|
|
|
Yine 1 Mayıs restleşmesi |
Sendikaların 1 Mayıs kutlamalarını Taksim Meydanında yapma ısrarına karşın İstanbul Valisi Güler, kesinlikle buna izin vermeyeceklerini açıkladı. Geniş çaplı güvenlik önlemi alacaklarına dikkat çeken Güler, geçen haftadan itibaren Taksim’de toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılması için davette bulunan yetkililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu bildirdi.
Vali Güler, 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin İstanbul Valiliği’nde düzenlediği basın toplantısında, 1 Mayıs Perşembe günü bazı sendika ve sivil toplum kuruluşlarınca Taksim’de yapılmak istenen miting ile ilgili açıklamalar olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
“Emek ve dayanışma günü olarak ilan edilmesi sevindiricidir. Barışa, kardeşliğe çalışanların haklarının en iyi şekilde alınmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Ancak söylemek istediğim bir diğer husus; Taksim’de 1 Mayıs günü herhangi bir şekilde toplantı yapılmasının mümkün olmadığıdır. İstanbul’da miting ve yürüyüş yapılacak alanlar kanunla belirlenmiştir. Buradan sendikacı arkadaşlara sesleniyorum; gelin 1 Mayıs’ı belirlediğimiz meydanları istediğiniz birinde veya hepsinde yapabilirisiniz. Ancak Taksim Meydanı toplantı ve yürüyüşler için tespit edilmiş alanlardan değildir. Taksim büyük katılımlı kutlamalar için de uygun değildir. Herhangi bir kutlama için Taksim’e izin vermek mümkün değildir.”
Böyle bir yürüyüş İstanbul’un tamamını kilitleyeceğini ifade eden Vali Güler, “Böylesine bir duruma izin vermemiz mümkün değildir. Her yıl yapıldığı gibi Kazancı Yokuşu’na ve Atatürk Anıtı’na çelenk bırakılmasına izin verilecektir. Buradaki törenin ardından izin verilen yerlere gidebilirler. Kendilerini itidale, sağduyuya ve kanunsuz eylemlerden kaçınmaya davet ediyorum. Geçtiğimiz yıl çok olumsuzluklar yaşandı. Bunun bir daha yaşanmasını istemiyoruz” dedi.
TAKSİM DAVETİNE SUÇ DUYURUSU
Her türlü kanunsuz toplantının ve kanunsuz toplantıya davet etmenin de suç olduğunu belirten Vali Güler, şöyle devam etti: “Bu nedenle geçtiğimiz haftadan itibaren Taksim’de toplantı için davette bulunanlar için suç duyurusunda bulunuldu. Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Her türlü afiş ve bezlere de izin verilmeyecektir. Böylesi toplantıya katılmak kanunen suç teşkil etmektedir. Düşünce ve ifade özgürlükleri vardır. Ama bunların kamu düzeni ve suç işlemesinin önlenmesi açısından gerekli sınırlamalara tutulabilir. Toplantı özgürlüğü de vardır, ancak kamu düzeni ve suç işlenmesinin önlenmesi başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması açısından sınırlandırılabilecektir. Kanunsuz toplantıya tevessül edilmesi suç teşkil etmektedir.”
“PROVOKATİF EYLEM HAZIRLIĞI VAR”
Muammer Güler, kendilerine ulaşan istihbarat raporlarına göre provakatif eylem hazırlığında olanların bulunduğunu belirterek, “Elimizdeki istihbarat raporlarına göre marjinal grupların, illegal örgütlerin ve bölücü örgütlerin 1 Mayıs’ta provakatif eylemler yapacakları, güvenlik güçleri ile taşlı, sopalı ve gerektiğinde silah kullanacakları tespit edilmiştir. Bu suç teşkil eden eylemlerin önlenmesi de güvenlik güçlerinin görevidir. Geçmişteki hadiselerin bir rövanşı zihniyeti ile gündeme getirilmesi söz konusudur. Bu İstanbul’a zarar verecektir. Geçtiğimiz yıl yaşanan kötü görüntüleri yeniden yaşamak istemiyoruz. Güvenlik güçleri kanunsuz toplantıyı dağıtmak durumundadır. İkazlara uymayanlar zorla dağıtılacaklardır. Kanunsuz toplantı ve yürüyüş için gelenler güvenlik güçlerinin kendilerine izin veremeyeceklerini ve zorla dağıtılacaklarını bilsinler. Oraya gelenler kanuna karşı eylemde bulunduklarını unutmasınlar” diye konuştu.
|
/ İSTANBUL
29.04.2008
|
|
|
AB İSTİKRAR İHRAÇ ETMEKTE BAŞARILI OLDU |
İngiltere'de yayınlanan Financial Times gazetesinde çıkan bir yorum yazısında, "AB'nin son 50 yılda istikrar ihraç etmekte büyük başarı kaydettiği, AB'ye üyelik amacının İspanya ve Portekiz'in faşist diktatörlüklerden kurtulmasına yardımcı olduğu" ifade edildi.John Tornhill imzalı yazıda, “birliğin pek çok Orta ve Doğu Avrupa ülkesinin dönüşüm sürecinde de etkili olduğu" belirtilerek, "AB'nin sihirli iksiri Avrupa içinde aynı istikrar ve kabulü yaşamaya can atan Türkiye için neden etkili olmasın?" ifadesi kullanıldı.
Gazetenin yorum sayfalarında yer alan John Tornhill imzalı, “Türkiye’nin Avrupa Umutlarına Darbe Vurmanın Tehlikeleri’’ başlıklı yazıda, “AB’nin son 50 yılda istikrar ihraç etmekte büyük başarı kaydettiği, AB’ye üyelik amacının İspanya ve Portekiz’in faşist diktatörlüklerden kurtulmasına yardımcı olduğu” belirtildi.
“Birliğin pek çok orta ve Doğu Avrupa ülkesinin dönüşüm sürecinde de etkili olduğu” belirtilen yazıda, “AB’nin sihirli iksiri Avrupa içinde aynı istikrar ve kabulü yaşamak için can atan Türkiye için neden etkili olmasın?” ifadesi kullanıldı.
“Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olan çevrelerin ülkenin çok büyük, çok fakir ve Avrupa’ya çok yabancı olduğu görüşlerini savunduğuna” dikkat çekilen yazıda, bu çevrelerin Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkarken ortaya koydukları diğer görüşlere de yer verildi.
“Türkiye AB’nin katı üyelik kriterlerini yerine getirse bile bütçe gerekçeleri sebebiyle 2014 yılından önce ülkenin Birliğe üyeliğinin mümkün olmadığı” ifade edilen yazıda, “o tarihe kadar AB içindeki kamuoyu görüşlerinin değişebileceği ve Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin görevinden ayrılabileceği” kaydedildi.
Yazıda, “O tarihe gelindiğinde zaten belki Türk halkının kendisi, AB’ye tam üyeliğin politik egemenliklerinin ziyadesiyle sulandırılması anlamına geleceği sonucuna varabilecek” ifadesi kullanıldı. Yazıda, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son seçimden bu yana reform sürecini sürdürmekte başarısız olduğu ve daha ziyade yargıyla bir bilek güreşi içine hapsolup kaldığı” öne sürüldü. Yazıda, “Türkiye’nin AB’nin demokratik normlarına ulaşmak için önünde daha alması gereken uzun bir mesafe bulunduğu” da savunuldu.
Yazının son bölümünde de “büyük belirsizliklere rağmen AB ile Türkiye arasındaki yakınlaşmanın her iki tarafın da çıkarına olduğu’’ vurgulandı.
“Türkiye’nin üyelik sürecinin engellenmesinin aptalca olacağı” ifade edilen yazıda, “AB’nin sihirli iksirinin zehre dönüştürülmemesi ve oluşturulan istikrarın bozulmasının önlenmesi gerektiği” kaydedildi.
|
/ LONDRA
29.04.2008
|
|
|
Bağış: Atatürk'ü de dinimizi de seviyoruz |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, Türkiye’de korku siyaseti yapanların bulunduğunu ifade ederek, ‘’Millet yıllarca komünizmle, daha sonra da dinle korkutuldu. Biz millet olarak hem Atatürkümüzü çok seviyoruz, hem Cumhuriyetimize çok bağlıyız, hem de dinimizi çok seviyoruz” dedi.
Egemen Bağış, Palandöken Dağı’ndaki Palan Otel’de yapılan AKP Yerel Yönetimler ve Dış İlişkiler Bölge Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Ermenistan’da son dönemde Türk bayrağının yakıldığını ve ezildiğini gösteren görüntülerin medya tarafından ekranlara taşındığını hatırlattı. Dışişleri Bakanlığının, Ermenistan’a gerekli tepkiyi gösterdiğini kaydeden Bağış, Türk bayrağına yönelik saldırıları kınadığını belirterek, ‘’Bu tür saygısızlıklar yapıldığı sürece, orada kendi başlarında kuytu köşelerinde açlık ve sefalet içinde yaşamaya devam ederler’’ dedi.
Türkiye’de korku siyaseti yapanların bulunduğunu ifade eden Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Millet yıllarca komünizmle, daha sonra da dinle korkutuldu. Biz millet olarak hem Atatürkümüzü çok seviyoruz, hem Cumhuriyetimize çok bağlıyız, hem de dinimizi çok seviyoruz. Bunları istismar edenlere çok kızıyoruz. Hangi etnik kökene ve dine mensup olursa olsun Türkiye’deki bütün vatandaşlarımızın yüzünün dönük olduğu yer Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’dır. Hiç ama hiçbir kimsenin, insanların kalplerine korku vererek bu yüzleri Ankara’nın dışına hele Türkiye dışındaki yerlere döndürmeye hakkı yoktur.’’
DEMOKRASİLERDE PARANOYA OLMAZ
Demokrasilerin sağlıklı bir ruh hali gerektirdiğini, demokrasilerde paranoyaya yer olmadığını anlatan Bağış, ‘’Ateş nasıl yakarsa, buz nasıl dondurursa demokrasilerde de paranoya olmaz. Bugün demokrasimizin içinde korku ve paranoya salmaya çalışanlar, demokrasiden korkuyor, milletten korkuyor. Sandıkla, demokrasiyle iktidara gelebileme ümidini yitirenler farklı yöntemler kullanmaya kalkıyor. Bunlarla baş başayız, ama biz bunları yenebilecek güce sahibiz. CHP’nin ‘öcü gelecek sizi ham yapacak’ korkularına pabuç bırakacak bir millet değil Türk milleti. Bunları aşacağız.’’ diye konuştu.
|
/ ERZURUM
29.04.2008
|
|
|
Babacan: K. Irak’taki yönetimle temaslar sıklaşabilir |
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, “önümüzdeki dönemde Irak’ın kuzeyindeki yönetimle farklı seviyelerde farklı temasların sıklaşmasının beklenebileceğini” söyledi.
Babacan, Ankara’ya resmi ziyarette bulunan Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters ile Dışişleri Bakanlığında bir araya geldi. Görüşmelerin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında soruları cevaplayan Babacan, “Yakın bir zamanda Ankara’dan Erbil’e ya da Erbil’den Ankara’ya özel bir temas olacak mı?” sorusuna şu cevabı verdi: “Biliyorsunuz bizim Irak’taki tüm gruplarla diyaloğumuzu ve ilişkilerimizi geliştirme gibi genel bir politikamız var. Ancak özellikle Irak’ın kuzeyindeki yönetimle terör örgütü PKK konusunda bazı farklı görüşler, farklı yaklaşımlar söz konusuydu. Ancak önümüzdeki dönemde Irak’ın kuzeyindeki yönetimle farklı seviyelerde farklı temasların sıklaşmasını bekleyebilirsiniz. Bu, hem terör örgütüyle mücadele açısından önemlidir, hem de Irak’ın geneliyle olan ekonomik ilişkilerimiz, enerji konularıyla alakalı ilişkilerimiz açısından önemlidir.” Babacan, PKK’nın bir terör örgütü olduğunu yineleyerek, terör örgütüyle mücadelede uluslararası dayanışmanın son derece önemli olduğunu ve terör örgütünü izole etmenin birinci hedef olduğunu belirtti.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
301 Meclis gündeminde |
Kamuoyunda uzun zamandır tartışma konusu olan Türk Ceza Kanununun301. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi bugün TBMM Genel Kurulunda görüşülecek.
Kamuoyunda uzun tartışmalara sebep olan ve muhalefet partilerinin karşı çıktığı TCK’nın 301. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi aynen benimsenirse 301. maddenin başlığı, “Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” olarak değişecek. Ayrıca maddede yer alan “Türklüğü” ibaresi “Türk Milleti”, “Cumhuriyeti” ibaresi de “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olacak. Cezanın üst sınırı 3 yıldan 2 yıla indirilecek, maddeye aykırı hareket ettiği iddia edilenlerle ilgili soruşturma açma yetkisi de Adalet Bakanına bırakılacak. Genel Kurulda, TCK ile ilgili teklifin müzakereleri öncesinde ise MHP milletvekillerinin, son aylarda pirinç, bulgur ve bakliyatta fiyat artışları yaşanırken, gerekli tedbirleri almadığı ve sorumsuz davrandığı gerekçesiyle Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmeler yapılacak.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
TC kimlik numarası zorunluluğu bugün başlıyor |
Vatandaşlar yapacakları bütün işlemlerde bugünden itibaren TC kimlik numarası kullanmak zorunda olacak.
İçişleri Bakanlığı yetkilileri, Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) projesi kapsamında vatandaşların hayatını kolaylaştırmak, kurum kayıtları arasında bilgi alış verişini sağlamak ve kamu hizmetlerinin sunulmasında kişiyi tek numarada tanımlamak üzere başlatılan uygulama kapsamında vatandaşların tamamına ‘’Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası’’ verildiğini hatırlatarak, Tüm işlemlerde TC kimlik numarası kullanılmasının yarından itibaren zorunlu olacağını bildirdiler. Konuyla ilgili daha önce İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık tarafından yayımlanan genelgelerde, ilgili kanunun ‘’kişiler adına düzenlenecek olan her türlü form, beyanname, kimlik kartı, sürücü belgesi, pasaport gibi bütün tanıtıcı belgelerde TC kimlik numarasına yer verilir’’ hükmü hatırlatılarak, 29 Nisan 2008 tarihinden itibaren kanunda belirtilen sürenin sona ereceği ve bütün işlemlerde TC kimlik numarası kullanılmasının zorunlu olacağı kaydedilmişti.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
Sezer’in atadığı 22 rektör Ağustos'ta gidiyor |
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in atadığı ve görev süresi ağustos ayında dolacak 22 rektör yerine atamalar yapacak.
Gül, üniversitelerdeki “türban serbestisi” konusunda YÖK ve hükümetle karşı karşıya gelen Akdeniz, ODTÜ, Ankara, İnönü, 19 Mayıs ve Uludağ Üniversiteleri rektörlerinin yerine de yeni atama yapacak. 2011 yılına kadar Sezer’in atadığı rektörlerin tamamı değişecek. Gül, Mayıs ayında üniversitedeki seçimle belirlenecek Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’ne ve Haziran ayında seçimleri yapılacak olanları belirleyecek. Belirlenecek rektörler şunlar: - Akdeniz, Ankara, Atatürk, Boğaziçi, Cumhuriyet, Çukurova, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Erciyes, Fırat, Gazi, Gaziantep, İnönü, İstanbul Teknik, Karadeniz Teknik, Ondokuz Mayıs, Orta Doğu Teknik, Trakya, Uludağ ve Yıldız Teknik Üniversitesi. Bu arada Ankara, Atatürk, Dicle, Dokuz Eylül, Ege, Ondokuz Mayıs, ODTÜ ve Uludağ Üniversitesi Rektörleri de 2 dönem rektörlük görevi yaptıkları için yeniden rektörlüğe adaylıklarını koyamayacaklar.
|
29.04.2008
|
|
|
Hz. Muhammed’in mesajını 21. yüzyıla taşıyabilmeliyiz |
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, New York Din Hizmetleri Ataşeliği tarafından New Jersey eyaletinde düzenlenen Kutlu Doğum Programına katıldı. Bardakoğlu, Hz. Muhammed'in sevgi davetini 21. yüzyıla taşımak, dünyaya aktarmak ve temsil etmek gibi bir görevimiz olduğunu belirtti.
Bu yılki teması, ‘’Barış İçinde Birlikte Yaşama Tecrübesi’’ olan programa, başta Türkiye’nin New York Başkonsolosu Mehmet Samsar, Washington Din Hizmetleri Müşaviri Mehmet Paçacı, New York Din Hizmetleri Ataşesi Gazi Erdem olmak üzere New York ve New Jersey eyaletlerinde yaşayan Türk-Amerikan toplumu üyeleri katıldı.
Program, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘’Kutlu Doğum’’ konulu sinevizyon gösterisi ile devam etti.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun, ‘’Aranızda olmaktan büyük şeref, mutluluk duydum, çünkü sizin aranızda, İslâm’ın önerdiği, Peygamberimizin anlattığı o dostluğu, kardeşliği, birliği ve beraberliği gördüm. Emin olun, Türkiye’ye götüreceğim en büyük hediye, sizin aranızdaki bu birliktir. Allah birliğinizi, dirliğinizi, sevginizi, bağınızı hep daim kılsın’’ şeklindeki sözleri salondan büyük alkış aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 20 yıldır, Kutlu Doğum Haftasını Hz. Muhammed’i (asm) anlama ve onun getirdiklerini hayata yansıtma vesilesi olarak kutlamaya çalıştıklarını anlatan Bardakoğlu, ‘’Sadece anma değil, biz Efendimizi (asm) daha yakından anlamaya muhtacız, onun getirdiği aydınlık ışığı insanlığa anlatmalı, kendi şahsımızda temsil etmeliyiz’’ dedi. Barış içinde birlikte yaşamaya, birbirini saymaya, sevmeye ve değer vermeye bütün insanlığın ihtiyacı olduğunu ifade eden Bardakoğlu, böyle bir ihtiyacın olduğu yerde, Hz. Muhammed’i anlamak ve onu hatırlamanın, barışın yolunu açacak önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Bardakoğlu, herkesin, İslâm’ın evrensel barış, doğruluk ve dürüstlük çağrısını, Hz. Muhammed’in barış ve sevgi davetini 21. yüzyıla taşımak, dünyaya aktarmak ve insanlığa temsil etmek gibi bir göreve sahip olduğunu belirtti. Ali Bardakoğlu, ‘’Keşke herkes barış konusunda bizim kadar hassasiyet gösterebilse, o zaman dünyadaki bu acı, ıztırap, bir avuç çıkar için insanların birbirinin boğazını sıkması son bulur da dünya cennete çevrilir’’ diye konuştu. Ardından, Din Hizmetleri Ataşeliği tarafından düzenlenen ‘’Hz. Peygamber Sevgisi’’ konulu şiir okuma ve kompozisyon yazma yarışmalarında dereceye giren çocuklara ödülleri verildi. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başlayan program, Kur’ân-ı Kerim ve Ezan okunmasıyla devam etti ve tasavvuf mûsikisi konseri ile son buldu. Bardakoğlu’nun bugün yurda dönmek üzere New York’tan ayrılması bekleniyor.
|
/ NEW JERSEY
29.04.2008
|
|
|
182 engelli memur alınacak |
Kamu kurumlarının boş bulunan memur kadrolarına sınavla 182 engelli personel alınacak. Memurların engellilik oranının en az yüzde 40 olması gerekiyor.
Edinilen bilgiye göre, en az yüzde 40 oranında engelliliği bulunmak kaydıyla Başbakanlığa 29, Millî Eğitim Bakanlığına 80, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğüne 3, İller Bankası Genel Müdürlüğüne 8, Sahil Güvenlik Komutanlığına 3, Pamukkale Üniversitesi Rektörlüğüne 5, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne 14, Abant Üniversitesi Rektörlüğüne 1, Uşak Üniversitesi Rektörlüğüne 5, Trakya Üniversitesi Rektörlüğüne 5, Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne 5, Hatay İl Özel İdaresine 4, Niğde Belediye Başkanlığına 3, Kırıkkale Karaahmetli Belediye Başkanlığına 1, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi GASKİ Genel Müdürlüğüne 5, Kırıkkale Hasandede Belediye Başkanlığına 1, İstanbul Bahçelievler Belediye Başkanlığına 9 ve Bursa Nilüfer Belediye Başkanlığına 1 engelli personel alımı yapılacak. Engellilerin, 5 Mayıs Pazartesi günü mesai bitimine kadar, iş talep formu, 1 vesikalık fotoğraf ve sağlık kurulu raporuyla personel alacak kurumlara başvurmaları gerekiyor. Sınavla ilgili bilgilere Özürlüler İdaresi Başkanlığının www.özida.gov.tr adresinden ulaşılabiliyor.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
Adapazarı’nda gerginlik: 1 ölü |
Adapazarı’nda bir grup, DTP'lilerin program düzenlendiği salondan çıkışını 5 saat boyunca engelledi. Eylemi sırasında salonda kalp krizi geçiren bir kişi hastanede öldü.
AdapazarI’nda, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP), ‘’Barış ve Kardeşlik’’ gecesi düzenlendiği salona girmeleri, güvenlik güçlerince engellenen grup, partililerin salondan çıkışını 5 saat boyunca engelledi. Grubun dağılmasının ardından partililer tahliye edildi. Protesto eylemi sırasında salonda kalp krizi geçiren bir kişi kaldırıldığı hastanede öldü.
DTP Sakarya İl Başkanlığı’nca Funda Düğün Salonu’nda düzenlenen ‘’Barış ve Kardeşlik’’ gecesini protesto eden grubun eylemi 5 saat sonra sona erdi. Salonun önünde önlem alan Çevik Kuvvet ekipleri tarafından içeri girmeleri engellenen grup, terör örgütü ve DTP aleyhine sloganlar attı. Yapılan anonslara rağmen dağılmamakta ısrar eden grup, zaman zaman Çevik Kuvvet’in salon önünde kurduğu barikatı aşmaya çalıştı. Protesto eyleminin sürmesi üzerine İzmit’ten 100’e yakın Çevik Kuvvet ekibi daha getirildi. İlçelerden sevk edilen jandarma ve polis ekipleriyle salon önünde güvenlik koridoru oluşturuldu. Bu arada olaylar sebebiyle salonda fenalaşan Ebubekir Kalkalı isimli bir kişi, ambulansla kaldırıldığı Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde öldü. Kalkalı’nın kalp krizi geçirdiği belirtildi. Eylemin 4. saatinde, içeride fenalaşan bazı kadın, çocuk ve yaşlılar ambulanslarla hastanelere kaldırılmak istendi. Ankara Caddesi üzerinden Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesine gitmek isteyen ambulansların geçişine de protestocular izin vermedi. Ambulanslar daha sonra eskort eşliğinde başka bir güzergahtan hastaneye sevk edildi. Grup, protesto eylemini 5 saat sürdürdükten sonra dağıldı.
Grubun dağılmasının ardından geceye katılan partililer, Sakarya Büyükşehir Belediyesine ait yaklaşık 10 otobüsle jandarma ve emniyet güçleri eşliğinde gidecekleri yerlere gönderildi.
|
/ ADAPAZARI
29.04.2008
|
|
|
Memur-Sen’in yeni başkanı Ahmet Gündoğdu oldu |
Memur-Sen 3. Oğlan Genel Kurulu’nda genel başkanlığa, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu seçildi.
Genel başkan Ahmet Aksu’nun aday olmadığı seçimlerde, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Gündoğdu ile Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Mürsel Turbay’ın listeleri yarıştı. 383 delegenin 251’inin oyunu alan Gündoğdu, konfederasyonun yeni genel başkanı oldu. Konfederasyonun yönetim kurulu da şu isimlerden oluştu: Genel sekreter Mahmut Kaçar, genel teşkilatlandırma sekreteri Ahmet Yıldız, mali sekreter Yusuf Yazgan, genel basın ve halkla ilişkiler sekreteri Halit Ortaköy , genel mevzuat ve toplu görüşme sekreteri Hacı Topbul genel eğitim ve dış ilişkiler sekreteri Ahmet Kaytan. Genel başkanlığa seçilen Gündoğdu, Memur-Sen’in bir aile olduğunu ifade ederek, kaybedenin olmadığı, kazananın Memur-Sen olduğu bir seçim yaşadıklarını söyledi.
|
AHMET TERZİ
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
Küçük üniversiteler beş yıl içinde daha fazla büyüyecek |
Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, KÜ’nin öğrenciler tarafından tercih edilecek bir üniversite haline geleceğini belirterek, 7 bin olan öğrenci sayısının 5 yıl içinde 15 bine çıkacağını ifade etti.
İlçelerde açılacak olan meslek yüksek okullarına (MYO) da değinen Gökçebay, “KÜ’nün ilçelerde açmayı planladığı 6 MYO YÖK’ten geçti. Ancak bu yıl sadece Cide’yi aktif hale getirebiliyoruz. Diğer ilçelerde küçük de olsa pürüzler var. Bunlar giderilmeden ilçelere MYO açmam” dedi. Rektör Bahri Gökçebay, yeni kurulduğu için üniversitede en büyük sorunun öğretim elemanı bulmak olduğunu ifade etti. Hızlı bir şekilde üniversite yerleşkesini şekillendirmek için harekete geçeceklerini kaydeden Rektör Gökçebay, “İki veya üç binamızı özel şahıslar yapacak. Bununla ilgili iş adamlarımızla görüşmelerimiz devam ediyor. Yerleşke planımız Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde bir Kastamonulu hemşehrimiz önderliğinde çiziliyor. Herkes en iyisini yapmak için elinden gelen tüm çabayı sarf ediyor” dedi.
|
/ KASTAMONU
29.04.2008
|
|
|
Elazığ'da kuraklık kriz merkezi kuruldu |
Elazığ'da çiftçilerin kuraklıktan dolayı meydana gelebilecek zarardan en az seviyede etkilenmeleri için ‘Kuraklık kriz merkezi’ oluşturuldu.
Tarım İl Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin 21. yüzyılda da dünya gündeminde önemini koruyacağının bilim adamları tarafından her platformda dile getirildiği ifade edildi. Türkiye’nin küresel ısınmanın potansiyel etkileri açısından, risk grubu ülkeler arasında yer alacağı daha sıcak, daha kurak iklim kuşağı etkisinde kalacağının tahmin edildiği kaydedilen açıklamada, tarımsal üretimde yıllık toplam yağış miktarı önemli olduğu gibi yağışın bitki çıkış ve gelişme dönemindeki aylara dağılımının da önemli olduğu vurgulandı.
Bitkinin, çıkış ve gelişme döneminde ihtiyacı olan suyu toprakta bulamadığı zaman tarımsal kuraklığın etkilerini göstermeye başlayacağı, geçmişte ülkede yaşanan tarımsal kuraklıklar, küresel ısınma ve iklim değişiklikleriyle gelecekte daha yoğun tarımsal kuraklıklarla karşı karşıya kalınacağına işaret edilen açıklamada, gelecekte nüfus artışı baskısı altında artan gıda ihtiyacının karşılanması için tarımsal kuraklık ve eylem planının hazırlanmasını ve uygulanmasını zorunlu kıldığı kaydedildi.
|
/ ELAZIĞ
29.04.2008
|
|
|
Şehirlerin suyu barajlardan |
Türkiye'de belediyeler temin ettikleri suyun yüzde 36’sını barajlardan sağlıyor. Türkiye İstatistik Kurumu bütün belediyelere uygulanan 2006 yılı ‘’Belediye İçme ve Kullanma Suyu İstatistikleri Anketi’’ sonuçlarını açıkladı.
Türkiye’de 3 bin 225 belediyeden 3 bin 167’sinde içme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet verildiği tesbit edildi. İçme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet veren belediyeler tarafından, 2006 yılı itibariyle şebeke ile dağıtılmak üzere 5,16 milyar metreküp su çekildi. Çekilen suyun yüzde 35,7’si barajlardan, yüzde 27,2’si kuyulardan, yüzde 26,7’si kaynaklardan, yüzde 5,9’u akarsulardan ve yüzde 4,5’i göl - göletlerden sağlandı. 2006 yılı itibariyle belediyelere ait 139 içmesuyu arıtma tesisi bulunmakta ve bu tesisler ile 413 belediyeye hizmet verildi. İçme ve kullanma suyu şebekesi ile dağıtılmak üzere temin edilen toplam 5,16 milyar metreküp içme ve kullanma suyunun 2,43 milyar metreküpü içme ve kullanma suyu arıtma tesislerinde arıtıldı. Arıtılan içme ve kullanma suyunun yüzde 2,62’sine fiziksel, yüzde 97,35’ine konvansiyonel, yüzde 0,03’üne ise gelişmiş arıtma uygulandı. Belediye içme ve kullanma suyu şebekeleri ile Türkiye nüfusunun yüzde 82’sine hizmet verildi. 2006 yılında içmesuyu şebekesi ile hizmet edilen belediye nüfusunun Türkiye nüfusu içindeki payı yüzde 82, toplam belediye nüfusu içindeki payı ise yüzde 98 olarak tesbit edildi. İçmesuyu arıtma tesisleri ile hizmet edilen belediye nüfusunun oranı Türkiye nüfusu içinde yüzde 41, toplam belediye nüfusu içinde yüzde 49 olarak hesaplandı.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
Yeryüzünün en büyük hayalet şehri |
Ukrayna’nın Pripiat şehrinde, 22 yıl önce, 26 Nisan akşamı, Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe bir patlama yaşandı. Dünya bu faciadan zar zor haberdar oldu. Sovyetler’in iletişimi engelleme mekanizması tam olarak devreye girmişti. Ama sonunda korkunç boyutlara ulaşan nükleer faciayı gizleyememişti. İşte o gece, Çernobil’in 10 kilometrelik tehlikeli çemberine giren 49 bin nüfuslu Pripiat boşaltıldı.
26 Nisan 1986’da, akşam saatlerinde, Ukrayna’nın Pripiat şehrinde hayat her zamanki gibi normal seyrinde devam ediyordu. İnsanlar işten çıkmış, evlerinin yolunu tutmuş, akşam yemeği hazırlanmıştı. Hiç kimse, sabah gözlerini kendi yatağında açamayacağını, uzun ve zorlu yollara düşeceğini aklının ucundan bile geçirmiyordu. Bu bir korku filminin senaryosu değil, gerçeğin ta kendisi. 22 yıl önce, 26 Nisan akşamı, Çernobil nükleer santralinin 4 numaralı reaktöründe bir patlama yaşandı. Dünya bu faciadan zar zor haberdar oldu. Sovyetler’in iletişimi engelleme mekanizması tam olarak devreye girmişti. Ama sonunda korkunç boyutlara ulaşan nükleer faciayı gizleyememişti. İşte o gece, Çernobil’in 10 kilometrelik tehlikeli çemberine giren 49 bin nüfuslu Pripiat boşaltıldı. Asker devreye girdi. Gece yarısından sonra başlayan acil boşaltma işlemi için yüzlerce otobüs şehrin merkezine dizildi. İnsanlar evlerini bir anda boşaltmak zorunda kaldı. Boşaltma işlemi öyle hızlı gerçekleştirildi ki hiç kimse yanına birkaç parça giyecek ve belki de aile albümleri dışında hiçbir şey alamadı. Pripiat’ı terk eden otobüs konvoyu 20 kilometreyi aştı. Boşaltma işlemi 30 saatte tamamlandı. O gün bugün hayalet şehir olan Pripiat, 900 yıl daha böyle kalacak. Bilim adamları, Çernobil’den sızan en zararlı radyoaktif partiküllerinin yok olması için en az 900 yıl geçmesi gerektiğini söylüyor. Bütün radyoaktif partiküllerinin tamamen yok olması için, 48 bin yıldan bahsediliyor. Pripiatlılar ise yeni bir yerde, zor da olsa hayata yeniden başladılar. Tabiî aralarından birçoğu radyoaktif etkiden kurtulamadı. Geriye kalanlar ise her şeye rağmen Pripiat’ı özlemle anıyor.
HİROŞİMA VE NAGASAKİ’DEN BETER
Çernobildeki 4 numaralı reaktörün patlaması sonucu Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan bombalarının 100 katı kadar radyasyon havaya karıştı, radyoaktif bulutlar rüzgârında etkisiyle Güney Afrika’ya kadar ulaştı. Yağan yağmurlar Karadeniz ve Edirne’de bulutları yere indirdi. En mütevazi rakamlara göre, üç ülkede 146 bin kilomerelik bir alan radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Bu, İtalya’nın yarısı kadar bir alana denk düşüyor. 52 bin kilometrelik Danimarka büyüklüğünde bir tarımsal alan da kirlendi. 380 bin kadar çocukta kan kanserleri, tiroid sorunları ve anemiler belirlenmiştir.
ÇERNOBİL’DEN ÜRKÜTÜCÜ RAKAMLAR
3 milyon çocuğun tedavi görmesi gerekiyor. Kazanın sonuçlarıyla başa çıkılması, “temizlik” ve patlayan reaktörün üzerini örten lahidin inşa edilmesi işlerinde çalışan 600 bin insanın “radyasyona maruz kalmanın etkileri açısından sürekli olarak izlenmeleri gerekiyor. Yetişkinlerde tiroid kanserine rastlanma oranı kazadan sonra on kat artış gösterdi. 3 milyondan fazla insan faciadan doğrudan etkilenen Çernobil kurbanları statüsünde kayıtlı durumda. 2,5 milyon hektarı aşkın zengin tarım toprağında artık kullanılamıyor. Şu anda bir milyonu çocuk olmak üzere 3,5 milyon insan, Ukrayna’nın radyasyonla kirlenmiş topraklarında yaşıyor. Sakat doğumlar ve büyüme bozuklukları Ukrayna’da % 230, Beyaz Rusya’da ise % 180 arttı. Şiddetli bağışıklık sistemi bozuklukları görülen çocuklara, 2 ile 3,5 kat daha fazla rastlanmakta. 380 bin kadar çocukta kan kanserleri, tiroid sorunları ve anemiler belirlendi. 7.1 milyon insanın gelecekte ciddî sağlık sorunları yaşaması beklenmektedir.
|
29.04.2008
|
|
|
Çin ‘Hereke’yi de taklit etmiş |
Çin'de ‘’Hereke’’ adıyla halı üretebilmek için bir yerleşim birimine bu ismin verildiği, üretilen düşük kalitedeki halıların ucuz fiyattan satıldığı bildirildi.
Hereke Halıcılar Derneği Başkanı Erhan Ör, 1843’te dönemin padişahı Sultan Abdülmecit tarafından kurulan Hereke Fabrika-i Humayun’unda üretilmeye başlanan Hereke halısının dokunuş özelliği itibariyle kalitenin ve görkemin simgesi haline geldiğini savundu.
Hereke halısının dünyanın hemen her yerinde müşterisi olduğunu söyleyen Ör, ‘’Hereke halısının piyasasını dünyadaki rekabet olumsuz etkiliyor.
Dünya pazarında ilgi gören halılarımız son dönemde Çin, Afganistan ve İran gibi ülkelerde taklit edilmeye başlandı. Bunun da ötesinde pek çok halı ‘Hereke’ adı kullanılarak satılıyor. Bugün Çin’de dokunan ipek halıların çoğunun ‘Hereke’ markası kullanılarak satıldığını biliyoruz’’ diye konuştu. Çin’de bir yerleşim birimine ‘’Hereke’’ adının verildiğini de dile getiren Ör, şöyle devam etti: ‘’Aldığımız duyumlara göre, Çin halılarında ‘Hereke’ adının kullanımını yasal hale getirmek için Çin’deki bir yerleşim birimine ‘Hereke’ adı verilmiş. Kullanıcılar Hereke halılarının Çin’de de üretildiğini düşünüyor. Oysa Çin’de üretilenler ‘Hereke’ adıyla satılan ‘Çin halısı’dır. Bu halılar ‘ipek’ denmesine rağmen yüzde 100 ipek değil. Tamamen ticarî amaçla yapılan bu halılar el dokuması da değil. Tüketicinin bu farkı anlayamamasından dolayı ‘Hereke’ adıyla satılan bu halılara itibar ediliyor.’’ Hereke’de üretilen halıların tamamına Osmanlıca ‘Hereke’ yazdığını bildiren Ör, ‘’Bu da Hereke halısının orijinal olduğunun bir bakıma sembolü oluyor. Ancak yurt dışında üretilen halılara da bu imzayı koyduklarını görüyoruz. Hatta pek çok kere firma ismimizi de taklit ettiklerine şahit olduk’’ diye konuştu.
|
/ KOCAELİ
29.04.2008
|
|
|
Asırlık santral hâlâ devrede |
Trabzon Akçaabat ilçesine bağlı Işıklar beldesinde bulunan ve Cumhuriyet tarihinin ilk hidroelektrik santrallerinden olan Işıklar Hidroelektrik Santrali , kurulduğu günkü makineleriyle üretimini sürdürüyor. Cumhuriyet döneminin ilk hidroelektrik santrali olan Işıklar HES, 1929 yılında inşa edilerek Trabzon’un elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanması amacıyla kullanılmaya başlandı.
Özel bir şirket tarafından işletilen santralin Sorumlu Şefi Necati Tepe, yaptığı açıklamada, santralin özellikle Trabzon’un enerji ihtiyacını karşılamak üzere 1926 yılında temelinin atıldığını belirterek, ‘’Santral, 1929 yılında üretime başladı. Bu tarihten sonra da bazı kesintilerle günümüze kadar üretimine devam etti’’ dedi.
Santral için 1989 yılında 60. yıl kutlama törenleri düzenlendiğini, törene o dönemin bütün yetkililerinin katıldığını ifade eden Tepe, ‘’Santral, 1990 yılında Doğu Karadeniz’de yaşanan ve Trabzon’da da etkili olan sel ve heyelanlar sonucu büyük oranda tahribata uğradı. Bu nedenle santralde üretim durdu. 2003 yılına kadar santralde bir çalışma yapılamadı. Bu yıldan itibaren santralle ilgili başlatılan çalışmalar 2 yıl sürdü. Haziran 2005’de santralde yeniden elektrik üretimine başlandı’’ diye konuştu.
Santralin Düzköy ilçesine ve Işıklar beldesi ile köylerine yetecek kadar enerji üretimi yaptığını kaydeden Tepe, ‘’Santralde 2005 yılından itibaren 1040 kilowatsaat enerji üretiliyor. Bu üretim mevsim şartlarına göre değişebiliyor’’ dedi.
1926 YILINDAKİ MAKİNELER KULLANILIYOR
Tepe, 1926 yılında temeli atılan santraldeki makinelerin bugüne kadar değişmediğine işaret ederken, şunları söyledi: "Santralde hâlâ 1926 yılından kalan makineleri kullanıyoruz. Bu makinelerde herhangi bir sorun yok. Sel ve heyelan sonucu zarar gören parçaları değiştirdik. Bir de makinelerin hareketli aksamlarında onarımlar yapıyoruz. Makinelerin sargıları, yatakları izole edildi. Santralde sadece, elektrik hatlarında ve sayaçlarda yenileme yapılarak, günümüz şartlarına uygun hale getirildi.’’
Tepe, santral binasının da orijinal halini koruduğunu, sadece küçük tamiratlarda bulunduklarını kaydetti.
|
/ TRABZON
29.04.2008
|
|
|
5 bin yıllık şifa: Maden suyu |
Afyonkarahisar'ın Gazlıgöl beldesinde bulunan ve Friglerden itibaren kullanılan maden suyu, 82 yıldır Kızılay tarafından ülke genelinde satışa sunuluyor.
1926 yılında Türk Kızılayına gelir olması amacıyla kurulan Kızılay Maden Suyu Fabrikasının Müdürü Recep Dönmez, yaptığı açıklamada, Kızılayın değerlendirdiği maden suyunun, Frigler döneminden bu yana kullanılan bir kaynak olduğunu belirtti. Afyonkarahisar Gazlıgöl’de bulunan maden suları ve jeotermal suların 5 bin yıldır ‘’şifa’’ amaçlı kullanıldığını söyleyen Dönmez, şöyle konuştu: ‘’Frig Kralı Midas’ın bölgede hamamlar inşa ettirdiği bilinmektedir. Romalıların hamamlarının ise bazıları yörede halen kullanılmaktadır. Osmanlı döneminde de başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, pek çok padişahın, maden sularından istifade ettiği, bu suları cam damacanalarla İstanbul’a getirttikleri tarihi gerçeklerdir.’’ Dönmez, Afyonkarahisar Kızılay Maden Sularının, Hollanda, Belçika, İngiltere ve Avusturya gibi birçok ülkeye ihracat edildiğini kaydetti.
|
29.04.2008
|
|
|
Aşı için çocuk olmak gerekmiyor |
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Ünal çocukluk çağı aşılarının büyük önem taşıdığını, ancak hastalıklardan korunmada yetişkin aşılamasının da gerekli olduğunu söyledi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadriye Yurdakök de aşıların aşı takvimine uygun ve zamanında yaptırılmasının büyük önem taşıdığını belirtti.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve İç Hastalıkları Anabilim Dalı İnfeksiyon Hastalıkları Ünitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal yaptığı açıklamada, erişkinlere yönelik aşıların çocukluk çağındakilerin devamı olduğunu ifade etti. Ünal, ‘’Genelde çocuklar için gerekli gibi görülse de yaşam boyu aşılama önemlidir. Bazı ülkeler erişkin aşılama takvimleri yayınlamaya başladılar. Biz de böyle bir çalışma yürütüyoruz. Ülkemizde çocukluk döneminde aşılama çalışmaları düzgün yürütüldüğü için biz erişkinlerde daha çok pnömokok (zatürre), influenza (grip), Hepatit-B ve tetanos aşılarının üzerinde duruyoruz’’ şeklinde konuştu.
Türkiye’de erişkin aşılamasının ABD ve Batı ülkelerine göre çok düşük düzeyde olduğunu belirten Ünal, erişkin aşılamasının önemine dikkat çekmek amacıyla Türkiye İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği tarafından bir süre önce ‘’Haydi Büyükler Aşıya’’ kampanyası başlatıldığını hatırlattı.
Ünal, her sağlıklı kişinin 10 yılda bir tetanos, 65 yaşın üzerindekilerle, akciğer hastalığı ve diyabet gibi kronik hastalığı bulunan ve savunma sistemi zayıflayan 2-65 yaş arasındakilerin grip ve zatürre aşılarını yaptırmalarının uygun olacağını bildirdi.
Grip aşısının her yıl, zatürre aşısının ise 5 yılda bir tekrarlanması gerektiğini ifade eden Ünal, ‘’65 yaşın üzerindekilerin ve kronik hastalığı bulunanların grip ve zatürre aşılarını devlet ödüyor’’ dedi.
’’AŞILAR ÇOK GÜVENLİ’’
Yurdakök de yaptığı açıklamada, 21-27 Nisan tarihleri arasında 27 ülke genelinde ‘’Aşı Haftası’’ kutlandığını hatırlatarak, Türkiye’nin uyguladığı aşı takviminin Avrupa ülkeleri düzeyinde olduğunu söyledi.
Türkiye’de kısa bir süre önce difteri, boğmaca, tetanos, inaktif çocuk felci ve menenjit aşılarının yer aldığı 5’li aşının uygulanmaya başlandığını, uzmanların yer aldığı kurul tarafından da aşıların yan etkilerinin izlemeye alındığını anlatan Yurdakök, ‘’Türkiye’deki aşılar Sağlık Bakanlığı tarafından kontrol edilen çok güvenli aşılardır. Aileler bunları hiç çekinmeden çocuklarına yaptırabilirler’’ diye konuştu.
Türkiye’deki aşılama oranlarının son derece yüksek olduğunu, bu sayede geçmişte çocuklarda sıklıkla görülen tetanos, boğmaca ve kızamık gibi hastalıklara artık rastlanmadığını bildiren Yurdakök, ‘’Aşıların aşı takvimine uygun ve zamanında yaptırılması büyük önem taşıyor’’ diye konuştu.
Çocukların aşılanması için hekimlere büyük görev düştüğünü, eksik aşılı bebek ve çocukların aşılanması için her fırsatın değerlendirilmesinin önemine dikkati çeken Yurdakök, herhangi bir sebeple poliklinik ya da hastanelere başvuran çocukların aşılarının kontrol edilmesi gerektiğini de söyledi. Yurdakök, şöyle konuştu:
‘’Bir bebek veya çocuğun aşılamaya engel bir rahatsızlığı yoksa eksik aşıları yapılabilir ya da aile yönlendirilebilir. Kemik iliği nakli gerektiren hastalıklarda olduğu gibi özel bir durumu olan çocuklar için özel bir aşı takvimi uygulanabilir. Aşıya karşı olmaması kaydıyla alerji veya astım, 38.5 derecenin altında seyreden hafif ateş, solunum yolu enfeksiyonu veya ishal gibi basit rahatsızlığı olan çocukların aşılatılmasında bir sakınca yoktur.’’
Çocuklara aynı anda birden fazla aşı uygulanabileceğini bildiren Yurdakök, aşıdan sonra halsizlik, ateş ve aşı yerinde şişlik görülebileceğini, ancak bunların uzun süre devam etmemesi gerektiğini söyledi. Bu tür hallerde ateş düşürücü ve ağrı kesici verilebileceğini kaydeden Yurdakök, ‘’Ateş 48 saatten fazla sürmemeli. Böyle bir yan etkinin 48 saatten uzun sürmesi halinde bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı’’ diye konuştu.
Ailelere çocuklarının aşı kartlarını yanlarında taşımalarını öneren Yurdakök, ‘’Hekimler çocukların aşı geçmişini hikâyeden değil aşı kartlarından sorgulamalıdırlar’’ dedi.
Yurdakök, çocuklara Sağlık Bakanlığının uyguladığı rutin aşıların dışında ROTA virüsü, grip, Hepatit-A, su çiçeği ve zatürre aşılarının da yaptırılabileceğini belirtti.
AŞI TAKVİMİ
Sağlık Bakanlığı’nın ‘’Çocukluk Dönemi Aşılama Takvimi’’,
okul öncesi ve sonrasına yönelik olmak üzere iki farklı dönemi içeriyor.
Buna göre, okul öncesi aşılama takviminde şu aşılar bulunuyor:
Doğumda (İlk 72 saat içinde) Hepatit B (1. doz)
*1. ayın bitiminde (4 haftalık) Hepatit-B (2. doz)
*2. ayın bitiminde (8 haftalık) DaBT-OPA-Hib (Difteri, aselüler boğmaca, tetanos, inaktif polio, hemofilus influenza tip b olmak üzere 5’li karma aşı) (1.doz), BCG
*4. ayın bitiminde (16 haftalık) 5’li aşı 2. doz
*6. ayın bitiminde (24 haftalık) 5’li aşı 3. doz, OPA (Oral Polio Aşısı), Hepatit-B (3. doz)
*12. ayın bitiminde (52 haftalık) KKK (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak)
*18-24 aylık 5’li aşı rapel (pekiştirme), OPA Okul çağında yapılacak aşılar ise şöyle:
*İlköğretim 1. sınıfta OPA, KKK, Td (Erişkin tipi Difteri-Tetanos)
*İlköğretim 8. sınıfta Td
|
29.04.2008
|
|
|
KPSS başvuruları başladı |
Lisans mezunları ile lisans programlarından mezun olabileceklerin katılacağı Kamu Personeli Seçme Sınavı’na başvurular dün başladı.
Sınava başvurmak isteyenler, ‘’2008-KPSS Lisans Kılavuzu’’ ile aday bilgi formunu 2 YTL karşılığında 28 Nisan-9 Mayıs 2008 tarihleri arasında başvuru merkezlerinden alabilecek. Başvuru merkezleri ile ilgili bilgilere ÖSYM’nin www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşılabilecek. KPSS’ye daha önce girmiş adaylar, internet üzerinden başvuru yapabilecekler. İlk kez girecek adaylar ise sınav ücretini yatırdıktan sonra başvuru merkezlerinden randevu alarak başvurularını gerçekleştirecekler. KPSS’ye başvuru süresi 9 Mayıs Cuma günü sona erecek.
|
/ ANKARA
29.04.2008
|
|
|
|