İddia korkunç ötesi... Dönemin kuvvet komutanlarından biri TSK’nın meşrebine uygun saymadığı bir siyasetçinin Çankaya’ya çıkmaması için Anayasa Mahkemesi’ne görev vermiş. Söz konusu komutan, ‘Bunu torunlarıma anlatamam’ diye gözyaşlarıyla itiraz eden hakimleri de ‘367 kararı çıkmazsa ordu yönetime el koyacak’ şeklinde tehdit etmiş.
Böyle bir iddia...
Konu, iddianın doğruluğu yanlışlığı değil.
Konu, bunun ‘yazılabiliyor’ olması ve zihinlerde ‘pekala böyle şeyler olmuştur, olabilir’ yargısını bırakması.
İddia olmayacak kadar açık şeyler de var.
Mesela, çoktan ununu eleyip eleğini asmış olması gereken bir anchorman, profesör olduğu söylenen Ali Demirsoy’un ‘Yalnızca yetenekli ve eğitilmiş, bilgili insanlara oy kullandırılmalı!’ sözünden yola çıkarak, ‘Bir otomobili yönetmek için ‘ehliyet’ gerekiyor da ülkeyi yönetecekleri seçmek için niçin ehliyet gerekmiyor?’ önerisini atmış ortaya.
Başka?
Kameralar önünde tetik çeken Ö.U. adlı provokatör, daha önce darp, tehdit, ateşli silahlara muhalefet, sarkıntılık ve uyuşturucu bulundurmaktan beş kez gözaltına alınmış. Akdeniz Üniversitesi’nde görülen bu arkadaş, aynı zamanda müseccel bir partinin gençlik örgütüne gidip geliyormuş.
Başka?
Cezaevindeki bir mafya babası, İlhan Selçuk’u öldürmesi için tetikçi kiralamış. Bu işe aracılık eden şahıs tetikçiye şunları söylemiş, ‘Bak oğlum, Selçuk istediği adamı getirir, istediğini götürür. Derin devletle ilişkisi var. Güçlü biri. Bu kadar büyük... Bu işi yaparsak senin de hayatın değişir. Anneannen daha iyi yaşar, ona para göndeririz.’
Başka?
Radikal gazetesi Ankara temsilcisi Murat Yetkin’in iddiasına göre, bir kuvvet komutanı AK Parti sonrası için gayri resmi yollarla ABD yetkilileri ve Yahudi lobisinden randevu talep etmiş, ancak komutanın bu isteği gerçekleşmemiş.
Fakat bununla birlikte çok çok ünlü bir Türk siyasetçi, Yahudi lobi kurumlarını dolaşıp ‘İslamcıların yakında devrileceğini ve muhtemelen kendisinin başbakan olacağını’ söylemiş.
Kulağı delik arkadaşımız yazısını şöyle bağlıyor: ‘ABD’ye göre ne o politikacı Washington’da ciddiye alındı ne de emir-komuta zinciri dışında bir komutan ziyareti gerçekleşti. O dönemki tartışmalar, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un emekliye ayrılmaları ile duruldu.’
Bir iddia da önceki gün ortaya atıldı.
Hayatı boyunca darbe cuntalarıyla iş tutan ama bir gece yarısı operasyonuyla gözaltına alındı diye birdenbire ‘demokrasi kahramanı’ ilan edilen yaşlı bir gazeteci ağabeyimiz de, Türkiye’nin kaderine el koyması için Amerika’ya elçi yollamış.
Hatta bu minvalde bir yazısını da hatırlıyorum; antiemperyalist görüşleriyle tanınan ağabeyimiz, laik yapısı tehlikeye girdiği gerekçesiyle Türkiye için Bush’tan yardım istiyordu; ‘Sayın Bush, ülkenin kaderine el koyunuz’ gibilerden şeyler yazıyordu.
Fotoğraf çok karışık...
Bir o kadar da net.
Parçaları bir araya getirdiğinizde, benzerini 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde yaşadığınız o çok anlamlı ‘tablo’ya ulaşacaksınız.
Lakin, ‘inşaat izni’ kovalayan arkadaşımız bunu görmüyor. Ülke batarsa, Taksim sırtlarındaki arazileri yerli yerinde kalır sanıyor.
Star, 9.4.2008
|