Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

‘Bağımsız’ yargı

Türkiye’de yargı bağımsızlığı sorunu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na Adalet Bakanı’nın katılması mıdır? “Devlet iktidarı” denilen kudretin ve ideolojinin yargıyı etkilemesi diye bir sorunumuz yok mu?

Bu sorun vardır ve akademik çalışmalara bile konu olmuştur. Bazen de söylentiler toplumda yaygınlaşmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin meşhur 367 kararı üzerine yoğun eleştirilerle beraber böyle söylentiler çıkmıştı.

Kararı eleştiren yazımı ben de şöyle noktalamıştım:

“Belli ki, ‘içeri’de çok tartışmalar olmuş... Saygın bir hukukçu olan Sayın Tülay Tuğcu’nun bu süreçte yaşananları anı olarak yazmasını, yarının hukukçularına ‘ders’ olarak bırakmasını diliyorum.” (Milliyet, 29 Haziran 2007)

Yasemin Çongar, dünkü Taraf‘ta; 367 kararını almalarının hâkimlere “yukarıdan tebliğ edildiğine“ dair rivayetlere dikkat çekerek “Umuyorum ki bir gün konuşacaklar” diyordu.

Evet, bu tür kuşkuları gidermek için dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Tülay Tuğcu, ya “Hiçbir tazyik olmadan hür vicdanımızla bu kararı aldık” diye açıklama yapmalı, yahut tartışmaları anılarında yazmalıdır.

TARİH YAZIYOR

Celal Bayar’ın “Kayseri Cezaevi Günlüğü”nü okudunuz mu? İlk defa 1987’de Tercüman gazetesinde ben yayımlamıştım; sonra Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

Menderes’in ellerini arkadan erlere tutturup onu tokatlayan bir yüzbaşıyı anlatır!

Bu nasıl bir kindi böyle? Menderes’in Kars ve Ardahan’ı Ruslara sattığı, yüzlerce genci öldürtüp cesetlerini kıyma makinelerine gönderdiği gibi akıl almaz yalanlara bile inandırılmışlardı!

Yalandı, paranoya idi, ama olsun; darbeyi yaptırmış, idam sehpalarını kurdurmuştu bu yalanlar.

Celal Bayar “Kayseri Cezaevi Günlüğü”nde, Yassıada’daki sözde mahkemenin heyetini anlatır. Cuntanın emirlerini Askeri Yargıtay kökenli bir hâkimin mahkemeye tebliğ ettiğini yazar.

O zaman bunlar yazılamazdı ama bir gün tarih yazıyor demek ki.

Bugün, darbelerin ve 28 Şubat sürecinin yargıyı zedelemediğini kim söyleyebilir?

Gerçekte şu veya bu ‘kritik’ davada yargıya baskı yapılmamış olsa bile, şüphenin sürüp gitmesi hem adli hem toplumsal güveni tahrip ediyor.

Yargıyı yıpratıyor, yargının “tarafsız hakem” değil, “siyasi taraf” gibi görülmesi, siyasi gerilimleri tırmandırıyor.

CUMHURİYETİN ŞEREFİ

Milletçe adeta siyaseten yüksek tansiyon hastasıyız! Tarihimiz siyasi gerilimlerle doludur. Bu yüzden çok enerji kaybettik. Tanzimat ve Meiji reformları ile 19. yüzyılın ortalarında beraber yola çıktığımız Japonya bizi fersah fersah geçti! 20. yüzyılın ikinci yarısında da Güney Kore’nin gerisinde kaldık!

Bunun elbette başka sebepleri de var ama “adaletin tarafsızlığına güven” siyasi ve sosyal istikrar için son derece önemlidir.

Fransa da bizim gibi yargıya “uyanık bekçi” görevi veren bir gelenekten geliyor. Yahudi kökenli Binbaşı Dreyfus’e askeri mahkemenin haksız olarak verdiği mahkûmiyet kararına ünlü yazar Emil Zola isyan etmiş, bu şekilde başlayan büyük tartışmalar, Fransa’da “tarafsız yargı” kültürünün gelişeceği bir sürece yol açmıştı. Bugünkü Fransa’nın istikrarında bunun rolü çok büyüktür.

Bayar ise günlüğünde feryat eder:

“Yüzlerce Dreyfus faciası yaşadık, bizde bir Zola çıkmadı!”

Zola ne demişti?

“Cumhuriyetin şerefi, adaletidir!”

Milliyet, 9.4.2008

Taha Akyol

10.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  AKP nasıl kurtulmaz?

  ‘Bağımsız’ yargı

  Ergebank, Erge Holding ve Erge Medya...

  Yüksek yargı mensuplarının vicdanları rahat mı?

  Ülke batarsa, arazilerin de batar...


 Son Dakika Haberleri