|
|
|
ACILAR HÂLÂ TAZE |
Merkez üssü Gölcük olan ve 20 bine yakın insanın öldüğü depremin üzerinden 9 yıl geçti, ancak acılar hâlâ tazeliğini koruyor. Depreme çöp dökmek için evden çıktığı sırada yakalanan İlhan Çakır, depremde kaybettiği eşinin ve oğlunun acısını hâlâ unutamadı.
MARMARA DEPREMİNİN 9. YILI DA GERİDE KALDI
Sakarya’ya 17 Ağustos 1999’da Hollanda’dan izne gelen ve depremde 3’ü ölen 4 kişilik Çokiçli ailesinin Serdivan ilçesinde enkazın altında kaldığı evin yanında bulunan otomobilleri, 9 yıldır depremin adeta bir “simgesi” olarak yerinde duruyor.
Acılar hâlâ taze
MERKEZ üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan, 17 Ağustos 1999’da meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen acılar hâlâ tazeliğini koruyor. Marmara depreminin üzerinden 9 yıl geçti, ancak insanların hafızalarında bıraktığı iz ve günlük hayatta somut olarak göze çarpan ‘’depremin sembolleri’’ hala varlığını koruyor. 17 Ağustos depremine çöp dökmek için evden çıktığı sırada yakalanan İlhan Çakır, depremde kaybettiği eşinin ve oğlunun acısını hala unutamadı. Gölcük ilçesinde yakalandığı depremde yıkılan evinin enkazında eşi Dilek’i, yaralanan oğlu Kayahan’ı ise kaldırıldığı hastanede kaybeden İlhan Çakır, acısını enkazdan sağ olarak çıkarmayı başardığı iki oğluyla hafifletmeye çalıştığını söyledi. Sakarya’ya 17 Ağustos 1999’da Hollanda’dan izne gelen ve depremde 3’ü ölen 4 kişilik Çokiçli ailesinin Serdivan ilçesinde enkazın altında kaldığı evin yanında bulunan otomobilleri ise, 9 yıldır depremin adeta bir ‘’simgesi’’ olarak yerinde duruyor. Serdivan’da depremde çöken 5 katlı binada Refiye (50), Fevzi (52), İdris (20) ve Ayşen (19) Çokiçli enkaz altında kaldı. Refiye, Fevzi ve İdris Çokiçli çöken binada hayatını kaybederken, Ayşen Çokiçli enkaz altından sağ olarak çıkarıldı. Ailenin otomobili de binanın enkazı altında parçalandı. Halen Hollanda’da psikolojik tedavi gördüğü öğrenilen Ayşen Çokiçli, ailesinden kalan otomobilin yerinden kaldırılmamasını istiyor.’’
|
/ Sakarya-Kocaeli
17.08.2008
|
|
|
REFORM SÜRECİ YAVAŞLADI |
İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'la görüşmesi öncesinde İngiliz The Guardian gazetesine bir mülâkat veren Gül, “Son iki yılda enerjimizi iç sorunlara harcadık. Reform süreci de yavaşladı” tesbitinde bulundu. Anayasa Mahkemesinin AKP için açılan kapatma dâvâsında verdiği kararın ardından Türkiye'nin önünde yeni bir dönemin açıldığını ifade eden Gül, “Bu dönem Türkiye için büyük bir şans. Herkes reformların gerekli olduğunu anladı" şeklinde konuştu
SORUNLAR DEMOKRASİYLE ÇÖZÜLECEK
Demokratikleşme sürecinin, PKK dahil bütün iç sorunları çözeceğini belirten Gül, "Bazıları terör, bazıları Güneydoğu, bazıları Kürt sorunu diyor. Ne diyorsanız deyin, çözüm bulacağız. Laik-antilaik gibi diğer problemler de bu atmosferde çözülecek. Bu yüzden reform sürecine yoğunlaşıyorum. Problem demokrasi eksikliği ve demokrasi standartlarının olmaması. Bu sadece Güneydoğu'da değil, diğer konularda da sıkıntı oluşturuyor. Standartları yükselttiğimizde sorun kalmayacak” dedi.
Gül: İki yıl boşa geçti
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin ana ajandaları olduğunu söyledi. Son 2 yılda enerjilerini iç çekişmelere harcadıklarını belirten Gül, önceliklerinin siyasi reformlara devam olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Gül, İranlı meslektaşı Mahmud Ahmedinejad ile yaptığı görüşme öncesi The Guardian gazetesine konuştu. Gül, röportajda tek kutuplu dünya yerine çok kutuplu dünyanın ortaya çıkmaya başladığını belirtirken İran’ı izole etme çabalarını eleştirdi. Gül, röportajda AB üyeliğinden genişçi bahsederken bunun etkilerine de vurgu yaptı.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin batı ile çalkantılı bölgeler arasındaki uçurumu kapatmada “belirleyici bir rol” oynayabileceğini vurguladı. Türkiye’nin AB üyeliğinin “ana ajandaları” olduğunu belirten Gül, “Türkiye’yi, Avrupa standartlarında bir demokrasinin ve çalışan serbest piyasanın var olduğu bir yer olarak görmek istiyorum. Bu durum bölge, dünya ve barış için gerçek bir hediye olur. Bu şekilde Türkiye, pekçok ülke için ilham kaynağı olur” diye konuştu.
Bununla birlikte Gül, Türkiye’nin Avrupa yolunda ilerlerken “Müslüman, Orta Asya, Kafkas, Orta Doğu ve diğer ülkelerle sahip oldukları ilişkileri, bağlantıları ve avantajları unutmayacaklarını” vurguladı. Türkiye’nin demokratik değerler, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü değerlerini yayarak bu ülkeler üzerinde “pozitif bir etki” oluşturduğunu belirten Gül, “Ayrıca Türkiye’deki ekonomik ilerleme hayranlık uyandırıyor. Bu da dolaylı bir etki” diye konuştu.
REFORMLAR KALDIĞI YERDEN DEVAM ETMELİ
Guardian, AKP’ye karşı açılan kapatma dâvâsı sebebiyle “Türkiye’de siyasî hayatın yılın büyük bir bölümünde donduğu” yorumunda bulundu. Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılma dâvâsını reddetmişti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu kararın ardından Türkiye’nin önceliğinin duraksayan siyasî reformlara kaldığı yerden devam olduğunu söyledi. Gül, “Son 2 yılda enerjimizi iç sorunlara harcadık. Reform süreci de yavaşladı. Mahkemenin kararı ardından önümüzde yeni bir dönem var. Türkiye için büyük bir şans. Herkes reformların gerekli olduğunu anladı” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, bazı Avrupalı liderlerin, Türkiye’nin dünyanın en hareketli bölgelerinde istikrar sağlanması için yaptığı katkıyı göremediğini söyledi. Gül, “Bu Avrupa için büyük bir değer. Türkiye bölgeyi dolaylı olarak çok barışçıl bir şekilde etkileme kapasitesine sahip. Türkiye zaten bu rolü oynuyor. Bu yeterince takdir edilmiyor” dedi.
Avrupa ülkelerindeki seçimlerde Türkiye’nin oy için kullanılmasının “Avrupa’nın uzun dönemli çıkarlarını zedelediğini” vurgulayan Gül, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin bölgenin istikrarı ve güvenliği için daha fazlasını yapabileceğini Avrupa anlamalı. Kafkaslara bakarsak geçen ay sorun çok ciddî değildi. Ancak aniden kendimizi savaşın içinde bulduk. Avrupa, müzakere sürecinde sun'î sorunlar üretmek yerine Türkiye’yi cesaretlendirmeli. Bazı üye ülkeler ve liderler iç gündemlerle stratejik meseleleri karıştırmamalı. İç sorunlar bugün var yarın yok. Ama stratejik meseleler hep yerinde. Stratejik konuları, iç sorunlara kurban edemeyiz. Ancak maalesef bu tür dar görüşlü politikaları görüyoruz.”
DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ, İÇ
SORUNLARI ÇÖZECEK
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gazeteye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin önemine değindi. Gül, sürecin, PKK sorunu da dahil bütün iç sorunları çözeceğini ifade etti. Gül, “Bazıları terör, bazılar Güneydoğu bazıları da Kürt sorunu diyor. Ne diyorsanız deyin çözüm bulacağız. Laiklik-laiklik karşıtı gibi diğer problemler de mevcut. Bu atmosferde onlar da çözüme kavuşacak. Bu yüzden reform sürecine yoğunlaşıyorum. Problem demokrasi eksikliği ve demokrasinin standartlarının olmaması. Bu sadece Güneydoğu’da da değil diğer konularda da sıkıntı oluşturuyor. Standartları yükselttiğimizde sorun kalmayacak.” diye konuştu.
Gül: Hepimiz biriz, beraberiz
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün 45. Ulusal, 19. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenlerine katıldı. Konuşmasına başlarken Hacıbektaş’ta bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Gül, burada insanları biraraya getiren ruhun, anlayışın Hacı Bektaşı Veli’nin öğretileri ve onun gösterdiği işaretler olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, “Bize büyüklerimizin öğrettiği, Hacı Bektaşı Velilerin öğrettiği şudur; hepimiz biriz, beraberiz, bir olacağız, birlik içinde olacağız, sadece kendimizi kucaklamayacağız, herkesi kucaklayacağız. Bu millet tek bir millettir. Alevisiyle, Sünnisiyle, Türküyle, Kürdüyle hepimiz bir milletiz. Hepimiz bir millet olmaya devam edeceğiz ve kimse bizi birbirimizden ayıramayacak” dedi.
|
/ Londra
17.08.2008
|
|
|
Deprem politikaları oluşturulamadı |
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, ağır sonuçları olan 17 Ağustos depreminin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hâlâ deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin ‘’ulusal deprem politikası’’ oluşturulmadığını ifade etti.
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, ağır sonuçları olan 17 Ağustos depremi üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hâlâ deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin ‘’ulusal deprem politikası’’ oluşturulmadığını ifade etti.
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, ağır sonuçları olan 17 Ağustos depremi üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hala deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çalışmalara ilişkin ‘’ulusal deprem politikası’’ oluşturulmadığını ifade etti.
‘’Merkezi ve yerel yönetimlerde, kentleri ve toplumu öncelikle depreme hazırlamak yerine depremin sonuçlarına hazırlamayı yeterli gören politikalar hakim oldu’’ diyen Soğancı, 17 Ağustos 1999 depreminden bu yana yürütülen çalışmalara ilişkin eleştirileri ve belirlemelerini şöyle sıraladı:
‘’- Deprem harcamaları, Sayıştay denetimi dışında bırakıldı. Deprem vergilerinden elde edilen gelirler, başka alanlarda kullanıldı.
- Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamına, GSMH’den toplam payı yüzde 67’yi bulan ranta açık 19 il alındı. Afyon, Bingöl, Erzincan gibi yakın tarihte büyük deprem yaşayan iller kapsam dışında tutuldu.
- 2000 yılında yayımlanan Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede, planlamaya ilişkin tek bir hüküm yer almadı, yer seçim ve yerleşim kararları süreci gözardı edildi.
- Bilimsel değerlendirme ve bilgilendirme için kurulan Deprem Konseyi, Ocak 2007’de lağvedildi ve yerine herhangi bir oluşum kurulmadı.
- Kalıcı konutların yer seçimleri, bölgesel ve bilimsel bir planlama anlayışından yoksun, bölgede son kalan tarım alanları, meyve bahçeleri elden çıkarılarak yapıldı.
- Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, Türkiye’nin imar sistemi ve afet yönetimi ilkeleriyle bağlantı kurmayan bir anlayışla hazırlandı.
- 17 Ağustos depreminden 3 sene geçtikten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet Kanun Tasarısı Taslağı hazırlayarak, görüşe açtı. Ancak Afet Yasası ve İmar Yasası halen düzenlenemedi.’’
Soğancı, Türkiye’nin yüzde 92’sinin deprem bölgesinde yer aldığını, nüfusun yüzde 95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığını belirterek, ‘’Rant politikaları nedeniyle ülkemiz sadece bir deprem ülkesi değil, bir afet ülkesi olmuştur. Depreme karşı ciddi programlar oluşturulmalı ve daha da önemlisi hayata geçirilmeli’’ dedi.
“DEPREME HAZIRLIK İÇİN GEREKEN HİÇBİR YASAL DÜZENLEME YAPILMADI’’
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi, ODTÜ Yapı
Mekaniği ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı yöneticisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu ise, 2004 Deprem Şurasında önerilen kurumsal yapıların oluşturulamadığını, depreme hazırlık için gereken yasal düzenlemelerin yapılmadığını kaydetti.
Sucuoğlu, deprem bölgelerinde 4-8 katlı yap-sat usulü inşa edilen apartmanların, en büyük tehlike kaynağı olduğunu belirterek, ‘’Deprem zararlarından korunmak için büyük paralar harcamaya gerek yok. Bilim ve teknolojiden gereğince yararlanan akılcı yaklaşımlarla problemin büyük kısmını çözebiliriz’’ dedi.
|
/ Ankara
17.08.2008
|
|
|
Erzak paketi yerine nakit |
Konya Bakkallar Odası Başkanı Süleyman Yılmaz, Ramazan’da dağıtılan gıda paketlerinin, piyasadan, ihtiyaçtan fazla ürün çekilmesine bağlı fiyat artışı oluşturmasının yanında, elde kalmış malların temizlenmesi için de bir fırsat olarak görüldüğünü, bunun yerine mümkün olduğunca yardımlarda nakit bağışların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Konya Bakkallar Odası Başkanı Süleyman Yılmaz, Ramazan’da dağıtılan gıda paketlerinin, piyasadan, ihtiyaçtan fazla ürün çekilmesine bağlı fiyat artışı oluşturmasının yanında, elde kalmış malların temizlenmesi için de bir fırsat olarak görüldüğünü savundu. Yılmaz, Ramazan ayının yaklaştığı bugünlerde pek çok kişi ve kurumun dar gelirlilere yardım hazırlığı yapmaya başladığını belirtti. Son yıllarda belediyeler, meslek odaları ve yardım kuruluşlarının, Ramazan ayına ilişkin yardımlarını nakit yerine, içinde gıda ve ihtiyaç maddeleri bulunan yardım paketleri dağıtarak yapmaya başladığını anlatan Yılmaz, pek çok gıda toptancısının ise talepte bulunan kişi ve kurumlar için bu yardım paketlerinden hazırladığını ifade etti. Yılmaz, gıda paketlerinin, piyasadan ihtiyaçtan fazla ürün çekilmesine bağlı fiyat artışı oluşturmasının yanında, elde kalmış kullanım ömrü az kalmış malların temizlenmesi için de bir fırsat olarak görüldüğünü öne sürdü. Bunun yerine mümkün olduğunca Ramazan yardımlarında nakit bağışların tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, ‘’Bu durum, aşırı fiyat artışlarını engelleyecek, Ramazan ayında ve sonrasında, dar gelirlilerin ihtiyaç duyup parayla satın alacakları ürünlerin fiyatında da artışa yol açmayacaktır’’ dedi. Yılmaz ayrıca, Ramazan yardımlarının nakit olarak ödenmesinin, şehir merkezlerindeki büyük marketler sebebiyle iş yapamadığı için zor durumda olan bakkalları da rahatlatacağını sözlerine ekledi.
|
/ Konya
17.08.2008
|
|
|
Sarıkız için ihbar gelmişti |
Akp Genel Başkan Yardımcısı Fırat, ''Sarıkız" adlı darbe planı ile ilgili kendisine ihbar mektubu geldiğini belirtti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, ‘’18 Kasım 2005 tarihinde düzenledi basın toplantısında ‘darbe’ imasında bulunduğu’’ hatırlatılarak, ‘’Ergenekon değil ama Sarıkız ile ilgili bana ihbar mektubu gelmişti. Biliyordum ama bunu detaylandırabilmek benim için imkansızdı” dedi.
AKP’li Fırat, yaptığı açıklamada, ‘’Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden birisinin yapıcı muhalefet bulunmaması’’ olduğunu savunarak, ‘’Halkın desteğiyle iktidara gelememiş olanlar başka yollardan, hatta bazen illegal yollarla iktidar arayışları içerisinde, halkın Türkiye’nin huzurunu bozuyorlar’’ dedi. Fırat, ‘’Muhalefetin Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini’’ de öne sürdü. Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın ‘’Ergenekon’un avukatı olduğunu’’ söylediğini ifade ederek, ‘’Bence bir siyasetçinin yapabileceği en büyük hatadır” dedi.
‘’TÜRK ADALETİ GEREKLİ İŞLEMİ YAPACAKTIR’’
‘’Ergenekon davasının Türk demokrasisi adına üzücü bir olay olduğunu’’ anlatan Fırat, şöyle devam etti:
‘’Keşke, Türk siyasi tarihinde, Türk adalet tarihinde böyle bir dava olmasaydı. Çünkü bu ülke için, bu millet için, bu ülkeyi koruma adına kendilerine vazife çıkaranların, belli bir süreç sonunda nasıl gayrı yasal yollara başvurduklarını; bazen insan katlettiklerini, bazen çetelerle işbirliği içerisinde olduklarını ve seçimle gelmiş olan bir iktidarın düşürülebilmesi için psikolojik savaşın tüm enstrümanları kullanılarak dezenformasyon yapıldığını; basın, üniversiteler, birçok kurum ve kuruluş kullanılarak toplumun nasıl huzursuz hale getirildiğini ibretle bugün o belgelerden görüyoruz. Ben, ümit ediyorum ki, aynı şekilde bundan sonra bir oluşumun olmayacağını zannediyorum. Çünkü bugüne kadar bu tip olayların üstü örtülmüştür. İktidar tarafından bunlar belli bir süre sonra yok sayılmıştır. Kapatılmıştır. Bunun en güzel örneklerinden birisi Susurluk olayıdır. Susurluk’ta sonuç alınsaydı, belki bugün Ergenekon denilen olay olmayacaktı. Belki birçok insan bugün yaşıyor olacaktı. O meşhur üçgen içerisinde öldürülen yüzlerce aydın belki öldürülmeyecekti. Mahkeme süreci başladı. Hep beraber izleyeceğiz. Türk adaleti gerekli işlemi yapacaktır.’’
‘’TEHDİT ALDIM’
‘’Ergenekon’un varlığını herkesin hissettiğini’’ ifade eden Fırat, ‘’kendisine yönelik herhangi bir tehdit olup olmadığı’’ konusunda da şunları kaydetti:
‘’Bana yönelik tehdit olmuştur, vardır da... Çok önemli değil. Mühim olan Türkiye’ye karşı olan tehdittir. Bana, tabii ki tehditler gelmiştir. Bu olabilir, normaldir. Ben bunu çok fazla önemsemiyorum ama Türkiye çok ciddi bir tehdit altındaydı. Rejim ciddi bir tehdit altındaydı. Tabii, yüzlerce masum insanın kanı döküldü. Bunlar aslında eli kanlı olan insanlar. Bunların mutlaka aydınlatılması lazım.
Burada AK Parti iktidarının yaptığı tek şey vardır: AK Parti Ergenekon olayını örtmemiştir, örtbas etmemiştir. Yoksa bizim yargıya karışma, yargıya bir talimat verme gibi bir görevimiz yok. Bağımsız savcılar var. Onlar bu talimatları verdiler. Biz, hükümet olarak, emniyet güçleri hükümete bağlı olduğu için hiçbir zaman ‘bunun üstünü örtün, bunun peşini bırakın’ demediğimiz gibi, ‘sonuna kadar, kim olursa olsun onun üstüne gidin. Savcının verdiği talimatı birebir uygulayın. Bunun güvencesi biziz’ demişizdir.’’
‘’İHBAR MEKTUBU GELMİŞTİ’’
Fırat, ‘’18 Kasım 2005 tarihinde düzenledi basın toplantısında ‘darbe’ imasında bulunduğu’’ hatırlatılarak, ‘’Ergenekon’un varlığını bilip bilmediği’’ yönündeki soruya şu karşılığı verdi:
‘’Ergenekon değil ama Sarıkız ile ilgili bana ihbar mektubu gelmişti. Biliyordum ama bunu detaylandırabilmek benim için imkansızdı. Ben, hükümetin, icra organının bir yerinde değilim. Bir parti yöneticisiyim. Dolayısıyla bunun arka planını öğrenebilmem mümkün değildi. Ama gelen ihbar mektubuyla olayları üst üste koyunca böyle bir şeyin olduğunun karinelerine ben varmıştım. Düşünüyordum ama arkasının bu kadar çok komplike olduğunu şahsen pek düşünmemiştim.’’
|
/ Ankara
17.08.2008
|
|
|
Çelik: Tuzla’da ihmalimiz yok |
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Tuzla’da bakanlığını ilgilendiren konularla ilgili hiç bir ihmal olmadığını belirterek, ‘’10 aydır Tuzla’dan çıkmadık. Denetimler devam ediyor’’ dedi.
Bakan Çelik, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifi ve Türkiye İş Kurumu Bolu İl Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlediği İş Gücü Yetiştirme Faaliyetleri programının açılış töreni için geldiği Bolu’da, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’le birlikte Valiliği ziyaret etti. Bakan Çelik, ziyaretin ardından, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Çelik, Tuzla’da bakanlıklarını ilgilendiren konularla ilgili hiç bir ihmal olmadığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Böyle bir ihmali hiç bir medya mensubu da hiç bir yetkili sorumlu da ortaya koymuş değil. Nedir ihmal? Çalışma Bakanlığını ilgilendiren ana konulardan biri denetimdir. İş sağlığını uygun bir ortam var mıdır yok mudur bunu denetlemektir. Bu denetimler bakan olduğum ilk haftadan itibaren yapılamaya başlanmıştır. 10 aydır Tuzla’dan çıkmadık. Denetimler devam ediyor. Son bahse konu olayın yaşandığı tersaneyi 7 kez denetlemişiz. İdari para cezalarına 16 gün kapatmayla tecziye etmişiz. Bakanlık olarak gerek idare para cezası gerek kapatma gerekse diğer denetimler sürdürülüyor.’’
|
17.08.2008
|
|
|
En düşük memur maaşına yüzde 10 artış |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, yapılan düzenlemeyle en düşük memur maaşına yüzde 10, ortalama memur maaşına ise yüzde 8,4 oranın artış sağlandığını bildirdi.
Başbakan Erdoğan, Beşiktaş’taki Başbakanlık Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısında, ‘’15 Ağustostan itibaren geçerli olmak üzere en düşük memur maaşına 103 YTL; memur, din görevlisi, öğretmen maaşına 112’şer YTL; astsubay çavuş maaşına 127 YTL, teğmen maaşına 132 YTL, polis memuru maaşını 161 YTL; araştırma görevlisi maaşına 171 YTL ve mühendis maaşına 264 YTL ilave ek ödeme getirildiğini’’ kaydetti. Erdoğan, ‘’Yapılan düzenlemeyle en düşük memur maaşına yüzde 10, ortalama memur maaşına ise yüzde 8,4 oranın artış sağlanmıştır’’ dedi.
|
17.08.2008
|
|
|
VIP trafiğine yeni formül bulundu |
İstanbul Valisi Muammer Güler, bundan sonra İstanbul’a yapılacak üst düzey ziyaretlerde konukların Atatürk Havalimanı’ndan helikopter ve deniz araçlarıyla götürülebileceğini dile getirdi.
Güler, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın ülkesine uğurlanmasının ardından, gazetecilere 2 günlük ziyarete ilişkin İstanbul’da alınan tedbirlerle ilgili açıklama yaptı.
Konuk Cumhurbaşkanı’nın ziyareti sırasında emniyet ve trafik tedbirlerinin en üst seviyede alındığını dile getiren Güler, ilk gün, havalimanındaki başka hassasiyetler sebebiyle tedbirlerin daha yoğun, ikinci gün ise daha düşük seviyede uygulandığını ifade etti. İstanbul’daki günlük hayatın belli bir oranda sıkıntıya girdiğini, bunu kendilerinin de gördüğünü ifade eden Güler, şöyle konuştu:
‘’Bu ziyaretin hassasiyeti ve risk değerlendirilmesi nazara alındığında bu tedbirlerin en üst seviyede uygulanması gerekiyordu. Ama böyle bir ziyarette muhtemel olumsuzluklar, daha büyük sıkıntılar getirebileceği değerlendirildiğinde sevgili İstanbullular’ın bunu anlayışla karşılamasını istirham ediyorum. Çok kritik ve hassasiyet arz eden bir gezi... Elimizdeki bilgiler de böylesine önemli bir gezide, böylesine üst düzey tedbirlerin alınmasını gerekli kılıyordu. Bu, yerine getirilmek zorunda kalındı.’’
Bir gazetecinin, vatandaşların ‘’Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ve beraberindeki heyetin helikopterle alana getirilmesi’’ düşüncesine ilişkin sorusu üzerine Güler, bu konuların Dışişleri Bakanlığının önceden düzenlediği bir husus olduğunu kaydetti. İstanbul için, bu tür konukların havaalanlarına helikopterle veya deniz araçlarıyla getirilip götürülmesi konusunun bundan sonra gündeme getirilebileceğini belirten Güler, ancak ziyaretlerde sadece konukların olmadığını, heyetlerin de beraberinde geldiğini ifade etti. Vali Güler, böyle bir konuğun ve beraberindeki heyetin can güvenliğinin devlet açısından son derece önemli olduğunu vurgulayarak, bunun gereğinin yapıldığını söyledi.
|
/ İstanbul
17.08.2008
|
|
|
Şehit er Halil Güneş toprağa verildi |
Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde mayına basması sonucu şehit olan Komando Er Halil Güneş, memleketi Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde toprağa verildi.
Şehit Güneş’in tabutu, Bahçe Devlet Hastanesinden alınarak Pekdemir Köyü Dutlu Mahallesi’ndeki baba evine, ardından Bahçe ilçesi merkezine getirildi.
Şehir merkezindeki meydanda yapılan törende, saygı duruşunun ardından Topçu Teğmen Ramazan Akkuş şehidin biyografisini okudu. Şehidin cenaze namazını, Merkez Ağacabey Camii’nde Osmaniye Müftü Vekili Faruk Yaldız kıldırdı. Cenaze namazından sonra bir süre omuzlarda taşınan şehit erin tabutu, cenaze aracına konularak Bahçe Belediyesi Şehitliği’ne getirildi. Halil Güneş’in cenazesi gözyaşları arasında toprağa verilirken, fenalık geçiren bazı yakınları Bahçe Devlet Hastanesine kaldırılarak, tedavi altına alındı.
Baba Bayram Güneş, oğluyla en son 10 gün önce görüştüğünü belirterek, “her hafta arardı, bu kez aramadı. Kızlarıma kardeşlerini aramalarını söyledim. Kızlarım, ‘operasyondan bitmemiştir, bekleyelim belki arar’ dediler. Rahatsızlığım sebebiyle gittiğim Bahçe Devlet Hastanesinde oğlumun şehit haberini duydum. Eve döndüğümde, Kaymakamımız ile Jandarma Komutanımız acı haberi doğruladı. Oğlumun yarım kalan askerlik hizmetini diğer oğullarım tamamlar. Vatan sağ olsun” dedi. Cenaze törenine MHP Osmaniye Milletvekili Hakan Coşkun, Osmaniye Vali Vekili Türker Öksüz, Bahçe Kaymakamı Harun Sarıfakıoğulları, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ali Lapanta, Osmaniye Belediye Başkan Vekili Salim Kılaç, Bahçe Belediye Başkanı Murat Altındiş ile çok sayıda vatandaş katıldı.
|
/ Bahçe
17.08.2008
|
|
|
İstanbul’da elektrik kesintisi |
İstanbul’un Anadolu yakasında bazı semtlerde, trafo merkezlerinde yapılacak çalışmalar sebebiyle elektrik kesintisi uygulanacak.
Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ’den (AYEDAŞ) yapılan açıklamaya göre, Kadıköy’de trafo merkezinde yapılacak çalışma sebebiyle bugün 08.00-17.00 saatleri arasında, ‘’Muratpaşa Caddesi, Hakkıbey, Babacan ve Kayacan sokakları’’na elektrik verilemeyecek. Pendik Kurtköy’de bugün 09.00-13.00 saatleri arasında ‘’Kabaoğlu Plastik’’te, Kartal Samandıra’da da 08.00-17.00 saatleri arasında ‘’Cumhuriyet Mahallesi Çağdaş ve Şehit Turan Çamur caddeleri’’nde elektrik kesintisi yapılacak. Bugün ayrıca, 09.00-17.00 saatleri arasında, ‘’Sedef Kireç ve Ar-Şah Kristal şirketleri’’ne elektrik verilemeyecek. Kurtköy’de, 20 Ağustos Çarşamba günü 09.00-15.00 saatleri arasında Kırklar Vadisi’nde elektrik kesintisi uygulanacak. Şile’de ise 20, 21 ve 22 Ağustos tarihlerinde 07.00-17.00 saatleri arasında, ‘’Gökmaslı, İsaköy, Osmanköy, Hacıllı, Göksu, Ubeyli, Yazımanayır, Ağaçdere, Sortullu, Karabeyli Köyleri’’nde elektrik kesintisi yapılacak.
|
17.08.2008
|
|
|
Erdoğan, Orgeneral Koşaner’i kabul etti |
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’i kabul etti.
Alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan’ın Orgeneral Koşaner’i kabulü, Beşiktaş’taki Başbakanlık Çalışma Ofisi’nde gerçekleşti. Yaklaşık 25 dakika süren kabulde Orgeneral Koşaner, Erdoğan’a, terörle mücadeledeki son gelişmelerle ilgili bilgi verdi.
|
17.08.2008
|
|
|
Doğum merkezi ve uzmanı yetersiz |
Türkiye genelinde yeni doğan ünitelerindeki tablonun, bebek ölümleriyle gündeme gelen Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’ndeki tablodan farklı olmadığını gösterdi.
Referans hastane kabul edilen Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde bebek ölümlerinin bir sebebinin de fazla hasta kabul edilmesi ve personel yetersizliği olduğu belirtilmişti; ancak Sağlık Bakanlığı verileri yetersizliğin sadece Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde değil, bütün Türkiye’de olduğunu gösterdi. Verilere göre, 2008 itibarıyla Türkiye’de 156 adet yenidoğan merkezi bulunuyor. Bu merkezlerden 106’sı Sağlık Bakanlığı hastanelerine bağlı. Bakanlık, bu sayıyı 2010 yılına kadar 200’e çıkarmayı hedefliyor. 2008 itibarıyla Türkiye genelindeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı ise 3 bin 306 olarak ifade ediliyor. Bakanlık bu sayıyı ise 2010 yılına kadar 4 bin 500’e çıkarmayı amaçlıyor.
BAKANLIK 103 OLAN YENİDOĞAN UZMANI
SAYISINI 525’E ÇIKARMAYI HEDEFLİYOR
Sağlık Bakanlığı verileri, Yenidoğan uzmanı sayısındaki yetersizliğe de dikkati çekiyor. Buna göre, Türkiye’de Yenidoğan ünitesinde çalışan yenidoğan uzmanı sayısı 103. Yenidoğan yoğun bakım yatağı başına düşen hemşire sayısı ise 0.8. Bakanlık ise, Yenidoğan uzmanı sayısını 525’e, yenidoğan başına düşen hemşire sayısını ise 2’ye çıkarmayı hedefliyor.
Öte yandan 2007 yılında bütün Türkiye’de Yenidoğan ünitelerine 64 bin 986 bebek kabul edildi. Bu ünitelerdeki bebek ölüm oranı ise 2007 yılında yüzde 10 oldu. Yine 2007’de doğumların yüzde 92’si hastanede yapıldı. Bakanlık ise bu sayıyı 2012’ye kadar yüzde 100’e çıkarmayı hedefliyor. Yine 2007 yılında binde 10 olan Yenidoğan ölüm hızının 2012’ye kadar binde 7’ye çekilmesi amaçlanıyor. Bakanlık, bir ayda 49 bebeğin öldüğü ve referans hastane olarak gösterilen Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi’ndeki durumu da gözler önüne serdi. Hastanede 2008’in ilk 7 ayı itibarıyla 122 yatak bulunuyor. Yenidoğan ünitesinde sadece 4 Yenidoğan uzmanı mevcut. Yenidoğan ünitesinde çalışan hemşire sayısı 80 iken, Yenidoğan yoğun bakım yatağı başına düşen hemşire sayısı ise 0.7 olarak belirtiliyor.
BEBEKLERİ BAKTERİ ÖLDÜRDÜ
Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi’nde 49 bebeğin ölümüyle ilgili incelemelerini tamamlayan Sağlık Bakanlığı, hastanede enfeksiyon salgını olduğunu belirledi. Hazırlanan rapora göre hastanedeki enfeksiyonun bakteriye bağlı olduğu anlaşıldı. Bakterilerin büyük çoğunluğunun da aynı türden olma ihtimalinin yüksek olduğu belirtildi. Sağlık Bakanlığı’nın hastanede inceleme yapmak için görevlendirdiği heyet, ilk açıklamasında ölümlerin dörtte birinin enfeksiyondan kaynaklandığını belirtmiş, hastanede salgın yaşanmadığını kaydetmişti. Hastane yönetimi de ölümlerin prematüre doğumlardan kaynaklandığını savunmuştu.
|
/ Ankara
17.08.2008
|
|
|
Öğrenci affının kapsamı ve süresi genişletilsin |
MİLLÎ Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrenci affı ile ilgili taslağın hazırlandığını bildirirken, Eğitim Hakkı Platformu temsilcileri Bakan Çelik’ten, affın kapsamı ve süresinin genişletilmesini istedi.
Öğrenci affı bekleyen gençler tarafından kurulan Eğitim Hakkı Platformu www.ogrenciaffi.org temsilcileri Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e çıkarılması planlanan öğrenci affı yasasının süresi ve kapsamı ile ilgili taleplerini sundu. Bakanlık bünyesinde başlatılan çalışma için Bakan Çelik’e teşekkür eden platformu temsilcileri, çıkarılacak yasanın süre kapsamının geniş tutulmasının gerekliliğini Çelik’e anlattılar. Görüşme esnasında platform temsilcileri Çelik’e öğrencilerin sorunlarını giderecek tedbirlerin olduğu bir dosya verdiler. Çelik öğrenci affı ile ilgili olarak, “Kapsamın 2005-2008 yılları arasında olması yönünde bir düşünceye sahibim. Ama süre konusu netlik kazanmadı, çalışmalar sürüyor. Yasanın süre kapsamı konusunda öğrenciler devamlı geriye dönük taleplerle geliyor ama neden 2005 yılı öncesini de kapsamalı, gerekçesi nedir, beni ikna etmeleri lazım. Gerekçeleri haklı bir zemindeyse değerlendiririz” diye konuştu.
ÖĞRENCİ AFFININ KAPSAMI 1981 YILINDAN BAŞLAMALI
Eğitim Hakkı Platformu tarafından hazırlanan ve Bakan Çelik’e sunulan dosyada, Öğrenci Affı Kanunu kapsamının YÖK’ün kuruluş yılı olan 1981 yılından itibaren alınması istenirken, “Aksi takdirde bir çok mağdur öğrenci yine bu aftan yararlanamayacaktır” denildi. Platform, dikey geçişlerdeki intibak sürecinin yeniden değerlendirilip yapılandırılması gerektiğini kaydederken, yasadan faydalanacakların öğrenim kredisi borçlarının ertelenmesi gerektiğine de işaret edildi. Talepler içerisinde Yurt-Kur imkânlarının aftan yararlanan öğrencilere de tahsis edilmesi gerektiği kaydedildi.
|
17.08.2008
|
|
|
Yüksekokul için yardım topluyorlar |
Burdur’un Yeşilova ilçesinde yapılacak olan yüksek okul için yardım toplama çalışmaları merkez ve köylerde bütün hızıyla devam ediyor.
Yüksek okulun yerini satın alabilmek için yoğun bir çalışma temposuna giren Yeşilova Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER), 60 kişilik yardım toplama komisyonu oluşturarak 36 köy ve 2 beldesi bulunan Yeşilova’nın bütün köylerine ve her eve ulaşmaya çalışıyor.
|
17.08.2008
|
|
|
OKS’de dereceye giren öğrencilere laptop |
Manisa İl Genel Meclisince, OKS’de dereceye giren öğrencilere laptop, ihtiyaç sahibi 50 engelli vatandaşa da akülü sandalye dağıtıldı.
İl Genel Meclisi bahçesinde düzenlenen törende ilk önce, OKS’de Türkiye geneline ilk bin, Manisa’da da ilk 5’te yer alan Abdullah Akdere, Şerife Züleyha Yelken, Esra Şenol, Turgut Berke Yeniev ve Mustafa Yafes Öner’e, birer laptop verildi. Törende daha sonra, 16 ilçede tesbit edilen ihtiyaç sahibi 50 engelli vatandaşa akülü sandalye hediye edildi.
|
/ Manisa
17.08.2008
|
|
|
Alibeyköy Barajı’ndan 14 ton çöp toplandı |
İstanbul’da barajların doluluk oranında ciddî düşüş yaşanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de, su seviyesi düşen barajlarda temizlik çalışması başlattı.
Alibeyköy, Büyükçekmece, Ömerli, Sazlıdere ve Elmalı barajlarında temizlik çalışmaları yapan ekipler, baraj tabanlarından tonlarca plastik, poşet ve çöp topladı. Alibeyköy Barajı’ndan toplanan 14 ton çöp ise, Kemerburgaz’daki geri dönüşüm tesislerine gönderildi. Suyun çekilmesiyle Alibeyköy Barajı’ndaki tarihi Mağlova kemeri de yeniden ortaya çıktı.
|
17.08.2008
|
|
|
Avrupa Komisyonu’ndan “sendikal haklar” mektubu |
AVRUPA Komisyonu’ndan, Türk-İş’e gönderilen mektupta, yetkililerden, ‘’Türkiye’de sendikal hakların kullanımı ile ilgili ilgili olarak mevzuatın değiştirilmesi, AB standartlarına ve ilgili ILO sözleşmelerine uygun olarak tam sendikal haklara saygı duyulmasının garanti altına alınmasının’’ talep edildiği belirtildi.
Alınan bilgiye göre, Türk-İş’in, orman idaresi, belediyeler ve ÇAYKUR’da işçilerin sendikalarından istifa etmeye zorlandıkları iddialarının yer aldığı mektubuna, AB Komisyonu’ndan cevap geldi. Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Başkanı Christian Danielson, Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel’e gönderdiği cevapta, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun, Türkiye’de devletin sahip olduğu iş yerlerindeki sendikal haklarla ilgili mektuba cevap verilmesini istediğini belirtti. Avrupa Komisyonu’nun sendikal hakları ilgilendiren konuları çok yakından takip ettiğini vurgulayan Danielson, Türk-İş’e bu konuda sağladığı bilgi için teşekkür etti. Danielson, Türk-İş’e gönderdiği mektupta şunları kaydetti: ‘’Katılım sürecinin bir parçası olarak bu konuları Türk yetkilileri ile uygun olan tüm düzeylerde görüşüyoruz ve kendilerinden Türk mevzuatını değiştirmelerini ve AB standartlarına ve ilgili ILO Sözleşmelerine uygun bir şekilde tam sendikal haklara saygı duyulmasını garanti altına almalarını talep ettik. Bu, özellikle hem özel hem kamu sektöründe örgütlenme hakkını, grev ve toplu pazarlık hakkını içermektedir.’’
|
17.08.2008
|
|
|
Kastamonu Valisi Çakır, Karabük Valiliğine atandı |
ESKİ Kastamonu Valisi Mustafa Kara, merkeze alınmasının ardından yürütmenin durdurulması için Danıştaya açtığı davayı kazandı.
Vali Kara, eski görevine iade edilirken, Kastamonu Valisi Nurullah Çakır da Karabük Valiliğine atandı. Vali Nurullah Çakır, yaptığı açıklamayla, Danıştaya açtığı davayı kazanan Vali Mustafa Kara’nın eski görevine iade edildiğini söyledi. Söz konusu mahkeme kararının tebliği edildiğini ve kendisinin de Karabük Valiliğine atandığını bildiren Çakır, Kastamonu’da görev yaptığı sürece bölge halkına hizmet etmeye çalıştığını belirtti. Çalışmalarında kendisine destek veren tüm mesai arkadaşlarına ve sivil toplum örgütlerine teşekkür eden Vali Çakır, yarın Kastamonu Valiliği görevini devredeceğini söyledi. Çakır, ‘’Sayın Valimiz Mustafa Kara’ya da hayırlı uğurlu olmasını diliyorum’’ dedi. Bu arada Danıştaya açtığı davayı kazanarak görevine iade edilen Karabük Valisi Cemalettin Sevim’in de merkeze alındığı bildirildi. Sevim, söz konusu kararın ardından yaptığı açıklamada, davayı kazanmasına rağmen emekliliğine 3 ay kaldığını ve tekrar Karübük’e dönmek istemediğini belirterek, merkez valiliğinde kalmak için İçişleri Bakanlığına dilekçe verdiğini söylemişti.
|
17.08.2008
|
|
|
Sevindi, hamur açıp gözleme yaptı |
DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Nevval Sevindi, İstanbul’da esnaf ziyaretinde bulundu.
Sevindi, partililerle birlikte Feriköy’deki Şişli Ekolojik Pazaryeri’nde esnafı ziyaretinde yaptığı açıklamada, ekolojik tarımın önemini vurgulamak amacıyla geldiklerini söyledi. Dünyada açlık sorunları yaşandığına dikkati çeken Sevindi, ‘’Doğal beslenme için önemli olan gıda güvenliği, gelişmiş ülkelerin birinci sırada yer alan konusudur’’ dedi. Nevval Sevindi, kendisinin tarım ve gıda güvenliği ile çok yakından ilgilendiğini dile getirerek, doğal beslenmenin sadece toprağın tabiî olmasıyla gerçekleşmediğini aynı zamanda tohumun da doğal olması gerektiğine dikkati çekti. Pazarda hamur açıp gözleme yapan Sevindi, meyve ve sebzelerin tazeliğini kontrol ederek, pazara gelen vatandaşlarla sohbet etti.
|
17.08.2008
|
|
|
Buhranların sebebi merhametin olmaması |
DP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz, bugün dünyanın karşılaştığı buhranların en büyük sebebinin; vicdanlarda bütün insanlığı kucaklayacak umumî merhamet duygularının olmaması olduğunu söyledi.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve DP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz, Berat Kandili sebebiyle kutlama mesajı yayımladı. Yazıcıoğlu mesajında, İslâm âleminin Berat Kandili’ni kutlayarak, bu gecenin ‘’bağışlanma ve af gecesi’’ olduğunu hatırlattı. DP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz da mesajında, Ramazan ayının müjdecisi olduğunu ifade ettiği Berat Kandili’ni kutladı. Mesajında, ‘’Bugün dünyanın karşılaştığı buhranların en büyük sebebi; vicdanlarda bütün insanlığı kucaklayacak umumî merhamet duygularının yokluğu, insanların hukuka saygılı olmayı sağlayacak hak ve adalet duygularının sarsılmış olmasıdır’’ görüşünü ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: ‘’Fertler ve toplumlar sadece kendi menfaatlerini düşünmekte ve onu elde etmeye uğraşmaktadırlar. Elde edilecek menfaatin meşru olup olmadığı düşünülmemekte, güçsüzlerin, haksızlığa uğrayan mazlumların, zayıfların arşa yükselen feryatları bile duyulmamaktadır. İnsanlığı huzursuz eden bu ıstıraplardan kurtulmanın çaresi bütün beşeriyeti kucaklayacak, onların hepsine şamil hak, adalet ve merhamet duygularının insanlığın vicdanında hakim olmasını sağlamaktır.’’
|
17.08.2008
|
|
|
Kamyon kasasında 88 kaçak yakalandı |
BİTLİS'İN Tatvan ilçesinde, yurda kaçak yollarla giriş yapan 88 yabancı uyruklu yakalandı.
Edinilen bilgiye göre, Tatvan İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, Doğu Anadolu Fuarı kavşağında yaptıkları kontrollerde henüz sürücüsünün ismi belirlenemeyen, 21 DU 422 plakalı kamyonu durdurdu. Araç muayenesi olmayan kamyon, ekipler tarafından Tatvan Trafik Denetleme Bürosunun bahçesine çekilerek bağlandı. Bu sırada üstü brandayla kapatılmış olan kamyondan seslerin geldiğini duyan polisler, kamyon kasasında 41 Afganistan, 38 Pakistan, 2 Filistin ve 7 Burma uyrukluyu kaçağı yakaladı. Araç sürücüsünün de gözaltına alındığı öğrenildi.
|
/ Tatvan
17.08.2008
|
|
|
Balık şeklinde kavun |
Sakarya’nın Taraklı ilçesinde balık kafasına benzeyen kavun görenlerin ilgisini çekiyor.
Kavun üreticisi Şeref Dağ, tarlasında yetiştirdiği ürünleri pazarda sattığını belirterek, ‘’Hasat yaparken kavunlardan bir tanesi dikkatimi çekti. Kavunun şekli yunus balığının kafasına benziyordu. Kavunu gören herkes şaşırıyor’’ diye konuştu.
|
17.08.2008
|
|
|
Çinliler, Ferhat ile Şirin’e de el attılar |
Amasya’da hediyelik eşya arasında en fazla ilgiyi Çin’de üretilen Ferhat ile Şirin heykelciği ile yalı boyu evlerinden Hazeranlar Konağı maketi ilgi görüyor.
Orta Karadeniz Bölgesi’nin turistik şehirlerinden Amasya’yı ziyaret eden konuk sayısı her geçen yıl artış gösteriyor. Şehri ziyaret edenlerin satın aldığı hediyelik eşya arasında ilk sırayı Amasya’nın çeşitli simgeleri oluşturuyor.
Söz konusu hediyeliklerden ise Çin’den ithal edilen Ferhat ile Şirin heykelciği ile yalı boyu evlerinden tarihî Hazeranlar Konağı maketi daha çok ilgi görüyor. Hatuniye Mahallesi’nde hediyelik eşya satan Ziya Çiftçi, üretilen yerli hediyelik eşyanın yeterli ilgi görmediğini söyledi. Çin’den ithal edilen ve renkli polyester malzemeden üretilen Ferhat ile Şirin heykelciği ile Hazeranlar Konağı maketinin daha fazla ilgi gördüğünü belirten Çiftçi, şunları söyledi:
‘’İthalatçılar tarafından Çin’den getirilen heykelcikleri 20 ile 25 YTL’den satıyoruz. Satışlardan da çok memnunuz. Yerli ve yabancı turistler, kenti ziyaretlerinin hatırasına çeşitli hediyelik eşya alıyor. Bunların başında da aşkları ile efsane olan Ferhat ve Şirin heykeli var. Ayrıca Hazeranlar Konağı maketi de ilgi görüyor. Onu da 10 YTL’den satıyoruz. ‘’ Çin’de yapılan hediyelik eşyanın daha ucuz olduğu için ilgi gördüğünü ifade eden Çiftçi, ‘’Ziyaretçiler yerli üretim yerine daha ucuz olduğu için Uzak Doğu mallarını tercih ediyor’’ diye konuştu.
|
17.08.2008
|
|
|
Huzurevinden müzeye |
Türkiye’nin en büyük huzurevlerinden birisi olan 384 yatak kapasiteli Konya Dr. İsmail Işık Huzurevinde, vefat eden yaşlılara ait eşyaların sergilendiği ‘’Yaşlılar Müzesi’’ adı altında bir bölüm oluşturuldu.
Türkiye’nin en büyük huzurevlerinden birisi olan 384 yatak kapasiteli Konya Dr. İsmail Işık Huzurevinde, vefat eden yaşlılara ait eşyaların sergilendiği ‘’Yaşlılar Müzesi’’ adı altında bir bölüm oluşturuldu.
Konya Sosyal Hizmetler İl Müdürü İzzet Güneş, 1967 yılında 50 yatak kapasiteli olarak hizmete başlayan huzurevinin bugüne kadar yaklaşık 3 bin yaşlıya hizmet sunduğunu söyledi.
Belirli aralıklarla yapımı tamamlanan ek blokların da hizmete girmesiyle birlikte büyük bir hayat kompleksi haline gelen Dr. İsmail Işık Huzurevinde 5 ayrı blokta 350 yaşlıya hizmet sunmaya devam ettiklerini ifade eden Güneş, ‘’şu an 384 yatak kapasiteli olan huzurevimiz, Türkiye’nin ilk kurulan ve en büyük huzurevi olma özelliği taşıyor. Türkiye’nin dört bir tarafından gelen bakıma ve korumaya muhtaç yaşlılara güzel ve sağlıklı günler yaşatmak en önemli hedefimiz’’ dedi.
YAŞLILAR HAFTASI’NDA YAŞLILAR MÜZESİ OLUŞTURULDU
Huzurevinin bahçesinde hobi amaçlı kuş kafesleri, yaşlıların el becerilerini geliştirmeleri için hobi salonu ve çini atölyesi oluşturduklarını dile getiren Güneş, şunları kaydetti:
‘’Ömrünün son günlerini burada geçiren yaşlılarımızın her birisi geride birçok hatıra bıraktı. Yaşlıların vefatının ardından sahipsiz kalan bu eşyaları bir müze oluşturarak yaşatmayı düşündük. Bu çerçevede Türkiye’de bir ilk olan ‘Yaşlılar Müzesi’ni’ oluşturduk. Huzurevinde kalan yaşlıların çeşitli anılarını yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak için oluşturduğumuz müzede çeşitli eşyalar var. Bu yıl 18-24 Mart Yaşlılar Haftası’nda açtığımız müze içinde plak, radyo, demir ütü, tütün tabakası, köstekli saat ve eski siyah beyaz fotoğraflar gibi farklı parçalar yer alıyor. Bu müzeyi, huzurevinde kalan yaşlılarımız ve dışarıdan gelen ziyaretçiler gezebiliyor.’’
Huzurevi Müdürü Mustafa Gürbüz ise, yeri küçük olsa da muhteva yönünden oldukça zengin olan müzede yer alan bütün eşyalara ziyarete gelenlerin büyük ilgi gösterdiğini söyledi.
Müzede vefat eden yaşlıların gençlik ve çocukluk dönemlerinde çekilmiş fotoğrafları, taş plak, eski kuruş ve çeyiz sandıklarından çıkarılmış işleme, oya ve filizeler gibi çok çeşitli eşyalar olduğunu dile getiren Gürbüz, müzeyi gezen ziyaretçilerin, çok eskilere ait eşyaları gördüklerinde hayretlerini gizleyemediğini bildirdi.
Gürbüz, huzurevine yatalak yaşlılar için yara yapmaz özellik taşıyan 50 adet yatak alınarak yaşlıların hizmetine sunduklarını, yapılan bağışlarla bu sayının 200’e ulaşacağını sözlerine ekledi.
|
/ Konya
17.08.2008
|
|
|
‘Karbon sıfır için ayılar haklı’ |
KARBON salımının azaltılması ve orman varlıklarının artırılmasına yönelik çevre bilincinin geliştirilmesi amacıyla ‘’Karbon Sıfır İçin Ayılar Haklı’’ faaliyeti düzenlendi.
Faaliyet kapsamında, gençler ve çocuklar kutup ayısı kostümü içindeki görevlilerle fotoğraf çektirdi. Kampanyayı düzenleyen şirketin yetkilisi Murat Özcan, aynı faaliyetin bazı eğitim kurumları ve parklarda daha önce de gerçekleştirildiğini belirterek, ‘’Etkinliğe katılanlar çektirdikleri fotoğraflarını ücretsiz olarak www.ayilarhakli.com sitesinden indirebiliyor. Bunu yapanlara ayrıca birer çam fidanı bağış sertifikası gönderiyoruz’ dedi.
|
17.08.2008
|
|
|
Boğaz’dan elektrik üretecek |
İZMİR’DE yaşayan Mehmet Yazgan, İstanbul Boğazı’ndan elektrik üretecek bir proje geliştirdi. Patentini de aldığı buluşuyla akan sudan baraj kurmadan elektrik üretilebileceğini söyleyen Yazgan, çevresinde ‘mucit’ olarak biliniyor.
Sistemini, 20 santimetrelik bir boru içinden geçen helezonlardan oluştuğunu anlatan Yazgan, buradan geçen suyun döndürmesiyle elektrik üretmek için gerekli hareketin elde edildiğini belirtti. Buluşunu Ayrancılar’da bulunan piknik alanında denediğini söyleyen Yazgan, makinenin her akan suda kolaylıkla çalıştığını belirtti. Bir ev için klimalar dahil gerekli 5 KW’lık bir enerjinin 7-10 bin YTL’lik yatırımla elde edilebileceğini savunan Yazgan, “İmkân verilsin İstanbul Boğazı’nındaki akıntıdan elde edeceğim elektrikle Türkiye’nin ihtiyacın karşılarım. Bu buluşumda baraja veya setlere gerek yok. Suyun hızlı aktığı, rafting yapılan yerlerde dahi elektrik elde edilebilir” dedi.
|
17.08.2008
|
|
|
İhracat ürünü kurbağalar yarıştı |
EDİRNE’NİN İpsala ilçesinde düzenlenen Çeltik, Kültür ve Sanat Festivali’nde yapılan kurbağa yarışı büyük ilgi gördü.
Türkiye çeltik üretiminin önemli bir bölümünü karşılayan İpsala ilçesinde bu yıl festivalin 9.’su düzenleniyor. Festival, hükümet meydanında yapılan kortej yürüyüşü ile başladı. Ardından festivalin en renkli bölümlerinden biri olan kurbağa yarışlarına geçildi. Yarışmaya katılan çocuklar ellerine aldıkları kurbağaları festival alanında hazırlanan parkura getirdi.
|
17.08.2008
|
|
|
İki asırdır susuzluk dindiriyor |
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı Ünlüpınar beldesinde 100 yılı aşkın bir zamandır hiç durmadan akan pınar beldenin ilgi odağı. Gümüşhane’nin Ünlüpınar beldesine hakim bir mevkide bulunan çeşmenin suyu yaz kış devamlı olarak akıyor.
Ünlüpınarlı vatandaşlar, suyun tadının mükemmel olduğunu belirterek, “Ne kadar susuz olursanız olun bu pınardan çok az bir şey içtiğinizde susuzluğunuz kaybolur. Çeşmenin suyu yaz kış aynı oranda akmaya devam ediyor. Tarihi de köyün kuruluş yıllarına kadar gidiyor” dedi.
|
17.08.2008
|
|
|
Şişmanlık, cebe de zarar |
ABD’de başlıca sağlık sorunlarından biri kabul edilen obezitenin, sağlığın yanı sıra vatandaşların ceplerini de vurduğu ortaya çıktı.
Newsweek dergisinin haberine göre, yaygın obezite, yüksek tansiyon, diyabet, kalp hastalıkları ve benzerleri, bugünün çocuklarının ebeveynleri kadar uzun yaşayamayabileceği anlamına da geliyor. Haberde, Stanford Üniversitesinde yapılan bir araştırmanın, obez Amerikalı kadın ve erkeklerin diğer meslektaşlarına göre saatte 3,41 dolar daha az kazandığını gösterdiği belirtildi. Bu rakam obezite mağdurlarının yılda 7093 dolar kayıpları olduğunu ortaya koyarken, kazanç farklılığı bir ölçüde sağlık sigortası fiyatındaki yüksekliğe bağlanıyor. Örneğin, normal kilodaki meslektaşına göre, aşırı kilolu bir erkeğin sağlık harcamaları yılda 170 dolar, aşırı kilolu bir kadınınki ise yılda 495 dolar farklılık gösteriyor. Obezlerin sağlık sorunları nedeniyle daha az çalıştığı, dolayısıyla bunun kazançlarına yansıdığı, obezite konulu araştırmaların gösterdiği diğer bir sonuç. Buna göre, obezite mağdurları kilo kaynaklı sağlık sorunları sebebiyle yılda ortalama bir hafta işe gidemiyor. Öte yandan bazı hava yolu şirketleri, obez olan ya da tek bir koltuğa sığamayabilecek yolcularından “kendilerine yetecek kadar koltuk” için bilet almalarını istiyor. Ve nihayet obezite, ABD’nin en önemli sorunlarından enerji tüketimini de etkiliyor. Zira, habere göre daha fazla ağırlık daha fazla benzin anlamına geliyor. Haberde, konuyla ilgili yapılan araştırmalara göre Amerikan halkının yüzde 86’sının 2030 yılına kadar aşırı kilolu ya da obez olacağının altı çiziliyor.
|
17.08.2008
|
|
|
Sevinciniz başınızı ağrıtabilir |
Baş ağrısının genellikle kafada gözlerden başlayıp boyna kadar uzanan bölgede ortaya çıktığı; yüz, dişler veya boyunda da görülebildiğine dikkat çeken uzmanlar, ağrının sürmesi halinde öncelikle detaylı bir nörolojik muayene yapılmasını tavsiye ediyor.
Uzmanlar, özellikle Migren ağrılarının ‘Stres, üzüntü veya sevinç, fiziksel eforlar, dıştan gelen duyusal uyarılar (parlak ışık, keskin koku, yüksek ses), adet dönemi, gebelik, doğum, ağızdan alınan gebelik önleyici ilâçlar, hormon ilaçları, uykusuzluk gibi sebeplerle artacağına dikkat çekiyor. Nöroloi uzmanı Dr. Turgay Göncü, en sık rastlanan baş ağrısı olarak nitelenen ‘gerilim tipi’ baş ağrısını herkesin, hayatı boyunca bir veya birden fazla kez çektiğini, en sık rastlanan baş ağrısı tipi olduğunu belirtti. Dr. Göncü; “Baş ağrısı ile ilgili kliniklere başvuran hastaların yüzde 70’inde bu tip ağrı vardır. Bu tip baş ağrılarında özellikle stres ve yorgunluk ağrıyı ortaya çıkarabilmektedir. Bu tip baş ağrısından kafa, yüz, boyun ve omuzların istemsiz olarak devamlı kasılması sorumlu tutulmaktadır. Gerilim tipi baş ağrısı düşünülen hastaların ruhsal durumları da detaylı bir şekilde araştırılmalı, gerekiyorsa depresyon testine tabii tutulmalıdır. Bu tip baş ağrılarının tedavisinde ağrı kesiciler ve depresyon giderici, ruhsal yönden rahatlatıcı ilâçlar kullanılmaktadır” dedi.
|
17.08.2008
|
|
|
|