Türkiye’de çok derin ve dikenli bir çatışma var. Çatışmanın nedeni de belli. Demokrasi olacak mı, olmayacak mı? Temel çatışma bu.
Ne yaparsanız yapın, neticede bu çatışmanın taraflarından birine destek oluyorsunuz. İster Türklük adına, ister Kürtlük adına, ister solculuk adına, ister sağcılık adına, ister Alevilik adına, ister dindarlık adına, ister laiklik adına, ne adına olursa olsun yaptıklarınız bu çatışmanın bir parçası.
Bu ülkede yaşanan her şey bu çatışmanın içinde, bu çatışmayı etkileyerek ya da bundan etkilenerek yaşanıyor.
Generallerin darbe planları yaptığı, bunu uygulamaya geçirmek için ordunun istihbarat birimlerini kullandığı, darbe ortamı hazırlansın diye çetelerin suikastlar düzenlediği bir ülke burası.
Bugünkü manşetimizde de askerlerin neler planladıklarını göreceksiniz zaten.
Dış politikayı nasıl bir iç politika malzemesi yapmak için hareketlendiklerini, Kıbrıs’ı, Irak’ı nasıl kullanmaya uğraştıklarını anlayacaksınız.
Biz, Kıbrıs meselesini “ülke meselesi” olarak konuştuğumuzu sanırken onlar bu konuyu sivil siyasete müdahale edebilmek için “alet” olarak değerlendiriyorlarmış.
Böyle bir diyardayız.
Burada her şey demokrasiyi yıkmak ya da güçlendirmek için işe yarıyor. Hiç kimse bunun dışında değil. PKK da değil.
Onun da her hamlesi demokrasiyle ilgili.
Önceki gün dokuz askeri mayınlı bir tuzakla öldürdüler.
Dokuz genç insanın ölmesi ne işe yaradı?
Kürt meselesinin çözümüne nasıl yardımcı oldu?
Dokuz kişi ölünce mesele çözüldü mü? “Biz yıllarca silahla devam etsek, silah bu işi çözmez” deyip de mayınlı tuzaklar hazırlamak neye yarıyor?
Kürt halkının sorunlarını çözmediği açık bu eylemin.
Anadilde eğitimi mi sağlıyor, adaletin yerine gelmesini mi sağlıyor, Kürt Türk bütün politikacıların sivil siyasetin içinde rahatça hareket etmesini mi sağlıyor, konuşma özgürlüğünü mü sağlıyor? Ne sağlıyor?
Bu tür pusular, saldırılar, çatışmalar, ölümler öfkeyi, milliyetçiliği, kutuplaşmayı, gerginliği köpürtmeye yarıyor.
Tam da demokrasi karşıtlarının, darbecilerin istediği şeyler bunlar. Kürt halkının çıkarıyla, darbecilerin çıkarı denk mi?
Ben öyle olduğunu sanmıyorum.
Türkiye demokrasiden uzaklaştıkça bu ülkenin bütün insanları hatta daha fazla Kürt halkı acı çekecek.
Darbeciler Diyarbakır hapishanesinin işkencehanelerini yeniden devreye sokacak.
İnsanlara kan kusturacaklar.
Hor görecekler, ezecekler, aşağılayacaklar. Bunları isteyen bir Kürt var mı?
Darbeden, demokrasi dışına savrulmadan hayır uman bir Kürt var mı?
Bu ülkede en fazla acıyı Kürtler çekti. Susurluk çeteleri, Ergenekon hep Küıtler’i hedef aldı.
İnsanları faili meçhullerle öldürdüler, kaçırıp kaybettiler.
Onların işine yarayacak hamlelerin ne anlamı var?
PKK, “bağımsızlık istemediğini” söylüyor.
Kürtler adına hakkaniyet, adalet, eşitlik istediğini söylüyor.
Bunlar demokrasiyle mi ele geçer?
Demokrasiyi reddedenlere, demokrasinin önünü kesmeye çalışanlara yardım edecek eylemlerle mi?
Bu ülkede artık kimsenin derdi tek başına çözümlenmez.
Kürtler’in kendi sorunlarını, dindarların kendi sorununu, solcuların kendi sorununu, Alevilerin kendi sorununu ayrı ayrı çözmesi mümkün değil.
Mümkün olmadığını da gördük zaten.
Herkes denedi bunu.
Biraraya gelmediler, ortak çıkarlarına birlikte yürümeyi denemediler.
Bugün herkesin sorunu da, çıkarı da aynı yerde buluşmuş vaziyette.
Hepimizin sorununu çözecek gerçek bir demokrasiyi yaratamadığımız sürece hepimizin derdi devam edecek.
Artık sadece “kendini düşünerek” plan yapmanın bir sonuç alamayacağını biliyoruz.
Her şeyi bir bütün olarak düşünmek zorundayız.
Demokrasi isteyip, istemediğimize karar vermeliyiz.
PKK, Kürt halkı adına dövüştüğünü söylüyorsa, Kürt halkı için demokrasi isteyip istemediğine karar vermeli.
Demokrasi istiyorsa ona uygun davranmalı. Silahla demokrasi sağlanmaz bu ülkede. En fazla silah, aralarından darbecilerin çıktığı orduda.
İş silaha dökülünce, bu, darbecilerin işine yarıyor.
Silahı susturmak, bazen silahın kendisinden daha etkili olur.
Bu ülkede adalet ve hukuk isteyenler için demokrasiden başka çare gözükmüyor. Ve hepimiz derin bir çatışmanın içindeyiz. Demokrasiye hizmet etmeyen, mutlaka demokrasi karşıtlarına yardım ediyordur.
Herkesin yerini belirleyeceği zaman, bu zaman.
Taraf, 13 Ağustos 2008
|