"Gerçekten" haber verir 05 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Üniversite toplumla barışık olmalı

İNÖNÜ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik, 2. Dünya Savaşı öncesindeki üniversite anlayışı ile üniversitelerin bir yere götürülemeyeceğini öne sürerek, ‘’Bu açıdan üniversitelerin öncelikle reforme edilmesinin, mevcut klâsik anlayışın da değiştirilmesinin gerekli olduğuna inanıyorum’’ dedi.

Gazetecilerle bir araya geldiği tanışma toplantısında, 25 gün önce rektörlüğe atandığını hatırlatarak, son dört yılda TÜBİTAK’ta bilim ve teknoloji yöneticiliği yaptığını ifade eden Prof. Dr. Çelik, şöyle konuştu: ’’Üniversitelerin aslî görevi bilim ve teknoloji üretmektir. Üniversitelerin ülkenin problemlerini çözmede, bölgenin problemlerini çözmede ve ülkenin ekonomik olarak refah düzeyini yükseltmekte artı değer katacak bilimsel buluşlar, patentler ve çalışmalar yapması gerekir.’’

Üniversitelerin yetiştirdikleri bilim insanları ile mezun ettikleri öğrencileri ile ülke çapında ve uluslar arası saygınlığı olan kurumlar olması gerektiğini vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: ’’Ben şunu hayal ediyorum: Nasıl Boğaziçi Üniversitesinin, Ortadoğu Teknik Üniversitesinin mezunları, dünyada ve ülkenin her tarafında öncelikli olarak iş buluyorlarsa, İnönü Üniversitesinin mezun ettiği öğrencilerin de aynı şekilde saygınlığa kavuşturulmasının üniversitenin asli görevi olduğuna inanıyorum. Dünyadaki bilim ve teknoloji üretiminde üniversitelerin yüzde 70 etkinliğinin olduğunu biliyorum. 2. Dünya Savaşı öncesi üniversite anlayışı ile üniversitelerin bir yere götürülemeyeceğini biliyorum. Bu açıdan üniversitelerin öncelikle reforme edilmesinin, mevcut klâsik anlayışın da değiştirilmesinin gerekli olduğuna inanıyorum. Bunlardan en önemlisi de üniversitenin içerisinde yaşadığı toplumla barışık olması gerektiğidir.’’

‘’YANLIŞLIKLARI DEVAM ETTİRMEYİZ’’

Bundan önceki dönemlerin kendisini ilgilendirmediğini ifade eden Çelik, şunları kaydetti: ’’İyilik yapanların iyiliklerini minnetle anarız. Güzel işlerini takip ederiz. Yanlışlıklarının devam edicisi olmayız. Burada güzel şeyler söylemek kolay, ama güzel şeyler yapmak zordur. Malatya’ya, üniversiteye kazandırdığımız, ülkenin ihtiyacı olan bilim adamı potansiyeli ile yaptıklarımızı sizlerle paylaşacağız. Ben sadece rektörleri ile tanınan üniversite değil, çalışan bilim adamları ile tanınan bir üniversite olmasını arzu ediyorum. Umarım önümüzdeki yıllarda hem İnönü Üniversitesi hem de Türkiye üniversiteleri yetiştirdikleri bilim insanları ile anılan bir noktaya gelirler. Ülke için sorun oluşturan değil, çözüm oluşturan kurumlar, müesseseler haline gelirler.’’

/ Malatya

05.09.2008


 

Tarihi ziyaretle ilişkiler ısınacak

BBC "Gül'ün ziyareti, iki ülke ilişkilerindeki buzların çözüldüğüne işaret ediyor” derken, CNN ziyaret için "Husumet halindeki iki komşu ülkenin ilişkilerine destek sağlayacak” yorumu yaptı. Fransız Le Figaro gazetesine göre de "Tarihî ziyaret, diplomatik ilişkileri olmayan iki ülke arasındaki ilişkilerin ısındığını gösteriyor." İngiliz The Guardian gazetesindeki yazısında Stephen Kinzer, “Türkiye, Ortadoğu ve Kafkaslar'da yeni ve ümit vaad eden bir arabulucu olarak yükseliyor. Ancak komşusu Ermenistan'la husumet halindeyken tam etkili olamaz. Fakir ve perişan Ermenistan da Türkiye ile arasını düzelterek dünyaya açılabilir” dedi.

İNGİLİZ BBC kanalı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ermenistan’daki millî maça gideceğini bildirdi. BBC internet sitesindeki haberinde, “Ziyaret, iki ülke ilişkilerindeki buzların çözüldüğüne işaret ediyor.” yorumunda bulundu. BBC, Türkiye ile Ermenistan millî takımlarının Cumartesi günü karşı karşıya geleceğini hatırlattı. İki ülke arasında diplomatik ilişkinin olmadığını ve sınırlarının kapalı olduğunu belirten BBC, “Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan’ın başşehri Erivan’ı ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı olacak” diye yazdı. BBC, Gül’ün ziyaretinin çok tartışmalı olduğunu da kaydetti. Ermeni milliyetçilerin, Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın dâvetinin, “ülkenin millî çıkarlarına ihaneti” olarak nitelendirdiğini belirten BBC, Türkiye’de de bazı yazarların, “Türkiye’nin düşmanı” olarak nitelendirdikleri bir ülkeye Gül’ün gitmesini sorguladıklarını kaydetti. İngiltere’de yayınlanan The Guardian gazetesi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan'a gitme kararını “Türkiye- Ermenistan Futbol Diplomasisi” başlıklı bir makalede değerlendirdi ve ziyaret kararının iki ülke arasında uzun bir geçmişe ve duygusal temellere dayanan yabancılaşmanın sona eriyor olabileceği anlamına geldiğini yazdı. Daha önce Türkiye’de görev yapan Amerikalı gazeteci Stephen Kinzer’ın yazdığı makalede, hafta sonunda gerçekleşecek ziyaretin iki ülke arasındaki gerginliğin nihayet sona ereceğinin işareti olarak yorumlanabileceği belirtilirken, “bu her iki ülke açısından da muhteşem bir ilerleme olabilir. Türkiye Ortadoğu ve Kafkaslarda yeni ve umut verici bir arabuluculuğa soyunuyor. Ancak komşusuyla düşmanlık yaşayan bir ülke olarak kaldığı müddetçe tam anlamıyla etkili olamaz” denildi. Ermenistan’ın fakir ve tecrit edilmiş bir halde olduğuna da dikkat çekilen makalede, söz konusu ülkenin dünyanın geri kalan bölümüyle, Türkiye sayesinde yeniden ilişki kurabileceği ihtimaline işaret edildi. Geçmişte iki ülke arasında hiç üst düzeyde ilişki kurulmadığı da hatırlatılan makalede, bu sebeple de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyaretinin rahatlıkla “tarihî” diye nitelenebileceği ifade edildi.

GÜL’ÜN DEĞERLENDİRMESİ

Gül’ün kendisine geçen ay Sarkisyan ile Kazakistan'da görüştüğünü ve ona “hepimiz bu toprakların çocuklarıyız ve sorunlarımızı birlikte çözmek zorundayız. Bunu düşmanca duygularla yapamayız, bu düşmanlıkları beslemememiz lâzım” dediğini anlattığına da işaret eden yazar, Gül'ün Sarkisyan'ı da makul gördüğünü söylediğini bildirdi. Türkiye'nin Ermenistan'ın 1990'da bağımsızlığına kavuşmasının ardından ilk tanıyan ülkeler arasında bulunduğu, ancak Türkiye'nin üç yıl sonra Ermenistan'ın Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesini işgal etmesinin ardından iki ülke arasındaki sınırı kapattığına dikkat çekilen makalede, Cumhurbaşkanı Gül'ün, bu uzun bir geçmişe dayanan sorunu da masaya getireceği tahminine yer verildi.

Türkiye'nin son günlerde bölgesel güvenlik meselelerine büyük bir dikkat sarf ettiğini ve son günlerde Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan gerginliğin de bu dikkati arttırdığını kaydeden yazar, Türkiye'nin ortaya koyduğu Kafkas İstikrar ve İşbirliği Paktı önerisine de işaret etti. Yazar böyle bir paktın Ermenistan’ın katılımı sağlanmadan fazla anlam taşımayacağını da savundu.

KOMŞULARLA İLİŞKİLER GELİŞİNCE

TÜRKİYE BÖLGESEL GÜÇ OLDU

Türkiye'nin bölgesel bir güç konumuna yükselmesinin ancak komşularıyla ilişkilerini dramatik biçimde geliştirmesiyle mümkün olabildiği de belirtilen makalede, Ermenistan'ın bu konudaki tek istisnayı oluşturduğu hatırlatıldı. Makalede, Türkiye'nin Ermenistan'ı bölgesel birliklerin ve petrol boru hattı gibi planların dışında tutarak tecrit etmeye çalıştığı da savunulurken, “Ankara'daki stratejistler bu politikanın artık geçerliliğini kaybettiği sonucuna vardı. Şimdi bir uzlaşma aramaya istekliler” denildi.

Gül'ün Ermenistan ziyaretini çevreleyen belirsizliklerin iki liderin ilerleme sağlayıp sağlamayacağıyla sınırlı olmadığı, Ermeni milliyetçilerin bazı gösteriler yapabilecekleri de kaydedilen makalade, AKP’nin milletvekillerine de güvenlik gerekçeleriyle maça katılma izni vermediğine işaret edildi. Makalede iki ülkeden bazı gençlik gruplarının ise barış yanlısı gösterilerle ziyarete destek vermeye hazırlandıkları hatırlatıldı.

Makalede Türkiye'deki askerî çevrelerin ve Ermeni diyasporasının Türk-Ermeni ilişkilerinin iyileşmesi fikrinden rahatsız oldukları belirtildi. Türkiye ve Ermenistan’ın üst düzey müzakereler yapmayı kabul etmesiyle önemli bir eşiğin aşıldığını kaydeden yazar, iki tarafın da ilişkilerin düzelmesinin uzun zaman kapalı kalan sınırın iki tarafında ve hatta onun da ötesinde da pozitif etkiler oluşturacağını anladıklarını bildirdi.

/ Londra

05.09.2008


 

Ziyaret dostluğa katkı sağlayacak

KAYSERİ'DE yaşayan 83 yaşındaki Ermeni asıllı Türk vatandaşı Karnik Teke, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan’a gitme kararının, Türk-Ermeni dostluğuna büyük katkı sağlayacağını ifade etti.

Kayseri’nin Talas ilçesinde, dedelerinden kalan evde yaşayan ve eşi Vıyanuş’u 2 yıl önce kaybeden 83 yaşındaki Karnik Teke, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Erivan’da oynanacak Türkiye-Ermenistan Dünya Kupası Grup Elemesi maçı için yapılan dâvetini kabul etmesini akşam televizyonda izlediği sırada büyük sevinç duyduğunu belirtti. ‘’İngilizler ve Fransızlar, uzun yıllar boyunca birbiriyle kardeş gibi yaşayan Türklerle Ermenileri birbirine düşman etmiştir’’ diyen Karnik Teke, 95 yıl öncesi yaşanan acı olayları devam ettirmenin kimseye bir yarar sağlamayacağını kaydetti. Karnik Teke, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Emenistan’a gidecek olmasının, Türk-Ermeni dostluğuna büyük katkı sağlayacağını vurguladı.

/ Kayseri

05.09.2008


 

AB, Türkiye ve Bosna ile güçlenir

BOSNA-HERSEK Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Haris Silajdziç, Bosna Hersek ve Türkiye’nin yakın tarihte AB’ye tam üye olmalarını içtenlikle ümit ettiğini belirterek, AB’nin, iki ülkeyi kabul ederek, kendisi açısından da büyük yarar sağlayacağını söyledi.

Silajdziç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’nde Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri onuruna verdiği yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye ve Bosna Hersek’in, dostluk ilişkilerini çok yüksek düzeyde tutan iki dost ülke olduğunu belirtti. Türkiye ve Türk halkının, en zor günlerinde gerçek dost olarak Bosna Hersek’in yanında yer aldığını ifade eden Silajdziç, “Bosna Hersek bunu asla unutmayacaktır” dedi. Silajdziç, Bosna Hersek’in o dönemde yaşadığı zorluklar karşısında özellikle Türkiye’nin sağladığı yardımın boyutunun, iki ülke arasında sağlam temellere dayanan güçlü bağların ilk günden itibaren tesis edilmesine neden olduğunu kaydetti. O dönemi Bosna Hersek’in başarıyla aştığını belirten Silajdziç, bugün ise odaklandıkları ana hedeflerini, demokratik toplumun geliştirilmesi, NATO, AB’ye tam üye olma yolunda çalışmaların hızlandırılması ve ekonomik gelişmeler şeklinde tanımladı. 56 yıllık NATO üyesi Türkiye’nin, Bosna Hersek’e bu örgüte üye olması için destek verdiğini anımsatan Silajdziç, iki ülkenin AB’ye üye olma yolunda benzer mücadeleler verdiğini ve bu konudaki deneyimlerini paylaşmaktan karşılıklı yarar sağladıklarını kaydetti. Silajdziç, “Bosna Hersek ve Türkiye’nin yakın tarihte, getirdiği ekonomik, siyasî ve güvenlik avantajlarıyla birlikte AB’ye tam üye olmalarını içtenlikle ümit ediyorum. AB, hem Bosna Hersek’i hem de Türkiye’yi kabul ederek, kendisi açısından da büyük yarar sağlayacaktır” diye konuştu.

/ Ankara

05.09.2008


 

Ramazan yeni bir başlangıç olsun

MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan, son iki yılın ve özellikle 2008’in ilk yarısının hep belirsizlik ve beklemeyle geçirildiğini belirterek, “Umuyoruz ki 2008’in son ayları, 2009 ve daha sonraları için bu Ramazan ayı bir milât, bir başlangıç olur. Barış, huzur, birlik ve istikrara ihtiyacımız var” dedi.

MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, uzlaşma oluşturma konusunda AB üyeliğinin en büyük çapa olduğunu ve feda edilmemesi gerektiğini söyledi. MÜSİAD’ın geleneksel basın iftarında konuşan Vardan, Ramazan’ın bir kardeşlik iklimi, toplumsal barış, huzur ve istikrar ayı olduğunu ifade ederek, bugün belki de Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan şeyin bu barış ve huzur ortamının devamlılığı olduğunu kaydetti. Vardan, 2006 yılında başlayan, 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanılan krizle devam eden ve sonra da 2008 yılının Mart ayında AKP’nin kapatılmasına yönelik açılan davayla doruğa ulaşan süreçte bu 2 yıla yakın zamanı ve özellikle 2008’in ilk yarısını hep belirsizlik ve beklemeyle geçirdiklerini belirterek, şöyle devam etti: ‘’Umuyoruz ki 2008’in son ayları, 2009 ve daha sonraları için bu Ramazan ayı bir milat, bir başlangıç olur. Siyasi ve ekonomik istikrarın ülkemizin geleceği, dış politika ve halkımızın refahı açısından ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz herhalde son derece iyi biliyoruz. Bunun aksi durumlarda neler yaşandığına, ülkemizin neler kaybettiğine maalesef defalarca şahit olduk. Böyle bir dönemde tüm yetkililerin, kişi ve kurumların toplumda ayrışma oluşturacak, gerilim meydana getirebilecek açıklamalardan kaçınması gerektiğine inanıyoruz.’’

Gürcistan’daki olaylar, Filistin’de iyileşmeyen yara, Lübnan, Irak ve Suriye’deki gelişmelerin, Türkiye’nin toplumsal barışa, huzura, birliğe, beraberliğe ve istikrara her zamankinden daha çok bugün ihtiyacı olduğunu açıkça gözler önüne serdiğini belirten Vardan, ‘’Bizler artık bu siyasi sorunlarla uğraşmak, onlarla zihnimizi işgal etmek yerine reel ekonomiye dönük olarak çalışma yapılmasını arzu ediyoruz’’ dedi.

DEVLETSİZLEŞTİRME TEHLİKESİ

Vardan, Türkiye’nin yol güzergahında yer alan sorunlara değinirken de şimdiki Rusya-Gürcistan geriliminde görüldüğü üzere Türkiye’nin ABD ile olan eşitsiz stratejik ortaklığının maliyetinin büyük olduğunu, ekonomik karşılığının ise pek bulunmadığını kaydederek, ‘’Ne var ki Türkiye’nin bölgedeki komşularıyla sıfır sorun politikasıyla ABD ile ilk defa başlatmak istediği kazan-kazan stratejisi derin bir şekilde çatışıyor’’ görüşünü aktardı. Siyasi rejimin halktan koptukça yasal zeminden de uzaklaştığını ifade eden Vardan, bununla ilintili olarak toplumsal doku ayrıştırılıp halkın kader birlikteliği erozyona uğratıldıkça devletin yönetme kapasitesinin de eridiğini, bunun bir devletsizleştirme tehlikesi içerdiğini söyledi.

Vardan, sermaye, enerji, teknoloji ve silah alanında dışarıya karşı asimetrik bağımlılık devam ettiği sürece ne Rusya’ya misliyle misilleme ne de ABD’ye ‘’hayır’’ diyebilen bir Türkiye imkanı olabileceğini savundu. Bu problemlerin çözümü için güçlü bir siyasi liderlik, milli birlik ve beraberlik, tanımlanmış ulusal mutabakat gerektiğini vurgulayan Vardan, “Mutabakat oluşturma konusunda ise AB üyeliği hala en büyük çapadır feda edilmemelidir” dedi.

Ekonomide yaşanan birçok çarpıklığın arkasında özel sektörün yetersizliklerinin bulunduğunu da dile getiren Vardan, Hükümet’in bir kısmını gecikmeli olarak başlattığı ikinci nesil reformları bir an önce etkin bir şekilde uygulamaya aktarması gerektiğini kaydetti.

ÜMİT KIZILTEPE / İstanbul

05.09.2008


 

Yeni eğitim dönemi başlıyor

2008-2009 eğitim-öğretim yılı 8 eylül 2008 Pazartesi günü başlıyor. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimdeki toplam 14 milyon öğrenci ile 662 bin öğretmen ders başı yapmaya hazırlanıyor.

YENİ öğretim yılının başlaması sebebiyle Gaziantep’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in katılacağı tören düzenlenecek. Okulların açıldığı gün öğrencilere ders ve çalışma kitapları ücretsiz dağıtılacak. Öğretmenlere de kılavuz kitaplar verilecek. Bu yıl öğrenci ve öğretmenlere toplam 165 milyon 854 bin 333 adet kitap dağıtılacak. Öğrencilerin ders ve çalışma kitapları poşetler içinde sıraların üzerinde hazır bulundurulacak. Poşetlerin içinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Millî Eğitim Bakanı Çelik’in öğrencilere mesajlarını içeren bir broşür de yer alacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 23 Ocak 2009 Cuma günü sona erecek ve öğrenciler, 26 Ocak-6 Şubat 2009 tarihleri arasında tatil yapacak. İkinci yarıyıl 9 Şubatta başlayacak ve 12 Haziranda sona erecek.

OKUL ÖNCESİ

Türkiye’de okul öncesi eğitimde, 916 resmi, 755 özel anaokulunda ve ilköğretim okulları bünyesindeki toplam 20 bin 835 ana sınıfında 366 BİN 209’u erkek, 335 bin 753’ü kız olmak üzere toplam 701 bin 962 çocuk eğitim alıyor. Bu okullarda 25 bin 650 kadrolu, 251 sözleşmeli öğretmen ve 16 bin 68 usta öğretici olmak üzere toplam 41 bin 969 kişi görev yapıyor. Okul öncesinde 2004 yılından bu yana mobil anaokulları da hizmet veriyor. Aydın, Antalya, Balıkesir, Bayburt, Bursa, Gümüşhane, Konya, Malatya, Sakarya, Van, Denizli, Gaziantep, İstanbul ve Ankara’da toplam 22 mobil anaokulunda özellikle varoşlardaki çocuklar eğitime alınıyor. 2007-2008 eğitim öğretim verilerine göre okul öncesinde yüzde 28.5 olan okullaşma oranının yüzde 34.5’e yükseltilmesi hedefleniyor.

İLKÖĞRETİM

İlköğretimde de toplam 34 bin 93 okuldaki 315 bin 877 derslikte 5 milyon 676 bin 872’si erkek, 5 milyon 193 bin 698’i kız olmak üzere 10 milyon 870 bin 570 öğrenci öğrenim görüyor. Bu okullarda 409 bin 318’i kadrolu, 36 bin 134’ü sözleşmeli toplam 445 bin 452 öğretmen görev yapıyor. İlköğretimde Türkiye genelinde 866 özel okul bulunuyor. Bu okullarda toplam 226 bin 187 öğrenci okuyor.

ORTAÖĞRETİM

Ortaöğretim, genel ortaöğretim ve mesleki teknik ortaöğretim olarak ikiye ayrılıyor. Genel liseler, Anadolu, fen ve sosyal bilimler liseleri, spor liseleri, öğretmen liseler genel ortaöğretim içinde yer alıyor. Meslekî ve teknik ortaöğretimde ise erkek ve kız teknik okulları, ticaret ve turizm okulları, imam hatip liseleri, sağlık meslek liseleri ve diğer bakanlıklara bağlı liseler bulunuyor. Genel ortaöğretimde 3 bin 830 okuldaki toplam 60 bin 88 derslikte 935 bin 845’i kız, toplam 1 milyon 980 bin 452 öğrenci öğrenim görüyor. Bu okullarda 105 bin 404 kadrolu, 866 sözleşmeli öğretim görev yapıyor. Türkiye’deki toplam 39 bin 973 derslikli 4 bin 450 meslekî ve teknik eğitim okulunda 520 bin 239’u kız, 1 milyon 264 bin 870 öğrenci okuyor. Meslekî ve teknik eğitimde 83 bin 569 kadrolu, 1202 sözleşmeli öğretmen hizmet veriyor.

/ Ankara

05.09.2008


 

Burs mevsimi geldi

ÖSS yerleştirme sonuçlarının açıklanmasıyla öğrencilerin burs arayışı başladı. Bu yıl da yüzlerce yerel yönetim, vakıf, dernek ve sivil toplum örgütü öğrencilere burs verecek.

Vakıf ve derneklerin verdikleri burs miktarı 50 YTL’den başlayarak bin YTL’ye kadar çıkıyor. Başvurular Eylül ayı başından itibaren başlayıp Ekim ayının sonuna dek sürü-yor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Geçen yıl 44 bin öğrenciye 28 milyon 805 bin YTL eğitim yardımı dağıtan Büyükşehir Belediyesi bu yıl 50 bin üniversiteliye toplam 36 milyon 680 bin YTL’lik burs verecek. Başvurular 20 Eylül-22 Ekim tarihlerinde www.ibb.gov.tr adresinden yapılacak. Eğitim yardımları kapsamında 7 ay süresince lisans ve ön lisans öğrencilerine aylık 100’er, yüksek lisans öğrencilerine 150’şer, doktora öğrencisine ise 250’şer YTL ödeme yapılacak. Ensar Vakfı Eğitim Fakültelerinin yüksek lisans ve doktora yapan öğrencileri ile bu fakültelerde vakfın projelerine katılan öğrencilere burs veriliyor. Yüksek lisans ve doktora bin liraya kadar, lisans öğrencile-rine ise 100 lira burs veriliyor. İrtibat: 212- 527 49 47 Önder Bursları Sözel 1, Sayısal 1, EA 1 ve Yabancı Dil Bölümlerinin her hangi birinden ham 270 puan ve üzeri alanlar ile Sözel 2, Sayısal 2, EA 2 bölümlerinden ham 260 ve üzeri puan alan imam hatip li-sesi öğrencileri müracaat edebiliyor. Başvuru www.onder.org.tr adresinden yapılıyor. Bunların haricinde burs veren kurum ve kuruluşların listeleri ise internetten arama motorları vasıtasıyla bulunabiliyor.

05.09.2008


 

Türkiye'nin ilk bilim merkezi Konya'da kurulacak

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, TÜBİTAK’ın öncülüğünde Türkiye’nin ilk bilim merkezinin Konya’da kurulacağını bildirdi. Bilim Merkezi kurulmasına ilişkin sözleşme törenle imzalandı.

Bakan Aydın, TÜBİTAK Başkanlık Binasında düzenlenen TÜBİTAK ile Konya Büyükşehir Belediyesi arasında Bilim Merkezi Kurulmasına İlişkin Sözleşmenin imza törenine katıldı.

Bakan Aydın, burada yaptığı konuşmada, TÜBİTAK’ın Türkiye’de bilime olan ilginin arttırılması, bilim merkezinin öneminin kavranması ve bu merkezlerin yurt genelinde yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla 27 Martta bilim merkezi kurulması çağrısı yayımladığını anımsattı. Çağrı toplantısına, büyükşehir belediyesi statüsünde 16 il valisi, belediye başkanları ile sanayi ve ticaret odası başkanlarının katıldığını anlatan Aydın, toplantıda, sadece büyükşehir belediyelerinin başvurabileceği, il özel idareleri, sanayi ve ticaret odaları ve diğer kurum ve kuruluşlarla yapılan iş birliklerinin de tercih sebebini oluşturacağının açıklandığını belirtti. Aydın, başvuru süresi 30 Haziran 2008’de tamamlanan bilim merkezi kurulması çağrısına, 6 büyükşehir belediyesi tarafından proje önerisi sunulduğunu kaydetti.

TÜBİTAK dışından 5 uzmandan oluşan bir değerlendirme kurulunun önceden belirlenmiş objektif kriterler doğrultusunda 5 projeyi değerlendirdiğini anlatan Aydın, kurulun 6 Ağustosta gerçekleşen ilk toplantısında bu proje önerilerinin yöneticileri tarafından değerlendirme kuruluna sunulduğunu ve 2 proje teklifinin değerlendirme sürecinden çıkarıldığını bildirdi.

Çağrıdaki bütün şekli gereklilikleri yerine getiren Diyarbakır, Eskişehir ve Konya Büyükşehir Belediyelerine ait proje tekliflerinin yerinde incelenmesi için saha ziyareti yapıldığını ifade eden Bakan Aydın, bu ziyaretlerin ardından 27 Ağustostaki ikinci değerlendirme kurulu toplantısında Konya Büyükşehir Belediyesine ait proje teklifinin desteklenmesine karar verildiğini açıkladı.

/ Konya

05.09.2008


 

‘Şehit analarının feryadını duyunca içim yanıyor’

PİŞMANLIK yasasından yararlanarak emniyet güçlerine teslim olan PKK terör örgütü eski üyesi Y.T., şehit edilen insanların acısını derinden hissettiğini ve akşamları uyumadığını söyledi.

2 çocuk babası olan eski PKK’lı Y.T., “Cana kıymak, çocukları yetim bırakmak çok acı verici bir durum.” dedi. Bitlis’in Mutki ilçesine bağlı Çitliyol köyünden 1993 yılının Aralık ayında terör örgütüne katılan Y.T., dağda 8 ay kaldıktan sonra o dönemde çıkan pişmanlık yasasından faydalanarak teslim olmuş. Televizyonlarda duyduğu her şehit haberinin ardından içinin sızladığını ifade eden Y.T., terör örgütündeki eski arkadaşlarına teslim olmaları yönünde çağrıda bulundu. “Artık analar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın” diyen Y.T., bu şekilde insanları öldürmekle hiçbir yere varılamayacağını vurguladı.

/ Bitlis

05.09.2008


 

SGK İl Müdürlüğü önünde KEY gösterisi

ERZURUM'DA, Konut Edindirme Yardımı ödemelerini alamadıklarını ileri süren bir grup vatandaş, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü önünde gösteri yaptı.

Hakları olmasına rağmen kendilerine ödeme yapılmadığını öne süren ve SGK İl Müdürlüğü önünde toplanan vatandaşlar, burada görevlilerle tartıştı. Mağdur olduklarını ifade eden vatandaşlar, polisler tarafından sakinleştirildi. SGK İl Müdürü Hulusi Bumin, gazetecilere yaptığı açıklamada, KEY ödemelerine itirazların SGK ve SSK İl Müdürlüklerine dilekçeyle yapıldığını, incelemelerinde Erzurum’da hak sahibi olmalarına rağmen KEY ödemelerinden faydalanamayan kişiler olduğunun tespit edildiğini söyledi. Bumin, ‘’Yaptığımız görüşmelerin ardından evrakı tamam olmasına rağmen KEY ödemesinden yararlanamayan 2 bin 700 kişi belirledik ve bu kişilere ödeme yapılmasına karar verildi. Ödeme tarihi konusunda ise hak sahiplerine bilgi verdik’’ dedi. Basında çıkan haberler üzerine vatandaşların paralarını almak için kendilerine başvurduğunu belirten Bumin, ‘’Ancak ödeme konusunda bize henüz bir talimat gelmedi. Kendilerine durumu açıkladık. Onlara ödeme zamanı konusunda yeniden bilgi verilecek.’’

/ Erzurum

05.09.2008


 

“Hak ve Eşitlik Partisi” kuruldu

EMEKLİ Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun da kurucular arasında bulunduğu ‘’Hak ve Eşitlik Partisi’’ kuruldu. Partinin kuruluş dilekçesi Mehmet Salim Güraydın, Kemal Temel, Recep Bakırcı ve Şahin Ömür’ün imzasıyla İçişleri Bakanlığı’na verildi.

Bakanlık kayıtlarına göre, Hak ve Eşitlik Partisi, Türkiye’de faaliyet gösteren 59. parti oldu. Partinin 49 kişilik kurucular kurulu listesinin ilk sırasında bulunan emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, bir süredir siyasi faaliyet konusunda çalışmalar sürdürüyordu. Bu arada, bazı gazetelerin bugünkü baskısındaki tam sayfa ilanlarda partinin siyasi duruşuna yer verildi. İlanlarda, Osman Pamukoğlu için ‘’Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı’’ unvanı kullanıldı.

/ Ankara

05.09.2008


 

İstanbul’da yeni metrobüs hattı devreye giriyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Topkapı’dan Zincirlikuyu’ya uzatılan metrobüs hattının 8 Eylül'de hizmete gireceğini belirterek, ‘’Bir vatandaş Avcılar’dan Zincirlikuyu’ya 2,5 saat yerine 38 dakikada erişebilecek’’ dedi.

Topkapı-Zincirlikuyu metrobüs hattı inşaatını gezerek inceleme-lerde bulunan Topbaş, metrobüsün İstanbul için toplu taşımada devrim niteliğinde bir adım olduğunu söyledi. Topkapı-Zincirlikuyu metrobüs hattının okulların açıldığı 8 Eylül Pazartesi günü hizmet vermeye başlayacağını belirten Topbaş, vatandaşların Avcılar’dan Zincirlikuyu’ya, ikinci bilete gerek olmadan tek biletle gelebileceğini bildirdi. Topbaş, metrobüsün gündüz 45 saniye, gece yarısından sonra da yarım saat aralıklarla sefer yapacağını ifade etti. Metrobüsün ilk etabı olan, Avcılar-Topkapı arasındaki yolcu kapasitesinin 270 bin civarında olduğunu belirten Topbaş, vatandaşları toplu taşıma yönelten metrobüsü, arabası olanların bile tercih ettiğini anlattı. Kadir Topbaş, metrobüsün ikinci etabında sistemi Topkapı’dan Zincirlikuyu’ya uzattıklarını dile getirerek, ‘’10,5 kilometre, 11 istasyon daha. Bu da, bu istikametteki yolcu sayısını günde 400 binlere çıkacak. Bir vatandaş Avcılar’dan Zincirlikuyu’ya 2,5 saat yerine 38 dakikada erişebilecek’’ diye konuştu. Topbaş, sistemin üçüncü etabında ise Asya Yakasına geçmeyi planladıklarını, projenin ihale aşamasında bulunduğunu belirtti.

/ İstanbul

05.09.2008


 

Kaçak silâhlar ele geçirildi

MARDİN'İN Nusaybin ilçesinde 300 karton kaçak sigara ile biri uzun namlulu 3 silah ele geçirildi. Olayla ilgili olarak Suriye uyruklu 4 kişi yakalandı.

Edinilen bilgiye göre, Suriye’nin Kamışlı ilçesinden Nusaybin’e kaçak yollardan girmeye çalışan Suriye uyruklu 4 kişi, 2. Hudut Taburuna bağlı sınırda görev yapan askerler tarafından fark edildi. Ellerindeki 300 karton sigarayı sınıra bırakarak kaçan 4 kişi, İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından ilçe merkezinde yakalandı. Söz konusu kişilerin üzerinde yapılan aramada, uzun namlulu silah ve 2 tabanca ele geçirildi. Gözaltına alınan kişilerle ilgili soruşturma sürüyor.

/ Nusaybin

05.09.2008


 

İnternet bağımlısı olmayın

YAPILAN ARAŞTIRMALAR HERGÜN SIKÇA İNTERNETE GİRENLERİN İNTERNET BAĞIMLISI OLDUKLARI VE BU DURUMUN DA GİDEREK YAYGINLAŞTIĞINI GÖSTERİYOR.

İnternete bağlı olunamadığı için ihtiyaç duyulan sorulara cevap bulamayanlar ‘’Discomgoogolation’’ (dis-.com-Google-ation) olarak adlandırılan sendromu yaşıyorlar. Alınan bilgilere göre, sendromun çok görüldüğü İngiltere’de yapılan bir araştırma, İngilizlerin yüzde 70’inin internete her gün bağlanmadığında mutsuz olduğunu gösterdi. YouGov firmasının son araştırması, İngiliz kullanıcıların yüzde 44’ünün hayal kırıklığı hissederken, yüzde 27’sinin online olamadığı zaman daha çok stresli olduğunu ortaya koydu. İngilizlerin yüzde 26’sı interneti hayatlarını organize etmek için ‘’son derece hayatî’’ olarak nitelerken, bilgisayar kullanıcılarının yüzde 19’u ailesine, yüzde 20’si ise eşine ayırdığından fazla zamanı internet başında harcıyor.

İnternet ortamında ‘’Onlinekolizm’’ olarak da nitelendirilen ‘’Discomgoogolation’’ sendromu, yetişkinlerin yanı sıra çocuklar arasında da hızla yayılıyor. Ebeveynler, çocukları için yeni eğitim fırsatı sunduğunu düşündükleri için evlerinde internet bağlantısı olmasına sıcak bakıyorlar. Ancak çocukların, interneti sadece ev ödevleri veya araştırma için kullanmadığı, arkadaşlarıyla anlık ileti kurdukları, çevrim içi oyunlar oynayarak veya sohbet odalarında yabancılarla konuşarak saatler geçirdikleri tesbit edildi.

Microsoft uzmanları şirketin internet sitesinde, çocukların ‘’Discomgoogolation’’ sendromundan korunması için şu tekliflerde bulunuyor:

“İnternet bağımlılığının belirtilerini arayın. Çocuğunuzun internet kullanımının okuldaki performansını, sağlığını, ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkilerini etkileyip etkilemediğini kendinize sorun. Çocuklarınızın çevrim içi ortamda ne kadar zaman geçirdiğini belirleyin.

Çocuğunuz internet bağımlılığı belirtileri gösteriyorsa, profesyonel bir danışmana başvurun. Saplantılı internet kullanımı, depresyon, öfke ve öz güven eksikliği gibi başka sorunların belirtisi olabilir.

Kendi çevrim içi alışkanlıklarınızı inceleyin. Kendi internet kullanımınız diğer faaliyetlerinizle dengeli mi? Unutmayın, çocuğunuzun örnek alacağı ilk kişi sizsiniz.

İnternet kullanımını yasaklamayın. Çoğu çocuğun sosyal hayatının önemli bir parçasıdır. Bunun yerine, çocuklarınızın çevrim içi olarak ziyaret edebileceği sitelere ve neler yapabileceklerine yönelik internet kullanımıyla ilgili aile kuralları belirleyin ve bu kurallara uyulmasını sağlayın. Bu kurallar şunları içerebilir: Her gün belirli bir süre çevrim içi olma; ödevleri bitirinceye kadar internette gezinememe veya anlık iletileri kullanamama; sohbet odalarına veya çevrim içi yetişkin içerikli sitelere girememe.

Bilgisayarı açıkta tutun. Bilgisayarı çocuğunuzun odasına değil, evin ortak kullanım alanlarından birine kurun.

Bir denge kurun. Çocuğunuzun diğer faaliyetlere katılmasını destekleyin ve teşvik edin özellikle diğer çocuklarla zaman geçirmesini sağlayın. Çocuğunuzun çevrim dışında sosyalleşmesine yardımcı olun. Çocuğunuz yaşıtlarına karşı utangaç veya çekingense, onu sosyal beceriler dersi almaya teşvik edin. Çocuğunuzu bilgisayar dersleri veya hobi grupları gibi ortak ilgi alanları olan diğer çocuklarla tanışabileceği etkinliklere özendirin.’’

/ Londra

05.09.2008


 

Kaynak suları boşa akıyor

KÜRESEL ısınmaya bağlı olarak su kaynakları azalıp, büyük şehirler belediyeleri yeni kaynaklar bulmaya çalışırlarken Yozgat’ın Çayıralan ilçesinde tesbiti yapılan saniyede 800 litre debideki kaynak sularının büyük bölümü boşa akıyor.

Çayıralan Belediye Başkanı Yusuf Coşan, yaptığı açıklamada, jeofizik ve su mühendislerine ilçedeki kaynak su rezervlerinin tesbitini yaptırdıklarını belirtti. Coşan, suyun en az olduğu Temmuz-Ağustos döneminde bile su rezervinin azalmadığını vurgulayarak, ‘’İlçemizde şu anda saniyede yaklaşık 800 litre debi suyumuz mevcut. Bu suyumuzun büyük bölümü atıl ve yer altı suyu olarak kullanılmaktadır’’ dedi. İlçede bulunan su kaynaklarından çıkan suyun göller oluşturduğunu da hatırlatan Coşan, mevcut suyun Yozgat ve bütün ilçelerinin ihtiyacını karşılayabilecek düzeyde olduğunun altını çizdi. Coşan, şöyle konuştu: ‘’İlçemizde tesbit ettirdiğimiz su rezervlerinin analizini de yaptırdık. Suda hiçbir ağır metal ve arsenik yok. Boşa akan kaynak sularının değerlendirilmesi için ilçemize yatırımcılar bekliyoruz. Su kaynakları kullanılarak, damacana su, tatlı su balıkçılığı, meyvecilik gibi üretim tesisleri kurulabilir. İlçemize gelerek, yatırım yapmak isteyenlere gerekli her türlü desteği vermeye hazırız.’’ Coşan, Çayıralan ilçe merkezinin yanı sıra ilçe merkezine yakın özellikle orman köylerinde de su kaynaklarının bulunduğunu sözlerine ekledi.

/ Yozgat

05.09.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır