İstanbul Sanayi Odası’nın 500 büyük sanayi kuruluşu listesine giren (İSO-500) kuruluşların kârları 2007 yılında, bir yıl önceye göre cari fiyatla yüzde 35.1 oranında, reel olarak (enflasyondan arındırılmış olarak) yüzde 27.5 oranında arttı.
Bu kâr patlamasının temel nedeni “ucuz döviz”. Sanayi şirketleri giderek daha fazla dövizle borçlanıyor. Döviz kredilerinin faizi YTL faizine göre çok ucuz. Dövizin YTL fiyatının yıl içinde gerilemesi sonucu, “Kambiyo Kârı” diye isimlendirilen kazanç rakamları büyüyor.
Ne kadar iyi (!) O halde sanayiciler ucuz dövizden şikâyet etmesinler (!) Döviz ucuzladıkça sanayimiz şahlanacak, kârları artacak (!)
İyi de... Acaba sanayi şirketlerin sadece ucuz döviz faizine ve de kambiyo kazancına dayalı olarak ayakta kalabilir mi? Acaba şirketlerin yaptıkları üretimden ve satıştan da kâr edebiliyor mu? Acaba sanayide kârlılık patlarken üretim de patladı, istihdam da arttı mı?
2007 yılında İSO-500’de, (1) Üretimden satışlar cari fiyatlarla yüzde 10.6, sabit fiyatlarla yüzde 4.4 oranında arttı. (2) Katma değer (üretimin gerçek göstergesi olan, çıktı değeri ile girdi değeri arasındaki fark) cari fiyatlarla yüzde 9.8 oranında, sabit fiyatlarla yüzde 3.6 oranında arttı.
SATIŞLARDA ARTIŞ % 4.4
(3) İstihdam özel sektör işletmelerinde yüzde 2.5 oranında, kamu+özel İSO-500 kuruluşlarında yüzde 3.6 oranında arttı. (4) Toplam kârın, toplam satışlara oranı 2006 yılında yüzde 5.9’du. Ucuz faiz ve kambiyo kazancına rağmen 2007 yılında yüzde 7.2 oldu.
Görülüyor ki, 2007 yılında istihdamda, üretimde, satışlarda çarpıcı bir büyüme yok. Hatta büyüme rakamları yetersiz. Tek önemli değişim, üretimden satılan malların kârlılığının yüzde 5.9’dan yüzde 7.2’ye yükselmesi...
Şimdi gelelim ucuz dövizin sanal kârlılığı nasıl artırdığına, reel sanayi yapısını nasıl çökerttiğine.
2007 yılının 4 Ocak’ında dolar 1.41 YTL iken, 1 Haziran’ında 1.31 YTL ve 31 Aralık’ında 1.16 YTL oldu. Döviz fiyatının artmadığını, tersine ucuzladığını gören özel sektör, 2007 yılında dövizle borçlanmaya hız verdi. Özel sektörün yıl başında 70 milyar dolar olan dış borcu yıl içinde yüzde 49 artarak 105 milyar dolara çıktı.
İMALAT SANAYİİ KÜÇÜLÜYOR
2007 yılında YTL reel olarak yüzde 18.7 değer kazanınca şirketler yurtdışından kullandıkları kredilerin (yurtdışı yükümlülüklerinin) YTL karşılığını hesaplarına “Kambiyo Kazancı” olarak yazdı. Açık anlatımıyla, şirketlerin kasasına bir şey girmedi ama, döviz borçlarının YTL karşılığı azaldığı için, o azalan kısım kadar kârları (sanal olarak) artmış göründü. Kasalarına para girmedi ama, bu sanal kârın vergisini ödeyecekler.
2006 yılında toplam 12.9 milyar YTL kârın 3.4 milyar YTL’si faiz ve kambiyo kârı iken, 2007 yılında toplam 17.2 milyar kârda faiz ve kambiyo kârının payı 6.1 milyar YTL’ye yükseldi. 2007 yılında toplam kârın yüzde 35.6’sı faiz ve kambiyo kârından oluştu.
Ucuz dövizin şirketlerin sanal kârını şişirirken sanayinin reel yapısını nasıl çökerttiğinin en çarpıcı göstergeleri, 2007 yılında İSO-500’de üretimden satışlar rakamlarındaki artışın reel olarak yüzde 4.4’te, istihdam artışının yüzde 3.6’da kalmasıdır. İmalat sanayiinin milli gelirdeki payının büyüyecek yerde yüzde 25’lerden yüzde 16.6’ya düşmesidir.
Ucuz döviz, sanayinin sadece iç ve dış pazardaki satış imkânlarını yok etmiyor, sanayinin (yerli girdi yerine) daha fazla ithal girdi kullanmasına yol açıyor. Ucuz ithalatın çökerttiği yapıda yatırımı, istihdamı ve üretimi artırmak imkânsız hale geliyor. (Geliyor değil... Geldi bile...)
Milliyet, 25 Temmuz 2008
|