|
|
|
‘Düşük kur-yüksek faiz’in sonu geldi |
DP Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, kamu finansmanını sağlamak ve fiyatların genel düzeyini kontrol edebilmek için uygulanan düşük kur-yüksek faiz politikasından vazgeçme zamanının geldiğini kaydetti.
DP Genel Başkan Yardımcısı Sabri Erdil, ‘’kamu finansmanını sağlamak ve fiyatların genel düzeyini kontrol edebilmek için uygulanan düşük kur yüksek faiz politikasından vazgeçme zamanının geldiğini’’ kaydetti.
Erdil, yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin, kamu finansmanını sağlamak ve enflasyonu indirebilmek için uzun süredir düşük kur yüksek faiz politikası sürdürdüğünü ifade ederek, yükselen faizlerin, sanayi üretiminde daralmaya sebep olduğunu söyledi. Birçok sektördeki sanayi işletmesinin düşük kurun oluşturduğu ‘’haksız rekabet’’ şartlarında ‘’üretemez’’ noktasına geldiğini dile getiren Erdil, şunları kaydetti:
‘’Hem bitmiş nihaî ürünlerde hem de ara ürünlerde oluşan ithalat avantajı, Türk üretim sanayini iki yönlü sıkıştırmaktadır. Son dönemlerde sanayi üretiminde kapasite kullanımı beklenmedik bir düşüş göstermekte, üretim alarm vermektedir. Hükümet, ‘düşük kur yüksek faiz politikası’ ile ülkeyi ithalat cenneti haline getirerek üretimi cezalandırmaktan vazgeçmelidir. Ayrıca kamu finansmanını sağlamak ve fiyatların genel düzeyini kontrol edebilmek için uyguladığı düşük kur yüksek faiz politikasından vazgeçme zamanı gelmiştir.’’
Erdil, ‘’yüksek kayıt dışılık, düşük kar marjı, düşük kur, yatırım teşviklerinin azlığı, enerji fiyatlarındaki tırmanış, kalitesiz ve ucuz ithalatın oluşturduğu baskı, uygun vadeli uygun şartlı finansman yetersizliği, iç talepteki durgunluk, SSK primlerinin yüksekliği ve kıdem tazminatı sorunu eklendiğinde, üreticinin yaşadıklarının ciddî bir ekonomik krizin habercisi olabileceğini’’ ifade etti.
|
26.08.2008
|
|
|
FARKLI EZAN SESLERİ HARİKA BİR GÜZELLİK |
Türkiye'de 70 bin, İstanbul'da 3 binin üzerinde cami bulunduğunu belirterek, Hz. Peygamber (a.s.m.) döneminden beri cemaati camiye davet etmek için her camide ezan okunduğunu, “sembolik bir önemi olan ezanın dinî olduğu kadar kültürel bir boyutu da bulunduğunu'' ifade eden İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, ezanın, bir şehrin Müslüman kimliğini anlatan en önemli işaretlerden biri olduğunu belirterek, “Değişik yerlerden farklı ezan seslerinin birbirine karışması bir ezan cümbüşü, harika bir güzellik” dedi.
MERKEZî EZAN BİZİM KÜLTÜRÜMÜZDE YOK
“Tek merkezden ezan okununca bu güzelliği kaybediyoruz, yok ediyoruz. Tek ezan bizim kültürümüzde yok” diyen Çağrıcı, ezanın, duyulduğu bölgedeki Müslüman olan-olmayan, camiye giden-gitmeyen herkesi ilgilendirdiğini ifade ederek, ''Ezanı herkes dinliyor. Ben zannetmiyorum ki, ezan güzel okunsun ve insanlar bundan rahatsız olsun. Ama ezan kötü okunuyor ve onlar da ezandan rahatsız olduğunu dile getiriyor, bana göre rahatsız olmasının nedeni ezan değil, okuyan kişinin güzel okuyamayışı'' diye konuştu.
Ezandan kimse rahatsız olmaz
İSTANBUL Müftüsü Mustafa Çağrıcı, şehirde merkezi ezan sisteminin yok ettiği ve yüzyıllardan beri süregelen bir kültür olan ‘’ezan cümbüşü’’nü yaşatabilmek için yeni bir uygulama başlattıklarını belirterek, ‘’Sesi iyi olmayan müezzinlerin camilerini merkezi sisteme bağladık, sesi iyi olan müezzinleri ise sistem dışında bıraktık’’ dedi.
Çağrıcı, soruları cevaplarken, Türkiye’de 70 bin, İstanbul’da ise 3 binin üzerinde cami bulunduğunu belirterek, Hazreti Muhammed (a.s.m) döneminden bu yana cemaati camiye davet etmek için her camide ezan okunduğunu anlattı. ‘’Sembolik bir önemi olan ezanın dini olduğu kadar kültürel bir boyutu da bulunduğunu’’ ifade eden Çağrıcı, ezanın, bir şehrin Müslüman olduğunu anlatan en önemli işaretlerden biri olduğu söyledi. Vatandaşların her camide güzel ezan okunmasını istediğini ama her camiye güzel sesli müezzin bulmanın da çok zor olduğunu anlatan Çağrıcı, bu sebeple ülke genelinde merkezi ezan sistemi uygulandığını belirtti. İslam ülkeleri içinde sadece Türkiye’de uygulanan bu yöntemle kötü sesli müezzinlerin olduğu camilerin merkezi sisteme bağlandığını dile getiren Çağrıcı, Anadolu’da geniş ölçüde uygulanan merkezi sistemin İstanbul’da frekans yetersizliği, şehrin geniş bir alana yayılması ve arazisinin engebeli olması sebebiyle uygulanamadığını bildirdi. Müftü Çağrıcı, merkezi sistemin İstanbul’da sadece Silivri, Çatalca, Sarıyer ve Kadıköy ilçelerinde uygulandığını, diğer ilçelerde de frekansların elverdiği ölçüde merkezi sisteme geçilmesi çalışmaları yaptıklarını kaydetti.
Tek merkeze bağlı kalınması sonucunu doğuran merkezi ezan sisteminin, farklı yerlerden farklı ezan sesleri duyulmasını engellediğini anlatan Çağrıcı, şöyle konuştu:
‘’Değişik yerlerden değişik ezan seslerinin birbirine karışması bir ezan cümbüşü, harika bir güzellik yaratıyor. Yabancı turistler için de muhteşem bir olay bu. Tek merkezden ezan okununca bu güzelliği kaybediyoruz, yok ediyoruz. Tek ezan bizim kültürümüzde de yok. Ben bir merkezden ezan okunmasına karşıyım. Ayrıca mesafeler uzadıkça teknik araçlar da aynı kalitede olmadığından ses kalitesi bozuluyor ve ezan sesi yer yer metalik seslere dönüşüyor.’’
Çağrıcı, İstanbul’da yeni bir uygulama başlattıklarını ifade ederek, sesi iyi olmayan müezzinlerin camilerini merkezi sisteme bağladıklarını, sesi iyi olan müezzinleri ise sistem dışında bıraktıklarını anlattı.
‘’KONSERVATUVAR MEZUNU MÜEZZİNLER VAR’’
Müezzin alımı sınavlarına değinen Çağrıcı, sınavlarda ses kalitesini, makam ve usul bilgisini dikkate aldıklarını belirtti. Son dönemde alınan müezzinlerin sesinin çok iyi olduğunu, sorunun eski elemanlarda yaşandığını dile getiren Çağrıcı, ‘’Dünyanın bir çok yerini gezdim, dünyada ezanın en güzel okunduğu ülke Türkiye... Ezanda ses ve makam bilgisine önem veren, sınavlarda bu anlamda özen gösteren ülke yine Türkiye’dir’’ diye konuştu.
‘’İstanbul’da konservatuvar mezunu olan veya dünyaca ünlü müezzinler bulunduğunu’’ anlatan Çağrıcı, ‘’Ezan sadece güzel ses ve makamla okunmaz. Ezanı güzel okumak için ses güzelliği ve makam bilgisi yetmez, usul de bilinmesi gerekir. Ezan İslam’ın en önemli cümlelerini içeren Arapça kelimelerden oluşan bir söz dizisidir. O telaffuza hakim olmak lazım” diye konuştu.
Çağrıcı, ‘’ezanın duyulduğu bölgedeki Müslüman olan olmayan, camiye giden gitmeyen herkesi ilgilendirdiğini’’ ifade ederek, ‘’Ezanı herkes dinliyor. Ben zannetmiyorum ki, ezan güzel okunmuş olsun ve insanlar bundan rahatsız olsun. Ama ezan kötü okunuyor ve onlar da ezandan rahatsız olduğunu dile getiriyor, bana göre rahatsız olmasının nedeni ezan değil, ezanı okuyan kişinin yeteneksizliği, güzel okuyamayışı...’’ dedi.
İstanbul’un farklı dinlere mensup kişilerin bir arada yaşadığı bir kent olduğuna değinen Çağrıcı, şöyle devam etti: ‘’Musevi cemaatinin ileri gelenlerinden birisi bana telefon etti. ‘Hocam, bizim bir müezzinimiz vardı. Her sabah takip ederdik, o ezan okuyacağı zaman balkona çıkardık, ezanımızı dinlerdik, bittikten sonra dinimize göre dua ederdik. Müezzinimizi aldınız, yerine birini verdiniz, bizi kurtarın’ dedi. Dolayısıyla bir Musevi dahi istiyor ki İstanbul’da güzel ezan okunsun, İstanbul kültürü içinde ezanın çok önemi bir öge olduğunu biliyor ve o insanlar İstanbul kültürünü yaşatmak için bazı Müslümanlardan daha arzulu ve heyecanlıdır.’’ diye konuştu.
İstanbul kültüründe vakit ezanlarının farklı makamlarda okunduğunu hatırlatan Çağrıcı, bazı camilerde ezanların kötü okunmasının bir
nedeninin de müezzin eksikliği olduğunu belirtti.
|
/ İstanbul
26.08.2008
|
|
|
Sosyal tesislerin temeli duâlarla atıldı |
Ankara’nın 65 km uzaklıktaki ilçesi Ayaş’ın Oltan Kasabasında 12 dönüm arazi üzerine inşa edilecek Yeni Asya Ankara Sosyal Tesislerinin temeli hafta sonu düzenlenen törenle atıldı.
Temel atma törenine Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda misafir katıldı.
Kur’ân-ı Kerim tilâvetiyle başlayan temel atma töreninde Yönetim Kurulu üyesi Ali Vapurlu, Risâlei Nur’dan kısa bir ders okudu. Ardından söz alan Yönetim Kurulu üyesi Sami Cebeci de bir teşekkür konuşması yaparak, temel atma merasimini organize edenlere ve katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Tesisle ilgili teknik bilgiler de veren Cebeci, toplam üç blok halinde konaklama ve toplantı binalarının yer alacağı 4 bin metrekarelik kapalı alanda kurulacak sosyal tesislerin, başta Ankara ve İç Anadolu bölgesi olmak üzere bütün Yeni Asya okuyucularına hizmet vereceğini söyledi. Cebeci, ikisi büyük, dördü küçük 6 toplantı, ikram ve ağırlama salonunun bulunacağı Ankara Sosyal Tesislerinde, binlerce öğrencinin yaz ve kış okuma programları, eğitim çalışmaları, toplantılar ve diğer hizmetleri gerçekleştirilebileceğini kaydetti. Cebeci, tesis içerisinde bin kişilik bir konferans salonu yapılacağını ve salona da Bediüzzaman’ın talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’in isminin verileceğini söyledi.
Temel atma merasiminin açılış konuşmasını gerçekleştiren Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutlular da açılacak olan tesisin gençleri koruma vazifesini yerine getireceğini belirterek, “Yapılacak olan hizmet binalarına vesile olanların İnşallah bu tesisler kaldığı müddetçe, Ahiret’e de gitseler burada yapılan hizmetlerin sevabı onların defteri hasenatına yazılacaktır. Bunlar cemaatler için olmazsa olmaz şeylerdir. Gençlik Rehberinden öğrendiğimiz kadarıyla da bu zamanda en önemli vazifemiz gençlerimizi korumaktır. Çünkü onlar tehlikelere çok açıktır. Bu tesis, bu hizmeti vazifeyi görecektir İnşallah” diye konuştu. Şemsettin Çakır’ın okuduğu duanın ardından Mehmet Kutlular ve yönetim kurulu üyeleri tesisin temelini attı.
|
Cemil Yüzer
/ Ankara
26.08.2008
|
|
|
Minikleri heyecan sardı |
Okulların açılmasına kısa bir süre kala çocuklarda okul heyecanı, velilerde ise masraf telâşı başladı.
Ankara Ulus’ta okul kıyafetlerinin satıldığı mağazalarda yapılan araştırmaya göre, önlük fiyatları 15-35 YTL arasında, bir öğrencinin okul çantasına girecek kırtasiye malzemeleri de 30-60 YTL arasında değişiyor. Ulus’taki bir mağazanın sahibi Abdullah Güngör, okul gereçleri için satışların tam olarak yoğunlaşmadığını, okul kayıtlarının henüz tamamlanmamasının bunda etkili olduğunu ifade etti. Güngör, ‘’Aileler, maaşlarını ve kredi kartlarının kesim tarihini bekledikleri için henüz alış verişe yoğun olarak başlamadılar ancak satışların yakın zamanda artacağını umut ediyorum’’ diye konuştu.
1 MİLYON 700 BİN ÇOCUK
OKULA MERHABA DİYECEK
İlköğretim 1. sınıf ile okul öncesi öğretime kayıt yaptıran yaklaşık 1 milyon 700 bin çocuk, 1 Eylülde okula başlayacak. Millî Eğitim Bakanlığının ‘’İlköğretim 1. sınıflar ile ana sınıflarına başlayacak öğrencilerin okul korkularını yenmelerini ve okula uyumlarını sağlamak’’ amacıyla 2006-2007 eğitim-öğretim yılında başlattığı proje kapsamında, okullar bu öğrenciler için erken açılacak. Öğrenciler, 1-5 Eylül 2008 arasında ‘’uyum programına’’ alınacak. Öğrenciler bu çerçevede öğretmenlerinin gözetiminde çeşitli faaliyet lere katılacak, okullarını, arkadaşlarını, öğretmenlerini tanıyacak. Öğrencilere ‘’okula güvenle gidip gelme’’ eğitimi de verilecek. Bu süreçte veliler de ‘’çocuklarıyla okula gidip gelmelerinin alışkanlık haline gelmemesi için’’ zaman zaman sınıf ortamına alınacak, rehberlik ve psikolojik danışma servislerince bilgilendirilecek. İlköğretim 1. sınıfa yaklaşık 1 milyon, okul öncesi öğretime de 700 bin civarında kayıt yapıldı.
DERS KİTAPLARI BU
YIL DA ÜCRETSİZ
2009 yılı çalışma takviminde resmî tatillerin hafta içine denk gelmesi sebebiyle okullar bu yıl geçen yıllardan bir hafta önce açılacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılı 8 Eylül 2008 Pazartesi günü başlayacak. İlköğretim okullarındaki 10 milyon 870 bin ve liselerdeki 3 milyon 245 bin olmak üzere toplam 14 milyon 115 bin öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen ders başı yapacak. İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine ders ve çalışma kitapları, öğretmenlere de kılavuz kitaplar ücretsiz dağıtılacak. MEB, bu yıl için ders, çalışma ve kılavuz kitaplardan toplam 165 milyon adet bastırdı. Ders kitapları, okulların açıldığı gün sıraların üzerinde hazır bulundurulacak. Her öğrenci için ayrı ayrı hazırlanan poşetlerde bütün ders kitapları yer alacak. Eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 23 Ocak 2009 Cuma günü sona erecek.
|
26.08.2008
|
|
|
Gelin ve damat yaralı |
TRABZON'UN Sürmene ilçesinde düğün konvoyunda meydana gelen trafik kazasında, gelin ve damadın da aralarında bulunduğu 5 kişi yaralandı.
Alınan bilgiye göre, sahil kara yolunda, düğün konvoyunda bulunan, gelin ve damadı taşıyan Hilmi Sağır (27) yönetimindeki 61 EA 452 plakalı otomobil, Ahmet Er idaresindeki 53 M 0453 plakalı minibüsle çarpıştı. Kazada, otomobil sürücüsü Sağır, gelin Ebrar Çolak (25), damat Fatih Karpuz (29), Mustafa Karpuz (55) ile Eda Çolak (24) yaralandı. Yaralılar, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Farabi Hastanesinde tedavi altına alındı.
|
26.08.2008
|
|
|
Hükümet sorumluluklarını yerine getiremedi |
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, Hükümetin sorumluluklarını yerine getiremediğini ifade etti.
Partisinin il kongresine katılmak üzere geldiği Adıyaman’da Atatürk Caddesi’nde bulunan esnafı ziyaret eden Soylu, esnafın sorunlarını ve şikâyetlerini dinledi. Soylu, burada yaptığı açıklamada, Türkiye’de geçtiğimiz yıl 117 bin esnafın kepenk kapattığını belirterek, ‘’Biz bu durumu çok yakınen takip eden ve izleyen bir partiyiz. AKP Hükümeti’nin Anayasa değişikliği konusunda Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde gerekli düzenlemeleri yapamayışı durumu da ortaya koymaktadır. Halkın iradesiyle oluşan Meclis ve Meclisin yetkileri doğrultusunda kurulan bugünkü hükümet, sorumluluklarının gereğini yerine getiremeyerek Meclisle birlikte duvara toslamıştır’’ dedi. Türkiye’de sağlık sektöründe kişi başına 450 dolar harcanırken, gelişmiş ülkelerde bu rakamın 750 doların altına düşmediğini ve bin doların üzerinde olduğunu savunan Soylu, ‘’Ülkenin hali çok kötü. Eğitimde de bunu görüyoruz OKS ve diğer sınavlarda Türkiye’de binlerce öğrenci tosladı. Batıda bile halen 70-80 mevcutlu sınıflar var doğu ne yapsın. Eğitimde de fırsat eşitliği yok’’ dedi. 2006-2007 yılında Türkiye’nin sıçrama yaptığının söylendiğini ama bunu göremediklerini ifade eden soylu, ‘’Ben tüm Türkiye’yi geziyorum. Dün batıdaydım, bugün doğudayım. Her yerde halkın arasındayım, sizi de dinliyorum diğerlerine de dinli-yorum. Ama, konuştuğum herkes ağlıyor. Herkes (pe-rişanım) diyor. Bu ülkede kim iyi onları göremiyorum. DP olarak bu yüzden yollardayız’’ diye konuştu.
DP, yeniden en güçlü aktör olacak
DP Lideri Soylu, önceki gün ise Kütahya’nın Tavşanlı ilçesine bağlı Tunçbilek beldesinde düzenlenen ‘’7. Linyit Kültür ve Sanat Festivali’’ne katıldı. Tunçbilek Beldesi girişinde kalabalık bir konvoyla karşılanan Soylu, festival kapsamında gerçekleştirilen güreşleri izleyerek, başpehlivanlara madalyalarını Tunçbilek Belediye Başkanı Mutahhar Temel ile birlikte taktı. Madalya töreninden sonra bir konuşma yapan Soylu, DP’yi yeniden Türkiye’nin en güçlü aktörü haline getireceklerini söyledi. Soylu, “Demokrat Parti büyük bir hizmet kervanıdır. Demokrat Parti kadrolarıyla birlikte yeniden modern ve güçlü bir Türkiye’ye, bir beyaz yürüyüşle, yeni bir anlayışla, demokratları yeniden Türkiye’nin iktidarına getirmek, bu ülkeyi demokratik bir ülke yapmak, zengin bir ülke yapmak, kalkınan bir ülke yapmak için mücadelesini inanarak sürdürmektedir” diye konuştu. Festival sonrası partisinin Tavşanlı İlçe ve Tunçbilek Belde teşkilâtlarının organize ettiği pikniğe de katılan Soylu, burada bir genç kızla voleybol oynadı ve başında ve ayağında top sektirerek futboldaki kabiliyetini de gösterdi.
|
NURETTİN GÜRSOY / SALİH AYTEMU
/ Adıyaman / Kütahya
26.08.2008
|
|
|
FT: Yabancı sermaye Türkiye’ye yöneldi |
İNGİLİZ The Financial Times (FT) gazetesi, yabancı sermaye sahiplerinin, siyasi ve ekonomik tansiyonun düştüğü Türkiye’ye yöneldiklerini yazdı.
Yabancı yatırım şirketlerinin, Türkiye ile ilgili görüşlerine yer veren gazete, önemli derecede petrole muhtaç olan Türkiye’nin petrol fiyatlarının artması ile sıkıntı yaşadığını ve AKP’ye karşı açılan dava ile birlikte bu sıkıntının doruk noktasına vardığını vurguladı. Ancak son aylarda olumlu bir canlanma olduğuna dikkat çeken FT, bu konuda Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’daki gelişmeleri izleyen Baring Fon Yönetimi Şirketi Genel Müdürü Kadir Ebu Leil-Cooper’ın yorumlarına yer verdi. Geçtiğimiz Haziran ayına kadar Türkiye’nin feci bir sürecin eşiğinde oduğunu belirten Kadir Ebu Leil-Cooper, “Ancak daha sonra birkaç faktör, Türkiye’nin bu olumsuz dönemi atlatmasına yardımcı oldu. Öncelikle bu senenin başında Türkiye’de eşya fiyatları çok yüksekti ve gittikçe artıyordu. Bunun yanı sıra büyük bir cari açık var, ki bu cari açığın kapanması doğrudan dış yatırıma bağlı. Bu sorunlar AKP’ye açılan kapatma davasıyla geçtiğimiz Haziran ayında doruğa çıktı” dedi.
AKP’ye açılan kapatma davasının reddedilmesiyle göstergelerin değiştiğini kaydeden Leil-Cooper, “Bu davanın reddi siyasi riski de ortadan kaldırdı. Daha sonra petrol fiyatları düştü. Bu da Türkiye’nin cari açığı için olumlu bir gelişme. Ayrıca Merkez Bankası da kredi daralmasına koyduğu sınırı kaldırdı. Bütün bunlar problemleri biraz olsun azalttı” diye konuştu.
|
/ Londra
26.08.2008
|
|
|
Durmadı, canından oldu |
SİVAS'TA polisin ‘’dur’’ ihtarına uymayan ve aracıyla barikatları aşan sürücü, polisin açtığı ateş sonucu öldü.
Edinilen bilgiye göre, gece şehirde uygulama yapan polis ekipleri, şüpheli gördükleri 33 HY 010 plakalı otomobili durdurmak istedi. Polis ekiplerinin ‘’dur’’ ihtarına uymayan sürücü hızla yoluna devam etti. Bunun üzerine aracı takip eden polis ekipleri, telsiz anonslarıyla diğer ekipleri de bilgilendirdi. Kentin çeşitli noktalarında barikat oluşturdu. Barikatları otomobiliyle aşan kişi, Yenişehir Mahallesi’ndeki Sivas-Kayseri kara yolundaki bir kavşakta yine durdurulmak istendi. İhtarlara uymayan ve polis ekiplerinin üzerine doğru geldiği belirtilen otomobile yönelik açılan ateşte, sürücü Turan Özdemir’e (41) kurşun isabet etti. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırılan Özdemir’in öldüğü belirlendi. Özdemir’in cesedi otopsi için aynı hastanenin morguna kaldırıldı. Aynı araçtaki C.Y. ve H.A. gözaltına alındı. Araçta yapılan aramalarda bira şişeleri, sopalar ve çeşitli malzemeler bulundu. Otomobilde bomba bulunma ihtimaline karşı özel kıyafetli bomba imha uzmanı da araçta arama yaptı. Polis yetkilileri, olayda ölen Özdemir’in çeşitli suçlardan sabıkasının bulunduğunu kaydettiler.
|
26.08.2008
|
|
|
İzmir’in suyunda arsenik oranı daha da artacak |
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Göksu ve Sarıkız kuyularından dünden itibaren su verilmeye başlandığını belirterek, verilecek sudaki arsenik oranının 20-30 mikrogram civarına yükseleceğini bildirdi.
Aziz Kocaoğlu, düzenlediği basın toplantısında, Tahtalı Barajı’nda, “bir pompa çalıştırılırsa” 150, “iki pompa çalıştırılırsa” 75 günlük su kaldığını, bu nedenle arsenik oranının yüksek olduğu belirtilen Göksu ve Sarıkız kuyularından su vermeye karar verdiklerini bildirdi. Bu kuyulardan su verilmesiyle arsenik oranının yükseleceğini dile getiren Kocaoğlu, “Suyun verilmesiyle birlikte salıma göre arsenik oranı 20-30 mikrogram civarında olacaktır. Yönetmeliklere göre, yarından (bugünden) itibaren gazetelere vereceğimiz ilanlarla ve faturalarda gerekli uyarıyı yapacağız” dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesinin sağlıklı su temin etme çalışmalarını yoğun şekilde sürdürdüğünü belirten Kocaoğlu, “İzmirlilerin şu sıcak günlerde hiç olmazsa kullanma suyu konusunda sıkıntı yaşamalarını istemiyoruz” dedi. Kocaoğlu, daha çok şehrin kuzey bölgesinde arsenik oranının yükseleceğini kaydetti.
|
26.08.2008
|
|
|
Köşk’ün gezileri iş adamlarının yüzünü güldürüyor |
8. CUMHURBAŞKANI Turgut Özal’ın başlattığı, fakat neredeyse unutulmaya yüz tutan “Cumhurbaşkanı-iş adamları” düzeyindeki yurt dışı gezileri geleneği yeniden hayata geçti. Bir yıl önce Köşk’e çıkan Abdullah Gül, şu ana kadar 20 ülkeye gezi düzenledi.
Gül, Japonya, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Mısır, Katar, Romanya ve Hırvatistan’a heyetler halinde iş adamlarını da götürürken, geziler serisiyle bine yakın iş adamı dünyanın dört bir yanında iş bağlantıları kurdu.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON)’a üye iş adamı, sanayici ve tüccarlar gezilere büyük ilgi gösterdi.
Türkiye son yıllarda ihracatta rekor kırıyor. Yıllık ihracat rakamları 100 milyar doları aşan Türkiye’nin yabancı ülkelerle gerçekleşen iş hacmi 250 milyar dolara yaklaştı. Gezilere katılan isimlerden TUSKON Genel Başkanı Rıza Nur Meral, üst düzey gezilerin ülkeye çok yönlü faydalar sağladığını vurguladı. Meral’e göre, bu gezilerin ekonomik açıdan orta ve kısa vadede karşılıkları olacak. “Bu geziler orta vadede ülke bir nev'î tanıtım ve imaj çalışması yapıyor” diyen Meral, bunun da Türk iş adamları ve mallarını marka haline getirdiğini, kısa vadede ise Türk iş adamlarının bu ülkelerdeki ihalelere girme fırsatı elde ettiğini söyledi. Meral, bu geziler sayesinde işadamlarının iş yaptıkları ülkelerde karşılaştıkları sıkıntıların daha kolay çözüm bulduğunu kaydetti.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)’nun verilerine göre, gidilen ülkelerde geçen yılki iş hacmi 12 milyar dolar. Bunun yıl sonunda 20 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. 2010’da ise 50 milyar dolar hedefleniyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün gezilerine tekstil, inşaat, gıda, elektronik, finans, enerji ve turizm gibi sektörlerden çok sayıda üst düzey yöneticinin yanısıra işadamları ve sanayici katıldı.
|
26.08.2008
|
|
|
İran: Doğal gazda öncelik Türkiye’de |
İRAN, doğal gaz ihracatında önceliğinin Türkiye olduğunu bildirdi. İran Petrol Bakanı Gulam Hüseyin Nozeri, “İran doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaştırılmasına öncelik verdiklerini” söyledi.
Nozeri, alternatif olarak LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) sistemiyle doğal gaz ihraç edebileceklerini ancak, Rusya güzergahının gündemde olmadığını bildirdi. İranlı Bakan, doğal gaz ihracatıyla ilgili olarak Tahran-Ankara arasındaki müzakerelere devam edileceğini sözlerine ekledi. Rusya’nın ardından dünyanın ikinci büyük doğal gaz üreticisi olan İran, günlük yaklaşık 500 milyon metre küp doğal gaz üretiyor.
|
/ Tahran
26.08.2008
|
|
|
Yasaklı belgesel, Çankaya’nın sitesinde |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Atatürk’ün isteğiyle çekilen, ancak 1969’da TRT tarafından yasaklanan belgeseli Cumhurbaşkanlığı sitesine koydurdu.
“Türkiye’nin Kalbi Ankara” belgeselinin video olarak sitede yer almasının ardından basın kuruluşları Cumhurbaşkanlığı’ndan filmi yayınlamak için görüntü talebinde bulundu. Cumhurbaşkanlığı’nın yenilenen internet sitesinde Atatürk özel bölümü için de videolar başlığı altında 1934 tarihli Sovyetler Birliği yapımı ‘’Türkiye’nin Kalbi Ankara’’ belgeseli de yer aldı. Atatürk’ün Cumhuriyetin Sovyet yönetmen Sergey Yutkoviç’e çektirdiği filmde; kalkınma çabaları ve Türkiye’nin büyümesi yer alıyor.
|
26.08.2008
|
|
|
Millî Eğitim Bakanı Çelik, İran’a gidiyor |
MİLLÎ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Eğitim ve Öğretim Bakanı Alireza Ali Ahmedi’nin resmî dâvetlisi olarak bugün İran’a gidecek.
Millî Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, Çelik’in, beraberindeki heyetle 26-29 Ağustos 2008 arasında İran’a resmî ziyaret gerçekleştireceği bildirildi. Çelik’i, Ahmedi’nin dâveti üzerine İran’a gideceği belirtilen açıklamada, şöyle denildi: ‘’Çelik, eğitim alanında iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi yönünde görüşmelerde bulunacaklardır. Türkiye olarak son yıllarda komşularımızla kurmaya çalıştığımız iyi ilişkiler bağlamında İran ile de diğer alanlarda olduğu gibi eğitim alanlarında da ilişkilerimizin geliştirilmesine önem verilmektedir. Komşu ülke İran ile bilgi, belge ve tecrübe paylaşımı bu ziyarette ele alınacaktır. Söz konusu ziyaretin her iki ülkenin eğitim alanında atacağı adımlara katkı sağlayacağı, Türk ve İran halkları arasında ortak tarihî geçmişten kaynaklanan dostluk duygularımızın ikili kültürel iş birliği için sağlam bir temel oluşturacağı değerlendirilmektedir.’’
|
26.08.2008
|
|
|
CHP’li il genel meclis üyesi öldürüldü |
BOLU CHP İl Genel Meclisi Üyesi Fahrettin Tanyar, evinde bıçaklanarak öldürüldü. Alınan bilgiye göre, bir ihbar üzerine Tanyar’ın Tabaklar Mahallesi Hürriyet Caddesi’ndeki evine giden polis ekipleri, 56 yaşındaki Tanyar’ın cesediyle karşılaştı. Yapılan incelemede Tanyar’ın dört yerinden bıçaklanarak öldürüldüğü belirlendi.
Tanyar’ın cesedi, Köroğlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Bolu CHP İl Genel Meclisi Üyesi Fahrettin Tanyar, aynı zamanda Bolu Köroğlu Avcılık, Atıcılık ve Okçuluk Kulübünün Başkanlığını yapıyordu.
|
26.08.2008
|
|
|
Muğla’da bir orman yangını daha |
YILDIRIM düşmesi sonucu 150 hektar ormanlık alanın zarar gördüğü Muğla’da aynı sebeple bir orman yangını daha çıktı.
Alınan bilgiye göre, Yılanlı bölgesinin Eskialan mevkiinde kızılçam ve karaçam ağaçlarının bulunduğu alanda, yangın çıktı. Muğla Orman İşletme Müdürü İbrahim Aydın, ekiplerin yangına havadan ve karadan müdahale ettiğini belirterek, “İlk aldığımız bilgiye göre yangının yıldırım düşmesi sonucu çıktığını tahmin ediyoruz” dedi. Aynı bölgede iki gün önce yıldırım düşmesi sebebiyle çıkan yangında 150 hektar ormanlık alan zarar görmüş, yangın sarp arazi yapısı sebebiyle güçlükle kontrol altına alınmıştı.
|
26.08.2008
|
|
|
Düşerek kafasını kayaya çarpan er şehit oldu |
BATMAN'IN Sason ilçesinde düşerek kafasını kayaya çarpan er şehit oldu. Edinilen bilgiye göre, er Fatih Tekdoğan, Sason kırsalında terör örgütü PKK’ya yönelik operasyona gittiği sırada ayağı kayarak düştü.
Kafasını kayaya çarpması sonucu ağır yaralanan ve Batman Devlet Hastanesi’ne kaldırılan er Fatih Tekdoğan, buradaki ilk müdahaleden sonra Diyarbakır Asker Hastanesi’ne sevk edildi. Fatih Tekdoğan, hastanede kurtarılamadı.
|
26.08.2008
|
|
|
Kadıköy’de, 10 gecekondu yıkıldı |
KADIKÖY'DE 3 ayrı sokakta bulunan 10 gecekondu yıkıldı. Edinilen bilgiye göre Kayışdağı Tevfik Fikret Caddesi’ndeki Ali Ay, Semra ve Tepeyol sokaklar üzerindeki 10 gecekondunun yıkımı için belediye ekipleri ve iş makineleri sabah saatlerinde bölgeye geldi.
Polis ekiplerinin de bölgede güvenlik tedbiri almasının ardından belediye ekipleri 10 gecekonduyu yıktı. Gecekonduların sahiplerinin bunları bir müteahhide satıp boşalttıkları, boşaltılan bu evlere daha sonra bazı kişilerin gelip yerleştiği, müteahhidin de belediyeye başvurarak işgalin önlenmesini istediği öğrenildi.
|
26.08.2008
|
|
|
Gevaş’ta, 52 kaçak yakalandı |
VAN'IN Gevaş ilçesinde, yurda yasa dışı yollardan giren 52 yabancı uyruklu yakalandı.
Alınan bilgiye göre, yol kontrolü yapan Jandarma Komutanlığı ekipleri, Atalan Köyünde yol kenarında bekleyen ve yasa dışı yollardan yurda girdikleri belirlenen 5 Pakistan ile 47 Afgan uyrukluyu yakaladı. Kaçakların, işlemlerinin ardından sınır dışı edilecekleri bildirildi.
|
26.08.2008
|
|
|
Uçak kazasında ölen Türk’ün kimliği belirlendi |
KIRGIZİSTAN'IN başşehri Bişkek’te önceki gün meydana gelen uçak kazasında ölen Türk vatandaşının Mehmet Şahin olduğu belirlendi.
Türkiye Büyükelçiliğinden alınan bilgiye göre, kazada İzmir nüfusuna kayıtlı 1940 doğumlu Mehmet Şahin adlı Türk vatandaşı vefat etti Kırgızistan’a turist vizesiyle gelen Mehmet Şahin’in İran üzerinden Türkiye’ye dönmekte olduğu öğrenildi. Bu arada, Kırgızistan Sağlık Bakanlığı da kazada bir Türk vatandaşının öldüğünü doğruladı.
|
/ Bişkek
26.08.2008
|
|
|
Hz. İsa’nın (as) dilini konuşuyorlar |
SEDNAYA Malula’nın Muhtarı İlyas Habib Saleb, yaptığı açıklamada, köy nüfusunun 5 bin civarında olduğunu ve diğer iki köyle birlikte yaklaşık 15 bin kişinin Aramice konuştuğunu söyledi.
Saleb, Sednaya Malula’nın ve diğer iki köyün eğitim ve ekonomik sebeplerle dünyanın birçok ülkesine göç verdiğini belirterek, göç edenlerle birlikte Aramice bilenlerin sayısının arttığına dikkat çekti ve “Müslüman ve Hristiyanlar burada birlikte yaşıyor. Her iki dinden olanlar da kendi aralarında Aramice konuşuyor” dedi.
ARAMİCE GRAMERİ OLUŞTURULUYOR
Saleb, Aramice kaynakların yangın ve diğer sebeplerle tahrip olduğuna dikkati çekerek, yakın zamana kadar sadece Aramice konuşulabildiğini, ancak okuyup yazamadıklarını belirtti. Aramice gramerinin oluşturulmasına yönelik çalışmaların yapıldığını anlatan Saleb, “Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın talimatıyla Malula’da iki yıl önce Şam Üniversitesi’ne bağlı Aramice Dili Enstitüsü açıldı. Araştırmalar ve Enstitü’nün çalışmaları sonucu Aramice okuyup yazabileceğiz” diye konuştu.
Saleb, Sednaya Malula ile diğer iki köyün ilk çağdan bu yana kullanılan ibadethanelere sahip olduğunu hatırlatarak bölgenin, Esad’ın girişimleriyle turizme açılmasına yönelik proje yürütüldüğünü söyledi.
Sednaya Malula’da M.S. 4. yüzyıldan beri yapılmakta olan geleneksel törene dair bilgiler veren Saleb, geleneğin ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlattı: “13 Eylül gecesi Malula’ya hakim iki tepe üzerinde büyük ateşler yakıyoruz. Törenlere, dünyanın birçok yerinden binlerce insan katılıyor. Bu geleneksel tören M.S 4. yüzyıldan beri yapılıyor. İlk ateş, Hz. İsa’nın (güya) asıldığı çarmıhın parçalarının bulunduğunu halka haber vermek üzere yakılmıştı. O günden beri biz bu geleneği sürdürüyoruz.”
MALULA: GİZLENİLEN YER
Aziz Tekla Kilisesi’nin yetkilisi olan Pelagia Sayaf, Sednaya Malula’nın Hristiyanlık inancına ilk inanan kişilere ev sahipliği yaptığını anlattı.
Sayaf’ın aktardığı inanış şöyle: “Milâdî 1. yüzyılda Hz. İsa’nın öğretilerilerinden haberdar olan ve Konya’da yaşayan Tacla adında bir kız inancını yaymaya başlar. Ancak o dönemde Pagan inanca sahip toplum, Azize Tacla’ya çeşitli işkenceler yapar. İlk olarak, büyük bir ateş yakarak Azize Tacla’yı ateşe atarlar ancak son anda bir fırtına çıkar ve ateş söner. Ardından yırtıcı hayvanları 40 gün aç bırakırlar ve Azize Tacla’yı yırtıcı hayvanların arasına atarlar ancak hayvanlar Azize Tacla’yı yemez. Bu olayların ardından Azize Tacla bir süre daha İsa öğretisini yaymaya devam eder, ancak hakkında idam kararı verilince Konya’yı terk ederek Antakya üzerinden Malula’ya doğru yola çıkar. Azize Tacla’yı Konya Valisinin askerleri Malula’ya kadar takip ederler. Azize Tacla, Mamula girişindeki kayalık dağın önüne ulaştığında Allah’a duâ ederek kendisini kurtarmasını ister. Dağ ikiye ayrılır ve Azize Tacla dağın arasından ilerleyerek Malula’ya ulaşır. Burada, 30 yıl yaşayan Azize Tacla, Hristiyanlık öğretisini Malula merkezli olmak üzere çevreye yayar.”
Azize Tacla’nın M.S. 85 yılında öldüğü tahmin ediliyor. Sayaf, 4. yy’da Aziz Gregoryus’un da Antakya’dan kaçarak Malula’da 5 yıl yaşadığını ve mezarının Sednaya Malula’da olduğunu belirterek, “Manastırda Aramice pek çok el yazması eser vardı. ancak yangın vb. sebeplerle eserlerin birçoğu tahrip oldu. Buna rağmen Aramice belge ve el yazmaları üzerine çalışan araştırmacılar Malula’yı yoğun olarak ziyaret ediyorlar. Bölge ve manastırın tarihi de araştırmacıların ilgisini çekiyor” diye konuştu.
Malula kelimesi “kutsal olduğuna inanılan su dolayısıyla Malule yani şifa veren yer”, “ibadethane” ve “gizlenilen veya gizli olan yer” anlamlarında kullanılıyor.
|
/ Şam
26.08.2008
|
|
|
Dünyanın en büyük çikolata heykeli |
DÜNYANIN en büyük çikolata heykeli Macaristan’da yapıldı.
Çikolata fabrikasıyla ünlü olan Szerencs’de düzenlenen Birinci Çikolata Festivali çerçevesinde hazırlanan çikolata heykelinin tek parça çikolatadan hazırlandığı ve 200 kilogram ağırlığında olduğu açıklandı. Daha önce dünyanın en büyük çikolata heykelinin 100 kilogram ağırlığında olduğunu açıklayan Macar yetkililer, bu alanda yeni bir dünya rekoru kırarak Guiness Rekorlar Kitabına girmeye hak kazandıklarını bildirdiler.
|
/ Budapeşte
26.08.2008
|
|
|
Radyasyonu önleyen elbise |
DÜNYANIN önde gelen takım elbise üreticilerinden Remus Uomo, radyasyon ve elektromanyetik dalgaları geçirmeyen, ‘’dijital görünmezlik’’ sağlayan elbise geliştirdi.
Alınan bilgilere göre, Remus Uomo, başta cep telefonu olmak üzere çeşitli mobil cihazların yaydığı radyasyondan çekinen kişilere yönelik nanoteknolojik takım elbise üretti. Takım elbise, yaklaşık 500 dolardan satılıyor.
|
26.08.2008
|
|
|
Uçak, güneş enerjisiyle 3 gün uçtu |
İNGİLİZ yapısı güneş enerjisiyle çalışan insansız uçak, en uzun süre uçuş rekorunu kırdı.
“Zephyr-6” adlı uçak, güneş ışığıyla doldurduğu bataryalarını geceleri kullanarak üç günü aşkın süre havada kaldı. Kara birliklerine destek amacıyla yeni teknolojiler arayan Amerikan ordusu için yapılan ve resmî olarak kayda geçmeyen gösteri uçuşunda, pilotsuz uçak, hiç durmadan 82 saat 37 dakika uçmayı başardı. Zephyr modeli uçak, geçen yıl 54 saat süreyle havada kalmıştı. Güneş enerjisiyle çalışan pilotsuz uçaklar, özellike keşif amaçlı kullanımda ideal kabul ediliyor, ayrıca çatışma bölgeleri arasında iletişim rölesi olarak kullanılabiliyor. Ağırlığı 30 ila 34 kilo olan Zephyr, 18 kilometre irtifaya çıkabiliyor.
|
/ Londra
26.08.2008
|
|
|
Bu olimpiyatlarda ‘robot’ atletler yarışıyor |
ÇİN'İN başşehri Pekin’de düzenlenen olimpiyat oyunları, görkemli bir kapanış töreniyle son buldu.
Ancak başka bir olimpiyat heyecanı ise Japonya’da yaşanıyor. İleri teknoloji ürünü küçük robot atletlerin müsabakaları nefes kesiyor. Tokyo’ya bağlı Akihabara bölgesinde düzenlenen ‘Robot Athletic Meet 2008’ olimpiyat oyunlarında telsiz kontrollü küçük robot atletler 2 metre uzunluğundaki pistlerde deneniyor. ‘Teknoloji saplantılı’ genç Japonların büyük ilgi gösterdiği olimpiyatlar, çekişmeli yarışmalara sahne oluyor. Dünyanın her tarafındaki bilgisayar tutkunu gençlerce bilinen Akihabara, video oyunlarının ve yüzbinlerce çeşit ilginç aygıtların Japonya’daki merkezi konumunda. Robot oyuncaklar ve malzemeler üreten firma Tsukumo’nun düzenlediği oyunlara, yüzlerce kişi katıldı. Her yarışmada 15 robot birincilik için koşuyor. Katılımcılar sadece satışa hazır oyuncakları denemekle kalmıyor, satın aldıkları parçalarla kendilerine özgü robotlar inşa edebilme fırsatı yakalıyor. Oyuncular arasında ilgi çekici el parçaları, güç kaynakları, değişik boyutlarda ayaklar, kafalar, telsiz kontrolleri gibi aygıtların değiş tokuşu yapılabiliyor.
|
/ Tokyo
26.08.2008
|
|
|
|