Dünyanın en prestijli üniversitelerinden kabul edilen Harvard son günlerde ateşli bir tartışmanın içinde. Sebep, okulun spor salonlarından birinin haftada altı saatliğine Müslüman kız öğrencilerin spor yapması için erkeklere kapatılması. Sivri kalemler karara karşı çıkan yazılar yazıyor. ABD’nin saygın üniversitesini İslamileşme korkusu sardı.
* * *
Muhafazakâr duruşu ile tanınan ünlü eşcinsel blogcu Andrew Sullivan, Daily Dish adlı bloğunda durumu “Harvard’da şeriat” olarak adlandırdı. Üniversitenin kendi yayınında ise “aşırı uyum politikalarını” eleştiren agresif yazılar çıktı.
* * *
Üniversitede İslamofobia’yı tırmandıran olay harem-selamlık salon tartışması ile de sınırlı kalmadı. Geçtiğimiz haftalarda Müslüman Öğrenci Birliği’nin düzenlediği “İslami Bilinçlenme Haftası” (Islamic Awareness Week) boyunca öğle ezanı Harvard’ın kütüphanesine giden merdivenlerde yankılandı.
* * *
Ezanın hoparlörlerle üniversitede yankılanmasını üç öğrenci 13 Mart’ta bir yazı yazarak protesto etti. Gerekçe olarak, ezanda yer alan “Muhammed’in Allah’ın tek elçisi olduğu” sözlerinin diğer inançlara karşı toleranssızlık olduğu gösterildi.
* * *
Tartışma giderek büyüyor. Müslüman öğrenciler kendilerinin daha görünür olmalarının rahatsızlık yarattığını ileri sürüyorlar. Ancak arka planda şu soru kendini gösteriyor: Batı dünyasını etkisi altına alan İslam korkusu özgür düşünce ve toleransın en üst düzeyde olması gereken üniversitelere mi sıçrıyor? Öyleyse bu korkunun haklı gerekçeleri olabilir mi?
* * *
Müslüman öğrencilerin inançları ile ilgili talepleri Harvard Üniversitesi ve ABD ile sınırlı değil. Yale’de bazı kız öğrenciler inançlarına aykırı olduğu için erkeklerle aynı yurtta kalmayı reddetti. Kendilerine yeni barınma imkânı istedi. Ancak üniversite yönetimi bu talebi geri çevirdi. Avustralya’da bazı öğrenciler ders saatlerinin namaz vakitlerine göre düzenlenmesini, kız öğrencilere özel yemek salonları açılmasını talep etti. İngiltere’de ise birkaç tıp öğrencisi ameliyat odalarında önlüklerinin kollarını dirseklerine kadar sıvamayı dinlerine aykırı saydı.
* * *
Şimdilik Batı dünyası bu, kendilerine yabancı dinin talepleri karşısında şaşırıp kalıyor. Peki ne olacak? ABD başörtüsü ile basketbol oynamak isteyen, harem-selamlık yurtlar talep eden öğrencilere alışabilecek mi? Yoksa iş dönüp dolaşıp Fransa’daki gibi başörtüsü yasağına kadar gidecek mi?
* * *
Amerika Birleşik Devletleri özgürlüklerin üzerine yükselen bir ülke. Anayasa her türlü farklılığın serbest ifadesine izin veriyor. Üstelik öyle Türkiye’deki gibi işine gelmeyince yenisi yazılan bir anayasa değil söz konusu olan. Bu yüzden Fransa gibi yasakçı bir tutum içine girmesi imkânsız ABD’nin. Ancak ortada henüz çözülmemiş bir durum olduğu ortada. Kısacası İslam’ın topluma entegre edilmesi ile sorunları olan tek ülkeyi kendimiz zannetmeyelim. Biz üniversitelerde başörtüsü yasağını konuşurken ABD’deki üniversiteler de paralel tartışmalar içinde şu sıralar.
Akşam, 29 Mart 2008
|