İnsan vücudu çok hassas mizanlarla donatılmıştır. Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi dakik bir biyolojik saat sistemi ile çalışan vücudumuz, ayrıca mükemmel bir biyoritm ahenk içinde faaliyet gösteriyor.
Efendim, diyeceksiniz ki, nereden çıktı bu biyoritm eğrileri? Çok doğru. İnsanı araştırdıkça daha çok öğreneceğimiz şeyler çıkacak. Vücudumuzun biyoritm eğrileri de bunlardan birisi.
Biyoritm eğriler, vücudumuzda fiziksel, duygusal ve düşünce ile ilgili sistemleri kontrol eden enerji dalgalarının seyrini gösteren bir sistemdir. Vücudumuzda yaratılan her organizma fiziksel, duygusal ve düşünsel olarak periyodik bir dalgalanma içinde canlanma ve dinlenme devreleriyle çalışmaktadır. Bilim adamlarının yaptıkları araştırmalara göre, insanın fiziksel, duygusal ve düşünsel boyutları belirli süreçlerle ve evlerle faaliyet göstermektedir. Meselâ insanın fiziksel devresi 23 gün sürer. Araştırmaların sonucuna göre, bu sürenin ilk yarısında insanın fiziksel gücü ve dayanıklılığı oldukça yüksektir. Ancak ikinci yarıda fiziksel kapasite düşük seyreder. Bu yüzden, organizmamız çabuk bir şekilde yorulma emareleri gösterir.
Peki, böyle bir durumda ne yapmak gerekir? İnsanın önemli işlerini bu ilk 12 veya 13 günde yapması gerekir. İkinci yarıda ise tali işlerini yapmalı ve vücudu yoracak faaliyetlerden sakınmalıdır. Bu şekilde çalışmak insan vücudundan azamî performans elde etmede büyük fayda sağlayacaktır. Şimdi aklınızdan şunu soruyorsunuz gibi geliyor bana: “Biz bu evreleri nasıl tesbit edebiliriz ki?”
Evet, haklısınız. Her insanın bu tek başına tesbit etmesi çok zordur. Bu tesbiti en iyi beden eğitimi uzmanları yapar. Şahsen ben beden eğitimi uzmanı değilim, ancak şunu söyleyebilirim: insan kendisini çok iyi bilir. Ne zaman kendisini dinç hissettiğini ve ne zaman hantal hissettiğini iyi bilir. İşte, o halleri hissettiğinizde bu devreleri yaşıyorsunuz demektir. Yani kendinizi iyi hissettiğiniz zamanlar, önem sırasına göre sıraladığınız işlerinizin ilk başta olanlarını yapmaya başlayabilirsiniz. Hani bazen bize sorarlar: “Kendini nasıl hissediyorsun?” diye. Bazen biz de “Bomba gibi hissediyorum,” deriz ya işte o haleti ruhiye içinde olduğumuzda böyle yapmalıyız. Bir de sere serpe uzandığımız ve “Bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyor,” dediğimiz zamanlar vardır. İşte, önemli işlerimizi bu zamanlara aktarmamalıyız. Onun için atalarımız demiş ya, “Bugünün işini yarına bırakma,” diye. Sanki onlar da vücudumuzun biyoritm eğrilerini biliyormuşlar da ona göre bu atasözünü söylemişler. Diğer taraftan, zihinsel devrenin 33 gün sürdüğü söylenmektedir. Bu da demek oluyor ki, bu sürenin ilk yarısında kişi, öğrenmeye daha fazla meyillidir. Yani konuları daha kolay kavrar daha net düşünebilir ve hafızası çok daha iyi çalışır. İkinci yarıda ise, düşünme kapasitesinin tamamı kullanılmadığı için, öğrenme daha zor hale gelmektedir. O zaman insan, üretken düşünemez ve çözüm yolları bulmada güçlük çekebilir.
Biyoritmik devrelerin grafiğini çıkartmak mümkündür. Bunun için kişinin doğduğu günden itibaren biyoritmi görülmek istenen süreç, yaşadığı süre bulunarak ve bazı hesaplar yapılarak bulunabilmektedir. Bu hesaplamaların pratik olarak yapılabilmesi için geliştirilmiş tablolar bulunmaktadır. Ancak biyoritmin kullanımının, yaygınlaşmasına bağlı olarak hazırlanan bilgisayar programları en kısa yoldur. Yani kişinin biyoritmik evreleri bilgisayar aracılığıyla bulunabilmektedir. Bunun için işin uzmanlarına başvurmak gerekir.
İnsan, eğer biyoritmik eğrilerini iyi tesbit ettirebilirse, ona göre daha sistemli ve performansı yüksek bir çalışma içine girebilir. Sistemli çalışmayı prensip etmiş olanların biyoritm eğrilerine göre çalışmaları, yüksek performans açısından önemli bir sistemdir.
|