Ak Parti kimliğinin diğer güçlü vurgusu olan “adalet” konusunda işler iyice karışık durumda. Kalkınmada kaydedilen başarının adalet konusunda paralel bir gelişme kaydettiği söylenemez. Bunda kuşkusuz adaletin yargı kurumlarının bağımsızlığıyla ilgili olmasının büyük bayı olduğu açıktır. AK Parti bir adalet atağı yapmak bir yana kendisi Türkiye’deki bozuk adalet düzeninin kurbanı oluyordu az daha. Aynı adalet düzeni ile AK Parti kurulduğu saatten bu yana sürekli sorunlu.
(...)
Kuşkusuz adalet noktasında beklenen icraat sadece yargı alanı konusunda gerekli reformun yapılması değildir. Toplumun bütün unsurlarının birbirleriyle ilişkisini eşitlik ve adalet çerçevesinde, her türlü ayırımcılıktan koruyarak düzenleyebilecek bir anayasanın tesisi bu adalet kimliğinin kapsamında değerlendirilebilir.
Daha da önemlisi, partinin iktidardayken kaynakların tahsisi konusunda adaletten zulme sapmaması da bu saatten sonra en çok gözeteceği konulardan biri olmalı. Partinin ismini “AK” koymak kolay, bu aklığı hak etmek zordur. Adaletle müsemma olmak kolay ama bu ismin hakkını vermek zordur. Bu zorluğun üstüne gidebilecek cesaretten geri durmamak siyasetçiyi büyütür, yüceltir.
(...)
7. Kuruluş, 6. iktidar yılında kendi mensuplarının rüşvet iddialarının üzerine gitme biçimi de adalet iddiasını zedelemeyecek biçimde olmalı.
Yeni Şafak, 16.8.2008
|