Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Avrupa Birliği sürecinin, Türkiye’yi birinci sınıf demokrasiyi gerçekleştirmek anlamında dönülmez bir yola soktuğunu söyledi. Babacan, “Türkiye’de bizim yaptığımız zinanın suç olmaktan çıkarılması, idamın kaldırılması, kadına eşitlik gibi reformlar laiklikten geri adım atmaya, onu zayıflatmaya değil, daha da güçlendirmeye yöneliktir” diye konuştu.
Ünlü İngiliz düşünce kuruluşu Kraliyet Silahlı Kuvvetler Enstitüsü’nde (RUSI) konuşma yapan Ali Babacan Türkiye’nin, uluslar arası gündemde yer alan önemli güçlüklerin yaşandığı bir bölgede bulunduğuna dikkat çekerken, ülkenin bugün dış politika alanında pek çok sorunla uğraşmak zorunda olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin çevresindeki önemli sorunları, Ortadoğu, İsrail-Filistin, Lübnan, Irak, İran’ın nükleer programı, Balkanlar ve güney Kafkasya’daki durum olarak sıralayan Bakan Babacan, bütün bu güçlüklerin ötesinde Türkiye’nin soğuk savaş dönemi sonrasında ortaya çıkan pek çok görünmez ve asimetrik sorunlarla da uğraşmak durumunda olduğunu bildirdi. Listenin başında terörizmin bulunduğunu, bunu yasa dışı göç ve uyuşturucu gibi organize suçların izlediğini belirten Babacan, terörizmin yenilmesinin askerî, ekonomik, kültürel ve politik cepheleriyle çok yönlü bir yaklaşım gerektirdiğini bildirdi. Babacan, Aynen İngiltere gibi terörden çok çekmiş bir ülke olan Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu en büyük terör tehdidini kuzey Irak’ta üslenen PKK’nın oluşturduğunu söyledi. Onlarca yıldır Avrupa’ya savunma ve güvenlik konusunda büyük destek verildiğini hatırlatan Babacan, Türkiye’nin haklı olarak aynı sürekli desteği Avrupalı dost ve müttefiklerinden beklediğini vurguladı. Türkiye’nin, terör örgütü PKK ile mücadelesinin süreceğini belirten Bakan Babacan, Avrupa’nın bu konuda Türkiye’ye destek verip vermeyeceğinin, Türkiye ile Avrupa arasındaki uzun süreli ortaklık açısından bir sınav niteliği taşıdığını anlattı.
Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin AB üyeliği süreci konusundaki görüşlerini de anlattı. AB’ye tam üyeliğin Türk dış politikasının temelini oluşturduğunu ve bunun böyle olmaya devam edeceğini de belirten Babacan, Türkiye’nin tam üyeliğe giden yolda büyük bir dönüşüm süreci geçirmekte olduğunu ifade etti. Bu dönüşümün, ekonomik ve sosyal alanda olduğu kadar siyasi alanda da etkilerini gösterdiğini belirten Babacan, Türkiye’nin 5-6 yıl öncesiyle karşılaştırıldığında tümüyle farklı bir ülke olduğunu bildirdi. Reformların zaman zaman yavaşlasa da sürdüğünü hatırlatan Babacan, “Müzakereler başlamadan önce ‘Türkiye ne zaman AB’ye hazır olacak?’ şeklinde ortaya çıkan büyük soru işareti, bugün artık ‘AB ne zaman Türkiye için hazır olacak’a dönüşmüştür” dedi.
Kıbrıs konusuna da değinen ve sorunun Rumlar’ın engellemeleri sonucu uzun süredir “sırta vurulmuş bir yüke dönüştüğünü” belirten Babacan, Rumların bu sorunu, Türkiye’nin AB üyeliğine giden yolda bir engele dönüştürmek için fırsat kolladığını belirtti. Ada’da çözümün ancak iki tarafın da bunu samimiyetle istemesi halinde mümkün olabileceğini belirten Ali Babacan, Rum kesiminde yapılan seçimin ardından çözüme yönelik iyimserliğin arttığını ifade etti. Bakan Babacan, BM parametrelerinin temelinde bir çözüme destek vermeye hazır olduklarını vurgularken, Türk tarafı olarak temkinli bir iyimserlik içinde bulunulduğunu söyledi.
|