF) göre, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu b azı ülkeler, “iyi ekonomik sicile” sahip bulunuyor.

Fon bu sebeple Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelere, özel bir kredi imkânı sunma konusunda çalışmalar yapıyor.

Edinilen bilgiye göre,IMF, bazı özel şartları taşıyan üyelere, istemeleri halinde, kısa vadeli finansman imkânından faydalandırma planı üzerinde duruyor. Halen görüşmeleri devam eden ve İcra Direktörleri Kurulu’nda da ele alınacak olan yeni finansman imkânı, bazı üye ülkelere, iç ve dış dalgalanmaları önlemek amacıyla, ihtiyaç duymaları halinde hızlı bir likidite sağlamayı amaçlıyor. IMF, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi “iyi ekonomik sicile” sahip ülkelere kısa vadeli, döviz cinsinden özel bir kredi imkânı sunmayı planlıyor.

IMF’nin bu yeni finansman imkânının kullandırılmasında, üye ülkenin borçlanma sorununun olmaması bir ön şart olarak kabul ediliyor, bu sebeple, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi ülkelerin borçlanma sorununun olmadığı belirtiliyor.

Diğer bir şart olarak ise üye ülkenin iç yapısal bir ekonomik sorununun olmaması ve ekonomik sorunların, küresel dalgalanmanın ikincil etkisinden kaynaklanması gerekiyor.

IMF yetkilileri, Türkiye, Brezilya ve Güney Kore gibi ülkelerin, Fon ile son dönemde acil anlaşma sıkıntısına giren Macaristan ve diğer ülkelere göre, daha farklı ve iyi konumda olduklarına dikkat çekiyor.

26.10.2008


 

Üniversite mezunları kazmacı olacak

ZONGULDAK'TA, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) maden ocaklarına alınacak 3 bin işçi için başvuran 37 bin 196 kişi arasında 1160 üniversite mezunu da yer aldı.

Kuruma bağlı müessese müdürlüklerinden Karadon, Amasra, Üzülmez, Kozlu ve Armutçuk’ta istihdam edilmek üzere açılan 3 bin işçi kadrosu için, değişik eğitim durumlarındaki 37 bin 196 kişi başvuru yaptı. Madenci olmak için başvuran 1160 üniversite, 12 bin 352 lise ve dengi okulları, 8 bin 902 ortaokul ve 14 bin 782 ilköğretim okulu mezunu, 27 Ekim-10 Kasım tarihlerinde yapılacak mülakata katılacak. Görüşmelerde maden ocaklarına yatkınlıkları yönünde sınava tabi tutulacak adayların, uzunlukları iki metreyi bulan maden direği taşımalarının yanı sıra kazma, kürek ve baltayı nasıl kullandıkları uygulamalı test edilecek. Üniversite mezunları da dahil olmak üzere avuç içlerine bakılarak işe yatkınlıkları belirlenmeye çalışılacak adayların, boy ve kilo dengesi de göz önünde bulundurularak yapılacak tercihlerin ardından noter huzurunda kura çekilecek.

26.10.2008


 

Memurun fazla mesaisine 20 kuruş zam

DEVLET memurlarının fazla mesai ücretleri yeni yılda yüzde 22,2 oranında artışla, 1 lira 10 kuruşa yükselecek. Yurt içi gündelikler ise yüzde 7,1 ile yüzde 13,3 arasında artacak.

2009 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısına göre, memurların saat başı fazla çalışma ücreti, yeni yılda 20 kuruş artış görecek. Halen 90 Kuruş olan fazla mesaî ücreti, 1 Ocak 2009’dan itibaren 1 lira 10 kuruş olarak uygulanacak. Bakanlıkların özel kalem müdürlüklerinde çalışan personele ve makam şoförlerine ayda 90 saati, genel müdürlüklerin merkez teşkilatlarında görevli şoförlere de yeni yılda ayda 60 saati aşmamak üzere 1,10 TL yerine 1,20 TL fazla mesai ücreti ödenecek. Her bir makam için aylık toplam 450 saati geçmemek kaydıyla Kurul Başkanı, Genel Müdür ve daha üst birim yöneticileri, Strateji Geliştirme Başkanı, Vali, General ve Amiral rütbesine haiz olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Kuvvet Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığındaki Daire Başkanı ve daha üst birim yöneticileri ile rektör ve il belediye başkanlarıyla çalışan personele de yine ayda 90 saatle sınırlı olmak üzere 1,20 TL fazla çalışma ücreti verilecek.

26.10.2008


 

ARILARIN İŞİ SADECE BAL YAPMAK DEĞİL

ARILARIN tek işinin bal yapmak olmadığı, nektar ve polen topladıkları çiçeklerin döllenmesini ve ürün oluşmasını sağladıkları bildirildi.

TEMA Vakfı Arıcılık Danışmanı ve Ziraat Yüksek Mühendisi Ahmet İnci, yaptığı açıklamada, bitki örtüsünün çok çeşitli olduğu Anadolu’nun, dünyanın en verimli bazı arı ırklarından olan Kafkas, Anadolu, Meda, Suriye, Kıbrıs, Muğla ve Karnica cinsi arıların da anavatanı olduğunu söyledi. Anadolu insanının 3 bin yıllık bir arıcılık geleneği bulunduğunu ifade eden İnci, ‘’Arı’’ denildiğinde ilk olarak balın akla geldiğini, ancak arıların tek işinin bal yapmaktan ibaret olmadığını, arıların nektar ve polen topladıkları çiçeklerin döllenmesini ve ürünün oluşmasını sağladıklarını vurguladı.

Arıların 1 gram (bir damla) balın üretimi için yaklaşık 120 bin çiçeği ziyaret ettiklerini anlatan İnci, şu bilgileri verdi: ‘’Bitkilerin gelişmesinde, tarımsal ürünlerin oluşmasında ve hayvancılığın ana girdisi olan yem bitkilerinin veriminde, arılar su ve gübre kadar önemlidir. Özellikle zararlı böcek mücadelesi yapılan tarım alanlarında, diğer dölleyici böcekler öldükleri için, döllenmede mutlaka bal arısına ihtiyaç duyulmaktadır.’’ İnci, ‘’Arının polinasyon özelliğini bilen Albert Einstein, arılar olmazsa tarımsal ürünün de olamayacağının önemini vurgulamak için, arılar öldüğünde insanların da aç kalarak hayatlarının biteceğine işaret etmiştir’’ dedi. Bursa / aa

26.10.2008


 

Dijital hastane dönemi geliyor

HASTANE hizmetlerinde kâğıt kullanımını ortadan kaldırıp, bütün hastane hizmetlerinin bilgisayar ortamında yürütülmesiyle tıbbi hataları ortadan kaldıracak ‘’Dijital Hastane’’ projesi, Türkiye’de ilk kez Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ha-yata geçirilecek.

Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile birlikte Türkiye’de 120 hastanenin bilgi işlem hizmetlerini yürüten Birim Bilgi Teknolojileri firması, hastane hizmetlerine yeni bir anlayış getirecek dijital hastane projesini geliştirdi.

Firmanın satış ve pazarlama direktörü Barış Dinler, yaptığı açıklamada, 5 yıldır Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bilgi işlem hizmetlerini yürüttüklerini, hasta yoğunluğu ve hastane yönetiminin teknolojik gelişmeleri yakından takip etmesini göz önünde bulundurarak geliştirdikleri projeyi ilk kez Kayseri’de uygulamayı planladıklarını bildirdi.

Dijital hastane projesinin en basit anlamıyla hastane hizmetlerinde kâğıt kullanımını ortadan kaldıracağını ve bu sayede birçok avantaj sağlayacağını vurgulayan Dinler, şu bilgileri verdi: ’’İntel ve Cisco firması ile ODTÜ işbirliğiyle geliştirdiğimiz ve gelecek yıldan itibaren devreye girmesini he-deflediğimiz dijital hastane projesi, tüm hastane hizmetlerinin bilgisayar ortamında yürütülmesini sağlayacak. Bu kapsamda, doktor ve hemşireler, her serviste bulunacak olan taşınabilir tıbbi asistan adını verdiğimiz tablet PC’leri kullanacak. Hastanın teşhis ve tedavisi bu taşınabilir bilgisayarlara kaydedilerek, hastanenin merkezi bilgisayar sistemine aktarılacak. Hastanın günlük izlenen verilerinin yanı sıra, röntgen, ultrason, tomografi, MR gibi tüm görüntüleme bilgileri bilgisayar ortamında izlenebilecek. Yani doktor, hastasının takibini hiçbir kağıda ihtiyaç duymadan bilgisayar ortamında yapabilecek. Hatta doktor, hastane dışında olduğunda bile internet üzerinde bu bilgilere ulaşabilecek.’’

HASTA KARIŞTIRMA TARİHE KARIŞACAK

SİSTEM kapsamında her hasta yatağına hasta monitörü yerleştirileceğini ifade eden Dinler, hastaya ait tüm verilerin bu monitörden izlenebileceğini belirtti. Sistemin vakit kaybını önleyeceğini, tedavi hizmetleri maliyetini azaltacağını, tıbbî hataları ve hasta karıştırma vak'alarını ortadan kaldıracağını anlatan Dinler, şöyle devam etti: ‘’Bu sistem için bir firma bize özel hasta monitörleri üretti. Dokunmatik ekranlı bu monitörlerle hasta, yatağından internete bağlanabilecek, televizyon izleyebilecek, film seyredip müzik dinleyebilecek, Yakınlarıyla görüntülü konuşma yapabilecek veya oyun oynayabilecek. Ayrıca, sistem dahilinde tüm hastalara dijital bileklik takılacak. Bu bileklik içindeki şifre tablet PC’ye okutularak hastaya ait veriler girilecek.

Ameliyat gibi bütün işlemler de bu bileklik kullanılacak. Bu sayede hasta karıştırma vak'aları da tarihe karışacak’’ Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. İsmail Tamer de, dijital hastane projesinin hastanelerinde uygulanabilmesi için gerekli altyapıyı daha önceden hazırladıklarını hatırlattı. Hastanelerinde bütün görüntüleme sistemlerinin bilgisayar ortamında yürütüldüğünü hatırlatan Tamer, dijital hastane projesinin pilot uygulamasının geriatri merkezi, çocuk cerrahisi, kardiyoloji ve acil serviste uygulanmaya başlandığını ifade etti. Tamer, sistemin, Türkiye’de ilk kez hastanelerinde uygulamaya konulacak olmasının heyecanını yaşadıklarını dile getirdi. Tamer, sistemi bütün sağlık sektörüne anlatacaklarını ve sistemin Türkiye’deki bütün hastanelere model olacağını sözlerine ekledi.

26.10.2008


 

YASEM’den satış eğitimi desteği

YASEM’in düzenlediği Modern Satış Teknikleri Semineri, Yeni Asya Gazetesi, Güneşli tesislerinde yapılıyor.

Seminerde İletişim Teknikleriyle Satış konusunu Yeni Asya Medya Grup Genel Müdürü Recep Taşçı, Müşteri İlişkileri Yönetimi ve Modern İletişim Tekniklerini Uzm. Psk. Zafer Akıncı, Abone ve Dağıtım konusunu Tuncay Bayram, Abone Çalışmalarını Eğitimci Naci Tepir, Satış ve Pazarlamada Strateji konusunu ise Eğitimci Gökhan Çivi anlatıyor. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular da seminerde yaptığı açış konuşmasında, kursiyerlerle tecrübelerini paylaştı. Eğitime katılanlar, hedef kitleyle doğru iletişim kurmayı ve bu doğru iletişimin nasıl sürdürüleceğini, müşteri ilişkilerinin yönetimini, etkili doğrudan satış tekniklerini ve ikna yöntemleri konularında beceri kazanacaklar. Seminere İstanbul ve yurt genelinden katılan 20 kişiye, eğitim sonunda kurumsal şirketlerde geçerli olan sertifika verilecek.

26.10.2008


 

Rize, meslekî eğitimde Türkiye’nin önünde

MESLEKÎ eğitimde okullaşma oranını Türkiye ortalamasının iki katına çıkaran Rize’nin yeni hedefi, gelişmiş ülke standartlarını yakalamak.

İl Millî Eğitim Müdürü Rasim Çelik, yaptığı açıklamada, meslek liselerinin özel veya kamu sektörüne kalifiye ara eleman yetiştiren okullar olduğunu belirtti. Gelişmiş toplumlarda meslekî eğitim oranının yüzde 65-70 arasında olduğunu ifade eden Çelik, ‘’Meslek lisesini bitiren gencin elinde bir mesleği, geleceğe yönelik güvencesi oluyor. Oysa klâsik liseye gidenler, üniversiteyi kazanamamaları durumunda meslek sahibi de olamıyorlar. Hatta bugünkü piyasa şartlarında iş bulmaları bile çok zor. Bu tür durumlar göz önüne alındığında meslek liselerinin meslek, iş edinmeyle ilgili avantajları ortaya çıkıyor’’ dedi. Çelik, meslek lisesine giden gençlerin bir avantajının da, mezun olduğunda ustalık belgesi alarak, iş yeri açabilmeleri olduğunu söyledi.

26.10.2008


 

92 kilo eroin ele geçirildi

hakkÂrİ'de düzenlenen operasyonda, 92 kilo 548 gram saf eroin ele geçirildi.

Alınan bilgiye göre, Yüksekova ilçesinden batı illerine uyuşturucu madde gönderileceği bilgisine ulaşan İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, S. Ö. yönetimindeki sahte plâkalı kamyoneti, Yüksekova çıkışındaki İpekyolu kontrol noktasında durdurdu. Dedektör köpekleri ‘’Lara’’ ve ‘’Üzüm’’ün de yardımıyla yapılan aramada, kamyonet kasasının taban kısmında bulunan gizli bölmede, 180 paket halinde 92 kilo 548 gram saf eroin bulundu. Olayla ilgili gözaltına alınan sürücü S. Ö’nün, Emniyet Müdürlüğündeki işlemleri devam ettiği öğrenildi.

26.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır