|
|
|
İnsanî yardım bahane |
Rusya Genelkurmay Başkan Yardımcısı Anatoliy Nogovitsin, NATO gemilerinin Gürcistan’a sadece insanî yardım yaptığı konusunda şüphelerinin olduğunu belirterek, “Bunlar insanî yardım değil, başka amaçlarla geliyor” dedi. Rus askerî istihbaratından bir yetkili de gemilerde 100'den fazla Tomahawk ve Harpoon füzesi bulunduğunu söyledi.
Rusya’nın BM temsilcisi: Şu anda ilhak yok
Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Büyükelçi Vitali Çurkin, “Güney Osetya ve Abhazya Rusya’ya katılmak isterse ne olacak?” sorusuna, “Şu an için gündemimizde öyle bir konu yok, şu an diplomatik ilişki ve yardım anlaşmaları imzalıyoruz” karşılığını verdi.
|
28.08.2008
|
|
|
SÜREÇ HALKA ÇOK İYİ ANLATILMALI |
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, toplumsal uzlaşmanın AB uyum sürecinde bulunması ve bu sürecin toplumsal uzlaşma için gerçekleştirilmesi gerektiğini belirterek, "Avrupa uyum sürecinin daha iyi bir iletişim planıyla götürülmesi gerektiğine inanıyorum" dedi. Sürecin halka çok iyi anlatılmasını isteyen Sabancı, “Bu hepimizin projesi haline getirilmeli” şeklinde konuştu.
BAŞMÜZAKERECİ AYRI OLMALI
Müzakere sürecinin de yeniden yapılandırılması gerektiği görüşünü dile getiren Sabancı, çevre ve komşu ülkelerde Türkiye'nin çok kritik bir diplomatik rol oynamasını gerektiren gelişmelerin cereyan ettiği bir ortamda AB ile müzakerelerin dış politikadan ayrı bir liderlikle yürütülmesine ve Dışişleri Bakanlığı ile Başmüzakereciliğin ayrılmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
AB uyum sürecinde uzlaşmalıyız
SABANCI Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, toplumsal uzlaşmanın AB uyum sürecinde bulunması ve bu sürecin toplumsal uzlaşma için gerçekleştirilmesi gerektiğini belirterek, “Avrupa uyum sürecinin daha iyi bir iletişim planıyla götürülmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.
Sabancı, gazetecilerle bir araya geldiği sohbet toplantısında, dünya finansal sisteminde 6 ay önceki belirsizlik ve güvensizliğin aynen devam ediyor gibi göründüğünü, artık bunların fiziki neticeleriyle karşı karşıya olunduğunu anlattı. 6 ay önceki sohbet toplantısında dile getirdiği konuların artık, sonuçlarının görülmeye başlandığını belirten Güler Sabancı, bunların beklenilen gelişmeler olduğunu, hala çok ciddi belirsizlik, güvensizlik var olduğunu ama bunun yanında çok ciddi tedbirler alındığını söyledi. Tüketici güven endeksinin gerilediğini, işsizlik oranının arttığını ve yavaşlamanın sürdüğünü kaydeden Güler Sabancı, şöyle devam etti:
“Bizde ise ilk üç ay hepimizi sevindiren bir büyüme rakamı çıktı ama ileriki 3 ayın böyle olmayacağını bekliyoruz. Yıl sonunda yüzde 4’ün altında bir büyüme bekliyoruz. Enflasyon ilk 6 ayda yüzde 12’leri buldu gözüküyor. Yüzde 3,5-4 büyüme, göreceli olarak, Avrupa’da yüzde 1’lerin konuşulduğu bir ortamda kötü sayılmaz ama tüketici güven endeksi son 4-5
yılın en düşük seviyelerinde... Bir de tabii her zaman olduğu gibi cari açık meselemiz var. 55-60 milyar dolar olacağı görülüyor ki bu rakam GSMH’nin yüzde 6,5-7’si gibi yüksek bir rakam. Bu tabloya bakıldığı zaman Türk piyasalarında çok büyük yabancı çıkışı olmadı. Rusya’dan çıkış görüldü mesela ama Türkiye’den ciddi bir çıkış gözlenmedi. İhracatımız hala rekor düzeyde devam ediyor. Ama önemli bir belirsizlik de yaşadık. AKP’nin kapatılması davası ilave bir belirsizlik oldu ve o süreci 4-5 ay gibi kısa bir sürede üzerimizden atmış olmamızın da faydası var gibi görünüyor.”
“SÜREÇ YENİDEN YAPILANDIRILMALI”
AB uyum süreciyle ilgili olarak Güler Sabancı, son bir yılda 29 yasa çıkarıldığını belirterek, bir işi yapmak kadar o işin iletişimini de gerçekleştirmenin önemli olduğunu dile getirdi.
AB uyumun sadece teknik bir süreç değil, toplumla paylaşılması gereken bir süreç olduğu inancını taşıdığını söyleyen Güler Sabancı, “Demokrasilerde en önemli unsurun toplumun bilgilendirilmesi olduğuna inanıyorum. Çok emek veriliyor, iletişimine de önem verilmeli...” dedi. Güler Sabancı, şunları kaydetti:
“AB ile ilgili bu kadar çok şey yapıldığının ben farkına varmamışım. Sene başından bu yana 29 yasa çıkmış. Bu beni şuraya getiriyor. Türkiye’de hep toplumsal uzlaşmadan bahsediyoruz. Türkiye’de aradığımız toplumsal uzlaşmayı bence AB uyum sürecinde bulmalıyız. Uyum sürecini toplumsal uzlaşma için yapmalıyız. Avrupa uyum sürecinin daha iyi bir iletişim planıyla götürülmesi gerektiğine inanıyorum ve bunun halka iyi anlatılması, hatta zaman zaman eğitim yapılması gerektiğine inanıyorum. Bunun hepimizin projesi haline getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Şunu da söylemeden edemeyeceğim. Son, Kafkaslar’daki olaylarda da gördük ki çevre ve komşu ülkelerde çok olaylar oluyor. Bu hareketlilik Türkiye’nin çok kritik bir diplomatik rol oynamasını gerektiriyor. Bu rolü de gerek dışişleri bakanlığı gerekse dışişleri teşkilatı iyi oynuyor. Çok kritik temaslar oluyor. Bir yanda başarıyla götürülen bu dış politika öte yanda da hakikaten bir toplumsal uzlaşma paketi gibi hep beraber çok iyi iletişimle götürülmesi gereken bir AB süreci var. Bu ikisinin aynı odaklanmayla aynı hassasiyetle götürülmesi ve bir kişi tarafından götürülmesi kolay değildir. Müzakere sürecinin yeniden yapılandırılması gerektiğine inanıyorum, organizasyonunun... Bugün geldiğimiz noktada, Türkiye’nin başarıyla götürdüğü diplomatik rolü, dışişleri götürüyor. AB müzakere sürecinin de ayrı bir şekilde ayrı bir liderlikle götürülmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrılmalı... Benim görüşüm. Her ikisi de çok önemli...”
|
/ İstanbul
28.08.2008
|
|
|
“Kan bağışlayın” çağrısı |
Kızılay Genel Müdür Yardımcısı Orhan Eğilmez, Türkiye.nin kan bağışında gelişmiş ülkelerin gerisinde kaldığını belirdterek, vatandaşları “kan vermeye” çağırdı.
Türk Kızılayı Derneğinin yılbaşından bu yana yürütmekte olduğu kampanyalarda, 320 bin gönüllünün kan bağışında bulunduğu bildirildi. Türk Kızılayı Derneği Genel Müdür Yardımcısı Orhan Eğilmez, yaptığı açıklamada, kan bağışına gösterilen ilginin kendilerini mutlu ettiğini, ancak yeterli olmadığını kaydetti.
Kampanyalara, başlangıcında büyük bir ilgi gösterildiğini, ilerleyen günlerde ise rutin seyre dönüldüğünü belirten Eğilmez, yılbaşından bu yana kan merkezleri istasyonları ve gezici kan merkezleri ile gönüllü kan bağışçılarına ulaşmaya çalıştıklarını kaydetti. Eğilmez, gittikleri her yerde vatandaşın ilgisiyle karşılaştıklarını
ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Biz Türk Kızılayı olarak Türkiye’nin kan ihtiyacının yüzde 80’ini karşılamak istiyoruz. Bunun için 1.5 milyon ünite kana ihtiyacımız var.
Şu ana kadar düzenlediğimiz kampanyalarla 320 bin gönüllüye ulaştık. 1.2 milyon ünite daha kana ihtiyacımız var. Ülkesini ve insanını seven, sorumluluk sahibi, tüm iyi insanlarımızı gönüllü kan bağışçısı olmak için Türk Kızılayına kan vermeye çağırıyoruz.’’
Türkiye’nin kan bağışı konusunda gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında oldukça geri sıralarda yer aldığını ifade eden Eğilmez, ‘’Gelişmiş ülkelerde gönüllü kan bağışlarının nüfusa oranı yüzde 5’e ulaşabilirken, ülkemizde bu oran halen yüzde 1.5-2 civarındadır. En önemli problem gönüllü kan bağışçısı sayısındaki yetersizliktir’’ dedi.
Vatandaşların kan bağışıyla ilgili yanlış düşüncelere sahip olduğunu da anlatan Eğilmez, şöyle devam etti: ‘’Genelde insanlarımız kan verince, kilo alacaklarını, herhangi bir hastalık bulaşacağını veya kansızlık sorunuyla karşılaşacaklarını düşünüyorlar. Hatta kan bağışında bulununca öleceğini düşünen insanlarımız bile var. Kan bağışı konusunda basında yer alan bazı haberler de yanlış bilgilendirmelere neden oluyor. Kan bağışlamanın sağlığa herhangi bir zararı olmadığı gibi faydası da tıbbi olarak kanıtlanmış değildir. Ancak, kan bağışı kanın yenilenmesini sağlar ve manevi bir tatmin sağlar. Her sağlıklı birey, yılda en fazla 4 kez olmak üzere 3 ayda bir kan bağışlayabilir.’’
Kızılay Konya Kan Merkezi yetkililerinden alınan bilgiye göre, 1 Haziran 2008 tarihinde ‘’1 Milyon İyi İnsan Aranıyor’’ kampanyasının başlamasıyla birlikte kan bağışında belirgin bir artış yaşandı. Kampanyayla birlikte gönüllü kan bağışçısı sayısının iki katına çıktığını bildiren yetkililer, Konya’nın kan ihtiyacının yüzde 50’sini
Kızılay Kan Merkezinin karşıladığını ifade etti. Yetkilileri, hedeflerinin Konya’nın kan ihtiyacını tek bir elden karşılamak olduğunu belirterek,”Bu nedenle duyarlı vatandaşlarımızı düzenli kan bağışına davet ediyoruz’’ dediler.
|
28.08.2008
|
|
|
Terörist dindar olamaz |
İngiltere İç İstihbarat Servisi M15, teröre yönelenlerin ya da ilgi duyanların birçoğunun “mensunu oldukları dini çok iyi bilmediklerine” dikkat çekti.
MI5, “Birleşik Krallık’ta Aşırı Şiddet ve Radikalleşmeyi Anlamak” başlıklı raporunda, ülke genelinde Müslümanların teröre yönelmesine yol açan sebepleri mercek altına aldı. Radikalizme yönelenlerin toplumun her kesiminden olabileceğini ve bu kişileri belli bir kategoriye sokmanın çok zor olduğunu vurgulayan MI5, teröre yönelenlerin ya da ilgi duyanların birçoğunun mensubu oldukları “dini çok iyi bilmediklerini ve çoğunun dini yükümlülüklerini bile yerine getirmediklerine” dikkat çekti. Teröre bulaşanların cahil olduklarını vurgulayan MI5 raporunda, toplumda iyi oluşturulmuş dini bir yapının insanları teröre karşı koruyabileceğini ileri sürdü.
The Guardian gazetesinde de konuya ilişkin yer alan habere göre, MI5’in bu raporu hazırlamasında teröre bulaşmış yüzlerce kişi üzerinde yaptığı araştırmalardan yararlandığı belirtiliyor. Teröre bulaşanların çoğunluğunun 30 yaş üzeri oldukları ve önemli bir kısmının evli ve çocuk sahibi olduğunu kaydeden raporda şu noktalara dikkat çekiliyor: “Bu kişilerin birçoğu İngiliz vatandaşı ve yasal statüye sahip. Yarısına yakını İngiltere’de doğma büyüme. Aşırı dinci olanlardan uzak ve hatta dini yükümlülüklerini bile yerine getirmeyen çok sayıda kişi var. Birçoğu dinleri konusunda bilgisiz. Radikalizme eğilim gösterenlerin çoğu sonradan din değiştirenlerden oluşuyor.” Raporda teröre eğilim gösterenlerin önemli bir kısmının çeşitli sorunlar ve ekonomik sıkıntılar yaşadıktan sonra aşırılığa kaçtıklarına da vurgu yapılıyor. İngiltere içinde bilgisizlik ve başı boşluk sonucu bu insanların teröre yöneldiklerinin öne çıktığı raporda, “Ülke genelinde birçok etnik topluluktan kişiler bulunuyor. Bunların başında Pakistanlı, Orta Doğu ve Kafkas kökenli olanlar geliyor. Ancak normal vatandaşların tenlerine ve milliyetlerine bakılarak terör şüphelisi olarak görülemez. İngiltere’deki teröristlerin çoğu erkek ancak kadınlarda önemli bir rol oynuyor. Çoğunlu 20’li yaşlarda radikalleşmeye başlıyor. Yine bulaşan kişilerin önemli kısmı başı boş gezen ve akrabaları ile çevresiyle çok fazla bağı olmayan kişiler” gibi noktalara dikkat çekiliyor.
Son olarak teröristlerin eğitimsiz ve normal hayatlarında düşük ücretle çalışan kişiler olduğunu vurgulayan MI5, ancak İngiltere’deki teröristleri belli bir kategori ya da profilde tanımlamanın çok zor olduğunu ve bir zamanlar İrlanda’da faaliyette olan IRA terör örgütünden de çok farklı olduğunun altını çiziyor.
|
/ Londra
28.08.2008
|
|
|
Yanan alanlar boş bırakılmıyor |
ORMAN Genel Müdürü Osman Kahveci, ‘’Herkes şundan emin olsun: Yanan 1 metrekare alanı bile boş bırakmıyoruz.
Yanan ormanlık alanların turizm veya başka amaçla kullanım için tahsisi söz konusu olamaz’’ dedi. Kahveci, Muğla’nın Yılan bölgesinde 2 farklı bölgede çıkan yangınlarda zarar gören ormanlık alanlarda incelemelerde bulundu. Yangında tahrip olan 6 arazöz ve 1 iş makinesinin personeliyle konuşan Kahveci, Muğla Orman Bölge Müdürü İbrahim Aydın’dan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Kahveci, yaptığı açıklamada, Muğla’daki yangınların, orman yapısı açısından çok kritik bir bölgede çıktığını belirtti. Yıldırım yangınlarının, en sarp, ulaşılması zor bölgelerde çıktığını ifade eden Kahveci, ‘’Muğla’daki yangınlar da böylesine ulaşılması zor bir bölgede başlamış. Yangın, yüz binlerce hektarlık alanın tam ortasında başladı ve şiddetli rüzgar yangına müdahale çalışmalarını olumsuz etkiledi’’ dedi.
Yangına müdahale eden ekiplerin, yangınla mücadele ederken hayatlarını ortaya koyduğuna dikkati çeken Kahveci, şöyle konuştu: ‘’Yangını durdurma pahasına 50’ye yakın arkadaşımız alevlerin arasında kalarak, yaşam mücadelesi verdi. Bunların 10’u mühendis. Arkadaşlarımızı, alev çemberi içinde kaldıkları vadiden, hava ve karadan yaptığımız operasyonla kurtardık.’’
Osman Kahveci, ‘’Bodrum’un Güvercinlik köyünde geçen yıl çıkan yangında zarar gören 223 hektarlık ormanlık alanın turizme tahsis edildiği ve ağaçlandırma çalışması yapılmadığı’’ iddialarıyla ilgili soru üzerine, şunları söyledi:
‘’Herkes şundan emin olsun, yanan 1 metrekare alanı bile boş bırakmıyoruz. Geçen yıl alanlardan bahsediliyor, Bodrum’dan bahsedildi, lütfen Bodrum’a gidip görsünler. Yanan bölgelerde fidan dikmediğimiz 1 metrekare alan kaldı mı? Bodrum’un Kızılağaç mevkisinde aynı şekilde yangın çıkmıştı, gidip oraya da baksınlar. Nerede bir yer yanmışsa, bizim hemen yıl içinde orayı diktiğimizi görecekler. Muğla’da çıkan yangınlarla ilgili soğutma çalışması biter bitmez 15 gün içinde bu bölgelerde de aynı çalışmaları yapacağız. Yanan ormanlık alanların turizm veya başka amaçla kullanım için tahsisi söz konusu olamaz.
Bodrum’da tahsis edildiği öne sürülen sahanın tahsisi 10 yıl önce olmuş, yangın 2007’de çıkmış. Yani şimdi bununla alakası bile yok, nasıl bir bağlantı kurdular hala anlamış değilim.’’
|
28.08.2008
|
|
|
200’e yakın Türk, komşuda yargılanmayı bekliyor |
SON üç ayda çok sayıda gurbetçi izin dönüşü yanlarında ‘’kaçak’’ götürdükleri yakınlarıyla Bulgaristan’da yakalandı.
Sayıları 200’ü bulan kaçak geçiş yapmak isteyen ve bu kişilere yardım Türkler, Bulgaristan’da yargılanmayı bekliyor.
Edinilen bilgiye göre, Kapıkule’den vizesiz ve pasaportsuz çıkardıkları yakınlarıyla Bulgaristan’da yakalanan gurbetçiler, Bulgaristan’ın Sevelingrad şehrinde ‘’İnsan kaçakçılığı’’ suçundan yargılanacaklar. Edirne Valisi Mustafa Büyük, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Filibe Büyükelçiliği ve Bulgaristan makamlarının son 3 ayda kaçak yollarla geçiş yapmak isteyen ve bunlara yardım eden 200’e yakın Türk’ün yakalandığı bilgisini doğruladığını söyledi. Vali Büyük, yakalanan gurbetçilerin şu anda tutuklu olmadıklarını, ancak yargılanma sürecine kadar Bulgaristan dışına çıkmalarına izin verilmediğini belirterek, şunları kaydetti:
‘’Tutuklu değiller, ancak mahkeme sonucuna kadar beklemek zorundalar. Şu anda mağdur durumdalar. Birçoğu bu konularda yeterince bilgi sahibi olmadığı için bu işe teşebbüs ettiğini belirtiyor. İzinsiz geçmenin imkanı yok. Bu nedenle mutlaka kanuni yollarla dışarıya çıkılması ve bunun dışındaki yolların denenmemesi gerekiyor.’’ Edirne Baro Başkanı Coşkun Molla ise Bulgaristan’da yakalanan gurbetçilerin ‘’İnsan kaçakçılığı’’ suçundan yargılanacaklarını belirtti. Molla, yakalanan gurbetçilerin 2 ile 5 yıl arasında hapis cezası alabileceklerini kaydetti.
|
28.08.2008
|
|
|
Türk halkının yüzde 24,47’si internete sahip |
TÜRKİYE'DE hane halkının yüzde 24,47’sinin internete erişim imkanına sahip olduğu bildirildi.
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Nisan ayında yaptığı ‘’Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’’na göre, hane halkının yüzde 24,47’sinin internete erişim imkanına sahip olduğu ortaya çıktı. Hanelerin yüzde 29,6’sının internete ihtiyaç duymadıkları için internete bağlanmadığı belirlenen araştırmada, Türkiye’de en yaygın internet bağlantısının ADSL olduğu görüldü. Araştırmada, 1674 yaş grubundaki hane halkı bireylerinin bilgisayar ve internet kullanım oranlarının sırasıyla yüzde 38,1 ve yüzde 35,8 olduğu, bu yıl OcakMart döneminde 1674 yaş grubundaki hane halkı bireylerinin yüzde 34,3’ünün bilgisayar kullandığı, bu bireylerin yüzde 62,4’ünün hemen hemen her gün bilgisayar kullandığı belirtildi. Araştırma, OcakMart döneminde hane halkı bireylerinin yüzde 76’sının gazete ya da dergi okuma, yüzde 74’ünün eposta gönderme, yüzde 69,7’sinin anlık ileti gönderme ve yüzde 65,2’sinin ise müzik indirme ya da dinleme için interneti kullandığını ortaya çıkardı.
|
28.08.2008
|
|
|
ESDER: Memura hak ettiği zam verilmeli |
ESNAF ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) Genel Başkanı Mahmut Çelikus, Hükümet’le sendikalar arasında devam eden toplu görüşmelerde Hükümet’in memura hak ettiği zam oranını vermesini istedi.
ESDER Genel Başkanı Mahmut Çelikus, yaptığı açıklamada, açlık sınırının biraz üzerinde maaş alan memurların zam taleplerinde tamamen haklı olduklarını belirtti. Memur maaşlarının yüzde 50’sinin ev kirasına gittiğine dikkat çeken Çelikus, “Memurlarımızın maaşının yarısı ev kirasına gidiyor. Yine yapılan bir araştırmada da memurların yüzde 80’inin her ay bankalara 250 YTL ile bin YTL arasında değişen oranlarda kredi taksiti ödediği ortaya çıktı. Hal böyle olunca memurların geçinebileceği para kalmıyor” dedi. Esnafın ve sanatkârların gelir kaynakları arasında memurların da bulunduğunu ifade eden Çelikus, “Esnaf ve sanatkârlarımızın gelirleri memur, işçi, emekli ve çiftçi bulunuyor. Bu dört kesim sıkıntı içinde olursa biz esnaf ve sanatkâr direkt etkileniyoruz. Hükümetimizden talebimiz devam eden toplu görüşmelerde sendikaların önerilerini dikkate alması ve memurlara hak ettiği zam oranını vermesidir.” diye konuştu.
|
Cemil Yüzer
/ Ankara
28.08.2008
|
|
|
AB nüfusu yaşlanıyor |
ABülkelerinde nüfus artışının çok zayıf düzeyde kalacağı, yaşlı nüfus oranının giderek artacağı açıklandı.
AB istatistik kurumu Eurostat tarafından yayımlanan rapora göre, AB’nin 2008’de 495,4 milyon olan nüfusu 2060 yılında, yüzde 2,1 artışla 505,7 milyonu geçmeyecek. Eurostat’ın gelecek 50 yılı içeren tahminlerine göre, Bulgaristan, Romanya ve Baltık ülkeleri, yarım yüzyılda nüfuslarının yüzde 15 ila 30’unu kaybedecekler. Bu kayıp oranı Almanya’da yüzde 14’ü bulacak. Veriler, bu süreçte en büyük nüfus artışının Kıbrıs Rum Kesimi’nde (yüzde 66,2), İrlanda’da (yüzde 52,9), Lüksemburg’da (yüzde 51,7), İngiltere’de (yüzde 25,1), Fransa’da (yüzde 16) ve İspanya’da (yüzde 14,6) kaydedileceğini gösteriyor. Eurostat, bugünkü üyelere göre 2060 yılında en kalabalık nüfuslu AB ülkesinin İngiltere (77 milyon) olacağını, bu ülkeyi Fransa’nın (72 milyon), Almanya’nın (71 milyon), İtalya’nın (59 milyon) ve İspanya’nın (52 milyon) izleyeceğini belirtti. Aynı veriler, AB nüfusunun süratle yaşlandığını, bugün yüzde 17 olan 65 yaş üstü nüfus oranının 2060 yılında yüzde 30’u aşacağını gösteriyor.
|
/ Brüksel
28.08.2008
|
|
|
Uzlaşma adına girişimlerim olabilir |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, ‘’zaman içinde Anayasa değişikliği dahil, uzlaşma adına bir takım girişimleri olabileceğini’’ söyledi.
Toptan, eski Aydın Milletvekili Mustafa Şükrü Koç için TBMM’de düzenlenen cenaze töreninin sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Anayasa değişikliği konusundaki açıklamalarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Toptan, ‘’Benim daha önce Anayasa değişikliğiyle ilgili bir açıklamam olmuştu. Sayın Bahçeli de bunu teyit etti. Benim hedeflediğim geniş kapsamlı bir anayasa değişikliği... Bunun içinde neler olabilir, o zaman içinde ortaya konulan görüşler, öneriler, talepler doğrultusunda değerlendirilir. Benim zaman içinde konuyla ilgili sadece bu konuyla ilgili değil, uzlaşma adına bir takım girişimlerim olabilir’’ diye konuştu.
CHP’nin, Anayasa değişikliklerine ilişkin bir oluşumda kesinlikle yer almayacaklarını açıkladıkları hatırlatan gazeteciye Toptan, ‘’Ortaya konulmuş henüz bir tutum yok. Bu nedenle CHP’nin de ‘Ne gelirse gelsin, ne önerirse önersin karşı çıkarız’ diye bir tutumu da olmaz, şimdiye kadar da olmadı. Geçen dönem hatırlayacak olursanız özellikle AB’ye uyum
adına çıkarılan 7 paket, CHP’nin büyük desteğiyle büyük katkısıyla çıkarılmıştı. O nedenle şimdiden hiç bir parti için ön yargılı olmamak lazım’’ dedi.
“1 EKİM’DE TBMM’Yİ
TOPLAYACAĞIZ”
Toptan, bu girişimlerine ne zaman başlayacağı sorusunu, Meclis’in 1 Ekim’de açılacağını hatırlatarak, cevapladı. Bir gazetecinin, 1 Ekim’in Ramazan Bayramına denk geldiğini belirterek, bu tarihte Meclis’in toplanıp toplanmayacağını sorması üzerine de Toptan, Anayasanın, TBMM’nin çağrı olmaksızın 1 Ekim’de toplanmasını düzenlediğini belirtti. Toptan, ‘’O nedenle biz, 1 Ekim 2008 günü TBMM’yi toplayacağız. O gün, gündemde muhtemelen benim kısa açış konuşmam olur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşması olur. Bir sonraki gün yine bayram olduğu için zorunlu olarak tatile gireriz. TBMM, 7 Ekim Salı günü olağan çalışmalarına devam eder’’ dedi. ‘’Resepsiyon olacak mı?’’ sorusuna da Toptan, ‘’Yaparız’’ karşılığını verdi.
|
28.08.2008
|
|
|
Bakan Faruk Çelik: SGK, katılım payını arttırmayacak |
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK), özel sağlık kuruluşlarının, sigortalılardan, belirlenecek fiyatların yüzde 30’u kadar katkı payı almasının getirdiği mahsurları ortadan kaldırmaya dayalı bir fiyat artışı yapmayacağını bildirdi.
Bakan Çelik, özel sağlık kuruluşu temsilcileri ile SGK Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantının açılışında yaptığı konuşmada, sağlıklı hayat hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu ve sosyal devletin bu hakkı teminat altına almakla görevli olduğunu vurguladı. Bu amaçla, 2002 yılından bu yana hastanelerin birleşmesi, ilaçların serbest eczanelerden alınması, sağlık karnelerinin kaldırılması, yatan hastaların ilaçlarının hastanelerce temin edilmesi, SSK ve Bağ-Kurluların üniversite ve özel hastanelere gidebilmesi gibi insan merkezli birçok düzenlemeyi hayata geçirdiklerine işaret eden Çelik, geçen sürede hastanelerdeki hengamelerin ortadan kaldırılması ve sağlık hizmetinin eşit sunumunda önemli mesafeler aldıklarını söyledi. Artık bu hizmetlerin niteliğini daha da artırmayı tartıştıklarını dile getiren Çelik, özetle şunları kaydetti: “Sırf yüzde 30’a dayalı bir fiyat artışının getirdiği mahsurları ortadan kaldırmaya dayalı bir fiyat artışı SGK tarafından yapılmayacaktır. 1 yıllık uygulama ve elimizdeki veriler çerçevesinde nerelerde ne gibi ayarlamalar yapmamız gerekiyorsa buna sonuna kadar açık olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kurumdaki ilgili arkadaşlarımız bu (paket fiyat uygulamasına ilişkin) iptal gerekçelerini dikkate alarak çalışmalarını sürdürüyorlar. Önümüzdeki hafta içerisinde iptal gerekçelerini büyük ölçüde karşılayacak bir düzenlemeyi yürürlüğe koyacağız.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Dernek Başkanı Muharrem Usta ise katılım payının, hastalardan alınan farkın yüzde 30’la sınırlandırılmasının, başta SGK’nın bütçesinin sürdürülebilirliğinin önündeki en önemli tehdit olduğunu söyledi.
|
Yeni Asya
/ Ankara
28.08.2008
|
|
|
Başbakanın yolu, şüpheli paket sebebiyle değiştirildi |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık Merkez Bina’ya gidişi sırasında kullandığı güzergâh, Polis Akademisi’nin yanında yer alan Jandarma Sosyal Tesisleri’nin önünde bulunan şüpheli paket üzerine değiştirildi.
Erdoğan, dün sabah resmi programı 17.30’a kadar boş olmasına rağmen, sabah saatlerinde Keçiören’deki evinden çıkarak Tandoğan Gençlik Caddesi üzerinden Başbakanlık Merkez Bina’ya hareket etti. Edinilen bilgiye göre, Erdoğan’ın güzergahı, Başbakanlığa yaklaştığı sırada yolda bulunan şüpheli bir paket üzerine değiştirildi. Başbakan Erdoğan’ın konvoyu Gençlik Caddesi’ne geldiği sırada polis telsizinden Polis Akademisi’nin yanında yer alan Jandarma Sosyal Tesisleri’nin önünde bomba uzmanı ekiplerin şüpheli bir pakete müdahale ettikleri anonsu geçti. Bunun üzerine Erdoğan’ın konvoyu, Gençlik Caddesi’nden sağa dönerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın önünden geçip Genelkurmay Kavşağı’ndan Başbakanlık Merkez Bina’ya geldi.
|
28.08.2008
|
|
|
Vali Kıraç: Örgüt, eylemlerini metropollere kaydırdı |
İZMİR Valisi Cahit Kıraç, İzmir’de gerçekleştirilen patlamayla ilgisi olduğu tespit edilen 14 kişinin adli işlemlerinin başladığını belirterek, PKK terör örgütünün eylemlerini kırsaldan metropollere kaydırdığına dikkati çekti.
Vali Kıraç, İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’la birlikte Valilikte düzenlediği basın toplantısında, 21 Ağustosta meydana gelen patlama sonrasında olayın kısa sürede aydınlatılmasına yönelik bilgiler verdi. Kıraç, patlamada yararlananların sağlık durumlarının iyi olduğunu, sadece bir askerin hala yoğun bakımda tutulduğunu söyledi. 17 Ağustosta “Amed” kod adlı Bünyamin Sürme, Zeki Bulut ve Gökhan Dönmez’in İstanbul’dan 34 AU 9521 sahte plakalı aracı alarak İzmir’e getirdiklerini ve 3 gün hazırlık yaparak 21 Ağustos sabahı bu saldırıyı gerçekleştirdiklerini anlatan Kıraç, Türk polisinin üstün başarısıyla olayın faillerinin kısa sürede yakalandıklarını vurguladı. Kıraç, operasyonda görev alan polisleri ödüllendireceğini söyledi.
|
28.08.2008
|
|
|
TIR, otomobili ezdi: 4 ölü |
ŞANLIURFA'DA otomobille TIR’ın çarpışması sonucu 4 kişi öldü. Alınan bilgiye göre, Şanlıurfa’dan Viranşehir’e gelen Recai A’nın idaresindeki 73 DU 363 plakalı TIR, kara yolunun 52. kilometresindeki Dağyanı mevkisinde karşıdan gelen Tuncel Tuğbay’ın (32) kullandığı 06 BN 2188 plakalı otomobille çarpıştı.
Kazada, otomobil sürücüsü Tuğbay ile aynı araçta bulunan Mehmet Korkmaz (45), İbrahim Halil Enez (23) ve Meryem Yağ (31), olay yerinde öldü. Kaza sebebiyle tek şeridi trafiğe kapanan Şanlıurfa-Viranşehir kara yolu bir süre sonra ulaşıma açıldı. Kazada hayatını kaybedenlerin cenazeleri, Şanlıurfa Devlet Hastanesi’ne morguna kaldırıldı. TIR sürücüsü Recai A’nın gözaltına alındığı, kazayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.
|
28.08.2008
|
|
|
Havalimanında yangın tatbikatı |
ATATÜRK Havalimanı’nda yangın tatbikatı yapıldı.
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü kuralları çerçevesinde gerçekleştirilen tatbikat öncesi, muhtemel bir uçak kazasında yaralıların kurtarılması için gerekli ve çıkabilecek bir yangında kullanılacak araçlar tanıtıldı. Daha sonra gerçekleştirilen tatbikatta, senaryo gereği havalimanına iniş yapan ve yangın çıkan uçağa, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ekiplerince müdahale edildi. Uçaktaki yangını söndüren ekipler, yaralı yolcuları kurtararak ilk müdahaleyi gerçekleştirdi. Tatbikat sırasında çıkartılan yangın için 4 ton atık yağ, 300 litre motorin ve 200 litre benzin kullanılırken, yangın, 1 kuru kimyevi tozlu araç ve 3 adet su köpük sistemli araç ile yapılan müdahale sonucu söndürüldü. Yangının söndürülmesinde ise 250 kilogram kuru kimyevi toz, bir ton köpük ve 30 ton su kullanıldı.
|
28.08.2008
|
|
|
Kocaeli'nde denizde iki şüpheli varil bulundu |
KOCAELİ'NİN Kandıra ilçesi sahilinde, iki adet şüpheli varil bulundu. Variller, incelenmek üzere İzmit Atık ve Artıkları Yakma Değerlendirme AŞ’ye (İZAYDAŞ) götürüldü.
Edinilen bilgiye göre, Cebeci sahilinde Zodyak botla kontrol yapan Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri, sahilden 100 metre kadar açıkta şüpheli bir varil buldu. Varili kıyıya çıkartan ekiptekiler, kıyıda bir başka varile daha rastladı ve varilleri kıyıda emniyetli bir bölgeye taşıdıktan sonra, denize girenleri olası tehlikelerden korumak için varilin etrafına güvenlik şeridi çekti. Görevliler, daha sonra, yaklaşık 200 kilogram ağırlığındaki, üzerinde herhangi bir yazı bulunmayan, ağızları kapalı ve paslı varilleri incelemek üzere İZAYDAŞ’a götürdü.
|
28.08.2008
|
|
|
Paksüt'ün eşi bugün ifade verecek |
ERGENEKON soruşturması kapsamında ifadesi alınmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na çağrılan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün eşi Ferda Paksüt’ün bugün Ankara’ya gelerek ifade vereceği öğrenildi.
Konunun basına yansımasının ardından İzmir’de ve Ankara’da bayan Paksüt’ü görüntülemek için harekete geçen basın mensupları, havalimanları ve Ankara Adliyesi’nde bekledi. Ancak Paksüt’ün bugün Ankara Adliyesi’ne giderek, burada Cumhuriyet Savcılığı’na ifade vereceği öne sürüldü.
|
28.08.2008
|
|
|
Dışişleri’nden Rusya’ya mesaj |
DIŞİŞLERİ Bakanlığı, Türkiye’nin, Gürcistan’ın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne önem atfettiğini belirterek, mevcut sorunun barışçı yollarla çözümlenmesinden yana olduğunu bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı, Rusya’nın Gürcistan’a bağlı Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması hakkında bir açıklama yayınladı. Açıklamada şöyle denildi: ‘’Türkiye, Gürcistan’ın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne önem atfetmekte ve son gelişmelerden büyük endişe duymaktadır. Türkiye, mevcut sorunun barışçı yollarla çözümlenmesinden yanadır.”
|
28.08.2008
|
|
|
İstanbul’da elektrik kesintisi |
GÜNGÖREN, Sarıyer ve Şişli’de yapılacak bakım ve onarım çalışmaları sebebiyle bazı yerlere 29 ve 31 Ağustos tarihlerinde elektrik verilemeyecek.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’den (BEDAŞ) yapılan yazılı açıklamaya göre, 29 Ağustos Cuma günü 09.00-16.00 saatleri arasında Güngören’de Eski Londra Asfaltı, Cömertkent Sitesi A, K, L, M, I, O, R, S, T, Y, Z blokları ve civarında elektrik kesintisi uygulanacak. Sarıyer’de aynı gün, 10.00-16.00 saatleri arasında Zekeriyaköy Garanti Koza Sitesi ve Vişne 2 Mahallesi elektrik alamayacak. Şişli’de, 31 Ağustos Pazar günü, 09.00-17.00 saatleri arasında Abdi İpekçi Caddesi, Operatör Mim Kemal Öke Caddesi Bronz Sokak, Çek Cumhuriyeti Başkonsolosluğu, Atiye Sokak ve civarına elektrik verilemeyecek.
|
28.08.2008
|
|
|
SGK, sağlıkta yolsuzlukların önüne denetimle geçecek |
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Antalya Müdürü Selim Erol, sağlıkta yolsuzlukların önlenmesi ve kaliteli sağlık hizmeti sunulmasını sağlamak amacıyla Antalya, Burdur ve Isparta’da kamu ve özel hastaneler ile sağlık merkezlerinin denetleneceğini söyledi.
SGK Antalya İl Müdürü Selim Erol yaptığı açıklamada, Antalya, Burdur ve Isparta’da 3 üniversite, 36 devlet hastanesi, 80 özel hastane ve özel sağlık merkezi ile 1300 eczane ve optik işletmesine hizmet verdiklerini belirtti.
Antalya’da yılda 12 milyon reçete yazıldığını, bir reçetenin maliyetinin ortalama 42 YTL olduğunu ifade eden Erol, sağlıkta yolsuzlukları önlemek ve kaliteli hizmet verilmesini sağlamak için hastaneler ve özel sağlık merkezleri ile özel hastanelerin denetleneceğini, bunun için beş ekip oluşturduklarını kaydetti.
Kurumsal Bazlı Sağlık Uygulaması Tebliği ve Medula sistemleriyle sağlık faturalarının denetleneceğini anlatan Erol, şu bilgileri verdi: ‘’Bu denetlemelerde, yatırmadığı halde hastanın yatmış gibi gösterilmesi, sağlık kuruluşlarının teknolojik alt yapısına göre hastaların tedavi edilip edilmediği takip edilecek. Özel hastaneler ve sağlık merkezleri A’dan Z’ye denetlenecek. Şu anda 40 denetim elemanımız var. Bu artırılacak. 30 doktor ve 30 eczacımız da reçeteleri inceleyecek.’’
Sağlıkta yolsuzluk ve suistimallerle mücadelede kurumun tek başına başarılı olamayacağını belirten SGK İl Müdürü Erol, vatandaşlardan da destek istedi. Erol, ‘’Vatandaşlarımız hastane, özel sağlık merkezleri, özel hastaneler ile eczane ve optikçilerde yaşadıkları durumları kuruma bildirsin. Hak edilmeden ve hizmet verilmeden ödenen her kuruş, sonuçta vatandaşın cebinden çıkıyor. Sağlıkta yolsuzluk ve suistimallerin önlenmesinde vatandaşların da büyük katkısı olacaktır’’ dedi.
|
28.08.2008
|
|
|
İZMİR’İN ARSENİKLİ İÇME SUYU ÇOK RİSKLİ |
EGE Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa, ‘’Bir tarafta akut hastalıklar, bir tarafta kronik arsenik etkileri... İzmir böyle bir noktada. Buraya gelinmemesi gerekirdi’’ dedi.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Tahtalı Barajı’ndaki su oranının azaldığını ve arsenik oranı yüksek olduğu için daha önce kapatılan Göksu ve Sarıkız kuyularından şehre su verilmeye başlandığını açıklaması üzerine, görüşlerini bildiren Prof. Dr. Karababa, arseniğin çok fazla miktarda alınması durumunda kansere kadar birçok etkisinin bulunduğunu ifade etti. Alınan arsenik miktarının artmasıyla birlikte riskin de yükseldiğine dikkati çeken Karababa, şu anda İzmir’e verilen sudaki arsenik miktarının, arıtma tesisinin yapım süresi olan 4 ay gibi kısa bir sürede “abartıldığı kadar’’ büyük bir soruna yol açmayacağını söyledi.
Karababa, şunları kaydetti: “Arsenikli suyun tüketime sunulması tabii ki istenen, beklenen bir şey değil. Ama İzmir’in su kaynakları belli. Kentin yüzde 38’ine verilen kaynak, susuzluk nedeniyle devre dışı. Kenti susuz bırakmaktansa arsenikli su vermek, bulaşıcı hastalıkların görülme sıklığını azaltacak bir girişim. Öbür taraftan arseniğin riskleri de söz konusu. Hangisi doğru? Bunun bir yanıtı yok aslında. Bir tarafta akut hastalıklar, bir tarafta kronik arsenik etkileri. İzmir böyle bir noktada... Buraya gelinmemesi gerekirdi. Çamlı Barajı şimdiye kadar gerçekleşmiş olsaydı İzmir’in bu kadar ağır bir su sorunu olmayacaktı.’’
EÜ Kanserle Savaş Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, suyu kaynatmakla arsenikten kurtulunmayacağını söyledi.
Prof. Haydaroğlu, yüksek arsenik oranının uzun süre alınması durumunda cilt, akciğer, mesane, tiroit kanseri gibi birçok kanser türüne yol açabileceğini kaydetti.
|
28.08.2008
|
|
|
Hava ambulansında pist sıkıntısı var |
ÖZEL Dolunay Hava Ambulansı Şirketi Müdürü Mehmet Güneş, hava ambulansları için Türkiye’deki havaalanı ve heliport sayısının yetersiz olduğunu belirtti.
Güneş, yaptığı açıklamada, Türkiye’de özel bir şirkete ait tam donanımlı sadece bir hava ambulansı olduğunu, bunun dışındakilerin koltukları sökülerek hasta nakli için uygun hale getirilen uçaklar olduğunu bildirdi.
Türkiye’de özel hava ambulansı hizmeti verilirken bazı sorunlarla karşılaşıldığını ifade eden Güneş, hava ambulansı hizmeti verebilecek firmanın uzman bir ekibe sahip olduğunu belgelemesi gerektiğini kaydetti. Havada karşılaşılabilecek problemler hakkında kursa tabi tutulan personele bu alanda deneyimli uzmanlarca bilgi verildiğini anlatan Güneş, ‘’Kurslarda, basınç farkında hastanın karşılaşabileceği problemlerde nasıl davranılması gerektiği, bu ortam değişikliğinde hastanın karşılaşabileceği problemlerin neler olduğu, böyle bir durumda yapılması gereken ilk müdahale anlatılıyor’’ diye konuştu. Hizmet verirken yaşadıkları sıkıntılara da değinen Mehmet Güneş, ‘’uçağın kalkması ve hastanın nakledilmesi sürecinde hekim onayı ve diğer izinlerin alınması zaman kaybına neden oluyor’’ dedi. Yaşadıkları sıkıntıların başında heliport azlığının geldiğini dile getiren Güneş, helikopter ambulansın indirileceği yerle ilgili çok büyük sorunlar yaşadıklarını vurguladı. Güneş, iniş için genelde stadyumları ya da çevresinde yerleşim yeri olmayan alanları tercih ettiklerini belirterek, ‘’Bunun için de izin gerekiyor. Bu konuda bir düzenleme yapılırsa, en azından acil bir konuda daha güzel, çabuk ve sorunsuz hizmet verilebilir’’ görüşünü dile getirdi.
|
28.08.2008
|
|
|
Tavşanlı’da sağanak yağmur ve fırtına |
Kütahya’nın Tavşanlı ilçesinde etkili olan sağanak yağmur ve fırtına nedeniyle ilçe merkezinde su taşkınları meydana geldi ve bir caminin minaresinin külahı yıkıldı.
Alınan bilgiye göre, öğleden sonra başlayan sağanak yağmur ve fırtına, ana arterlerdeki mazgalların dolmasına ve su taşkınlarına neden oldu. Garaj olarak kullanılan bazı barakalar çöktü, içindeki araçlarda maddi hasar meydana geldi. Dağçeşme Mahallesi’ndeki Dağçeşme Camisi’nin minaresinin külahı fırtına nedeniyle yıkıldı. Belediye ekipleri, yağmur ve fırtınanın etkisinin azalmasından sonra mazgalların temizlenmesi ve su birikintilerinin çekilmesi için çalışmalara başladı.
|
28.08.2008
|
|
|
40 yıldır çul dokuyor |
İZMİR’İN Ödemiş’e bağlı Birgi beldesinde Emine Senver, 40 yıldır ekmek parası uğruna, ağrıyan beline inat çul dokuyor.
Komşusunun tavsiyesiyle evine dokuma tezgahı alarak işe başlayan Senver, meslek edindiği işini torunlarına öğretiyor.
Tarihi yapılarıyla adından söz ettiren Birgi’de ‘’çulfalık’’ adı verilen geleneksel dokuma tezgahında çul dokuyanlar da adeta beldedeki tarihi dokunun bir parçası. Yorucu olmasına karşın ekmek parası için kızı ve damadıyla çul dokuyan 68 yaşındaki Emine Senver de bu kişilerden biri. Emine Senver, yaptığı açıklamada, komşusunun tavsiyesiyle evine dokuma tezgahı aldığını, işi öğrendikten sonra günde 10-12 çul dokuduğunu kaydetti. Çula olan talebin azlığından yakınan Senver, şunları söyledi: ‘’Eskimiş kumaşı olan, örgü kazaklarını söküp ip haline getirmiş olanlar bana getirirlerdi. Bu ipleri dokur çul yapardım ya da hazır kumaş ipleri dokur Birgi’ye ziyarette bulunanlara satardık. Eskileri değerlendirmekte faydalı olan bu iş artık ilgi görmüyor. Yaşım ilerledi. Ağrılarım oluyor 4-5 aydır çul dokuyamıyorum. Kızım ve damadıma da bu işi öğrettim. Sıra torunlarımda. Onların da bir el işleri olsun. Bir zanaatları olsun ellerinde.’’ Damadı Nahit Kar ise kayınvalidesinden öğrendiği meslekle ekmek parası kazanmaya çalıştıklarını söyledi.
|
28.08.2008
|
|
|
Bolu’da çiftlik yangını |
BOLU’NUN Yeniçağa ilçesinde Tarımsal Kalkınma Kooperatifine ait besi çiftliğinde çıkan yangında maddi hasar meydana geldi.
Alınan bilgiye göre, Hamzabey köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Besi Çiftliğinde bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Saman balyalarına sıçrayarak kısa sürede büyüyen yangın, Bolu, Dörtdivan, Gerede ve Yeniçağa Belediyesine ait itfaiye ekiplerince söndürüldü. Yangında 1 traktör kullanılamaz hale gelirken, 11 bin 200 adet saman ve yonca balyası ile 22 ton yem ve yemlik buğdayın zarar gördüğü belirtildi. Yangının çıkış nedenin belirlenmesi için çalışmalar devam ediyor.
|
28.08.2008
|
|
|
Gümüşhane’de sel |
GÜMÜŞHANE’DE etkili yağış sonrası meydana gelen sel nedeniyle bazı yayla yollarının zarar gördüğü bildirildi.
Alınan bilgiye göre, kentin özellik Kürtün ilçesinde gece etkili olan yağış nedeniyle, Kazıkbeli yayla yolunun 2 kilometrelik, Tilkicek yaylasının da 3 kilometrelik bölümü hasar gördü. Balıkla yayla yolunun ise hasar nedeniyle ulaşıma kapandığı belirtildi. İl Özel İdaresi bakım ekiplerinin yaptıkları incelemede, yollarda bulunan birçok menfezin selin taşıdığı toprak ve kayalarla kapandığı, onarım çalışmalarına başlandığı bildirildi.
|
28.08.2008
|
|
|
15 milyon YTL’ye yaptırılan tesis kaderine terk edildi |
ANKARA’NIN Çubuk ilçesinde 15 milyon YTL’ye yaptırılan Ahi Evran Sanayi Sitesi’nin ayakkabı ve çanta üreticilerinin merkezi olması beklenirken, onlarca dükkan ve iş yerinin tamamına yakını 2 yıldır boş duruyor.
Çubuk Madeni ve Ağaç İşleri Odası Başkanı Hacı Çelebi, yaptığı açıklamada, yıllar önce büyük umutlarla temelini attıkları Ahi Evran Sanayi Sitesi’nin yaklaşık 2 yıl önce tamamlandığını belirterek, o günden beri 96 işyeri ve dükkandan büyük bir bölümünün boş durduğunu söyledi. Esenboğa Havalimanı’na 3 kilometre mesafedeki sanayi sitesinde her biri 360 metrekareden oluşan 3 katlı 96 iş yeri bulunduğunu kaydeden Çelebi, tüm girişimlerine rağmen şu anda sadece 10 işletmenin burada hizmet verdiğini vurgulayarak, toplam 32 bin metrekare kapalı alanı bulunan 86 iş yerinin kaderine terk edildiğini aktardı. Yaşanan bu gelişmenin ardından buraya taşınmayı planlayan onlarca işletme sahibinin kararından vazgeçtiğini belirten Çelebi, o günden bu yana söz konusu yatırımın adeta çürümeye terk edildiğini anlattı.
|
28.08.2008
|
|
|
Turist sayısı arttı,kalış süreleri azaldı |
PROFESYONEL Otel Yöneticileri Derneği Başkanı Volkan Şimşek, bu yıl gelen turist sayısının arttığını ancak turistlerin ortalama kalış sürelerinin azaldığını söyledi.
POYD Başkanı Volkan Şimşek, Antalya’daki otellerin doluluk sorunu yaşadığına dikkati çekti. Bunun nedenini, turist sayısının artmasına rağmen ortalama kalış süresinin azalmasına bağlayan Şimşek, geçen yıl 11 gün olan turistlerin ortalama kalış süresinin bu yıl 9 güne düştüğünü kaydetti. Geçen yıl sadece Antalya bölgesine 7 milyon 600 bin turistin geldiği, bu yıl sonu itibariyle bu rakamın 9 milyona çıkmasını beklediklerini anlatan Şimşek, şunları söyledi: ‘’Bu yıl sonu itibariyle Antalya’ya gelen turist sayısının, geçen yıla göre 1 milyon 400 bin artması bekleniyor ancak gelen turistlerin ortalama kalış süreleri azaldığı için bu yıl turistlerin geceleme sayıları daha az olacak. Geçen yıl gelen 7 milyon 600 bin turist 83 milyon geceleme yapmıştı, bu yıl sonuna kadar toplam turist sayısı 9 milyona ulaşacak ancak geceleme 81 milyon olacak.’
|
28.08.2008
|
|
|
HAYATLARINDA İLK KEZ DENİZ GÖRDÜLER |
TÜRKİYE İzcilik Federasyonu tarafından düzenlenen ‘’Kardeşiz Projesi’’ kapsamında Gelibolu Yarımadası’ndaki Kabatepe İzcilik Kampına katılan Batmanlı 250 izci hayatlarında ilk kez deniz gördü, balık tuttu ve dalış yaptı.
Türkiye İzcilik Federasyonu Teknik Kurul Başkanı Zekeriya Bengier, yaptığı açıklamada, ‘’Kardeşiz Projesi’’nin Türkiye İzcilik Federasyonunun 2008 yılı çalışma takviminde çok önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Projedeki amaçlarının, ülkenin doğusunda ve batısındaki izcilerin kardeş olduklarını göstermek, dedelerinin düşmana karşı yan yana çarpıştığı Çanakkale’de birlikte yaşamayı öğretmek olduğunu belirten Bengier, şöyle konuştu:’’Çanakkale’deki etkinliklerde, Batman’dan gelen 250 izci dalış ve su sporları yaptı. Tekneyle denize açıldılar. Serdümenlik yaptılar ve kardeşliklerini bir kez daha burada perçinlediler. Hayatlarında deniz görmemiş çocuklar, burada gemi kullandılar.’’
|
28.08.2008
|
|
|
HAVA YOLU ULAŞIMI GELİŞİYOR |
GEÇMİŞTE ‘’pahalı’’ olduğu için yeterince kullanılamayan hava yolu ulaşımının, giderek kara ve demir yoluna alternatif hale geldiği, Türk havacılık sektörünün 5 yılda 4 kattan daha fazla büyüme ve gelişme gösterdiği bildirildi.
Sunexpress Genel Müdür Yardımcısı Hacı Say, yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde birçok ilde havaalanı bulunduğunu belirterek, sivil havacılık sektörünün geçmiş yılların açığını çok hızlı bir şekilde kapatmaya çalıştığını söyledi. Verilere göre, son 2-3 yıl içinde 3 milyondan fazla yeni yolcunun ulaşım olarak artık hava yolunu kullanmaya başladığını anlatan Say, bu sayının her geçen gün arttığını ifade etti.
|
28.08.2008
|
|
|
Avusturalya’nın yarısı el değmemiş |
AVUSTRALYA topraklarının yüzde 40’ından fazlasına henüz insan eli değmemiş.
Doğayı Koruma Vakfı tarafından yapılan araştırmada, sanayi uygarlığının değiştirmediği 3 milyon kilometrekarelik bir alana sahip olan Avustralya’nın, böylece dünyanın son vahşi bölgelerinden bir kısmını topraklarında barındırdığına dikkati çekildi. Avustralya’da insan eli değmemiş yerlerin büyük kısmının geniş iç ve kuzey bölgelerdeki savanalar olduğu ifade edilen raporda, ayrıca Avustralya’nın, yaşayan en büyük organizma “Büyük Set Resifi” ile dünyanın en iyi korunmuş deniz bölgelerine sahip olduğuna işaret edildi.
|
/ Canberra
28.08.2008
|
|
|
Kişisel bilgileriniz her an satılabilir! |
HESAP numaraları ve imzaları dahil olmak üzere, bir milyondan fazla müşterinin banka bilgileri, internet sitesi e-Bay’da satılan bir bilgisayarın hard diskinden çıktı.
Daily Mail'in haberine göre “Royal Bank of Scotland”ın (RBS) arşiv işlerini yürüten şirketin eski bir çalışanı, bir milyon müşterinin şahsi bilgilerini içeren eski bilgisayarı, bu bilgileri silmeden e-Bay’da 44 avroya sattı. Gazete, bilgisayarı satın alan kişinin, durumu fark edince derhal yetkililere haber verdiğini yazdı.
|
/ Londra
28.08.2008
|
|
|
Hari Puttar, Harry Potter’a karşı |
HİNDİSTAN film endüstrisi Bollywood yapımı “Hari Puttar” filmi, gişe rekorları kıran “Harry Potter” filmlerinin yapımcısı tarafından “isim hakkı” sebebiyle mahkemeye verildi.
Warner Bros. şirketi, Bollywood yapımı “Hari Puttar: Bir Haylaz Çocuk Komedisi” filminin adının, dünyaca ünlü çocuk büyücü Harry Potter’ın ismine çok benzediği gerekçesiyle şikayette bulundu. Hari Puttar filminin yapımcıları ise, kendi filmlerinin bu seriyle uzaktan yakından ilgisi olmadığında ısrar ediyor. Merkezi Bombay’da bulunan Mirchi Film şirketinin yöneticisi Munish Purii, “Hari Puttar ile Harry Potter arasında kesinlikle hiçbir benzerlik yok” dedi. Purii, Hari’nin Hindistan’da yaygın bir isim olduğunu, “puttar”ın da “oğul” anlamına geldiğini söyledi. Hintli Hari Puttar, ailesi tatile gidince evde yalnız kalan ve hırsızlara karşı tek başına mücadele eden bir Hintli çocuğun hikayesini anlatıyor. Hikayesi, dönemin çocuk oyuncusu Macaulay Culkin’in rol aldığı “Evde Tek Başına” filmine benzeyen Hari Puttar’ın ilk duruşması pazartesi günü yapıldı. Hollywood yapımcıları, 12 Eylülde gösterime girmesi planlanan filme tedbir kararı konulmasını istiyor. Warner Bros. sözcüsü Deborah Lincoln, Hari Puttar’a karşı dava açtıklarını doğrulayarak, şirketin “fikri mülkiyet haklarına değer verdiğini ve koruduğunu, ancak devam eden davaların ayrıntılarını kamuya açıklamadıklarını” kaydetti.
|
/ Bombay
28.08.2008
|
|
|
İneklere kuzeyi kim ilham ediyor? |
BİLİM adamlarının, dünya genelindeki binlerce büyükbaş hayvanın uydu görüntüleri üzerinden yaptıkları araştırma, bu hayvanların kuzey ve güney yönlerini bir şekilde bulduklarını ortaya koydu.
Alman ve Çek araştırmacılar, büyükbaş hayvanların büyük bölümünün, hangi kıtada olurlarsa olsunlar, otlarken ya da dinlenirken bedenlerini kuzey-güney yönünde hizaladıklarını tespit etti. Araştırmayı yöneten, Almanya’daki Duisburg-Essen Üniversitesi biyoloji fakültesinden Hynek Burda ve Sabine Begall, Dünya’nın manyetik alanının, hayvanların bu pozisyonu almalarında etkili olabileceğini kaydetti. Hayvanların manyetik alanları nasıl ve neden hizaladıkları konusunda yeni araştırmalar yapılması gerektiğini belirten Begall, “Tabii ki bu durumda, insanların da böyle kendiliğinden davranışlar gösterip göstermediği sorusu da cevap bekliyor” diye konuştu. Araştırma kapsamında incelenen yaklaşık 9 bin büyükbaş hayvanın yüzde 60-70 arasındaki miktarının, kuzey-güney pozisyonu aldığı, bunun da oldukça yüksek bir oran olduğu kaydedildi. Kuzey Carolina Üniversitesi Biyoloji Bölümünden Kenneth J. Lohmann, bunun sürpriz bir keşif olduğunu, daha önce böyle büyük hayvanlarda bu tip bir eğilim gözlenmediğini kaydetti. Ancak Lohmann, bu hayvanların manyetik algılarının olduğunun kesinleşmesi için deneysel manipülasyon yapılarak bunun doğrulanması gerektiğini de ekledi. Bal arıları, termitler ve bazı kuşlarda da manyetik alan hassasiyeti görülüyor. Memeli hayvanların ise hareketlerini manyetik alanlara göre yönlendirip yönlendirmedikleri henüz kesin olarak bilinmiyor.
|
/ Duisburg
28.08.2008
|
|
|
Kalbinde 40 yıl 'kurşun' taşıdı |
KAYSERİ’DE bir kişinin kalbine 40 yıl önce saplanan kurşun, ameliyatla çıkarıldı.
Kayseri’de özel bir hastanenin başhekimi Opr. Dr. Mustafa Kırman, düzenlediği basın toplantısında, 56 yaşındaki Fikret Kara’nın göğüs ağrısı şikayetiyle hastanelerine geldiğini, tetkikler sonucu, kalp damarları tıkanan ve baypas ameliyatı olmasına karar verilen hastanın kalbinde kurşun bulunduğunu belirlediklerini söyledi. Dr. Kırman, hastanın 40 yıl taşıdığı 7.65 milimetre çapındaki mermi çekirdeğini ameliyatta başarıyla aldıklarını belirterek, ‘’Hastamız 40 yıl önce kurşuna hedef olmuş. Kalbin kalp duvarına saplanan kurşunu da başarıyla aldık. Kurşun birkaç milim daha gitseydi hasta ölürdü. Hastamızı bugün taburcu edeceğiz’’ dedi. Kırman, kalpten çıkarılan kurşun için cumhuriyet savcılığına bilgi verildiğini ancak olay zaman aşımına uğradığı için yeni soruşturma açılmasına gerek olmadığının bildirildiğini söyledi. 5 gün önce geçirdiği ameliyatla sağlığına kavuşan Fikret Kara, doktorlara teşekkür etti.
|
28.08.2008
|
|
|
|