TÜRK-İŞ Eğitim Müdürü Özcan Karabulut, Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde yasalara uygun hareket etmeyen işverenlere kesilen idari para cezalarının yetersiz ve caydırıcı olmaktan uzak olduğunu savunarak, yasal yükümlüklerine uymayan ve iş kazalarına neden olan işverenlerin yargılanması gerektiğini belirtti.
Karabulut, ‘’Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde Gemi İnşa ve Onarım Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri’’ adlı çalışmasında, bölgedeki tersane yoğunluğu dikkate alındığında, Tuzla’da yaşanan iş kazaları, taşeronluk uygulaması, kayıt dışılık ve örgütsüzlüğün gemi inşa ve onarım sanayindeki olumsuz tabloyu sergilemesi bakımından dikkat çekici olduğunu ifade etti.
Karabulut, tersanelerdeki istihdamla ilgili çelişkili bilgilerin, hızla büyüyen sektörde bir yandan büyük işçi sirkülasyonunu, bir yandan da taşeron tarzı üretimin kayıt dışılığını gösterdiğine dikkati çekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Ocak 2008 verilerine göre, Türk-İş’e bağlı Dokgemi-İş Sendikası’nın 5 bin 519, DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası’nın 1359 üyesi bulunduğuna işaret eden Karabulut, bu verilerin de sektörde çalışan işçilerin çok büyük bölümünün taşeron işçisi olup örgütsüz çalıştığını ortaya koyduğunu dile getirdi. Karabulut, tersanelerde ölümlü iş kazalarının artmasının temelinde, ‘’ağır ve tehlikeli bir iş kolu olan gemi inşa ve onarımındaki iş ritminin ve çalışma saatlerinin artması, tersane mekanlarının daralması, hızla büyüyen sanayide büyümeye uygun iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin asıl işverenler tarafından alınmamasının yattığını’’ savundu.
Kazalar insan hakları açısından kabul edilemez
İnsan Hakları Derneği (İHD), Tuzla tersanelerinde meydana gelen işçi ölümlerinin, insan hakları açısından kabul edilemez bir risk ve sonuç olduğunu belirtti. İHD’den yapılan yazılı açıklamada, Tuzla tersanelerinde ölümleri durdurmak için işçi örgütlerinin ve duyarlı demokratik örgütlerin yürüttüğü mücadelenin, sorunların çözümü için henüz yeterli duyarlılığı meydana getiremediği ifade edildi. Açıklamada, ‘’Karın doyurma çabasının sonucunda ölümle karşılaşılması insan hakları açısından kabul edilemez bir risk ve sonuçtur’’ denildi. Açıklamada işverenlerin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile tüm yetkililerin ölümlerin önlenebilmesi adına gerekli önlemleri almaları gerektiği de kaydedildi.
|