DÜNYADA sivillere ait her 1000 silâhtan birinin kayıp ya da çalınmış olduğu, bu silâhların büyük bölümünün ambargo uygulanan ya da çatışma içinde olan ülkelere kaçırıldığı bildirildi.
Merkezi İsviçre’de bulunan Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü tarafından her yıl hazırlanan hafif silâhlar 2008 raporu, “Risk ve Direnç” başlığını taşıyor.
Dünyada sivillere ait yaklaşık 650 bin hafif silâhın kayıp olduğu belirtilen raporda yer alan bilgiler, bireysel silâhlanmanın büyük suç örgütleri ve iç çatışmalar için de önemli bir kaynak oluşturduğunu ortaya koydu.
Raporda, Irak ve Afganistan’ın silâh ticareti için yeni “pazarlar” haline geldiği ve bu ülkelerdeki çatışmaların, silâhsızlanma hedeflerinin önünde büyük engel oldukları belirtildi. Üreticilerden, toptancılardan, silâh dükkanlarından ve evlerden çalınan ya da alınan silâhların, yerel çetelere, suç örgütlerine, silâhlı gruplara, terör örgütlerine ve silâh ambargosu uygulanan ülkelere aktarıldığı belirtiliyor. Ordu ya da hükümetlere ait büyük miktarda silâhın da çalınarak, karaborsada satıldığı kaydediliyor. Örneğin Kenya’da, yasa dışı yollarla satılan mühimmatın yüzde 40’ının Kenya ordusundan sızdığı belirtiliyor. Araştırmayı yöneten Keith Krause, AP’ye yaptığı açıklamada, bunun “engellenebilir bir olay” olduğunu ifade ediyor. Krause, silâhların depolanma ve kullanım sürecindeki denetimin artırılması, komuta zincirindeki yetkililerin sorumlu davranmasının gerekli olduğunu kaydediyor.
2008 raporunda yer alan verilere göre, dünyada 51 ülke hafif silâh üretiyor. En önemli hafif silâh ihracatçıları ABD, İtalya, Almanya, Belçika, Avusturya, Brezilya, Rusya ve Çin. En fazla silâh satın alan ülkeler ise yine ABD, Suudi Arabistan, Kanada, Fransa ve Almanya. Hafif silâh ihraç eden ülkeler, silâhların teslimatı dışındaki süreçle ilgili de nadiren kontrol uyguluyor.
TÜRKİYE’DE, PATLAMAYA HAZIR MİLYONLARCA SİLÂH
DÜNYA çapında orduların elindeki yaklaşık 200 milyon silâhın en az 76 milyonunun ihtiyaç fazlası olduğu belirtiliyor. Silâh kullanılan şiddet olayları, “küresel salgına” dönüşmüş durumda. Raporda, şiddetin etkilerinin uzun zamana yayıldığı ve ekonomik olarak da büyük bedelleri olduğu vurgulanıyor. Şiddet olaylarının önlenmesi konusunda raporda önerilen “kamu sağlığı” yaklaşımının, adalet sisteminin harekete geçirilmesi, eğitim, yoksulluğun önlenmesi ya da şiddeti hedef alan başka programlara alternatif olmadığı, bu yaklaşımın “kanıtlar, analiz ve müdahaleyi” içeren bir çerçeve sunduğu kaydediliyor. Türkiye’de, bireysel silâhlanmada ve ateşli silâhların kullanıldığı şiddet olaylarında da artış gözleniyor. Bireysel silâhlanmayla mücadele eden Umut Vakfı verilerine göre, polis ve jandarma bölgesinde bulunan ruhsatlı silâh sayısı yaklaşık 2,5 milyon. Suç olaylarında kullanılan ruhsatsız silâhlar da hesaba katıldığında, ülke genelinde kişilerin kullanımındaki toplam silâh sayısının 7 ile 10 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Vakfın, Emniyet Genel Müdürlüğü verilerinden yaptığı derlemeye göre, sadece bu yılın ilk 3 ayında, Türkiye genelinde polis sorumluluk alanında meydana gelen toplam 200 bin 896 asayiş olayında 2616 kişi vefat etti. Bu olayların yüzde 2,72’sinde ateşli silâh kullanıldığı, kullanılan silâh sayısının 5470 olduğu belirtiliyor. Kullanılan silâhların yüzde 16,7’sinin ruhsatlı, yüzde 83,3’ünün ise ruhsatsız olduğu tesbit edildi. Bir önceki yılın oranlarına bakıldığında ise silâh kullanımında yüzde 57 artış olduğu, ruhsatlı silâh kullanımının arttığı dikkat çekiyor. Araştırmayı derleyen Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Psikiyatrist Dr. Ayhan Akcan, ayrıntılı silâh dağılımında tabanca ve kurusıkıların belirgin biçimde öne çıktığına, kurusıkı silâhlarla ilgili yasaya rağmen henüz denetim olmadığı ve yasanın pratikte uygulanmadığına vurgu yapıyor. Akcan, ruhsatlı silâhlanmanın “caydırıcı” olmadığını ve aksine yaralama ve ölüm aleti olarak yaygın şekilde kullanıldığını ifade ediyor.
|