M ilan Kundera, Yavaşlık isimli kitabında bu “hız dünyasında” yavaşlığın erdemlerini anlatır.
Hatırlamak için yavaşlarız ona göre.
Unutmak içinse hızlanırız.
Gözden kaçırdığı bir ayrıntıyı yeniden gözünün önüne getirmek, o anı yeniden zihninde şekillendirmek isteyen birinin adımlarının yavaşladığını fark ederiz.
Kendisini rahatsız eden bir gerçeğin hayalinden kurtulmaya uğraşan biri ise adımlarını hızlandırır.
Yaşama biçimimiz de öyle değil midir?
Geçmişi anımsamak, onu tekrar yaşamak istiyorsak hayatın içinde yavaşça dolaşırız, daha ziyade kendi köşemizde eski duyguları bir daha ele geçirmeye uğraşırız.
Unutmak isteyen biri ise kendini hızlıca hayatın içine fırlatır, o hareketli temponun istenmeyen anıları silmesini bekler.
Bu, insanlar için doğrudur herhalde.
Ama söz konusu Türkiye devleti ve siyaseti olduğunda, insanlara ait bu “yavaşlık” teorisi tam tersine döner.
Biz yavaşlayarak unutmaya uğraşırız.
Yavaşlarız ve yavaşlatırız.
Bizim âlemimizde yavaşlık unutkanlığı getirir.
Buna inanırız.
Yavaşlık neredeyse bir “virtüöz” becerisiyle kullanılır.
Sadece bugünkü haberlerden ikisine baksak “yavaşlığa” verilen değeri görürüz.
AKP’li bir yönetici CHP tarafından çok ciddi bir biçimde yolsuzlukla suçlanıyor.
Ana muhalefet partisi arka arkaya belgeler yayınlıyor.
Sorular soruyor.
Ve, AKP’li yönetici doyurucu cevaplar veremiyor.
Vermesi de zor gibi görünüyor.
İktidar partisinin, bu kadar önemli bir suçlama karşısında “hızla” hareket etmesi, olanı biteni aydınlatması, ya kendi yöneticisine hesap sorması ya da topluma hesap vermesi gerekmez mi?
Gerekir.
Peki, AKP öyle mi yapıyor?
Hayır.
Gayet ağırdan alıyor.
Yavaşça hareket ediyor.
Bu yavaşlığın, yaşananları unutturması için bekliyor sanki.
Hızla tepki vermesinin olayı büyüteceğini, “unutulmaz” hale getireceğini hesap ediyor sanırım.
Kıpırdamıyor bile.
Partiden dişe dokunur bir açıklama yok.
Bir tepki de yok.
CHP’nin elindeki belgelere karşılık bir şey söyleyemiyor.
Kendi yöneticisini de sigaya çekemiyor.
Biraz ışığa yakalanmış bıldırcın şaşkınlığı var hallerinde.
Öyle duruyorlar.
Bu yavaşlık, olayı unutturmaya yetecek mi?
Eskiden olsa belki yeterdi.
Ama bunca gazetenin çıktığı, bunca televizyon kanalının yayın yaptığı bir ülkede artık “yavaşlık” eskisi kadar başarıyla “unutturmayı” beceremiyor.
Aksine, “yavaşlayan” kuşku yaratıyor.
Devlet ise bu konularda AKP’den çok daha başarılı.
Yavaşlıkla çok daha uzun zaman kazanıyor hatta genellikle “unutturmayı” da beceriyor.
Daha doğrusu beceriyordu.
Artık devlet de zorlanıyor.
Önceki gün Ergenekon davası kapsamında emekli bir albay tutuklandı.
Yakalanan albaya baktığınızda, onun adının Susurluk Raporu’nda geçtiğini görüyorsunuz.
Devlet adına “tetikçilik yapan Kürt itirafçılar, albayın “komutanları” olduğunu söylemişler.
Bu tetikçiler, “faili meçhul” olarak kayıtlara geçen birçok cinayetin faili.
Albay da onların komutanı.
Adı biliniyor.
Tanıklar var.
Ama albay, bu olaylarla ilgili iddialar ortaya atıldıktan, kayıtlara geçtikten 12 yıl sonra yakalanıyor ancak.
Buna “yavaşlık” demez misiniz?
Bu süre içinde albayı unutturmayı da başarmışlar.
Eğer albayın Ergenekon’la ilişkisi saptanmasa ya da böyle bir ilişkiden kuşkulanılmasa belki de bütün bu iddialara rağmen ona hiç kimse dokunmayacak.
Ama Ergenekon meselesi “hızlanınca” albay da yakalandı.
Tabii bugüne kadar bu “yavaşlık” sayesinde paçasını kurtaran çok insan oldu.
Yeni olaylara karışmayanların çoğu bir yerlere sinip saklandı, üstlerine devletin böyle işlerde kullandığı o karanlık pelerini örtüldü.
Gözden kaybolup gittiler.
Ama zaman değişiyor.
Türkiye’nin alışkanlıkları ve hızı da değişiyor.
Eskiden yakalanmayanlar şimdi yakalanıyor.
Bu olumlu bir gelişme.
Yaşadığımız bu olumlu aşamada, bundan kendine bir başarı payı çıkarma hakkına sahip iktidar partisi ise yöneticisiyle ilgili yolsuzluk iddiaları karşısında devletin eski refleksini gösteriyor.
Halbuki bunun yürümeyeceğini en iyi kendilerinin bilmesi gerekir.
Bunca tutuklama onların döneminde yapıldı.
Sanırım birisinin onlara hatırlatmasında yarar olacak:
Artık “yavaşlık” olayı unutturmuyor, unutulan “yavaşlayan” oluyor.
AKP, yolsuzluk iddiaları karşısında bu kadar yavaş davranırsa, seçmenleri bu partiyi unutur.
Hem de AKP’nin sandığından daha “hızlı” yapar bunu.
Taraf, 16.8.2008
|