|
|
|
OKS için geri sayım başladı |
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS), 127 il merkezi ve merkez ilçeler, 112 ilçe ve 8 yurt dışı sınav merkezi olmak üzere toplam 247 sınav merkezinde, 2 bin 842 binada, 49 bin 430 salonda yapılacak.
Saat 10.00’da başlayacak ve tek oturumda gerçekleştirilecek sınav 120 dakika sürecek. Adaylara matematik, fen bilgisi, sosyal bilgiler ve Türkçe alanında çoktan seçmeli test uygulanacak. Sınavda, 468 bin 905 erkek, 444 bin 707 kız toplam 913 bin 612 aday ter dökecek. Sınava, 1899 özürlü aday katılacak. Adayların sınava gelirken yanlarında, sınav giriş ve kimlik belgesinin yanı sıra en az 2 adet koyu siyah ve yumuşak kurşun kalem, yumuşak ve leke bırakmayan silgi ve bir kalemtıraş bulundurmaları gerekiyor.
SINAVDA BAŞÖRTÜSÜ YİNE YASAK
Sınavlarda başörtüsüne uygulanan yasak OKS için de geçerli olacak. OKS kılavuzunda yer alan kurallara göre adaylar başı açık, temiz, düzenli ve aşırılığa kaçmayan bir kıyafetle sınava girecekler. Kimlik kontrolleri ve salonlara yerleştirmenin zamanında yapılabilmesi için adaylar, en geç saat 09.30’da sınava girecekleri okulda hazır bulunacaklar. Sınavda ‘’A’’ ve ‘’B’’ olmak üzere iki adet soru kitapçığı kullanılacak.
SINAV KURALLARI
Adayların, sınava gelirken, çağrı cihazı, telsiz, cep telefonu gibi haberleşme araçları, cep bilgisayarı, her türlü bilgisayar özelliği bulunan cihazlar, müsvedde kağıdı, defter, kitap, sözlük, hesap cetveli ve benzeri araçlar getirmelerine izin ve-rilmeyecek. Sınav sonuçları, 11 Temmuzda açıklanacak.
OKS SON KEZ YAPILIYOR
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (OKS) girecek öğrencilerin ‘’tercihlerinin veliler tarafından bireysel olarak ya da okul müdürlükleri aracılığıyla 11-18 Temmuz 2008 tarihleri arasında bir seferde 20 tercih olarak yapılacağını’’ bildirdi. Çelik, OKS’nın 8 Haziran 2008 tarihinde son kez yapılacağını hatırlattı. Genelgede, bu öğretim yılı başında uygulamaya konulan Ortaöğretime Geçiş Sistemi çerçevesinde ilk kez bu yıl yapılacak olan 6. ve 7. sınıfların SBS’lerinin 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde saat 10.00’da yapılacağı belirtildi. Adayların, velilerin ve okul yöneticilerinin ayrıntılı açıklamalara ‘’http://www.meb. gov.tr’’ ile ‘’http://oges.meb.gov.tr’’ adreslerinde 2 Temmuz 2008 tarihinde yayımlanacak ‘’Tercih ve Yerleştirme e-Kılavuzu’’ndan ulaşabilecekleri bildirildi.
|
03.06.2008
|
|
|
Okullara temizlik tatili |
İlköğretım ve ortaöğretim okulları, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla 4 Haziran Çarşamba günü (yarın) tatil olacak. Millî Eğitim Bakanlığı, öğrencilere çevre bilinci kazandırmak amacıyla bu yıl Dünya Çevre Günü’nün ‘’temizlik’’ yapılarak kutlanmasını kararlaştırdı.
Öğrencilerin katılacağı ‘’temizlik’’ faaliyetleri, 5 Haziran’da pek çok faaliyet gerçekleştirileceği gerekçesiyle 4 Haziran’da yapılacak. Bu çerçevede bütün ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki öğrenciler ve öğretmenler, deniz kıyılarında, akarsu ve göl havzalarında, piknik alanlarında ve diğer açık alanlarda aynı anda ‘’temizliğe’’ başlayacak, poşet ve pet şişe toplayacak.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Türkiye için su krizi uyarısı |
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), ‘’Türkiye’nin gelecek 2050-2100 yıllarında çok ciddî bir su kriziyle mücadele etmesinin kaçınılmaz olduğunu’’ bildirdi.
Vakfın, internet sitesinde yer alan ‘’Yaşamın Özü: Su’’ başlıklı araştırmada, bu tehlikeyi en aza indirmek için, su kaynaklarımız çok dikkatli yönetilmesi gerektiği vurgulandı. Yenilenebilir bir kaynak olan suyun, sürdürülebilir kullanımının mümkün olduğu ifade edilen araştırmada, ancak hızlı tüketimin, kaynaklardan yararlananlara eşit fırsatlar ve yararlar sağlayacak şekilde sürdürülebilirlikten çok uzakta olduğu belirtildi. ‘’Türkiye, dünyanın en önemli nehirlerinden birkaçına sahip olsa da su rezervleri bakımında alt sıralarda yer almaktadır’’ denilen araştırmada, şu görüş ve değerlendirmelere yer verildi: ‘’Türkiye’de su kaynaklarının yönetimi uluslar arası standartlarda iyi ve sürdürülebilir bir yönetim politikası benimsenmediği için geleceğe ilişkin tehditler ciddî boyutlara ulaşmıştır. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarının en az 8000-10.000 metreküp arasında olması gerektiği belirtilen araştırmada, ‘’Kişi başına düşen yıllık 1430 metreküplük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir’’ denildi.
|
/ İstanbul
03.06.2008
|
|
|
İstanbul’da kene alarmı |
İstanbul’da piknik alanlarına giden yüzlerce kişi, kene ısırması şikâyetiyle hastanelere başvurdu.
Alınan bilgiye göre, hafta sonu tatilini piknik alanlarında değerlendirenler, eve döndüklerinde vücutlarına kene yapıştığını fark ederek, hastanelerin acil servislerine başvurdu. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi yetkilileri, akşam ve gece saatlerinde, aralarında çocukların da bulunduğu yaklaşık 300 kişinin, kene ısırması şikâyetiyle hastaneye başvurduğunu, bu kişilerin, ayakta tedavilerinin ardından taburcu edildiğini bildirdi.
|
/ İstanbul
03.06.2008
|
|
|
Hızlı trende deneme sürüşleri |
Pamukova kazasıyla kesintiye uğrayan hızlı trenin deneme sürüşleri bu ay başlayacak. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, Ankara-Eskişehir arasındaki deneme sürüşlerinde herhangi bir sorun çıkmazsa yıl içinde yolcu taşımacılığına başlayacaklarını bildirdi.
Türkiye'nin sabırsızlıkla beklediği hızlı trenin deneme sürüşleri bu ay başlayacak. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) Genel Müdürü Süleyman Karaman, Ankara-Eskişehir arasındaki deneme sürüşlerinde herhangi bir sorun çıkmazsa yıl içinde yolcu taşımacılığına başlayacaklarını bildirdi. Türkiye’deki hızlı tren projelerinin son durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan TCDD Genel Müdürü Karaman, gelişmiş ülkelerde hızlı trene büyük önem verildiğini, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin de hızlı tren çağına girmesi gerektiğini söyledi. Bütün ülkelerin hızlı tren projelerine başlarken ülkenin sanayi şehri ile başşehri arasındaki hatta öncelik verdiğini kaydeden Karaman, Güney Kore’de Seul-Busan, Japonya’da Tokyo-Osaka, Almanya’da Berlin-Frankfurt, Fransa’da Lyon-Paris, İspanya’da Madrid-Barcelona arasında hızlı tren hatlarının öncelikle hizmete açıldığını anlattı. Türkiye’de de hızlı tren çalışmalarının öncelikle Ankara-İstanbul arasında başlatıldığını hatırlatan Karaman, ‘’Şu ana kadar Ankara-Eskişehir etabını bitirdik. İkinci kısmın, Eskişehir-İstanbul arasının ihalesini yaptık ama bizi sıkıntıya sokan bazı hukukî sorunlar oldu. Biraz kredi görüşmeleri uzadı. Hedefimiz bu sene oraya da başlamak ve Ankara-İstanbul’u -proje süresi 24 ay ama 3 sene demek lâzım- hızlı trenle birbirine bağlamak’’ diye konuştu. Karaman, Ankara-Sivas Hızlı Tren Projesi’nin de altyapısının bitmek üzere olduğunu, üstyapısının da ihale edildiğini belirtti. Karaman diğer hedeflerinin ise İzmir ile Bursa’yı birbirine bağlamak olduğunu ifade etti.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Hipertansiyon sessizce öldürür |
TÜRKİYE'DE her 3 yetişkinden birinde görülen yüksek tansiyonun, kalp, beyin ve böbrek ile bütün atardamarlarda hasarlar oluşturarak, ölümlere ya da sakatlıklara yol açabildiği bildirildi.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sıddık Ülgen, yaptığı açıklamada, atardamarlarda dolaşan kanın damar duvarına yaptığı basınca, kan basıncı ya da tansiyon denildiğini söyledi. Bu kan basıncı değerinin normal sınırları aşması durumunda ise yüksek tansiyonun (hipertansiyon) ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Ülgen, bütün dünyada da oldukça sık görülen bu sinsi hastalığa, Türkiye’de her 3 yetişkinden birinde rastlandığını bildirdi. Hipertansiyonun başta kalp, beyin ve böbrek ile bütün atardamarlarda hasar oluşturarak felç, kalp krizi, böbrek yetmezliği ya da damar yırtılması ile ölümlere ya da sakat bırakıcı hastalıklara yol açabildiğini belirten Prof. Dr. Ülgen, şunları kaydetti: "Hipertansiyon, dünyada sessiz katil olarak biliniyor. Hipertansiyona birçok etken yol açabiliyor. En önemlisi genetik yapıdır. Kişi doğuştan hipertansiyona yatkın olabiliyor. Bunun yanı sıra aşırı tuz tüketimi, şişmanlık ve hareketsiz hayat gibi birçok faktör, yüksek tansiyona yol açabiliyor. Hastalığın sadece yüzde 5 gibi az bir bölümü, ameliyatlarla tedavi edilebilen düzeydedir. Genelde hipertansiyon hastaları, tedavi edilmemesi ve hayat biçiminin değiştirilmemesi durumunda hayatları boyunca ölüm ve ciddî rahatsızlık riskiyle karşı karşıyadır.’’ Prof. Dr. Sıddık Ülgen, bu hastalıktan korunmanın en iyi yolunun bazı alışkanlıkların bırakılması olduğunu belirterek, ‘’Aşırı kilodan, fazla tuz ve yağ tüketiminden kurtulmak riski azaltır. Sigara ve alkolü bırakmak da tedavide önemli rol oynar’’ dedi. Prof. Dr. Ülgen, hastaların önemli bölümünün hipertansiyon rahatsızlığı olduğunu bilmediğini ifade ederek, bu yüzden 6 ayda bir kan basıncı ölçümü yaptırılmasını önerdi.
|
/ Konya
03.06.2008
|
|
|
Asıl başarı “insan” olabilmek |
ANKARA'DA faaliyet gösteren Muraş Öğretim Kurumları Genel Müdürü Hayrullah Karakuş, asıl başarının ‘insan’ olabilmek olduğuna dikkat çekti.
Muraş Öğretim Kurumları’nın eğitim felsefesi ile ilgili görüşlerini açıklayan Genel Müdürü Hayrullah Karakuş, şunları söyledi: “Sınavlar ülkesi olan Türkiye’de Muraş Öğretim Kurumları olarak gençlerimizin hayatı bir bütün olarak görmeleri gerektiğine inanıyoruz. Ancak o zaman ulaşmak istedikleri hedefe doğru emin adımlarla ilerleyebilir ve karşılarına çıkan engelleri fırsat olarak değerlendirebilirler. Dolayısıyla gençlerimize verdiğimiz eğitimin temelini; ‘neyi niçin istediğimizi, kendi içimizde mânâlı kılabilmeyi ilk adım kabul edersek, ikinci adım bilginin en önemli güç olduğunun farkında olmaktır. Üçüncü adım ise mutlak olarak bilgiyi ilerletebilmek olmalıdır. Tüm bunların bir anlam ifade edebilmesi ise dördüncü basamaktan haberdar olmamıza bağlı: Edep. Evet edeple taçlandırılmamış hiçbir başarı anlam ifade edemez’ diyerek özetliyoruz.”
|
Yeni Asya
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Her köye bir ahır |
VETERİNER Burak Çakır, Rize il ve ilçelerinde uygulanmak üzere başlatılan “her köye bir ahır” projesi ile ilgili bilgi verdi.
Veteriner Burak Çakır şöyle dedi: “Rize ile ve ilçelerinde hayvancılık bitme noktasına gelmiş durumda. Biz yeniden geliştirmiş olduğumuz proje ile ‘her köye bir ahır’ yapmayı planlıyoruz. İlk etapta pilot bölge olarak il içinde 6 aileye 5’er süt ineği dağıtıp proje kapsamını genişleteceğiz. Köylerde atıl durumda bulunan binaları bu işe tahsis edilmesi için çalışmalar başlattık. Valimiz ile, kaymakamlarımızla ve köy muhtarlarımızla birlikte çalışmalarımıza devam edeceğiz. Hazırlamış olduğumuz projeyi Tarım Bakanımıza sunduk. Olumlu bulundu. Önümüzdeki günlerde bunu hayata geçireceğiz.”
|
Abdullah UZUN
03.06.2008
|
|
|
Anadolu Lisesi Sınavına hazırlık semineri |
EĞİTİM-BİR SEN İzmir Şubesi, Fen ve Anadolu liseleri öğretmenleri seçme sınavına yönelik olarak hazırlık seminer programına 17 Mayıs Cumartesi günü start verdi.
MEB’in 28 Haziran 2008’de yapacağı öğretmenleri seçme sınavına yönelik olarak Eğitim-Bir Sen İzmir Şubesi hazırlık semineri düzenledi. Seminer, 17 Mayıs–21 Haziran 2008 tarihleri arasında Cumartesi günleri saat 09:00–13:30 arasında Hasan Sağlam Öğretmenevi brifing salonunda gerçekleştiriliyor. 6 hafta boyunca toplam 24 saat sürecek seminer programında bir ara, bir de genel değerlendirme sınavı uygulanacak. Ücretsiz ve bütün öğretmenlere açık olan seminere yaklaşık 80 kursiyer katılıyor. Seminerin açılış programına Şube Başkanı Abdurrahim Şenocak, Konak İlçe Millî Eğitim Müdürü Abdulkadir Yıldız, Şube Mevzuat ve Toplu Görüşme Sekreteri Erdal Bayhan ve Şube AR-GE Birimi Başkanı Ahmet Şahin katıldılar.
|
Yeni Asya
/ İzmir
03.06.2008
|
|
|
DİYANET YURT DIŞINA SINAVLA DİN ADAMI GÖNDERECEK |
ALINAN bilgiye göre, Diyanet İşleri Başkanlığı, yurt dışı teşkilâtında halen boş bulunan ve 2008 ve 2009 yılı sonuna kadar boşalacak ABD, Almanya, Avustralya, Avusturya, Fransa, İngiltere ve Suudi Arabistan’daki Din Hizmetleri Müşavirlikleri ve Ataşeliklerine sürekli görevle atanacak personeli belirlemek üzere 7 Temmuz 2008 Pazartesi günü sınav düzenleyecek.
Sınava, 4 yıllık dinî yüksek öğrenim veren fakülte veya yüksekokullardan birini bitiren ve son 3 yılda olumlu sicil almış, aylıktan kesme ve daha ağır bir disiplin cezası almamış olanlar başvurabilecek. Yurt dışında görevlendirilecek personelin mutlak surette yabancı dil bilmesi de gerekiyor. Sınavları geçen personel, görevlendirildiği ülkede 3 yıl süreyle din hizmeti verecek.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
CHP de GAP’a sarıldı |
Cumhurıyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş, ‘’GAP kapsamındaki sulama kanalları eğer zamanında yapılsa ve tarım alanları tamamen suya kavuşturulmuş olsaydı, belki de şu anda dünya ülkeleri arasında küresel ısınmadan en az zararla çıkan ülke Türkiye olacaktı’’ dedi.
Ateş, 4 Haziran’da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın katılımıyla gerçekleştirilecek ‘’Tarım Kurultayı’’ öncesinde yapılan hazırlıkları incelemek üzere partisinin Muğla Milletvekili Gürol Ergin ve Mersin Milletvekili Vahap Seçer ile Şanlıurfa’ya geldi.
CHP il başkanlığında, partililerle bir toplantı yapan Ateş, daha sonra beraberindekilerle Şanlıurfa Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap’ı makamında ziyaret ederek, bölgedeki kuraklıkla ilgili görüş alış verişinde bulundu.
Yılmaz Ateş, dünyanın bir çok ülkesinde küresel ısınmanın etkilerinin bilindiğini ve tedbirlerin alınmaya başladığını söyledi. Küresel ısınmanın, beraberinde beslenme ve gıda sorunu getireceğine işaret eden Ateş, aslında Türkiye’nin daha 20-30 yıl öncesinde, gündemine GAP’ı alarak bu sorunu çözdüğünü, ancak projenin henüz tamamlanamadığını kaydetti.
Türkiye’de 2002 yılına kadar yatırımların yüzde 26’sının GAP’a ayrıldığını aktaran Ateş, şöyle devam etti: ‘’2002 yılından sonra bu oran yüzde 7’ye geriledi. Yüzde 7 ile bu bölgeyi ayağı kaldıramazsanız. GAP kapsamındaki sulama kanalları eğer zamanında yapılsa ve tarım alanları tamamen suya kavuşturulmuş olsaydı, belki de şu anda dünya ülkeleri arasında küresel ısınmadan en az zararla çıkan ülke Türkiye olacaktı.’’ Hükümetin, GAP Eylem Planıyla ilgili açılımını da değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Ateş, ‘’Başbakan’ın Diyarbakır’a gelmesi, (ben bu projeleri yaparım demesi) doğru olmuştur. Ama eksik olan tek başına iktidarda olan bir partinin genel başkanının 6 yılın sonunda gelip, halen (bunu yapacağım) demesidir. Bu inandırıcılığı zayıflatır. Hükümetin avans istemesi doğru değildir, bunun yerine GAP kapsamındaki sulama yatırımlarının yüzde 85’lik bölümünün bir an önce tamamlanması gerekir’’ diye konuştu. Ateş, İşsizlik Fonundan GAP’a ayrılacak kaynağın bir kaç yıl sonra faiziyle birlikte işçilere ödenmesi gerektiğini söyledi.
Yılmaz Ateş, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ‘’CHP olarak herhangi bir şekilde bu bölgenin mağduriyeti üzerinden politika yapmak gibi bir amacımız yoktur. Bunun çok kesin ve kalın hatlarla bilinmesini istiyorum’’ dedi. Türkiye’nin hangi bölgesinde bir sorun varsa CHP olarak, sorunun çözümü için harekete geçtiklerini ifade eden Ateş, bu şekilde iktidara da katkıda bulunmak istedikleri görüşünü dile getirdi. Bu yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşanan kuraklığın afet boyutuna ulaştığına dikkati çeken Ateş, CHP milletvekillerinin konuyu daha önce Meclis kürsüsünden kamuoyuna ulaştırmaya çalıştığını, 4 Haziran’da yapılacak Kurultayla da sorunun daha geniş bir kesime ulaştırılacağını kaydetti. Bu konuda basın kuruluşlarına da büyük iş düştüğünü aktaran Yılmaz Ateş, ‘’Ulusal basın, magazine verdiği değerin bir kısmını bu konuya ayırmalı’’ şeklinde konuştu.
|
/ Şanlıurfa
03.06.2008
|
|
|
Şimdi de işkence gemileri |
İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi, Başkan Bush’un ‘’Artık bu uygulamaya son verildi’’ açıklamasına rağmen, ABD’nin terör zanlılarını ‘’yüzer hapishane’’ olarak kullanılan gemilerde tuttuğuna dair iddialara yer verdi.
100’E YAKIN KİŞİ KAYIP MI OLDU?
Guardian, aynı tarihlerde Somali, Kenya ve Etiyopya güçleri tarafından düzenlenen sistematik operasyonlarda pek çok kişinin yakalanıp sorgulandığı, bunlardan 100’e yakınının
bilâhare ‘’kayıp olduğu’’ iddiasına da dikkati çekti.
İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesi, ABD’nin terör zanlılarını ‘’yüzer hapishane’’ olarak kullanılan gemilerde tuttuğuna dair iddialara yer verdi.
Bir insan hakları kuruluşu olan Reprieve’in bu konudaki iddialarını gündeme getiren gazete, Reprieve avukatlarının uygulamanın gerekçesinin terör zanlısı olarak tutulan kişilerin sayılarının ve yerlerinin gizli tutulması olduğuna dair görüşlerine dikkati çekti.
ABD’ye ait yüzen hapishanelerin dünyanın hangi bölgesinde ve hangi ülkelerin karasularında olduklarına dair bilgilerin toparlanmaya çalışıldığını duyuran gazete, ABD yönetiminden de bu konudaki bilgileri kamuoyuna açıklamasının istendiğini kaydetti. Guardian, Reprieve’in konuyla ilgili raporunda Başkan Bush’un ‘’artık bu uygulamaya son verildi’’ açıklamasına rağmen, 2006 yılından bu yana 200 yeni ‘’işkence seyahatinin’’ daha yapıldığı, terör zanlılarının sorgulanmak üzere ABD’den dünyanın başka ülkelerine taşındığı iddiasının yer aldığını bildirdi. ‘’Hapishane gemilerin’’ de bu amaçla kullanıldığı iddiasına yer veren gazete, Reprieve’in ABD’nin bu amaçla kullandığı gemi sayısının 17 civarında olabileceğine dair tahminine de dikkati çekti. Gazete, bu USS Bataan ve USS Peleliu’nun da aralarında bulunduğu bu gemilerin İngiltere ve ABD tarafından deniz üssü olarak kullanılan Hint Okyanusundaki Diego Garcia’da bulunduklarına dair kuşkulara da yer verdi. Reprieve avukatlarının, özellikle USS Ashland adlı geminin 2007’nin ilk aylarında Somali civarında yaptığı operasyonlara dikkati çektiği de belirtildi. Guardian, aynı tarihlerde Somali, Kenya ve Etiyopya güçleri tarafından düzenlenen sistematik operasyonlarda pek çok kişinin yakalanıp FBI ve CIA ajanı oldukları tahmin edilen kişilerce sorgulandığı, bunlardan 100’e yakının daha sonra ‘’yok olduğu’’ iddiasına da dikkati çekti.
|
/ Londra
03.06.2008
|
|
|
Adım adım Kıyamete |
Dünyada son yıllarda meydana gelen afetler milyonlarca kişiyi aç ya da evsiz bıraktı. Son 5 yılda, can kayıpları dışında milyonlarca kişiyi evsiz bırakan ya da açlıkla karşı karşıya getiren afetlerin bir kısmı şöyle:
Dünyada milyonlarca kişi afetlerin kurbanı
-Mayıs 2008: Çin’in Sichuan eyaletinde meydana gelen 8 büyüklüğündeki deprem sebebiyle 5 milyon kişi evsiz kaldı.
-Mayıs 2008: Myanmar’ı vuran Nergis kasırgası sebebiyle 2,4 milyon kişi evsiz kaldı.
-Ağustos 2007: Peru’da meydana gelen 8 büyüklüğündeki depremde evsiz kalanların sayısı 300 bin civarında.
-Mayıs 2006: Endonezya’da 6,2 büyüklüğündeki deprem sebebiyle evsiz kalanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor.
-Ekim 2005: Keşmir’de meydana gelen 7,6’lık depremde 3,5 milyon kişi evsiz kaldı.
-Nisan 2005: Nijer’de kuraklık ve çekirge istilası sonucu 3,6 milyon kişi açlıktan etkilendi.
-Aralık 2004: Sumatra açıklarında meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve ardından 10 kadar ülkede etkili olan dev deprem dalgaları (tsunami) sonucu 2 milyon kişi gıda sıkıntısı çekerken 700 bin kişi de evsiz kaldı.
-Aralık 2003: İran’ın Bam şehrinde meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem sebebiyle 210 bin kişi evlerinden oldu.
-Mayıs 2003: Cezayir’deki 6,8’lik depremin ardından 800 bin kişi evsiz kaldı.
-Bu arada Sudan’ın batısındaki Darfur’da süren şiddet olaylarında 2,5
milyon kişi evini terk ederek mülteci oldu.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Tarımsal girdi fiyatları düşürülsün |
ŞANLIURFA Ziraat Odası Başkanı Halil Dolap, GAP Eylem Planına sonuna kadar destek verdiklerini ancak, projenin tamamlanmasına kadar geçecek sürede tarımsal girdi fiyatlarının düşürülmesi gerektiğini söyledi.
Dolap, yaptığı açıklamada, bu yıl yaşanan kuraklıktan en çok etkilenen illerin başında Şanlıurfa’nın geldiğini ifade etti. Dolap, şunları söyledi: ‘’Bölgede halen GAP kapsamında sulanmayan geniş bir tarım alanı var. Üreticilerimiz bu alanlarda kendi imkanlarıyla açtıkları sondaj kuyuları yardımıyla tarlalarını sulayabiliyorlar. İl genelinde bu şekilde 10 bin civarında sondaj kuyusu bulunuyor. 100 dekarlık bir tarım arazisi olan üretici bir sezonda 18 bin YTL civarında enerji borcu ödemek durumunda kalıyor. Oysa GAP kapsamında sulanan alanlarda aynı durumdaki bir üretici sezonu 2-3 bin YTL’lik enerji masrafıyla kapatıyor. Bu konuda yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var.’’
|
/ Şanlıurfa
03.06.2008
|
|
|
Alevilerden MEB’e iki bin dâvâ |
VİYANA Türk Alevi Birliğinin düzenlediği “Aleviliğin dünü, bugünü ve yarını” konulu konferansta konuşan Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, “Aleviliğin İslam dışı olduğunu söyleyen zihniyet çağ dışıdır” dedi.
Ders kitaplarında Aleviliğin de öğretilmesi yolundaki taleplerinin uygulanması için Millî Eğitim Bakanlığına karşı bugüne kadar iki bin dâvâ açtıklarını anlatan Prof. Dr. İzettin Doğan, “İstediğimiz gibi değil ama bu yıldan itibaren Aleviliği de ders kitaplarına koydular. Bunun zamanla düzelteceklerine inanıyorum” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığının yıllık bütçesinin 5 ila 6 milyar dolar olduğunu belirten Doğan, “Bu bütçenin üçte birinin gerçekte Alevilerin hakkı olduğunu” savundu.
|
/ Viyana
03.06.2008
|
|
|
Günde 74 dakika gazete okuyoruz |
TÜRKLERİN, günde 74 dakikayla gazete okumaya en çok zaman ayıran ulus olduğu bildirildi.
İsveç’in Göteborg kentinde toplanan Dünya Gazeteler Birliğinin (AMJ) yayımladığı “Rakamlarla Dünya Basını” raporuna göre, dünyada her gün 532 milyon adet gazete basılıyor ve satılıyor. Bu, ücretsiz gazetelerle birlikte 573 milyonu geçiyor. Dünyadaki gazete sayısının 11 bin 926 olduğunu belirten AMJ raporunda, gazeteleri her gün ortalama 1,7 milyar insanın okuduğunu kaydediyor. 232 ülkede gazete yayımlandığı belirtilen rapora göre, Japonlar, bin kişiye düşen 624 günlük gazeteyle dünyanın en çok gazete okuyan milleti olmayı sürdürüyor. Japonya’yı, bin kişide 580 gazeteyle Norveç, bin kişide 503 gazeteyle Finlandiya ve bin kişide 449’ar gazeteyle İsveç ve Singapur izliyor. Günde 74 dakikayla gazete okumaya en çok zaman ayıran Türkleri, 54 dakikayla Belçikalılar, ortalama 48’er dakika ile Finler ve Çinliler izliyor.
|
/ Göteborg
03.06.2008
|
|
|
CHP, AKP’NİN SORUŞTURMA ÖNERGESİNE “EVET” DİYECEK |
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, AKP’nin yasa dışı dinlemeyle ilgili araştırma komisyonu kurulması önerisine ‘’evet’’ diyeceklerini, AKP’nin samimiyetini de verecekleri soruşturma önergesiyle test edeceklerini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, AKP’nin yasa dışı dinlemeyle ilgili verdiği araştırma önergesinin yarın TBMM Genel Kurulunda ele alınacağını belirterek, bu önergenin gündeme alınması için olumlu oy kullanacaklarını bildirdi. Konunun bir araştırma komisyonuyla geçiştirilmesini uygun görmediklerini belirten Kılıçdaroğlu, geçmişte telefon dinlemeyle ilgili kurulan araştırma komisyonunun, hiçbir delil elde edemediğini ifade etti. Refah Partisi döneminde kurulan komisyonun, ‘’Yaptığımız çalışmalar sonucunda, telefonların yasa dışı dinlendiği yolundaki yaygın kanaati gözlemiş ancak bu konuda kanıt elde edememiştir’’ sonucuna ulaştığına işaret eden Kılıçdaroğlu, AKP’nin samimiyetini, verecekleri soruşturma önergesiyle test edeceklerini dile getirdi.
Araştırma önergesine ‘’evet’’ diyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Ama AK Parti, yasa dışı dinlemelere ulaşma konusunda, Parlamentoyu ve soruşturma komisyonuna seçilecek milletvekillerini tam yetkilendirmek istiyorsa, o zaman soruşturma komisyonuna evet demesi lazım. Evet demediği takdirde, AK Parti, bundan kaçıyor anlamına gelecektir. AK Parti, yasa dışı telefon görüşmelerinin arkasına saklanıyor demektir. O nedenle biz, yarın araştırma komisyonuna evet diyeceğiz, AK Parti’den de soruşturma komisyonu kurulmasına evet demesini bekleyeceğiz.’’
Kılıçdaroğlu, soruşturma önergesini, yarın (bugün) 55 imzayı tamamlamadıktan sonra, TBMM’ye vereceklerini bildirdi. Soruşturma önergesini büyük bir ihtimalle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında vereceklerini belirten
Kılıçdaroğlu, soruşturma önergesinin Youtube düşen yasa dışı dinlemeler ve CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenilmesi dahil, tüm yasa dışı dinlemeleriyle ilgili olacağını ifade etti. Bu konunun, sadece bugün değil, yakın bir gelecekte de Türkiye’nin gündeminde olacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, parlamentonun, insan hakları ihlallerini koruması gereken bir kurum olduğunu vurguladı.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Vatandaşı muhtaç bırakmak sosyal devlet ile bağdaşmaz |
MHP, Türkiye’de yoksulluk sınırı, boyutları ve bunun ortadan kaldırılması, açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti için alınan tedbirlerin belirlenmesi amacıyla, Meclis araştırması açılmasını istedi.
MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve arkadaşlarınca imzalanarak TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, tüm dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarında meydana gelen anormal artışların, özellikle toplumumuzun yoksul ve muhtaç kesimlerinin geçim şartlarını daha da olumsuz duruma getirdiği belirtildi. Ekonominin temelinde ‘’sosyal devlet’’ anlayışının terk edildiği, bunun da dar ve sabit gelirlilere yönelik sürdürülen ekonomik politikaları olumsuz etkilediği kaydedilen önergenin gerekçesinde, ‘’Gıda fiyatlarındaki artış küresel bir açlık tehlikesini doğururken, sürekli artış gösteren işsizlik ise fakir fukara ve yoksulun yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Mayıs 2008 itibariyle dört kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırı 720 YTL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 346 YTL’dir. Aylık net asgarî ücret ise 435 YTL’dir. Bu tutar insan onurunun gerektirdiği harcamanın beş günlük karşılığıdır’’ denildi.
Türkiye’de özellikle son yıllarda zengin ve fakir arasındaki gelir uçurumunun arttığı belirtilen gerekçede, Türkiye’de ortadireğin çöktüğü bunun da çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirdiğine işaret edildi. Araştırma önergesinin gerekçesinde şunlar kaydedildi: "Emeklinin büyük bir bölümü açlık sınırında, memur işçi, çiftçi ve esnaf zor durumdadır. Dar gelirlinin durumu her geçen gün kötüye giderken, aç ve yoksul sayısı ise her geçen gün daha da artmakta ve dolayısıyla da bunlara yapılan gıda, yakacak gibi yardımlar da her yıl katlanarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Yoksul vatandaşlarımıza yardımcı olmak, maddî ve manevî destekte bulunmak sosyal devlet olmanın vazgeçilmez gerekliliklerinden biridir. Yoksul vatandaşlarımıza yapılan aynî ve nakdî yardımların, insan onurunu zedelemeden, bir düzen ve statüye bağlı olarak yapılması da ayrı bir öneme sahiptir. Ülkedeki, yoksul ve aç sayısının artması ve bunlara sağlanan yardımlarında yıllar itibariyle artış göstermesi siyasî iktidarların ya da başbakanların övünç kaynağı olmamalı, aksine yoksulluk ve açlığın giderilmesi için ekonomik politikaların hayata geçirilmesine önem verilmelidir. İnsanlarımız, hayatlarını ekmeğe-aşa, dolayısıyla yardıma muhtaç şekilde sürdürmek zorunda bırakılmamalıdır. Vatandaşı içinde bulunduğu yokluğa muhtaç bırakmak ve bundan faydalanarak, iradesine ipotek koymak sosyal devlet anlayışı ile bağdaşmamaktadır.’’
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
İktidar prenslerine astronomik maaş |
BASK Genel Başkanı Resul Akay, bazı üst düzey bürokratların yüksek maaş almalarını eleştirerek, ‘’Astronomik maaşlara dayanak teşkil eden düzenlemelerin tümü Bakanlar Kurulunda ve TBMM’de müzakere edildikten sonra yürürlüğe girmiştir’’ dedi.
Akay, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve geldiği zaman kamuda ücret adaletini mutlaka sağlayacaklarını ve yaptıkları reformların neticesinin üç yıl sonra vatandaşın cebine ve mutfağına yansıyacağını ifade ettiğini hatırlattı. Akay, şu görüşlere yer verdi:’’Sayın Başbakan altı yıl sonra kamudaki ücretleri ne hale getirdiğini görmeli ve öz eleştirisini yapmalıdır. Hiç kimse ‘Bu kuruluşlar özerktir, kendi maaşlarını kendileri belirlemektedir. Hükümetin bu maaşlarda bir sorumluluğu yoktur’ benzeri mazeretler ileri sürmesin. Astronomik maaşlara dayanak teşkil eden düzenlemelerin tümü Bakanlar Kurulunda ve TBMM’de müzakere edildikten sonra yürürlüğe girmiştir. En düşük Bağ-Kur emeklisi aylığı 490, işçi emeklisi aylığı 564, memur emeklisi aylığı 721, asgarî ücret 435, memur maaşı 776 YTL olduğu bir dönemde, iktidar prenslerinin astronomik boyutları aşan ölçüde maaş almaları şaşırtıcı ve düşündürücüdür. Bir tarafta gıda harcamalarını karşılamakta acze düşürülmüş büyük kitleler, diğer tarafta lüks taşıtlar, konforlu konutlar başta olmak üzere pek çok harcaması devlet kesesinden karşılanan, yurt dışı gezileri ile ilave gelir temin eden ve üstüne üstlük şişkin maaş alan prensler yan yana yaşamaktadır. Bu tablo kıyamet ondan kopar anlayışının hortlamasıdır.’’
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Dinleme operasyonu devam ediyor mu? |
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a, ‘’Terör örgütlerini takip bahanesiyle tüm vatandaşları kapsayan genel izleme, dinleme ve fişleme operasyonu halen devam ediyor mu?’’ diye sordu.
TBMM Başkanlığına soru önergesi sunan Ersin, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanının talebi ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakiminin kararıyla 26 Ocak-25 Temmuz 2007 tarihleri arasında tüm Türkiye’deki telefon görüşmeleri, internet ve faks haberleşmelerine ilişkin kayıtların Emniyet’e verildiğinin ortaya çıktığını belirtti. Ahmet Ersin, bu genel izleme, dinleme ve fişleme operasyonunun ne zaman başladığı ve halen devam edip etmediğinin bilinmemesinin panik, endişe ve korku oluşturduğunu öne sürerek, ‘’Terör örgütlerini takip bahanesiyle, tüm vatandaşlarımızın özel yaşamlarını da kapsayan bu genel izleme, dinleme ve fişleme operasyonu, ne zaman başladı ve halen devam ediyor mu?’’ sorusunu yöneltti. Bu operasyondan Bakan Atalay’ın bilgisi olup olmadığını öğrenmek isteyen CHP’li Ersin, ‘’Bu skandaldan dolayı istifa etmeyi düşünüyor musunuz?’’ diye sordu.
|
03.06.2008
|
|
|
Yasa dışı dinleme son derece ayıp |
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, yasa dışı dinlemenin, ‘’son derece ayıp ve demokrasiye yakışmayacağını’’ belirtti.
Sezer, Parlamentoda, tarım sektörünün sorunlarını değerlendirdiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav’ın dinlenildiğine yönelik iddiaların ardından yaşanan gelişmelere ilişkin bir soruya Sezer, ‘’Yüksek barajlarla, Türkiye’de siyaseti iki kutuplu hale getirip, böyle bir istikrar sağlayacağını düşünenlere hatırlatılır. İki kutuplu, iki taraftan toplumu geren siyaset anlayışı, ekonomide, sosyal yaşamımızda, toplumun ruhsal yapısında da büyük sıkıntılara yol açıyor’’ cevabını verdi. Sezer, yasa dışı dinlemenin, ‘’son derece ayıp ve demokrasiye yakışmayacağını’’ dile getirerek, ‘’Olacak şey değil. Sayın Başbakan, sürekli demokrasiden söz eder ama hangi demokraside böylesine baskı, korku krallığı yaratma girişimi vardır, anlayabilmiş değilim. CHP’nin de bu süreçte söyleyecekleri olacaktır’’ diye konuştu.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
‘’Banker Kastelli’’ intihar etti |
“Banker Kastelli” olarak bilinen Abidin Cevher Özden, Kadıköy’deki işyerinde silahla intihar etti.
‘‘BANKER KASTELLİ’’ olarak tanınan iş adamı Abidin Cevher Özden, Kadıköy’deki iş yerinde silâhla intihar etti. Alınan bilgiye göre, Abidin Cevher Özden, Kuşdili Caddesi 12 numarada bulunan Efes Çarşısı’nın 2. katındaki Kastel Emlak, İnşaat ve Turizm Organizasyonu şirketinin sekreter masasında kendisini tabancayla vurdu. Özden, olay yerinde öldü. Polis ekiplerinin olay yerindeki incelemesi sürüyor.
|
/ İstanbul
03.06.2008
|
|
|
Gül, Birden'i kabul etti |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Danıştay Başkanı Mustafa Birden’i kabul etti. Çankaya Köşkü’nde basına kapalı gerçekleşen kabul, bir saat sürdü.
Mustafa Birden’in, Cumhurbaşkanı Gül’e, Danıştay Başkanlığı’na seçilmesi dolayısıyla nezaket ziyaretinde bulunduğu bildirildi. Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile sadece nezaket ziyareti çerçevesinde görüştüklerini belirterek, ‘’Gerginlik falan benim yapımda zaten yok’’ dedi. Birden, daha sonra eski Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu’nun kayınpederi emekli hakim Hasan Tahsin Çörtoğlu için Kocatepe Camisi’nde düzenlenen cenaze törenine katıldı.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
Türkiye, Avusturya ve İzlanda ile yarışacak |
TÜRKİYE, 2009-2010 BM Güvenlik Konseyi geçici üyelik adaylığı için hazırlıklarını sürdürürken, Türkiye’nin sonuca hiç olmadığı kadar yakın olduğu belirtiliyor.
Edinilen bilgiye göre, BM’nin 63. genel kurulu çerçevesinde 7 Ekimde yapılacak seçimle belirlenecek adaylık için Türkiye, bulunduğu “Batı Avrupa ve diğer devletler” grubunda Avusturya ve İzlanda ile yarışacak. Grubundan iki ülkenin adaylık alacağı seçimlerde, genel kurulda üçte iki çoğunluk olan 128 sayısına ulaşılması gerekiyor. Türkiye’nin 2003 yılında açıklanan adaylığı için yürütülen kampanyalar sonrasında, BM üyesi ülkelerden alınan çoğunluğu yazılı destek taahhütlerinin, seçimler için gerekli oy sayısının oldukça üzerinde bir rakama ulaştığı belirtiliyor. “128’in çok üzerindeyiz” diyen kaynaklar, Türkiye’nin daha önceki adaylık süreçlerini hatırlatarak, Türkiye’nin üyeliğe bu kez hiç olmadığı kadar yakın olduğunu ifade ettiler. Kaynaklar, yaklaşık yarım asırdır Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyinde görev almamasını eksiklik olarak değerlendirdi. Türkiye’nin rakiplerinin de çok güçlü olduğuna dikkati çeken kaynaklar, Türkiye’nin Avusturya ve İzlanda’yı yakından takip ettiğini kaydetti. Türkiye, adaylık sürecinde yoğun bir kampanya yürütüyor. Tanıtım kampanyası çerçevesinde Türkiye, lobi faaliyetleri ve yıllık eylem planları düzenlerken, 10 özel temsilcinin 2006’dan beri 67 ülkeyi ziyaret ettiği bildirildi.
|
/ Ankara
03.06.2008
|
|
|
HEZEYAN OLARAK YORUMLANDI |
Son yıllarda iş hayatına yönetici konumunda aktif olarak katılan kadınların alkol tüketiminde ciddî bir artış gözlendiğini öne süren Mey İçki CEO'su Galip Yorgancıoğlu'nun “Kadınlar artık kendilerine daha çok güveniyor. İş dünyasında da başarıları artıyor” deyip, rakı içen iş kadını sayısındaki artışı bununla irtibatlandırması şaşkınlıkla karşılandı ve “hezeyan” olarak değerlendirildi.
BAŞARININ ÖLÇÜSÜ RAKI MI?
Yorgancıoğlu'nun Taraf gazetesinde çıkan “Türk kadını her geçen yıl kendisini bir önceki yıla oranla geliştiriyor. Kadınlar ayrıca kendilerinin erkeklerden hiçbir eksiğinin olmadığını düşünüyor ve bunu da daha çok rakı tüketerek ortaya koyuyorlar. Eskiden 1.2 duble olan ortalama, 1.9 dubleye çıktı” şeklindeki sözleri, “Başarı ve gelişmenin ölçüsü rakı mı?” sorusunu gündeme getirdi.
|
03.06.2008
|
|
|
DÜNYAYI AYAĞA KALDIRAN BULUŞ |
Bu günlerde dünya devletleri ve otomotiv üreticileri, akaryakıt tüketiminde yüzde 30'lara varan tasarruf sağlayan, egsoz gazını sıfıra yaklaştıran EKO66 cihazını almak için yarışıyor.
...Devletlerin ve otomotiv üreticilerinin cihazın patentini almak için kendisiyle görüştüğünü ve büyük meblâğlar teklif ettiklerini kaydeden Mollaoğlu, “Allah bu cihazı bulmayı Müslüman Türk milletinin içinden ve Yozgatlı çiftçi bir ailenin oğlu olan Talat Mollaoğlu’na nasip etti. Onun için Türkiye devleti yaşadıkça EKO 66’nın patenti Türkiye Cumhuriyeti’nde kalacaktır, hiçbir şirkete ve ülkeye satmayacağım” dedi.
Buyrun Talat Mollaoğlu ve dünyada bir devrim gerçekleştiren Eko66 adlı cihazını tanıyalım.
Haberin devamı ve ÜMİT KIZILTEPE'nin Talat Mollaoğlı ile yaptığı röportajı okumak için RÖPORTAJ'a tıklayınız...
|
03.06.2008
|
|
|
|