MHP, Türkiye’de yoksulluk sınırı, boyutları ve bunun ortadan kaldırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti için alınan tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasını istedi.
MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve arkadaşlarınca imzalanarak TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, tüm dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarında meydana gelen anormal artışların, özellikle toplumumuzun yoksul ve muhtaç kesimlerinin geçim şartlarını daha da olumsuz duruma getirdiği belirtildi. Ekonominin temelinde ‘’sosyal devlet’’ anlayışının terk edildiği, bunun da dar ve sabit gelirlilere yönelik sürdürülen ekonomik politikaları olumsuz etkilediği kaydedilen önergenin gerekçesinde, ‘’Gıda fiyatlarındaki artış küresel bir açlık tehlikesini doğururken, sürekli artış gösteren işsizlik ise fakir fukara ve yoksulun yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Mayıs 2008 itibariyle dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırı 720 YTL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 346 YTL’dir. Aylık net asgarî ücret ise 435 YTL’dir. Bu tutar insan onurunun gerektirdiği harcamanın beş günlük karşılığıdır’’ denildi.
Türkiye’de özellikle son yıllarda zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumunun arttığı belirtilen gerekçede, Türkiye’de ortadireğin çöktüğü bunun da çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirdiğine işaret edildi. Araştırma önergesinin gerekçesinde şunlar kaydedildi: "Emeklinin büyük bir bölümü açlık sınırında, memur işçi, çiftçi ve esnaf zor durumdadır. Dar gelirlinin durumu her geçen gün kötüye giderken, aç ve yoksul sayısı ise her geçen gün daha da artmakta ve dolayısıyla da bunlara yapılan gıda, yakacak gibi yardımlar da her yıl katlanarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Yoksul vatandaşlarımıza yardımcı olmak, maddî ve manevî destekte bulunmak sosyal devlet olmanın vazgeçilmez gerekliliklerinden biridir. Yoksul vatandaşlarımıza yapılan aynî ve nakdî yardımların, insan onurunu zedelemeden, bir düzen ve statüye bağlı olarak yapılması da ayrı bir öneme sahiptir. Ülkedeki, yoksul ve aç sayısının artması ve bunlara sağlanan yardımlarında yıllar itibariyle artış göstermesi siyasî iktidarların ya da başbakanların övünç kaynağı olmamalı, aksine yoksulluk ve açlığın giderilmesi için ekonomik politikaların hayata geçirilmesine önem verilmelidir. İnsanlarımız, hayatlarını ekmeğe-aşa, dolayısıyla yardıma muhtaç şekilde sürdürmek zorunda bırakılmamalıdır. Vatandaşı içinde bulunduğu yokluğa muhtaç bırakmak ve bundan faydalanarak, iradesine ipotek koymak sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.’’
|