Meydan Savaşı bütün hızıyla devam ediyor. Biliyorum, bu yaşanmakta olanlardan büyük bir rahatsızlık duyuyorsunuz. Bu duygularınızı aynen paylaşıyorum... Fakat madem Pandora’nın Kutusu bir kere açıldı, artık konuşmaktan kaçınamayız.
Sevgili Dostlar, Başbakan Erdoğan ve Aydın Doğan tarafından ortaya atılan iddiaların doğruluk payları bir yana - yaşanan olay, hiç ama hiç hoş değildir. 1. Kuvvet ile 4. Kuvvet arasındaki denge, bu şekilde kurulmaz. Kurulmamalıdır.
Önce birinci yanlıştan yola çıkalım: Gelişmiş ülkelerde, basın, bir çeşit müfettiş makamıdır. İcra makamını teftiş etmeye yarar. Halk adına denetleme görevini yerine getirir. Türkiye’de ise ne yazık ki bunun tamamen tersi bir durum yaşanmaktadır. Bizde - devlet genelinde, müfettişleri icra makamına getirirler. Bir de bakarsınız ki, atanmışlar, seçilmişlerin üzerinde bir pozisyonda olduklarını vehmederler.
Basın sektörümüzdeki durum da kısmen bu şekilde cereyan etmektedir. Hâl böyle olduğu zaman, basın, basın olmaktan çıkar. Şantaj Çetesi’ne dönüşür.
Kanımca, Aydın Doğan da, işadamı olmanın gerekleri ile basın özgürlüğünü birbirine karıştırmaktadır. Türkiye’deki sorun’un özü budur.
Bu Kavga’nın sonunda kamuoyu ne düşünecek?
Basın, klasik anlamda bir business değildir. Entegre bir business olarak da değerlendirilemez. Basın, başlıbaşına bir tesir sahası olan etik bir kuvvet’tir. Eğer, medya patronu başka işlerle de iştigal ediyorsa, o işlerin medya işi’ne bulaştırılmaması gerekir. Bence, Kavga’daki ikinci yanlış, üslup ile ilgilidir. Dikkatli olmak gerekir. Bu memlekete hükümet de lâzımdır... Özgür basın da lâzımdır. Her kavgada, birisi galip gelir. Barış, mağlubun galibin şartlarını kabul etmesidir. Sesler kesildiği zaman, kamuoyunun kafasından ne geçecektir? Haaa, demek ki anlaştılar...
Bu tür işlerin kesin bir galibi olmaz. Hayırlı sonuçlar doğurmaz. Kamuoyundaki itibar açısından, Kavga’ya bulaşan her iki taraf da hasar görür.
BU KADAR BÜYÜTMEDEN
SÜKûNETLE ÇÖZÜLEBİLİRDİ
Ben, her iki tarafın da olayın kontrolunu kaçırdıklarını düşünüyorum. Söz gelimi Başbakan Erdoğan, kendisi ön plana çıkmadan başkalarını Kavga’ya sokmalıydı...
Bu kadar alıngan ve tepkisel olmayabilir - oturduğu mevkiyi göz önünde bulundurarak kendisi devreye girmeyebilirdi.
Aydın Doğan da ahlâk-mahlâk, sicil-micil gibi polemiklere girmeden, “Medya olarak görevmizi yerine getirmemiz yadırganmamalı” diyerek işi uzatmadan kenara çekilebilirdi. Peki bu olay nasıl çözülür? Kavga, nasıl biter?
Bana göre iki ihtimalden biri gerçekleşir:
1- Medyanın yüzde 50’sini elinde bulunduran Grup ile Hükümet, peşrevden güreşe geçerler. Testiler tarumar olur, kırılır. Sevimsiz pislikler ortalık yere saçılır.
2- Birbirlerini daha fazla yıpratmanın, kendi yıpranmaları anlamına da geldiğini idrak ederler. Birileri, ringin ortasına şeffaf bir beyaz tülbent atar.
Ne istiyorum, biliyor musunuz? Tarafların zaaflarının bu Kavga’yı örtmesini diliyorum.
Akşam, 9.9.2008
|