|
|
|
Toptan uzlaşma için devrede |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa, Meclis İçtüzüğü, AB Uyum Mevzuatı ve bazı önemli kanunlarla ilgili 4 ayrı komisyon kurularak ortak çalışma yapılmasını önerdi. Toptan, bu amaçla TBMM’de grubu bulunan AKP, CHP, MHP ve DTP liderlerine mektup gönderdi.
Meclis Başkanı Toptan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Anayasa, Meclis içtüzüğü, AB uyum mevzuatı ile siyasî partiler kanunu, seçim kanunu, siyasetin finasmanı ve siyasî etik kanununun da içinde bulunduğu bazı önemli kanunlarla ilgili dört ayrı komisyon kurulmasını teklif etti. Toptan, Meclisin uzlaşmacı bir geleneğe sahip olduğunu belirterek, ‘’Öyle inanıyorum ki siyasî partilerimiz bir masa etrafında bu konu başlıkları altında konuşmaya ve tartışmaya başladıklarında pek çok konuda uzlaşma sağlanacaktır’’ dedi.
TBMM Başkanı Toptan, bunu TBMM olarak başarmak zorunda olduklarını bildirdi.
Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Toptan, uzlaşma çerçevesinde, siyasî parti gruplarıyla görüşüp görüşmeyeceğinin sorulması üzerine, tatil dolayısıyla genel başkanların programları bulunduğunu söyledi. Toptan, ‘’Ancak böyle bir ihtiyaç doğarsa elbette... Zaten siyasî partilerle, sık sık, fırsat buldukça temasta bulunmayı kendime iş edindim. Bu nedenle gerek görülürse, ihtiyaç ortaya çıkarsa, liderlerle görüşme yaparım’’ diye konuştu.
Toptan, geçen dönem CHP’nin uzlaşma komisyonuna üye vermediğinin hatırlatılarak, ‘’CHP üye vermezse bu komisyonlar kurulur mu?’’ sorusuna, ‘’Olumsuz varsayımlar üzerinde durmak istemiyorum. Ortada, ‘Gelin şu konuyu tartışalım, şu anayasa değişiklikleri üzerinde uzlaşmaya çalışalım’ diye bir öneri yok’’ diye karşılık verdi. Kamuoyunda, sivil toplum örgütlerinde, bazı akademik çevreler ve siyasî partilerde, yeni anayasa yapımı, Siyasî Parti Kanunu ve TBMM İçtüzüğüyle ilgili tartışmalara işaret eden Toptan, bunların konuşulması, uzlaşma olup olmayacağının anlaşılması gerektiğini kaydetti.
‘’TBMM’NİN ORTAKLAŞA ÜRÜNÜ’’
Hiçbir partinin, daha işe başlamadan, önyargılı olarak, bu tekliflerine olumsuz yaklaşacağını zannetmediğini ifade eden Köksal Toptan, şöyle devam etti:
‘’Ortada bizim önerdiğimiz anayasa değişikliği metni yok. Ama bu ülkenin sorumluları, bu Parlamentonun yöneticileri, siyasî önderleri olarak, bir anayasa değişikliği yapmak lâzımsa, -lâzım değilse, komisyon (böyle bir anayasa değişikliğine ihtiyaç yok) der, buna da kimsenin itirazı olamaz- bana göre yapmak gerekiyor, bunun, TBMM’nin ve siyasî partilerimizin ortaklaşa bir ürünü olarak ortaya çıkmasında, ülkemiz açısından önemli yararlar görmekteyim.’’
TBMM Başkanı Toptan, komisyonların bir an önce çalışmasını istediklerini belirterek, 1 Ekime kadar partilerin isim bildirmeleri gerektiğini söyledi. Toptan, TBMM olarak 4 ayrı komisyonun en iyi ve verimli şekilde çalışması için üzerlerine düşen her şeyi yapmaya hazır olduklarını vurguladı. Geçmişte, uzlaşma komisyonlarının oy birliğiyle çalıştığının hatırlatılması üzerine Toptan, gönderdiği uzlaşma çağrısı metninin, liderlerin eline yeni geçmiş olabileceğini belirtti. Toptan, bunların okunmadan, değerlendirilmeden bir olumsuzluğu düşünmediğini vurgulayarak, siyasî partilerin iyiniyetle ve olumlu yaklaşacaklarını umduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘’Biz uzlaşmayı milletle sağladık, ne uzlaşması’’ dediğini belirten bir gazeteciye Toptan, TBMM olarak, toplum ve sivil toplum örgütlerinden gelen talepleri yerine getirmeye çalıştıkları karşılığını verdi. Toptan, çalışma alanlarının TBMM, bu işi yapacak olanların da siyasî partiler olduğunu vurgulayarak, herkesin, bu iyiniyetli girişimlerine olumlu katkı yapacağını umduğunu dile getirdi. Bir gazetecinin, Siyasî Partiler, Seçim, Siyasi Etik ve Siyasetin Finansmanı kanunlarının, son 20 yıldır tartışıldığını ancak siyasi partilerin bir türlü bu konulara el atmadığını belirterek, ‘’Bu konunun olabileceğine, son dönemde ortaya çıkan yolsuzluk tartışmaları açısından olumlu bir sonuç alınabileceğine inanıyor musunuz?’’ diye sorması üzerine Toptan, ‘’İnanmazsam, bu girişimde bulunmam’’ dedi. Özellikle Siyasetin Finansmanı ve Siyasî Etik kanunlarının, Türkiye siyasetinin bugün tartıştığı, tartışmak zorunda olduğu pek çok konunun çözümüne önemli katkılar yapacağını vurgulayan Toptan, şunları kaydetti: ‘’Bana göre, anayasa değişikliği kadar, Türkiye siyaseti açısından Siyasi Partiler, Seçim, Etik ve Siyasetin Finansmanı kanunları önem taşıyor. Onu başaracağımızı umuyorum.”
|
/ Ankara
06.09.2008
|
|
|
AYNI COĞRAFYADA YAŞIYORUZ |
Ermeni toplumu ile hoşgörü ortamı sağlanması için akademik çalışmalar yürüten Prof. Dr. Metin Hülagü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan ziyaretinin iki ülke arasında yeni bir dönemin başlamasına zemin hazırlayacağına inandığını bildirdi. Hülagü, Osmanlı döneminde ‘Millet-i Sadıka’ sıfatı verilen Ermeniler ile Türkler arasında yüzyıllar boyu devam edegelen bir kardeşlik ve aynı coğrafyada yaşama gibi bir ortak paydanın bulunduğunu, bu sebeple iki toplum arasında düşmanlık ve anlaşmazlıkların uzun süre devam edemeyeceğini söyledi.
CumhurbaşkanI Abdullah Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın davetlisi olarak bugün Erivan’a gidecek. Sarkisyan’ın, iki ülke milli takımları arasındaki Dünya Kupası eleme grup maçını birlikte izleme davetini kabul eden Gül, bugün öğleden sonra Ermenistan’a hareket edecek. Cumhurbaşkanı Gül’e bazı üst düzey bürokratların yanı sıra yerli ve yabancı gazetecilerin de eşlik etmesi bekleniyor. Gül, Erivan Havaalanı’ndan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gidecek ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile bir araya gelecek. Görüşmenin ardından, Gül ve Sarkisyan, Ermenistan ile Türkiye A Milli futbol takımları arasındaki karşılaşmayı izleyecek. Gül, maçın ardından Türkiye’ye hareket edecek.
Cumhurbaşkanı Gül’ün, Sarkisyan’ın Türkiye-Ermenistan futbol maçını birlikte izleme davetini kabul etmesi, dünya kamuoyunun dikkatini ziyaretin Türkiye-Ermenistan ilişkilerine muhtemel etkilerine çevirdi. Ermeni toplumu ile hoşgörü ortamı sağlanması için akademik çalışmalar yürüten Erciyes Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Metin Hülagü ise Gül’ün Ermenistan ziyaretinin iki ülke arasında yeni bir dönemin başlamasına zemin hazırlayacağına inandığını bildirdi. Prof. Dr. Metin Hülagü, Osmanlı döneminde ‘Milleti Sadıka’ sıfatı verilen Ermeniler ile Türkler arasında yüzyıllar boyu devam edegelen bir kardeşlik ve aynı coğrafyada yaşama gibi bir ortak paydanın bulunduğunu, bu sebeple iki toplum arasında düşmanlık ve anlaşmazlıkların uzun süre devam edemeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Hülagü, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan’da oynanacak Türkiye-Ermenistan Dünya Kupası grup elemesi futbol karşılaşmasını izlemek üzere Ermenistan’a gitmesinin tarihi bir olay olduğunu belirterek, şöyle devam etti. ‘’Her şeyden önce Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Ermenistan’a gitmesi tarihi bir olaydır. Bu ziyaret, iki ülke arasında yeşerecek ilişkilerin habercisidir. Türkiye’de Ermeni vatandaşlarımız yaşıyor. Ermenistan ile Türkiye arasında vatandaşlar bazında, yani tabanda bir problem yok. Problemi diaspora ve bazı büyük devletler çıkarıyor. Burada bir diyalog başlıyor. Zaten Avrupa Birliği yolunda komşularla iyi geçinmek gibi bir zorunluluğumuz var. Bakınız, İran Ermenistan ile sürekli anlaşmalar imzalıyor, ilişkilerini geliştiriyor. Siz ise hem Kafkas İttifakı fikrini ortaya atacaksınız, bu konuda lokomotif olacaksınız, hem de ‘komşumla ilişkiye girmem’ diyeceksiniz. Bu büyük bir çelişki olur.’’
ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsü (ERAREN) Uzmanı Serdar Palabıyık, Cumhurbaşkanı Gül’ün Sarkisyan’ın davetini kabul etmesinin, Türkiye’nin bir iyi niyet jestine cevabı anlamına geldiğini ifade etti. Türkiye’nin, daveti reddetmiş olsaydı, uluslararası kamuoyu nezdinde yapıcı bir jeste karşılık vermeyen taraf durumuna düşeceğini ve imajının zedelenebileceğini ifade eden Palabıyık, böylece Türkiye’nin süreçte attığı adımların özde adımlar olmadığının düşünülebileceğini ifade etti. Palabıyık, Türkiye’nin verdiği olumlu cevabın Türkiye’nin Ermeni sorununun çözümünde yapıcı taraf olduğu izlenimini güçlendiren bir girişim olduğunu belirterek, bu bağlamda bu hareketin Türkiye’ye sempati kazandıracağını belirtti.
Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi Eşbaşkanı Kaan Soyak, Cumhurbaşkanı Gül’ün Sarkisyan’ın davetini kabul etmesinin çok olumlu bir gelişme olduğunu belirterek, bu adımın yeni bir sürecin başlangıcı olabileceğini kaydetti. Ziyareti, uzun süren sessisliğin ardından gelen tarihi bir olay olarak değerlendiren Soyak, Gül ve Sarkisyan’ın Erivan’da konuşacakları herşeyin, üzerinde uzlaşacakları her konunun gelecek için çok önemli olduğunu ifade etti. Soyak, bu ziyaretin iki taraf için de önemli bir fısat olduğunu ve tarafların bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini belirtti.
|
/ Ankara
06.09.2008
|
|
|
Başbuğ: Terörle mücadele halksız olmaz |
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, terörle mücadelenin, devleti ve halkı kapsayacak şekilde yapılması gerektiğini söyledi. Başbuğ, “Terörle mücadeleyi koordineli olarak yapmak zorunlu. Bunu sağlayamazsanız bu mücadelede başarılı olmazsınız. Koordineli çalışma önemlidir” dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Diyarbakır’da 2. Taktik Hava Komutanlığı’nda bölgeye yaptığı ziyaretle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Diyarbakır’da önceki gün sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı toplantı hakkında bilgi veren Başbuğ, “Bu konuda sivil toplum örgütlerinin rolü çok önemli. Dün (önceki gün) Diyarbakır Valiliği’nde sivil toplum örgütü temsilcileriyle 1,5 saat süren görüşme yaptık. Diyarbakır’daki sivil toplum örgütü temsilcilerinin görüşlerini dinledik. Diyarbakır çok önemli. Diyarbakır’ın hali hazırda içinde bulunduğu problem bizim de problemimizdir. Biz Diyarbakır’ı bölgenin en önemli şehri olarak değerlendiriyoruz. Burada en önemli gördüğümüz bir konuyu ifade etmek istiyorum. Diyarbakır nüfusunun yüzde 64’ü 24 yaşın altında. Bu genç nüfus potansiyeli çok iyi değerlendirmelisiniz. Terör örgütü için en potansiyel yaş grubu 14-18’dir. 14-18 yaş grubundaki gençlere meslek eğitimi sağlanmalı. Gençlerimizi ve kadınlarımızı iyi eğitmeliyiz” diye konuştu.
Sivil toplum örgütlerinin GAP Eylem Planından çok umutlu olduğunu anlatan Başbuğ, Türkiye’nin terörden çok çektiğini söyledi. Bugüne kadar 6 bin 500 güvenlik gücü, 6 bin sivil vatandaşın hayatını kaybettiğini anlatan Başbuğ şunları söyledi:
“Bölücü terör örgütü bu ülkenin başına bela olmasaydı bu kaynaklar bölgeye gidecekti. Bu milyarca dolarla ifade edilen bir para.. Türkiye bölücü terör konusunda mesafe almalı ve normal günlere dönmelidir. Terör örgütü bir kırılma noktasına doğru gidiyor, kayıyor. Biz kırılma noktasına giren bölücü teröre karşı en ağır darbeyi halkımızla birlikte vurmalıyız. Bunu elbirliğiyle yapmalıyız.”
|
/ Diyarbakır
06.09.2008
|
|
|
Hırka-i Şerif, duâlarla ziyarete açıldı |
PEYGAMBERİMİZ Hz. Muhammed'in (asm) hırkası, Fatih’teki Hırka-i Şerif Camii’nde ziyarete açıldı. Hırka-i Şerif’i görebilmek için saatler öncesinden kuyruğa giren bazı vatandaşlar ziyaret sırasında duygulanarak gözyaşı döktü.
Ramazan ayının ilk Cuma günü ziyarete açılan Hırka-i Şerif’e, bu senede vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Hırka-i Şerif ziyarete açılmadan saatler önce vatandaşlar kuyruğa girdi. Hırka-i Şerif Camii içerisinde Hırka-i Şerif’in sergilendiği özel bölümde gerçekleştirilen açılışa, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, Fatih Müftüsü İsmail İpek, Fatih Kaymakamı Hasan Karakaş ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir katıldı. Açılışta Veysel Karani Hazretlerinin torunlarından olan ve bugün için kutsal emanetin anahtarını elinde bulunduran Gülay Köprülü’de hazır bulundu. Kur'ân-ı Kerim okunmasıyla başlayan açılış programında daha sonra Fatih Müftüsü İsmail İpek bir konuşma yaptı. İpek, Hırka-i Şerif’i ziyaret etmenin öneminden bahsederek, Peygamber Efendimizle gerçek irtibatın Kur'ân okumak ve sünnetlerini yerine getirmekle gerçekleşeceğini söyledi. Okunan kasideler ve ilâhilerin ardından Hırka-i Şerif İmamı Mustafa Uyar bir duâ gerçekleştirdi. Duânın ardından Fatih Müftüsü vatandaşlara ziyaret adabıyla ilgili uyarılarda bulundu. Hırka-i Şerif daha sonra Salâvat-ı Şerifeler getirilerek ziyarete açıldı. Ziyarete erkekler ve kadınlar gruplar halinde alınırken, vatandaşlar el açarak duâlar etti. Bu arada Veysel Karani Hazretlerinin torunlarından olan ve Hırka-i Şerif’in anahtarını elinde bulunduran Gülay Köprülü, bu emanetin atalarından miras kaldığını söyledi. Köprülü, “Bu çok mutluluk ve onur verici bir durum. Sorumluluğu fazla ama ben bundan gurur duyuyorum” dedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayının ilk Cuma günü ziyarete açılan Hırka-i Şerif, 29 Eylül arefe günü ikindi namazına kadar 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.
|
/ İstanbul
06.09.2008
|
|
|
Tarlada iftar |
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan çalışmak için Çukurova’ya gelen tarım işçileri, gündüz bunaltıcı sıcaklarda 11-12 saat çalıştıktan sonra iftar ve sahurlarını, geçim kaynakları olan tarlaların kenarlarında lüks ışığı altında yapıyor.
Alınanbilgiye göre, her yıl binlerce tarım işçisi geçimlerini sağlayabilmek adına yüzlerce kilometre yol gelerek Çukurova’nın 45 dereceyi bulan kavurucu sıcağında, tarlalarda ter döküyor. Kurdukları küçük bir çadırda 8-9 kişi yaşamak zorunda kalan tarım işçileri, tarla kenarında taşla çevirerek oluşturdukları ocağı, ağaç parçaları ve buğday sapları ile yaktıktan sonra yemeklerini bu ateşin üzerinde pişiriyor. İftar ve sahur sofralarını 1970’li yıllarda kırsal kesimde yaygın olarak kullanılan, günümüzde çoğu kişinin unuttuğu lüks ışığı ile aydınlatıyor. Yevmiyelerini genellikle hasat sonrası almak zorunda kalan işçiler, tarlalardan topladıkları sebze ve meyveyle karınlarını doyuruyor. Ramazanda da sofralarındaki menü değişmeyen tarım işçileri, çoğunlukla iftarda az malzemeyle yapılan sebze yemeklerini tüketiyor. Sahurlarını da sıcak ev ortamından uzak tarlada, bir kilimin üzerinde yapan işçiler, genellikle iftarda tükettikleriyle sahur yapıyor.
|
/ Adana
06.09.2008
|
|
|
Mülteci kampına Ramazan yardımı |
İHH, 2 bin 300 Arakanlı mülteci aileye bir aylık ihtiyaçlarını karşılayacak pirinç dağıttı. Günlerdir ormandan topladıkları bitkilerle beslendiklerini belirten mülteciler, kendilerine dağıtılan pirinçle sahur ve iftarlarını yapacaklarını söylediler.
Ramazanla birlikte yoksullukla boğuşan coğrafyalardaki insanların da yüzleri gülmeye başladı. Myanmar’daki cunta yönetiminin baskılarından kaçarak Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslüman mülteciler, yarı bataklık alan üzerine kurulan barakalarda açlık sınırının altında yaşıyorlar. Teknaf bölgesindeki Leda Mülteci Kampı’nda açlık dayanılmaz bir hale gelmiş. Kamptaki yetkililer, son bir hafta içerisinde 3 kişinin açlıktan vefat ettiğini belirtiyor.
Kampta yaşayan 10 bin insan da yetersiz beslenmeden kaynaklanan hastalıklarla karşı karşıya. Ormandan topladıkları bitkilerle hayatlarını sürdürmeye çalışan bu insanların yardımına Türkiye’den İHH İnsanî Yardım Vakfı yetişti.
İHH, kampta kalan 2 bin mülteci aileye, bir aylık ihtiyaçlarını karşılayacak pirinç dağıttı. Günlerdir ormandan topladıkları yeşilliklerle beslenen insanlar, kendilerine dağıtılan yardımı büyük bir mutlulukla aldılar. Dağıtılan pirinçle bir süre idare edeceklerini ifade eden mülteciler, “Türkiye halkının bizi unutmaması bizleri çok mutlu etti. Burada mülteciyiz. Dışarıdan gelen yardımlarla ayakta durmaya çalışıyoruz. Bu yardımların devam etmesini ümit ediyoruz” şeklinde konuştular.
İHH’dan yapılan açıklamada Bangladeş’in Cox’s Bazar şehrindeki İbni Abbas Okulu ve Yetimhanesindeki 50 yetime de gıda ve bayramlık elbise dağıtıldığı, yetimhanenin ihtiyaçlarının giderildiği belirtildi. Ayrıca yetimhanenin çevresinde yaşayan 300 Arakanlı mülteci aileye de gıda yardımı yapıldığı bildirildi.
İHH Yardım Ekibinden Sait Demir, izlenimlerini anlatırken insanların yaşadıkları çaresizliğe dikkat çekti. Demir, “Buradaki mülteciler, iki veya üç günde bir yiyecek bir şeyler bulabiliyorlar. Mülteciler, topladıkları ağaç yapraklarıyla beslenmeye çalışıyorlar. Ancak çoğu zaman şiddetli Muson yağmurları sebebiyle sığındıkları barakalardan dışarı çıkamıyorlar. Yani beslenemiyorlar. Son bir haftada 3 kişi açlıktan vefat etmiş. Biz bu insanlara pirinç dağıttık. Çünkü pirinç burada her şey demek. İnsanların temel yiyeceklerini pirinç oluşturuyor” dedi.
|
Yeni Asya
/ İstanbul
06.09.2008
|
|
|
Fırın ve marketlere Ramazan denetimi |
ANTALYA Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı’na bağlı Zabıta ve Denetim Ruhsat Şube Müdürlüğü ekipleri Ramazan öncesi market ve süpermarketlerde satışa sunulan Ramazan paketlerini kontrol ederek fırınlarda da denetim yaptı.
Marketlerin ardından unlu mamul üretimi yapılan fırınlarda da denetim gerçekleştirdi. Fırın denetiminde de teknik ve hijyenik şartlarının yeterli olup olmadığı incelendi. Ayrıca üretilen ekmeklerin gramajları ile işyerlerindeki terazi ayarları kontrol edildi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Uğurcan Ecemiş, yaptığı açıklamada, gıda üretim tesislerinde sağlıklı üretim şartlarının sağlanması ve halka sağlıklı gıda sunulmasına yönelik denetim ve kontrol çalışmalarına kararlılıkla devam edileceğini söyledi. Uğurcan Ecemiş, denetimlerin Ramazan ayı boyunca süreceğini ifade etti. Bu arada Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirdiği Ramazan nostaljisi faaliyetleri 1 Eylül Pazartesi günü başladı. Karaalioğlu Parkı’nda düzenlenen faaliyetlerde bir ay boyunca, çeşitli programlar icra adilecek. Park ortasında kurulan küçük Osmanlı Mahallesi’nde ise unutulmaya yüz tutmuş Ramazan geceleri yaşatılacak.
|
Müşerref Aksoy
/ Antalya
06.09.2008
|
|
|
Meslek liseleri hâlâ çözüm bekliyor |
ESNAF ve Sanatkârlar Derneği Genel Başkanı Mahmut Çelikus, meslek liselerine üniversiteye girişte getirilen katsayı engelinin Türkiye’nin ayıbı olduğunu belirterek, bu yanlışın bir an önce düzeltilmesini istedi.
Hükümet’i meslek liselilerin karşılaştığı haksızlığı bu yıl kaldıracağına dair söz vermeye dâvet eden ESDER Genel Başkanı Mahmut Çelikus, okulların açılma arefesinde Hükümet’e ve öğrenci velilerine çağrıda bulundu.
Mahmut Çelikus, velilere de seslenerek, “Çocuklarınızı meslek liselerine yönlendirin. Çocuklarımız hem okusun hem de meslek sahibi olsun” dedi.
Meslek liseleri sorunu Türkiye’nin ayıbı olarak nitelendiren Mahmut Çelikus, yanlışın bir an önce çözülmesini istedi. Meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin bu yıl artık çözüme kavuşturulmasını isteyen Çelikus, “Okullarımızda kayıtlar hâlâ devam ediyor. Ancak ne yazık ki meslek liseleri yine düz liseler kadar ilgi göremiyor. Hükümet bu yıl şimdiden katsayı adaletsizliğini kaldıracağına dair söz verirse ben öğrencilerimizin kayıtlarını meslek liselerine kaydıracaklarına inanıyorum” dedi.
Çelikus, velilere de seslenerek, meslek liselerinin her şeye rağmen meslek liselerinin tercih edilmesini istedi. Çelikus, sözlerine şöyle devam etti: “Öğrencilerimiz meslek liselerinde normal eğitimlerinin yanında meslek sahibi de oluyorlar. Türkiye’de kalifiye eleman sıkıntısı yaşanıyor. Dilerim veliler bu konuda biraz daha hassasiyet göstererek, çocuklarını Türkiye’nin ihtiyacı olan meslek liselerine yönlendirirler.”
|
Cemil Yüzer
/ Ankara
06.09.2008
|
|
|
Gündoğdu: Üniversiteler bu kafayla yönetilemez |
Eğİtİm-Bİr-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, ‘’bazı üniversitelerde öğrencilere okulda başörtüsü takmayacağına dair imza attırılmasına” ilişkin ‘’Bu, toplum mühendisliğinin rezil versiyonudur. Üniversiteler böyle sağlıksız kafa yapısıyla yönetilemez’’ dedi.
Gündoğdu, Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, 2008-2009 eğitim öğretim yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gündoğdu, eğitimi ve çalışanlarını birçok sorunun beklediğini söyleyerek, “Verilecek eğitimin niteliği açısından eğitime ayrılacak kaynak sıkıntısı, derslik yetersizliği, bölgeler arası öğretmen açığındaki farklar, okulların ödenek ve hizmetli ihtiyacı, kalite seviyesinin yükseltilmemesi, eğitimin ezberci ve sınavda soru çözmeye endeksli halde olması; eğitimi verecek öğretmen açısından, öğretmenlerin özlük hakları, öğretmen açığı, sözleşmeli öğretmenlik gibi birçok sorun önümüzde duruyor. Kısacası ilköğretimin, ortaöğretimin ve yükseköğretimin birbirinden etkilenen pek çok sorunu mevcuttur” diye konuştu.
Meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğinin biran önce sona erdirilmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, “Binlerce öğrenciyi mağdur eden, haksız, adaletsiz katsayı uygulaması hala çözüme kavuşturulmadı. ÖSS’de meslek liselerinin aleyhine uygulanan katsayı engeli nedeniyle söz konusu okulların öğrenci sayısı giderek düşerken, düz liselerin kapasitesi ise sağlıksız şekilde artıyor. Bu engel kaldırılmalıdır. Katsayı engelinin aksine, meslek liselerinin teşviki için ilave puanlar verilmelidir” dedi.
Hazırlanacak yeni bir anayasayla, kadınların eğitim ve çalışma haklarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini aktaran Gündoğdu, “Ülkemizin acilen demokratikleşmenin önünü açan bir anayasaya ihtiyacı vardır” dedi.
Doğu illerinin eğitimci için cazip hale getirilmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılmasını ve bu statüde çalışanlara kadro verilmesini istedi. Gündoğdu, bir gazetecinin, ‘’Bazı üniversitelerde öğrencilere okulda başörtüsü takmayacağına dair imzalar attırılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’’ sorusunu ise “Başörtülülere tutanak imzalatılması toplum mühendisliğinin rezil bir versiyonudur. Böyle yollara başvurmak, insanlıktan nasibini almamış kafa yapısının ürünüdür. Böyle bir olayla üniversite adının yan yana gelmesi bile esef vericidir. Üniversiteler böyle sağlıksız kafa yapısıyla yönetilemez’’ diye cevapladı.
|
06.09.2008
|
|
|
ÖSS’de ek yerleştirme başvuruları 8-13 Ekim’de |
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, üniversitelere ek yerleştirme başvuru tarihlerinin, 8-13 Ekim 2008 olarak belirlendiğini bildirdi.
Yarımağan, başvuru için gerekli olan “2008-ÖSYS Yükseköğretim Programlarına Ek Yerleştirme Kılavuzu” ile ilgili gerekli bilgilerin ÖSYM tarafından ileriki günlerde duyurulacağını açıkladı. Üniversitelere kayıtlar 8 Eylül 2008 tarihine kadar gerçekleştirilecek. Üniversitelerde kayıtlar sonrasında boş kalacak kontenjanlar belirlenecek, bu kontenjanlarla birlikte merkezi yerleştirmede boş kalan kontenjanlara yerleştirme yapılacak. ÖSS sonuçlarına göre yapılan merkezi yerleştirme sonucunda üniversitelerde yaklaşık 17 bini meslek yüksekokullarında olmak üzere toplam 24 bin boş kontenjan bulunuyor.
|
/ Ankara
06.09.2008
|
|
|
Lise sonlara tek ders sınav hakkı |
ÖSS’de bir yüksek öğretim programına yerleşmeye hak kazanan ancak tek dersten başarısız olan lise son sınıf öğrencilerine bir sınav hakkı daha tanındı.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yayımladığı genelgeyle, ‘’2008 Öğrenci Seçme Sınavı yerleştirme sonuçlarında bir yüksek öğretim programına, Açık Öğretim Fakültesine, özel yetenek sınavı ile öğrenci alan örgün yüksek öğretim programlarına, sınavsız geçiş hakkından yararlanarak bir yüksek öğretim programına yerleşmeye hak kazanan ancak tek dersten başarısızlıkları sebebiyle mezun olamayan öğrencilere bir sınav hakkı daha verildiğini’’ bildirdi.
|
/ Ankara
06.09.2008
|
|
|
İstanbul yeni eğitim yılına hazır |
İSTANBUL Valisi Muammer Güler, 2008-2009 eğitim-öğretim yılının başlayacağı 8 Eylülde, resmi ve özel okullarda toplam 85 bin öğretmenin, 2 bin 872 okulda 2 milyon 320 bin öğrenciye ders vereceğini bildirdi.
Güler, İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ve düzenlediği basın toplantısında, 8 Eylül pazartesi günü İstanbul’da da yeni eğitim-öğretim yılının başlayacağını hatırlatarak, bir hafta önce okul öncesi ve ilkokul birinci sınıfların eğitime başladığını hatılattı.
Bu yıl okul öncesine 54 bin 331, ilköğretim birinci sınıfa da 184 bin 885 öğrencinin kayıt olduğunu ifade eden Güler, İstanbul’da 481 bağımsız anaokulunda, 1605 ilköğretim okulunda, 312 resmi genel lisede ve 233 meslek lisesinde olmak üzere toplam 2 bin 872 okulda, 2 milyon 320 bin öğrencinin eğitim-öğretime başlayacağını kaydetti.
Muammer Güler, sözlerine şöyle devam etti:
‘’Bu son derece önemli bir zenginliğimizdir, gücümüzdür, potansiyelimizdir. Çocuklarımızı en iyi şekilde eğiterek milli eğitimin temel amaçları doğrultusunda geleceğe hazırlamak, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarmaları için geliştirmek, eğitmek en önemli görevlerimiz arasındadır. Öğretmenlerimizin de bu çaba içinde olduğunu biliyoruz. Devletin, hükümetin, yerel yönetimlerin çabası da bu yöndedir. Devlet, öğrencilerin en iyi şekilde eğitim görmeleri için de çok büyük imkanlar sarf ediyor. İstanbul İl Özel İdaresi’nin birinci öncelikli yatırımı eğitimden yana olmuştur. Çocuklarımızı Cumhuriyet’in temel nitelikleri doğrultusunda, Cumhuriyet’i güçlendirecek, milli, ahlaki, kültürel ve evrensel değerlere bağlı olarak yetiştirecek eğitim-öğretimi hedef olarak belirledik.’’
MESLEK LİSESİNE İLGİ ARTTI
Vali Güler, bu yıl genel lise için ayrılan 58 bin kontenjana karşılık 37 bin 528, meslek liselerinde ise 41 bin 262 kontenjana karşılık 75 bin 979 başvuru olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: ‘’Bu çok önemli. Yapılan başvurular itibariyle meslek liseleri ile genel liseler arasındaki oran ilk kez bu seviyeye gelmiştir. Yani 100 öğrenciden 33’u genel liseye, 67’si meslek liselerine başvurmuştur. Meslek liselerinin kontenjanının iki katı kadar müracaat olmuştur. Bu oranlar meslek liseleri açısından sevindiricidir. Kayıt sisteminde bir değişiklik yaparak meslek lisesi ve çok programlı liselere başvurup da kayıt yaptıramayanların mutlaka bulundukları ilçelerde meslek liselerine kayıtlarını yaptırmaları için kayıt sürelerini 14 Eylüle kadar uzattık. Bu arada bütün meslek liselerine ikili öğretime geçmek suretiyle kontenjanlarının artırılmasını ve yeni kayıtların tamamının karşılanmasını sağlamış olduk. Mesleki eğitimdeki hedef yüzde 75. Yeni okullar yaparken de genel liseden çok mesleki liselerinin yapımına büyük öncelik veriyoruz.’’
Güler, İstanbul’da özel eğitime ihtiyaç duyan yaklaşık 21 bin çocuk ile 12 bin 300 engelli çocuğun da hem özel eğitim hem de kaynaştırma eğitimi alacağını söyledi. Şube başına düşen öğrenci sayısının okul öncesinde 20’ye, resmi ilköğretim okullarında 41’e, genel liselerde 36’ya, meslek liselerinde 35’e kadar indirildiğini belirten Güler, ‘’Hedef bunların daha da aşağıya çekilmesidir. Bunun için de yeni okulların inşa edilmesi gerekiyor’’ dedi.
Güler, derslik başına düşen öğrenci sayısında özel ile resmi okullar arasında büyük bir fark olduğunu ifade ederek, özel okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısının okul öncesinde 12, ilköğretimde 13 ve orta öğretimde 14 olduğunu, bunun da özel okullarda büyük bir kapasite fazlalığı anlamına geldiğini bildirdi.
Vali Güler, bu yıl resmi ve özel okullarda ise toplam 85 bin öğretmenin yeni eğitim-öğretim yılında görev yapacağını kaydetti.
YIKILMA TEHLİKESİ OLAN OKUL YOK
İstanbul’da 2002 yılı sonunda 40 bin 500 derslik olduğunu, 2003 yılında başlatılan eğitim atağı ile 861 okul ve 19 bin 500 derslik hedefi koyduklarını anlatan Güler, bunun 444 okul ve 10 bin 500 dersliğinin yapıldığını, 9 bin derslikli 417 okulun yapımının devam ettiğini söyledi. Güler, 1999 depreminden sonra bütün okulların depremsellik etütlerinin yapıldığını, bunların 176’sının yeniden inşa edildiğini, 331 okulda güçlendirme yapıldığını belirtti. 170 okulun güçlendirme çalışmalarının da devam ettiğini anlatan Güler, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’İstanbul’da depremsellik açısından yıkılma tehlikesi olan tek bir okul yoktur. İstanbul’da güçlendirilmesi gereken hiçbir okul bırakılmamıştır. Velilere okulların sağlam olabilecekleri kadar sağlam olduğunu, diğerlerinden daha sağlam olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul’daki okullar evlerden daha sağlamdır. Bundan sonra yıkayacağımız hiçbir okul, deprem riski taşıdığı için yıkılan okul olmayacaktır. Arsası müsait olan, okul binası eski ve derslik sayısı az olan okulları hiç güçlendirme yapmaya gerek kalmadan yıkıp yerine yenisini yapacağız.. Daha fazla derslik sayısı elde etmek için. Artık okulda en önemli sorun, okuldan ziyade arsa teminidir. İstanbul’da arsa okullardan daha kıymetli hale gelmiştir. Bu nedenle arsaları büyük olan okulları yıkıp yeniden yapacağız.’’
|
/ İstanbul
06.09.2008
|
|
|
12 Eylül’den Ergenekon’a darbeciler yargılansın |
KADIKÖY'DE, bazı siyasî partiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından, 14 Eylül Pazar günü darbelerin protesto edileceği miting düzenleneceği bildirildi.
DİSK Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında, miting düzenleme kurulu adına açıklama yapan ÖDP İl Başkanı Sinan Tutal, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle inşa edilen düzenin, kimi değişikliklerle bugün de sürdürüldüğünü kaydetti. Darbecilerden hesap sorulmadan, 12 Eylül Anayasası yırtılıp atılmadan özgürlükten söz edilemeyeceğini belirten Tutal, bu amaçla 12 Eylül’ün 28. yıl dönümünde ‘’12 Eylül’den Ergenekon’a Kontrgerilla Dağıtılsın, Darbeciler Yargılansın’’ başlıklı bir miting düzenleyeceklerini kaydetti. Tutal, 14 Eylül pazar günü gerçekleştirilecek mitingin bazı siyasî partiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından düzenleneceğini söyledi.
|
/ İstanbul
06.09.2008
|
|
|
Bardakoğlu: 3 bin din görevlisi açığımız var |
DİYANET İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Türkiye'de 3 bin din adamı bulunduğunu belirterek, bu açığı kapatmak üzere çalışma yürüttüklerini söyledi.
Bardakoğlu, Uşak'ta yaptığı açıklamada, Kur'an kurslarını çok önemsediklerini ifade ederek, "Burada verdiğimiz din dersleri, Millî Eğitimin verdiği din derslerini destekler, hiçbir zaman alternatif değildir" dedi. Bardakoğlu, Türkiye'de din görevlisi açığına da değinerek, "Türkiye'de 3 bin görevlisi açığı var, bu açığı kapatmak bizim görevimiz. Bununla ilgili çalışmayı yürütüyoruz. Açık, geçtiğimiz yıllara oranla çok az, umarım kısa sürede kapatacağız" diye konuştu.
|
/ Uşak
06.09.2008
|
|
|
Yaşlı ve özürlülere evde maaş |
Bakan Faruk Çelik ise 65 yaş üstü, muhtaç aylığı alan, 85 yaşına gelmiş vatandaşlar ile özürlülük oranı yüzde 70’in üzerinde olan 240 bin vatandaşa 3 ayda bir aldıkları maaşlarını evlerinde teslim etme çalışmalarının başladığını söyledi.
YAŞLI ve özürlülere evlerinde maaş uyguaması dün itibariyle başladı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, uygulamanın başlaması dolayısıyla yaşlılık aylığı alan ve 85 yaşını doldurmuş olan Gülsüm Alan ile vücut fonksiyon kaybı yüzde 70’in üzerinde olan Y. Nuri Kartal’ı evlerinde ziyaret etti. Bu sırada, maaşını Çifte Havuzlar Mahallesi’ndeki evinde PTT görevlisinden teslim alan Gülsüm Alan, ‘’Daha önce maaşımı kendim alıyordum. Allah sizden razı olsun’’ dedi. Bakan Faruk Çelik ise 65 yaş üstü, muhtaç aylığı alan, 85 yaşına gelmiş vatandaşlar ile özürlülük oranı yüzde 70’in üzerinde olan 240 bin vatandaşa 3 ayda bir aldıkları maaşlarını evlerinde teslim etme çalışmalarının bugün itibarıyla başlatıldığını bildirdi. Çelik, “Bundan sonra özürlü kardeşlerimizin raporlarıyla ilgili yaşanan işkenceye de son vermiş bulunuyoruz’’ diye konuştu.
|
/ Bursa
06.09.2008
|
|
|
Şanlıurfa’da 4.3 şiddetinde deprem |
GEÇTİĞİMİZ günlerde merkez üssü Adıyaman’ın Samsat ilçesinde meydana gelen depremden sonra dün gece saat 01.55 sıralarında merkez üssü Bozova’da 4.3 şiddetinde sarsıntı meydana geldi.
Kısa süren sarsıntı sonrasında bazı vatandaşlar sokağa döküldü. Adıyaman’da 5.1’lik yaşanan şiddetli depremden sonra bu defa Şanlıurfa sallandı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre merkez üssü Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde 4.3 şiddetinde deprem meydana geldi. 5 saniye süren sarsıntı sonrasında bazı vatandaşlar uykuda olduğu için fark etmedi. Henüz uyumayanlar ise depremi fark ettikten sonra yine parklara akın etti.
|
/ Şanlıurfa
06.09.2008
|
|
|
Yaşlılar yalnız değil |
YALOVA Belediyesinin Benim Mahallem Programı kapsamında hayata geçirdiği Yaşlı İle İletişim Projesi, şehir merkezinde yaşayan 65 yaş üstü vatandaşlarla diyalog sağlayarak bütün beklentilere cevap veriyor.
Yalova Belediye Başkanı Barbaros H. Binicioğlu, “Hayatımızda tecrübelerinden en fazla yararlandığımız değerli büyüklerimiz, ailemizin en önemli parçası. Biz Yalova Belediyesi onları sadece belli günlerde hatırlamıyoruz. Yılın 365 günü her zaman büyüklerimizin yanında olmaya devam ediyoruz” dedi. Başkan Binicioğlu, projenin örnek bir proje olduğunun belirterek, belediye sınırları içerisinde yaşayan yaşlıların kendi ev ortamında hayatlarını sağlıklı sürdürebilmeleri, sorunlarıyla baş edebilmeleri için çalışmaların devam ettiğini kaydetti.
Binicioğlu, bu proje kapsamında 2006 yılının Şubat ayından bu yana Yalova Belediyesine bağlı 10 mahallede tesbit çalışması yapıldığını kaydederek, “1091 hanede 1576 kişinin 65 yaş ve üstü olduğunu belirledik ve tesbitlerini yaptık” dedi.
|
Yeni Asya
/ Yalova
06.09.2008
|
|
|
İzmir suyunda arsenik oranı eksilmiyor |
İzmİr Valiliği, şehrin 30 noktasından alınan su numunelerinin arseniğe ilişkin ölçüm sonuçlarını açıkladı. Buna göre, 17 noktadaki arsenik oranları sınır değerlerin üzerinde çıkarken, değerlerin geçen hafta yapılan ölçüm sonuçlarına göre arttığı gözlendi.
Yapılan yazılı açıklamada, daha önce Bayraklı’dan alınan su numunesinde 13.2 mikrogram çıkan arsenik miktarı, bu ölçümde 36.5’e yükselirken, Bornova’da 14.8 olan ölçüm, 34’e çıktı. Çiğli’de 14.4 olarak ölçülen arsenik miktarı 32.5, Karşıyaka Şemikler’de 16.7 olan miktar 32.4, Örnekköy’deki miktar da 22’den 32.4’e yükseldi. Karşıyaka Bostanlı’da 12 olan arsenik oranı, son yapılan ölçümde 29 olurken, Zübeyde Hanım Caddesi’ndeki örnekten yapılan tahlil sonucu da 21’den 35.3’e çıktı. Konak ilçesine bağlı Alsancak semtinde, Menemen ilçesinde, Karşıyaka’nın Bayraklı semtinde, Bornova’nın bazı bölgelerinde arsenik oranları 20 ile 30 mikrogram arasında değişirken, Konak, Balçova, Narlıdere ilçelerinin bazı semtlerindeki su numunelerinden alınan arsenik oranı sınır değer olan 10 mikrogramın biraz üzerinde çıktı.
|
/ İzmir
06.09.2008
|
|
|
|