Akp Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Sarıkız" adlı darbe planı ile ilgili kendisine ihbar mektubu geldiğini belirtti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, ‘’18 Kasım 2005 tarihinde düzenledi basın toplantısında ‘darbe’ imasında bulunduğu’’ hatırlatılarak, ‘’Ergenekon değil ama Sarıkız ile ilgili bana ihbar mektubu gelmişti. Biliyordum ama bunu detaylandırabilmek benim için imkansızdı” dedi.
AKP’li Fırat, yaptığı açıklamada, ‘’Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden birisinin yapıcı muhalefet bulunmaması’’ olduğunu savunarak, ‘’Halkın desteğiyle iktidara gelememiş olanlar başka yollardan, hatta bazen illegal yollarla iktidar arayışları içerisinde, halkın Türkiye’nin huzurunu bozuyorlar’’ dedi. Fırat, ‘’Muhalefetin Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini’’ de öne sürdü. Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ‘’Ergenekon’un avukatı olduğunu’’ söylediğini ifade ederek, ‘’Bence bir siyasetçinin yapabileceği en büyük hatadır” dedi.
‘’TÜRK ADALETİ GEREKLİ İŞLEMİ YAPACAKTIR’’
‘’Ergenekon davasının Türk demokrasisi adına üzücü bir olay olduğunu’’ anlatan Fırat, şöyle devam etti:
‘’Keşke, Türk siyasi tarihinde, Türk adalet tarihinde böyle bir dava olmasaydı. Çünkü bu ülke için, bu millet için, bu ülkeyi koruma adına kendilerine vazife çıkaranların, belli bir süreç sonunda nasıl gayrı yasal yollara başvurduklarını; bazen insan katlettiklerini, bazen çetelerle işbirliği içerisinde olduklarını ve seçimle gelmiş olan bir iktidarın düşürülebilmesi için psikolojik savaşın tüm enstrümanları kullanılarak dezenformasyon yapıldığını; basın, üniversiteler, birçok kurum ve kuruluş kullanılarak toplumun nasıl huzursuz hale getirildiğini ibretle bugün o belgelerden görüyoruz. Ben, ümit ediyorum ki, aynı şekilde bundan sonra bir oluşumun olmayacağını zannediyorum. Çünkü bugüne kadar bu tip olayların üstü örtülmüştür. İktidar tarafından bunlar belli bir süre sonra yok sayılmıştır. Kapatılmıştır. Bunun en güzel örneklerinden birisi Susurluk olayıdır. Susurluk’ta sonuç alınsaydı, belki bugün Ergenekon denilen olay olmayacaktı. Belki birçok insan bugün yaşıyor olacaktı. O meşhur üçgen içerisinde öldürülen yüzlerce aydın belki öldürülmeyecekti. Mahkeme süreci başladı. Hep beraber izleyeceğiz. Türk adaleti gerekli işlemi yapacaktır.’’
‘’TEHDİT ALDIM’
‘’Ergenekon’un varlığını herkesin hissettiğini’’ ifade eden Fırat, ‘’kendisine yönelik herhangi bir tehdit olup olmadığı’’ konusunda da şunları kaydetti:
‘’Bana yönelik tehdit olmuştur, vardır da... Çok önemli değil. Mühim olan Türkiye’ye karşı olan tehdittir. Bana, tabii ki tehditler gelmiştir. Bu olabilir, normaldir. Ben bunu çok fazla önemsemiyorum ama Türkiye çok ciddi bir tehdit altındaydı. Rejim ciddi bir tehdit altındaydı. Tabii, yüzlerce masum insanın kanı döküldü. Bunlar aslında eli kanlı olan insanlar. Bunların mutlaka aydınlatılması lazım.
Burada AK Parti iktidarının yaptığı tek şey vardır: AK Parti Ergenekon olayını örtmemiştir, örtbas etmemiştir. Yoksa bizim yargıya karışma, yargıya bir talimat verme gibi bir görevimiz yok. Bağımsız savcılar var. Onlar bu talimatları verdiler. Biz, hükümet olarak, emniyet güçleri hükümete bağlı olduğu için hiçbir zaman ‘bunun üstünü örtün, bunun peşini bırakın’ demediğimiz gibi, ‘sonuna kadar, kim olursa olsun onun üstüne gidin. Savcının verdiği talimatı birebir uygulayın. Bunun güvencesi biziz’ demişizdir.’’
‘’İHBAR MEKTUBU GELMİŞTİ’’
Fırat, ‘’18 Kasım 2005 tarihinde düzenledi basın toplantısında ‘darbe’ imasında bulunduğu’’ hatırlatılarak, ‘’Ergenekon’un varlığını bilip bilmediği’’ yönündeki soruya şu karşılığı verdi:
‘’Ergenekon değil ama Sarıkız ile ilgili bana ihbar mektubu gelmişti. Biliyordum ama bunu detaylandırabilmek benim için imkansızdı. Ben, hükümetin, icra organının bir yerinde değilim. Bir parti yöneticisiyim. Dolayısıyla bunun arka planını öğrenebilmem mümkün değildi. Ama gelen ihbar mektubuyla olayları üst üste koyunca böyle bir şeyin olduğunun karinelerine ben varmıştım. Düşünüyordum ama arkasının bu kadar çok komplike olduğunu şahsen pek düşünmemiştim.’’
|