"Gerçekten" haber verir 01 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Bu yaz neler izlenebilir?

AYLIK GENÇ YAKLAŞIM DERGİSİNDE BU AY KADİR KARACA, SİNEMASEVERLER İÇİN BİR FİLM SEPETİ HAZIRLAMIŞ. BAKALIM SEPETTE NELER VAR?

Genç Yaklaşım’ın Temmuz sayısı yine dopdolu. “Tefekkür” konusuyla okuyucularının karşısına çıkan dergide sinemaseverler de unutulmamış.

Dergide sinema yazarları yazan Kadir Karaca’nın “Sinema sepeti”ndeki filmlere bir göz atalım:

“Film çeşnimizde ki ilk tercihimiz lezzetli bir animasyon filmi. Disney ve Pixar stüdyolarının beraber hazırladığı inanç, azim, aşk ve hayalinin peşinde koşan; Paris’in dışındaki kolonisiyle birlikte bir çiftlikte yaşayan küçük fare Remy’in maceraları anlatılır. Başarılı görselliğiyle, animasyon ve grafiklerinden sıyrılıp ete kemiğe bürünen ‘Ratatouille’ Mickey Mouse’dan sonra sımsıcak hikâyesiyle, insanların gönlünde yer edinen ikinci fare iken hâsılatı ile de yapımcıların yüzünü bir hayli güldüren başarılı bir canlandırma.

2006 yapımı ‘Bitirim karınca’ ikinci animasyon filmimiz. 10 yaşında ki Lucas Nice gerek ailesinin ilgisizliği gerekse mahalledeki belâlısı Steve’in tartaklamasının hıncını bahçedeki karınca yuvalarını ıslamak, hortumuyla onları dağıtmak ve hatta ezmekle almaktadır. ‘Aptal karınca sürüleri’ olarak gördüğü fakat son derece hareketli ve gelişmiş bir toplum hayatı olan bu canlıların kendisine savaş açtığını yakında öğrenecek ve kocaman bir maceraya kapıyı açacaktır.”

Karaca’nın sepetinde hayvan sevgisini anlatan “Arkadaşım tilki” ve “Ayı”, korku ögeleri taşıyan “Canavar ev”, drama olarak “Umudunu kaybetme” ve komedi sevenler için “Neredesin be birader?” de var.

Genç Yaklaşım yine dopdolu

Derginin muhtevasıyla ilgili olarak Editör’ün notlarını da gözden geçirmekte fayda var:

“Üç ayların ilki olan Recep ayına girdiğimiz bu ayda tefekkür dosyamızla sizlerin karşısındayız. Kapak dosyamızda Selim Gündüzalp, ‘Gafletten uzak ol, Allah’a yakın ol’ diyerek, kalbimizin sahibine yakınlaştıracak yolları gösterirken; Süleyman Kösmene, ‘Feyiz mevsimi: Üç aylar’ diyerek, üç ayların hikmetine vurgu yapıyor.

Yusuf Sönmez ise, ‘Musibetler de güzeldir!’ diyerek, neredeyse başımıza musibet gelmesi için duâ ettirecek bir yazıyla çıkıyor karşımıza.

Haber Yaklaşım’da; Genç Yaklaşım’a gelen ödülle başlıyor ilk haberimiz. Ve M. Kemal’i sevmemek suçu olur mu? Örtüden yola çıkarak son zamanlarda yaşanan bir olayın özeti sunuluyor.

Devrik Cümle, Murat Çetin’in bildiğimiz naif üslûbuyla, ‘Beni tanıdığıma memnun oldun mu?’ sorusuyla kendi dünyamızda bir sorgulamaya çıkartıyor bizleri.

Felsefî Yaklaşım’da, ‘Kâinatta tesadüfe yer yok’ diyor Umut Yavuz.

Yazı tahtasında; ‘aykırı(ğı)’ bizi yaşanan bir mûcizenin eşliğinde nefsimizle yüzleştiriyor.

Bu ayki röportajımızda konuğumuz, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Nevzat Bayhan. Bayhan ile özelde üç aylar, genelde ise kültürü konuştuk.

Kültürel Yaklaşım, Vs…, Mizah, Bilmece, Muha1’in Teybi, ve Tarihi Yaklaşım yine ilgiyle okuyacağınız sayfa başlıklarımızdan bazıları.

Tefekkür yorgunu, ama inşa olmuş bir kalple hayatı yeniden okumanız temennisiyle…”

01.07.2008


 

829 yıllık tarihî Ulu Cami restore ediliyor

Erzurum’un en eski tarihî yapıları arasında bulunan Ulu Cami restore ediliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 689 bin 778 YTL’ye restore edilen tarihî caminin 2008 Kasım ayı sonunda ibadete açılacağı belirtildi.

Sınırlarında barındırdığı tarihî yapılar ile açık hava müzesini andıran Erzurum’da bir vakıf malı daha restore ediliyor. Erzurum’un en büyük camilerinden Ulu Cami, orjinaline uygun şekilde restore ediliyor. Anadolu Selçuklu mimarî özelliklerine sahip tarihî cami, Saltuklu Emîri Nasuriddin Muhammed tarafından 1179 yılında yaptırılmış. Osmanlı Devleti döneminde de beş kez restore edilen tarihî caminin şu an duvarlarının temizliği, zemin yenilenmesi gibi birçok bakımı yapılıyor. Cami içinde ve dışında yapılan restorasyon çalışmaları dolayısıyla cami ibadete kapalı durumda. Erzurum’daki tarihî camilerin restorasyon ve bakımından sorumlu Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden alınan bilgilere göre; restorasyon çalışmaları 5 ay daha sürecek. Kasım ayı sonunda ibadete açılacak olan caminin 689 bin 778 YTL’ye restore edildiği öğrenildi.

Erzurum’da şu an Vakıflar Bölge Müdürlüğü kontrolünde İspir Sultan Melik Gazi Mescidi, Merkez Boyahane ve Hınıs Alaaddin Bey Camilerinin restorasyon çalışmalarının yürütüldüğü ve 2008 yılı sonuna kadar bitirileceği kaydedildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü; cumhuriyet öncesinde kurulan 41 bin 500 vakıf malını temsil ettiklerini açıkladı. Genel müdürlükten yapılan açıklamada şöyle denildi: “Vakıflara ait ilk belgenin 1048 yılına dayandığını dikkate aldığımızda gerçekten köklü bir geleneksel yapının mirasçısı olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’na baktığımızda sağlıktan eğitime, bayındırlıktan çevreye neredeyse bütün hizmetler vakıflar eliyle yürütülmüştür. 41 bin 550 vakfın temsilcisi durumunda olan Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu vakıfların yaşatılmasını sağlamakta ve amaçlarını gerçekleştirmektedir.”

/ Erzurum

01.07.2008


 

Çin’den Osmanlı’ya bir medeniyet gezgini: Katı’

KATI’ SAN'ATINA GÖNÜL VERENLER, YILDIZ SARAYI İÇİNDE BULUNAN ŞALE KÖŞKÜNDE DÜZENLENEN TÖRENLE HOCALARI ÜNVER VE BAŞKÖYLÜ’DEN İCAZETLERİNİ ALDILAR.

KATI’ san'atına gönül verenler, İstanbul'daki tarihî Yıldız Sarayı içinde bulunan Şale Köşkü’nde düzenlenen bir törenle hocaları Dürdane Ünver ve Müjgan Başköylü’den icazetlerini aldılar. Her yaştan ve her kesimden gönüllüsü olan katı’ san'atı kursiyerlerinin eserleri Şale Köşkü’nde sergiye açıldı.

Herhangi bir motif veya yazının deriden veya kâğıttan oyulması ile ortaya konulan bir sa'nat dalı olan katı’ Arapçadaki ‘kesmek’ anlamına gelen ‘kat’ fiilinden geliyor. İngilizcede ‘paper filigree’, ‘paper-cut’, ‘silhouette-cutting’; Almanca’da ‘silhoutten kunst’, ‘scherenschnitt’; Fransızca’da ‘L’art de la silhouette’, ‘decoupage’; Farsça’da ‘efşan’; Arapça’da ‘kaatı’; Türkçe’de ise “katı’” olarak yazılan kâğıt oyma san'atı, Türk kitap süsleme san'atları içerisinde önemli bir yere sahip.

2004 yılından itibaren Şale Köşkü’nde eğitim veren atölye son mezunlarına da icazetlerini vererek toplam 19 mezun vermiş bulunuyor. TBMM Millî Saraylar Geleneksel Türk Süsleme San'atları Eğitim Görevlisi olan, Dürdane Ünver ve yardımcısı Müjgan Başköylü’den icazetlerini alan öğrencilerin eserleri de yine Şale Köşkü’nde sergiye açıldı. Her yaştan öğrenciyi kabul eden katı’ atölyesi eğitimlerini ücretsiz ve gönüllü olarak veriyor. İki yıllık bir teknik eğitim sonunda mezun olan öğrencilerine, İcazetlerini vermeden önce bir konuşma yapan Dürdane Ünver, öğrencilerinden kendisine bir söz vermelerini istedi. Katı’ san'atının değerini ayağa düşürmemek için öğrencilerinden mezun olur olmaz sergi açmamalarını ve bu san'atı tanıtmak için her tv programında boy göstermemelerini isteyen Ünver öğrencilerine, çıkacakları yayınların kalitesini iyi seçmelerini öğütledi.

Katı’ san'atının tarihi

TBMM Millî Saraylar Geleneksel Türk Süsleme San'atları Katı’ Atölyesi Eğitim Görevlisi Müjgan Başköylü’nin dilinden katı’yı ve dünden bugüne gelişini dinledik.

Katı’ nedir?

Katı’nın mânâsı Arapça ‘kesmek’ anlamına gelen bir kelime olan ‘kat’ kelimesinden geliyor. Katı’ herhangi bir motif ya da yazının deriden veya kâğıttan oyularak kesilmesi süreciyle ortaya çıkan parçaya verilen isimdir.

Peki, katı’ san'atı ne zaman çıktı ve bugüne nasıl geldi?

Bu san'atın Osmanlı’ya gelişi 14. yüz yıl. Daha önce Çin, ondan sonra Herat-Afganistan, oradan İran ve onun üzerinden Osmanlı’ya ulaşmış bir san'at dalı. Osmanlı’da 14. yy’da ciltlerde başlayan bu san'at dalı, özellikle Fatih döneminde ciltler ve cilt içlerindeki sayfa süslemeleri olarak görülürken 16. yy’da Kanunî döneminde en yüksek, en parlak dönemine ulaşıyor. 16. yy’dan sonra da bu san'at giderek daha iyi ifşâ edilirken 18-19. yy’dan sonra unutulmaya yüz tutuyor. Daha sonra Prof. Dr. Süheyl Ünver vasıtasıyla tekrar günyüzüne çıkıp 21. yy’da tekrar gündeme gelmiş.

Siz de bu san'atın öne çıkmasına yardımcı oluyorsunuz?

Evet. Doğru. Burada TBMM’ye bağlı Millî Saraylar Geleneksel Türk Süsleme Atölyesi’nde 2004 yılından beri Dürdane Ünver Hocamla birlikte katı’ dersleri veriyoruz. Bugün de 10 kişiyle birlikte toplam 19 tane mezun vermiş bulunuyoruz.

Katı’ eğitimi almak isteyenler nereye başvuru yapmalı ve nasıl bir başvuru yapmalılar?

Buraya (Yıldız Sarayı Şale Köşkü) başvurmaları gerekiyor. Biz yaş sınırlaması koymadık. İstediğiniz yaşta katılabilirsiniz. Burada herhangi bir ücret de alınmıyor öğrencilerden. Biz burada gönüllü olarak çalışıyoruz. Amacımız, katı’ san'atını gelecek nesillere aktarmak burada usta öğreticiler yetiştirmek.

Katı’ eğitimi almak isteyenler Palanga Cad. No: 53 Yıldız Şale Köşkü içi Yıldız-Beşiktaş/İstanbul adresine gidip ücretsiz olarak kayıt yaptırabilirler. Ancak mezun olur olmaz sergi açmamayı ve katı’ yı tanıtmak için çıkacağınız programları iyi seçmeniz gerektiği şartlarını kabul etmeniz gerektiğini unutmayın. MÜJGAN BAŞKÖYLÜ KİMDİR? 1963 yılında Eskişehir’de doğdu. 1986 yılında İ. Ü. İşletme Fakültesininden mezun oldu. Ord. Prof. Süheyl Ünver atölyesinde Türk süsleme san'atları kursuna devam etti ve buradan bitirme çalışmasını katı’ ile vererek icazet aldı. Gülbün Mesara başkanlığındaki Ünver nakışhanesinde katı’ grubunda çalıştı. Halen TBMM Millî Saraylar bünyesi Eğitim Birimi Katı’ atölyesinde Dürdane Ünver’in yardımcısı olarak katı’ dersleri vermektedir.

Ahmet CEYLAN / İstanbul

01.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Gezi Eki Pdf

Bütün haberler

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır