Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Önemli yasal düzenlemeler yapıyoruz, ama bunların uygulamasında ciddî zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Çiçek, “Kamu bürokrasisi çok statiktir, dinamizme açık değildir, dolayısıyla statükonun temsilcisi olarak, bu değişime büyük ölçüde ayak diriyor” diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ‘’En çağdaş yasaları bile çıkarsanız bunu uygulamak bir ölçüde kamu bürokrasisinin işidir. Bu alanda köklü değişim yapılamazsa yaptığınızdan çok fazla bir netice alma şansınız yoktur’’ dedi.
Kamu Araştırmaları Vakfı’nın düzenlediği Kamu Personel Sistemi Sempozyumu, Karayolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda başladı.
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Çiçek, Türkiye’nin, reform açlığı içerisinde olduğunu belirterek, ‘’200 yıllık geri kalmışlığımızın sebebi olarak, reformları zamanında yapamamış olmaktan dolayı bir reform arayışı içerisinde olduk. Tanzimat ve Meşrutiyet hareketlerinin temelinde bu reform arayışları var. Cumhuriyet ise başlı başına bir reform projesidir’’ dedi. AB süreci ile Türkiye’yi yeniden yapılandırmak istediklerini belirten Çiçek, bu nedenle reform kelimesinin Türkiye’ye yabancı bir kavram olmadığını bildirdi.
Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, yargı, kamu yönetimi ve personel konusunda yapılacak reformların başarısının, kamu bürokrasisi ile doğrudan alakalı olduğunu ifade eden Çiçek, ‘’En çağdaş yasaları bile çıkarsanız bunu uygulamak bir ölçüde kamu bürokrasisinin işidir. Bu alanda köklü değişim yapılamazsa yaptığınızdan çok fazla bir netice alma şansınız yoktur’’ diye konuştu.
Hazırlanan reformların uygulanmasında, kamu bürokrasisi ile sorunlar yaşandığını ifade eden Çiçek, en iyi ceza kanununun Türk Ceza Kanunu, en modern infaz sisteminin de uygulanmakta olan infaz sistemi olduğunu söyledi. Çiçek, Ceza Muhakemesi Yasası’nın da en çağdaş yasa olduğunu kaydederek, ‘’Bütün Avrupa hukuku, Türkiye’nin 70-80 yıllık tecrübeleri gözden geçirilmiş, içtihatlardan yararlanılmış ve sonuçta reform amaçlı bir düzenleme yapmışızdır. Ama bu kadar önemli bir adımı gerçekleştirmiş olmamıza rağmen ‘acaba istediğimiz sonucu elde ettik mi?’ dediğimizde, bu konuda büyük bir kesimin verdiği cevap ‘hayır’ dır. Bu konuda belli bir mesafe alınmıştır, ama bunun yeterli olmadığı da tartışmalarda ortaya çıkmaktadır’’ dedi. Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:’’Bunun temelinde şu var; reform bir zihniyet meselesidir, bir şekil meselesi değildir. ‘Endişelerimiz var, değişimi tehlike olarak görüyoruz. Bölünürüz, parçalanırız, birliğimiz dirliğimiz bozulur, özgürlük verirsek, hak verirsek başımıza iş açarız’ gibi endişeler bu reformlardan, düzenlemelerden istediğimiz sonucu elde etmemizi engelliyor. Bunu besleyen, körükleyen ve ayakta tutan kamu bürokrasisidir. Suçlamak anlamında söylemiyorum. Önemli yasal düzenlemeler yapıyoruz, ama bunların uygulamasında ciddi zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Kamu bürokrasisi çok statiktir, dinamizme açık değildir, dolayısıyla statükonun temsilcisi olarak, bu değişime büyük ölçüde ayak diriyor. Eski bilgiyle yeni durumları algılamaya, yeni problemleri çözmeye çalışıyor. Tabiri caizse kara sabanla çiftçilik yapmaya devam ediyoruz. Kamu personel rejimi meselesi çok fazla öneme sahiptir.’’
’’HESAPLAŞMA DEVAM EDİYOR’’
Kamu bürokrasisi tutumunun vatandaş devlet ilişkisi açısından önemli olduğunu anlatan Çiçek, şöyle devam etti:”Bir siyaset adamı olarak ifade etmeliyim ki, 1950 çok partili siyasi hayata geçişimizde kamu bürokrasisinin vatandaşla olan ilişkisi siyasetin gündemini belirlemiştir. En belirleyici slogan kamu bürokrasisi ile ilgilidir. 1950’yi düşündüğümüzde bugün sahip olduklarımızın yüzde 70-80’i o toplumda yok. Türkiye’nin ne doğru dürüst elektriği var ne de okulu var, bugün sahip olduğumuz nimetler yok. Seçim yapılırken muhalefet partisinin sloganı, köylüye ekmek vaat etmiyor, işçiye iş vaat etmiyor ama halen hafızalarımızda kalan slogan, ‘Yeter Söz Milletindir’. Bu sloganın muhatabı doğrudan doğruya iktidar olsa da esas itibarıyla kamu bürokrasisidir. Kamu bürokrasisi, vatandaşa karşı bir tutum içerisindedir, ‘Git nereye şikayet edersen et’, ‘Bugün git yarın gel’ o tutumun ifadesidir ve o günlerden kalmadır. Bu, daha sonra siyasetin çarpıklaşmasına sebep olmuştur. Çünkü bir iktidar değişimi söz konusu olduğunu vatandaşlar, kendisine, hukuka uygun davranmadığını kabul ettiği bürokrasiye karşı siyasetçiyi devreye sokmak suretiyle geçmişe dönük bir hesaplaşmanın içine girmiştir. Bu hesaplaşma, bugün de devam ediyor.’’ Bu sebeplerden dolayı Türkiye’de reform yapmanın zor olduğunu ifade eden Çiçek, ‘’Cumhuriyetin kazanımlarının ne kadar önemli olduğunu şimdi daha fazla anlıyoruz, önemli reformlar o dönem yapıldı’’ dedi. Çiçek, kamu reformuna ilişkin hükümetin bir çalışması olduğunu da bildirdi. Kamu Araştırmaları Vakfı Başkanı Ulvi Saran ise Türkiye’nin iç ve dış değişim ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir kamu yönetim sistemi gerektiğini söyledi.
|