|
|
|
Anadolu göçmen kuşlara hasret |
Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, bir program dolayısıyla geldiği Konya’da yaptığı açıklamada, Anadolu’nun dünyada kuş cenneti olarak bilindiğini hatırlattı.
Sultan, Akgöl, Hotamış Sazlıkları ve Meke, Tuz, Kulu, Bolluk, Tersakan, Beyşehir, Akşehir Göllerinde flamingo, karabatak, ak pelikan, alaca balıkçıl, kaşıkçı, yaz ördeği, paspaş patka, dikkuyruk, küçük kerkenez, kılıçgaga, bataklık kırlangıcı, mahmuzlu kızkuşu, küçük sumru, turna, angıt, boz kaz, sukuşu gibi birçok türde kuşun barındığını ve ürediğini ifade eden Eken, bu alanların kuruması yüzünden kuşların Anadolu’ya küstüğünü söyledi.
Kuş cenneti konumundaki Anadolu’nun özellikle son 20 yılda sulak alanların büyük bölümünün kuruması sebebiyle göçmen kuşlara hasret kaldığını dile getiren Eken, şunları kaydetti: ‘’Kuşlar herkesin bildiği gibi sulak alanlar ve çevresinde yaşarlar. Her yıl Anadolu birçok türde çok sayıda kuş ile rengârenk bir görüntüye kavuşurdu. Şimdi Anadolu’daki kuşların barındığı alanlar yok. Gediz Deltası dışında fazla su görülmüyor. Sulak alanlar kurudukça kuşlar yıllardır geldikleri bölgeleri terk etti. Kuşları yok etmede Avrupa birincisiyiz. 20 yılda birçok kuş türünde yüzde 80’e varan azalmalar yaşandı. Sadece Konya Kapalı Havzası’nda yaşayan ince gagalı martının nesli tükendi. Bununla birlikte birçok kuş türü de yok oldu, bazılarının sayısı azaldı. Hâlen yok olmaya ve sayıları azalmaya devam ediyor.’’
Dünyanın en büyük flamingo kolonisinin geldiği Tuz Gölü’nün yaz aylarında bir tek kuş bile görülemez hâle geldiğini dile getiren Eken, geçen yaz Tuz Gölü’nde önemli oranda ölü flamingolara rastladıklarını bildirdi. Eken, kuruyan Tuz Gölü’nün flamingolar için en önemli üreme ve barınma alanlarından birisi olduğunu bildirdi.
Eken, Türkiye’ye gelen göçmen kuşların ve sürekli kalanların Gediz Deltası’nda ve diğer alanlarda kendilerine hayat alanları bulmaya çalıştığını belirterek, ‘’Gediz dışında bu alanı bulamıyorlar. Bu yüzden de üreyemeden yok olup gidiyorlar. Yıllar önce kuruyan sulak alanlar bize çok iyi örnek. Önce kuşlar gitti ardından insanlar gitti. Çünkü kuruduktan sonra çevresinde hayat ihtimali fazla kalmıyor’’ dedi.
Sulak alanların kuruması ve kuşların gitmesi yüzünden tabiat turizminin de büyük yara aldığını vurgulayan Eken, özellikle yurt dışından tabiat turizmi kapsamında Anadolu’ya gelenlerin sayısında düşüş görüldüğünü söyledi.
Sadece kuşlar için değil, gelecek nesiller ve Anadolu’nun tabiî yapısının sürdürülebilirliği için sulak alanların korunması gerektiğini ifade eden Eken, buna da Konya Kapalı Havzası’ndan başlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
|
20.10.2008
|
|
|
Türkiye, üç kat fazla tuz tüketiyor |
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çetin Turgan, Türkiye’de kişi başına düşen günlük tuz tüketiminin fazla olduğunu belirterek, ‘’Türk toplumu, sağlıklı hayat için günlük 6 gramdan fazla alınmaması gereken tuzu yaklaşık 18-19 gram tüketerek limitleri 3,5 kat aşıyor’’ dedi.
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği’nce 15-19 Ekim tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 10. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi’nde açıklama yapan Turgan, hipertansiyonun günümüzde küresel bir salgın olduğunu, dünyada yaklaşık 1 milyar yüksek tansiyon hastası (hipertansif) bulunduğunu, bu sayının 2025’te 1.6 milyara ulaşmasının beklendiğini söyledi.
Turgan, Türk Hipertansiyon İnsidans Çalışması’na göre Türkiye’de de 2003’de 15 milyon olan hasta sayısının 2008’te 18.5 milyona ulaştığını kaydetti. Hipertansiyonun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde önlenebilir ölüm sebepleri arasında birinci sırada yer aldığını, kalp hastalığı, felç ve böbrek hastalıkları için en büyük risk faktörü olduğunu belirten Turgan, ‘’Hipertansiyon, dünyada her yıl 7.6 milyon kişinin ölüme yol açmaktadır. Hipertansiyona bağlı ölüm ve malûliyetin yüzde 80’i az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir.
Sağlık Bakanlığı’nca yapılan Türkiye’nin Hastalık Yükü Çalışması’na göre hipertansiyon, ülkemizde her 4 ölümden 1’inin sebebidir’’ diye konuştu. Turgan, hipertansiyonu etkileyen faktörlerin başında tuz tüketiminin geldiğini belirterek, fazla tuz içeren besinlerin kan basıncını yükselttiğine dikkati çekti.
Sağlıklı bir kişinin günde 3-4 gramdan fazla tuza ihtiyacı bulunmadığını anlatan Turgan, ‘’Herhangi bir sorunu bulunmayan kişi günde ortalama 8-9 gram tuz tüketebilir. İşlenmiş ya da hazır gıda tüketen, tadına bakmadan yemeğe tuz ekleyenler ise 15 gram civarında tuz tüketir. Hipertansiyon hastaları ise günde en fazla 6 gram tuz tüketmelidir’’ diye konuştu.
|
20.10.2008
|
|
|
Antalya’da nar hasadında bereket |
Antalya ili genelinde nar yetiştiriciliği yapılan Serik, Manavgat, Alanya, Finike, Kumluca, Kemer ve Akseki ilçelerinde nar hasadı sona eriyor.
Son yıllarda nar üretim ve ihracatı artan Türkiye; bu konuda İran ve Hindistan’dan sonra üçüncü sırada geliyor. Türkiye’de nar üretimi yıllar itibariyle önemli ölçüde artış gösteriyor. 2005 yılı rakamlarına göre 80 bin ton nar üretimi gerçekleşmiş. Bu üretimin yüzde 61,8’i Akdeniz, yüzde 23,3’ü Ege, yüzde 9,1’i de Güney Doğu Anadolu bölgesinde yapılıyor. İller itibariyle değerlendirildiğinde nar üretiminde yüzde 38,4 ile Antalya birinci sırada yer alıyor. Nar meyvesinin çok eskiden beri tıbbî özelliklerinden söz eden kaynaklara rastlanıyor. Bu özelliklerinden bazıları daha sonra bilimsel araştırmalarla da ispatlanmış. Özellikle asitli narların tansiyon düşürücü, ateşli hastalıklarda ateş düşürücü, hazmı kolaylaştırıcı, vücuttaki yağları eritici etkileri olduğu biliniyor. Ayrıca ishal ve dizanteri tedavisinde kullanılıyor. Nar genel olarak çeşitli vitaminleri dengeli olarak içeriyor ve mineral maddeler açısından da özellikle demir ve potasyumca zengin bulunuyor. Antalya / Aziz Özkan
|
20.10.2008
|
|
|
‘Yasak otobüsü’ İstanbul’da |
Devletlerİn, misket bombasını yasaklayan sözleşmeyi imzalaması için kampanya yürüten ve Sırbistan’dan yola çıkan ‘’Yasak Otobüsü’’, İstanbul’a geldi.
Taksim Meydanı’na gelen otobüs, bazı sivil toplum kuruluşu temsilcilerince karşılandı. Karşılayan grup adına açıklama yapan ‘’Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’’ Koordinatörü Muteber Öğreten, daha önce Dublin’de misket bombasının üretimi, kullanımı ve transferini yasaklayan sözleşmeyi birçok ülkenin imzaladığını söyledi. Öğreten, bir başka sözleşmenin de 2 Aralık 2008’de Norveç’in başşehri Oslo’da imzalanacağını ifade ederek, bütün devletlerin bu sözleşmeyi imzalaması gerektiğini kaydetti. Misket bombasının, çok sayıda çocuk ve sivilin ölümüne sebep olduğunu vurgulayan Öğreten, ‘’Atıldıktan sonra bir futbol sahası büyüklüğünde alana yayılan ve asker, sivil, çocuk ayrımı yapmayan misket bombalarının kullanımını yasaklayın. Bu bombalar sebebiyle sakatlanan insanların, ailelerin haklarını yasal güvence altına alın. Oslo’ya gidin ve sözleşmeyi imzalayın’’ şeklinde konuştu. Sırbistan’dan yola çıkan otobüs, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede kampanya yürüttükten sonra, sözleşmenin imza tarihi 2 Aralık 2008’de Oslo’ya ulaşacak.
|
20.10.2008
|
|
|
Grip ölümcül olabilir |
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal, kış mevsiminde görülme sıklığı artan gribin yaşlılarda ciddî sağlık sorunlarına yol açabileceğini, hatta ölümcül olabileceğini belirtti.
Havaların soğumasıyla birlikte kapalı yerlerde daha fazla zaman geçirilmesine bağlı olarak solunum yoluyla bulaşan grip ve nezle gibi enfeksiyon hastalıkları oranlarında da artış olduğuna dikkati çeken Ünal, her iki hastalığın belirtilerinden söz etti. Nezleye yol açan ‘’rhino’’ virüsünün burun mukozasında çoğalarak hapşırık, burun akıntısı, ateş, halsizlik ve bitkinlik yaptığını belirten Ünal, bu hastalıkta ateşin fazla yükselmediğini ve kas ağrısının olmadığını kaydetti. Ünal, kış mevsiminde görülme sıklığı artan gribin yaşlılar için ciddî sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkati çekerek, ‘’Akciğerde çoğalıp zatürreye yol açması ve başka mikroplara zemin hazırlaması sebebiyle gribin özellikle 65 yaş üstündekilerle, akciğer, kalp, böbrek, karaciğer ve şeker hastalığı olanlarda ve kanser tedavisi görenlerde ölümcül bile seyredebilir’’ diye konuştu. Ünal, diğer tedbirlerin dışında gribe karşı en iyi korunma yönteminin aşı olduğunu da belirtti.
|
20.10.2008
|
|
|
Rüyalarınız siyah-beyaz mı? |
YapIlan bir araştırmada, siyah-beyaz televizyon döneminde büyüyenlerin, rüyalarını da siyah-beyaz gördükleri belirlendi.
Araştırma, siyah-beyaz filmler ve televizyon seyrederek büyüyen 55 yaş üzerindekilerden oluşan bir grup ile renkli televizyon ve film döneminde büyüyen 25 yaşın altındaki bir grupla yapıldı. Araştırmaya göre, birinci grubun rüyalarını da “renksiz” görme ihtimalleri artıyor. Renkli televizyon ve filmler seyrederek büyüyen ikinci gruptakiler ise renkli rüyalar görmeye daha meyilli. Araştırmayı kaleme alanlar, araştırmalarının rüyaların renkli mi, renksiz mi olduğuna dair on yıllardır yapılan tartışmaya da son vermesi gerektiğini söyledi. 20. yüzyılın ilk yarısında yapılan araştırmalarda, rüyaların çoğunun siyah-beyaz olduğu iddia edilmişti. 1960’larda ve daha sonra yapılan çalışmalardaysa, rüyaların yüzde 80’inde biraz renk bulunduğu öne sürülmüştü. Bu dönemin siyah-beyaz televizyondan renkliye geçiş dönemi olduğundan hareketle, televizyonun rüyaları etkilediği sonucu çıkarıldı. Ancak filmlere maruz kalınmasının sonucu olarak, beynin, uyanıldığında rüyaları bir şekilde yeniden oluşturup oluşturmadığını bilmenin imkânsız olduğu söyleniyor.
|
20.10.2008
|
|
|
Türk hamamına ilgi azalıyor |
Dünyaca ünlü mahalle hamamlarımız, teknolojinin gelişmesine bağlı olarak sağlanan konfor sayesinde, evde banyo yapılmasının tercih edilmesiyle müşterilerini her geçen yıl kaybediyor.
Alınan bilgiye göre, yüzlerce yıldan bu yana banyo yapmak isteyenlerin uğrak yeri olan ünlü Türk hamamları, çeşitli illerde hizmet vermeye devam ediyor. Bazı il, ilçe, köy ve beldelerde bayramdan bayrama doluluk oranının yüzde 100’e ulaştığı hamamlar, eski günlerini yad ederek, devamlı müşteriler sayesinde varlıklarını korumaya çalışıyor. Genellikle Türk mimarisinin güzelliğini bünyesinde barındırarak, Türk kültüründen ip uçları veren hamamlar, sayıları her geçen gün artan SPA, güzellik merkezleri ve 5 yıldızlı otellerdeki oluşturulan hamamlara tahtlarını kaptırıyor. Daimî müşteriler ve günübirlik işçilerin genellikle hamamı tercih ettiğini anlatan Adanalı hamam işletmecisi Selahattin Saygın, ‘’Saunalar ve evlerdeki banyo konforunun artması hamamlara olan ilgiyi azalttı. Bizler hamamımıza de çeşitli alternatifler sunarak sauna, spor merkezi, havuz gibi ek ünitelerle yaparak var olan müşterimizi kaybetmek istemiyoruz’’ dedi.
|
20.10.2008
|
|
|
Akçaabat köftesi döner oldu |
Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bir lokanta işletmecisi, Akçaabat köftesini kullanarak döner hazırladı.
İlçe merkezinde lokanta işleten Özkan Seis, müşterilerine farklı lezzetler tattırmak amacıyla sürekli araştırma yaptığını söyledi. Türkiye’de herkes tarafından bilinen Akçaabat köftesini farklı bir tarzda sunmak için bir süredir çalıştığını anlatan Seis, ‘’Akçaabat köftesini hazırlarken kullanılan malzemeleri aynı şekilde kullanarak, dönerini hazırladık. Hazırladığımız döneri öncelikle kendimiz daha sonra ise çevremizdekilere denettik. Biz de deneyen herkes de memnun kaldı’’ dedi.
|
20.10.2008
|
|
|
ÖNCEKİ KARAR TEMYİZDE BOZULMUŞTU |
Dokuz sene önce 17 Ağustos depremini “ilâhî ikaz” olarak değerlendiren yazıları sebebiyle DGM'de yargılanıp mahkûm edilen yazarımız Cevher İlhan, bilâhare TCK 216'de yapılan değişikliklere bağlı olarak İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen iade-i muhakemesi neticesinde, 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezasına çarptırıldı. Mahkemenin iki yıl önce aynı yönde dosya üzerinden verdiği karar, Yargıtay 8. Ceza Dairesince bozulmuştu.
MAHKEME, AİHM'E DİRENİYOR
Av. Kadir Akbaş'ın tekrar temyize götürüleceğini açıkladığı karar eleştirilirken, daha önce Mehmet Kutlular hakkında benzer gerekçelerle verilip büyük kısmı infaz edilen mahkûmiyetin AİHM tarafından haksız bulunduğu ve Türkiye'nin tazminata mahkûm edildiği hatırlatıldı. Kararın, küresel finans krizi için Papa, Nikaragua Devlet Başkanı ve Viyana Kardinalinin “ilâhî ikaz” yorumu yaptıkları bir döneme rastlaması da dikkat çekti.
17 AĞUSTOS depremini “İlâhî ikaz” olarak değerlendirdiği yazıları sebebiyle aldığı mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından usulden bozulan yazarımız Cevher İlhan’a, yeniden yargılandığı dâvâda 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezası verildi.
Yazarımız Cevher İlhan “İlâhî ikaz” yorumu ve 28 Şubat uygulamalarını eleştiren yazıları sebebiyle Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 312/2. maddesi gereğince hapis cezası almış, TCK’daki değişikliklerden yararlanması için avukatları tarafından yapılan başvurunun kabul edilmesi sonucu serbest bırakılmıştı. Mahkûm olduğu TCK 312/2. maddede getirilen lehte hükümler sebebiyle yeniden yargılanan İlhan, tekrar hapis cezası almış, ancak Yargıtay 8. Ceza Dairesi, dâvânın duruşma yapılmaksızın, evrak üzerinden görülmesini bozma sebebi sayarak dosyayı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade etmişti. Yeniden görülen dâvâda, bozma kararına uyan mahkeme, sanık avukatının görevsizlik itirazını da reddederek, esasa geçti. Karar duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, oluş ve sübuta ilişkin olarak 11 Mart 2002 tarihli mütalâayı tekrar ettiğini belirterek, “Bu mütalâamızda belirtilen gerekçelerle sanığın eylemine uyan ve lehine olan 5237 sayılı TCK’nın 216/1, 218, 43, 53, 63 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi kamu adına mütalâa olunur” dedi.
İlhan’ın Avukatı Kadir Akbaş ise esas hakkındaki 3 sayfadan ibaret yazılı savunmasını okudu. Avukat, Akbaş, belirttiği hususlar ve günümüzde gelinen sosyal durun ve hiç kimsenin eleştirilerden muaf olmayacağı göz önüne alınarak ortada bir kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike bulunmadığı da dikkate alınarak müvekkilimin beraatına karar verilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, oy birliği ile verdiği kararda, İlhan’ın gazetemizin 20 Ağustos 1999 günlü nüshasında “Zelzele Sualleri” başlıklı yazı, 22 Ağustos 1999 tarihli “Derin Deprem” başlıklı yazı, 23 Ağustos 1999 tarihli nüshasında “Enkaz ve Pişkinlik” başlıklı yazı, 22 Ağustos 1999 tarihli nüshasında “Başörtü ve Deprem” başlıklı yazı, 19 Ağustos 1999 tarihli nüshasının “Böyle Bir Musibetten Çekininiz” başlıklı yazılarında halkı sosyal sınıf, din farklılığı gözeterek birbirine karşı kamu düzeni için tehlike olabilecek şekilde kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiğini, sanığın kastı da dikkate alınarak eylemine uyan ve lehe olan TCK’nın 216/1 maddesi gereğince takdiren 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.
Kararda, sanığın eylemi basın yayın yoluyla işlediği için verilen cezasının TCK 218 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırılarak 1 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiği belirtildi. Sanığın eylemi değişik tarihli gazetelerde ve yakın zaman içerisinde yayınladığı, dolayısı ile kastı dikkate alındığında eyleminin bir suç işlemek kararının icrası kapsamında olduğuna karar veren Mahkeme, verilen cezanın TCK 43 maddesi gereğince takdiren 1/4 oranında arttırılarak 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.
Sanığın duruşmadaki hali dikkate alınarak verilen cezasının TCK 62 madde, gereğince takdiren 1/6 oranında indirilerek 1yıl 3 ay 18 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar veren mahkeme, İlhan hakkında TCK 53. maddesini 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının 1. cümlesinin uygulanmasını istedi. Kararda, sanığın TCK 63. madde gereğince nezarette ve tutuklukta geçen sürelerinin ve infazda geçen sürelerinin almış olduğu cezasından indirilmesine hükmedildiği kaydedilerek,”Sanığın bir daha suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat hâsıl olmadığından CMK 231 madde gereğince hükmün açıklanmasının takdiren geri bırakılmasına yer olmadığına, suçun istenmesindeki özellik ve sanığın yargılama sürecinde pişmanlık duyduğuna dair mahkemeye bir kanaat hâsıl olmadığı ve sosyal durumu dikkate alınarak hakkında TCK. 50 maddedeki seçeneklerden birisinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına, sanığın suç işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterdiği ve dolayısı ile tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemeye kanaat hasıl olmadığından verilen cezasının gereğince ertelenmesine takdiren yer olmadığına hükmolunur” denildi. Kararın 1 hafta içerisinde temyiz etme hakkının bulunduğu da hatırlatıldı.
|
20.10.2008
|
|
|
Danıştay Başsavcılığı için 4 aday yarışacak |
TANSEL Çölaşan’ın yaş haddinden emekliye ayrılmasıyla boşalan Danıştay Başsavcılığı için bugün seçim yapılacak.
Başsavcı adaylığına, şu ana kadar Danıştay 1. Dairesi Başkanı Yılmaz Çimen, 4. Daire Başkanı Engin Kumrulu, 7. Daire Başkanı Turgut Candan ve 13. Daire Başkanı Faruk Öztürk’ün başvuruda bulundukları öğrenildi. Adaylık başvuruları, seçim anına kadar yapılabilecek. Başsavcı seçilebilmek için Danıştay başkanlık seçiminde olduğu gibi Danıştay Genel Kurulunun üye tam sayısının salt çoğunluğu olan en az 48 üyenin oyunu almak gerekiyor. Seçilen başsavcı, yaş haddinden emekliye ayrılmazsa 4 yıl görev yapacak.
|
20.10.2008
|
|
|
Yaralı er şehit oldu |
TUNCELİ'DE teröristlerin askerî konvoya ateş açması sonucu ağır yaralanan er Fikret Yükseler, tedavi gördüğü hastanede vefat etti.
Alınan bilgiye göre, Tunceli-Elazığ kara yolunun Dinar Deresi mevkiinde, 14 Ekim Salı günü, askerî konvoyun geçişi sırasında terör örgütü üyelerince açılan ateşte ağır yaralanan er Fikret Yükseler Fırat Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Yükseler, yapılan bütün müdahaleye rağmen 5 gündür süren hayat mücadelesini kaybederek şehit oldu. Şehit Yükseler’in cenazesinin Adana’ya gönderileceği belirtildi.
|
20.10.2008
|
|
|
Güler CERN’i ziyaret edecek |
ENERJİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, bugün İsviçre’ye gidecek.
Bakan Güler, Cenevre’de, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN tarafından geliştirilen ve 80 ülkenin katkılarıyla oluşturulan LCH’nin (Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) işletmeye alınması sebebiyle düzenlenecek törene katılacak. Türkiye’nin gözlemci ülke statüsüyle katılacağı tören yarın yapılacak. Bakan Güler, açılış töreni öncesinde programa katılacak devlet ve hükümet başkanları, başbakanlar ve bakanlarla birlikte CERN/LCH sergisini gezecek. Daha sonra Güler beraberinde Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) temsilcileriyle birlikte CERN yerleşkesinde Türk heyeti için düzenlenecek teknik geziye katılacak. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, 22 Ekim Çarşamba günü akşam saatlerinde Türkiye’ye dönecek.
|
20.10.2008
|
|
|
MİLLİYETÇİLİK İSLÂM DÜNYASINI PARÇALADI |
İHH İnsanî Yardım Vakfı tarafından İstanbul’da düzenlenen Balkan Sempozyumun ikinci gününde konuşan Makedonya Merhamet Derneği Başkanı Adnan İsmaili, milliyetçilik akımının İslâm dünyasında çözülme ve dağılmaya sebep olduğunu söyledi.
“Toplumumuzun zehirlenmesi bu ulus devlet sürecinde meydana geldi” diyen İsmaili, şöyle devam etti:
“Hala iki asırdır bu konuşulan, yazılan ve yaşanan bu hastalığın ilâcını bulmaya muktedir olamadık. Müslümanların yönetici ve yönetim sorunlarıyla ve bölgedeki kültürel ve siyasî ahenk de yok oldu. Aynı zaman da ekonomik ahengin bozulması da Müslümanların gelişmesinin önünü kesti.” Halifeliğin İslâm dünyasındaki birleştirici önemine de dikkat çeken Adnan İsmaili, halifeliğin kaldırılmasından sonra Balkan Müslümanlarının büyük bir moral ve manevî destekten yoksul kaldıklarını söyledi. TBMM Dış İşleri Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Murat Mercan da “Bizler Balkanlardaki problemi Avrupa’nın gündemine getirmek zorundayız” dedi. Zenitsa Eski Müftüsü Halil Mehtiç ise Osmanlıdan sonra Hıristiyanların Müslümanları Balkanlardan atmak için katliâm başta olmak üzere her türlü girişimde bulunduklarını ama bunda Müslümanların onurlu direnişleriyle karşılaştıklarını ve başarılı olamadıklarını anlattı. Mehtiç, Müslüman toplumlar arasındaki işbirliğinin önemini vurguladı.
Arnavutluk Admeria Derneği Başkanı Tahir Zenelhasani ise Osmanlı’dan sonra başlayan Komünist yönetimiyle birlikte Arnavut gençlerin tarihsel mirasla ve İslâm’la bağlarının koptuğunu, bu gençleri yeniden kazanmak için her alanda önemli çalışmaların yürütülmesi gerektiğini belirtti.
|
20.10.2008
|
|
|
‘Gizli tanıklar’ mozaiklenecek |
46’sı tutuklu 86 sanıklı ‘’Ergenekon’’ dâvâsının görülmesine bugün başlanıyor. Duruşmada dinlenilecek ‘’gizli tanıklar’’ın, diğer kişilerce tanınmaması için görüntüsü mozaiklenecek.
Emeklİ Tuğgeneral Veli Küçük, İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile eski İstanbul Üniversitesi (İÜ) Rektörü Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanıklı ‘’Ergenekon’’ davasının görülmesine bugün başlanacak.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyede İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülecek davanın ilk duruşmasına, 200’ü sanık ve avukatları, 80’i basın mensubu ve izleyici olmak üzere toplam 280 kişi alınacak. Duruşmada dinlenilecek ‘’gizli tanıklar’’, salon bitişiğinde oluşturulan ses ve görüntülü kayıt sistemi kurulan bölümde, kendisini sorgulayacak hakim ile bulunacak. Salondaki diğer kişilerce tanınmaması için görüntüsü mozaiklenerek, sesi değiştirilerek salona aktarılacak tanığa, mahkeme heyeti ve avukatlar doğrudan soru yöneltebilecek.
İLK TUTUKLU SANIKLAR
SORGULANACAK
Duruşma görüntülerinin, salon yakınına kurulan bir LCD ekrandan basın mensupları ve izleyicilere canlı aktarılacak davanın ilk oturumunda, 2 bin 455 sayfadan oluşan iddianame ya da bu iddianame yerine geçen belgeler okunacak. Kimlik tesbitlerinin ardından öncelikle tutuklu sanıkların ifadeleri alınacak. Sanık sayısının çokluğu nedeniyle mağdurlar ve tanıklar daha sonra dinlenilecek. İlk oturum, sanıkların ifadeleri bitene kadar her gün yapılacak. Salona kurulan sistem sayesinde ses ve görüntü kaydı yapılacak duruşmanın kayıtları, daha sonra kâğıda dökülecek. Basın mensupları için 30 kişilik yer ayrılan duruşma salonunda, Anadolu Ajansı başta olmak üzere 6 haber ajansı duruşma süresince tüm gün boyunca birer muhabir bulundurabilecek. Diğer basın kuruluşları temsilcilerinin de dönüşümlü olarak duruşma salonu ya da koridordaki ekrandan takip edebileceği duruşmayı izlemek için bölgeye gelecek canlı yayın araçları, adliyenin bulunduğu cezaevi yerleşkesi girişindeki otoparka kadar alınacak.
“ERGENEKON” İSİMLİ TERÖR ÖRGÜTÜNE
ULAŞILMASI
İstanbul Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel’in hazırladığı 450 klasörden oluşan 2 bin 455 sayfalık iddianamede, Danıştay 2. Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ‘’maktul’’, Özbilgin dışında dönemin daire başkanı, şimdiki Danıştay Başkanı Mustafa Birden, üyeler Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Çobanoğlu ‘’mağdurlar’’ olarak sıralanıyor. ‘’İhbar eden’’ olarak Şevki Yiğit’in adı geçen iddianamede, soruşturmanın 12 Haziran 2007’de Trabzon İl Jandarma Komutanlığının 156 hattını gizli numaradan arayarak, isim ve kimliğini belirtmeyen bir kişinin telefon ihbarıyla başladığı, ihbardan yola çıkılarak Ümraniye’de bir gecekonduda 27 adet el bombası ele geçirildiği ve bazı kişilerin yakalandığı belirtiliyor. Bu kişilerden bazılarının başta Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması ve Danıştay saldırısı olarak bilinen eylemler olmak üzere, daha önce meydana gelen bazı adlî olay ve olay failleriyle bağlantılarının kurulması üzerine soruşturmanın genişletildiği ifade edilen iddianamede, soruşturmada, daha önce bir ceza davasına konu olmamış ‘’Ergenekon’’ isimli terör örgütüne ulaşıldığı kaydediliyor. İddianamede, ‘’Örgütün yakın amacının, ülkede yönetim zafiyeti oluşturacak derecede eylemler yapıp, kamu düzenini bozacak kargaşa ortamı meydana getirmek, nihaî amacının da oluşacak kargaşa ortamı ile yönetime karşı yapılacak hukuk dışı bir müdahalenin kamuoyunda kabulü ve haklılığını temin edip, hukuk dışı bir müdahale ile yönetimi ele geçirmek olduğu tesbit edilmiştir’’ deniliyor.
EK İDDİANAME HAZIRLIĞI SÜRÜYOR
Ergenekon operasyonlarının son 3 dalgasında gözaltına alınan ve tutuklananlar hakkında ise ek iddianame hazırlıkları ise sürüyor. Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil bir mahkeme tarafından gözaltına alınan orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon ile muvazzaf 3 teğmen, ATO Başkanı Sinan Aygün, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, Organize Suçlar Şube eski Müdürü Adil Serdar Saçan’ın da aralarında olduğu sanıklar, ek iddianame hazır olmadığı için bugün başlayacak olan duruşmalara katılmayacaklar.
|
20.10.2008
|
|
|
Öğrenci affı bu hafta Genel Kurulda |
TBMM Genel Kurulu, haftaya denetim konularıyla başlayacak. Tuzla tersaneler bölgesinde iş kazası sonucu meydana gelen ölümlerin ardından kurulan Araştırma Komisyonunun 3 aylık çalışması sonucu hazırladığı rapor, Genel Kurul gündemine gelecek.
Araştırma Komisyonu raporu, yarın görüşülecek. Geçen hafta görüşülmeye başlanan Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda değişiklik içeren yasa tasarısına, 22 Ekim Çarşamba günü devam edilecek.
Öğrenci affını düzenleyen yasa tasarısı da Genel Kurulda görüşülecek. Tasarı, 7 Haziran 1995 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenlere, 2 ay içerisinde başvurmaları halinde aftan yararlanabilmesini öngörüyor. Tasarıyla, 1980 sonrası çıkarılan aflardan hiç yararlanmayanlar da kapsama alınırken, ön lisans ve lisans düzeyinde ilişiği kesilenlere; devam şartını yerine getirmedikleri dersler için 1 eğitim öğretim yılı, dönemlik dersler için 1 dönem devam etme ve 4 sınav hakkı verilecek.
Tasarı aynen benimsenirse, Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı eğitim kurumlarında (GATA, Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okulları) ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görürken 7 Haziran 1995 tarihinden, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilişiği kesilenler, YÖK tarafından askeri okullar dışındaki fakülte veya yüksekokullara yerleştirilebilecek. Açık öğretim sistemi ile öğrenim yapılan ön lisans, lisans tamamlama ve lisans programlarından kaydı silinenler de bu haktan yararlanacak. Aftan yararlanacakların askerliği tecil edilebilecek, ayrıca öğrenim kredisi veya katkı kredisi borcu bulunanların borçları ertelenecek.
Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda değişiklik öngören yasa tasarısı da bu hafta ele alınacak. Bu hafta ayrıca 2009 Merkezi Bütçe Kanunu Tasarısı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından 23 Ekim Perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulacak.
Kamu İktisadî Teşebbüsleri (KİT) Komisyonu, Başkanlık Divanı seçiminin ardından denetim çalışmalarına başlayacak. Komisyon; 22 Ekim Çarşamba günü TEKEL, 23 Ekim Perşembe günü TÜRKSAT Uydu Haberleşme ve İşletme A.Ş ile PETKİM’in 2006 yılı hesaplarını inceleyecek.
Uyuşturucu başta olmak üzere madde bağımlılığı ve kaçakçılığı sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, Salı günü Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı dinleyecek. Ankara / aa
|
20.10.2008
|
|
|
Sezer’den, Karayalçın’a şartlı destek |
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı konusunda, ‘’Benim önerim Ankara’da, Sayın Karayalçın’ın, toplumun diğer kesimlerinden de oy alabilecek şekilde bağımsız aday olmasıdır.
O zaman destekleriz’’ dedi. DSP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Sezer, Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği (YBTB) temsilcileriyle yemekli toplantıda bir araya geldi. Sezer, bir gazetecinin, ‘’yerel seçimlerde CHP ile iş birliğine gidilip gidilmeyeceğine ve DSP’nin Ankara Büyükşehir Belediyesi için başkan adayı olup olmadığını’’ ilişkin soru üzerine 22 Temmuz seçimlerinde gerçekleştirilen iş birliğinden istenilen sonucun elde edilemediğini söyledi. Sezer, şunları kaydetti: ‘’Ankara’ya gelince. Sayın Karayalçın belediye başkanlığı döneminde önemli işler yaptı, yıllardır tanırız, kendisine saygı ve sevgimiz de var. Ama bazı partililerin bir partiden aday olmasıyla toplum büyük ölçüde oraya yönelmeyebiliyor. Bunu 22 Temmuz’da yaşadık. O zaman benim önerim Ankara’da, Sayın Karayalçın’ın, toplumun diğer kesimlerinden de oy alabilecek şekilde bağımsız aday olmasıdır. O zaman destekleriz.’’
|
20.10.2008
|
|
|
Ayhan Bilgen’den “sağduyu” çağrısı |
Türkİye Barış Meclisi Dönem Sözcüsü Ayhan Bilgen, ‘’Türkiye’yi iç savaşa sürükleyebilecek gelişmelere ortam oluşturmamak için herkesi sağduyulu olmaya çağırıyoruz’’ dedi.
Bilgen, Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakfı’nda (TAKSAV) düzenlenen basın toplantısında, ‘’Kürt sorununun barışçı çözümüne yönelik hiçbir ciddî adımın atılmadığını, köklü anayasal değişiklikler yapılmadığını’’ öne sürdü. Ayhan Bilgen, ‘’Toplumsal barış beklentilerine cevap verecek adımlar atmak yerine, çatışmayı toplumsallaştıracak provokasyonlara fırsat verilmesinin yangına körükle gitmek’’ olduğunu belirterek, ‘’Türkiye’yi iç savaşa sürükleyebilecek gelişmelere ortam oluşturmamak için herkesi sağduyulu olmaya çağırıyoruz’’ diye konuştu.
|
20.10.2008
|
|
|
Aile hekimliği ile 1 milyar YTL tasarruf |
SağlIk Bakanı Recep Akdağ, ‘’Aile hekiliği sayesinde tasarrufumuzun aşağı yukarı 800 milyon ile 1 milyar YTL arasında olacağını düşünüyoruz’’ dedi.
İncelemelerde bulunmak üzere geldiği Antakya’da Devlet Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Akdağ, çalışmalar hakkında Başhekim Dr. Mustafa Erdoğan’dan bilgi aldı, vatandaşlar sohbet etti. Burada gazetecilere açıklama yapan Bakan Akdağ, ‘’Sağlıkta Dönüşüm Projesi’’nin olumlu etkilerinin hissedilmeye başladığını kaydederek, 15 milyondan fazla kişinin şu anda aile hekimliği hizmeti aldığını ve bu rakamın ülke nüfusunun dörtte birine yakın olduğunu vurguladı. Aile hekimliği uygulamasından 2009 yılının ilk 6 ayında ise 30 milyon kişinin faydalanması için çalışmaların sürdürüldüğünü anlatan Akdağ, aile hekimliği uygulamasının sağlık hizmetlerinde kalitenin yanı sıra tasarrufu da beraberinde getirdiğine işaret etti. Akdağ, ‘’Aile hekimliğine geçilen illerde 170 milyon YTL yıllık bir tasarruf sağlandı. Türkiye genelinde aile hekimliğine geçildiği zaman tasarrufumuzun aşağı yukarı 800 milyon ile 1 milyar YTL arasında olacağını düşünüyoruz. Yani, bir taraftan vatandaşa verilen hizmet iyileşmiş oluyor, memnuniyeti artıyor, bir yandan da malî açıdan büyük fayda sağlıyoruz’’ dedi.
|
20.10.2008
|
|
|
Yaz saati uygulaması ay sonunda sona erecek |
Yaz saati uygulaması bu ay sonunda sona erecek. 26 Ekim Pazar günü saat 04.00’de, saatler bir saat geri alınacak.
Yaz saati uygulamasına 30 Mart 2008 tarihinde geçilirken saat 03.00’de bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı da 26 Mart 2008 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmıştı. Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Bakanlar Kuruluna sunmak üzere konuyla ilgili kararname teklifini hazırladı. Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ‘ileri saat’ uygulaması, 30 Mart Pazar günü saat 03.00’de saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, Bakanlar Kurulu da onay verirse 26 Ekim Pazar günü saat 04.00’de saatlerin bir saat geri alınmasıyla sona erecek. Bu arada, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri, yaz saatinin tüm yıla yayılması konusunda yapılan kanun değişikliği çalışması bu yıl TBMM’den çıkarsa, ileri-geri saat uygulamasının, geçiş süreci olarak önümüzdeki yıl da devam edeceğini, 2010 yılından itibaren ise söz konusu uygulamanın kaldırılarak Türkiye’nin aynı saat diliminde kalacağını kaydetti.
|
20.10.2008
|
|
|
MEB: Uzun süreli öğretmen boşluğu yok |
MİLLÎ Eğitim Bakanlığı, okullarda uzun süreli bir öğretmen boşluğunun söz konusu olmadığını bildirdi.
Millî Eğitim Bakanlığı Basın ve Halka İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan yazılı açıklamada, bazı basın yayın organlarında, Sivas ve Şanlıurfa’daki bazı okullarda öğretmen olmadığına ilişkin haberlerin yer aldığı hatırlatıldı. Sivas’ın Hafik ilçesine bağlı Tuzhisar Köyü Birleştirilmiş Sınıf İlköğretim Okulu’nda öğretmen olmadığı, öğretmen Semiha Alagöz’ün köyde çalışmak istemediği için rapor alarak köyden ayrıldığı yönündeki haberin ‘’gerçek olmadığı’’ ifade edilen açıklamada, öğretmen Alagöz’ün Sivas il merkezinde oturduğu ve okula kendi arabası ile geliş-gidiş yaptığı kaydedildi. Öğretmen Alagöz’ün okula gelirken geçirdiği küçük çaplı trafik kazası sebebiyle rapor aldığı ve okula gidemediği belirtilen açıklamada, 20 Ekim Pazartesi günü raporu bitecek olan Alagöz’ün görevine başlayacağı, öğretmenin kısa süreli rapor almasından dolayı da yerine öğretmen verilmediği ifade edildi. Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesi Büyükçavuş İlköğretim Okulu’nda öğretmen bulunmadığı iddialarına ilişkin olarak da okulda görevli öğretmenlerden Emin Öztürk’ün askerlik için ayrıldığı, diğer öğretmen Fisun Erçin’in de özür grubundan atamasının ilçe merkezine yapıldığı belirtildi. Açıklamada, söz konusu okula Müzeyyen Erat isimli öğretmenin dün itibariyle atandığı duyuruldu.
Açıklamada, ‘’Okullarımızda uzun süreli bir öğretmen boşluğundan bahsetmek mümkün söz konusu değildir. Zaruri gidiş gelişler ve öğretmenlerimizin en tabiî hakkı olan rapor almaları durumunda meydana gelen boşluklardan yola çıkarak okulları öğretmensiz gibi göstermek hiçbir iyi niyetle bağdaşmamaktadır’’ denildi.
|
20.10.2008
|
|
|
Doğu’da sıcaklık azalıyor |
Doğu Anadolu Bölgesi’nde hava sıcaklıklarının çarşamba gününden itibaren 2-3 derece azalacağı bildirildi.
Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nden alınan bilgiye göre, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Çarşamba gününden itibaren yağışlı havanın etkili olması bekleniyor. Yağışlarla birlikte hava sıcaklıklarının 2-3 derece azalacağını belirten yetkililer, sağanak yağışların Cumartesi gününe kadar aralıklarla devam edeceğini bildirdi. Yağışların yüksek kesimlerde karla karışık yağmur şeklinde olacağı kaydedildi. Bu arada, gecenin en düşük hava sıcaklıklarının Erzurum’da sıfır, Ardahan’da 1, Kars ve Ağrı’da 4, Erzincan’da 7 derece olduğu, sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği belirtildi.
|
20.10.2008
|
|
|
Definecilere müzede temizlik cezası |
Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde kaçak kazı yaparken yakalanan iki zanlıya, mahkeme tarafından, müze statüsündeki tarihi Türk Ocağı binasını temizleme cezası verildi.
Edinilen bilgiye göre, bir süre önce İnebolu’ya bağlı Dibek Köyünde kaçak kazı yapan Ergün Eşen (35) ve Burhan Sergin (40), jandarma ekipleri tarafından suçüstü yakalandı. Savcılığa sevk edilen zanlılar, ifadelerinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Zanlılar hakkında İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dâvâda, her iki sanığa da 10’ar ay hapis cezası verildi. Mahkeme, sanıkların iyi hâllerini dikkate alarak, cezayı kamu hizmetine çevirdi. Kaçak kazı yaparken yakalanan sanıkların, Türk Ocağı binasında 1 ay süreyle günde 2 saat temizlik yapmalarına hükmedildi.
|
20.10.2008
|
|
|
Sakaryalı vatandaşlardan eğitime destek |
Sakarya’da, vatandaşlardan eğitime 12 milyon YTL’ye katkı sağlandı, 11 okulun yapım protokolü imzalandı.
Sakarya’da Vali Hüseyin Atak’ın katkılarıyla eğitimde fizikî eksikliklerin giderilmesi amacıyla başlatılan çalışmalarda, okul yapımları hız kazandı. Son 1,5 yılda 43 okulun yapımı başlatıldı. Bunlardan bir kısmı bitirildi, bir kısmının inşaatı sürüyor, hayırsever vatandaşların yapımını üstlendiği bazılarının ise protokolleri imzalanarak ihale aşamasına getirildi. Eğitim bütçesi dışındaki imkânların değerlendirilmesine ağırlık verilen çalışmalarla, hayırseverlerden eğitime toplam 12 milyon YTL’lik kaynak sağlandı. ‘’Eğitim Önceliğimizdir’’ kampanyası kapsamında hayırsever iş adamları ile okul yapmalarına ilişkin protokoller imzaladıklarını belirten Atak, kampanya sayesinde Sakarya’ya çok sayıda okul binası kazandırdıklarını kaydetti.
|
20.10.2008
|
|
|
Trafikte silâh tehdidi |
Dr. Akcan, yaptığı açıklamada, bireysel silâhların insanların hayat hakkını her an tehdit ettiğini söyledi.
Çeşitli kurumların verilerinden derleyerek gerçekleştirdiği araştırmanın bireysel silâhlanmanın insanları ne kadar yakından tehdit ettiğini gösterdiğini ifade eden Akcan, şöyle konuştu: ‘’Yaptığımız araştırmaya göre Türkiye’de trafikte hareket halindeki 8 milyon aracın yüzde 6’sında ateşli silâh bulunuyor. Bunların yüzde 80’i belde, el altında, torpidoda ve bagajda her an patlamaya hazır. Cinayetlerin yüzde 20’si sokakta, silâhla işlenen her 10 cinayetten biri trafikte meydana geliyor. Araçlarında ruhsatlı silâh bulunduran kişiler trafik denetlemelerinde hiçbir ceza almıyor. Oysa araçta silâh bulundurmanın yaptırımı alkollü araç kullanmakla aynı kategoride olmalı. Araçlarda silâh bulunduranlara da alkollü araç kullananlar kadar ağır cezalar verilmeli.’’
Akcan, istatistiklerin Türkiye’de her yıl 3 bin kişinin ateşli silâhlarla öldüğünü ortaya koyduğunu ifade etti.
Silâhlanmanın altyapısını oluşturan kültürel motivasyonlar ve psikolojik unsurların insanların hayat hakkının ne denli tehlikede olduğunu gösterdiğini dile getiren Akcan, açıklamasını şöyle sürdürdü: ‘’Silâhla yapılan kutlamalar, silâhları bir gurur aracı gibi gösterenler bireysel silâhlanmaya katkı sağlıyor. Bireysel silâhlanma konusunda gerekli hukukî düzenlemelerin yapılması ve trafikteki araçlarda silâh bulundurulmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Ülkemizdeki bireysel silâhlanma sorununun önemli yönlerinden biri de bu konuyla ilişkili yasaların yetersizliğidir.’’
|
20.10.2008
|
|
|
Şair Dağlarca defnediliyor |
İstanbul’da beş gün önce vefat eden şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın cenazesi, bugün toprağa verilecek. Uzun yıllar Kadıköy Mühürdar Caddesi’nde kendi adını taşıyan sokaktaki evde oturan Dağlarca (94) için ilk tören, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda yapılacak.
Dağlarca’nın cenazesi, daha sonra Kadıköy Söğütlüçeşme Camisi’nde öğle vakti kılınacak namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
|
20.10.2008
|
|
|
|