Din dersi öğretmeni olarak görev yaparken, komünist rejimin en katı kurallarının işlediği 1963 yılında “din propagandası yapmak”la suçlanarak cezaevine konulan ve 26 yıl hapis yatan Faik Hoca, serbest kaldıktan sonra müftü olarak görevlendirildiği İşkodra'da 47 caminin açılışını yaptı.
HAPSE GİRERKEN OĞLU 8 YAŞINDAYDI...
''Cezaevine girdiğim zaman oğlum 8 yaşındaydı, çıktığım zaman torunum 8 yaşındaydı'' diyen Faik Hoca, cezaevindeki en büyük hayalinin Arnavutluk'ta yıkılan yüzlerce caminin yerine yenilerini yaptırmak olduğunu ve bu hayaline cezaevinden çıktıktan sonra ulaştığını kaydetti.
60 BİNLİK ŞEHİRDE 50 BİN KİŞİLİK AÇILIŞ
İşkodra'da 1992'de Kurşunlu Camiinin açılışının kendisini çok etkilediğini ifade eden Faik Hoca, ''Çünkü 60 bin nüfuslu şehirde 50 bin kişi caminin açılışına katıldı. Bu durum bu topraklarda İslâmın o kadar baskı ve zulme rağmen yok olmadığının en büyük göstergesiydi'' dedi.
‘Komünizm İslâmı yıkamadı’
Arnavutluk’ta din dersi öğretmeni olarak görev yaptığı sırada, komünizm rejiminin en katı kurallarının işlediği 1963 yılında cezaevine konulan ve 26 yıl hapis yatan Faik Hoca, tutukluluk hayatının ardından müftü olarak görev yaptığı İşkodra’da 47 caminin açılışını yaptı.
Osmanlı idaresinde 437 yıl kalan ve 1912 yılında bağımsız olan Arnavutluk’ta 1944 yılında yönetime gelen Enver Hoca komünist rejimi ilan etti. Bu rejimle birlikte din üzerinde ağır baskıların uygulanmaya başlandığı Arnavutluk’ta Osmanlı’dan kalan tarihi cami ve medreselerin tamamına yakını yıkıldı.
Arnavutluk’taki komünist idarenin en ağır kurallarının işletildiği sırada Tiran Medresesi’nde din dersi öğretmeni olarak görev yapan, aynı zamanda coğrafya derslerine giren Faik Hoca, ‘’din propagandası’’ yaptığı iddiasıyla cezaevine atıldı.
Arnavutluk’un en önemli din adamlarından Şeyh Kazım Hoca’nın oğlu olan Faik Hoca, ceaevine konulduğu sırada 33 yaşında olduğunu söyledi.
Dönemin Arnavutluk Devlet Başkanı Enver Hoca’nın cezaevinden çıkması için kendisi gibi cezaevinde olan din adamlarına televizyonda çıkıp Arnavut halkına ‘’ben sizi yanılttım, din afyondur’’ gibi sözler söylemeyi şart koştuğunu anlattı. Faik Hoca, ancak kendisinin bu tür davranışlardan uzak durarak cezaevinde kalmayı tercih ettiğini söyledi.
‘’Cezaevine girdiğim zaman oğlum 8 yaşındaydı, çıktığım zaman torunum 8 yaşındaydı’’ diyen Faik Hoca, cezaevindeki en büyük hayalinin Arnavutluk’ta yıkılan yüzlerce caminin yerine yenisini yaptırmak olduğunu ve bu hayaline cezaevinden çıktıktan sonra ulaştığını kaydetti.
Faik Hoca, Arnavutluk’ta komünist rejimin katı yönetiminden vazgeçmesiyle birlikte 1989 yılında cezaevinden çıktı. Arnavutluk’un 1992 yılında demokrasiye geçmesiyle birlikte Faik Hoca, ülkenin en önemli ikinci kenti İşkodra’ya müftü olarak atandı.
Osmanlı’yı Balkanlar’da en son terk eden şehir olarak bilinen İşkodra’da 2003 yılına kadar müftü olarak görev yapan Faik Hoca, bu tarihte sadece bir camisi olan kente çok sayıda ibadethane kazandırdı. Osmanlı eseri Kurşunlu Camisi’nin sadece ayakta kaldığı, diğer onlarca caminin yıkıldığı İşkodra kent merkezine 9 cami yaptırılmasını sağlayan Faik Hoca, civar köylerde de 38 caminin açılışını yaptı.
Faik Hoca, aynı zamanda görevde bulunduğu sırada İşkodra’da çok sayıda Kur’ân kursunun ve yaklaşık 500 öğrencinin eğitim gördüğü ‘’Hacı Şeyh Şami İmam Hatip Lisesi’’nin açılışını gerçekleştirdi.
Hastalığı nedeniyle görevinden ayrılan ve evinde misafirlerini ağırlayan Faik Hoca, cezaevindeyken en büyük hayalinin yıkılan çok sayıda caminin yerine yenilerini yaptırmak olduğunu bildirdi.
İşkodra’da 1992 yılında Kurşunlu Camii’nin açılışının kendisini çok etkilediğini ifade eden Faik Hoca, ‘’Çünkü 60 bin nüfuslu şehirde 50 bin kişi caminin açılışına katıldı. Bu durum bu topraklarda İslam’ın o kadar baskı ve zulme rağmen yok olmadığının en büyük göstergesiydi’’ dedi.
Faik Hoca, Arnavut halkının Türkiye ve Türkler hakkındaki düşüncelerinin çok olumlu olduğunu belirterek, ‘’Çünkü Türkler İslam’ı buralara getirdi. Bizler Türkler sayesinde Müslüman olduk’’ diye konuştu.
|